#1
|
|||
|
|||
Konu: Mazlumun Bedduasından Sakının..
Mazlûmun bedduâsindan sakinilmalidir. Zulüm atesi ile karsi karsiya gelen kimsenin içi yanar, bedduâ yapmak zorunda kalir. Duâsi kabûl mahallinde olur.
Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki: Mazlûmun bedduâsindan,âhindan ve yetîmin gözyaslarindan sakinin. Çünkü insanlar rahat uykuda iken onlar dert, sikinti, üzüntü içindeler. Çok önceleri, Horasan ilinin çok âdil bir valisi vardi. Adi, Abdullah bin Tahir. Bu valinin jandarmalari birgün bir kaç hirsiz yakalamis, vâliye bildirmislerdi... Getirilirken hirsizlardan birisi kaçti. Hadisenin oldugu sirada Hiratli bir demirci de Nisabur'a gitmisti. Bir zaman sonra evine dönerken, yolu Horasan'dan geçiyordu... Kaçan hirsiz oldugunu zannederek, yakaladilar bunu. Diger hirsizlarla valinin huzuruna çikardilar... Vâli: - Hepsini hapsedin! dedi. Bu suçu olmayan demirci, hapishanede, abdest alip, namaz kildi. Ellerini uzatip: "Yâ Rabbî! Bir suçum olmadigini ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan ancak sen kurtarirsin!" diye duâ etti. Bu mazlum demirci böyle yalvarirken, vali evinde uyuyordu. Uyurken dört kuvvetli kimsenin gelip, tahtini ters çevirecekleri zaman uyandi uykudan. Bu rü'yadan çok korktu. Hemen kalkip, abdest aldi. Namaz kildi iki rek'at. Tevbe istigfar etip, tekrar uyudu. Tekrar o dört kimsenin tahtini yikmak üzere oldugunu gördü ve uyandi. Kendisinde bir mazlumun âhi oldugunu anladi. Gündüzki hirsizlar hatirina geldi. Acaba içlerinde suçsuz olanlar mi var? Vâli hemen hapishane müdürünü çagirtip sordu: - Acaba bu gece hapishanede mazlum birisi kalmis mi? Müdür dedi ki: - Bunu bilemem efendim. Yalniz biri namaz kiliyor, çok duâ ediyor. Gözyaslari döküyor. - Hemen o adami buraya getiriniz! Demirciyi vâlinin huzuruna getirdiler. Vâli hâlini sorup, durumu anladi. Ve dedi ki: - Sizden özür diliyorum. Hakkini helâl et ve su bin gümüs hediyemi kabûl et. Ayrica herhangi bir arzun olunca bana gel! Demirci cevaben ne dedi biliyor musunuz? - Ben hakkimi helâl ettim... Verdiginiz hediyeyi de kabûl ettim. Fakat, isimi dilegimi senden istemege gelemem. - Niçin gelemezsiniz? - Çünkü benim gibi bir fakir için senin gibi bir valinin tahtini birkaç defa tersine çeviren sahibimi birakip da, dileklerimi baskasina söylemek kulluga yakisir mi hiç? Namazlardan sonra ettigim duâlarla beni nice sikintilardan kurtardi. Nice muradima kavusturdu. Nasil olur da baskasina siginirim. Rabbim, nihâyeti olmayan rahmet hazinesinin kapisini açmis, sonsuz ihsân sofrasini herkese açmis iken, baskasina nasil giderim? Kim istedi de vermedi? Kim geldi de bos döndü? istemesini bilmezsen, alamazsin. Huzûruna edeple çikmazsan rahmetine kavusamazsin... Tabiî ki, namazin insani sikintidan kurtarmasi için sartlarina uygun ve cenab-i Hakka tam bir tevekkül içinde kilinmasi sarttir. Allaha tam bir teslimiyet saginma seklinde kilinmalidir. Gerçekten, insan sikintiya düstügünde hemen abdest almali, namaz kilmali. Kur'ân-i kerîm okumalidir. Tecrübeyle sabittir, böyle yapanlarin çok kerre, sikintilarinin hafifledigi görülmüstür. Fakat, kilinan namazin sartlarina uygun olmasi lâzim. Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ, Gözyasinin seher vakti yaptigini, Düsman kaçiran süngüleri, çok def’a, Toz gibi yapar, bir mü’minin duâsi. |