#1
|
||||
|
||||
Riyakarlık
Yüce Allah insana sayısız nimetler vermiş, ondan kendisini tanıyıp ibadet etmesini, ilâhî emir ve yasaklarına uymasını, bütün bunları yalnız kendi rızası için yapmasını istemiştir. Nitekim Mü’min sûresinin 65. ayetinde meâlen şöyle buyurulmaktadır: “O diridir. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak) O’na ibadet edin. Hamd alemlerin rabbine mahsustur.”[1]
Riya; iş, söz ve davranışlarda gösterişte bulunmak; bir iyiliği veya salih bir ameli Allah'ın rızasını kazanmak niyetiyle değil, insanların beğenisi için yapmaktır. Özellikle maddî ve manevî çıkarlar elde etmek için, yüce dinimiz İslam’ın aracı kılınması, insanın Allah katındaki kıymetini yok ettiği gibi toplum içerisindeki itibarını da zedeler. Zira Yüce Allah’a karşı samimi olmayan, insânî ilişkilerde de samimiyet gösteremez. Kişinin söz ve davranışlarındaki samimiyetsizlikleri, diğer insanlar tarafından kısa zamanda anlaşılır. Neticede bu kişilere kimse güvenmez. Bununla birlikte riya, ibadetin özünü bozar, sevabını giderir, ortada yalnız ibadetin şekli kalır. Bunun için kul, ibadet esnasında riyadan, gösterişten uzak kalmalı, ibadetlerini sırf Yüce Allah’ın rızası için yapmalıdır. Bu konuda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Her kim işlediği bir hayrı, menfaat umarak halka duyurursa, Allah da onun gizli işlerini duyurur. Yine her kim işlediği bir hayrı gösteriş için yaparsa Allah da onun riyakârlığını ortaya çıkarır.”[2] Riya bahane edilerek ibadet terk edilmemeli, kesin bilinmedikçe de başkaları riyâkarlıkla suçlanmamalıdır. Riya kalbe ait bir durumdur. Kalplerde olanı ise ancak Allah bilir. İbadetlerimizi ve işlerimizi eksiksiz yerine getirme gayreti içinde olmalı, gösterişten uzak, ihlaslı ve samimi duygularla hareket etmeliyiz. Amellerimizin sevabını gösteriş ve riya ile kaybetmemeliyiz. Yüce Allah’ın rızasını, insanların övgüsüne tercih etmeyi hayat prensibi haline getirmeliyiz. Yüce Allah buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.”[3] [1] Mümin,40/65 [2] Müslim, Zühd, 38 [3] Bakara, 2/264 |