Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi

İslam[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Allah'a teslim olmaktır. Müslüman da[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Allah'a teslim olmuş ve bu teslimiyetini söz[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] davranış ve haliyle sürekli şükür içinde bulunarak yaşayan insanlara denir. Kısacası[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] "Ben Müslüman'ım" demekle iş bitmemektedir. Asıl olan yaşamaktır.

"Ben Müslüman'ım" sözünü hayatımızla tasdik etmektir. Yani hayatımız[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] her saniyesiyle teslimiyetimizi gösterir hale gelmelidir. Bu durum kimileri için çok kısa bir zamanda elde edilir. Asıl çoğunluk içinse aşılması uzun bir yol haline gelmektedir. Neden kimileri hemencecik sonuca ulaşırken birçok insan uzun bir yol kat etmek zorunda kalmaktadır? Bu sorunun cevabı iki ayrı soruyla anlaşılır hale gelir. Birincisi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 'İslam'ın temeli ve başlangıcı nedir?' İkincisi de[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 'İslam'ın nihayeti[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yani sonucu nedir?' sorularıdır. Birinci sorunun cevabı şudur: İslam'ın temeli ve başlangıcı iman ve iz'andır. Yani Allah'ın varlığına ve birliğine[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] aksine ihtimal vermeyecek derecede inanmak ve gönlünü Hakk'a bağlamaktır. Gönül Hakk'a bağlanınca artık her şey O'nun razı olacağı şekilde gönle girebilir. O'nun hoşnut olmayacağı şeylere gönül kapılarını kapatmak gerekir. İman ve iz'an bu dereceye ulaşmamışsa[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yolun başında oyalanıp durduğumuz için bir türlü sonuna ulaşamayız. İkinci sorunun cevabı da şudur: İslam'ın nihayeti ihsan ve ihlastır. Yani imanla Allah'a bağlanmış gönüllerin sorumluluklarını yerine getirirken[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Allah'ın rızasından başka hiçbir gaye gözetmemekte çok titiz olmalarıdır. Bu titizlik şöyle ifade edilir: Allah'ın seni gördüğünü biliyorsun. Sanki sen de Allah'ı görüyormuşsun gibi ve her an O'nun nezareti altında olduğunu hissederek sorumluluklarını yerine getirmektir. İşin aslını söylemek gerekirse İslam[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] işte bu noktaya ulaştıktan sonra yaşanan hayattır. İslam hayatın kendisi olunca[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] İslamcılık tabirinin ne kadar yavan ve yapmacık kaldığı da hemen anlaşılır.

EY NEFİS! DİKKAT ET

İman bir bâtın[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] İslam ise onun söz[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] davranış ve hallerle yaşanıp[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ortaya konulması manasında bir zâhirdir. Hak din dediğimiz İlahî nizam da bu ikisinin toplamından ibarettir. Evet din; iman ve İslam'ın bütün yönleriyle yaşanmasına verilen isimdir ve onu böylece temsil edenlere de (dinci değil) dindar denir. Bil ki Dini sadece bir inançtan ibaret görenler aldanmaktadır. Onu bütün benliği ile kabul edememiş kültür Müslümanları da aldanmaktadır.

Bu bütünlüğe dayanarak amelleri imanın parçası görmek doğru değildir. Amelin farz olduğuna inandığı halde onu tam olarak yerine getiremeyenler günahkar olsalar da yine mümindirler.

BU HATALARDAN SAKIN

Dini sırf bir vicdan meselesi gibi görenler iki türlü hata ederler. Bu hatalardan sakın. Birincisi[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dinin ruhuna saygısızlık etmiş olurlar. İkincisi de hadlerini fazlasıyla aşmış olurlar. Din akıl ister[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] akıl da düşünmek ister. Din akıl ve şuur sahiplerini muhatap alır. Çünkü inanmak için akıl ve şuur lazımdır. Akıllı ve düşünceli olanlar düşünür[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] değerlendirir ve kendi tercihlerini ortaya koyarak iman ederler. Din de onları yine kendi irade ve seçenekleriyle hem dünyada hem de ahirette sevinecekleri yollara yönlendirir. Akıl ve irade mahrumları sorumlu tutulmamışlardır. Dolayısıyla onları hayra sevk etmek gibi bir iltifat da söz konusu değildir. Bütün peygamberler temelde aynı şeyi getirmiştir. Bu espriye binaen İslam[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diğer dinlerin de koruyucusu[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] şahidi ve dayanağıdır. Bu sebeple İslam'ı yeniden ihya etmek[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diğer peygamberlere inananların inançlarını revize etmek[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] eksik ve noksanlarını tamamlamak ve yeni ufuklar açarak bir manada onları da ihya etmek sayılacaktır. Kaynaklarının bir olması bu konuda en büyük ümit verici sebeptir.