Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Eğitim - Öğretim > işletme - iktisat
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 10 December 2008, 10:38
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Yabanci Sermaye Yatirimlari Konusunda Tedbİr Ve Önerİler

YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI KONUSUNDA TEDBİR VE ÖNERİLER

4.1. Yapılması Gereken Yasal Düzenlemeler

Öncelikle yabancı sermayeyi gerçekten istememiz lazım. Kapitülasyon kompleksinden kurtulup, bağnaz milliyetçiliği yenip, uzun vadeli kaynak, teknoloji ve dış pazar getiren yabancı sermayeyi istememiz lazım. (ERZAN , 2001 : 6).
Ülkemize daha fazla yabancı sermaye çekebilmek için öncelikle kalıcı, sürdürülebilir ekonomik istikrar sağlanmalıdır. Bunun için de kamu finansman dengesi alınacak yapısal kalıcı tedbirlerle ideal yapıya kavuşturulmalıdır. (GÜLEŞÇİ , 1995 : 17). Ülkede siyasi, ekonomik ve hukuki istikrarın sağlanması, bu bağlamda, ekonomik ve siyasi alanda görece sağlanmış olan istikrarı sürekli kılacaktır.
Türkiye’de faaliyet gösteren tüm yatırımcıların karşı karşıya bulunduğu sorunların başında yüksek enflasyon gelmektedir. Enflasyonun düşürülmesi kadar fiktif karların vergilendirilmesini önleme amacıyla enflasyon muhasebesi sisteminin getirilmesinde yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda ayrıca, kur değişmelerinden doğan farkların gelir kabul edilerek vergilendirilmesi uygulamasından kaynaklanan sorunların giderilmesi gerekmektedir (DPT , 2000 : 20).
Ülkede muhakkak tasarruf oranı yükseltilmelidir. Ancak bu şekilde ekonomide kalıcı bir istikrar sağlanabilir. Artmış olan yurtiçi tasarruflar böyle bir ortamda hızla yatırıma dönüşürken, yabancı sermaye yatırımlarında da benzer bir gelişme sağlanabilecektir (GÜLEŞÇİ , 1995 : 17).
Uluslararası altın ve döviz rezervlerinin arttırılması, istikrarlı ekonomik büyümenin sağlanması, sanayileşme oranını artması ve Türk Lirası’nın yabancı ülke paraları karşısında değerinin korunması gerekir. Borç/servis oranının düşürülmesi, altyapı yatırımlarına önem verilmesi ve çalışma barışının sağlanması da yabancı sermaye yatırımları üzerinde olumlu etki yapacaktır. (YASED II , 1989 : 14).
Ülkedeki yatırım olanaklarının, stratejik ortaklıklara girebilecek olan firmaların ayrıntılı envanterinin hazırlanması gerekir. Yabancı yatırımcı çeşitli sektörlerde kendilerine sunulan avantajları, işbirliği yapacakları firmaların mali, teknik profillerini bilmek zorundadır. (KURDOĞLU , 1997 : 26).
Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması için gerekli düzenlemelerin yapılması ve etkin bir biçimde uygulanması hem yabancı hem de yerli yatırımcılar için hayati bir öneme haizdir (DPT , 2000 : 20).Ülkeye katkı yapmasını beklediğimiz yabancı sermaye, kayıt dışı ekonominin kendisini karşı karşıya bırakacağı haksız rekabeti kabul etmeyecektir. (KURDOĞLU , 1997 : 26).
Yabancı sermayenin bir ülkeye yardım için veya onu kalkındırmak amacıyla değil, sırf ticari çıkarlarını maksimize etmek için geldiğini ve yabancı sermaye ile olan ilişkinin “karşılıklı çıkar” ilişkisi olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir. Bu açıdan konuya yaklaşıldığında yatırımcıların karı ile bizim karımızın kesiştiği optimum noktayı iyi hesaplamak, bu konuda üzerinde önemle durulması gereken bir noktadır. Geldiği ülkede faaliyet gösteren diğer yerli şirketler gibi bu ülkenin kaynaklarından normal şartlar altında yararlanması, ortak menfaat ilişkisinin tabii sonucudur (HEPKULA , 1998 : 134).
Yabancıların Türkiye’de çalışma hakları ve yabancı yatırımcının mülk edinmesi ile ilgili hükümler ilgili alanları düzenleyen kanunlarda “dağınık” şekillerde bulunmaktadır. Genelde bu kanunlar eski tarihlidir. Bu kanunların günün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden düzenlenmesi ve koordine edilmesi gerekmektedir. (DPT , 2000 : 20).
Yabancı sermayenin bir ülkeye gelişi, o ülkede “uygun bir ortam” bulunmasına bağlıdır. Yatırım yapılan ülkedeki siyasi partilerin yabancı sermayeye karşı olumsuz tutumları, devletleştirme ve millileştirme politikasının gündeme getirilmesi, anarşinin, terörün ve yaygın grevlerin bulunması yabancı yatırımcıları olumsuz etkileyecektir. Zira yabancı sermayenin güvenliği ne kadar az olursa yapılan yatırımlar da, o ölçüde kısa vadeli, kar oranı ve transfer arzusu yüksek yatırımlar olacaktır. Türkiye’nin ekonomik durumu kalkınma ve sanayileşme hedefi ile uzun vadeli projeleri, gerek sermaye, gerekse teknoloji bakımından yabancı sermayeden yararlanmayı gerektirir niteliktedir. Yabancı sermaye zaten ülkemize çok az miktarda gelmiştir. Ayrıca ülkemiz döviz darboğazı ve döviz ihtiyacı içindedir. Bu bakımdan yabancı sermaye bir dış finansman kaynağı olarak da düşünülmelidir (HEPKULA , 1998 : 135).
Türkiye’nin yabancı yatırımlar ile ilgili imzaladığı sözleşmeler incelendiğinde, örneğin Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu Sözleşmesi, (MIGA-The Multilateral Investment Guarantee Agency, RG. 6.12.1998) Türkiye’nin sermaye ihraç eden bir ülke konumuna geldiği anlaşılmaktadır. Bu tip uluslar arası anlaşmaların sayısı her geçen gün artmaktadır. (DPT , 2000 : 21). Yatırımcılar açısından, yatırım kararlarının verilmesinde önemli bir rol oynaması beklenen Çok Taraflı Yatırım Anlaşması’nı imzalaması durumunda, Türkiye’nin yabancı yatırımcılar nezdinde güvenilir bir yatırım ortamı sağlama açısından cazibesini artıracağı düşünülmektedir. (ONENER , 1998 : 19). Ancak, uygulamada bu gibi sözleşmelerin getirdiği avantajlar etkin bir şekilde kullanılamamıştır.
Fikri mülkiyet hakları ve rekabetin korunması konularında mevzuat bazında yaşanılan olumlu gelişmelerin, kurumsal yapı ve uygulamada da uluslar arası standartlara uygunluğunun sağlanması yoluyla tamamlanması gerekmektedir.
Kurulma çalışmaları devam eden serbest bölgelerin bir an önce faaliyete geçirilmesine çalışılmalıdır. Mevcut serbest bölgelerin, özellikle yabancı yatırımcıyı çekmek ve daha iyi hizmet vermelerini sağlamak üzere alt ve üst yapı olanaklarının iyileştirilmesi ve tam kapasite ile etkin bir biçimde çalıştırılmalarına önem verilmelidir (DPT , 2000 : 20-21).
Türkiye, özelleştirmeyi sürdürerek hantal ve politik müdahalelerle irrasyonel yönetime zorlanan kamu işletmeciliğinden kurtulmalıdır. Özel kesimin verimliliğini ve rekabet gücünü artıracak altyapı yatırımları gecikmeden yapılmalıdır. (DEMİR , 1998 : 57).
Yabancı sermaye yatırımları konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri de; yatırımı yapacak şirketin getireceği teknolojinin, ülke için en uygun teknoloji olmasıdır. Sanayi sektöründe herhangi bir üretim teknolojisinin tüm koşullarda en uygun olduğunu söylemek mümkün değildir. Yerel koşullardaki farklılıklar, üretim teknolojisi seçeneklerini farklı biçimlerde etkilemekte ve böylece belirli bir teknolojinin uygunluk derecesini değiştirebilmektedir. Ayrıca bu şirketlerce getirilen teknolojilerin, ekonominin diğer kesimleri ile bütünleşmesi ve diğer sektörlerde yeni teknolojiler yaratılmasında uyarıcı etki yapması gerekir. Dolayısıyla, ancak bu nitelikteki yatırımlar sayesinde, teknolojik bakımdan dışa bağımlılığın zaman içinde giderek azalması mümkün olur. Teknoloji yalnızca makine ve teçhizat demek değildir. Makine ve teçhizatla birlikte, bunları gerektiği gibi kullanabilecek yetişmiş insan gücüne de ihtiyaç vardır. Ülkemizde yatırım yapan yabancı sermayeli şirketlerin, yerli personel eğitimine daha fazla önem vermeleri ve bu amaçla şirketlerde mümkün olduğunca çok yerli eleman istihdam etmeleri sağlanmalıdır.
Yabancı sermaye için en önemli unsurlardan birisi de makul kar elde etme ve bunun transferini sağlama olduğu için bunlara gölge düşürecek uygulamalardan kaçınılmalıdır.
Ülkemiz için yeni ve ileri teknoloji getiren, istihdam sağlayan, verimliliği ve rekabeti arttıran, bankacılık ve finans kuruluşlarının gelişmesine yardımcı bir unsur olarak gördüğümüz yabancı sermayenin ülkemize çekilebilmesi için, siyasi istikrarın yanında yatırım kararlarının verilmesinde önemli rol oynayan enflasyon, faiz oranı ve döviz kuru gibi makro değişkenlerin uygun para ve kur politikaları izlenerek istikrara kavuşturulması da gerekmektedir (HEPKULA , 1998 : 135-136).
Yabancı yatırımcılar ile yerli yatırımcıların ortak girişimleri desteklenmeli, teşvik edilmelidir. Bazı yeni teşvikler getirilmelidir. Bu teşvikler, sadece yabancılara yönelik değildir. Teşvikleri, kendi vatandaşımızın yatırımına yönelik de ele almalıyız. (CANEVİ , 1995 : 12). Bu, ülke ekonomisinin dünyaya açılmasını ve ülkenin dünyaya entegre olmasını kolaylaştıracaktır. (DPT , 2000 : 21).
Mevzuatımızda yabancı sermayeyi caydırabilecek tüm hususların kaldırılması, ekonomik mevzuata uzun dönemli bir istikrar kazandırılması gereklidir. (GÜLEŞÇİ , 1995 : 17).
Yabancı sermayenin cezbedilmesine önem veren ve bunun başarılı uygulamalarını yaşayan ülkelerin mevzuatları ve uygulamaları yakından izlenmelidir. O ülkelerdeki avantaj ve kolaylıkların bizim tarafımızdan gerçekleştirilmesi sağlanmalı, başarı nedenleri üzerinde durulmalıdır.(HEPKULA , 1998 : 136-137).
Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden umulan yararı sağlayabilmesi için; Ar-Ge’ye, ileri teknoloji istihdamına, ileri teknolojiye sahip yabancı firmalarla ortak üretime, bilgi akışına ve eğitime gereken önemi vermesi zorunludur. (DEMİR , 1998 : 57).
Türkiye’nin yabancı sermaye akışı sağlamaları, bu konuda aktif politikaları izlemesini, Türkiye’deki yatırım olanakları konusundaki tanıtım faaliyetine daha fazla önem vermesini ve söz konusu ülkelere göre karşılaştırmalı üstünlüklerinin ön plana çıkarılmasını gerektirmektedir. (TÜZÜN , 1996 :29).Tanıtma açısından sadece kanun çıkarmakla yetinmemeli, en yetkili ağızlardan bunlar televizyon, basın, reklam ve ilan yoluyla dış çevrelere tanıtılmalı, ülkenin yabancı sermayeye sağlayacağı kolaylık ve avantajlar bildirilmelidir. Gerek dışta, gerekse içte yabancı sermayeye yatkın kamuoyu yaratılmalıdır. Dış çevrelere güven verilmelidir. (HEPKULA , 1998:137).
Türkiye’nin avantajı sayılan coğrafi konumunun, liman, kara ve demir yolları gibi alt yapı yatırımlarının ve konteyner kargo taşımacılığının geliştirilmesi gibi, Türkiye’de yapılan sınai üretimin kolayca dış pazarlara taşınmasında belirleyici rol oynayacak çalışmaların tamamlanması gerekir. (TÜZÜN, 1996 : 29)
24 Ocak 1980’den önceki dönemlerde, genellikle yabancı sermayeye bakış tarzının müsbet olmadığı bir ortam oluşmuş olup, gerek 6224 sayılı kanunun amacına, gerekse bugün hakim olan piyasa ekonomisi, uluslar arası ilişkileri geliştirme ve liberal anlayışa, yabancı sermayeyi celb, teşvik düşünce ve uygulamasına ters düşen bazı “idari karar” onay, tebliğ gibi hususların da gözden geçirilmesi ve günün koşullarına uydurulması gerekir. (HEPKULA , 1998 : 137).
Türkiye’de işgücü ücretleri Doğu Asya ülkelerinde olduğu kadar olmasa da, AB ülkelerine göre oldukça düşük seviyelerdedir. Ancak verimlilik bakımından yapılan kıyaslamalarda ise AB’nde işgücünün ortalama verimliliği, Türkiye’den yaklaşık dört kat fazladır. Üretimde etkinlik arayan yabancı sermaye yatırımları açısından düşük işgücü ücreti kalıcı bir rekabet unsuru olarak kabul edilmemektedir. Düşük ücret, ancak kalite ve verimlilikle birlikte sağlanabildiği ölçüde yatırımları cezbedebilmektedir. (ONANER , 1998 : 18). İşgücü verimliliği, üretkenlik, yani çalışan başına katma değer bir ülkede ne kadar yüksekse yatırımların da o ülkeye akma şansı o kadar fazladır. Kişi başına katma değerin büyüklüğünü de işçinin kalifiye olması, o ülkede altyapının yeterli ve istikrarlı olması, iş barışı, kullanılan girdilerin maliyeti, kredi maliyeti v.b. değişkenler belirliyor. (SÖNMEZ , 1995 : 6).
Uzun dönemli ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması ve kayıt dışılığın önlenmesi, hakkın tesliminde görülen gecikmelerin giderilmesi ve ihtisas mahkemelerinin kurulması ve hukuk sisteminin işler hale getirilmesi, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için yatırım ortamının arzu edilen koşullara kavuşturulması için gereklidir. (DPT , 2000 : 21). Standartlar, çevre koşulları bakımından ve fevkalade önemli olarak hızlı işleyen bir adalet mekanizması ciddi yabancı sermaye girişi için vazgeçilmez koşullardır. Hızlı işleyen adalet mekanizmasının en önemli göstergeleri arasında tutarlılık, nesnellik ve özellikle mahkeme kararlarının etkin uygulaması yer almaktadır.
Çok uluslu şirketlerin ana merkezleri tarafından yapılan araştırma ve geliştirme (AR&GE) ve benzeri harcamaların, ürünün kullanıldığı bağlı kuruluşlara paylaştırılmasını ifade eden hizmet bedellerinin vergiden düşürülebilmesi, Türkiye’nin imzaladığı çok taraflı çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının gereğidir. Bu konuda vergi mevzuatında yapılması gerekli düzenleme yabancı yatırımcılar açısından önem taşımaktadır.
Ülke kalkınmasına ve rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunacak sektörler ve özellikle ileri teknoloji gerektiren alanlarda yapılacak yerli ve yabancı yatırımlar için, arazi tahsisi, başlangıç döneminde vergi tatili ve serbest bölgelerde uygulanan koşullara benzer koşulların yaratılması gibi ek teşvik unsurlarından yararlanılmalıdır. (DPT , 2000 : 21-22).
Türkiye’de yatırım ortamının vakit kaybetmeksizin yeniden yabancı yatırımcı için cazip bir hale getirilebilmesinde hükümete de bu açıdan büyük görev düşmektedir. Unutulmamalıdır ki, bir ülkede yatırımı bulunan uluslar arası kuruluşlar, o ülkenin yurtdışında propagandasını yapacak fahri elçileridir. Bu nedenle atılacak en önemli adım Türkiye’de yatırımı bulunan kuruluşlara daha rahat ve güvenle faaliyet gösterebilecekleri bir ortamı hazırlamaktır. Bunun için enflasyonun düşürülmesi, olmazsa olmaz koşuludur.
Yabancı sermayenin, Türkiye’de geleceğine güvenle bakabilmesini sağlayacak unsurların başında zaten,Türkiye’nin kendini bu konuda taahhüt altına soktuğu Avrupa Birliği mevzuatı ile hormanizasyonu ve buna paralel olarak uygulamanın uluslar arası standartlara kavuşturulması gelmektedir. Türkiye’nin bu açıdan mesafe alması ile yabancının güveni biraz daha pekişerek ertelenen yatırımlar teker teker devreye sokulacaktır. Türkiye coğrafyasıyla, sürekli deregülasyon ve entegrasyona açık Pazar ekonomisiyle, en önemlisi öğrenmeye kaliteye, yaratmaya ve rekabete yatkın insan unsurlarıyla bölgenin vazgeçilmez bir anahtar ülkesidir.
2000’li yılların bilgi yoğun toplumları arasında saygın bir yer edinme iddiasında olan ülkemiz için de teknoloji, mutlak sahip olunması gereken bir unsurdur. Ülkemizin geleceği ileri, bilimsel ve teknolojik yatırımlara vereceği önceliğe ve yüksek teknolojik mallara yapacağı yatırımlara bağlıdır. Konunun bilincinde olan ülkemiz, bu alanda gayret sarfetmekte ancak ileri teknoloji gerektiren yatırımların getirdiği mali yük nedeniyle fazla yol alamamaktadır. Ancak, ülkemizin karşı karşıya kaldığı bu sorunun çözümünde en rasyonel yol olarak görülen dış yatırımlar üzerinde önemle durması gereken bir konudur.
Değişen dünya düzeninde uluslar arası sermaye hareketleri, Orta Doğu barış süreci ve Bağımsız Devletler Birliği ile Doğu Bloku’nun yeniden yapılanması neticesinde yeni hedefler belirleyecektir. Bu global fonlar için gelişmekte olan ülkeler arasında olan rekabette, ülkelerin dış tasarrufları çekebilme becerisi fonların hacminin büyüklüğünde etkili olacaktır. (HEPKULA , 1998 : 138-139).

4.2. Mevcut Kurumlarda Yapılması Gereken Düzenlemeler

Doğrudan yabancı yatırımlarla ilgili tedbirlerin ertelenmemesi ve bu sermaye akımlarının bir an önce ülkeye çekilebilmesi özel önem taşımaktadır. Bu anlamda, alınması gerekli tedbirlerin ve yapılması gereken yasal düzenlemelerin hemen tamamı kısa ve orta vade ile ilgilidir. Doğrudan yabancı yatırımın tabi olduğu tüm ticaret ve yatırım mevzuatının uluslar arası standartlara uygun hale getirilmesi ve tanıtım politikalarının uygulanması uzun döneme de yayılabilecek iki ana husus olarak ortaya çıkmaktadır.
Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nün yeniden yapılandırılarak, gerekli yetki ve imkanlara sahip olması ve tanıtım atağının, uzun dönemli bir politika çerçevesinde, diğer kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içinde yürütülmesi gerekmektedir.
Yeniden oluşturulan Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, yeni yatırımlar için kuruluş aşamasında değerlendirmeleri yapmak, gerekli izinleri vermek ve teşvikleri gerçekleştirmek, özetle diğer kurum ve kuruluşlarla koordinasyonu sağlamak üzere tek yetkili merci olarak çalışılmalıdır. Yabancı sermayeli kuruluş, muhatap olarak yalnızca Genel Müdürlüğü almalı, Genel Müdürlük kendi bilgi bankasını, sicil ve arşivini oluşturmalı gerekli diğer bilgi ve belgeleri diğer kuruluşlara kamunun içsel bir işlemi olarak göndermelidir.
Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ile Yabancı Sermaye Derneği (YASED) arasında işbirliği sağlanarak yabancı yatırımların tanıtım ve teşvikinin daha etkin yapılması temin edilmelidir. Bu tanıtımın yapılabilmesi için gerekli mali kaynak, bütçeden ayrılacak pay ve özel sektörün de katkılarıyla gerçekleştirilmelidir. Tanıtım konusunda Yabancı Sermaye Derneği ile birlikte kamu kuruluşlarının yurt dışı temsilciliklerinden daha etkin bir şekilde yararlanılması gerekmektedir.
Mevcut durumda Türk ve yabancı yatırım şirketlerinin istihdam edeceği personelin önemli bir kısmına izin vermekte olan Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nün yeniden yapılandırılma safhasında sadece yabancı yatırımlarla ilgili çalışan personele izin vermesi Genel Müdürlüğün verimliliğini artıracaktır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 06:36


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2