Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Eğitim - Öğretim > işletme - iktisat
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 11 December 2008, 09:13
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Toplam Kalite Yönetimi

İçindekiler:
ÖZET
GİRİŞ
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ ANLAYIŞINA SAHİP BİREYİN ÖZELLİKLERİ
SONUÇ
**************************************

Anahtar Kelimeler: Toplam Kalite Yönetimi, Birey, Özellik.

ÖZET
Toplam Kalite Yönetimi günümüzde giderek vazgeçilmez bir paradigmaya dönüşmektedir. Uluslararası niteliklerde büyük şirketlerden, bir kasabadaki küçük yerel işletmeye kadar, kalite yönetimi üzerinde konuşulmakta ve düşünülmektedir. Bu kadar yaygın bir paradigmaya dönüşen Toplam Kalite Yönetimindeki en büyük rol, insana ve onun sahip olduğu niteliklere düşmektedir.

Bu çalışmada, Toplam Kalite Yönetimi anlayışının kurum ve kuruluşlarda yerleşmesindeki en önemli faktör olan; birey üzerinde durulmaktadır. Toplam Kalite Yönetimi anlayışına sahip bireylerin içselleştirmeleri gereken özellikler betimlenmektedir.


GİRİŞ
Kalite kavramı ile ilgili ilk bilgiler, M.Ö. 2150 tarihli Hammurabi kanunlarında yer almaktadır. Bu kanunlarda yer alan hükümlerden biri şudur: "bir inşaat ustasının inşa ettiği ev, ustasının yetersizliği ve işini gerektiği yapmaması nedeniyle yıkılarak, ev sahibinin ölümüne yol açarsa; o usta öldürülür". M.Ö. 1450 yılında ise, eski Mısır'daki muayene elemanları, taş blokların yüzeylerinin dikliğini, telden oluşturdukları bir araçla kontrol etmekteydiler (Şimşek, 2002).

Bu bağlamda düşünüldüğünde, kalite ve kaliteli iş yapma, neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Ama bu etkinliğin resmi bir sıfata kavuşması, bilimin penceresinden ele alınması ve normlarının oluşturulması için, 20. yüzyıla kadar beklemek gerekmiştir.

Günümüzde, Toplam Kalite Yönetimi, deyim yerinde ise, salgın bir hastalık gibi, başta özel sektör olmak üzere kamu sektöründe de hızla yaygınlaşmaktadır. Hemen hemen her kurum Toplam Kalite Yönetimi ile ilgili bir takım girişimlerde bulunmaya, kendilerini zorunlu hissetmektedirler. Ama gerçekte, Toplam Kalite Yönetimi nedir? Birkaç hizmet içi eğitim kursu ya da konferansla, çalışanlar, Toplam Kalite Yönetimi anlayışına sahip olabilirler mi? Ne yazık ki bu soruya kolaylıkla evet demek mümkün değildir. Çünkü, Toplam Kalite Yönetimi anlayışına sahip olmakla, Toplam Kalite Yönetimi hakkında bilgi sahibi olmak birbirinden tamamen farklı şeylerdir.

Toplam Kalite Yönetimi anlayışı, ister kamu ister özel sektörde olsun mal ve hizmet üretilen her iş kolunda önemi ve ihtiyacı giderek daha çok duyulan, amacı mükemmelliğe ulaşmak olan bir anlayıştır. Başlangıçta, sadece üretim ile ilgili istatistikleri, hatadan arınıklık demek olan kalite kontrolünü sağlamaya yönelik bu anlayış, zamanla her türlü örgütsel davranışı kapsayarak gelişen, örgütlerde demokratik bir yönetim anlayışını da beraberinde getirmiştir.

Günümüzde Toplam Kalite Yönetimi ve tekniklerinin girmediği bir alan hemen hemen kalmamıştır. Politikadan en küçük sanayi işletmesine kadar, Toplam Kalite Yönetimi anlayışı giderek yaygınlaşmaktadır. Toplam kalite Yönetimi anlayışının en zor uygulandığı alanlardan birisi olan eğitim örgütlerinde de, Toplam Kalite Yönetimi Anlayışına uygun olarak ciddi girişimler yapılmaktadır. Eğitim örgütlerinde Toplam Kalite Yönetimi anlayışının uygulama güçlüğü, üretilen eğitim-öğretim hizmetlerinin etkilendiği faktörlerin çokluğu ve belirsizliğinden kaynaklanmaktadır. Bütçeden eğitime ayrılan paydan, okula gelen öğrencinin bilişsel, duyuşsal ve fiziksel hazırbulunuşluğuna kadar bir dizi faktör; Toplum Kalite Yönetimi anlayışının, eğitim örgütlerinde uygulanmasını zorlaştırmaktadır. En azından ülkemizdeki eğitim örgütlerinin merkezden yönetimi bunun önündeki en büyük engellerden biri olarak hemen göze çarpmaktadır.

Bir diğer açıdan; Toplam Kalite Yönetimi anlayışı, her ne kadar, somut uygulanabilir tekniklere dönüşmüş olsa da, uygulamada karşılaşılan en büyük güçlüklerden birisi, Toplam Kalite Yönetimine yönelik insan tutum ve davranışlarıdır. Toplam Kalite Yönetimi anlayışına inanmayan bireylerle, bu anlayışı yerleştirmek ve başarıya ulaşmak son derece güçtür. Toplam Kalite Yönetimi gurularından W. Edwards Deming'in üst düzey yöneticilerden gelmediği sürece, konferans tekliflerini reddettiği bilinmektedir (Özden, 2002).





TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ

Toplam Kalite Yönetimi (Total Quality Management), bir başka deyişle, top yekün mükemmellik olarak da ifade edilebilir (Şişman, 1997). Toplam kalite yönetimi, ABD'de başlamış ama Japonya'da olgunlaşmış, sonra tekrar ABD'de 1980'li yıllarda gündeme gelmiş ve 1990'lı yılların başında Batı Yönetim düşüncesini etkisi altına almıştır (Doğan, 2002; Şişman, 1997; Hoşgörür, 1997; Erdoğan, 1997; Aguayo, 1994).

Toplam kalite Yönetimi önce endüstri alanında gündeme gelmiş, sonra sağlık ve eğitim örgütlerinde yaygınlaşarak, resmi bürokrasilere uyarlanmaya çalışılan bir yaklaşımdır (Şişman, 1997). Toplam Kalite Yönetimi anlayışının bu kadar yaygınlaşmasındaki ana felsefe; "üretimde sıfır hata" anlayışıdır. Üretimde ulaşılmaya çalışılan sıfır hata ile üretim ilkesi, bütün dünyanın dikkatini çekmiştir. Dolayısı ile Toplam Kalite Yönetimine olan ilginin, en azından başlarda, tamamen faydacı bir yaklaşımla olduğu söylenebilir.

Toplam Kalite Yönetimi anlayışı, temelde yeni bir kültür ve felsefeyi gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla bu yaklaşım, örgüt kültürü ve örgütteki yönetim felsefesi ile yakından ilgilidir (Şişman, 1997). İshikawa'ya göre; bireylerin ihtiyaçlarının karşılandığı, kendilerini gerçekleştirdikleri, iletişimin rahatlıkla kurulduğu yeni yönetim anlayışına toplam kalite yönetimi denmektedir (Aktaran: Doğan, 2002).

Toplumsal bir kurumun ürün ve hizmetlerinden faydalanan bireyler için, kalite çok önemlidir. Kalite, üretilen mal ve hizmetlerin fiziki kalitesini, verimlilik düzeyini, güvenirliliğini ve bunları üretmek için kaynakların en rasyonel şekilde kullanımını içerir. Geleneksel yönetimlerde, belirlenen standard ve koşulları aşmadığı sürece, hatalar ve israf anlayışla karşılanırken, Toplam Kalite Yönetiminde, amaç sıfır hata ile mal ve hizmet üretmek (Hoşgörür, 1997) yani mükemmelliğe ulaşmaktır. Toplumsal gereksinimlerden doğan toplumsal kurumların ürünleri toplumun istediği niteliklerde olmazsa bir süre sonra ürünlerine talep azalır ve kurumun mevcudiyeti tehlikeye girer (Başaran, 1982). Bu yalın gerçek, her kurumun toplam kalite anlayışına yönelimini kolaylaştırmıştır.

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ ANLAYIŞINA SAHİP BİREYİN ÖZELLİKLERİ

Toplam Kalite Yönetiminin en belirgin özelliklerinden birisi "insana saygı"dır. Toplam Kalite Yönetiminde insan, müşteri ya da örgüt çalışanı olarak (çok) önemli bir yere sahiptir. Toplam Kalite Yönetimi anlayışının, Japonya'da olgunlaşarak tüm dünyaya yayılmasında önemli bir payı olan Deming'in felsefesinin temelinde insan vardır. Kurumlardaki sorunların bir çoğunun, insanın yüreklendirilmesi ile çözüleceğine inanan Deming, üretimde ve hizmette kalitenin artması için, çalışanların, işlerinden gurur duyabilmelerinin şart olduğunu ileri sürmektedir (Özden, 2002).

Bu bağlamda, çok önemli olduğu düşünülen Toplam Kalite Yönetimi anlayışına sahip bireyin özellikleri, aşağıdaki gibi betimlenebilir.

*Toplam Kalite Yönetimine inanmış olmalıdır. Örgütlerde yer alan bireyler, en üst kademe yöneticisinden, en alt kademe çalışanına kadar, Toplam Kalite Yönetiminin kurumsal ve bireysel gelişimde önemli olduğuna inanmalıdır. Bu inancın yerleşmediği örgütlerde, her şey sözde kalacak ve pozitif gelişmeler sağlanamayacaktır.
5 Ocak 1998 yılında Sanayi Ve Ticaret Bakanlığında, çalışanların önündeki sümen kaldırılmıştır (Erez, 1998). "Sümen altı etmek" deyiminin bürokratik kültürden silinmesi amacıyla, iyi niyetle atıldığı düşünülen bu adımın, hiçbir işi yaramadığı aşikardır.

Çünkü; bunu başarmanın yolu, buna gerçekten inanmış insanlarla çalışmaktır. Liderlerin tepeden aldığı (iyi niyetli olduğu tartışmasız bile olsa) kararlar, sadece bir süre uygulanıyorMUŞ gibi gösterilir. Sonrasında her şey eskiye döner. Yani "sümen altı" deyimini" ortadan kaldırmanın yolu örgüt kültürünü değiştirmektir. Lider örgüt kültürünün tamamını temsil etmediğine göre, liderin aldığı bir kararla da örgüt kültürünün değişmesi beklenemez.

*Özgüvene sahip olmalıdır. İşgörenler, kendilerine ve dolayısıyla projelerine güvenmelidirler. Özgüvene sahip olmayan bir işgören, statükoyu koruma çabası içinde olacak, yeni girişimlere karşı aşırı tedbirli olmaya çalışacaktır.

*İçinde bulunduğu örgüte karşı aitlik duygusu kazanmış olmalıdır. İşgörenler, çalıştıkları kuruma karşı aitlik duygusu kazanamadıkları zaman, kendilerini örgütün bir parçası gibi hissedemedikleri için, sadece mevcut durumu korumaya ve işlerini zevk almadan yapacaklardır. Bu durum ise, örgüt dinamizm ve motivasyonunu olumsuz etkileyecektir.

*Eğitimin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğuna inanmalıdır. İşgören, kendisini ve arkadaşlarını yeni gelişmeleri takip etme konusunda yüreklendirmeli, yeni şeyler öğrenme ve öğretme konusunda içten gelen bir motivasyona sahip olmalıdır. Yaşı ne olursa olsun, her zaman öğreneceği yeni şeyler olduğuna inanmalıdır. Bunun için, ister örgün isterse yaygın eğitim yoluyla olsun, kendini geliştirmeye devam etmelidir.

*Demokratik tutum ve değerlere sahip olmalıdır. İşgörenler, demokratik tutum ve değerleri yaşam felsefesi haline getirmiş olmalıdır. Demokratik yaşam felsefesine sahip olmayan bireyler için Toplam Kalite Yönetimi sadece sözde bir etkinlik olmaktan öteye geçemeyecektir. İşgörenler sadece Toplam Kalite Yönetimine inanıyorMUŞ gibi yapacaklardır.

*Sorumluluklarının farkında olmalıdır. İşgörenler, kendilerini kurumlarına ve uzmanlık alanlarına karşı sorumlu hissetmeli, bu sorumluluğun gereğini, birileri kendilerine hatırlatmadan da yerine getirebilmelidir.

*Paylaşımcı olmalıdır. İşgörenler, yönetimlerini, bilgi ve deneyimlerini paylaşmada istekli olmalı, bunu gelişmenin ve demokratik bir kurumsallaşmanın ön şartı gibi görebilmelidir.

*Özeleştiri ve eleştiriye açık olmalıdır. İşgörenler, örgüt içi çalışmalarında, öncelikle kendilerini eleştirebilmelidir. Başkalarını eleştirirken olgu ve olayları kişiselleştirmemeli, onları yargılamamalıdır. Eleştiriye uğrayan, eleştirinin kurumsal gelişmenin, iyi ve güzel olanın bulunması yönünde bir çaba olduğunu hissedebilmelidir.

*Örgüt üyeleri ile iletişim içinde olmalıdır. İşgörenler, örgütün kurumsal atmosferi içinde, benlik sınırlarını aşmadan iletişim içinde olmalıdır. Bu durum, işgörenlerin biribirlerine nasıl hitap ettiklerinden kurum dışı ilişkilere kadar, oldukça önemli bir olgu olarak görülmelidir.

*Haksız rekabetin Toplam Kalite Yönetimi anlayışının yerleşmesinin önündeki engellerden biri olduğunu bilmelidir. İşgörenler, bireysel veya kurumsal çıkarları için haksız rekabeti teşvik etmemeli, örgüt içinde ya da dışında iyi olanın, hak edenin kazanması gerektiğine inanmalıdır.

*Bilimsel düşünmeyi yaşam felsefesi olarak görmelidir. İşgörenler, önyargılardan uzak, bilimsel veri ve değerlerle, neden-sonuç ilişkisi içinde, analitik düşünebilmelidir.

*Sorunlara duyarlı olmalıdır. İşgörenler, örgütün ve çalışanlarının sorunlarına karşı duyarlı olmalı, "bana ne denilen" sorunların, zamanla, kendisini ve kurumunu da doğrudan veya dolaylı olarak etkileyebileceğini düşünmelidir.

*Mükemmeli aramalı ama bu arayışta hataların olabileceğini öngörebilmelidir. Hataları, düzeltilmesi ve tekrarlanmaması için, tedbir alınması gereken bir faktör olarak görebilmelidir. Bireyler, her zaman mükemmel olmaya hedeflerler, bu onların doğasından gelen bir özelliktir. Ancak, bir etkinlikte bulunurken, etkinlikle ilgili bütün ayrıntıların düşünülmesi, ne kadar profesyonel olunursa olunsun çoğunlukla olanaksızdır. Bu yüzden de hatalardan arınık olmanın yolu, öncelikle hiç kimsenin hatasız olamayacağını kabullenmektir. Bu anlayış ise, bireylerin önyargısızca takım çalışmasını benimsemelerini sağlayacaktır. Takım çalışması, bireylerden kaynaklanacak hataları minimuma indirmektedir.

*Yetkilerin hakça dağıtılması gerektiğini bilmelidir. İşgörenler, sahip olduğu yetkiyi kendisinden daha iyi kullanacak insanlar olacağına her zaman varsayabilmelidir. Bunun içinde, yetkisini örgütü ve kendisini geliştirmede bir araç olarak görebilmelidir.
Başkalarının da en az kendisi kadar zeki olduğuna inanmalıdır.
Etik değerlere sahip olmalıdır. İçinde bulunduğu örgütsel ve ulusal kültürün değerlerini, kişilik özellikleri ile birleştirerek, doğru olduğuna inandığı değerleri dürüstçe savunmalı ve koruyabilmelidir.

*Sorunun, sorunun içinde bulunan bireylerle çözülmesi gerektiğine inanmalıdır.

*Üretilen mal ve hizmetin, müşteri tatminini olabilecek en üst seviyeye ulaştırması gerektiğine inanmalıdır.

*Müşterinin duygu ve düşüncelerine değer vermelidir. Örgütün varoluş nedeni, müşteridir. Müşteriden gelebilecek her türlü görüş ve öneri, birinci derecede dikkate alınmalıdır.

*Kendini ve örgütünü geliştirmeye yönelik olarak yeniliklere açık olmalıdır.

*Kamusal bir birey olduğunun farkında olmalıdır. Her ne kadar, içinde bulunduğu örgüt, yaşamanın temelini oluştursa da, ulusal ve evrensel düzeyde insanlığa karşı, etkinliklerinin yararlı olmasında ve yararlı amaçlara hizmet etmesinde çaba harcamalıdır.

*Üstesinden gelemeyeceği sorunlar olabileceğinin farkında olmalıdır.

*Sözlerinde durabilmeli, yerine getiremeyeceği girişimlere girmemelidir.

*Yapabileceklerini ve sınırlarını bilmelidir.

*Empati kurabilmelidir. Empati kuramayan birey, olgu ve olaylar üzerinde de sağlıklı kararlar veremeyebilir.

*Eğlenceye gerektiği kadar zaman ayırabilmelidir.

*Beden dilini etkili bir şekilde kullanabilmelidir.

*Sorunları, sorumlulukları, yetkileri, başarısızlıkları paylaşabildiği kadar başarıyı da paylaşabilmelidir.

*Başta uzmanlık alanı olmak üzere yerel ve evrensel gelişmeleri de izleyebilmelidir. Dünyanın gelişme noktalarından haberdar olmak, geliştirilecek projelerin tutarlı ve işlevsel olmasını sağlayacaktır. Her yeni gelişme, doğacak yeni bir fikir ve proje olarak algılanmalıdır.

*Yaratıcı olmalıdır. Yaratıcılık; örgüte süreklilik ve dinamizm katacaktır. Bu nedenle, bireyler hem kendi yaratıcılıklarını hem de diğer işgörenlerin yaratıcılıklarını destekleyecek etkinliklere açık olmalıdır. Bu tür etkinliklerin neler olacağı işgörenlerin bilişsel, duyuşsal kapasitelerine göre, örgüt kültürünün sahip olduğu iklime göre değişebilir. Örneğin, sabahları işe başlamadan önce, işgörenlerin 15 dakika kendi aralarında bir önceki gün ülkede ve dünyada yaşananları (herhangi bir konu sınırlaması olmadan) serbestçe tartışmaları bir alternatif olarak düşünülebilir.

*Estetik beğenileri gelişmiş olmalıdır. Maslow gereksinimler hiyerarşisinde, estetik gereksinimlerden bahsetmektedir (Aktaran Yeşilyaprak, 2003; Cüceloğlu, 1991). Buna göre, estetik gereksinimler kendini gerçekleştiren bireyin betimlenmesindeki en önemli özelliklerden birisidir.

*Geleceği planlayabilmelidir. İşgörenler dün ve bugünde saplanıp kalmamalı, örgütün etkinlik kapsamı başta olmak üzere, geleceği yönelik öngörülerde bulunmaları desteklenmelidir.

*Denetime açık olmalıdır. Burada denetimden kastedilen bürokratik ya da formel bir denetimden çok, işgörenlerden üçüncü şahıs ve kurumlara kadar her türlü denetime açıklık olarak anlaşılmalıdır. Bu örgütün ve işgörenlerin güvenirliliğini artıracaktır.

*Takım çalışmasını, çalışma yaşamındaki ana ilke olarak kabullenmelidir.

*Planlarını gözden geçirebilmelidir.

*Planlarını gerektiğinde değiştirebilmelidir.

*Bir işe girişirken, olası hataların neler olabileceğini düşünmelidir.

*Mutlu olmak için ve başkalarını mutlu etmek için çaba harcamalıdır. İnsanoğlu, doğduğu andan itibaren acıdan kaçınma, hazza ulaşma çabası içine girer (Senemoğlu, 1998; Arık, 1995).
İçinde yaşanılan sosyal dokunun etkileşiminden dolayı, insanın mutluluğu çoğunlukla yakın çevresi ile bağlantılıdır. İki İşgörenin kendi arasında meydana gelecek bir çatışma, örgütü de olumsuz yönde etkileyecektir. Eğer bu çatışma üst düzey yöneticiler arasında yaşanırsa, olumsuzluk düzeyi daha da artacaktır. Bu nedenle, bir işgören, kendi bireysel mutluluğunun, diğer bireylerin mutlu olup olmamasıyla bağlantılı olduğunu bilmelidir.

*Yaşamda dostlukların önemli olduğunun farkında olmalıdır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 05:55


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri Antalya Seo tesbih aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort eryaman escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort
mecidiyeköy escort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2