#1
|
|||
|
|||
Kadın üreme organlarının kanserleri ve erken teşhis yöntemleri
VULVA KANSERİ
Çok nadir görülen vulva kanseri jinekolojik kanserlerin %4'ünü oluşturur. Erken dönemlerde vulvayı döşeyen epitel hücrelerindeki değişiklikler ile başlayan bu kanser menopoz sonrası dönemde görülür. Kaşıntı ve pigmentasyona yol açar. Erken dönemlerinde tedavisi mümkündür. VAJİNAL KANSER Vajinal kanser annesi gebeliği döneminde Dietilstilbestrol (DES) adlı ilacı kullanan kadınlarda görülür. Bu kadınlarda rahim ağzında bulunan glandular doku (bezleri içeren doku) vajinada da bulunur. Bu kadınlarda yirmili yaşlarda adenokarsinoma olarak adlandırılan kanser gelişir. Diğer tip vajinal kanserler epitel dokudan köken alır, yavaş ilerleyen bu tip kanser 45-65 yaşlarındaki kadınlarda görülür. Vajinal kanserin yol açtığı yakınmalar; -Cinsel ilişki sonrası vajinal kanama -Ağrılı cinsel ilişki -Vajinal akıntı -Vajinada yaraların çıkması ve enfekte olması -Kanser ilerlediğinde ise idrar yaparken yanma ve ağrı Vajinal kanser çok nadir görüldüğü ve benzer yakınmalara yol açtığı için vajinit ile karışır. Pap smear testi incelemesi fikir verebilir. Vajinal kanser tedavisi kanserin tipine, evresine ve yerleşimine göre planlanır. Cerrahi ve radyoterapi uygulanır. RAHİM AĞZI KANSERİ Rahim ağzı rahmin vajinaya açılan boyun kısmıdır. Rahim ağzı kanseri jinekolojik kanserler içinde 2. sıklıkta görülen kanserdir. Pap smear incelemesinin yaygınlaşması ile rahim ağzı kanserinin görülme sıklığı azalmıştır. Kanser displazi olarak adlandırılan hafif formu ile başlar ve ilerler. Anormal hücre büyümesi genellikle 25-35 yaşları arasında başlar. Bu hücreler prekanseröz (öncül kanser hücresi) olarak değerlendirilir. Zamanla bu hücreler kanser hücrelerine dönüşerek carcinoma in situ olarak adlandırılan rahim ağzının dış kısmında sınırları belli bir kanser oluşturur. Bu durum tedavi edilmediğinde rahim ağzının diğer katlarına ve diğer organlara yayılır. Erken dönemde teşhis edilebilen vakaların %95'inden fazlası iyileşebildiğinden erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Rahim ağzı kanserinin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kansere yatkınlığı arttıran nedenler; -Çok eşlilik -Cinsel temasın 20 yaşından önce başlaması -Viral ve bakteriyal enfeksiyonlar -Fazla sayıda doğum yapmak -Sosyoekonomik düzeyin düşük olması -Sigara içmek -C vitaminive A vitamini eksikliği -Erkek eşin sünnetli olmaması -Hastanın bağışıklık sisteminin baskılanması Human Papilloma Virus Enfeksiyonları ve Rahim Ağzı Kanseri Cinsel temas yolu ile bulaşan Human Papilloma Virüs (HPV) olarak adlandırılan virüsler genital siğillere yol açar. Bu virüs alındığında; -Genital siğillere neden olabilir. -Herhangi bir lezyona neden olmadan inaktif olarak kalabilir. -Rahim ağzındaki hücrelerde değişikliklere ve rahim ağzı kanserine neden olabilir. HPV enfeksiyonları oldukça yaygındır. Pap Smear olarak adlandıran, rahim ağzından alınan örneğin patolojik incelemesinde atipik hücrelerin (bozuk hücrelerin) görülmesine en sık yol açan durum HPV enfeksiyonlarıdır.Human Papilloma virüsün 70'den fazla değişik tipi vardır.Bazı tipleri rahim ağzı kanserine neden olur.Rahim ağzı kanseri kadınlarda en sık görülen ikinci kanserdir.Papilloma virüslerinin bazı tipleri de dış genital organ (vulva) ,anüs (makat) ve erkeklerde penis kanseri gelişmesine neden olur. Genital siğiller vajina dışında veya içinde, rahim ağzında, anüs (makat) etrafında erkeklerde ise penis ve anüs etrafında oluşur. Genellikle kümeler halinde oluşan siğiller bazen çok büyüyebilir.HPV enfeksiyonları rahim ağzı hücrelerinde değişikliğe ve ileride rahim ağzı kanserine neden olabilir. HPV tanısı; Muayene sırasında siğiller görülebilir. Pap Smear incelemesi için rahim ağzından alınan örneklerde virüse ait genetik materyal de tespit edilerek HPV enfeksiyonlarının tanısı kesinleştirilebilir. Pap Smear incelemelerinde anormal hücreler saptanırsa rahim ağzından biyopsi örneği alınarak kanser yönünden araştırılır. HPV enfeksiyonları birden fazla cinsel eşi olanlar, erken yaşta cinsel aktiviteye başlayanlar ve cinsel temas yolu ile bulaşan diğer enfeksiyonları taşıyanlarda daha sık görülür. HPV enfeksiyonlarının önlenmesinde cinsel ilişki sırasında kondom kullanılması önemlidir. Genital siğiller yerleşim ve büyüklüklerine göre değişik yöntemlerle tedavi edilir. Genital siğiller tedavi ile kaybolmasına rağmen virüs vücuttan atılamaz. Genital siğillerin tedavisinde değişik kremler kullanılabilir veya kriyoterapi (dondurularak), elektrokoter (yakılarak) ve lazer tedavisi ile siğiller çıkartılabilir. HPV enfeksiyonunu almış olan kadınların rahim ağzı kanseri yönünden düzenli kontrollerinin yapılması gerekir. Rahim ağzı kanserinin klinik bulguları; Erken evre kanserler genellikle bulgu vermez. Kanseri erken dönemde teşhis edebilmek için yıllık rutin Pap smear testi yapılması ve jinekolojik muayene gereklidir. İlerlemiş kanserin klinik bulguları; -Adet kanamaları arasındaki dönemde kanama -Adet kanamalarının fazla olması -Vajinal akıntının artması -Cinsel ilişki sonrası kanama -Tek taraflı kasık ağrısı -Kilo kaybı -Kansızlık Tanı ve Tedavi; Rahim ağzı kanserinin ilerlemesi bazen çok hızlı olabildiğinden, kanserin erken dönemde saptanabilmesi için gebeler de dahil olmak üzere tüm kadınların düzenli jinekolojik muayene ve Pap smear testi yaptırmalarının büyük önemi vardır. Hastalık bulgu vermeye başladığında çoğunlukla ilerlemiş safhadadır. Kanserin tanısı jinekolojik muayene ve alınan örneklerin patolojik incelemesi ile yapılır. Prekanseröz lezyonların tedavisi lezyonun derecesine, kadının yaşına ve genel sağlık durumuna göre değişir. Erken evre kanserlerin tedavisinde sadece rahim ağzı veya rahmin alınması ile başarılı sonuç elde edilirken, ilerlemiş kanserlerde büyük ameliyatlar ve bunlara ek olarak radyoterapi ve kemoterapi tedavileri gerekir. Korunma; Rahim ağzı kanserinden korunmada en önemli basamaklardan biri cinsel temas yolu ile geçen enfeksiyonların önlenmesidir. Cinsel aktivitesi başlayan her kadın yılda bir kez muayene ve Pap smear testi yaptırmalıdır. Pap smear testi; Pap smear testi rahim ağzındaki prekanseröz lezyonları belirlemek için yapılan tarama testidir. Jinekolojik muayene sırasında rahim ağzından hücre sürüntüsü alınır. Bu hücreler patoloji laboratuvarlarında incelenir. 18-65 yaş arasındaki kadınlara risk faktörleri göz önüne alınarak 1-3 yıl aralarla Pap smear testi yaptırmaları önerilir. -İlk test 18 yaşında veya cinsel aktivite başladığında yapılmalıdır. bullet -3 yıl boyunca her yıl bir kez test yapılmalıdır. bullet -3 kez birer yıl ara ile yapılan testlerin sonucu normal geldiğinde testin hangi sıklıkta tekrarlanması gerektiği konusunda farklı görüşler vardır. Kadının tıbbi öyküsüne göre test 1-3 yıl ara ile tekrarlanmalıdır. Risk faktörü olduğunda test daha sık tekrarlanmalıdır. Pap smear testinin sonucu normal olmadığında da test daha sık tekrarlanır. 65 yaş üzerindeki kadınlarda önceki yıllarda yapılmış Pap smear testlerinin sonucu normal olduğunda testin 3 yılda bir tekrar edilmesi yeterlidir. 65 yaş öncesi arka arkaya yapılan ve sonuçları normal çıkmış 3 test yoksa Pap smear testi daha sık tekrarlanmalıdır. Hormon replasman tedavisi gören kadınlarda test daha sık tekrarlanmalıdır. Histerektomi ile rahmi ve rahim ağzı alınmış olan kadınlarda Pap smear testi vajinal kanser konusunda fikir verir. Histerektomi öncesinde yapılmış Pap smear test sonucu normal olmayan kadınlarda vajinal kanser için risk faktörleri de göz önünde bulundurularak testin 2 yılda bir veya daha sık tekrarlanması önerilir. Bağışıklık sistemine ait bir bozukluğu olan, organ transplantasyonu yapılmış veya kemoterapi görmüş kadınlarda Pap smear testi 6 ay ara ile tekrarlanmalıdır. ENDOMETRİAL HİPERPLAZİ VE KANSER Endometrial hiperplazi Endometrial hiperplazi rahim içini döşeyen endometrial hücrelerin aşırı büyümesidir. Perimenopoz (menopoz öncesi) ve menopoz dönemindeki kadınlarda görülür. Östrojen fazlalığı ve progesteron azlığı endometrial hiperplaziye neden olur. Bu durum progesteron içermeyen preparatlarla hormon replasman tedavisi gören kadınlarda daha sık görülür. Ovulasyon (yumurtlama) bozuklukları, polikistik over sendromu, şişmanlık, hiperandrojenizm (erkeklik hormonlarının fazla salınması) endometrial hiperplaziye yol açar. Vajinal kanama endometrial hiperplazinin en önemli bulgusudur. Menstrual kanamanın fazla miktarda olması ve uzun sürmesinin yanında ara kanamalar da sık görülür. Endometrial hiperplazi tanısı endometrial biyopsi ile rahim içinden alınan örneklerin patolojik incelemesi ile konur. Bu inceleme ile rahim kanseri ve endometrial poliplerin tanısı da konabilir.Patolojik inceleme için örnek bazen dilatasyon ve küretaj ile alınır, yeteri kadar endometrial doku çıkartılırsa bu işlemle aynı zamanda endometrial hiperplazi tedavi edilebilir. Tanı ve Tedavi Endometrial Biyopsi, anormal vajinal kanamaların değerlendirilmesi için yapılan bu işlem ile rahim içini döşeyen dokudan örnek alınır. Bu işlem ile elde edilen hücrelerin patolojik incelemesi endometrial hiperplazi, endometrial kanser, polipler ve infertilite tanısında önemlidir. Genellikle lokal anestezi ile yapılan bu işlemde serviksten (rahim ağzından) yönlendirilen bir küret veya pipel aracılığı ile rahim içini döşeyen hücrelerden örnek alınır. Anormal kanaması olan genç kadınlara birkaç ay hem ösrojen hem de progesteron içeren doğum kontrol hapları almaları önerilir. Menopoz döneminde veya bu döneme yaklaşmış kadınlarda ise progestinler kullanılır, bu tedaviden sonuç alınamadığında histerektomi yapılır. Korunma Ovulasyon bozukluğu olan kadınlarda progestinlerin kullanılması endometrial hiperplazi gelişme riskini azaltır. Hormon replasman tedavisi gören kadınlarda tedaviye progesteron eklenmesi endometrial hiperplazi ve kanser gelişme riskini azaltır. RAHİM KANSERİ Rahim kasları ve her ay menstrual kanama ile dökülen hücreleri içeren iki ayrı tabakadan oluşur. Rahim kanseri, rahim içini döşeyen endometrial hücrelerden geliştiğinden endometrial kanser olarak da adlandırılır. Rahim kanseri, üreme organlarının kanserleri içinde en sık görülenidir. Elli yaş üzerindeki kadınlarda görülen bu kanser genellikle menopoz döneminden sonra ortaya çıkar. Östrojen ve progesteron arasındaki dengenin bozulması endometrial kanser gelişiminde önemli rol oynar. Endometrial hücreler uzun süre yüksek dozda östrojene mağruz kalırsa kontrolsüz olarak büyümeye başlar. Önce endometrial hiperplazi ardından kanser gelişir. Progesteron ovulasyondan sonraki iki hafta süresince salınır ve endometrial hücrelerin büyümesini engeller. Ovulasyonun gerçekleşmediği olmayan kadınlarda endometrial hücreler fazla büyür,hiperplazi ve kanser gelişir. Rahim kanserinin gelişmesinde rol oynayan risk faktörleri; -Şişmanlık; böbreküstü bezlerinde üretilen hormonlar yağ dokularında östrojene çevrilir bu durum şişman olan kadınlarda endometrial kanser gelişme riskini arttırır. bullet -Diabet ve hipertansiyon; bu hastalıkların fazla kilolu kadınlarda görülmesinin yanında diabet veya hipertansiyon problemi olan zayıf kadınlarda da endometrial kanser daha fazla görülür. -Hiç çocuk doğurmamış olmak; hiç çocuk doğurmamış kadınların yanında geç yaşta anne olan kadınlarda da endometrial kanser daha sık görülür. -Menstrual siklusların düzensiz olması; özellikle ovulasyonun gerçekleşmemesi endometrial kanser gelişme olasılığını arttırır. -Menopoz döneminde sadece östrojen içeren preparatlar ile hormon replasman tedavisi görülmesi; 1975 yılında sadece östrojen ile tedavi gören kadınlarda endometrial kanserin daha sık geliştiği saptanmıştır. -Meme kanseri tedavisi için Tamoksifen ile tedavi görmek; Tamoksifen meme kanseri nedeni ile tedavi edilen kadınlarda kanserin tekrarlamasını engellemek için kullanılır. Bu tedaviyi gören kadınlara yılda bir kez endometrial biyopsi yapılması gerekir. Genetik faktörler rahim kanseri gelişmesinde pek rol oynamaz. Ancak şişmanlık, hipertansiyon ve diabet genetik geçişli olduğundan bu hastalıkları olan ailelerde endometrial kanserde fazla görülebilir. Rahim kanserinin bulguları Anormal vajinal kanama ve lekelenme rahim kanserinin en önemli bulgularıdır. Ağrı nadir bir bulgudur. Rahim kanseri erken dönemlerinden itibaren bu yakınmaya yol açtığı için erken teşhis ve tedavisi mümkündür. Rahim kanserinin tanısı ve evrelendirme Endometrial biyopsi ile alınan hücrelerin patolojik incelemesi sonrasında rahim kanseri tanısı konur. Fazla kanaması olan, menopoz döneminde olan veya tekrarlayan ve uzun süredir devam eden anormal kanaması olan ve rahmi büyümüş olan kadınlardan dilatasyon ve küretaj yolu ile alınan hücrelerin incelenmesi daha uygun olur. Bu yöntemle daha fazla hücre alınarak incelenebilir. Bu işlem lokal veya genel anestezi altında uygulanabilir. Rahim kanserinin 4 evresi vardır. -Evre 1'de kanser sadece rahimdedir, bu evre tedavisi en kolay olan evredir. -Evre 2'de kanser rahim ve rahim ağzında görülür. -Evre 3'te kanser yumurtalıklar, rahmin etrafındaki dokular ve lenf nodlarına yayılmaya başlamıştır. -Son evre olan evre 4'te ise kanser metastaz yapmış yani vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır. Tedavi Erken evrelerde teşhis edilen rahim kanserinin iyileşme şansı %95'tir. Histerektomi sırasında yumurtalıkların ve tüplerin de çıkartılması uygun olur. Rahim kanseri tedavisinde abdominal (karından) histerektomi tercih edilen yöntemdir. Abdominal histerektomi sırasında cerrah üreme organlarını değerlendirir ve tedaviyi planlar. Bazen histerektomi sonrasında radyoterapi (ışın tedavisi) önerilir. Yayılmış olan kanserlerde radyoterapi mutlaka yapılır. Radyoterapi ile amaçlanan vücutta kalmış olabilecek kanser hücrelerinin öldürülerek kanserin tekrarlamasının önlenmesidir. Radyoterapi genellikle 6 hafta sürer. Hastalarda yorgunluk ve ishal gibi şikayetlere yol açabilir. Rahim kanseri nedeni ile histerektomi yapılmış kadınlara östrojen replasman tedavisi önerilmez. Son yıllarda histerektomi ile endometrial hücreler çıkartıldığı için östrojen replasman tedavisinin uygulanabileceğini ve güvenli olduğunu gösteren bazı çalışmalar olmasına rağmen bu uygulama ile ilgili uzun süreli çalışmalara ihtiyaç vardır. Korunma; Rahim kanserinden korunabilmek için normal kiloyu korumak, östrojen replasman tedavisi sırasında progesteron kullanmak ve anormal vajinal kanama olduğunda hemen doktora başvurarak düzenli jinekolojik kontroller yaptırmak gerekir. YUMURTALIK KANSERİ Yumurtalık kanseri herhangi bir belirti vermeden ileri evrelere ulaştığı için jinekolojik kanserler içinde en çok korkulan kanserdir. Düzenli jinekolojik muayene dışında erken tanıda kullanılabilecek bir yöntem yoktur. Yumurtalık kanseri jinekolojik kanserlerin %25'ini oluşturur, 50-60 yaşları arasında ve gebe kalmamış kişilerde daha sık görülür. Bazı ailelerde ise genetik yatkınlık vardır. Bulgular; Karın ağrısı ve karın şişliğidir. Bu aşamada tümör 12- 15 cm boyundadır ve karında sıvı birikimi vardır. Tümörün çevre organlara yaptığı bası nedeni ile idrar yollarına ve mide-bağırsak sistemine bağlı yakınmalar ortaya çıkar. Hormon salgılayan tümörlerde adet düzensizliği ve anormal kanama şikayetleri de görülür. Tanı ve Tedavi; Jinekolojik muayene, laparoskopi, ultrason, doppler ultrason, tomografi, manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemleri ve kandaki tümör belirteçlerinden faydalanılır. Tedavide cerrahi girişim en etkin tedavi yöntemidir. İlerlemiş evrelerde cerrahi tedaviye radyoterapi ve kemoterapi de eklenir. |