#1
|
|||
|
|||
Yan yana gelen her atom hemen reaksİyona gİrseydİ ne olurdu?
tüm evren 109 farklı elementin atomlarının birbirleriyle reaksiyona girmeleri sonucu oluşmuştur. Burada, üzerinde dikkatle durulması gereken bir nokta vardır; o da, tepkimenin oluşabilmesi için çok önemli bir koşulun gerçekleşmesi gerektiğidir.
Örneğin, oksijenle hidrojen her bir araya geldiğinde su oluşmaz. Ya da demir havayla temas eder-etmez hemen paslanmaz. Eğer öyle olsaydı, katı ve parlak bir metal olan demir, birkaç dakika içinde yumuşak bir toz olan demir okside dönüşür, yeryüzünde metal diye bir madde kalmaz ve dünyanın düzeni bozulurdu. Belirli bir mesafede yan yana gelen atomlar belirli koşullar oluşmadan hemen birleşseydi farklı iki maddenin atomları hemen tepkimeye girerlerdi. Böyle bir durumda ise, koltuğa oturmanız bile mümkün olmazdı. Çünkü koltuğu oluşturan atomlarla vücudunuzu oluşturan atomlar hemen tepkimeye girer ve koltuk-insan arası bir varlık (!) olurdunuz. Şüphesiz ki, böyle bir dünyada canlı hayatının varlığı söz konusu bile olamazdı. Acaba, böyle bir sonucun yaşanması nasıl engellenmektedir? Bir örnekle açıklamak gerekirse, hidrojen ve oksijen molekülleri oda sıcaklığında çok yavaş tepkimeye girerler, yani "su" oda sıcaklığında çok yavaş oluşur. Ancak, ortamdaki sıcaklık arttığında moleküllerin enerjileri de artar ve tepkime hızlanır, yani su daha hızlı oluşur. Moleküllerin tepkimeye girebilmeleri için gereken minimum enerji miktarı, "aktifleşme enerjisi" adı verilen enerji düzeyidir. Su örneğinde görüldüğü gibi, hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girip suyu oluşturabilmeleri için, enerjilerinin aktifleşme enerjisinden yüksek olması gerekmektedir. Düşünün ki, yeryüzündeki sıcaklık biraz daha yüksek olsaydı, atomlar çok çabuk tepkimeye girerdi ve doğadaki denge de bozulurdu. Ancak tersi olsaydı, yani yeryüzündeki sıcaklık daha düşük olsaydı, bu durumda da atomlar tepkimeye girmekte çok ağır kalacaklar ve yine doğadaki dengeler bozulacaktı. Bundan da anlaşıldığı gibi Dünya’nın Güneş'e uzaklığı tam olarak canlı hayatına uygun olacak bir noktadadır. Elbette ki canlılık için gereken hassas dengeler bununla kısıtlı değildir. Dünyanın eksenindeki eğim, kütlesi, yüzey genişliği, atmosferindeki gazların oranı, uydusu Ay ile arasındaki mesafe ve daha birçok faktör, sadece ve sadece şu andaki değerleriyle mevcut olduğu takdirde canlıların hayatta kalması mümkün olmaktadır. Bu noktada ortaya çıkan, tüm bu faktörlerin birbiri ardınca tesadüflerle oluşamayacağı, hepsinin de canlıların tüm özelliklerini bilen ve üstün bir kudret sahibi olan Allah tarafından var edildikleri gerçeğidir. Kuşkusuz bilimin bu noktada verdiği cevap, gözlemlediği fizik kurallarına bir isim takmaktan ibarettir. En başta da belirttiğimiz gibi bu tür olaylarda ne, nasıl, ne şekilde gibi soruların pek bir anlamı yoktur. Bu sorularla ulaşabildiğimiz yalnızca, zaten var olan bir kuralın detaylarıdır. Asıl sorulması gereken soru, bu kuralın neden ve kim tarafından var edildiğidir. Bu sorunun cevabı ise maddeci inançlarına körü körüne bağlı olan bilim adamları açısından yine bir muammadır. İşte materyalistlerin cevap veremediği bu noktada, aklı ve vicdanıyla bakan bir göz için durum son derece açıktır: Hiçbir şekilde tesadüflerle açıklanamayacak olan evrendeki kusursuz dengeler, üstün bir aklın ve iradenin dilemesi sonucu gerçekleşmiştir. "Şüphesiz, Allah her şeyi çok hassas bir hesap, düzen ve denge üzerine yaratmıştır. |