#1
|
|||
|
|||
Bazı yaşam konuları için Kimyasal Analojiler...
Bazı yaşam konuları için Kimyasal Analojiler -1 Çağın tıp fakültesinde okuyup (a)normal bi hayat yaşayan (a)normal bi gençtir. Saftır, ama arayışlarında iyi niyetli olduğu söylenebilir. Ama bu arayışları sırasında kafası çok karışmıştır. Öyle ki her şey, tüm bilimler, tüm filozoflar, tüm kitaplar, tüm filmler, dahası bütün bir yaşam ona bişeyler söylemekte ve kafasını karıştırmaktadır. Uykuya yatarken bile beyninin hücuma uğrar duruma düşmüştür Çağın.
Ve derken bir gün, bu durumdan sıkılır genç kahramanımız. Bu karışıklıktan silkinmeliyim, der kendi kendine, evet, beynimi berraklaştırmalıyım. Ve önemli bir şeyi keşfeder: birbirleriyle çok ilintiliymiş gibi duran bu düşüncelerin aslında ayrı ayrı olduğunu ve de uçuculuklarını, yani kendinde bi yer edinmeden uçuşup durduklarını.. Çözümse birdenbire gelir aklına; birinci sınıfta aldığı organik kimya dersini hatırlar..Orada hocası kimyasal maddelerin birbirlerinden damıtma (distilasyon) denen bi yöntemle ayrılabileceğini söylemiştir. Kullanılan özellikse bileşiklerin kaynama noktası farklılıkları, yani başka bir deyişle uçuculuk farklılıkları... Evet der Çağın, bu yolla birbirlerinden ayırmalıyım düşüncelerimi... Ve işe koyulur genç doktor adayımız... Yaptığı işse çok basittir: önce bir organik lab kitabı alıp damıtma düzeneğine bakar.. Sonra analog bir düzeneği kendi beynine kurar.. Bunun için yapması gereken şeyse düşüncelerini ısıtıp, aktifleştirerek onları farklı bölmelerde toplamaktır. İlkin beynini çeşitli bölmelere ayırır, bölmeler öyle ayarlanır ki, Çağın birine konsantre olduğunda diğer bölmelerdeki düşünceler işin içine karışmayacak ve parazit yapmayacaktır. Kendi yaşamımdan biliyorum ki bu imkansız bişey diildir, denenmiş ve başarıya ulaşmıştır. Ve Çağın yaklaşık düşünce sayısı kadar bölme açar beyninde. Sonra sıra düşünceleri aktifleştirmeye gelmiştir... Bunun için de kafeine başvurur, yani bol bol kahve içer ve düşüncelerinin kıpraşmasını sağlar. Burada düşüncelerin kaynama noktası, Çağın'ın o düşünce üzerinde harcadığı vakte karşılık gelir, yani o düşünce Çağın'da ne kadar yer etmişse o kadar az uçucu olacaktır... Böylece Çağın kahvenin de etkisiyle deli gibi düşünmeye başlar ve düşüncelerinin uçuşmasını başlar. Yeteri kadar vakit geçtiğinde de onları ayrı ayrı bölmelerde toplar ki bu bölmeler de damıtmadaki bileşiklerin toplandığı değişik balonlara tekabül eder. Düşüncelerinin yeteri kadar berrak hale geldiğine kanaat getirdiğinde de düşünmeyi keser genç Çağın ve açıp bir Şahan izledikten sonra uykuya dalar. Sabah kalktığında kendini daha bir rahatlamış hisseder.. Öyle ki, artık tek yapması gereken bölmeler arsındaki hayali kapakları açmamak ya da onları tekrar karışacak şekilde çok ısıtmamaktır... |