#1
|
|||
|
|||
kimyanın Çıkışı
KISA KİMYA TARİHİNE GENEL BAKIŞ :
Bu dersin amacı; çok fazla geçmişe sahip olmayan fakat kısa hikayesi içerisinde büyük gelişmelerin temelini oluşturan ve bugün hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan kimya hakkında bilgi vermek olarak saptanmıştır. Öncelikle “kimya nedir?” sorusuna bir yanıt verebilmek için, doğuşuna neden olan olayları bilmek belki de bu soruyu kısaca yanıtlamaktan daha anlamlı olabilir. Sümerler, babiller, mısır ve diğer kültürlerin parlak olarak yaşadığı eski çağlarda gizem ve batıl inançlar bilimin önünde yer aldıklarını biliyoruz. Bu çağlardaki pekçok insan doğal süreçlerin cinler veya ruhlar tarafından kontrol edildiğine inanıyorlardı ve ruhlar veya cinlerden yardım görmek için sihirle onları ikna edebileceklerine inanıyorlardı. Çok küçük kimyasal bilgilerin biraraya gelmesiyle ancak demir, altın ve bakır gibi bir kaç element tanımlanabildi. Bu sıralarda yunan filozoflarından Thales ve Aristotle maddenin bileşimi hakkında teorik olarak bazı düşüncelere sahiptiler. Onlara göre tüm maddeler toprak, hava, ateş ve sudan yapılmıştı. Bazıları ise beşinci bir elementin mükemmel örnek olduğuna inanıyordu. Bu çağın sonuna doğru insanlar demiri kirli kahve toprağı kullanarak yapmayı başardılar. Bronzu, bakırla kalayı karıştırarak elde ettiler. Bu çağdan sonra pekçok simyacı filozof taşı olarak adlandırdıkları bir maddedi altın elde edebilmek için arayıp durdular. Fakat asla böyle birşey elde etmeyi başaramadılar (Gerçi artık atom çekirdekleri ile oynayarak bunu başarabiliyoruz. Fakat bunun Filozof taşı olmadığını da biliyoruz.). Bu aramalar sırasında birkaç yeni elemen ve bileşik elde edilebildi. 13 yüzyılın başlarında Roger Bacon, Albertus Magnus be Raymond Lully Filozof taşını aramanın boş bir çaba olduğunu ileri sürdüler. Onlara göre Simyacılar, günlük hayata katkıda bulunacak yeni ürünler be yeni yöntemler peşinde koşmalıydılar. Bu yaklaşım simyacıları filozof taşını bu amaca hizmet edecek şekilde aramaya başladılar. Bu hareketin önemli liderlerinden biri Theophrastus Bombastus’tı. Bombastus, eğer tuz, kükürt ve civa uygun oranlarda vücütta bulunurlarsa vücudun sağlıklı olacağına inanıyordu. Bu çağda Robert Boyle kendini gösterdi. Boyle “The Sceptical Chymist (Kuşkucu Simyacı)" adlı kitabında var olan en temel teorileri reddetti ve bugün hala bilinen elementlerin listesini oluşturmaya başladı. Ayrıca Boyle gazların baınçları ve hacimleri ile ilişkili formüller yazdı. 1661 yılnda bilimsel bir dernek kurdu daha sonra dernek Royal Society of England adını aldı. Modern kimyanın ortaya çıkışı ancak 19. yüzyılın ortalarına rastlar. Bu çağda kimya en parlak dönemini yaşamıştır. Lavoisier’in iddiası kimyasal reaksiyonların doğasının anlaşılması konusunda ilk ses olarak ortaya çıktı. Lavoisier’in çalışması John Dalton’un atomik teoriyi kurmasına için bir ışık oldu. Aynı zaman da italyan kimyacı Amedo Avogadro, moleküllerle ve sıcaklık ve basınçla ilişkili olan Avogadro Kanununu ortaya koydu. 19. yüzyılın ortalarında yaklaşık olarak 60 kadar eleemnt biliniyordu. John A. R. Newlands, Stanislao Cannizzaro ve A.E.B. de Chancourtois benzer özellikteki elementleri tanımladılar. Bu çalışma Dmitri Mendeleev’e bir fikir verdi ve böylece ilk peryodik tablo ortaya çıktı. Mendeleev’in çalışması teorik kimyanın başlangıcını oluşturdu. 1896 yılında Henri Becquerel ve e Curie’ler radyoaktivite olarak bilinen olayı araştırdılar. Bu çekirdek kimyasının ortaya çıkışıydı. 1919 yılında Ernest Rutherford atomun yapısını açıklamak için teorisini öne sürdü. Sonra Niels Bohr teorinin eksik tarflarını düzeltmeye çalıştı. Bu ve benzeri pekçok çalışma kimyanın farklı dallarının ortaya çıkmasına neden oldu. Bu dallar biyokimya, çekirdek kimyası, kimya mühendisliği, organik kimya, fizikokimya, anorganik kimya ile sınırlı değildir. Yukarıdaki gelişmelere ait daha ayrıntılı bilgilere önümüzdeki konularda yer verilecektir. Bütün bunlardan sonra kısaca kimyayı elementlerin bilimi olarak tanımlayabiliriz. Fakat bu tanım içerisinde gözden kaçırılmaması gereken nokta elementlerin kimyasal reaksiyonları ve ortaya çıkan bileşiklerin özellikleri yine kimyanın kapsamı içerisinde kalmaktadır. |