Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Eğitim - Öğretim > matematik - geometri
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 9 December 2008, 14:42
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Sıfırın Sonsuzluk Arayışı

Sayılar temsilî olarak, insanın sahip olduğu izafî ve zâtî değerleri ifade etmekte kullanılagelmiştir. Diyebiliriz ki, bir bakıma her sayı hem kendine has, hem de işaret ettiği değerler itibariyle bir kimlik, bir şahsiyet temsilcisi gibi algılanmıştır. Tarih boyunca sıfır da dâhil olmak üzere sayılara, belli değerleri ve mânâları temsil sadedinde müracaat edilmiştir.
Sayılar dünyasının kahramanı, sağına geldiği her sayının değerini on kat artıran ‘sıfır’dır. O bunu yaparken, diğer rakam ve sayılara faydalı olduğu düşüncesinden haz alır ve bu sebeple yaptıklarından hiçbir karşılık beklemez. Bu davranışı, sayılar tarafından hep takdirle karşılanır. Fakat o, zâtının hiçbir değerinin olmadığını, ancak bunu yaptığında bir mânâ ifade ettiğini düşünür. Bu alçakgönüllülüğü ile hemen her sayının kalbinde müstesna bir yer edinir.
Diğer rakam ve sayılar gibi ‘sıfır’ın da tek bir emeli vardır; sonsuzu tanımak; yani tasavvufî yaklaşımla, ‘yok’ olmamak, ebedîliği tatmak ve bekâ rengini almak. Bu yüzden sonsuzu düşünür, onu merak eder. Fakat bir türlü sonsuza ulaşamaz. Yine de sonsuzla ilgili bir bilgiye ulaşmak için ‘iki’ rakamına gitmeye karar verir.
Bilindiği gibi bu dünyaya yeni bir sayı doğması, var olan sayıların bir araya gelmesiyle mümkündür. Meselâ ‘iki’, ‘bir’lerin beraberliği neticesi dünyaya gelmiştir ve bütün asal sayılar içinde ‘çift’ olma özelliğine sahip yegâne sayıdır. Bu dünyaya âşina olanlar hemen tanır, ismi ‘iki’ olan bu eşsiz ve yalnız sayıyı. Evet yanlış duymadınız, yalnız bir sayı o; kimsesiz, yapayalnız bir sayı. ‘İki’nin yalnız ve kederli hayatı, kendisini meydana getiren ailesini, ‘tek’ sayı olmaları yüzünden küçük görmesiyle başlar. Tek sayılar toplumu da onun bu kibirli tavrından rahatsızlık duyar.
Ailesinden utanan bu kibir âbidesine ‘çift’ sayılardan da destek gelmez. Çünkü onlar arasında da sürekli asal olmasından bahseder ve hepsinden üstün olduğunu vurgular. İsterse hepsini bölebileceğini, ama hiçbirinin kendini bölemeyeceğini tekrar eder durur. Hiçbir zaman sonsuz sayıdaki ‘çift’ sayıdan sadece biri olduğu gerçeğiyle yüzleşmek istemez. İçinde bulunduğu her toplumda, farklı özellikleriyle ön plâna çıkmak ister, bütün farklı özelliklerinin bir üstünlük alâmeti olduğunu ifade eder. Bu tavırlar ve sözlerle etrafındakileri kırdığının ve kendisinden uzaklaştırdığının farkına varmaz. Böylece buzlardan inşa ettiği sarayında yapayalnız bir hayat sürer.
Sıfır, kendinde bir değer bulunduran, fakat bunu kendinden bilen ve bu yüzden de biraz kibirli olan ikinin kendine yardım edeceğini düşünerek yola çıkmıştır. Yol boyunca bu tuhaf sayının ‘sonsuz’ hakkında kendine bir şeyler söylemesi için dua eder durur. Daha önce birlikte çok az çalıştığı, bu esnada soğuk tavırlarından dolayı fazla konuşamadığı ve bu yüzden de yeterince tanıyamadığı ‘iki’nin kendini nasıl karşılayacağı konusunda biraz endişeli ve gergindir.
Nihayet menzile varır. Korkuyla beklerken âniden açılan kapının sesiyle irkilir. Karşısında bütün gururuyla ‘iki’yi görünce şaşırır, oysaki o da diğer sayılar gibi bir sayıdır. İçeri davet edilmeyi beklerken, “Ne istiyorsan çabuk söyle!” sözlerini bir tokat gibi yanağında hisseder. Meramını şu soruyla hemen ifade eder: “Ben bir hiçim, sonsuza nasıl ulaşabilirim?” Sıfırın bu mütevazı hâli ikiye tesir eder. Bir sayının duygusallığının, zayıflığından kaynaklandığı inancını sıfır sarsmıştır. Çünkü karşısındaki sayı, âciz olduğu için değil, sonsuza olan aşkından dolayı kapısına gelmiştir. Hayatı boyunca böyle bir durumla belki de ilk defa karşılaşan iki, hemen söze girer:
“Hoşgeldin sıfır. Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, hiçbir zaman sayıların sağına geçerek sonsuza kavuşamazsın. Bunu hiç durmadan yapsan bile, her seferinde sağına geçerek oluşturduğun sayıdan daha büyük bir sayı olacaktır. Meselâ bütün çift sayıları düşün, onların sayısı sonsuzdur. Öte yandan, çift sayıların sayısı ile, tek sayıların sayısı aynıdır, yani bir o kadar da tek sayı vardır. Öyleyse bizim dünyamız olan tam sayılar dünyasının nüfusu, çift veya tek sayıların nüfusunun iki katı olmalıdır. Fakat onun da sonsuz olduğunu biliyoruz, sence de garip değil mi? Sonsuz çift sayı var dünyamızda. Sonsuz tek sayı ile aynı havayı teneffüs ediyoruz; ama bütün bunların toplam sayısı yine sonsuz.”
Tesirli olduğu kadar da kafa karıştırıcı bu sözler karşısında sıfır iyiden iyiye küçülmüştü. “Ne kadar da acizim Allah’ım, Sen bildirmezsen hiçbir şey bilemez, Sen önümü aydınlatmazsan karanlıklar içinde bocalar dururum.” diye geçirdi içinden. Ümidi hırpalanmış, kendine olan güveni sarsılmıştı. Oysaki sayıların sağına geçerek sonsuza vâsıl olabileceğini düşünüyordu. İkinin anlattıkları, sonsuz hakkındaki bilgisinin yetersizliğini gözler önüne sermişti. İç dünyasına dalmış bunları düşünürken, ‘İki’nin şu sözleriyle kendine geldi:
“Sayılar dünyası, senden benden ibaret değil, aç kulaklarını da beni iyi dinle! Kesirli sayılar denen sayılar da var bu dünyada. Belki onlarla tanışmak istersin. Yaşadıkları yeri tarif edeyim de onları bulmaya çalış.”
Minnet duyguları içerisindeki sıfır, şükranlarını ifade edip, yeni sayılarla tanışacak olmanın heyecanıyla vurdu kendini yollara. Karşısına çıkan ilk sayıya selâm verdi.
Adı ‘iki bölü üç’ olan bu sayının, görünüşü bilinen tam sayılardan biraz farklıydı. Boyu daha uzundu ve bir tam sayının iki katı kadar büyüklükteydi. Sıfır hemen konuya girdi ve aynı soruyu ona da yöneltti. İki bölü üç de bekletmeden kesirli sayılar dünyasının kapılarını açtı: “Her kesirli sayının bir asıl bir de göbek adı vardır. Benim göbek adım 0,6666666666666666... şeklinde sonsuza kadar devam eder.”
“Her ne kadar göbek adım sonsuzluğun remzi olsa da, nihayetinde sonlu bir sayıyım ben. Sonsuzluk hakkında tek bildiğim; ona asla ulaşılamayacağı ve onun tam olarak anlaşılamayacağıdır. Ümidini kırmak istemem; fakat inancım odur ki, sonsuza kavuşmak imkânsız. Seni anlıyorum, ben de ona kavuşmayı isterdim; ama bu mümkün görünmüyor. Yine de eğer sormak istersen, gerçek sayılar dünyasında, ‘karekök iki’, ‘karekök üç’ gibi kesirli olmayan sayılar da varmış. Bir de onlarla tanış.”
Böyle bir isimle ilk kez karşılaşan sıfır hayret ve şaşkınlıktan âdeta donup kalmıştı. Kendisi sonlu, fakat gidişi sonsuz olan bu sayıya hayranlığını ifade etmekten kendini alamadı. Fakat hâlâ, sonsuzun ne olduğunu tam olarak anlayamamıştı.
Sıfır, ‘iki bölü üç’ ile vedalaştıktan tekrar yola koyuldu. Nihayet şehrin girişindeki kulübesinde oturan ‘karekök iki’yle karşılaştı. Çölde vaha bulmuş gibi hissetti kendisini. Selâm verip, sonsuza olan iştiyakını, bu yüzden yollara düştüğünü, yolculuğunu ve başından geçenleri ona anlattı. Bunun üzerine ayağa kalkan ‘karekök iki’ eline bir çöp alıp, toprağa bir çizgi çizdi. Bir ucuna ‘sıfır’ yazdı, diğer ucuna da ‘bir.’ Başını yerden kaldırmadan, kendinden emin bir edayla konuşmaya başladı: “Buradaki sensin, bu da bir, ikinizin arasında sonsuz sayıda gerçek sayı var. Senden onları görmeni beklemiyorum; ama şunu iyi bil ki; sadece bu aralıktaki kesirli gerçek sayıların nüfusu bile sizin dünyanız olan tam sayılar dünyasının nüfusundan fazladır. Bana hangi sonsuzu soruyorsun? Kesirli sayıların nüfusu olan sonsuz mu, yoksa kesirli olmayan gerçek sayıların nüfusu olan sonsuz mu? Gerçek şu ki sonsuz bizim gibi bir sayı değildir ve onun bilgisini kimse bilemez.”
Sıfır bunları duyunca, kendini başından aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi hissetti. Yolculuk boyunca öğrendiği tek şey, sonsuza asla ulaşılamayacağı ve onun tam olarak idrak edilemeyeceği gerçeği oldu. Fakat bu yolculukta en azından, çehresinde sonsuzdan esintiler taşıyan diğer sayılarla tanışmıştı. Kendi meslek ve meşrebinde üzerine düşen arayışa girdiği ve yolculuğu yaptığı için gönül dünyasında belli bir itminana kavuşmuştu. İşte o anda, Sonsuz’dan gelen esintileri vicdanında daha bir duymaya başladı.
Târifi imkânsız duygular içerisinde büzüştü ve sonunda bir nokta hâline geldi. Bu yolculuktan sonra yapacağı şey, Sonsuz’un nurlarıyla aydınlanmak olmalıydı.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 04:46


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri Antalya Seo tesbih aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort eryaman escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort
mecidiyeköy escort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2