#1
|
|||
|
|||
Şöhreti neden bu kadar çok seviyoruz?
Şöhreti neden bu kadar çok seviyoruz?
Umut Sarp Zeylan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Araştırma Yönetimi Direktörü Küçükken neden bilmem ‘hostes’ olmak istiyordum. Klasik “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna yanıtım hep hazırdı: Hostes olacağım! Halamın benden yirmi yaş kadar büyük olan kızının hostes olmasıydı belki bunda etkili olan. Eve üniformalarıyla gelir, yaptığı seyahatleri, gördüğü yerleri anlatırdı. Böyle sanki filmlerdeki gibi bir hayat yaşıyormuş sanırdık ben ve ablalarım. Bir de üstüne kocasıyla da bir uçuş sırasında tanışmasın mı? Eh bir kız çocuğu, hayal kurmak için daha ne ister? Hikâyede eğlence, heyecan, gizem, aşk, her şey vardı. O zaman doğal olarak ben de hostes olmalıydım. Bu sevdadan vazgeçmem hiç zor olmadı. Ortaokul dönemlerinden itibaren özellikle folklor sayesinde, yurtdışına görece sıkça gidip gelmeyi başarabildiğim için, hostesliğin kendimce olumsuz yönlerini listelemem kısa sürdü. Ben bu değildim, aşk bile ucunda olsa bu olamazdım! Fakat tabii ki çocukluk hayallerini sorgulamak kimsenin haddine değil. Onlar oldukça saf ve çoğu zaman da gerçekten uzak. EQSQ.com’da 2007’de yayınlanan bir ankette insanlara büyürken hayal ettikleri meslek sorulmuş. Sonuçlar, yüzde 46’ının küçükken ‘astronot’ olmak istediğini gösteriyor. Takiben yüzde 26 ‘balerin’ olmayı hayal etmiş. Gerçi, her konuda olduğu gibi, bu konuda da bugün durum değişti. Artık çocuklar ilgi alanlarını ve mesleklerin sosyal ve maddi konumlarını da kefeye koyarak bir cevap veriyor bu soruya. Mesela benim 5 yaşındaki kızım ‘dansçı-ressam’ olmak istediğini söylüyor büyüdüğünde. Kısmen daha para mefhumu oluşmadığından diyelim! Ama İngiltere’de iş ve emeklilik kurumu DWP tarafından, 397 ilköğretim çağındaki çocukla 2006’da yapılan araştırma olayı daha net ortaya koyuyor. Sonuçlar erkek çocukların en büyük hayalinin futbolcu, kız çocuklarının da öğretmen olmak olduğunu belirlemiş. Futbolun sanayileşmesi ve kazandırdığı şöhret, para ortadayken, öğretmenlik mesleği de zaman fakirliğinin bolca yaşandığı iş dünyasında ‘zamanı esnek kullanma’ avantajıyla gözlere batarken, sonuçlar şaşırtıcı olmamalı. İletişim çağı çocuklarından da bu beklenirdi zaten! SAHNE AŞKI SARDI HEPİMİZİ Hosteslik hayalimi sona erdirdikten sonra tabii ki daha gerçekçi hayaller kurdum. Kendi eğilimlerimi, ailemin tecrübelerini, günün şartlarını dikkate alarak bir yol seçtim ve oldukça az ‘keşke’lerle bugünlere geldim. Bugün çok az kişinin sahip olduğu bir ayrıcalığa sahibim: Keyif aldığım bir işte çalışıyorum. Fakat çevremde gün geçtikçe sayıları artan ve yanlış kariyer seçimleri yapmış mutsuz insanları gördükçe içim kararmıyor da değil. Hatta durum öyle ki, imkânları var ise, kazandıkları parayı gözden çıkarıp işten ayrılarak hayal ettikleri işe biraz daha yaklaşmayı deniyor artık birçokları. Kariyer sitesi Monster’ın yaptığı geniş çaplı bir araştırma da bu bakış açısının yaygınlığını doğruluyor. Amerikalı çalışanların yüzde 82’si ve Avrupa ülkelerinde çalışanların da yüzde 76’sı, sonucunda maaşlarında düşüş de olsa, hayal ettikleri bir işte çalışmayı şu anki işlerine tercih ediyor. Evet, para artık hayallerimizde bir numara değil, bu kesin. Ama feci şekilde hayalini kurduğumuz başka bir şey var: Şöhret. Farklı araştırmalar bu görüşü destekler nitelikte. Mesela İngiltere’de YouGov tarafından yeni tamamlanan ve Guardian gazetesinde yayımlanan bir araştırmaya göre İngilizlerin hayal işi ‘yazar’ olmak. Görünüşte ruhsal bir tatmin gibi duruyor. Ama yazarlığa talebin özellikle kadınlarda ve 50 yaş üstünde daha fazla olması, Harry Potter kitaplarının İngiliz kadın yazarı JK Rowling’in, tüm inziva çabalarına rağmen, İngiliz gazetelerince sürekli pompalanmasının sonucu diye tahmin ediliyor. Takiben, özellikle 35 yaş altındakiler tarafından söylenen ‘sporcu’ olmak listede yer alıyor ki, buna da daha önce açıkladığım nedenlerden pek fazla şaşırmıyoruz. Hadi o kadar da karamsar olmayın listede astronot ve pilot olmaktan da bahsediliyor, ama şöhretlerle çalışmak anlamına gelen ‘organizatörlüğün’ hemen önünde! Peki, entelektüel gelişimde oldukça gerilerden gelen Türkiye’de ibre nereyi gösteriyor? Galiba herkesten çok şöhrete açız diyerek geliyoruz bu hafta İnsankaynaklari.com’la yaptığımız anketimizin şaşırtan sonuçlarına. ‘Hangi işi daha çok hayal ettiniz?’ sorusuna yüzde 80 ‘Oyuncu olmak’ diye cevap verirken, gülüp geçmek yerine, derinlemesine oturup düşünmek gerekiyor sanki. Sahne aşkı mı sardı birden hepimizi? Sanmam. Peki, öyleyse nedir bu? ŞÖHRET BİR PEMBE RÜYA Acaba ‘prestijine’ mi tav oluyorlar bu mesleğin? ‘Oyunculuk’, doktor, avukat veya astronot olmaktan daha mı fazla ‘prestijli’ algılanıyor da o yüzden tercih ediliyor? Önce prestijin ne olduğunu tanımlamak gerek. Yapılan araştırmalar, prestij kelimesinin ‘ihtiyacı olanlara yardım’ kelimesiyle özdeşleştiğini ortaya çıkarmış durumda. Yani parasal açıdan zenginlik getiren işler değil, duygusal zenginlik sağlayan işler daha prestijli olarak değerlendiriliyor. Sahne aşkının ortak bir tutku olmadığını düşünerek burayı pas geçelim. Peki ya ünle ilişkisi? Maalesef prestijin ünlü olmakla da birebir ilişkisi yok gibi. Çünkü Amerika’da Harris firması tarafından yapılan son araştırmaya göre en prestijli işe sahip kişiler listesinde itfaiyeci, doktor, bilimadamı, hemşire, asker ve öğretmen en üst sırada. Kimler mi en altta? Oyuncular, işadamları, bankacılar, sendika liderleri, gazeteciler, muhasebeciler, emlakçılar ve borsacılar. Peki nedir o zaman? Tamam, cevap listemiz sınırlıydı ama bu kadar da az değişkenlik ve tek yönlü bir sonuç, tek tip insan barındıran bir topluma dönüştüğümüze mi delalet ediyor acaba? Aynı bakış açısını mı enjekte ediyor ve pompalıyoruz farklı iletişim kanallarında, ailede, okulda, medyada? Hayallerimiz neden bu kadar prototip olmaya başladı? Şöhreti niye bu kadar çok istiyoruz? Ne kadar kolay edinildiğini gördüğümüz, daha doğrusu gördüğümüzü sandığımız için mi? Hamdi Bey’in kutularında risk alamayanlar, iş şöhrete gelince neleri riske ettiklerinin farkında değiller mi yoksa? HANGİ İŞİ DAHA ÇOK HAYAL ETTİNİZ? Oyuncu olmak 79,60% Doktor 5,74% Avukat 3,61% Astronot 3,03% Sporcu 8,03% ‘NEDENİ, EKONOMİK KOŞULLAR’ 3 Nokta Film’in sahibi, yapımcı Ayda Özlü Çevik: “Ben bu sonuçların Türkiye’nin 1980 sonrası değişim süreciyle çok ilgili olduğunu düşünüyorum. Eğitim sistemindeki problemler insanların gözünde avukatlık, doktorluk gibi diğer meslekleri ulaşılmaz ya da zorlu kılıyor. Her yıl 1 milyondan fazla kişi üniversite sınavını kazanamıyor. Bir meslek sahibi olmak giderek zorlaştı ülkede. Oyunculuk yapmak için ise eğitimin üniversite olması şart değil, insanlar aldığı derslerle idare edebileceğini görüyor, biliyor. Bu konuda arz da çok yüksek, yılda 100 tane dizi çekiliyor, bir iş alanı var. Hem daha kolay hem de hedefe daha yakın görünüyor oyunculuk. İş sahibi insanların bile yüzde 80’i “Ne olur bizi bir dizide oynatın” diyor. Şimdi en muhafazakâr aileler bile çocuğu oyuncu olsun istiyor ya da ailede bir işsiz varsa bir dizide rol alsın diye kıvranıyorlar; bunun nedeni ekonomik koşullar.” ‘GÖRSELLİK ÇAĞINDA YAŞIYORUZ’ Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Nalçaoğlu: “Bu sonuç karşısında iki şey söylenebilir: 1) Gerçekten de bir görsellik çağında yaşıyoruz. Alabildiğine kısa ömürlü ama bir o kadar da etkileyici imgeler çağı. 2) İnsanlar bu görsellik çağından en üst düzeyde yararlanmak, görünür olmak istiyor. Vitrinde olmak, değerli olmak, para etmek istiyorlar. Bu tercihi değerlendirirken mutlaka bakmamız gereken yer, nelerin dışarıda bırakıldığı. Oyuncu olmak isteyenler, doktor veya avukat olmak istemiyor. Zira ankette bu seçenekler de var. Sanırım görünür olmanın en önemli boyutu bireysel olarak görünür olmak. Oyunculuk böyle güzel bir fırsat sunuyor yanıtlayıcılara. Şu halde bu çağın insanları için tele-vizyonda her gün onlarcası yayınlanan dizilerden birinde kolay para kazanırken kendini gösterme fırsatı kaçınılmaz.” ‘TİYATRODAN BAHSEDİLMİYOR’ Tiyatro Dot’un sahibi, oyuncu Murat Daltaban: “Oyunculuk maddi ve manevi olarak çok tatmin eden bir alan olarak görülüyor ama bu gerçek olmayan bir resim. Oyuncuların kolay yoldan çok para kazandığı düşüncesi yanlış. Oyunculuk çok büyük disiplin gerektiren bir iş ama tam tersi intibah yaratılıyor. Bunun nedeni kalabalıkların bu konuda yeteri kadar bilgilendirilmemesi ve tele-vizyonun bu şekilde pompalaması. Bu yanıtlar insanların popüler olma isteğini gösterebilir. Ama eminim burada verilen yanıtların çoğu, tiyatro oyunculuğunu kastetmiyor; daha çok televizyon oyunculuğundan bahsediliyor. Oyunculuğun çok dar bir alanı ve küçük bir grubu var, bu da işi daha fantastik yapıyor. Çünkü az sayıda kişinin yapabileceği bir iş.”
__________________
SALAĞIN TEKİ |