#1
|
|||
|
|||
Hİpnoz
:::HİPNOZ::: Hipnoz uyku değildir, uyanıklık da değildir. Farklı bir bilinç ve algılama durumudur. Gevşemeyle başlayan hipnoz, kişinin kasları üzerindeki iradi kontrolünün kaybolmasıyla devam eder. Sonrasında ise bilinç ve iradi güç gittikçe azalmaya başlar. Derin evrede ise danışanlara birçok olay yaşatılabilir. Olan bir şeyin görülmemesi, olmayan bir şeyin gördürülmesi gibi. Beyinin bilgi işleme merkezine doğrudan bir müdahale yapılabilir. Seansta olup bitenler ya kısmen ya da tamamen unutulmuştur. Bilimsel bir uygulama olmasına rağmen, hala ne olduğu tam olarak aydınlatılabilmiş değildir hipnozun. Dünyada yaygın bir kullanımı vardır. Tıp literatürüne geçmiş,hipnoz altında yapılan birçok ağrısız cerrahi operasyonlar vardır. Bu tür operasyonlar ülkemizde de büyük başarılarla yapılmıştır. Hipnoz derinleştikçe kişi gördüğü olayları aynen yaşamaya ve hissetmeye başlar. Bu terapiste büyük kolaylık sağlar. Terapist, olayları yaşandığı andaki sıcaklığı ile terapi odasında gözlemleme imkanına kavuşmuştur. Psikolojik sorunlarda psikoterapi süresini önemli ölçüde kısaltır. Hipnozun tek başına hiçbir tedavi edici özelliği yoktur. Psikoterapi ile birlikte kullanıldığında çok başarılı sonuçlar verir. KLASİK TANIMLARIN DIŞINDA HİPNOZ NEDİR? --Hipnoz varolmaktır, yaşadığını bu dünya üzerine bir basınç uyguladığını hissetmeye başlamak ve varlığını bütün gürültüsü ile olabildiğince duyabilmektir. --Yolculuktur, Nuhun gemisi gibi, tüm varlığınla birlikte bir bilinmeze yolculuk yapmaktır. --Değişimdir, sınırları dışına çıkmak ve kendin olmaktır. --Uyanmaktır, sahte avuntularla kendini uyutmakla ve makinalaşmayla devam eden süreci durdurmaktır. --Özgürlüktür, kendimizi hapsettiğimiz zindanı görmek, bileklerimizdeki prangaları farketmektir. --Birliktir, parçalara ayrılmış, reddedilmiş benlik parçalarını hedefler doğrultusunda birleştirmektir. HİPNOZ VE VAROLUŞ Gündelik yaşama ayak uydurmak için gün boyu değişik maskeler takarız. Evde ayrı, alışverişte ayrı, iş veya okulda ayrı bir maske. Yaşamın sahnesinde farklı farklı birçok role girer çıkarız. Bu bizi yorar, tüketir bazen. Hipnoz esnasında ise bu sahneden iner, oyuncusu olmayı bırakır, seyircisi oluruz yaşamımızın. Hipnoz esnasında kişi, çağdaş yaşamın dayattığı maskelerden kurtulur, öz benliğine biraz daha yaklaşır. Sınırlı bir ömrün yanı sıra sonsuz bir iç zenginliğin olduğunu far keder. Kendine ,doğasına yabancılaşmış bir bireyin ,kendini tanımasında eşsiz bir araçtır hipnoz. Hipnozla bilinçdışı içeriklerini keşfeden birey, hapis olduğu maskelerden sıyrılıp bilinçdışı içeriklere doğru genişler. Bilinç dışına doğru genişleyen bilinç, kişinin varoluş yolunda bir basamak daha yukarı evrilmesine neden olur. Hipnoz deneyimi yaşayan kişilerde gözlemlediğim ortak yön, sezgi ,hissetme ve empatik yeteneklerindeki artıştır. Gözlemlediğim başka bir yön ise ,bu yetenekleri gelişen bireylerin sorunlarını kendiliğinden bulmakla kalmayıp, çözümlerini de üretebiliyor olmalarıdır. İnsan zihni o kadar karmaşık ve hayranlık uyandıran bir yapı ki , bir yandan sorunları üretirken, diğer yandan çözümleri de bir yerlerde barındırıyor. Zihnin önce sorun üretip sonrada çözüm üretmesi saçma gibi görünebilir. Ancak insanın sürekli değişen dış dünyaya uyum sağlayabilmesi için bu gereklidir. Zihin, değişim için gerekli itici gücü, bu karşıtlık ve dialektik süreçten alır. Yani bu karşıtlık zihinsel evrimin temel dinamiğini oluşturur. Nevrozların temelinde de yatan budur zaten. Mevcut durumla ,zihnin içinde bulunduğu durum arasındaki çelişki ,nevrozların temelini oluşturur.Ancak, bu ruhsal sorunlara doğru yaklaşıldığında, sorunlarla belki de dibe vurmuş olan birey, çok daha hızlı bir ivmeyle yukarı doğru sıçrayabilir. Bu, bireyde yeni bir varoluşun ,değişimin gereğidir. Tabii ki her değişim gibi biraz sancılı olur. HİPNOZLA İLGİLİ ÇOK SORULAN SORULAR SOR:Hipnozdan çıkamama diye bir durum var mı? CEV:Hayır böyle bir durum yok. Hipnozda bırakılan bir kişi ya bir süre uyur yada kendiliğinden hipnozdan çıkar. Literatürde böyle bir durum yoktur. SOR:Herkes hipnoza girer mi? CEV: Bu konuda %95 ile % 20 arasında değişik görüşler mevcuttur. Ancak genel düşünce %70 -80 gibi bir rakamın hipnozla tedaviye uygun olduğu yolundadır. Zeki ,hayal gücü ve empatik yeteneği yüksek , öz güvenli kişiler derin seviyelerde hipnoza girebilir. Şüpheci, antisosyal ,narsis ve sınır kişilikler içinse hipnoz uygun değildir. SOR:Hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır? CEVers veya iş motivasyonunu artırmada,uyku ve yeme bozukluklarında,sigara ve alkol bağımlılık terapisinde,fobiler ve panik bozukluklarda,disosyatif kimlik ve konversiyon bozukluklarında,cinsel problemlerde,günlük sıkıntıların giderilmesinde,ağrıyla baş etmede,ve tabii ki varoluşsal problemlerde. SOR:Kimler hipnoz uygulayabilir? CEV:Psikologlar ,psikiyatristler ,diş hekimleri ve doktorlar, kendi alanları ile ilgili hipnoz uygulayabilirler. SOR: Hipnozda kişi neler yaşar , görür. CEV: Hipnozu yaşayan kişiye bağlıdır, hipnozda yaşanan mucizeler, hipnozun veya terapistin değil, kişinin mucizeleridir. SOR:Hipnozdaki kişiye her şey yaptırılabilir mi? CEV: Hipnoz da kişinin ahlak anlayışına dünya görüşüne ters telkinler geri teper. Çok derin hipnozlarda bile kişinin ahlak anlayışına ters telkinlerde, kişi hipnozdan kendiliğinden çıkar. SOR:Reankarnasyon varmıdır hipnozda ortaya çıkar mı? CEV:Bu soru pisikolojinin alan sınırlarından çıkar , din ve felsefenin alanına girer. Konu ile ilgili ortaya çıkan fenomenlerin ,genetik yolla atalarımızdan aktarılan bilgi şifrelerinden mi, yoksa ikinci hayatlar mı olduğuna (şimdilik) bunlar karar verebilir. SOR:Bilinçdışı sadece hipnozda mı iletişim kurar bizle? CEV:Hayır, bilinçdışı her an bizle iletişim ve etki halindedir. Örneğin bir arkadaşımızla konuşurken,bilinç sözcükleri kullanırken, bilinçdışı içerikler de kendi aralarında alışverişe başlar. SOR:Tedavi olmak için ne kadar derin bir hipnoz deneyimi yaşamalıyım? CEV:Tedavi için çok derin seviyelerde hipnoza gerek yoktur.Danışanın tedaviye ve uygulayıcıya olan inancı derinlikten çok daha önemlidir. SOR:Ne kadar bir sürede tedavi olabilirim? CEV:Hipnoz psikoterapi süresini kısaltan ve psikoterapiyi derinleştiren bir araçtır.Tedavi süresi hastalığa ve danışanın tutumuna göre değişir. HİPNOTERAPİ Hipnozla sorunlara yaklaşım da hipnozun derinliğinden çok danışan ve terapistin iş birliği önemlidir.Danışanın gerçekten fayda görmeyi istemesi tedavi için şarttır. Ayrıca hipnozu uygulayacak kişiye karşı açık olmalı ,en küçük bir tereddütünü veye şüphesini sormalıdır. Hipnozu, ben kendi adıma danışanla olan ilişkimin her anına yaymaya çalışırım. Bakış ve konuşmalar da onu hissetmeye ,anlamaya gayret ederim. Bazen otobüste giderken veya bir arkadaşımızla sohbet ederken söylediğimiz bir söz ,en derin hipnozda verilen telkinden daha derin ve güçlü olabilir.Klasik anlamdaki hipnozun dışındaki konuşmalarımın da aynı tesiri yapabileceğini aklımdan çıkarmam.Ve bunun da gücünden yararlanmayı ihmal etmem. En kısa sürede ve en etkili biçimde kalıcı bir tedavi için çalışırım, bu gayrete danışanımı da dahil eder, ona küçük ödevler vererek telkinleri ve tedavideki sorumluluğunu sahiplenmesini sağlarım. Danışanıma sorunu ile ilgili mutlaka bilgi verir, bozukluğa neden olan eksik bilgilenme ve suçluluk duygularından kurtulmasını sağlarım. Hipnozla da bunu destekleyerek bilinç ve bilinçdışı arasında sağlıklı bir ilişki ve dayanışma kurulmasını, böylece danışanımın rusal bütünlüğe ulşmasını hedeflerim. HİPNOZA YATKINLIK Hipnoza yatkınlıkla ilgili birçok test olmasına rağmen bu testlerin objektif sonuçlar vermediğini söyleyebiliriz. Ancak hipnoterapistin artan deneyimi ve sezgi gücü ile beraber bu testler önem kazanır. Derin hipnozdaki bir süje ile , uyanık bir insanın beyin dalgalarının aynı olması , hipnozun ve hipnoz esnasında oluşan fenomenlerin ölçümünün ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Hipnoza yatkınlığını ölçmeye çalıştığım birçok danışanımın, süjebilitesi düşük çıkmasına rağmen hipnoza girebildi. Hipnoza girmekle de kalmadı, hipnoz seansı sonunda, aynı testleri uyguladığımda yatkınlığının çok büyük oranda arttığını gördüm. Bu da gösteriyor ki hipnoza yatkınlık birçok faktöre dayalı olarak değişen bir durum. Danışanla yaptığımız konuşma, onu hissetiğimizi anlaması, korkularının giderilmesi, bunların sonucunda güvenin ve saygısının kazanılması. Sonraki aşamalarda süjeyi yatkın hale getiriyor. Bu sayfada,hipnoz deneylerim sırasında, gördüğüm fenomenlerin bendeki yansımalarını paylaşmak istiyorum sizlerle. Burada yazdığım örnek vakaların tümü kişisel deneyimlerimdir. Ve yine karşılaştığım bu vakaların her biri, beni Jung'a biraz daha yaklaştırmıştır. 1)ÖRNEK: 25 yaşında bir bayan. Rüyasında, evindeki dev bir yılanın ona doğru geldiğini onun da yılanın kafasına kitapla vurduğunu ,anlattı. Yılan dev bir yılan ,yani boğan ve yutan .Kitapsa bilgi ve entellektüel bilginin sembolü. Ancak ben yinede bu rüyanın analizini yaparken, bayanla birlikte onun öznel yaşantısı ve duygularıyla bu analizi yaptım . Bakın sonuçta ne çıktı. Boğan ,sıkan ve yutan yılan baskın anne imgesi. Kitapsa, annesine karşı bağımsızlık savaşına giren kızın ,bu savaştaki silahı . Kendi içindeki kötü anne imgesiyle savaşta bu kızın seçtiği yol, entelektüel bilgi ve aydınlanma yolu . Bilginin ve entellektüel uğraşların ön plana çıkarmasını bilinç dışı böyle sembolize ediyor bize. 2)ÖRNEK: 22 yaşında bir bayan aşırı yemek yediğini ,kaç tane diyetisyene gittiyse de ,bir sonuç alamadığını söyledi. Hipnoz esnasında ,yemesine neden olan sorunu göreceğini söylediğimde ,nişanlısını gördü. Nişanlısının hangi davranışını buna neden olduğunu sorduğumda ise taş gördüğünü söyledi. Taş: katı, esnemez, sert. Hipnoz sonunda bana nişanlısının katı esnemez ve inatçı tutumunun onu tedirgin ettiğini bu yüzden kaygı nöbetleri yaşadığını ve bunu da yemekle bastırdığını söyledi. Görüldüğü gibi bilinç dışı yine kendine has lisanla sorunu özetliyor. Sorunu keşfeden kişi ise zincirlerinin farkına varmış köle gibi, ya zincirleriyle mutlu olacak, yada onları kıracaktır . Hapis olduğu yer güvenli , özgürlükse bilinmezlerle doludur. Bundan sonrası ise kişinin seçimine, özgür iradesine kalır. 3)ÖRNEK:Bilinçdışı ,tıpkı bir sanatçı gibi soyut,sembolik anlatımlar yapar bize .22 yaşında erkek bir danışanımın hipnozda anlattıkları: Düz bir çim arazide ilerliyorum, karşıma çok ulu bir çınar çıktı ,(ağlayarak) ona sarılıyorum, ancak gövdesi kayboluyor. Yakın zaman önce trajik bir şekilde gerçekleşen babanın ölümünü bize böyle sembolize ediyor bilinçdışı. 4)ÖRNEK:Bayan Uz. Psikolog 26 yaşında. Hipnozda ,tek söylediğim tüm sıfatlarından sıyrılıp özüne dönmesiydi. Hipnozdan rahatlamış ve gevşemiş bir şekilde çıktı. Bir süre sonra ağzından kendiliğinden şu sözler döküldü; Kimim ben? annesinin adını ...... koyduğu kişi mi ? babasının taleplerine koşan küçük kız mı? ,yoksa kocasının taleplerini yerine getirmek zorunda olan kadın mı? Burada da görüldüğü gibi, benim hiçbir analizde, tespitte bulunmama gerek kalmadan danışanım maskelerinden sıyrılıp özüne yaklaştığında sorunlarını kendiliğinden görüyor. Beni sevindiren başka bir olaysa ,empatik yeteneği ve sezgi gücü gelişen danışanımın ,sonradan bana gelip; ''Kendimi artık daha rahat hissediyorum ,geçenlerde topluluk önünde yaptığım bir konuşmada, çok rahat olduğumu fark ettim hiç bu kadar rahat olmamıştım.'' demesiydi. Bu arada hipnoz hakkındaki olumlu düşünceleri ve mesleki anlamda kullanmayı düşündüğünü söylemesi sevindiriciydi. 5)ÖRNEK: Hipnoz esnasında ,kişinin yoğunlaştığı konuyla ilgili kollektif bilinçdışından bazı görüntüler, anlatımlar gelir. Bazen bu görüntüler ve anlatımlar ,kişinin entellektüel seviyesinin çok üstünde olabilir. Danışanım bayan 23 yaşında, Derin bir hipnoz seansında anlatıkları:'' Yükseliyorum, yükseliyorum( heyecanlı) Yıldızlara çıktım. Çok uzaklardan küçük küçük birçok yıldız üzerime geliyorlar. Etrafımda çok hızlı dönmeye başladılar.(gülümseme,tedirginlik) koza örüyorlar etrafımda. Ben kozanın içinde kalıyorum. Kozanın içi parlıyor. Yukarıdan açılmaya başladı. Yemyeşil bir arazideyim tek tük ağaçlar var . Her şey o kadar canlı ve renkli ki ! (şakın korkmuş) Çok uzaklardan dağların üzerinden gümüş gıri renksiz bir şey akıyor dokunduğu şey hareketsiz kalıp onun rengine dönüyor.(korkarak ) Şimdi ayaklarımdan yukarı tırmanıyor bende o renge dönüşüyorum.'' Danışanımın ,değerler karmaşası yaşadığı bir dönemde gördükleriydi bunlar. Koza dönüşüm,renkler yaşam ,gri gümüş akıntı ise ölüm. Bilinçdışı dönüşümü yaşamı ve ölümü böyle anlatıyor bize. Eğer danışanıma varoluş ,yaşam ,ölüm nedir diye sorsaydım, vereceği cevap eminim bu anlatımın yanında çok sığ kalacaktı. Ünlü fizikçi Hawking , holografik evren teorisinde ,evrenin herhangi bir noktasından alınacak en küçük zerrenin , evrenin tam..... ait bilgi ve görüntüleri içerebileceğini ileri sürüyor. Öyle ki tıpkı bilgisayar hologramı gibi ,küçük karelerin bir tanesinden alınan sinyalin içerisinde, görüntünün tamamının bulunması gibi. Gerçekten böyle ise, insan beyni de evrenin bir parçası olduğuna göre, onun derinliklerinde evrenin ve insanın evrimine ait bilgi ve görüntüler neden olmasın? O zaman yukarıdaki örneği açıklamak biraz daha kolaylaşıyor. İnsan zihni ne kadar hayranlık uyandıran bir okyanus değil mi? 6)ÖRNEK: 21 yaşında bayan rüyasında ,bir ejderha görüyor. Ancak ejderhanın ağzından alev çıkmıyor. Şunu belirteyim ki danışanım pasif agresif bir yapıda. Gördüğü rüya birine çok öfkelendiğini ancak bu kızgınlığını gösteremediğini anlatıyor. Analizin sonunda bu kişiyi bulduk.Burada bilinçdışı bize bastırılmış öfkeyi alevi kusamayan bir ejderha ile sembolize ediyor. 7)ÖRNEK: Hipnozda bazen kişi ruhsal bir bütünleşme, bir vecd hali yaşayabilir. Bu esnada kişi evrensel semboller ,tarihte iz yapmış anlar veya değişik mistik tecrübeler yaşayabilir. Ancak Jung bu konuda bizi uyarıyor.'' Kişisel bilinçdışındaki içerikler aydınlatılıp ego tarafından sindirilmeden , ego yeterli esnekliğe kavuşmadan, danışanlara bu tip tecrübeler yaşatılmamalı.'' Diyor . 24 yaşında bir bayan. Hipnozda dev bir kadının rahminden içeri giriyor, dar bir koridordan hızlanarak geçiyor. Hızlandıkça bedeni uzuyor. Biraz daha hızlandığında ise bedeninin çözülmeye başladığını hissediyor. Tam bu sırada bedeni patlayıp dağılıyor. Ve tek anlatığı şey şu ''zaman yok...,yer yok... ,ses yok... hiçbir şey yok........... bende yokum.'' Bu yaşanan boşluk ve hiçlik halinin kültürümüzde de önemli bir yeri vardır. Özellikle de tasavvufta. Hiçlik üzerinde çok durulur tasavvufta . Tasavvufa göre sıfatlarından sıyrılıp hiçliğe ulaşan derviş, kemale erer. Çünkü hiçlik aynı zamanda her şey olmak demektir . Fizikte de bununla ilgili ilginç bir benzerlik vardır. Işık hızına yaklaşan bir maddenin şekli değişir uzar, ışık hızına çıktığında ise parçalanır ve kütlesi sonsuz olur.Yani hiç olur evrene yayılır , evrenle birlikte her şey olur aynı zamanda. Yani hiç ... yoktan daha iyidir. .) 8)ÖRNEK: Danışanım 21 yaşında bayan; Hipnozda, bir koridordan geçerken değişik sembol ve görüntüler görüyor.Bunlardan en ilginç olanı fülüt benzeri bir alet çalan birisi.Müziğin sesinin kendisini çektiğini söylüyor.Yanına gidiyor fülüt çalan adamın ve konuşmaya çalışıyor. Adam elindeki fülüt benzeri aleti ona uzatarak "Sende çalabilirsin" diyor. Burada danışanımın bilinçdışı beni, uyku tanrısı Hypnosisin oğlu Morpheusa benzetiyor.Morpheusun en büyük özelliği uykuda insanları değiştirmesi.Benim hipnozu kullanmam danışanımın beni Morpheusa benzetmesine neden oluyor. Sorunların ve çözümlerin kendinde olduğunu söylemem ise adamın müzik aletini ona uzatılarak sende çalabilirsin demesiyle sembolize ediliyor. Buraya kadar heşey normal.Öyle ya danışanımın bilinçdışı beni bir masal kahramanına benzetmiş.Ancak burada ilginç olan danışanımın bana bu masal kahramanını hiç duymadığını, ve mitoloji hakkında hiç bir bilgisinin olmadığını söylemesi. Görüldüğü gibi bilinçdışı sadece bastırılan anıları değil, insanlık tarihi boyunca anlatılan ve yaşanan tüm kültür mirasını da barındırıyor ve en uygun zamamanda, (hipnoz,rüyalar) yerde açığa çıkarıyor.Hemde iyileştirici ve telafi edici yönü ile... 9)ÖRNEK:Yedi yaşında, bir kız çocuğuydu danışanım. Ailesi OKB tanısıyla bana getirdi. Babaya karşı, karşıt duygular yaşıyordu. Bilinçte babasını reddetmesi mümkün değildi, ancak bilinçdışında bir red vardı. Bir imajinasyon çalışmasında büyük bir ağaçtan elma koparıp yediğini, çok lezzetli olduğunu söyledi. Ben baba imgesi olan bu ağacın kızda bukadar pozitif olmasına şaşırmıştım. Hemen arkasından kız gözlerini açıp,'' Miydem bulanıyor.'' dedi. Kızın bilinçte kabulettiği nesnelere karşı bilinçdışının tepkisini görüyoruz burda da
__________________
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] |