#1
|
|||
|
|||
Yoktun..Sustum
Yoktun!
sustum ve susmak kırgınlıksa sustum işte bir dağbaşı ıssızlığında Sustum kilitlerimi kapadım sustum yaralarımı sardım sustum demedim kimselere bir çığlık kanıyor en derininde yüreğimin! Yolcuyum uzak çok uzaklardan geldim yorgunum ellerim boş, boynum bükük gözyaşı dolu heybemde kalbimi alıp getirdim sana ayrılıklarla delik deşik kalbimi başka bir şeyimde yoktu getirecek Dalımda güz türküleri koynumda ateş seni aradım bir kentin sokaklarında yapayalnız ve yorgun yoktun Çocuklara sordum ağladılar ırmaklara sordum çağladılar Çiçeklere sordum boyun büktüler ağaçlara sordum yaprak döktüler sığındığım kuşlar da uçtu gitti bir başıma kaldım ortalarda Senki yetim bir bahçede bir tomurcuktun hayatın kollarında çiçeklerin nazlısı, küskünüydün gönlümün bütün gün seni aradım yorgun ve yalnız acılı bir yel gibi dolaştım durdum sokakları yoktun Pınarlara sordum akıp gittiler yıldızlara sordum bir bir söndüler sigaramı efkâr ettim savurdum gökyüzüne sonbahar sardı boynumu yaprak yaprak sonra yavaş yavaş bedenime girdi acı senden ne bir ses vardı, ne de bir nefes Gülüşünü, gözlerini, sesini takıp koluna vedalar bıraktığım durakta şiirler okudum aklımı yitirdiğimi sanıp, acıyan gözlerle bakıyordu herkes Sonra gözlerimi, ağlamaktan yorgun gözlerimi ulaşamayacağım uzaklara yolcu ettim kara trenlere mendil sallayarak. duygularımı bir vagona kilitleyip bin ah sürüp dudaklarıma sustum! ne kadar susulacaksa o kadar sustum ... İstedimki, kalbinin durduğu yer kalbimin durduğu yer olsun... |