#1
|
|||
|
|||
Dini Değerler
İslam`a `şiddet dini` yakıştırması insafa sığmaz!
Katolik dünyasının manevi lideri Sayın Papa, Kıymetli Konuklar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Binlerce yıllık tarihinde insanlığın farklı kültürel ve dini tecrübeleri ile geleneklerini bağrında barındıran ülkemize, tüm inanç ve kültür farklılıklarının özgürlük ve karşılıklı saygı içerisinde yaşatılmasını insani bir sorumluluk olarak gören Başkanlığımıza hoş geldiniz. İLİŞKİLİ HABERLER Değerli misafirimiz, ilahi din, hiç şüphesiz, barış ve esenlik kaynağıdır. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], yüce yaratanın, insanoğluna dünyada mutlu olması ve uhrevi kurtuluşa ermesi için uzattığı bir yardım eli, onu çağırdığı bir hakikat bilgisidir. Onun sayesinde biz yaratanı ve kendimizi tanırız, varoluşun nihai anlamını kavrarız, iç ve dış dünyamızda barış ve huzuru yakalarız. Hz. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]`den Hz. Nuh`a, Hz. İbrahim`den Hz. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]`ya, Hz. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]`dan Hz. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]`a kadar bütün peygamberler bu barış, sevgi ve kurtuluş çağrısının elçileri ve rehberleri olmuşlardır. Bize düşen görev, Allah`ın (c.c.) gönderdiği ve bütün peygamberlerin insanlığa tebliğ ettiği bu kutlu mesajı en güzel şekilde gelecek nesillere aktararak insanlığın barış, kurtuluş ve huzura ermesine hizmet etmektir. Bizler, bu ulu elçilerin açtığı yolu izleyebildiğimiz ve onlardan aldığımız bu büyük emaneti samimiyet ve sadakatle taşıyabildiğimiz ölçüde dünyada mutlak hayrın ve hakikatin, kalıcı kurtuluş ve mutluluğun davetçileri olabiliriz. Çağımızda dünyevileşme ile birlikte pek çok unsurun dinin ilahi çağrısına kulak tıkayarak manevi, ahlaki ve insani hayatımızda büyük bir sapma meydana getirdiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Bunun sonucu olarak çeşitli maddi ve manevi sorunlar içerisinde bocalayan ve bunalan, dünyevileşen ve yalnızlaşan günümüz insanının dinin kucaklayıcı davetine ihtiyacı dünden daha az değildir. Bu bunalıma karşı biz dini liderler, din bilginleri ve dini kurumların özverili gayretlerine büyük ihtiyaç vardır. Tarih boyunca İlahi hitabın sürekli vurguladığı `Adem`in çocukları olduğumuz` gerçeği ve buna dayalı kardeşlik ve sevgi ideali karşısındaki en büyük engel, İlahi hikmet gereği, varoluşunu muhtelif ırk, din, dil, kültür ve siyasi düşüncelere mensubiyetle gerçekleştiren insanların, bu durumu bir zenginlik olarak görmek yerine, çatışma ve güvensizlik zeminine dönüştürme girişim ve eğilimleri olagelmiştir. Burada inananları gerçeğe ve iyiye yönlendirme ve onlara rehberlik etme mevkiinde bulunan biz din bilginlerine çok hassas bir görev düşmektedir. Bu görev, yalnızca temsil ettiğimiz ve mensubu olmakla onur duyduğumuz dini gelenekleri diri tutmayı değil -belki de daha önemlisi- tüm bu dini, etnik ve kültürel farklılığın İlahi sevgi, rahmet ve hikmetin bir tecellisi olduğu hakikatine uygun hareket etmeyi de gerektirmektedir. Samimi kanaatimiz o dur ki böyle bir anlayış ve bunun gereklerine bağlılık, insanlığın barış içinde yaşamasının da en büyük teminatıdır. Şiddete karşı ortak hareket etmeliyiz... Yine aynı samimiyetle inanıyoruz ki, farklı din ve inanç mensupları, birbirlerinin dinlerini onaylamaya ve yargılamaya gerek duymaksızın, bir araya gelerek konuşabilmeli ve insanlığın karşı karşıya olduğu sorunların çözümünde ortaklaşa gayret gösterebilmelidir. Ayrıca hiç kimse bu ortak çabayı ve iletişim zeminini kendi dinine taraftar bulmak veya kendi din mensuplarının önünü açmak için bir araç olarak da kullanmamalıdır. Dini liderler bir araya geldiklerinde, inançlarını üstün gösterme gayretine girmeden ve dinlerin teolojisini tartışmak için vakit kaybetmeden insanlığın ortak sorunlarına çözüm arama yolunda çaba sarf etmelidir. Değerli misafirimiz, adına küreselleşme denilen ve hepimizin hayatını kökünden sarsan bir dönüşümün sancılarının çekildiği ve ağır faturaların ödendiği bir dönemden geçmekteyiz. Eğitim, sağlık, güvenlik, beslenme, açlık, sefalet ve çevre sorunları, terör ve şiddet, ideolojik ve çıkar amaçlı savaşlar, sömürüye bağlı geri kalmışlık ve haksızlıklar bu sancıların sadece birkaçıdır. Esasında bu sorunların hiçbiri dinlerden kaynaklanmış değildir. Aksine İlahi dinler bu sorunların çözümüne katkı sağlayacak güçlü mesajlara sahiptir. Dini kimliklerin sosyal bir olgu olarak ayrıştırıcı özelliklerini değil, bunların tanımlayıcı ve İlahi hakikatlerin birleştirici özelliğini esas alarak bu sorunlarla mücadele etmeliyiz. Bu sorunların şiddete, baskıya, kalıcı kin ve nefrete dönüşmesini birlikte engellemeliyiz. Biz dini liderler, din bilginleri ve dini kurumlar, uluslararası siyasetin gerilimlerine alet olmayı reddederek bu sosyal sorunların çözümüne katkı sağlamak zorundayız. Bilhassa son yarım yüzyılda [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]`da barış adına dökülen kan ve akan gözyaşı, insan hakları adıyla hiçe sayılan insan onurları, her türlü terörün, çatışmanın dini zemine kaydırılması çabaları, artık temennilerimizi fiili adımlara dönüştürmeyi zorunlu kılmaktadır. Değerli misafirimiz, modern dünya ahlaki ve manevi bir krizle karşı karşıyadır. Bu kriz insan fıtratını, bireysel ve toplumsal hayatı, akıl ve gönül sağlığını tahrip etmektedir. Dünyamız, aile değerlerinde hızla gerilemenin; başta uyuşturucu, fuhuş ve alkol olmak üzere zararlı alışkanlıklar ve salgın hastalıklar gibi birçok tehlikenin tehdidi altındadır. Bunlarla mücadelede, inancın ve dini terbiyenin önemli bir rolü olduğu kesindir. Aile kurumunu anlamsız kılacak her türlü düşünce ve girişimle mücadelede, kadınlarımıza karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalkmasında, çocuklarımızın istismar edilmeden kendi gelişmelerine uygun ve sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesinde, gençlerimizin maruz kaldığı kötü alışkanlıklardan kurtulmasında dini kurumların öncülük yapması zarureti vardır. Değerli misafirimiz, biz Müslümanlar, şiddet ve terörün her türlüsünü, kime karşı ve kim tarafından işlenirse işlensin, kınıyoruz ve onu bir insanlık suçu olarak görüyoruz. Bizler, masum bir insanın kanını dökmeyi bütün insanları öldürme gibi ağır bir suç ve günah sayan bir dine mensubuz. Ne var ki, son dönemlerde İslam dininin tarihi ve kaynaklarıyla şiddeti içerip teşvik ettiği, İslam`ın yeryüzüne kılıçla yayıldığı, Müslümanların potansiyel şiddet uygulayıcıları olduğu anlayışını ifade eden İslamophobia`nın giderek tırmandığını hep birlikte müşahede ediyoruz. Bilimsel ve tarihsel hiçbir araştırma ve veriye dayanmayan, adalet ve insaf ölçüleriyle de bağdaşmayan bu itham ve iddialardan, adını barıştan alan İslam`ın her mensubunun son derece müteessir ve müşteki olduğunu ilan etmek isterim. Ayrıca bu kabil iddia ve girişimlerin, dinleri istismar ederek din adına yanlış işler yapanlara en büyük destek anlamına geldiği de unutulmamalıdır. Ön yargılar, önemli ölçüde tarihsel korku ve kaygılardan beslenmektedir. Özellikle biz dini liderlerin ve dini kurumların bu korku ve kaygılara dayalı ön yargıların esiri olmaması ve sağduyulu davranması, evrensel barış ve huzurun tesisinde esastır. İslam için akıl en temel kıstastır... Bilindiği gibi her dinin farklı inanç esasları, ibadetleri ve kültür dünyası vardır. Bizim mensup olduğumuz din, kendisinden önceki İlahi dinlerin hakikatlerini kabul eder; peygamberler arasında ayrım yapmayı reddeder. İslam`ın temel esasları ve iç kategorileri, teorik ve pratik alanda aklı en temel kıstas olarak belirlemiştir. İslam`da Allah inancı, her bir bireyin doğrudan Allah`a muhatap olması ve dindarlığını dinin açık bilgisi ışığında özgür iradesiyle inşa edebilmesi, özgürlüğün ve rasyonel düşüncenin de temelini oluşturur. Böyle olduğu için de bizler, doğru bilgiyi ve iyi niyeti esas alarak, müsamaha ve karşılıklı saygı içinde herkesle iletişim yollarını açık tutmak isteriz. İçinde yaşadığımız dünyada İlahi hakikatler ve insani amaçlar yolunda mesafe alabilmede bunun son derece önemli olduğuna inanıyoruz. Ülkemize gerçekleştirilen bu ziyareti, farklı din, inanç, kültür ve medeniyet mensupları arasında uzlaşı kültürünün gelişmesi, karşılıklı saygı, adalet ve hakkaniyet duygularının yaygınlaşması açısından olumlu bir adım olarak görüyor, bu geleneğin canlanarak ve pratiğe yansıyarak etik temeller üzerinde güçlenmesini temenni ediyorum. Sözlerime son verirken [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dünyasının sayın dini lideri Papa XVI. Benedict`in şahsına sağlık ve afiyetler, temsil ettiği camiaya esenlikler diliyor, şahsım ve kurumum adına hepinize saygılar sunuyorum. *Bu yazı, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]. Dr. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]`nun Türkiye`yi ziyaret etmekte olan Papa XVI. Benedikc`le görüşmesinde yaptığı konuşmanın metnidir. |
Benzer Konular |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
üye reSminizde bizden oLsun bence bakmadan geçme xD | Thorin | Seversintabi Aktiviteleri | 55 | 9 October 2009 12:16 |
Gişe | Yorgun Yürek | efgğhıij | 0 | 1 April 2009 14:38 |
Kimsesisliğini Nasıl Saklıya Bilirsin.. | eLanuR | Aşk - Sevgi | 0 | 24 November 2008 16:04 |