#1
|
|||
|
|||
aç gözlerini saklanbaç bitti artık......
ßakabileceğin en uzak yeri görmeyeyim diye gözlerimi hep uzak tuttum gözlerinden...
insan çok sevdiğinin gözlerine bakamazmış uzun uzadıya. deniyorum; insanlığımdan sığınarak... şimdilerde birbirini bile tutmayan ellerimden birini sana doğru uzatıyorum. yalnızlıkla özdeş bir ağaç altındaki boş bankta oturuyoruz. yüzünü bana çevirmiyorsun (her zamanki gibi). mevsimler geçiyor. ağaç, yapraklarını bir kez daha açıyor. hiçbir şey söylemeden kalkıp gidiyorsun. gittiğini görmeyeyim için ellerimi ağaca sarmalıyorum. elimde kuru bir çınar yaprağı var. belki de biriktirdiğim takvim yapraklarından bir tanesine benziyor diye elimde tutuyorum. gün mevsime inat sapsarı. gelip yanıma oturuyorsun bir kez daha. “üşüyorum” diyorsun. ellerimi veriyorum; gidiyorsun. gittiğini görmeyeyim için ellerimle gözlerimi kapatıyorum. uzaktan bir şarkı ile naz’lanıyoruz: “akşam olunca, beni hatırla...” akşam oluyor. senden düşeli çok olmuş ki yaralarım kabuklanmış. “gidelim buralardan” diyorsun. “buralar gitsin” diyorum. avuçlarını öpüyorum. yine -de- gidiyorsun. gittiğini görmeyeyim için gözlerimi geceye boyuyorum. ellerini tutuyorum git-me diye. alnıma cemren düşüyor. soğuk bir yılan gibi ellerimden akıyorsun. “gitme”... gittiğini görmeyeyim için ellerimi bir otobüsün penceresinden sarkıtıyorum. ve bu kalbin kaç defa daha deprem yaşayacağını duy diye başını göğsüme yaslamanı istiyorum. bilmediğin bir şeyi kulaklarına fısıldıyorum: “sen, benden bin defa gittin; binlerce kez seni bekledim. bin kere aşık olmaktansa bir kere seni sevdim. ama biliyorum. iki ağaç birbirinin gölgesinde büyümezmiş. olsun... köklerinin birbirine karıştığını kim inkâr edebilir ki? gözlerimi görmeyeyim diye aynalardan, rüyadan korktuğum için uykudan, (varsa) akıl- (yoksa) ruh sağlığım için senden kaçtığımı artık neden saklayayım ki? aç gözlerini, saklambaç bitmiştir artık...” |