![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
Urartu Sanatı
![]() ![]() Toprakkale kazılarında meydana çıkan insan büstü şeklindeki kazan kulpları M.Ö. 8. yüzyılın sonundadır. Yine Toprakkale kazılarında elde edilen ve önemli bir kısmı bir tanrı heykeline ait bir tahtın tezyinatını oluşturan bronz heykelcikler ise, ense üzerinde dikey şekilde yer alan saç topuzundan anlaşılacağı üzere 7. y.y Assur stilinde Urartu eserleridir. Altıntepe’de bulunmuş olan ve kulp yerlerinde dört boğa başı bulunan bronz kazan M.Ö. 7. yüzyılın başındadır. Toprakkale’de elde edilmiş olup bugün Berlin müzesinde ve British museum’da bulunan kalkanların büyük bir kısmı Urartu devletinin son devirlerinde yapılmışlardır. Bunlardan british museumda saklı olanın üzerinde Erimena’nın oğlu III. Rusas’ın, yani son Urartu kralının adı vardır. Bu kralın M.Ö. 7. yüzyıl sonunda ya da 6.y.y başında yaşadığı anlaşılmaktadır. Saygı sunuş sahnesini gösteren bir altın madalyon da aşağı yukarı kalkanların devrinde işlenmiş olsa gerekir. ![]() ![]() ![]() ![]() Van bölgesinde meydana çıkan eserleri inceleyerek Urartu sanatının özelliklerini ortaya koymuş bulunuyoruz. Böylece halka stil, kaş ve göz kapağı kenarlarının işlenişi ile yüz profili bakımından Etrğsk mezarlarında bulunmuş olan bronz insan tasvirlerinin Urartu ülkesinde ihraç edilmiş olduğu kesin bir şekilde ifade etmek mümkündür. Yunanistan’da bulunmuş bir grifon eserle bir boğa heykelciliğin yine Urartulara öz süsleme tarzı göstermeleri bakımından birer Urartu eseri olarak kabul etmemiz doğru olsa gerektir. Etrüsk mezarlarında ve özellikle yunan kutsal mahallerinde bulunmuş olan ve kenarları aslan yada grifon başlarıyla süslü kazanların da Hitit – Aram tarzında bir stil göstermeleri bakımından kuzey Suriye’den veya güneydoğu Anadolu’dan bir yerden ihraç edilmiş olmaları gerekmektedir. Arkeoloji dünyasında bu grifonlar ve aslan eskiden beri yunan ürünü olarak kabul edilmişlerdir. Çünkü kazanlara takılı aslan ve grifon protomların Şark’ta meydana çıkmamış olması ilim adamlarının bu kanaate götürmüş ve bugüne kadar onlara yunan eserleri gözüyle bakılmıştır. Halbuki grifon tasvirleri veya kazanlar süsleyen grifon heykelcileri yunan ve etrüsk merkezlerinde 7. yüzyılın başında ani olarak ortaya çıkmaktadır. M.Ö.7. yüzyılın başında önce batı dünyasında hiçbir grifon tasvirli mevcut değildir. Hesiodos’un Theogoniası’ndan anladığınıza göre grifon ve chimaira gibi hayali figürler, yazılı vesikalıklarda ancak 7. yüzyılın başlarından önce bilinmezler. Buna karşılık bu tip kazanlar ve onların süslerini oluşturan grfionlar Şark Dünyası’nda eski devirlerden beri biliniyordu. Geç Hitit bölümünde hellen grifonlarının Hitit sanatından geldiğini göstermiş bulunuyoruz. Geç Hitit sanatının en güzel örneklerini vermiş bulunan Sakçegözü eserleri arasındaki kuş adamları ve aynı atölyenin etkisiyle meydana geldikleri şüphesiz olan Ankara kabartmaları arasındaki grifonu, Yunanistan’da ve Etrüsk merkezlerinde bulunmuş olan bronz grifonlarla karşılaştırdığımız takdirde. Arada çok büyük bir bezerliğin mevcut olduğunu görürüz. ![]() ![]() Yunanistan’da ve Etruria’da bulunmuş olup aynı çeşit kazanları süsleyen aslan başlarıda grifonlar örneğinde olduğu gibi Hitit ürünüdürler. Etrüsk prenslerinin mezarlarında bulunan kazanları süsleyen aslanları,alın,gözaltı,burun üstü ve kaş göz stilizasyonları bakımından olduğu kadar açık ağızları, kesici dişleri be genellikle baş şekilleri yönünden sakçegözü aslanlarının yakın benzeridir. Aynı kazanın konik şekildeki ayağın süsleyen sfenks tasvirli SAkçegözü kabartmalarındaki sfenkslerin adeta bir kopyasıdır. Etrüsk mezarına bulunan kazan ayağındaki sfenkslerin Aramlı başlıkları yuvarlak tepelikleri ve boynuzlarıyla, saç ve sakalları da burmalı bukletiyle Sakçegözü sfenkslerin tıpksıdır. Aynı Aramlı şapka boynuzları ve yuvarlak tepeceği ile İvriz kabartmasının tanrı figüründe de görülmektedir. Etruria’da bulunan kazandaki sfenkslerin yüz profili ve semitik tipdeki burunları da İvriz kabartmasının tanrı ve kral figürlerinde mevcuttur. Bu karşılaştırılmalar Etruria’da bulunan kazanın sfenks, aslan ve grifon tasvirleriyle, Aramlaşmış bir Hitit eseri olduğun açık olarak ortaya koymaktadır. Yunanistan’da ve Etururia’da bulunmuş olup girfon ve aslan protomlarıyla süslü olan geç Hitit-Aram tarzı kazanların tarihi M.Ö.7 yüzyılın başında tesadüf etmektedir. Böyle olduğuna göre bu eserler Geç Hitit atölyelerinin Asur idaresinde de çalışmış olmaları kabul etmek mümkün olduğu gibi, onların Urartu Ülkesi’nde geçip orada yerleşmeleri de olasıdır. Nitekim geç Hitit heykeltıraşlık atölyelerinden biri Ankara’ya kadar gelmiş ve 700 tarihlerinde Phryg prenslerinin yapılarını süsleyen kabartmları meydana getirmiştir. Aynı şekilde bazı Hitit atölyelerinin Urartu sanatkarlarıyla işbirliği yaparak grifon ve aslan başlarıyla süslü kazanlar imal edip onları Yunanistan’a ve Erturia’ya sattıklarını düşünmek akla yakın gelmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çalışan bu atölyelerin batı aleminde yaptıkları bu sanat eserleri M.Ö.710-685 tarihlerinde olagelmiştir. Yunanistan’da M.Ö.7 yüzyılın başında insan başlarıyla süslü kazanların güzel örnekler halinde kopya edildiğini fakat kısa bir süre sonra bu modanın terk edildiğini görüyoruz. ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
|
|