![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]() BİZANS RESİM SANATI Bizans devrinde, 330 - 726 yılları arasında yapılan duvar mozaiklerinden İstanbul'da hiç bir örnek kalmamıştır. Bunun da başlıca sebebi, 726 - 842 yılları arasında görülen Resim Kıran hareket ile bunların tahrip edilmiş olmasıdır. Fakat, Bizans devrine ait İstanbul dışındaki bazı mozaiklerin ve minyatürlerin yardımı ile bu devrin resim sanatının karakterini tespit edebiliriz. İlk çağın Helenistik resim sanatı üslubu, ilk Bizans devri sanatında gayet kuvvetli bir şekilde kendisini belli eder. Fakat, bu arada doğudan gelen daha farklı tesirlerde,sanata yerleşmeye başladıkları görülür. İstanbul'da bu devreye ait duvar mozaiği yoksa da, çok dikkat çekici bir mozaik döşeme yakın zamana kadar duruyordu. Bu mozaik, Sultanahmet Cami'nin Marmara yönünde bulunan, Arasta adı verilen eski çarşının yerindeki Bizans sarayının harabelerinin arasında bulunmuştur. 5. yüzyılı başlarına ait olduğu sanılan bu mozaik döşeme, saf bir Bizans eseri sayılamaz. Zira, her bakımdan ilk Bizans devrinin başındaki intikal safhasının özelliklerine sahiptir. Beyaz zemin üzerindeki figürler birbirlerine bağlı olmadıklarından burada belirli bir kompozisyon yoktur , birtakım insan, hayvan, ağaç, kaya ve hatta mimari tasvirler zemin üzerine adeta serpiştirilmiş gibi yerleştirilmiştir. Burada, tezyini bir gaye ile hareket edilmiştir. Bu dağınık figürlerin arasında, bir sepetle tavşan avlayan bir çocuk, bir eşeğin önünde yem torbası tutan başka bir çocuk. Otlayan beygirler, mandolin çalan bir adam, bir Irmak perisi, aslanla mücadele eden bir fil, elinde mızrağı ve kalkanı olan bir savaşçı, bir ağacın üzerinde bal arayan bir ayı, bir ceylan parçalayan iki pars v.s gibi tasvirlere rastlanır. Hıristiyanlıkla ilgisi olmayan bu mozaikler, ilk çağın Helenistik resim zevkinin izlerini gerek konuları gerek renkleri ve gerekse çizgileriyle taşımıştırlar. ![]() ve zaten ibadet sırasında bu esrarı ifade edecek olan merasim burada cereyan etmektedir. Apsis ise, yeryüzü kilisesinin sembolüdür. Yanlardaki hücreler, bema ve apsise bağlı yardımcı mekanlar, binanın girişindeki narteks ise, daha dünyasal bir karaktere sahip bir mekandı. Mimarideki bu sembolik öz, bu saydığımız aksamı her birinin ayrı esaslara uygun resimlerle süslenmesi sayesinde daha da belirli bir hale getiriyordu. Orta Bizans devrinde büyük bir ciddiyetle tatbik edilen bu resim programının tam bir örneğine İstanbul'daki eserlerde rastlanmaz. Buna karşılık, Ayasofya'da 842'den sonra yapılmış olan birtakım tek mozaikler ile karşılaştı; bunlar o devrin resim programına bağlı olmamakla beraber, üslup bakımından o devrin zevk ve kalitesini çok iyi gösteren eserlerdir . Son Bizans devrinde Bizans Sanatında bir , 'Rönesans" karakterinin belirdiği görülmüştür. Bu devirde sanat, kilisenin sert kurallarından sıyrılmış, bunun sonucunda ciddi konular daha serbest bir şekilde işlenir hale gelmiş ve bu arada ilk çağın Helenistik üslubunun esasları da tekrar canlanmak imkanını bulmuştur. ![]() ![]() ![]() |
![]() |
|
|