![]() |
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]()
KEMER VE TOKALARI
![]() ![]() Kemer, iki ile beş parmak eninde, beli bir kere dolandıktan sonra toka ile nihayetlenen bir giyim tamamlayıcısıdır. Kemerin tokası ile beraber bir bütün olarak sanat eseri olanlarının yanı sıra, çoğunluğunda esas önemli ve sanat eseri olan kısımları tokalardır. Kemerler, kuşaklar gibi her gün kullanılmayıp, kutlu ve mutlu günlerde güzel elbiseler üzerine takılırlardı. Mesela gelinlere kemer bağlamak bir gelenek olmuştur. Gelinin babası, eğer vefat etmiş ise en yakın erkek akrabalarından biri, gelin elbisesi olan bindallı üzerine, kendi gücünün elverdiği nisbette kıymetli bir kemer takardı. Daha sonra gelin bir kılıç üzerinden atlatılır ve babası tarafından sırtı sıvazlanarak hayırlı evlatlar yetiştirmesi temenni edilirdi. Kemerler, özellikle Anadolu’nun değişik yörelerinde milli karakterlerinin de ötesinde, bölgelere göre karakter kazanmışlardır. Mesela Karadeniz yöresinde altından veya gümüşten hasır örgü kemerler, Doğu Anadolu’da sevadlı ![]() ![]() İstanbul’da saray için yapılan bu murassa kemerlerin, padişaha ait olanlarının bir başka görevleri vardı: Kılıç kuşanma: Gerçi bütün ordu mensupları kılıçlarını bellerindeki kemerden sarkan zincirlere asarlardı ama, Osmanlı’da kılıç kuşanma, Batı’daki kralların taç giyme merasimine denkti. Tahta çıkan her padişah biat merasimini takip eden hafta içersinde, herhangi bir gün sabah namazından sonra yola çıkardı. Genellikle saltanat kayığı ile deniz yolundan Eyüp Sultan’a gider, Eyüp Sultan Hazretleri’nin türbesini ziyaret eder ve orada kılıç kuşanırdı. (Kılıç, kemerden sarkan biri uzun diğeri kısa olan zincirlere, kılıcın kınındaki halkalardan asılır.) Daha sonra padişah at ile karadan saraya dönerken, yol üzerindeki atalarının türbelerini ziyaret ederdi. Osmanlı sultanlarından ilk defa İkinci Murat 1421 yılında Bursa’da kılıç kuşanmıştır. İstanbul’da ise Fatih Sultan Mehmet, fetihten sonra Eyüp Sultan’da hocası Ak Şemseddin’in elinden kılıç kuşanmıştır. Yine hemen hemen Anadolu’nun her yanında, tokaları kakma tekniği ile yapılmış sade ve tombaklı kemerlere de sıkça rastlanırdı. Bu durumda kemerlerimizi kaba bir sıralama ile şöyle sınıflandırabiliriz: ![]() 2- Kemerleri kumaştan, tokaları madenden yapılanlar: Bunlarda süslü olan sadece tokalardır. Kemer ise kıymetli kumaştan yapılmıştır. Mıhlama; zümrüt, mercan, akik ve yeşim gibi kıymetli taşları madeni tokaya çakma tekniği, kakma (kabartma çökertme) tekniği ile yapılan son derece zarif şekiller veya bakır veya gümüşü tombaklama (civa ile altın kaplama) tekniklerinde yapılırlar. 3- Kıymetli kumaşlar üzerine altın telle işlemeli kemerler: Tek renkli kıymetli kumaştan yapılmış, her tarafı altın tellerle oya oya işlemeli kemerler veya kumaştan kemer üzerine, madenden değişik tekniklerde yapılmış ve takılmış, baklalı kemerler. 4- Etrafı maden ile çerçevelenmiş yekpare taşlı kemerler: Bunlar genellikle akik taşından yapılmış olup, tarikat mensuplarınca kullanılmış sade kemerlerdir. Özellikle bektaşilerde rastlanır. |
![]() |
|
|