Genel Paylaşım Forumu     forum  

Go Back   Genel Paylaşım Forumu > > >
Kayıt ol Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 11 January 2009, 11:17
eLanuR eLanuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Hitit Mimarisi



Hitit Kralligi mimarisi, eski Dogu Yapi Sanati içinde, hem Bati Anadolu, hem de Mezopotamya mimarligindan ayrilan, önemli ve kendine özgü bir gelisim gösterir. Bu mimarligin kökenleri Anadolu yaylasinin yapi geleneklerine dayanir ve en geç I.Ö. 3. binde, Ilk Tunç Çagi'nda belirgin biçimini almistir.

I.Ö. 2. bin sonunda, Bati Anadolu'nun özgün ev biçimi olan bagimsiz uzun dikdörtgen, önavlulu evi, (Megaron) Iç Anadolu'ya ne denli az girebilmisse Hititler'in büyük tas bloklarindan örülmüs bindirme kemer yapma sanati da tas yönünden zengin olan Troya'da o denli az kullanilmistir. Mezopotamya da çok bol sayida zorlayici bir bakisimlilik sistemiyle yapilmis tapinak ve saray mimarligi da yine Iç Anadolu'daki Hitit Kralliginin ana ülkelerinde görülmez.

Bir yandan karsilikli canli bit ticaret, öte yandan komsu ülkelerle belirgin bir kültür iliskisi kurulmus olmasina karsin, mimarlik alaninda karsilikli etkilenme çok kisitli bir ölçüde gerçeklesmistir. Yalniz, kisa bir süre sonra Hitit egemenligi altina girecek olan Kilikya - Kuzey Suriye bölgesinde karisik mimarlik ögeleri ortaya çikmaktadir. Bu ögeler Hitit Kralligi sona erdikten sonra 1. bin Geç Hitit - Arami Küçük Kralliklari döneminde de varliklarim sürdürmüslerdir.

Bugün, 3. binyil ve 2. binyil basina tarihlenen çok sayida büyükçe yerlesmenin varligi bilinmesine karsin, bunlarin yalniz birkaçi arastirildigindan, yapi sistemleri, görünüsleri ve özellikle yapilari üstünde konusmak olanagi yoktu?. Tüm Önasya'da oldugu gibi, burada da genellikle en eski yerlesme yerleri varligini sürdürmüstür. Bu yerlesmeler ovalara ya da koyaklara açilan dag sirtlarinda, çevrenin kolaylikla gözlenebilecegi yerlere kurulmustur. Bu Höyük ya da Teli olarak adlandirilan yerlesmelerin özgün bir örnegi Firat'in yukari kesiminde Altinova'daki Norsuntepe'dir.

Bu höyük üstünde Iç Anadolu'nun Son Tunç Çagina iliskin simdiye dek bilinen tek sarayi kazilarak ortaya çikarilmistir. Bu sarayda en büyük bölümün erzak depolarina ayrilmis olmasi çok ilgi çekicidir. Bu döneme tarihlenen baska belirgin tapinak ya da kutsal alan simdiye degin bulunmamistir. Savunma sisteminde bir yenilik yoktur: Tarsus'taki testere biçimli sur duvarlariyla agir bir savunma sistemi olusturan Ilk Tunç Çagi sistemi II, 5. binyilda görülen Mersin sistemi ile (Tabaka XVI) karsilastirilabilir. Konutlar kural olarak dikdörtgen, ender olarak da yamuk planli, gelisigüzel yanyana dizilmis odalari kapsamaktadir. Her avlunun kendi dis duvari vardir. Yapi gereci olarak çamur ve kerpiç kullanilmistir, ancak 3. binyil sonuna dogru tastan alçak temellere rastlanir.

2. binyilin ilk yüzyillarindaki örnekler, öncelikle Eski Asur Ticaret Kolonilerinin evleri, is yerleri ve bunlarin kurulmasinda destek saglamis yerli prenslerin saraylari olarak karsimiza çikmaktadir. Kanes, Karahöyük ve Acemhöyük saraylari, bugün bildigimiz kadariyla bir orta mekân ya da avlu çevresine dizilmis odalardan olusmustur.

Kültepe'deki temelleri bulunmus bir yapinin saglam köse çikmalari, yapi ustalarinin anitsal yapi kurma yetenegini kanitlamaktadir. Bogazköy'de de daha sonra Hitit kral sarayinin kurulacagi Büyükkale tepesinde yerli bir prensin konagi (Tabaka IV d) bulunmaktadir. Bu prensin destekledigi Asurlu tüccarlarin kurdugu Karum Hattus bu kale tepesinin etegindedir.

En eski tabakalarindaki mimarlik Bati Anadolu bölgesi kapsami içine giren Beycesultan'da hem Girit mimarligi hem de yukarida adi geçen ve daha geç döneme tarihlenen Hitit sistemleriyle bir dizi benzerlik gösteren bir saray bulunmaktadir (Tabaka V). Karum Kanes ticaret kolonisi evleri tüm yapilariyla Orta Anadolu gelenegindedir : Dörtgen bir avlu çevresinde az ya da çok gelisi güzel dizilmis degisik sayida odalar. Simdiye degin avlunun bir bölümünün üstünün, bir ön avlu olusturacak bir biçimde kapali oldugu görülmüstür, ancak bu Bati Anadolu'daki örneklere benzemez.

Yapilarin kurulmasinda ahsap önemli bir yer tutmaktadir. Duvarlarin önüne dikilmis olan ahsap destekler kerpiç ve kiriktas duvarlarin beslenmesine ya da sik sik rastlanan üst katin agirligini tasimaya yariyordu. Bu dönemin kült yapilarinin varligi yazili kaynaklarla kesinlikle kanitlanmissa da, görünüsleri konusunda bir sey bilinmemektedir. Bunlar kurallara uygun tapmak yapisi olamazlar, daha çok biçimi eve benzeyen kült hücresi ya da bir evin bir odasi olabilirler.

I.Ö. 1600 dolaylarinda Hitit Kralliginin kurulmasiyla yapilarda da birtakim yenilikler" gözlemlenmektedir. Evlerde oda düzenlemeleri ve yapi gereçleri genellikle degismemistir, ama savunma yapilarinda yenilikler vardir. Alisar'da daha çok önce, yan yana dizilmis, çok hafif karsilikli kaydirilmis, düzenli araliklarla burçlarla desteklenmis sandik duvarlardan olusmus anitsal bir duvar sistemi ortaya çikmisti. Bu yapiya Konya Karahöyük'de ve Korucutepe'de daha belirginlesmis olarak rastlanmaktadir; burada Hitit Kralligi'nin tipik sandik duvar sisteminin tüm ögelerinin temel çizgilerinin kuruldugu görülüyor.

Bu kenemden Bogazköy ve Alacahöyük'de saraylar bilinmektedir, ancak bunlar daha sonra Büyük Krallik dönemindeki genis yapi girisimleri sirasinda genis ölçüde yikilmistir. Alacahöyük'de 14 ve 13. yüzyillara özgü ayakli geçitlerle çevrili orta avlu ve bunu çeviren ayri oda topluluklarindan olusan evlerin bu dönemdeki örneklerine yapi kalintilarinda rastlanir. Bunlarin duvar yapisinda bol ocak tasi kullanilmistir.

14 ve 13. yüzyillarda, daha dogrusu Hitit Büyük Kralligi çaginda mimarlik kesin ve yerlesmis özellikler gösterir. Hattusa merkezi bir yönetim sisteminin baskenti olarak mimarlik ve sanat yaraticiliginin odak noktasidir. Burada, hem islevleri açisindan (savunma sistemleri, tapmak, saray) hem de yapi teknigi ve kurulusu açisindan (duvar yapisinin yapisal ve biçimsel kurulusu), yapi sanatinin en etkileyici örneklerine rastlanir.

Yukaridaki Büyükkale ile kentin en alt terasi arasinda 14. yüzyilda kurulmus, Poterneli Sur adim tasiyan kent duvarinin yeniden yapimi sirasinda, yigma toprak üstünde iki kabuklu, tas örgüsünden olusmus bir sandik duvar kurulmustur. Bu duvar düzenli araliklarla dizilmis burçlar ve kulelerle doldurulmus ve poternelerle donatilmistir. Bu poterneler, kenti ana duvarlar altindan öndeki araziye baglayan, Dindirme tekniginde saglam kemerlerden tünel gibi yapilmis, duvarlarin önündeki hendege açilan gizli kapilardir (huruç kapisi).

Biraz degisik bir yapida olmakla birlikte, buna benzer daha eski bir poterneye Alisar'da, daha sonra da Korucutepe, Alacahöyük ve Büyükkaya tepesinde (Bogazköy) ve ayrica Kuzey Suriye'deki birkaç savunma sisteminde rastlanmistir. Hitit baskentinde, 13. yüzyilda bir kez daha bu tür poternlere kentin rahatça genisletildigi yukari kentin savunma sisteminde rastlanmistir. Bu dönemin birkaç kapi sistemi baska bir görünümdedir: Hattusa ve Büyükkale Yukari Kent kapilan, Alacahöyük Sfenksli Kapisi, Alisar Güney Kapisi bir ön avlu bir oda ve iki anitsal kule arasinda çift kapi kanadindan olusur.

Bunlann duvari ya büyük tas bloklarindan çokgen oluklu örülmüstür ya da kesme tas olarak tabakalanmistir; iki çesidin birbirine karistigi da görülür. Kapi söveleri ortostatlidir, bunun üstüne ya tek bir tastan yontulmus kapi kirisi uzatilmistir ya da Hattusa Yukari Kentindeki dört kapida oldugu gibi bindirme tekniginde parabol biçimli bir kemer oturtulmustur. Bu kemer biçimi, kabartma duvar süsleri, duvarin kente bakan yüzündeki genis duvar ayaklari ve kapilarin bakisimli plani Hitit mimarlarinin yaraticiligini kanitlar.

Büyük Hitit Kralligi saraylar da bu konuda benzer kanitlar vermistir. Büyükkale ve Alaca Höyük'de saraylardaki bagimsiz yapilarda düzgün bir oda planlamasi uygulanmasi ve bagimsiz kurulmus geçitlerle çevrili avlular çevresine toplanmis bagimsiz yapilarin ustalikla birlesmesi gibi özellikler görülür. Büyük Hitit tapinaklari da ayni özellikleri gösterir. Simdiye degin bulunmus bes yapi da kralligin baskentindedir, hepsi ayni oda gruplarindan olusmus ve ayni düzende kurulmustur.

Dis görünüsleri bakimindan birbirlerinden kesinlikle ayrilmalari ise, yapi ustalarinin kati yapi kurallarina bagli kalmadiklarinin yeterli bir kanitidir. Kapi, avlu, önavlu, cella, cella ön odasi ve yan odalari tüm yapilarda kullanilmis ögelerdi?. Kapidan geçen yol dogrudan dogruya avluya girer. Cella'ya hiçbir zaman dogrudan dogruya Önavludan girilmez, ancak önavluya açilan birkaç yan odadan girilir.

Kült odalarindan olusan grup tüm yapinin içinde belirgin olarak ayrilir. Odalara ve oda gruplarina ne de tüm yapiya bir bakisim düzeni egemen degildir. Yalniz Tapinak Tin kapisi ve depolarin olusturdugu çembere giris bakisimli yapilmis ve bu nedenle de kent kapilari gibi anitsallik kazanmistir.

Temiz bir isçilikle yerlestirilmis .ve birlesme oluklari iyice kapanmis yer yer bes metreyi geçen kireçtasi bloklardan kurulmus ortostatli duvar döseginin yapi özellikleri el becerisi, ustalik, etkileyici bir görünüme ve dayanikliliga ulasma istegi belirtir. Tapinagin ve depolarin tüm dis duvarlarini bölen genis duvar çikintilari da özgün biçimlendirme ögeleridir.

Kütlesel temel dösekleri üstünde bugün de görüldügü gibi, bu çikintilar kerpiç duvar boyunca dama kadar yükselmekteydi. Bunun disinda bu çikintilara ya da duvar ayaklarina hem birtakim odalarin iç duvarlarinda hem de Hattusa Yukari Kent surlarinin kapi ve kulelerinde rastlanmaktadir. Bu, baskentin büyük devlet yapilarinda birkaç kâti kapsayan yüksek duvarlarinda kullanilmis bir yapi türü, ahsap hatil sistemiyle desteklenmis kerpiç duvar yapisidir.

Bu tür duvarlarin ayrintili biçimi konusunda kanitlar azdir. Keramikler üstündeki betimler ve kabartmalar duvarlarin bölümlenmesi, pencere burç ve mazgallarin biçimleri için ipuçlari verir. Yazili belgelerde üstüne çikilabilen düz damdan sik sik söz edilmektedir. Bu anitsal tapinaklar disinda simdiye degin çok az sayida Hitit kült yeri kanitlanmistir. Yazilikaya, bir grup dogal kaya odasinin kabartmalarla süslenip ek yapilarla genisletilmesi sonucunda olusmus bir dogal kutsal alandir.

Eflatunpinar aniti bir kaynak kutsal yeridir. Alacahöyük'deki sarayin bir bölümü de tapinak olarak yorumlanabilir, çünkü Hitit Büyük Krallik Çaginda bile konutlarda tek odali kült hücreleri oldugu varsayilmalidir.Yapi sanatinin Anadolu yaylasi disina yansimasi sinirli olmustur. Hatti kralligina siki sikiya bagli Kilikya'da Mersin savunma sistemi ve Tarsus saraylari baskent mimarligiyla kesin iliskiler gösterirken, Kuzey Suriye bölgesinde benzer etkilerin önemsiz kaldigi gözlemlenmektedir. Kargamis ve Sam'alda 2. binyil tabakalarinda yapi üslubu daha kazilarda ortaya çikarilmadigindan bu sav simdilik çekingenlikle geçerlidir.

I.Ö. 1200'de Büyük Hitit Kralliginin yikilmasindan sonra Iç Anadolu Bati'nin etkisine girer. Bu, bundan sonraki yüzyillarin mimarligina yansiyan bir gelismedir. Güneydoguda Geç Hitit-Arami beylikleri kurulmustur. Kuzey Suriye, Hitit ve Arami özelliklerinin birlesmesi sonucu mimarlikta kisa süreli bir olgunluk çagi yasanmistir.

Karkanus'tan iki örnekte görüldügü gibi, tapinak yapisinda Kuzey Suriye'nin küçük tek odali sisteminin gelenegi sürdürülmektedir. Hatay bölgesinde Teli Tayinat'daki önavlu, adyton (en kutsal oda) ve cella planiyla Ege bölgesinin Megaron'unu animsatan uzun dikdörtgen tapinagin bu bölgede I.Ö. 2. binyil içine tarihlenen öncüleri vardir. Saraylar genellikle ön avlu, buna genislemesine yerlestirilmis ana oda ve birkaç yan odayla Hilani olarak karsimiza çikmaktadir.

Hilaninin kapali biçimi, genislemeyi olanaksiz kiliyordu, ancak birkaç Hilaninin birlestirildigi büyük yapilar vardir. Önyüzü iki ya da üç sütunla bölünmüs olan Hilani önavlusu Büyük Krallik döneminin tapinaklarinin önavlusuna, Hilammar'a benzerlik göstermektedir. Savunma sistemlerinde, örnegin Sam'al'da Anadolu yaylasinin iki yüksek kule arasinda dar kapi odali kapi tipine rastlanirsa da, ana kapi arkasina genislemesine yerlestirilmis odasi olan kapi daha yaygindir.

Bu sistemde, Karatepe'de elverissiz arazide oldugu gibi, kapi odasinin kulelerden uzaga çekildigi de görülmüstür. Kent planinin, örnegin" Sam'alda oldugu gibi, geometrik bir biçim almasi da degisik bir özelliktir. Bu dönemin mimarliginda, özellikle çok sayida resmi yapi, saray, tapinak ve anitsal kapilardaki ortostatlarda görülen kabartma süslemelerde bakisimli düzenlemelerin kullanilmis olmasi degisik bir yaraticilik gücünü göstermektedir. Buna karsilik Hitit ana ülkesinden yalniz Alaca Höyük'de Sfenksli Kapi'da bu tür kabartma süslerin varligi bilinmektedir.

Kuzeydeki 2. binyil süssüz sütunlan yerine, Toroslarin bu tarafinda 1. binyilda yontularla ve geometrik bezemelerle süslü tabanlara oturtulmus sütunlar ortaya çikmistir. Büyük Hitit Krallari'nin baskentinin agir ve içe dönük yapi sistemleri karsisina güneyde 400 yil sonra süslü, bagimsiz yapilardan olusmus hafif dokuda bir mimarlik çikmistir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 11 January 2009, 11:18
eLanuR eLanuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Hazarlar



Ortaçag'da Güney Rusya'da imparatorluk kuran Türkler (468-965). Hazarlar, Bati Hun Devleti yikildiktan sonra onun kalintilari üzerinde devlet kurdular. Devletin agirlik merkezi Kirim ve Volga dolaylariydi. Bu durumda doguda Sasanîlerle (Iran), batida Bizanslilarla iliskileri vardi.

627'de yapilan Bizans-Iran savasinda Hazarlar Bizans'i tuttular. VII. yy.da sürekli olarak Müslüman Arap saldirilari karsisinda kalan Bizans Imparatorlugu Hazarlardan yardim istedi. Bizans'in yardimina kosan Hazarlar bu yüzden Müslüman Araplarin düsmanligini üzerlerine çektiler.

Arap-Hazar çatismasi

Doguda Hazarlarin etkisi Kafkaslar'in güneyinde Kura Irmagi'nin ötesine kadar uzaniyordu. Araplar bu kesimde Hazarlara saldirdilar. Mervan bin Muhammet kumandasindaki güçlü bir Arap ordusu Hazar illerine girdi, Hazar ordusunu yendi (737). Bu yenilgi sonucunda Hazarlar kuzeye çekildiler. Fakat bir süre sonra güçlenen Hazarlar yeniden güneye sarkarak Ermenistan ve Azerbaycan'i ele geçirdiler (765).

Hazarlar IX. yy.in sonlarina dogru zayifladilar. Sürekli Rus saldirilari sonucunda Hazar Devleti dagildi. Bir ara Musevîligi kabullendikleri için Hazar krallarinin çogunun adi Yahudi adidir: Hizkiya, Menase, Hanuka, Ishak, Harun, Menahem, Benyamin v.b.

Hazar Uygarligi

Hazarlar yari göçebe, yari yerlesik yasayan Türk boylarinin meydana getirdigi bir kavimler topluluguydu. Genellikle yazin kirsal alanlarda çadirlarda, kisin kentlerde otururlardi. En büyük kentleri Itil, Saksin, Belencer, Sarkil ve Semender'di. Baskent Itil (simdiki Astrakhan) Volga agzinda çok büyük bir ticaret merkeziydi. Itil'de hakanin tugladan yapilmis bir evi vardi; hakandan baskasi tugladan ev yaptiramazdi. Hazarlar ölülerini Oguz Türklerinde oldugu gibi suya atarlardi.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 11 January 2009, 11:19
eLanuR eLanuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Hunlar


Orta Asya'da ve Avrupa'da devlet kuran Türk boyudur. Osmanli hanedani disinda Türklerin basinda hüküm süren en uzun ömürlü ve en önemli hanedan Hunlardir. Onlari dört önemli topluluk olarak ele alabiliriz.

Orta Asya Hunlari, ilk büyük Hun hakanligidir (M.Ö. 220-M.S. 216). ilk büyük hükümdarlari Teoman Yabgu'dur. Oglu Mete (Oguz Han da denir), M.Ö. 209'da Teoman'in yerine tahta geçti. 35 yil hükümdarlik etti. Bütün Türk, Mogol, Tonguz, Altay Türklerini buyrugu altinda topladi. Devletinin sinirlari Büyük Okyanus'tan Hazar Denizi'ne, Tibet ve Kesmir'den Kuzey Sibirya'ya uzaniyordu.

Volga Hunlari, M.S. 48'de devlet ikiye bölündü, sonra da göçler sonucu dagildi. Çesitli Türk boylarinin birbiri üzerine yaptigi baskilarla zayiflayan önemli Hun boylari batiya göç etmege basladilar. Bunlarin bir bölügü Volga ile Ural irmaklari arasinda bir devlet kurdu (M.S. 374). Hakanlari Balamir Han'di. Avrupa Hun Devleti, M.S. 425'te kuruldu. 454'e kadar yasayan bu devletin en büyük hükümdari Attilâ idi. 9 yil süren saltanati sirasinda 4 milyon km2'lik bir toprak üzerinde dünyanin en büyük imparatorlugunu meydana getirdi.

Hindistan Hunlari (Akhunlar), ise Mogollarla karisarak güneye inen ve orada VII. imparatorluk hanedanini kuran Hunlardir. 3,5 milyon km2'lik bir bölgede 71 yil Hindistan'a egemen olduktan sonra dagildilar.

Attilâ ve Azizler

Attilâ iktidarindan ve Hun gücünden korkan Hiristiyan inancina göre Attilâ'nin atinin bastigi yerde ot bilmezmis. Attilâ'nin Avrupa'ya saldigi korku yüzünden, kilise ona direnme cesaretini gösterenleri azizlige yükseltti: Paris'i kurtaran Azize Genevieve; Romalilari yardima çagiran Orieans piskoposu Aziz Aignan, Roma'ya ilismemesi için Attilâ ile pazarliga girisen papa Leo I bunlar arasindadir.

Hun uygarligi

Ordu örgütlemeyi, savasmayi, at yetistirmeyi çok iyi bilen Hunlar, büyük bir uygarliga sahipti. Tahta evlerde oturur, deriyi isler, dokuma yapar, siir ve edebiyatla ugrasirlardi. Avrupa'ya Asya uygarliginin önemli ögelerini ve özelliklerini onlar götürdüler.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 11 January 2009, 11:19
eLanuR eLanuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Hititler


Hititler'in Anadolu'ya göç tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. MÖ 2000 yillarinda Hint-Avrupa kavimlerinin doguda Kafkasya üzerinden Anadolu'ya girdikleri en kabul gören tezlerdendir. Tezlerden bir digeri Çanakkale Bogazi'ndan, bir baskasi ise, Karadeniz'den geldikleri varsayimidir. Yeni gelenler yerli Anadolu Hatti Beylikleri'ni egemenlikleri altina almislar, kismen politik ve askeri, bir dereceye kadar da ekonomik gücü ellerinde tutmuslardir.

MÖ II.bin baslarinda, Yukari Mezopotamya'daki Assur sehrinin zengin tüccarlarinin Anadolu ile yogun bir ticari iliskiye girmis olduklarini görüyoruz Orta Anadolu'nun genis topraklari üzerinde kurulan küçük krallik veya beylikler, "Karum" adi verilen pazar yerleri ile son derece canli birer ticaret merkezleriydiler.

Assurlu tüccarlarla birlikte gelisen bir baska ve çok önemli olgu ise, MÖ II. bin de Anadolu'da bilinmeyen fakat Mezopotamya'da MÖ 3000 yilindan beri kullanilan çivi yazisinin Anadolu'ya gelisidir. Böylece Anadolu tarihi çaglara girmektedir. Kilden yapilmis tabletler üzerine yazilan mektuplardan, Assurlu tüccarlarin Anadolu'ya kumas, koku ve kalay madeni getirerek yerli krallara ve halka sattiklarini, karsiliginda altin, gümüs ve bazi tunç malzeme aldiklarini ögreniyoruz.

Koloni Çagi'ni izleyen Eski Hitit (M.Ö. 18.yy.) ve Büyük Hitit Kralligi dönemleri sonunda, takriben 1200 yillarinda batidan gelen ve Deniz Kavimleri diye adlandirilan topluluklarin istilasi ile Hitit Imparatorlugu son bulmus ve Hititler yasamlarina sehir beylikleri halinde devam etmislerdir.

Baskentleri: Hattusa

Anadolu'da ilk kez organize devlet kuran Hititleri'in baskenti olan Bogazköy (Hattusa), daglik-engebeli bir arazi kurulmus olup Çorum,a uzakligi 82 km'dir. Bogazköy'ün gerçek tarihi M.Ö. 1900'den az sonra baslar. Geç Hitit ve Asur belgelerinden ögrendigimize göre Bogazköy; Hattustu ve Pijusti adli krallarla son bulan bir hanedanligin merkezi idi. M.Ö. 19. ve 18. yy.'da Hitit öncesideki dönemde Bogazköy'de, Hattiler ve Asurlu tüccarlar da konaklamaktaydilar.

Sehirde Asurlu tüccarlarin ticaret yaptiklari "karum" denilen bir pazar yeri bulunmaktaydi. Bogazköy, M.Ö. 1200 yillarina kadar Hititler'in baskenti olma özelligini korumustur. Ilk Hitit krali olarak Hattusa'li anlamina gelen Hattusili'yi görüyoruz. Kentin asil merkezini büyük kale teskil eder. Büyük kalenin kuzeybati yamacinda Hitit Imparatorluk dönemine ait özel evler ile Büyük Mabed'in yer aldigi "asagi sehir" bulunmaktadir.

Sehrin güney kismini teskil eden "yukari sehir"; M.Ö. 13. yy krallari tarafindan yapilmis sandik seklindeki surlarla çevrilmistir. Bu surda Kral Kapisi, Potern, Sfenskli Kapi, Aslanli Kapi yer almaktadir. Yukari sehir içinde Yenice kale ve Sarikale tahkim edilmis olarak yapilmistir. Hitit Kralligi; M.Ö. 1200'deki Deniz Kavmi Göçleri sonunda Trak asilli kavimlerin baskilari sonucu yikilmis olup, dolayisiyla Bogazköy de baskent olma özelligini kaybetmistir. M.Ö. 750 yilinda Friklerin yerlesimine sahne olmustur.

Hellenistik çagda ise Bogazköy; büyükçe bir yerlesim alani olmaktan öte gidememistir. Bizans çaginda da iskan edildikten sonra Bogazköy'e 18. yy.'da bugünkü sakinleri yerlesmistir. Antik Hattusa harabeleri ile Yazilikaya Açik Hava Mabedi birer açik hava müzesi olarak önem tasimakta olup, ayrica; Milli Park projesi kapsamina alinmis ve Dünya Kültür Mirasi listesine dahil edilmistir.

COGRAFYA

Küçük Asya'ya I.Ö. 2. binyilin baslarinda gelen Hititler egemenliklerini I.Ö. 13. yüzyil sonlarina kadar sürdürdü. Bu uygarliga ait kalintilar Anadolu'nun büyük bir kesimine yayilmis olmakla birlikte, günümüzde özellikle dikkat çekenler Bogazkale, Yazilikaya, Alacahöyük ve Ortaköy gibi Hitit merkezleri.

Konya'nin Halkapinar ilçesine bagli Aydinkent köyü yakininda Ivriz Kaya Kabartmasi, Kayseri'nin Develi ilçesine bagli Gümüsören köyündeki Fraktin Aniti gibi Hatti kalintilarinin yani sira Gaziantep'in Islahiye ilçesindeki Zincirli Höyük, Karkamis, Adana'nin Kadirli ilçesindeki Karatepe gibi geç Hitit beyliklerine ait kalintilar da görülmeye deger. Hitit kazilarindaki buluntularin büyük bir kisminin sergilendigi Ankara Anadolu medeniyetleri Müzesi, Hititlerin izini sürenlerin ilk duragi.

KÖKENLERI

Indo-German kökenli Hititlerin tarih sahnesine çikip Isa'nin dogumundan 20 yüzyil önce KüçükAsya topraklarinda yaptigi islerde, Isa'nin dogumunda 20 yüzyil sonrasinin insanlari bizler için de ibret alinacak çok sey bulunur. Çünkü Hititolog Albrecht Götze'nin dedigi gibi "Avrupali uluslarin kültür dünyasinda görünmeleri Hititlerle baslar; bu da onlarin ilginçligini daha da arttirmaktadir" Hititler kuzeydogudan mi gelmislerdi, yoksa kuzeybatidan mi?

Bunu henüz kesinlikle ögrenemedigimiz gibi, geldikleri zaman asil adlarinin da ne oldugunu bilmiyoruz. Kuskusuz birkaç bin kisiden fazla degildiler, fakat buranin yerli halki Proto-Hatti'lerden daha gelismis ve daha becerikli olduklari hemen anlasiliyor. Meydana çiktiklari andan itibaren siyasal yönetim ile askeri güç arasinda çok ender dengesizlikleri var. Baska bir deyisle, öylesine güç kazaniyorlar ki, yayilmalarina karsi çikmayi kimse göze alamiyor. Ayrica siyasal açidan büyük yetenek sahibi olduklari besbelli. Öyle ki, çigneyip geçtikleri uluslari köle yapmiyorlar, aksine onlari bir sadakat iliskisi içinde eritmeyi basariyorlar.

BOGAZKÖY (HATTUSAS)

Orta Anadolu'da küçük bir sehrin I.Ö. 1700'lerde sonu gelmis gibiydi. "Hattus sehrini geceleyin yaptigim bir saldiri ile aldim. Yerine yaban otu ektim. benden sonra her kim kral olur ve Hattus'u yeniden iskan ederse Gökyüzünün Firtina Tanrisinin laneti üzerine olsun" Kussara sehri krali Anitta bu dilegini bir tablet üzerine çiviyazisiyla yazdirdi. Ancak Hatti kralligi'nin ve baskenti Hattus'un yerle bir edilisi üzerinden yüz yil bile geçmeden, yine Kussara kökenli bir soylu, sonradan aldigi adiyla 1. Hattusili, bu tehdidi kulak arkasi yaparak burayi Hitit Kralligi'nin baskenti yapti ve 400 yildan uzun bir süre, antik dünyanin süper gücü olarak varligini sürdürecek bir imparatorlugun merkezi haline getirdi.

1834'te Texier, Bogazköy harabelerini görmüs, Hattusas'i tanimisti, ve 1907'de Winckler Hattusas'in Hitit Imparatorlugun baskenti oldugunu tanitladi Medeniyetlerin yogruldugu bir kazandi Anadolu, Hattusha da tam ortasindaydi onun. Geçtigimiz yüzyilda fark edildi, ancak yüzyilimizin basinda Hitit baskenti olarak tanimlandi. Bugün, UNESCO'nun Dünya Kültür Miraslari listesinde ve bu kazilar Anadolu'nun Karanlik Çag'ini aydinlatmayi sürdürüyor.

ANADOLU'NUN DILI

Hattusa'da bulunan belgeler, Anadolu'da ayni dönemde (I.Ö. 2. bin yilda) Hint-Avrupa dillerinin en eskisi Hititçeden baska, yine ayni dil grubuna ait Luvi ve Pala dillerinin, ayrica Hurrice, Hattice ve Akadca'nin yazi dili olarak kullanildigini gösterir. Hepsi de çiviyazisiyla yazilan bu dillerde her isaret bir heceyi simgeler. Hititlerin kullandigi bir baska yazi da Luvi dilinde yazilan ve hiyeroglif denen resim yazisiydi.

Misir hiyerogliflerinden tamamen farkli olan bu biçimde heceler hatta kelimeler tek bir isaretle temsil edilebiliyordu. Hiyeroglif daha çok mühürlerde ve kaya anitlari gibi büyük yazitlarda tercih edilirdi ve büyük olasilikla daha büyük kesim için anlasilabilir nitelikteydi. Hititlerde okuryazarligin yalnizca küçük bir gruba ait beceri oldugu kabul edilir. Çiviyazisini krallarin bile okuyamadiklari, aldiklari mektuplarin sonunda yer alan ve yaziciya hitap ettigi anlasilan "sesli oku" ibaresinden anlasilir.

BIN TANRILAR TOPRAGI

Antikçagin pek çok toplumunda oldugu gibi Hiitlerin de çok tanrili inanç sistemleri vardi. Yendikleri komsularinin tanrilarini kizdirip, gazaba ugramaktansa, armagan ve dualarlaonlara saygilarini dile getirip panteonlarina, yani kendi tanrilari arasina almayi gelenek haline getirmislerdi. Bu da zamanla yabanci inançlarin Hitit dininde etkinlik kazanmasina sebep oldu. Hitit inancinda, özellikle komsu Mitanni ülkesi halki Hurrilerin etkisi önemli boyutlardaydi. Hatta bir dönem kendi tanrilarini bile Hurrice adlarla andilar.

Her sehrin bir bastanrisi, her kralin bir koruyucu tanrisi vardi. Ülkenin en büyük iki tanrisi Göklerin Firtina Tanrisi Tesup ile Günes Tanriçasi Hepat'di. Bunlar bölgelere göre degisik isim aliyorlardiysa da, ayni tanri-tanriça esasina dayanan bir inanç tüm ülkede geçerliydi. Devletin en üst düzey yöneticisi, askeri önder ve yüksek yargiç olan Hitit krallari, ayni zamanda Firtina Tanrisi'nin yeryüzündeki temsilcisi sayilir, öldüklerinde de tanri katina yükselir.

KADES SAVASI

Misir'in üstünlügünü yeniden kurmakta olaganüstü atilimlara girisen II. Ramses ve eskiçagin bu en güçlü hükümdarinin karsisina dikilmesi gereken de Muvattalis'ti. Yalnizca piyadelerin savastigi dönemler, I.Ö. 2000. binyilin ortalarinda kalmisti, çünkü artik savas arabalari kullaniliyordu.

Misirlilarin hafif ve sürücü disinda yalnizca bir savasçinin binebilecegi arabalarina karsi, Hititlerin daha agir ve sürücü disinda iki savasçi tasiyabilen arabalari vardi. Bu arabalar, Misirkilarinkinden daha agir olmakla beraber, üzerindeki savasçi sayisi açisindan orduya üstünlük sagliyordu. Misir kaynaklarina göre Kades savasina giden Hitit ordusunda 3 bin 500 araba, ve 17 bin yaya asker bulunuyordu.

KRONOLOJI

Krallarin egemenlik sürelerini gösteren tarihler Dr. Sidney Smith ve Prof. Albrecht Götze'nin çalismalarindan alinmistir. Kesin yillarin eksik oldugu yerlerde, ortalama insan ömrüne göre yapilmis bosluklari zaman bakimindan ihya edilmesi çalismalari Dr.O.R. Gurney'e aittir. Dr. Gurney 1590 ve 1335 tarihlerini her bakimdan güvenilir saglam yillar saymaktadir. Öteki tarihlerin hepsi, yaklasik olarak dogru kabul edilmektedir.

Tesup: Boga, Hititlerin en büyük tanrisi Tesup'un kutsal hayvani ve simgesiydi. Bogazköy'de bulunan, sunu kabi formundaki bir çift boganin kosum kayislariyla betimlenmesi, Firtina Tanrisi'nin arabasina kosulu olabileceklerini akla getiriyor.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 11 January 2009, 11:20
eLanuR eLanuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Karamanogullari



Orta Anadolu'nun güneyinde yasayan bir Türkmen boyunun kurdugu beylik.

Mogol istilâsindan kaçarak Anadolu'ya gelen bu Türkmen boyu, Keykubat I tarafindan Ermenek bölgesine yerlestirilmisti (1228). Selçuklu Devleti yikilinca Karaman Bey bagimsiz bir beylik kurdu. Karamanogullari Selçuklularla, Mogollarla ve Osmanlilarla uzun süre mücadele halinde kaldilar.

1397'de Yildirim Bayezit Konya'yi alarak Karamanoglu Ali Beyi öldürterek beylige son verdi. Fakat, Ankara Savasi'ndan sonra Karamanoglu Mehmet Bey beyligi yeniden kurdu (1402). Mehmet Bey 1407'de Türkçe’yi resmî dil ilân ederek Fars-çayi resmiyetten kaldirdi. Murat II'nin Anadolu Seferi Karamanogullarini da bas egmek zorunda birakti. Osmanlilarla anlasma yapilarak Kosova Savasi'na asker gönderdi. Fakat Murat II ölünce genç Fatih'in tahta geçmesinden yararlanmak isteyen Karamanogullari yeniden baskaldirdilar. Fatih Sultan Mehmet buna saldiriyla karsilik verdi; bu saldiri sonunda Karaman halki Istanbul'a sürülerek sehirler yagmalandi. 1471'de yapilan ikinci saldirida Aksaray, Eregli ve Çarsamba halki da Istanbul'a sürüldü.

Fatih 1473'te Otlukbeli'nde, Uzun Hasan'i yendikten sonra Karaman ülkesini temelli ele geçirdi. Sadece Içel'de beylik süren Karamanoglu Kasim Bey kaldi; o da Cem Sultan'in tarafini tutunca Bayezit II tarafindan öldürtüldü (1483).
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 11 January 2009, 11:20
eLanuR eLanuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Karahanlilar




Bati Türkistan'da kurulmus Türk devletidir (X.-XI. yy.).

Karahanlilar adi, hem bir Türk hükümdar sülâlesinin, hem de bu sülâlenin kurdugu devletin adidir. Bu hanedandan Abdülkerim Satuk Bugra Han'in kurdugu devlet Îslâm dinini benimsemekle Türk tarihinin uzun yillar süren Samanlik dönemini kapatmis oldu. Bu devletin bir baska önemli yani da, Türklügün agirlik merkezini Türkistan'in daha batisina, Yakindogu'ya dogru kaydirmis olmasidir. Bu olay bir süre sonra Yakindogu'da baslayacak olan ve Anadolu'nun Türklesmesine yol açan Selçuklu hareketine olanak hazirlamistir.

Karahanlilar, VI. büyük Türk hakanligi hanedanidir. Kurduklari imparatorluk Aral Gölü'nden Çin sinirina kadar uzaniyordu. Baskent baslangiçta Kâsgar'di. Karahanlilar Büyük Kagan'i tanimakla birlikte bagimsiz bir devletti. Ama çok geçmeden dogu ve bati olmak üzere ikiye ayrildi.

Satuk Han'dan sonra, daha yedi hanin idaresinde yüz yillik bir egemenlik süren Karahanlilar XI. yy.in ortalarina dogru (1040) Selçuklulara bagli bir devlet oldu. Büyük hakanlik taci böylece Selçuklulara devredildi. Karahanlilar Devleti'nin dogu bölümü Karahitaylarin, bati bölümü Selçuklularin himayısesinde bir süre daha yasamistir.

Türk Dilinin Ilk Anitlari

Türk uygarlik tarihinde Karahanlilarin yeri çok önemlidir. Çünkü, tarihin ilk en büyük edebî anitlari Karahanlilar döneminde ve o zaman Kâsgar'da konusulan Hakaniye diyelegiyle yazildi. Bunlar, Kâsgarli Mahmut'un yazdigi Divanü Lûgat-it-Türk (Türk Dili Sözlügü), Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig (Kutlu Olma Bilgisi), Edip Ahmet'in Atebet-ül-Hakayik (Gerçeklerin Esigi) adli eserleridir.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 11 January 2009, 11:21
eLanuR eLanuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Keltler



Tarihöncesi ve ilkçag döneminde yasayan Avrupa kavimlerinin bir bölümüdür. Dört bin yil kadar önce Keltler, anavatanlari olan Orta Avrupa'dan göç ederek özellikle Britanya Adalari'na, Ispanya'ya ve Galya'ya yerlestiler. Savasçi ve avci olduklari kadar mükemmel çiftçiydiler. Tekerlekli pullugu ve fiçiyi icat ettiler. Yayilmalari batida, Bronz Çagi'nin sonuna ve Demir Çagi'nin basina denk gelir. Sayisiz göçleri sirasinda Yunanlilarin, Etrüsklerin, Italyotlarin tekniklerini benimsediler; kazanciligi ve çömlekçiligi gelistirdiler. Onlarin yaptigi yollara sonradan Romalilar tas döseyecekti.

Çogu zaman birbirine rakip kabileler ve klanlar halinde toplanmis olan Keltler, gerek yasama biçimi, gerek kültür yönünden özgün bir halkti. Ürünlerin koruyucusu sayilan kir tanrilarina taparlar, geleneklerin koruyucusu olan hem kâhin, hem yargiç niteligindeki din adamlarinin (drüitler) yönetiminde yasarlardi.

M.S. I. yy.da Romalilar tarafindan kismen yikilan Kelt uygarligi, gene de, Ortaçag'a kadar yasayageldi. Bugün bile, bazi Breton ve Irlanda törelerinde bu uygarligin varligini sürdürdügü görülür.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Seç


Saat: 13:58


Telif Hakları vBulletin® v3.8.4 Copyright ©2000 - 2025, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.