#1
|
|||
|
|||
Türk Mitolojisinde Yaratılış
Türk kozmogonisinde dünya denilen düzen ve alemin yaratılışı üzerinde sıkca durulur. Güneş, ay ve yıldızlar gibi tanrısal güce sahip oldukları inanılan şeylerin yaratılış biçimini çeşitli şekillerde inanmaktadırlar. Bir Sümer efsanesinde büyük alemin yani dünyanın yaradılışı “Ap- su „ denilen tatlı su ile “ Tiament„ adı verilen dişi bir devden gökler ile yerler meydana geldiği, sonra gök tanrısı Anu, hava tanrısı Enlil, deniz tanrısı Ea. (Enki) nin yaratıldığı, bu üç tanrınında güneşi, ayı yıldızları yarattıgı görülür. Diğer bir efsadede ise Kara Han ( Kayra Han) suları, dünyayı, insanı yarattıktan sonra onyedi kat göğü yaratmıştır. Enüma Elis destanında ise; büyük tanrı Marduk, Tiamat’ı tutturup vücudunu ikiye bölerek bir parçasını yukarı attı, bundan gökler,bir parçasınıda aşağıya attı, bundanda yerler meydana geldi. Diğer kozmogonilerinde katılımı ile oluşan Türk kozmogonisine göre bir kaç yaratılış efsanesi; I. Efsane : Önceleri yaşayan sadece Kara Han ve sudan başka hiç bir şey yoktu. Kara Han ilk insanı yapar. Fakat bu insan çok hileci ve hain biridir. Bu insan sular üzerinde üçmayısa başlar. Sonra Kara Han bu insanın yaşamasını ister. Bunun için suların dibinden bir yıldız çıkartır. Kara Han insana bu yıldızdan bir avuç toprak alıp denize serpmesini ister. Yıldızdan toprağı alan insan bir avuç daha alıp kendisi için ağzında saklar. Kara Han’ın emri ile toprak suya serpilince bu toprak büyüyerek ada olur. Kara Han oraya bir çam ağacı diker. İnsanın ağzına sakladığı toprakta büyüyerek ağzına sığmamayısa başladı. Bunu sezen Kara Han ona: tükür der. İnsanın tükürmesi ile ağzından çıkan toprak parçası dahada büyüyerek bundan dağlar meydana gelir.Daha sonra bu insanı kendi halinde yaşamayısa bırakan Kara Han yukarıda on yedi kat göğü yarattır.On son katta kendisi, bir aşağı katta oğlu Ülgen ve yer altında yaratığı alemde (cehennemler diyarında - (Karanlıklar) ) yine oğlu Erlik oturmaktadır. II. Efsane : Önceleri yalınız büyük tanrı ve sudan başka hiç bir şey yoktur. Tanrı suya bir beyaz kuğu kuşu gönderir. Bir ağız dolusu toprak geti- rmesini söyler. Emir üzerine suya dalan Kugu suyun dibinden bir ağız dolusu toprak ile su yü-züne çıkar ve toprağı üfler. Toprak toz halinde tekrar sular üzerine düşer. Bu tozlar büyüyerek yayılır ve düz toprak alanlar haline gelir. Tanrı bir Kugu daha gönderir. Oda topragı gagalar bundanda dağlar, yükseklikler ve derinlikler olur fakat bu arazi ve toprak üzerinde bitki yoktur. Bu şeytanın hoşuna gitmez şeytanda bataklıklar ve ormanı yaratır. III. Efsane : Tiamat adında bir devin Kingo adında ikinci bir kocası vardır. Ondardan ifritler, cinler türer. İyilik sever Apsu tanrılarıda çoğaldıkca alemleri genişlerken Tiamat’ın alemi daralır. Kendi mülkünün tükenmesini önlemek için Tiama Alpsu’lara savaş açtı. kocasını bu savaşta kumandan olarak atadı. ve bütün firitleri ona verir. Savaşta Ap-su tanrılardan Anşhar ile Ea bunlara yenilerek kaçar. Daha sonra Keldan’lılar tarafından tertiplenerek bütün tanrılar Ea’nın oğlu Maduk’u baş seçerler. Oda fırtınaları, rüzğarları, yıldızlar gibi olağan üstü güç ve kuvetleri kendisine asker ederken bir de ağ hazırlatır. Maduk girdiği savaşta Tiamat’ı bu ağa düşürür. Bütün tanrılar huzu runda Tiamat’ın vücudunu ikiye bölerek bir parçasını yukarıya fırlattı bundan gökler, öbür parçasında aşağıya fırlattı bundanda yerler yaratılır. IV. Efsane : Bu efsaneye göre kozmik alemden önce Ap-su ile Tiamat’tan Mum-mu denilen ne oldugu bilinmeyen acaip bir varlık türer. Bundanda “Lakhamu„ adında bir dişi ve “Lakhmu„ bir erkek yılan doğar. Bu yılanların evlenmesi ile Anşhar adındaki gökler ve Kishar adı verilen yerler meydana gelir. Bu efsanelere değindikten sonra yine bu insanlar yaratılan bu evrenin ( dünyanın) kırmızı bir öküzün boynuzunun üzrinde durduguna inanırlar. Yorulan öküz dünyayı bir boynuzundan öbür boynuzunun ucuna atarken dünya sarsılır ve bu sırada zelzele olur ve yer sarsılır. Şamanızimde ve diğer dinlerdeki inançlara göre bu öküz bir taşın üzerinde, taş bir balığın sırtında, balık suda, suda havadadır. Bu öküze Gav-Zemin, Sevr,i Ahmer ve Behmut adları verilir. Eski Türk’lerde güneşe çok önem verirler. Oğuz’larca Oğuz’un oğlu Gün Han güneşten başka bir şey değildir. Hititlercede güneş büyük kudreti taşıyan ve her şeyin hakimidir. Sabah doğarken üzerindeki üç gözü ile herşeyi gözetleyip ona göre idare ederken battıktan sonrada yer altı alemini yürütür. Yine Hititlerce Arina adı ile anılan güneş tanrıcası Hitit devletinin kurucusudur. Hun’lar geceleri aya sabahları güneşe döner dua ederler ve secdeye varırlar. Yakut’lara kahramanlarının adını Güneşin gönderdiğine inanırken Moğollarda Güneşe tapardı. Sümer’ler ise daha güneş yeni doğarken ibadet etmeye başlarlar. Şamanlar ise bu büyük kudreti simgelemek için törenlerde kullandıkları davullarının üzerine Güneşin resmini yaparlar. Çünkü onlarca Güneşte bütün tanrısal kuvvetlerin toplandığı gibi ruhlarda onda bulunur.Türk’ler hanği dini benimseyip inanmışlarsa tanrılaştırdıkları güneşi çeşitli adlar ile anarlar. Türk Hakanla- rın güneşin oğlu olduklarına inanırlarlarken onlara güneş adını verirler. Sümerler güneşe; Dinğir, Utu, Ra, Babbar, Nin, Uraş ve Meşarru adını verir. Hititler Ardıs, Elam’lılar Nan Hunte dedikleride güneşin isimlerinden olup onlarca tanrıdır. Güneş Altay’lılarca Günine adıyla tanrılarıdır. Onlarca hak adalet yollarını bu tanrı gösterir. Türkler güneşten başka yıldızlarıda bir tanrı ve en büyük güç olarak inanırlar. Onlarca dünya yedi iklime ayrılmış olup, iklimleri yukarıdan yıldızlar idare etmektedir. |