#1
|
|||
|
|||
Telepati nedir ???
.. Telepati, ya da Uza Duyum, düşünceler arasında doğrudan doğruya bağlantı kurulması, iki bilinç ya da ruh arasında görüntü, fikir, simge biçiminde ortaya çıkan etki alış verişidir. Telepatiyi, ünlü metapsişikçi ve ruh araştırmacısı J. L’homme’nun ağzından şöyle tanımlayabiliriz: Kendisinde bir içgüdü, bir görüntü, bir koku ve ara sıra sesler biçiminde olan, bir fikri alma yeteneği. Uza duyum, akla dayanan birçok ruhsal olayların, olguların gerçeğe dayalı olmasından dolayı önemlidir. Ruhsal bağlantılar, -ruh ötesi celse çalışmalarında olduğu gibi- derin telapatik bir birleşmedir. Uza duyum, evrensel bir bilgi iletişim aracıdır. Telepatide, alıcı ve verici olmak üzere en az iki kişi vardır. Uza duyum sırasında düşüncesini yayan, gönderen kimseye Ajan (Agent) yani verici denir. Alıcı ise telepati deneylerinde süje olarak geçer. Parapsikolojide DDA kapsamında araştırma konusu olan uza duyum, insan bilincinin ve ruhunun varlığının zamanla körelmiş bir yeteneğidir. Sürekli çalışmak yoluyla bu yetenek gelişebilir. Uza duyum yeteneği nerdeyse tümümiüzde bulunmasına karşın, daha başarılı sonuçların alınmasında kişiler arasındaki coşkusal uyumun olumlu etkisi olduğu saptanmıştır. Birbirlerine aşık olan insanların, anne ve çocukların, çok yakın dostların, kardeşlerin veya buna benzer birbiriyle sempati bağları bulunan insanların birbirlerini, konuşmaksızın daha kolaylıkla anlaşabilmelerinin bir nedeni de budur. Dr. I. Kogan’a göre: “Telepatik alış veriş sırasında telepatik verici, bir fikri kendi bilincinden alıcının bilincine yansıtırken daha çok bu görüşü içeren bir bilgiyi aktarmaktadır. Bu bilgiler, alıcının bilincine bir ruh alanı aracılığıyla aktarılır.” Ruh alanı aracılığıyla aktarılan bilgi özel dalgalar olarak yayılmaktadır; uza duyum olayını bilimin daha bilemediği, keşfedemediği bir güç sağlamaktadır. Telepati zamanla ve konumla sınırlnamaz. Telepatik etkiler bilinçsel ve ruhsal güçlerin kapsamları oranında, uzay ve zamansızlık içinde her yere ve her yöne yönlendirilebilir. Örneğin, radyo dalgaları, televizyon dalgaları, eski çağlarda da vardı. Ancak, her ikisi de keşfedilip ortaya çıkarılıncaya değin yok gibiydiler. Kulaklarımızla algılayamadıklarımızın bir bölümünü, örneğin telsiz ve radyo gibi araçlarla; gözlerimizin algılayamadıklarının da bir bölümünü de, yine örneğin televizyon gibi araçlarla algılayabiliyoruz. Nitekim hayvanlarda algılama sınırları insanlardan değişik olduğundan, bir araca, bir gerece gerek duymadan, örneğin bir köpek, bizlerin kulaklarımızın duymadığı tiz bir düdük sesini duyup, ona uyabilir. Yine çoğu evcil hayvalanlarımızla, kimi başka hayvanlar, depremlerden önce, deprem etkilerini algılayıp, bir takım huzursuzluk belirtileri sergileyebilirler. İşte bunlar gibi, beş duyumuzla algılayamadığımız ruhsal etkilerden biri de, 'uza duyum'dur. Ruhsal yetenekler insanla ilgili olduğuna göre, tümünün tarihini insanlığın başlangıcına değin indirmek olanaklıdır. Ancak yazılı kayıtların tümünde, değişik değişik zamanlamalara rastlanmaktadır. Örneğin 19. yüzyıla değin telepati için “düşünce nakli (aktarımı), bilinç okuma, bilinç iletişmesi” gibi adlar kullanılagelmiştir. Belki de parapsikoloji terimleri içerisinde en çok tanınan, en çok bilinen olgu telepati olgusudur. Birçok kişi uza duyumla ilgili şöyle veya böyle birtakım bilgiler bilir. Türlü alanlarda bu olgu değişik biçimlerde kavramlaşmıştır. Örneğin bu yetenek için “zihin okuma, bilinçler arası iletişme, düşünce aktarımı” gibi sözler kullanılmaktadır. Rusya ve eski Doğu Bloğu ülkeleri de "Bio Enformasyon" terimini kullanmayı tercih etmişlerdir. İngiliz Ruhsal Araştırmalar Derneğinin kurucularından olan F. Myers Yunanca tele (uzaktan) ve pathos (duygu, düşünce) sözcüklerinden telepatiyi türetmiştir. Benzer bir şekilde Türkçe'de de uzak ve duyum sözcüklerinden Türkçe karşılığı olan uza duyum türetilmiştir. İçrek bilgilere göre telepatinin kökeni insanoğlunun başlangıcına değin geriye gider ve o zamanlar uza duyum bir olgu olarak kabul edilmezdi. Bugün çağdaş dünyanın sakinleri olan bizler, nedense aklımızın ermediği ve alışamadığımız her şeye ‘acayip’ veya ‘doğaüstü’ damgasını vuruveriyoruz. Bu olgu bir kez incelendiğinde, ilkelerinin bütünüyle mantıksal olduğu görülür. Araştırmacılar Avusturalya’daki bazı orman kabilelerinin bir tür bilince dayanan bir iletişim yöntemini kullandıklarını bildirmektedir. Bu araştırmacılardan biri olan Alexander Markey, Yeni Zelandalı Maoris’lerin günümüzde hala telepati kullanarak iletişim sağlayabildiklerini yazmış olduğu bir kitabında dile getirmektedir. Ormanda bir kabileden diğerine yolculuk yaparken, sözlerinin daha önce iletildiğini ayrımsamıştı. Gideceği yere varınca tüm kabilenin, kendisini beklediğini görmekteydi. Oysa bu haberin kabileye fiziksel bir araçla ulaşması olanaksızdı. Gizemli deneyimleriyle tanıdığımız Hindistan halkı, uza duyum ve benzer ruhsal yeteneklere çok yabancı değildir. Buradaki fakir, yogi ve keşişlerin kendilerini tanıma yolunda keşfettikleri yeteneklerini kimi zaman insanlara da sergilediklerini biliyoruz. Bu kimseler, odaklanma üzerine yaşamları boyunca çalışmaktadırlar. Dolayısıyla birtakım olguları uygulamada oldukça başarılı olmuşlardır. Afrika'da kimi boyların, DDA yeteneklerini kullanarak iletişmelerini sürdürdükleri bilinmektedir. Büyük Sahra Çölü’ndeki vahalarda yaşayan bu boylar, bulundukları vahaya yaklaşmakta olan kervan konvoylarını 1000 mil (yaklaşık 1600 km.) ötelerden, içindeki canlılar ve öteki ağırlıklarıyla birlikte algılayabilmektedirler. Araştırmak isteyenler için bu boylara örnek olarak Tabu yerlilerini örnek verebiliriz. Yine, gizli bilimlerle uğraşanlarda (okültistlerde), teozofi ve tasavvufta ustalaşmak isteyenlerde, uza duyum yeteneğini geliştirip kullanmak, öteden beri yaygındır. Bu değişik öğretileri telapatları kendi bölgelerinde, “olgun ve keramet ehli” olarak değerlendirilirler.
|