#1
|
|||
|
|||
Istanbul 'dan hüzünlü bir aşk hikayesi :(
.Günlerden Pazar ve ben söylenen söylencelerden dolayı, işkencelerden geçmiş tutuklu gibiyim duygularım acıyor, yüreğim sızlıyordu hak etmediğim halde adım karamsar İdo’ya çıkmıştı yediremiyordum kendime sadece hayat bana hep acı ve gerçek yüzünü göstermişti çabuk olgunlaşmıştım ve bu, çevremde karamsarlıkla eş değer görülüyordu. Onlara nazaran daha realist ve verilerle hareket ediyorum doğrumu yum, yanlışı mıyım böylesi kendimle girdiğim gel git savaşımı esnasında karşılaşmıştım onunla.. yani selim'le.
Ben iyi bir futbolcuydum zamanında ama devam edemedim. Hayata herkesin baktığı pencereden bir türlü bakamıyor, hülyalara dalamıyordum. Beceremedim yani oyuncu olmayı gerçi hayat denen bu koskoca sinema sahnesinde de iyi bir oyuncu olduğum söylenemez ama gene de umutluydum. Ağrı dağının kuş bakışında bulunan şirin köyümde mutlu olmaktı tek gayem. Olmadı, zamanla uyduk bizde göçerler kervanına, tuttuk İstanbul un yolunu. Köyümüzden farklı olmayan, ama köyümüze de hiç benzemeyen Kasımpaşa’nın arka sırtlarında unutulmuş bir mahalleye yerleştik. Bilemezdim, umutlarımız da gelişimizle beraber, gurbetin yollarına gömüleceğini. Selim de bizim gibi hayatın savurduklarından, yani köklerinde koparılıp gurbete fırlattıklarından. Oturduk saray burnunda demli çaylarımızı yudumlarken "üzgünsün arkadaş" dedi bir anda hayır, umutlarımı gömdüğümü fark ettim, kat ettiğim gurbet yollarına’ dedim İyi futbol oynadığını açıkladığı an gözlerimde bir şimşek çakarcasına irkildim. Yardımcı olabileceğimi iyi bir antrenman ve çalışmadan sonra sezona hazırlanan kulüplerin gözlemcilerini düzenlenen turnuvalarda bulundurduklarını bu sayede de şans kapısını aralayabileceğimizi anlattım Selim'in gözlerinde saçan umut ışıkları bir anda olsa, gömdüğüm umutlarımı yeşertebileceğimi hissettirdi bana, bende şendim çocuklar gibi. Her akşam Kasımpaşa’nın Haliç'e bakan tepelerinde, gün ışığına kavuşan deli taylar misali koşardı Selim, fırsat bulduğu her an ve her alan onun için antrenman ve alanıydı. Ama âşık oldu, zor bela bulduğumuz oto yıkamacıda kazandığının hesabını veremeyince, vakitsiz kayboluşlarından zaten anlamıştım. Geçen zaman zarfında aldığı kontörlerle bakkal amcamızı zengin edemediyse de her halde en iyi müşterisi listesine girivermişti bizim selim, kontörcü selim'e çıkmıştı adı, son duyanda bendim zaten Sevgilisi yöremizin aşiret reislerinden birinin kızıydı epeyce de zenginlerdi. Oldukça güzel ve alımlıydı, yürürken güzelliğine hayran olmayıp bakamayacak kimse olabileceğini zannetmiyorum. İstanbul’un en şaşalı okullarından olan Sabancı Üniversitesinde okuyordu. Uzun sürmedi bu aşk, kızın çevresi uygun göremediler Selim'i kıza, nasıl uygun görürdüler ki Tarlabaşı’nın o dar, ürkek sokaklarında tinerci ve kapkaççıların arasından süzülerek evine varıyordu böyle yaşayabilen biriyle olamazdı zaten, bitti Selim’in sevdası. Selim vazgeçti antrenmanlardan kız olmadan turnuvalara katılmayacağını söyleyince çaresiz kızın okuluna gidip buldum ve oda özlediğini âşık olduğunu ve geleceğine dair söz verdi. Selim duyunca sevinçten hayallere dalıp kuş oldu uçtu yanımda. O gün gelip çattı o bildiğimiz büyük kulüp gözlemcilerinin bulundukları turnuvanın yapılacağı Karagümrük stadındayız, Selim fır dönen gözlerle tribünlere bakarken henüz kız ortalıklarda görünmüyordu. Maça Selim iyi başladı ama kırgınlığı henüz vardı kıza dair, tam veremiyordu kendini gene de gözlemcilerin olumlu tepkilerini görebiliyordum. Bir anda selim hızlanınca kızın geldiğini tahmin edip yan tarafa yöneldim, yanında da bir kız arkadaşının daha olduğunu ve bana doğru geldiklerini gördüm. Selim o an kaleciden topu aldı ve futbol adına ne kadar güzellik besleyen görsel çalım ve hareket varsa hepsini sergileyerek karşı tarafın kalecisiyle bir anda karşı karşıya kalıverdi, her kes gol olacak o son vuruşu beklerken Selim yere yıkılıverdi. Dışarıda bekleyen ambülânsla Haseki hastanesine gittik, kız la beraber. Selim, kalbinin delik olduğunu biliyordu bence, gömdüğümüz umutlarımız adına ve aşkı adına bunu bizden sakladı, şimdi dışarıda bankoya oturup iki eli havada dua edip ağlayan kıza bakıyorum bu nasıl sevgidir ve nasıl adalettir Sevmeye dair. |