#1
|
|||
|
|||
kırık mühür
Sana gelirken kumbaramdan bozuk zamanlar çalardım annemden çaldığımı zannederdim.
Eksilen benmişim… çocuk karabatağın kaybolmuş diline basarak işaretliyor karanlığı anne rengi kaybedeli hayli ayrılık var çocuk tabağına aldığı güneşi gösteriyor yıldıza anne yanan bir gemide kurtarılması imkansız duman güneş ayakları dibine düşen kırıntıları iliştiriyor eteğine… (İsyandır) /kırılgan sesler senfonisi/ anne severlermi bizi yüzümüzden silinirse sefaletin cüzzamı ağlama anne boş ver git buradan rüzgar rahat bırak gözümün yelkenini esme yan yenil bizim gibi kırık mühürdür söğüt ağacı gölgense basılan sayfasından güneş sızıyor vesikamın babam bilinmezler ülkesi prensi açlıktan atını yiyen kahraman (büyüyorsun dünyayı gözeten ilahi yalan şiir kanımı emdiğini bil…) (Cezadır) cezası kehribar kırbaç parmaklar siz değil miydiniz eylülün tütün gözünü yakan ıssızlık kadar varmış gök kurusu külden iade zamanda ölmek azı dişim /kazı dişim olur git/me sağanağında sığınağına çekilen pranga dumanı demkeş umursamazlık dudak seven sin duadır denizi çöl kıyısız kentlere bu yüzden öykünür sokağımın bir adı aaaaek mayın tarlası illet yaka birleştiricisi bizde deniz üstüne resmettik ahvalimizi yakamoz çok kıyılı bir kelimedir oysa biz mavi sürgünler kıymıklıyız (Merhemdir) - o çocuk ki düş cambazıdır- su onun mızıkası ile yürüdü gürledi alevden tınısı balıklara sardığım ıslak öz bir okyanus illetidir vahası dahası aşk ölümcüldür yaklaşma nefesin alev alır (Öğüttür) hepsi bir örnek giyinseler de hiçbir ağaç şiir için ölmekten gocunmayacak -bitme boş söz- sızlamasın boş duvar ölü zannetmesin göğsünü hadi bir şeyler çivile… |