#1
|
|||
|
|||
Rüzgarın Götürdüğü Yer/ 4.bölüm
Otobüs garajının kahvesine vardığında Mehmet’i gördü,Hulusi.Tahta masaların birinde oturmuş çayını yudumluyordu.Çok sevinmişti sarıldıklarında ikisi de.Uzun zaman olmuştu birbirlerini görmeyeli.Hasretle anlattılar yaşadıkları,olayları.Laf işe geldi.Mehmet’in Akçakoca’ya geleli 5 yıl olmuştu.Küçük bir hediyelik eşya satan dükkanı vardı.Özgürlüğüne düşkün biriydi.Bu yüzden ki evlenmemiş,adeta dükkanına adamıştı kendisini.Beraber Ali’nin yanına gittiler.Ali öğretmendi,bu şirin kasabada.7 sene önce yerleşmiş,oradan bir kızla evlenmişti.Ufak bir kızlar vardı.Mutluydular.
Mehmet,bir öneride bulundu kendisine,oralarda beyaz eşya satan dükkan pek azdı.Pek tabi ufaktan başlar sonrasında büyütebilirdi dükkanını.Hatta Mehmet’in yanındaki dükkan boş ve kiralıktı.Pek sevindi Hulusi bu öneriye.Ertesi günü beklemeden hemen gidip gördüler yeri ve hemen tuttular.Mehmet’in çevresi olduğu için gerekli kişilerle görüşüp ufak tefek eşyaları da hallettikten sonra,sıra Hulusi’nin oturacağı eve gelmişti. Küçük bahçeli iki katlı bir ev buldular.Üst katında Ev sahibesi Türkan hanım kalıyordu.Türkan hanım 70 e yakın yaşlarda,çok tatlı konuşan dünyalar iyisi bir kadındı.Çevresinde iyi bir intiba bırakmış,oğlunu ve gelinini bir trafik kazasında kaybettikten sonra,senelerdir torunu Hülya’yla yaşamaktaydı.Hülya,içine kapanık bir kızdı.Kimseyle fazla konuşmaz,bütün evi tek başına çekip çevirirdi.Bahçeleri güllerle doluydu.En çok sarmaşık güllerini severdi Hülya.Bir çocuk gibi yetirmişti bahçedeki çiçekleri, onlarla konuşur,zamanının büyük bir bölümünü bahçede geçirir,bahçede olmayı çok severdi.Salıncakta oturur kitap okur,ninesinin geçmişten bahsetmesini can kulağıyla dinlerdi.Liseden sonra,evde ninesiyle yaşamayı tercih etmişti.Ninesini yalnız bırakıp,başka bir yeri kazanırım korkusuyla üniversite sınavlarına girmemişti.Mutluydu Akçakoca’da ninesiyle,içindeki fırtınaları çoktan dindirmişti.Anasızlığı,babasızlığı onu bu fırtınalı dönemlerinde çok etkilemişti,fakat Türkan hanım O’na hep destek olmuştu. Hulusi dükkanını açmıştı artık.Evini küçük eşyalarla dayayıp döşemişti.Çok daha iyi hissediyordu kendini.Akşamları bahçede,Türkan hanım ve Hülya’yla oturup sohbetler ediyordu.Annesi de onu ziyarete gelmiş ve bulunduğu sevimli ortamı görmüş çok mutlu olmuştu.Türkan hanım’ı ve Hülya’yı çok beğenmiş sevmişti annesi.Onları İstanbul’a davet etmişti.Bu şirin yer Hulusi’yi kendine getirmişti.Bağlanmıştı bu şirin kasabaya.Ama İstanbul’da burnunda tütüyordu. Sevgi’yi düşündü biran,acaba evlenmiş miydi?Neler yapıyordu?Buraya geleli 1 sene olmuştu.İşleri çok iyi gidiyordu.Hatta dükkanı değiştirmiş,daha büyük bir dükkana geçmişti. Annesi aradı bir gün.Hulusi’ye bir mektup gelmişti.Çok önemli diyordu annesi.Avukattan geliyordu mektup ve İstanbul’a gitmesi gerekiyordu,Hulusi’nin.Dükkanı arkadaşı Mehmet’e bırakıp,hemen yola çıktı Hulusi. Eve vardığında annesi bir çırpıda anlattı olan biteni.Metin bey ölmeden bir vasiyetname hazırlamış ve bütün malvarlığını oğlu gibi gördüğü Hulusi’ye bırakmıştı.İşlemler için avukat yazıhanesine çağırıyordu Hulusi’yi.Gitti Hulusi kalbi sızlamıştı tekrardan.Metin bey’in böyle bir şey yapacağı aklına bile gelmemişti.Çok yüklü miktarda para ve gayrimenkul bırakmıştı. |