#1
|
|||
|
|||
İhanet...
Dayanabilir miyim bilmiyorum…O kadar güçlü müyüm bilmiyorum…Oysa ben kendimi hep güçlü sanırdım senin o küçücük gövdendeki kocaman kalbi kucaklayıp,ayaklarını yerden kestiğimde…
Güçlü sanırdım kendimi o gece ve onu takip eden geceler boyunca dipte kalana kadar… Ben dün gece ağladım, sevgilime sarılıp ağladım hem de.Hatta o da ağladı,o bize ağladı ben sana!Ben dün gece onun bedenini kullandım,gözlerimi kapattım sen diye sarıldım saatlerce ağladım…Ben dün ve önceki bütün gecelerde seni düşündüm başka bir bedende…Arada bir durdurdum kendimi,sordum sonra kendi kendime,’acaba o da beni düşünüyor mu başkasına sarılırken’ diye…Sonra uyudum,uyandım,hatta fırladım yataktan ,seni gördüm,gidiyordun.Korktum çok sonra yanımda yatan sevgilime sarıldım.Sana bir şey olacak diye çok korktum.Uyuyamadım sonra o geceden beri,sorular top oynadı kafamda,uyutmadılar,duvara vurdum kafamı sessiz olsunlar diye,susmadılar.Acaba gitti mi,iyi mi, ne zaman gelecek,beni düşünüyor mu o da diye bir sürü kazık soru.Bulamadım cevaplarını.Telefonla joker hakkımı kullanmak istedim,arayamadım seni.Ya o varsa yanında dedim. Sonra tekrar sevgilime sarıldım daha doğrusu onun arkasına saklandım, korkusundan bir koltuğun arkasına saklanan çocuk gibiydim aynen. Korkak birisiyim sanırım hatta sanmıyorum eminim artık, sevgilime başkasına aşık olduğumu söyleyemeyecek kadar korkak! Onu ümitlendirip kendimi sevdirecek kadar da bencil. Evet evet bencilim ben, gerçi bunu en iyi sen biliyorsun zaten. Bencilim herkesi aldatıyorum, bedenim seni ruhum sevgilimi aldatıyor her gece. Dün gece çok ağlattım beni seven kadını, ağlatmakta üstüme yoktur zaten. Ama dün bende çok ağladım. Dedim ya o bize ağladı ben sana… Sonra gözlerime baktı, kaçmak istedim. Kapıyı bile kapatmadan kaçmak,koşmak uzaklara.Gitmek… Gitmeyi çok sevmem ben ama en çokta giderken düşünürüm.Metroda,dolmuşta,oto büste bir yere giderken,hatta yürürken bile düşünürüm,hayaller kurarım,onları gezdiririm gittiğim yerlerde.Sonuçta hep gördüğüm yerler…Ben aynı yeri iki kere görmeyi sevmem,o yüzden her ikinci gidişimde yeni bir hayal alırım yanıma, o ilk kez görsün derim.Şarkılar dinlerim sonra, hatta söylerim içimden,içimden söylerim çünkü korkarım insanlar beğenmezler sesimi diye.İnsanlar….Ne çok düşünüyoruz değil mi onları,yürürken ,konuşurken, sarılırken, öpüşürken, hatta baksana hayal kurarken bile rahat bırakmıyorlar yakamızı…Dediğin gibi toplum hazır değil henüz bazı şeylereJ Bu aralar hep seni düşünüyorum bir yerden bir yere giderken, senli hayaller götürüyorum,her seferinde yeni ve daha güzel hayaller. İzin almadım senden ama şairin de dediği gibi hayal kurmak bedava… Ne diyordum? Gitmek… Hatta kaçmak, öldürdüğüm kadınların cesetlerini arkada bırakıp kaçmak. Hani dedin ya beni öldürdün diye, ben o gün söz verdim kendime başkasını öldürmeyeceğime. Söz verme eylemi beyinde gerçekleşir, şimdi de kalbim beynime ihanette. Dün gece ağır yaralı bir kadın vardı yanımda uzanan. Kalbinde bir bıçak, sapı benim elimde. Bastırıyorum, seviyorum dedikçe çeviriyorum bıçağı sağa sola, :-):-):-):-)linin kanlar içinde kaybolduğunu görebiliyorum her sevişte. Kanların aktığını görüyorum,her yerde kan var. Sonra gözlerime bakıyor yine, neden diye soruyor? Neden yapıyorsun bunu,gözleri ıslak bedeni kan içinde, saçmalamaya başlıyorum. Kendimi bile inandırmaya çalıştığım yalanları söylüyorum, inanmıyor, güvenmiyor bana, haklıda… Ben erkeklere güvenmeyen kadınları severim, ama bana hep güvensinler isterim. Ne kadar bencilce değil mi… Bu ne böyle her yer kan oldu! Ama bir şey daha var kana karışan, ondan gelmiyor bu sıvı, simsiyah bir şey. Bedenimi yokluyorum ellerimle, elimi kalbime koyuyorum yanıyor elim, bir bakıyorum kalbimden akıyor o siyah şey! Aman tanrım, bu ne böyle! Niye bu kadar acıtıyor kalbimi ve tenimi! Sonra üstüm başım kan içinde fırlıyorum evden, pişmanlık yok! Çok garip! Issız sokaklara gidiyorum, hatta uzak bir şehre, gidiyorum. En unutulmuş mahallelerin birinde çıkarıyorum kalbimi yerinden. Senle dolu olan kısmını sıyırıyorum aynı kanlı bıçakla. Ve dipsiz bir kuyuya atıyorum. Bu da ne geriye bir şey kalmamış kalbimden. Küçücük bir parça. Onu da atıyorum peşinden. Artık ihtiyacım yok kalbe , hem katil dediğin kalpsiz olmalı. Koşmaya başlıyorum tekrar. Aman tanrım,ne kadar güzel bir şey acı çekmemek, kalpsiz olmak. Düşünüyorum yine koşarken sen gelmiyorsun aklıma bu sefer. Kimse gelmiyor, huzur mu yoksa bu? Sonra eve geliyorum. Kapıyı açıyorum çekinerek, bakıyorum o kanlı kadın bedeni yok artık. Hatta kan izi bile yok ortalıkta. Derin bir nefes alıyorum, boğazımı acıtıyor çektiğim hava, susamışım. Mutfağa giriyorum hemen,elimi rafa uzatıyorum.Bir bardak alıyorum,o da ne!Senin bardağın! Atıyorum hemen elimden korkuyorum, dolaba koşuyorum, saklanmak için,kapatıyorum kapaklarını, şu anda her yer karanlık,kimse yok kimseyi düşünmüyorum. Ama bu koku da ne,çok tanıdık! Kapağı aralıyorum,dolap ışıkla doluyor, o da ne! Senin tsirtün… Ama hala sen kokuyor olamaz ki, çok zaman geçti aradan. Ama lanet olsun ki sen kokuyor! Dolaptanda fırlıyorum,hatta düşüyorum panikle.O da ne yerde yine o siyah sıvı. Gözlerimle takip ediyorum izleri, kuyuya attığım kalbimle göz göze geliyorum yine! Anladım kaçış yok, alıyorum tekrar yerine koyuyorum. Ama garip, bu kez çok huzurluyum. Öyle huzurluyum ki uykusuz kaldığım günlere inat bu huzuru kullanmak istiyorum. Uyuyorum saatlerce huzurla… Off yine sabah olmuş, neyse ki sevgilim yok bu sabah! Yalan söylemek zorunda değilim, yaratıcılığımı yalanlar üreterek harcamak ne kadar doğru acaba,işim bu sonuçta yaratmak... Yalanlar…Para ederler mi acaba satsam? Mesela her aldatan neden zamanını yalan bulmaya harcasın, benimkileri satayım onlara.Hayali ihracat diye buna diyorlar sanırım…Birazdan evden çıkacağım, aslında çıkmam hazır böyle yalnızken. Yalnız acı çekiyorken çıkmam aslında. Ben yalnızken acı çekmeyi severim arada, hatta bazen sırf yalnızım diye canımı acıtırım. Şimdi evden çıkarsam seni görebilirim aslında, ama korkuyorum seni görmekten, daha doğrusu sizi görmekten. Aslına bakarsan seni görmeyi o kadar çok istiyorum ki şu anda size bile katlanabilirim sanırım. Çıksam mı acaba?Ne giysem? Siyah gömleğimi giyip,kravatımı taksam bi titreşim gönderir mi acaba kalbine? İhanet! Ne kadar şerefsizce,onursuzca bir kelime,ne kadar korkutucu!Bu ihanetin acısımı acaba bedenlerimizin çektiği?Bu yaptığımız onları daha mı az acıtacak söylesene ay ışığı?Bu şekilde nereye kadar gidebilecek?Sonunda daha mı az acı çekecekler?Dedim ya bedenim sana,ruhum sevgilime ihanette her gece, ama bu sefer BEDENLER DEĞİL,RUHLAR FAHİŞE!! |