|
|
|
|
|
#1
|
|||
|
|||
|
Vuslat Vuslat Çay Fersiz - fersiz gözlerle semaya bakıyorum Kurşuni bir hava var Ve kurşuni bulutlar Haybeden bir temaşa bir şey anlamıyorum... Romatizmam ısrarla betonları okşuyor İnceden eskime var Küflü - küflü duvarlar Birkaç sportmen mahkum inadına koşuyor... Çocukluğum aklımda bağdaş kurup oturdum Kağıttan bir dama var Pepsi kapağı taşlar Yine çocuk gibiyim yenildim ve kudurdum! .. Arçelik semaverden kupada çay geliyor İnce - ince köpük var Ve ılık - ılık buhar Ben ve benim gibiler vuslat - vuslat içiyor... |
|
#2
|
|||
|
|||
|
Vuslatımı Beklerim....
Sevgi gerçek-ilahi aşka uzanan ince yoldur Sevmek dediğimiz her şey hep semboldür Mecnu'nun çölünde Leyla olmuştur Sezar'ın gönlünde Kleopatra doğmuştur... Acıdır özlemdir haykırıştır her solukta yeniden yoğrulmadır Balçığın çömleğe-testiye dönüştüğü yumuşaklıktır yürekte! Sabır ister bir temmuz güneşinde yakarken... Titretir bir zemheri ayı ocak hava kararırken Sararır başaklar ikindi güneşiyle kurşini renk alırken Kan damarları dağlanır aşığın ozanın sevdalının bam telinde... Ölüm kavuşmadır Bir mevsim biter başkasına zaman gebedir Yılanlar gibi sevgi gömlek değiştirir Son aşka varana kadar! Bende sevdalıyım Allah yarim Her gördüğümde o var... Bu yüzden ne görsem sarılırım Rahim Rahman dedikçe hazzın içinde zevkten bayılırım Toprağa sarılırım Vuslatımı beklerim... |
|
#3
|
|||
|
|||
|
VUSLAT’TA YOLCULUK
Hangi zaman bitecek bu ayrılık Hangi zaman bitecek özlem kokan bu satırları yazmak Hangi zaman gelecek te ya kalemimin mürekkebi tükenecek Ya sen geleceksin uzaklardan Yada yazacak kağıt kalmayacak Ahh… Yüreğim yanıyor İçim kan ağlıyor Vuslat türküleri yakıyorum akşamları Gözlerime uyku girmiyor bir türlü Beklemekten seni ve sabahları… Yüreğim acıyor Seninle aynı havayı teneffüs ediyorum Ama soluğunun sesini duyamıyorum Aynı dünyada yaşıyorum aynı mekanda olamıyorum Bu beni kahrediyor içimi dağlıyor diyemiyorum. Seni çok seviyor fakat söyleyemiyorum. Vuslata zaman sayıyorum Bir türlü zamanın sonunu bulamıyorum Dakikalar yıl mı oldu Günler asır mı anlayamıyorum Güneş doğuyor batıyor doğuyor batıyor Bu böyle hep tekrar ediyor Ne güneşle yarışabiliyorum ne sana kavuşabiliyorum Oturup sadece haktan VUSLAT dileniyorum…. Hakikatte vuslatı bulamıyorum Hayallere dalıyorum gece yarıları Saçlarına papatyadan taçlar yapıyorum Ellerin avuçlarımın içinde yüreğimi ısıtıyor Nefesin tropikal müzik sesleri oluşturuyor kulaklarımda Kelebekler uçuşuyor Uğur böcekleri dolaşıyor Yanı başımızda Sen bana sevda türküleri söylüyorsun Ben sana dünyaları veriyor Yuva kuruyorum en güzel pınarların başında Bülbül sesleri renk katıyor aşkımıza Besteler yapıyorum o eski yarım kalmış şarkımıza Zaman akmasın istiyorum Rüzgar değmesin aşkımıza. Ellerimi açıp Dualar ediyorum yaradana Bolluk bereket Hayırlı evlatlar versin diye yuvamıza. Altından saraylar kuramıyorum beklide sana Yüreğimin sarayını sunuyorum aşkımıza. Sen beyaz gelinliğini giyiyorsun Semalar kadar saf ve temiz çıkıyorsun karşıma. Ben biçare aşık yüreğimi veriyorum Senin saf ve temiz aşkına El ele tutuşuyor gidiyoruz dünyanın en nadide köşküne. Ve gözlerim açılıyor gün ışıklarıyla Ellerim boş yüreğim boş Vuslata erdim derken serap’a kandığımı anlıyorum Ve haykırıyorum Ve Haykırıyorum Seni çok sevdiğimi kainata anlatıyorum Gözlerine akıyorum Gözlerinde kayboluyor vuslat’ı yakalıyorum Bir deniz misali gözlerinde rotamı arıyorum Gözlerinden gönlüne giden o yolu bulamıyorum Ve sadece umudumu yitirmeden zamana dur diyorum Vuslat’a ermek için ALLAHA yalvarıyorum……… SELAHATTİN ÖLMEZ |
![]() |
|
|