![]() |
Cvp: Hadis-i Şerifler
801 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Allah'i birakip taptiginiz Lat'in, Uzza'nin ve (bunlarin) ucuncusu olan diger Menat'in (herhangi bir sey hakkinda zerrece kudretleri var mi? Bize haber verin" (Necm, 19-20) mealindeki ayet hakkinda su ) aciklamayi yapti: "Lat (Ka'be'yi ziyarete gelen) hacilara (yag ile) sevik(denen yiyecegi) karip hazirlayan bir adamdi."
Buhari, Tefsir, Necm 2. 802 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin su rivayete temas ettigi seyden Lemem'e daha ziyade benziyenini gormedim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Allah ademogluna zinadan nasibini yazmistir. Bu mutlaka ona ulasacaktir: "Gozlerin zinasi nazardir, dilin zinasi konusmaktir. Nefis de temenni eder ve istah duyar. Ferc de bunu tasdik veya tekzib eder." Buhari, isti'zan 12, Kader 9; Muslim, Kader 20, (2657); Ebu Davud, Nikah 44, (2152). 803 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anh), "(O guzel hareket edenler), lemem haric olmak uzere gunahin buyuklerinden ve fuhuslardan kacinanlardir" (Necm, 32) mealindeki ayni ayet hakkinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurdugunu rivayet etmistir: "Ey Rabbim, sen affedicisin, hepsini affet, kucuk gunah islemeyen kulun yoktur." Tirmizi, Tefsir, Necm, (3280). KAMER SURESI 804 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kureys musrikleri, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le kader mevzuunda tartismak icin geldiler. Bunun uzerine su ayet nazil oldu (mealen): "O gun onlar yuzlri ustunde suruklenirler. (Onlara) tadin cehennemin dokunusunu" (denilir). Suphesiz ki biz, herseyi bir takdir ile yarattik" (Kamer, 48-49). Muslim, Kader 19, (2656); TirmizI, Kader 19, (2158) Tefsir, Kamer, (3286); Ibnu Mace, Mukaddime 10, (83). RAHMAN SURESI 805 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun, Ashabinin huzuruna cikti ve Rahman suresini bastan sona okudu. Hepsi de sukut ettiler. Bunun uzerine: "Ben bu sureyi cinlere de okudum, onlar sizden daha guzel karsilik verdiler. Soyle ki: "Cenab-i Hakk'in: "Rabbinizin hangi ni'metini tekzib edersiniz?" kavl-i seriflerini her okuyusumda soyle diyorlardi: "Ey Rabbimiz, biz ni'metlerinden hicbir seyi tekzib edemeyiz, butun hamdler sanadir." Tirmizi, Tefsir, Rahman, (3287). VAKIA SURESI 806 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle soyledi: "Kim her gece Vakia suresini okursa ona fakirlik gelmez. Musebbihat'da, (Sebbeha veya Yusebbihu ile basliyan surelerde) bir ayet vardir, (sevabca) bin ayete bedeldir. " Rezin'in ilavesidir. 807 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh), "(Sagcilar)... ve kadri yukseltilmis doseklerdedirler" (Vakia, 34) mealindeki ayet hakkinda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sunu soyledigini nakleder: "Bunlarin yuksekligi sema ile arz arasindaki mesafe kadardir. Ikisi arasindaki uzaklik ise bes yuz yillik yurume mesafesidir." Tirmizi, Sifatu'l-Ceene 8, (2543). 808 - Hz.Enes (radiyallahu anh), "Biz ceylan gozluleri, defterleri sagindan verilenler icin yeniden yaratmisizdir. Onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir" (Vakia, 35-3 mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Ayette mevzubahis olan yeniden diriltilenler arasinda dunyada iken ihtiyarlayip, gozlerinin feri kacip capaklanmis pek yasli kadinlar da var." 809 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr Ibni Amr Ibni Hazm (radiyallahu anh), "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Amr Ibnu Hazm (radiyallahu anh)'a yazdigi mektupta: "Kur'an'a sadece temiz olanlar dokunsun" emri de vardi." Muvatta, Kur'an 1, (1,199). 810 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda halk yagmura kavustu. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Insanlar bugun iki grup halinde sabaha erdiler, bir grubu kafir, bir grubu mu'mindir" dedi. Ve soyle acikladi: "Bazilari: "Bu yagmur Allah'in bir rahmetidir" derken diger bazisi: "Falan falan yildizin uguru dogru cikti" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Hayir (hakikatler kafirlerin dedikleri gibi degildir). Iste yildizlarin dustugu yerlere and ediyorum ki, hakikaten bu, eger bilirseniz buyuk bir anddir. Muhakkak o, elbette cok serefli bir Kur'an'dir ki siyanet edilmis bir kitapta (yazili)dir. Ona tam bir surette temizlenmis olanlardan baskasi el suremez. O alemlerin Rabbinden indirilmedir. Simdi siz bu kela,mi mi hor goruculersiniz? Rizkiniza (sukur edeceginize) siz behemahal tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 75-82). Muslim, Iman 127, (73). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
811 - Hz. Ali (radiyallahu anh), "Rizkiniza (sukredeceginize) siz behemahal tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 82) mealindeki ayetle ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Siz Cenab-i Hakk'in size verdigi sukur makaminda, "falanca falanca yildizin batisi veya falanca falanca yildizin dogusu sayesinde yagmura kavustuk" diyorsunuz."
Tirmizi, Tefsir, Vaki'a, (3291). HADID SURESI 812 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musluman olmamizla Cenab-i Hakk'in bizi, "Iman edenlerin gonullerinin Allah'i zikretmek uzere yumusamasi ve ondan gelen hakikate baglanmasi zamani daha gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitap verilip de uzerlerinden uzun zaman gecmis, artik kalbleri kararmis bulunanlar gibi olmasinlar. Onlardan bircogu fasiklardi" (Hadid, 16) mealindeki ayetle azarlamasi arasinda dort yillik zaman mevcuttur." Muslim, Tefsir 24, (3027). 813 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Yeryuzunu, oldukten sonra Allah'in tekrar dirilttigini bilin, akledersiniz diye size delillerimizi acikladik"(Hadid, 17) mealindeki ayetle ilgili olarak soyle buyurdu: "Allah kalbleri kasavet ve katiliktan sonra yumusatir, (tevhid hususunda) mutmain ve (Rabbine) yonelmis kilar. Olmus kalpleri ilimle, hikmetle diriltir (Ayet bu manayi ders vermektedir). Arzin yagmurla diriltilmesi zaten gozle gorulen bir durumdur." Rezin'in ilavesidir. ed-Durru'l-Mensur Ibnu'1-Mubarek'in rivayeti olarak kaydetmektedir (6,175). 814 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdu ki: "Hz. Isa (aleyhisselam)'dan sonra bir kisim melikler Tevrat ve Incil'i tahrif ettiler. Aralarinda mu'min olanlar da vardi, bunlar Tevrat ve Incil'i okuyorlardi. (Muminlerin okuduklarindan rahatsiz olan) bazilari, meliklerine soyle dediler: "Bunlarin bize yaptigi hakaretten daha agir hakaret, savurduklari kufurden daha galiz kufur gormedik. Kitapta, "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler kafirlerin ta kendisidirler"(Maide, 44) diye okuyup, kitaptan gosterdikleri ayetlerle bizi yaptigimiz islerden dolayi kiniyorlar (kafir, fasik oldunuz diyorlar.) Onlari cagirip uyarin, bizim okudugumuz gibi okusunlar, bizim inandigimiz gibi inansinlar." Melik onlari cagirip topladi, ya olumu ya da tahrif edilmis haliyle Tevrat ve Incil'i okumaktan birini tercih etmelerini teklif etti: Onlar: "- Istediginiz bu mu? bizi birakin (bir dusunelim)!" dediler. Sonra bunlardan bir kismi: "- Bize bir kule insa edin, bizi icine tikin, yiyecek ve icecegimizi cekebilecegimiz (ip gibi) bir seyler de verin, boylece bizden size hakaret sayilacak bir sey ulasmamis olur" dedi. Diger bir kismi da: "- Birakin bizi basimizi alip gidelim. Yeryuzunde dolasir, vahsi hayvanlar gibi yer iceriz. Bizi kendi memleketinizde (faaliyet yapar) bulursaniz oldurursunuz" dedi. Bir grup da: "- Bize issiz bir arazinin ortasinda evler insa ediverin. Biz orada kendi basimiza kuyular acip ziraat yapalim, sizinle hic konusmayalim, sizlere ugramiyalim da!" dedi. Bunlarin her kabilede samimi yakinlari vardi. Isteklerini kabul ettiler (ve oldurmediler). Cenab-i Hakk (onlarin kalbine, su ayette temas buyurdugu) ruhbaniyeti inzal buyurdu: "...Uzerlerine bizim gerekli kilmadigimiz fakat kendilerinin guya Allah'in rizasini kazanmak icin ortaya attiklari rahbaniyete bile geregi gibi riayet etmediler. Iclerinde inanmis olan kimselere ecirlerini verdik. Ama cogu yoldan cikmislardir" (Hadid, 27). Geri kalanlar da soyle dediler: "- Falancalarin ibadet ettigi gibi biz de ibadet edelim. Falancalarin yeryuzunde dolastigi gibi biz de dolasalim, falancalarin edindigi gibi biz de evler edinelim." Bunlar sirkleri uzerine devam eden kimselerdi. Bunlar kendilerine uyduklari (diger) kimselerin imanlarini da bilmiyorlardi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e nubuvvet geldigi zaman, bu ruhbanlardan pek az kimse kalmisti. Bu kisi, mabedinden indi, seyyah olup dolasan bir kisi seyahatinden dondu, bir kisi de manastirindan cikti. Bunlar gelip iman ettiler ve tasdikte bulundular. (Butun Ehl-i Kitap hakkinda) Cenab-i Hakk soyle buyurdu: "Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Onun peygamberine de iman edin ki, (Allah) size rahmetinden iki kat nasib versin" (Hadid, 2. Burada zikri gecen iki kat nasibden biri: Hz. Isa (aleyhisselam)'ya Incil'e ve Tevrat'a olan imanlari sebebiyledir, digeri de Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam)'e olan imanlari ve onu tasdikleri sebebiyledir. (Ayet soyle devam ediyor): "Sizin icin yardimiyla yuruyeceginiz bir nur lutfetsin..." (Hadid, 2. Bu nurdan maksad Kur'an ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ittiba etmeleridir. Vahiy soyle devam ediyor: "...Ehl-i Kitap, hakikaten Allah'in fazl(u kerem)inden hicbir seye nail olamayacaklarini, muhakkak butun inayetin Allah'in elinde bulundugunu, onu (ancak) dileyecegi kimselere verecegini bilmedikleri icin mi (kufurde inad ediyorlar? Halbuki bunu pekala biliyorlar da). Allah buyuk fazl-u kerem sahibidir" (Hadid, 29). Nesai, Kad12, (8, 231). MUCADELE SURESI 815 - Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: "Hamd o Allah'adir ki, butun sesleri isitir. Israrci (mucadeleci) kadin Havle, Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i evinin yaninda buldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a birseyler soyluyordu. Azna ne soyledigini isitmiyordum. Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "(Habibim) Zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'a sikayet etmekte olan (kadin)in sozunu umuldugu vechile Allah dinlemistir. Allah sizin konusmanizi zaten isitiyordu. Cunku Allah hakkiyla isitici, kemaliyle gorucudur" (Mucadele 1). Buhari, Tevhid 9; Nesai, Talak 33, (6,168); Ibnu Mace, Talak 25, (2063). 816 - Havle bintu Malik Ibni Sa'lebe (radiyallahu anha) anlatiyor: "Kocam Evs Ibnu's-Samit bana ziharda bulunmustu. Derhal Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sikayete geldim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a durumu arzedince bana: "Allah'tan kork, o senin amcaoglundur" diye onun hakkinda beni iknaya calisiyordu. Ben israrima devam ettim. Derken ayet nazil oldu. "(Habibim) zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'asikayet etmekte olan kadinin sozunu umdugu vechile Allah dinlemistir..." (Mucadele,1). Vahiy uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): " Kocan bir kole azad eder" buyurdu. Ben: "- Onun kolesi yok!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): " Oyleyse ard arda iki ay oruc tutar" dedi. Ben tekrar: "- Ey Allah'in Resulu, kocam cok yaslidir, oruca tahammul edemez!" dedim. " Oyleyse,dedi, altmis fakir doyursun!" "- Onun elinde, dedim, sadaka olarak verecek hicbir seyi yok, (nasil altmis fakir doyuracak?)" " Oyleyse, dedi, ona ben yardim edeyim. Su bir arak hurmayi al gotur!" "- Ey Allah'in Resulu, dedim, diger bir arak'i da ben verip ona yardim edeyim." " Guzel soyledin, dedi, git bunlarla ona bedel altmis fakiri doyur. Sonra da (eski nikahinla) amcaogluna don!" Ravi bir arakin altmis sa' miktarinda bir olcek oldugunu belirtti. EbuDavud, Talak 17, (2214). 817 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey iman edenler, siz Peygambere mahrem bir sey arzetmek istediginiz vakit bu mahrem konusmanizdan evvel sadaka verin. Bu sizin icin daha hayirli, daha temizdir. Fakat bulamazsaniz Suphe yok ki Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir" (Mucadele, 12) mealindeki ayet nazil oldugu zaman Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: " (Bu sadakanin) bir dinar olmasina ne dersin?" diye sordu. Ben: "- Bu miktar coktur, takat getiremezler" dedim. " Yarim dinara ne dersin?" dedi. "- Ona da takat getiremezler" dedim. " Oyleyse ne kadar o1sun?" dedi. "- Bir kil (agirliginda altin) miktari" dedim. " Sen de pek parasizsinl" dedi. Bunun uzerine su ayet indi: "Mahrem konusmanizdan evvel sadakalar vereceginizden korktunuz mu? Cunku iste yapmadiniz. (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. O halde namazi kilin. Zekati verin. Allah ve Peygamberine (diger emirlerinde de) itaat edin. Allah ne yaparsaniz hakkiyla haberdardir" (Mucadele,13). Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Allah, benim sebebimle bu ummetin mukellefiyetini hafifletti." Tirmizi, Tefsir, Mucadele, (3297). 818 - Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Bu ayet ile benden baskasi amel etmedi." Rezin'in ilavesidir. Ibnu Kesir kaydetmistir (4, 326). HASR SURESI 819 - Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabaha erdigi zaman uc kere "Euzubillahi's-semi'il-alim mines-seytani'r-racim" der ve Hasr suresinden uc ayet okursa, Allah onun icin yetmis bin melegi vekil tayin eder de onlar, aksam oluncaya kadar kendisine rahmet okurlar. Sayet o gun olecek olsa sehid olarak olur. Aksam vaktinde ayni sekilde okuyacak olsa, (keza sabaha kadar ayni seyler sozkonusudur). Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 22,(2923). 820 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Nadir'in hurmaligini yaktirdi ve kestirdi. Burasi (Medine'de Yahudilerin ikamet ettikleri yer olan) Buveyra (denen mevki) idi. Vak'auzerine su ayet indi: "Herhangi bir hurma agacini kestiniz, yahud kokleri ustunde dikili biraktinizsa (hep) Allah'in izniyledir. (Bu izin de) fasiklari rusvay edecegi icin (verilmis)tir" (Hasr, 5). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
821 - Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "...O, bunlarin yureklerine korku dusurdu. Oyle ki, evlerini hem kendi elleriyle hem mu'minlerin elleriyle harap ediyorlardi. Iste ey akil ve basiret sahipleri bundan ibret alin"(Hasr, 2) mealindeki ayet, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tarafindan Medine'den surulen Yahudiler hakkinda naziloldu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) mallarindan (silah haric), sadece develerinin tasiyabilecegi kadarini goturmelerine izin vermisti. Onlar, evlerinin esiklerinden, kapilarindan ve diger ahsap kisimlarindan tutup yikiyorlardi. Beni Nadir'in hurmaligi hassaten Resul-i Ekrem'in idi, O'na bunu Cen b-i Hakk tahsis etmisti."
Rezin'in ilavesidir. Bu rivayetin manasinda uzunca bir rivayeti, Ebu Davud tahric etmistir. (Harac, 23, (3004). 822 - Ibnu Omer (radiyallahu anh): "Allah'in onlarin mallarindan Peygamberine verdigi fey'e gelince, siz bunun uzerine ne ata ne deveye binip kosmadiniz..." ayeti hakkinda sunu soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vuesselam) Fedek ahalisi ve ismen belirttigi ancak su anda hatirlayamadigim koylerle sulh yapti. Bu esnada (Hayber'in geri kalan koylerinde yasayan) ahaliyi muhasara etmisti. Bu (muhasara altindaki)ler, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sulh icin hey'et gonderdiler. Ayette gecen"Siz bunun uzerine ne ata ne de deveye binip kosmadiniz" demek, "Siz savasmadiniz" demektir. Zuhri der ki: Benu'n Nadir munhasiran Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ait idi. Cunku orayi zorla fethetmediler, anlasarak fethettiler. Bu sebeple Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buradan elde edilen ganimeti sadece Muhacirler arasinda taksim etti. Ondan, Ensar'dan olanlara, ihtiyac sahibi iki kisi haric, kimseye bir sey vermedi." Ebu Davud, Harac 19, (2971). 823 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Beni Nadir'in emvali, Cenab-i Hakk'in Resulune (aleyhissalatu vesselam) fey' kildigi, uzerine at ve deve kosulmayan (yani savassiz elde edilen) mallardandi. Ureyne koyleri, Fedek, tipki (Kureyza ve Nadir'in emvali gibi) sirf Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ait yerlerdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buralardan elde edilen gelirlerden ailesinin bir yillik nafakasini ayirirdi. Geri kalani da Allah yolunda hazirlik olmak uzere silah ve binek icin sarfederdi. (Nitekim ayette soyle buyrulmustur): "Allah'in (fethedilen diger kuffar) memleketleri ahalisinden Peygamberine verdigi fey'i, Allah'a, Peygamberine, hisimlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara aittir. Ta ki bu mallar icinizden yalniz zenginler arasinda dolasan bir devlet olmasin..." (Hasr, 7). (Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e intikal eden) bu pay, bu sayilanlara ve ayrica "evlerinden ve mallarindan cikarilmis olan fakirlere, onlardan once (Medine'yi) yurt ve iman evi edinmis olan kimselere, kendilerinden sonra gelenlere aittir." Bu ayet, (kiyamete kadar gelecek) mu'minlerin tamamina samildir. Tek istisnayi kole olarak sahib olduklariniz teskil ediyor. Koleleriniz disindaki her Musluman bu payda hisse ve hak sahibidir." Ebu Davud, Harac 19, (2965, 2966). 824 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh), "Kendilerinde fakirlik ve ihtiyac olsa bile (onlari, Muhacirleri) oz canlarindan daha ustun tutarlar.." (Hasr, 9) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapti: "Ensar'dan birinin evine misafir geldi ve geceyi yaninda gecirdi. Ev sahibinin evinde kendisinin ve cocuklarinin yiyecegnnden baska yiyecek bir sey yoktu. Hanimina: "Cocuklari uyut, isigi sondur ve mevcut yiyecegi misafire yaklastir" diye emretti. Bunun uzerine ayet indi. Tirmizi, Tefsir,Hasr, (3301). 825 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Ehl-i Kitap'tan o kafiir kardeslerine: "Acidolsun, eger siz yurtlarinizdan cikarilirsaniz biz de muhakkak sizinle beraber cikariz, sizin aleyhinizde hicbir kimseye ebedi taat etmeyiniz. Eger sizinle harp ederlerse muhakkak ve muhakkak biz, size yardim ederiz" diyen o munafiklari gormedin mi? Halbuki Allah sahidlik eder ki, onlar hakikaten ve katiyyen yalancidirlar" (Hasr, 11), mealindeki ayette zikri gecen kimsenin munafiklarin basi Abdullah Ibnu Ubey oldugunu, bu sozu Beni Nadir Yahudilerini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in Medine'den cikarmak istedigi zaman, onlari Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e karsi tahrik etmek icin soyledigini belirtir." Rezin'in ilavesidir. MUMTAHINE SURESI 826 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinlarla biati (elle musafaha etmeden) sozle yapiyor ve su ayette belirtilen sartlari kosuyordu:"Allah'a hicbir seyi es tutmamalari, hirsizlik yapmamalari, zina etmemeleri, evlatlarini oldurmemeleri, elleriyle ayaklari arasinda bir iftira duzup getirmeleri, (emredilecek) herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmamalari.." (Mumtahine,12). Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in eli, malik olmadigin hicbir kadinin eline asla degmedi. Kadinlar, bu sartlari kendi sozleri ile ikrar edince, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Artik gidin, sizinle biat ettik" derdi (ve musafahada bulunmadan onlarla biatini tamamlardi). Hayir, Allah'a yemin olsun, asla onun eli hicbir kadinin eline degmedi. Fakat kadinlarla sozle biat akdi yapti." Buhari, Tefsir, Mumtahine 2, Talak 20, Ahkam 49; Muslim, Imarat 88 (1866); Tirmizi, Tefsir, Mumtahine, (3303). 827 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), (kadinlar biatiyla ilgili ayette gecen), "Herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmasinlar" sarti hakkinda sunu soylemistir: "Bu, Allah'in kadinlara kosmus bulundugu bir sarttir." Buhari, Tefair, Mumtahine 3.) SAFF SURESI 828 - Abdullah Ibnu Selam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kendi aralarinda muzakere eden bir grup Ashabin arasinda oturuyordum. "Keske, diyorlardi Allah nazarinda hangi amelin daha muteber oldugunu bilsek de onu yapsak." Bunun uzerine su mealdeki ayet nazil oldu: "Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih ve tenzih etmektedir. O, galib-i mutlaktir, yegane hukum ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler, yapamayacaginiz seyi nicin soylersiniz? Yapamayacaginizi soylemeniz, en siddetli bir bugzu (davet etmis olmak) bakimindan Allah indinde buyudu" (Saff, 1-3). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza gelerek vahyi okudu." Tirmizi, Tefsir, (3306). CUM'A SURESI 829 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte namaz kilarken yiyecek maddesi tasiyan bir kervan geldi. Cemaatte bulunanlar, (camiyi birakip) kervani karsilamaya kostular. Camide on iki kisi kaldi. Hz. Ebu Bekir ve Omer (radiyallahu anhuma) kalanlar arasindaydi. Bu durum uzerine su ayet nazil oldu. (mealen): "Onlar bir ticaret, yahud bir oyun, bir eglence gordukleri zaman ona yonelip dagildilar. Seni ayakta biraktilar. De ki: Allah nezdindeki (sevab, mu'minler icin) eglenceden de, ticaretten de hayirlidir. Allah, rizik verenlerin en hayirlisidir" (Cum'a, 11). Buhari, Tefsir, Cum'a 2, Buyu 6, Cum'a 38; Muslim, Cum'a 36, (863); Tirmizi, Tefsir, Cum'a, (3308). MUNAFIKUN SURESI 830 - Hz. Cabir (radiyallahu anh): "...Medine'ye donersek, serefli kimseler alcaklari and olsun ki, oradan cikaracaktir" (Munafikun, mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapmistir: "Bunu soyleyen (meshur munafik) Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul'dur." Buhari,Tefsir, Munafikun 5, 7; Muslim, Birr 62, (2584); Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (2312). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
831 - Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir sefer esnasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le beraber cikmistik. Bir ara butun askerler sikintiya dustu. Ubey Ibnu Selul (firsattan istifade) soyle dedi: "Resulullah'in yanindakilere infak etmeyin de etrafindan dagilsinlar." Ayrica sunu da ilave etti: "Hele Medine'ye bir donelim, aziz olanlar, zelil olanlari oradan surup cikaracaktir." Ben hemen gelip bu sozleri Hz. Peygamber'e haber verdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ubey Ibnu Selul'e adam gondererek yanina cagirdi ve "Boyle mi soyledin?" diye sordu. Ibnu Selul, boyle bir davranisa yer vermedigine dair yemin etti. (Orada bulunanlar bu soze inanarak): "Zeyd, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a yalan soyledi" dediler. Bu sozlerine cok uzuldum. Oyle ki, Cenab-i Hakk beni tasdiken su vahyi indirdi: "(Ey Muhammed) munafiklar sana gelince, "Senin, suphesiz Allah'in peygamberi olduguna sehadet ederiz" derler. Allah, senin kendisinin peygamberi oldugunu bilir, bunun yaninda munafiklarin yalanci olduklarini da bilir..." (Munafikun,1).
(Zeyd) der ki: "Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), (onlara: "Ozur dileyin de) sizin icin Allah'tan magfiret taleb edeyim"dedi ise de baslarini cevirip gittiler." Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh), "..Onlar tipki siralanmis kof kutuk gibidirler..." (Munafikun 4) mealindeki ayetle ilgili olarak da su aciklamayi yapti: "Munafiklar yakisikli kimselerdi." Buhari, Tefsir, Munafikun 1, 2; Muslim, Sifatu'l-Munafikun 1, (2772); Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (3309, 3310). 832 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bir keresinde: "Kimin haccedecek kadar veya zekat farz olacak kadar mali olur da bu farzlari ifa etmezse, olum sirasinda geri donus (rec'a) taleb eder" buyurmustu. Bir adam kendisine: "Ey Ibnu Abbas, Allah'tan kork, geri donusu kuffar taleb edecektir" dedi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Ben size bu hususta ayet okuyayim" dedi ve su ayeti okudu: "Ey iman edenler, sizi ne mallariniz, ne evlatlariniz Allah'in zikrinden alikoymasin. Kim bunu yaparsa iste onlar husrana ugrayanlarin ta kendileridir. Herhangi birinize olum gelip de: "Ey Rabbim, beni yakin bir muddete kadar geciktirseydin de sadaka verip dursaydim, iyi adamlardan olsaydim" diyeceginden evvel size rizik olarak verdigimizden (Allah yolunda) harcayin. Halbuki Allah hicbir kimseyi eceli gelince, asla geri birakmaz. Allah ne yaparsaniz, hakkiyla haberdardir" (Munafikun 9-11 ) Adam tekrar: "Zekat vermeyi gerekli kilan miktar nedir?" diye sordu. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Mal iki yuz (dirheme) ulasir ve gecerse." Adam: "Pekala, hacci gerekli kilan sey nedir`?" diye sordu. Ibnu Abbas: "- Azik ve binek!" cevabini verdi. Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (3313). TEGABUN SURESI 833 - Alkame hazretlerinin Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan naklettigine gore, Ibnu Mes'ud, "...Kim Allah'a iman ederse (Allah) onun kalbini dogruya goturur.." (Tegabun,11) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapmistir: "Bunlar kisinin maruz kaldigi musibetlerdir. Inanan kisi, (Allah'in lutfu ve keremi ile) bu musibetlerin Allah'tan oldugunu bilir, Allah'in takdirine teslimiyet gosterip, razi olur (ve Sabreder)." Buhari, Tefsir, Tegabun 1. 834 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey iman edenler, eslerinizin evlatlarinizin icinde hakikaten size dusman olanlar da vardir. O halde onlardan sakinin.." (Tegabun 14) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Bu hitaba maruz kalan kimseler bir kisim Mekkeli erkeklerdir. Bunlar, hicret ederek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelmek isterler, fakat kadin ve cocuklari kendilerini terketmelerini istemeyerek hicretlerine mumanaat etmislerdir. Bu kimseler bilahare hicret edip gelince, halkin, din hususunda cok sey ogrenmis oldugunu gorurler. Bunun uzerine (kendilerinin onceden hicret etmelerine mani olan) zevce ve evlatlarini cezalandirmak istediler. Bu hal karsisinda Cenab-i Hakk mezkur ayeti inzal buyurdu." Tirmizi, Tefsir" Tegabun, 3314). TALAK SURESI 835 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan rivayet edildigine gore, "Ey Peygamber! Kadinlari bosayacaginizda, onlari, iddetlerini gozeterek bosayin.." (Talak 1) mealindeki ayeti, "...iddetlerinin onunde bosayin" diyerek kiraat etmistir (okumustur)" Muvatta, Talak 79, (2; 587); Muslim, Talak 14, (1471). Imam Malik der ki: "Bununla, her temizlik devresinde bir kere bosamasi gerektigini kastedmistir. " TAHRIM SURESI 836 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bali ve tatli seyleri severdi. Ayrica, ikindi namazlarini kildiktan sonra (hergun) kadinlarini teker teker ziyaret eder, her birine yaklasir (sohbette bulunurdu.) Bu ziyaretlerinin birinde Hz. Hafsa (radiyallahu anha)'nin yanina girmisti. Bu defa onun yaninda, her zamanki kaldigi mutad muddetten fazla kaldi. Ben bunu kiskanarak sebebini (Resulullah'in diger hanimlarindan) sordum. Bana: "Yakinlarindan bir kadin Hafsa'ya bir okka (Taif) bali hediye etti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ondan serbet yapip ikram etmis olmali, (o da serbet hatirina sohbetini biraz uzatmistir)" dediler. Ben: "- Oyleyse, kasem olsun biz de ona mutlaka bir hile kurmaliyiz!" dedim. Sevde (radiyallahu anha)'ye: "- (Hafsa'dan sonra sira senin) O girince sana yaklasacak. Sana yaklasinca O'na: "Ey Allah'in Resulu! Sen megafih mi yedin?" diyeceksin. (Ben biliyorum ki, o sanahttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif "Hayir!"diyecek. O zaman sen de: "Oyleyse senden burnuma gelen bu koku da ne?" diyeceksin." Bir rivayette Hz. Aise su aciklamayi yapar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisinde kotu bir koku hissedilmesine tahammul edemez, buna cok uzulurdu (Bu sebeple gercegi. itiraf ederek) muhakkak "Hafsa bana bal serbeti ikram etti" diyecek. O zaman sen kendisine "Demek ki ari, balini urfut agacindan almis" diyeceksin. (Senden sonra bana ugradigi zaman) ben de boyle hareket edip ayni seyleri soyleyecegim. Ey Safiyye, sana ugradigi zaman sen de ayni seyleri soyle! dedim." Hz. Aise anlatmaya devam etti: "Sevde (bilahere bana) dedi ki: "Kendinden baska ilah bulunmayan Allah'a kasem olsun, bana tenbih ettigin seyleri, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kapidan gorunur gorunmez, senden korktugum icin (unutmadan) hemen soylemek istedim." Ne ise, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine yaklasinca Sevde: "Ey Allah'in Resulu megafir mi yediniz?" der: "Hayir!" cevabini alir. Bunun uzerine aralarinda su konusma gecer: "- Oyleyse bu koku da ne?" " Hafsa bana bal serbeti ikram etti. " "- Demek ki ari urfut yemis." Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatmaya devam ediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana ugrayinca ben de ayni seyleri soyledim. Keza, Safiyye (radiyallahu anha)'ye ugrayinca o da ayni seyleri soyledi. Muteakiben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hafsa (radiyallahu anha)'nin yanina girince: "- Ey Allah'in Resulu sana o serbetten ikram edeyim mi?" diye sorar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "- Hayir, ihtiyacim yok!" cevabini verir. (Bu durumu isittigi zaman) Sevde (radiyallahu anha): "- Allah'a kasem olsun bali ona haram ettik!" dedi. Ben kendisine: "- Sus, (sesini cikarma)" dedim." Buhari, Talak 8, Nikah 103, Et'ime 32, Esribe 10, 15, Tib 4, Hiyel 5; Muslim, Talak 20, (1474); Ebu Davud, Esribe 11, (3715); Nesai, Talak 16, (6,151,152). 837 - Bir baska rivayette (Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Zeyneb Bintu Cahs'in yaninda bal serbeti ictim, artik bir daha onu icmeyecegim" der ve su ayet nazil olur: "Ey Peygamber, sen zevcelerinin hosnudlugunu arayarak, Allah'in sana helal kildigi seyi nicin kendine haram ediyorsun? (Bununla beraber uzulme) Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir. Allah, yeminlerinizin (keffaretle) cozulmesini size farz kilmistir. Allah sizin yardimcinizdir. Ve O, hakkiyle bilendir, tam hukum ve hikmet sahibidir. Hani Peygamber, zevcelerinden birine gizli bir soz soylemisti. Bunun uzerine o (zevce) bunu haber verip de Allah da ona bunu aciklayinca (peygamber) bunun ancak bir kismini bildirmis, bir kismindan da vazgecmisti. Artik bunu kendisine soyleyince o (zevce) "Bunu sana kim haber verdi?"dedi. (Peygamber de), "Bana her seyi bilen, her seyden haberdar olan (Allah) haber verdi" dedi. Eger her ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz (ne ala, cunku) hakikaten sizin kalpleriniz kaymistir, (yok) onun aleyhinde birbirinize arka verirseniz, hic suphesiz Allah bizzat onun yardimcisidir, Cebrail de mu'minlerin salih olanlari da. Bunlarin ardindan butun melekler de (ona) yardimcidir..." (Tahrim 1-4). (Ayet-i kerimede gecenhttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif "Eger her ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz" ibaresinde kastedilen iki sahis Hz. Hafsa ve Hz. Aise (radiyallahu anhuma)'dir. (Yine ayet-i kerimede gecenhttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif "Hani Peygamber, zevcelerinen birine gizli bir soz soylemisti..." ibaresinde zikri gecen gizli soz, Resulullah'in: "Bal serbeti ictim, artik bir daha icmeyecegim, bu hususta yemin de ettim, ancak bunu bir baskasina acma" seklindeki sozleridir." 838 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zaman zaman birlestigi bir cariyesi vardi. Hz. Aise ve Hz. Hafsa (radiyallahu anhuma) (cariyeye temasini onlemek icin) pesini birakmadilar. Sonunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu cariyeyi nefsine haram etti. Bunun uzerine: "Ey Peygamber, sen zevcelerinin hosnudlugunu arayarak, Allah'in sana helal kildigi seyi nicin kendine haram ediyorsun?..." diye baslayan Tahrim suresi nazil oldu." Nesai, Isretu'n-Nisa, 4, (7, 71). MULK SURESI 839 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an-i Kerim'de otuz ayetlik (sani yuce) bir sure vardir. Bu sure (kendisini okuyan) kimseye (kiyamet gunu) sefaat eder ve Allah'in onu affetmesini saglar. Bu sure Tebarekellezi bi-Yedihi'l-Mulk'dur." Ebu Davud, Salat 327, (1400) (veya Ramazan 10); Tirmizi Sevabu'l-Kur'an 9, (2893). Ebu Davud'daki rivayette: "(Okumak suretiyle) arkadasligini kazanan kimseye sure sefaat eder" denilmistir. 840 - Tirmizi'de, Ibnu Abbas'tan gelen bir diger rivayette, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini belirtir: "Bu sure (kabir azabina, veya kabir azabina sebep olan gunahlara karsi) engeldir, bu sure kurtulus sebebidir, kisiyi kabir azabindan kurtarir." Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 9, (2892). Rezin sunu ilave etmistir: "Ibni Sihab demistir ki: "Humeyd Ibnu Abdirrahman'in bana haber verdigine gore, Resulullah soyle buyurmustur: "Mulk suresi, kabirde, arkadasi yerine mucadele eder (ve onu azabtan korur)." |
Cvp: Hadis-i Şerifler
NUN (KALEM) SURESI
841 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Pek kaba, bir de kulagi kesik" (Kalem 13) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapmistir: "Burada zikredilen kimse Kureys'ten bir adamdir, onun kulaginda, koyun kulagindaki kesiklik gibi bir kesiklik vardi." Buhari, Tefsir, Nun ve'l-Kalem 1. 842 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, "Baldirlarin acilacagi, kendilerinin secdeye davet edilecegi gun..." (Kalem 42) mealindeki ayetle ilgili olaraksoyle diyordu: "Rabbimiz baldirini acar, her mu'min erkek ve her mu'mine kadin O'na secde eder. Dunyada iken kendisine riya ve gosteris olarak secde edenler geri kalirlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sirtlari bukulmeyen yekpare bir tabakaya donusur (ve secde edemezler)." Buhari, Tefsir, Nun ve'l-Kalem 2, Tefsir, Nisa 8, Tevhid 24; Muslim, Iman 302, (183). NUH SURESI 843 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Nuh (aleyhisselam) kavminde mevcut olan putlar sonradan Araplara intikal etmistir. Soyle ki: Vedd adindaki put Devmetu'l-Cendel'de idi ve Kelb kabilesine aitti. Suva' adindaki put Huzeyl'in idi. Yegus adindaki put Murad kabile sine aitti. Sonra Benu Gutayf'in oldu, Sebe'ye yakin Curf nam mevkideydi. Yeuk, Hamedan'a aitti. Nesr, Himyer'in, Al-i Zi'l-Kela'in idi. Bu put isimleri aslinda Nuh kavmindeki salih kimselere aitti. Seytan bu salihler olunce kavimlerine su telkini yapti: "Salih kisilerinizin oturmus olduklari yerlere (onlarin hatirasina dikitler dikin ve bunlara onlarin isimlerini verin". Halk bu telkine uyup, soyleneni yapti. Bidayette tapinma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helak olup gittiler ve haklarindaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapinmaya basladilar." Buhari, Tefsir, Nuh 1. CIN SURESI 844 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), cinlere Kur'an okumadigi gibi, onlari gormedi de. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir grup ashabiyla Ukaz panayirina gitmek niyetiyle yola cikti. Bu esnada, seytanlarla, semadan gelen haber arasina engel konmus idi. (Bundan dolayi, mutad olarak semadan haber getiren) seytanlar uzerine sahablar gonderildi. Boylece seytanlar kavimlerine (eli bos ve habersiz) donduler. Kavmi: "- Ne var, niye (bos) dondunuz?" diye sordular. Onlar: "- Bizimle semavi haber arasina mania kondu, uzerimize sahablar gonderildi. (Biz de kacip geri geldik)" dediler. "- Bu, dediler, yeni zuhur eden bir sey sebebiyle olmali, arzin dogusunu ve batisini dolasin, (bu engel hakkinda bir haber getirin)." (Yeryuzunu taramak uzere gruplar halinde yola ciktilar. Bunlardan) Tihame tarafina giden bir grup, (Ukaz panayirina giderken yolda ashabiyla sabah namazi kilmakta olan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e (Nehle denen yerde) rastladi. Kur'an-i Kerim'in tilavetini duyunca durup kulak kabarttilar. "- Bizimle semavi haber arasina engel olan sey iste bu!" deyip kavimlerine donduler. Onlara soyle dediler: "- Biz hakiki hayranlik veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve dogruya goturuyor. Bundan dolayi biz de ona iman ettik. Rabbimize (bundan sonra) hicbir seyi asla ortak tutmayacagiz.." (Cin 1-2) Bunun uzerine Cenab-i Hakk Peygamberine (aleyhissalatu vesselam) vahyederek durumu bildirdi: "(Habibim) de ki: Bana su hakikatler vahyolunmustur: "Cinden bir zumre (benim Kur'an okuyusumu) dinlemis de (soyle) soylemisler: "Bize, hakiki hayranlik veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve dogruya goturuyor..." (Cin 1-Cin'in sozu 15. ayette biter). Buhari, Tefsir, Cinn 1, Ezan 105; Muslim, Salat 149, (449); Tirmizi, Tefsir, Cinn, (3320). MUZZEMMIL SURESI 845 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Muzzemmil suresinde gecen: "Ey (esvabina) burunen (habibim), gecenin birazi haric olmak uzere kalk, yarisi miktarinca, yahud ondan birazini eksilt. Yahut (o yarinin) uzerine (ilave edip) artir. Kur'an'i da acik acik tane tane oku..." (Muzzemmil 1- 4) ayetleri hakkinda su aciklamayi yapti: Bu ayeti, ayni surede yer alan: "...O, buna sizin takat getiremiyeceg'inizi bildig'i icin size karsi (ruhsat canibine) dondu. Artik Kur'an'dan kolay geleni okuyun..."(Muzzemmil 20) muteakip bir ayet neshetti." Ibnu Abbas (radiyallahu anh) devamla, surede gecen: "Suphesiz gece kalkisi daha te'sirli ve o zaman okumak daha elverislidir" (6. ayet) mealindeki ayette gecen, "gece kalkisi"ndan murad, gecenin evvelidir. Boylece mana su oluyor: "Gecenin evvelinde kalkmak, gece namazi olarak Allah'in size farz kildigi ibadeti yerine getirmenize daha elverislidir." Bunun sebebi sudur: Insan bir kere uyudu mu, ne zaman uyanacagini bilemez. "Suphesiz gece kalkisi daha tesirli ve o zaman okumak daha elverislidir" ayetinde gecen "okumak daha elverislidir"den maksada gelince "Kur'an'i anlamak, Kur'an'da fikih sahibi olmak" demektir. Ibnu Abbas, "Gunduzleyin seni uzun uzun alikoyacak isler var" (7. ayet) mealindeki ayeti de, "Kur'an okumaktan cokca uzak kalmak" seklinde anlamistir. Ebu Davud, Salat 306, (1304). 846 - Bir baska rivayette soyle denir: Muzzemmil suresinin bas tarafi indigi zaman mu'minler, Ramazan ayindaki kalkislari gibi geceleri kalkarlardi. Bu hal surenin (ruhsat getiren) son kismi nazil oluncaya kadar devam etti." Ebu Davud, Salat 206, (1305); (Ebu Davud'un bazi tanzimlerinde bu hadisler Kiyamu'l-Leyl basligi altinda kaydedilmistir.) MUDDESSIR SURESI 847 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Muddessir suresinin, "Onu sarp bir yokusa sardiracagim" mealindeki 17. ayetinde gecen (sarp yokus) kelimesini "Atesten bir dagdir, kafir ona yetmis yilda cikar, ciktiktan sonra tekrar yetmis yilda cehenneme geri iner. Boylece cehennemde ebediyyen azab ceker" diye aciklamistir." 848 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yahudilerden bir kismi, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bazi ashabina: "Peygamberiniz, cehennem bekcilerinin sayisini biliyor mu?" diye sordular. Onlar: "- Simdilik bilmiyoruz, kendisinden soralim!" diye cevap verdiler. Iclerinden biri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek: "- Ey Muhammed! Bugun ashabina galebe calindi" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): " Ne ile, nasil galebe caldilar?" diye sordu. "- Yahudiler, dedi, onlara: "Peygamberiniz cehennem bekcilerinin sayisini biliyor mu?" diye sordu. " Peki ne cevap verdiler?" "- Simdilik bilmiyoruz, peygamberimizden soralim" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): " Bir kavme bilmedigi sey sorulursa, onlar da: "Bilmiyoruz, peygamberimize soralim deseler bu onlara galebe calmak mi sayilir hic? Fakat Yahudiler peygamberlerine (olmayacak sey sormuslar): "Bize aciktan aciga Allah'i goster" demislerdi. O Allah dusmanlarini bana getirin. Ben de onlara cennetin beyaz topragindan sorayim." dedi. Yahudiler geldiler ve:"- Ey Ebu'l-Kasim, cehennemin bekcileri kac tanedir?" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) parmaklariyla bir on, bir de dokuz gostererek "19" dedi. "- Evet!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onlara: " Pekala cennetin topragi nasildir?" diye sordu. Bir ara sustular. Sonra: "- Ey Ebu'l-Kasim, bize sen soyle!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "- Beyaz undan yapilmis ekmektir." Tirmizi, Tefsir, Muddessir, (3324). 849 - Hz. Enes (radiyallahu anh), Muddessir suresinin 56. ayetinde gecen, "O kendisinden korkulmaya daha layik, bagislamaya daha ehildir" ifadesini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle tefsir ettigini belirtir: "Cenàb-i Hakk (burada) buyuruyor ki: "Ben korkulmaya layigim, kim benden korkarsa kendine bir baska ilah edinmesin, onu affetmeye de ben ehilim, (bir baskasi affedemez)". Tirmizi, Tefsir, Muddessir, (3325); Ibnu Mace, Zuhd 35, (4299). KIYAMET SURESI 850 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey Muhammed! Cebrail sana Kur'an okurken, unutmamak icin acele edip onunla beraber soyleme (sadece dinle)" (Kiyamet 16) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) vahiy geldigi zaman buyuk bir siddet (ve agirlik) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarini kimildatirdi. Bunun uzerine su ayet indi. (mealen): "(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur'an okurken acele edip onunla beraber soyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir" (Kiyamet 16). Ibnu Abbas devamla der ki: "Ayette gecen "onun toplanmasi" tabirinden murad "(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kalbinde toplanmasi, yerlesmesi, sonra da Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tarafindan okunmasidir." "Biz vahyi okudugumuz zaman, sen onun kiraatine uy" (18. ayet) ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir. Bu vahiyden sonra, Cibril (aleyhisselam) vahiyle gelince, sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasil okunmus ise, oylece okurdu." Buhari, Tefsir, Kiyamet 1, 2, Bed'u'l-Vahy 4, Fedailu'l-Kur'àn 28, Tevhid 43; Muslim, Salat 147, (448); Tirmizi, Tefsir, Kiyamet, (3326); Nesai, Salat 37, (2,149,159). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
MURSELAT SURESI
851 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Murselat suresinde gecen: "O (ates), her biri sanki bir kasr (buyuklugunde) kivilcim atar" (32. ayet) mealindeki ayet hakkinda sunu soyledi: "Biz kis icin uc zira' boyunda veya daha kucuk odun toplar, bunlara: "kasr" derdik. Ibnu Abbas: Muteakiben gelen ayetinde gecen kelimesini de "Gemi halatlaridir, (kuvvetli olmalari icin) insanlarin belleri kalinligina ulasacak kadar kat kat edilmis kalin halatlar" diye aciklamistir. Buhari, Tefsir, Murselat 2. AMME SURESI 852 - Ikrime (merhum), Amme suresinde gecen "(Muttakiler icin)... dolu kadehler (vardir)"(34. ayet) ayetini "mutemadiyen dolu kalan" diye aciklamistir. Buhari, Menakibu'l-Ensar, 26. ABESE 853 - Urve anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: Abese ve Tevella suresi ama olan Ibnu Umm-i Mektum hakkinda nazil oldu. Soyle ki: Bir gun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi ve: "Ey Allah'in Resulu beni irsad et"diye talebde bulunmaya basladi. O sira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda musriklerin buyuklerinden biri vardi. Ibnu Umm-i Mektum'a cevap vermedi, o israr edince ondan yuzunu ceviriyor, oburune yoneliyor ve: "(Tevhid uzerine) soylediklerimde bir beis goruyor musun?" diye soruyordu. Musrik: "Hayir!" diye cevap vermisti. Iste sure bunun uzerine indi." Tirmizi, Tefsir, Abese, (3328); Muvatta, Kur'an 4, (1, 203). 854 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizler kiyamet gunu ayakkabisiz, ciplak ve sunnetsiz olarak hasir meydaninda toplanacaksiniz. " Bu aciklama uzerine bir kadin sordu: "- (Bu durumda) birbirimizin avret yerlerini gormez miyiz?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Abese suresinde gecen bir ayetle cevap verdi): " Ey kadin! "O gun herkesin kendine yeter derdi vardir" (37. ayet). Tirmizi, Tefsir, Abese, (3329). KUVVIRET (TEKVIR) SURESI 855 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyameti gozuyle gorur gibi olmaktan hoslanan kimse (su sureleri okusun): "Ize's-Semsu Kuvviret'; "Ize's-Semau'n-fetarat'; "Ize's-Semau'n-Sakkat." Tirmizi, Tefsir, Tekvir, (859). 856 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cocuklari diri olarak topraga gomen de gomulen de atestedir." Ebu Davud; Sunnet,18, (4717). MUTAFFIFÍN SURESI 857 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kul bir hata yaptigi zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eger kisi, o hatadan nefsini uzaklastirir, af taleb eder ve tevbede bulunursa kalbi cilalanarak (leke silinir). Bilakis, ayni gunahi islemeye devam ederse, kalpteki leke artirilir. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar. Iste bu durum Cenab-i Hakk'in: "Bilakis, onlarin irtikab edegeldikleri, kalplerini paslandirmistir" (Mutaffifin 14) mealindeki ayette zikrettigi pasdir." Tirmizi, Tefsir, Mutaffifin (3331); Ibnu Mace, Zuhd 29, (4244). INSIKAK SURESI 858 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Insikak suresinin 19. ayetinde gecen, "Bir tabakadan diger tabakaya bineceksiniz" mealindeki, (ayetini biraz farkli okuyup): "Burada muhatap Peygamberiniz (aleyhissalatu vesselam)'dir, O'nun bir halden bir baska hale gececegini belirtmektedir" demistir. Buhari, Tefsir, Iza's-Semau'n-Sakkat (Insikak) 2. BURUC SURESI 859 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: (Buruc suresinin), "Iclerinde burclari bulunan semaya, vaadedilen gune, sahidlik edene ve sahidlik edilene andolsun.."ayetlerinde (1-3) gecen "vaadedilen gun" den maksad kiyamet gunudur; "sahidlik edilen gun"den maksad arefe gunudur; "sahidlik eden"den maksad da cuma gunudur." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devamla buyurdular ki: "Gunes, cumadan daha hayirli bir gun uzerine ne dogdu ne de batti. Onda bir an vardir ki, hayir duasi o ana rastlayan bir kulun duasi, mutlaka kabul edilir, bir serden sakinma (istiaze) talebinde bulunan kimse de mutlaka ondan sakindirilir. " Tirmizi, Tefsir, Buruc, (3336). SEBBAHA (A'LA) SURESI 860 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde iken huzuruna girdim. Bana: "- Ey Ebu Zerr mescide tahiyye (selam vermek) gerekir" buyurdu. Ben: "- Mescide verilecek selam nedir?" diye sorunca: " (Girince) kilacagin iki rek'at namazdir" dedi. Ben: "- Ey Allah'in Resulu, Hz. Ibrahim ve Hz. Musa'nin suhuf1arinda olanlardan herhangi bir sey size indirildi mi?" diye sordum, su cevabi verdi: " Ey Ebu Zerr! (Evet, su mealdeki ayetler indi deyip okuduhttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif "Suphesiz iyi temizlenen ve Rabbinin adini zikredip de namaz kilan kimse umduguna erismistir. Belki siz dunya hayatini (ahiretten) ustun tutarsiniz. Halbuki ahiret daha hayirli, daha sureklidir. Suphesiz ki bunlar evvelki sahifelerde, Ibrahim ile Musa'nin sahifelerinde de vardir" (A'la,14-19). Ben tekrar sordum: "- Ey Allah'in Resulu, Hz. Ibrahim ve Hz. Musa (aleyhimasselam)'nin suhuflarinda ne vardi?" " Bunlarda, dedi, hep ibretli seyler vardi. (mesela soyle denmisti): "Olumu gorup bildigi halde gamsiz-kedersiz yasayana sasarim. Cehenneme kesinlikle inandigi halde gulene sasarim. Icinde yasayanlarla birlikte dunyanin devamli degistigini gorup de ondan tatmin bulana sasarim. Kadere inanip da (haram-helal ayirimi yapmadan hirsla mal pesinde) yorulana sasarim. Ahiret hesabina inanip da o maksadla calismayana sasarim." Rezin ilavesidir, ed-Durru'l-Mensurda (6, 341) daha uzun olarak kaydedilmistir. |
Cvp: Hadis-i Şerifler
FECR SURESI
861 - Imran Ibnu'l-Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (Fecr suresinin bas tarafinda gecen) "tek" ve "cift" tabiriyle ne kastedildigi sorulmustu, su cevabi verdi: "Bunlar namazlardir. (Bildiginiz gibi) bazisi cifttir, bazisi da tektir." Tirniizi, Tefsir, Fecr, (3339). SEMS SURESI 862 - Abdullah Ibnu Zem'a (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben birgun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir hutbe sirasinda dinledim. (Sems suresinde zikri gecen) deveden ve onu bogazlayandan bahsediyordu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz soyle demislerdir: "(Ayette gecen)"En azgini ileri atildi" yani: "Deveyi oldurmek uzere kaba, guclu ve kavmi icinde Ebu Zem'a gibi destegi olan bir adam firlayip (deveyi oldurdu)." Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in (bu meseleyi birakarak) kadinlarla ilgili seylerden bahsetmeye basladigini isitim. Buyurdular ki: "Sizden biri hangi dusunceyle hanimini kole dovercesine dovmeye tevessul eder? Aksam olunca ayni yatakta beraber yatmayacaklar mi?" Ravi devamla der ki: "Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cemaate yonelerek seslice yellenen kimseye gulenlere nasihatte bulundu ve: "Onun bu yaptigina niye guluyorsunuz!" diyerek (gulmeyi yasakladi). Buhari, Tefsir, Sems 1, Enbiya 17, Nikah 93, Edeb 43; Muslim, Cennet, (2855); Tirmizi, Tefsir, (3340). DUHA SURESI 863 - Cundeb Ibnu Sufyan el-Beceli (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vessselam) hastalanmisti, bir veya iki gece kalkamadi. Bir kadin gelerek: "- Ey Muhammed, umid ederim ki, seytanin seni terketmistir, zira iki veya uc gecedir sana geldigini gormedim" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu. (mealen): "Andolsun kusluk vaktine, (insanlarin) sukuna vardigi dem geceye ki, (Habibim) Rabbin seni terketmedi, sana darilmadi da" (Duha 1-3). 864 - Bir rivayette soyle gelmistir: "Cibril (aleyhisselam) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy getirmede gecikmisti. Musrikler: "Muhammed'e artik veda edildi (ebediyyen terkedildi)" dediler. Bunun uzerine (Duha suresi) nazil oldu." Buhari, Tefsir, Duha 2, Teheccud 4, Fedailu'l-Kur'an 1; Muslim, Cihad 114, (1797); Tirmizi, Tefsir, Duha, (3342). IKRA' (ALAK) SURESI 865 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kilarken Ebu Cehil gelip, hiddetle: "Ben seni bundan yasaklamadim mi? Ben seni bundan yasaklamadim mi? Ben seni bundan yasaklamadim mi?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) namazdan cikip, Ebu Cehil'i (davranisi sebebiyle) sertce azarladi. Bunun uzerine Ebu Cehil: "Biliyorsun ki Mekke'de adami en cok olan benim (bana baskin cikmaya gucun yetmez)" dedi. Onun bu sozune mukabil Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Haydi meclisini cagirsin, biz de zebanileri cagiririz" (Alak 17-18.) Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) der ki: "Allah'a kasem olsun adamlarini cagirsaydi, herifi, Allah'in zebanileri aninda yakalayacaklardi." Tirmizi, Tefsir, Ikra (Alak), (3346); Muslim, Sifatu'l-Munafikin 38 (2797). KADR SURESI 866 - Imam Malik in Muvatta'da kaydina gore su rivayet kendine ulasmistir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ummetinin omru gosterilmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), onceki ummetlerin omrune nisbetle kisa oldugu icin, amelde onlarin uzun omurde islediklerine yetisemezler diye bu omru kisa bulmus. Bunun uzerine Cenab-i Hakk bin aydan hayirli olan Kadir Gecesi'ni vermistir." Muvatta, I'tikaf 15, (1, 321). 867 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Kadir gecesi (Ramazan'in neresinde?) diye sorulmustu. "O, Ramazan'in tamaminda!" diye cevap verdi." Ebu Davud, Salat, 324, ( 1387). 868 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan bazilarina (radiyallahu anhum), ruyalarinda, Kadir gecesinin Ramazan'in son yedisinde oldugu gosterildi. Ruyalari kendisine anlatilinca Efendimiz (aleyhissalatu vesselam): "Goruyorum ki, ruyaniz son yediye tetabuk etmektedir. Oyleyse, Kadir gecesini aramak isteyen son yedide arasin" buyurdu." Buhari, Teheccud 21, Leyletu'l-Kadr 2; Muslim, Siyam 205, (1165); Muvatta, I'tikaf 14, (1, 321); (Tirmizi'de bulunamamistir). 869 - Buhari'nin Hz. Aise'den kaydettigi bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demistir: "Kadir gecesini, Ramazan'in son onunda arayin". Buhari, Leyletu'l-Kadr 3; Tirmizi, Savm 72, (792). 870 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadir gecesi bana (bugun ruyamda) gosterildi, (su anda hangisi oldugunu unuttum). O gecenin sabahinda kendimi su ve toprak icinde secde eder buldum." Derken hava bozdu, yagmur basladi. Zaten mescid cardak seklindeydi (ustu agac dallariyla ortulu idi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in burnu (alni) uzerinde ve burun yumusaklarinda su ve toprak bulasigini gordum. O gun Ramazan'in yirmi birinci sabahiydi." Buhari, Leyletu'l-Kadr 1, 13; Muslim, Siyam 215, (1165); Ebu Davud, Salat 320, (1382-1383) Veya Ramazan 3; Ibnu Mace Savm, 56, (1766); Muvatta, I'tikaf 9 (1, 319). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
871 - Abdurrahman Ibnu Ubeyd es-Sunabihi Hz. Bilal-i Habesi (radiyallahu anh)'den nakledilen su hadisi rivayet eder: Hz. Bilal, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Kadir gecesi hakkinda soyle soyledigini isitmistir: "O, son ondan yedinin ilkidir: Yani yirmi ucuncu gece."
(Buhari'de bulunamamistir). 872 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Kadir gecesini (Ramazan'in) yirmi dordunde arayiniz" buyurdu. Buhari, Leyletu'l-Kadr 3. (Muslim'de bulunamadi.). 873 - Zirr Ibnu Hubeys anlatiyor: "Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'a dedim ki, "Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh): "Butun sene geceleri kalkan kimse Kadir gecesine tesaduf edebilir diyormus (ne dersiniz?)." Bana su cevabi verdi: "Kendisinden baska ilah olmayan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, Kadir gecesi Ramazan ayindadir. Ve o gece, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bize kalkmamizi emrettigi gecedir, o da yirmi yedinci gecedir. Bunun emaresi, o gecenin sabahinda gunesin beyaz ve isinsiz olarak dogmasidir." Muslim, Musafirin 179. (762). 874 - Yusuf Ibnu Sa'd anlatiyor: "Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma), Hz. Muaviye'ye biat ettikten sonra, bir adam yanina gelip: "Mu'minlerin yuzunu kara ettin (veya: Ey mu'minlerin yuzunu karartan adam) (diye ofkesini) dile getirdi. Hz. Huseyin (radiyallahu anh) adama (tatlilikla mukabele etti): "- Allah'in rahmetine banasica, niye boyle siddetli cikisiyorsun. Nitekim Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Umeyye'yi (sagken ruyasinda, tek tek halife olup)minbere cikmis gordu. Bu onu uzmustu ki su ayetler indi: "Biz sana Kevser'i verdik" (Kevser 1). "Biz onu sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o buyuk fazilet ve serefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayirlidir (Bu gece senden sonra Beni Umeyye'nin saltanat surecegi) bin aydan hayirlidir." Kasim Ibnu'l-Fadl (merhum der ki: "Beni Umeyye'nin iktidar muddetlerini ay olarak saydik, tam bin aydi, ne fazla ne eksik." Tirmizi, Tefsir,Kadr, (3347). ZELZELE (ZILZAL) SURESI 875 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek, "Bana cami (ozlu) bir sure ogret" talebinde bulundu. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) de ona Iza Zulzilet suresini ogretti. (Tà'lim isi bitince) adam sunu soyledi: "- Seni hakla gonderen Zat'a yemin olsun (buradaki ameller bana yeter), buna asla baska bir (amel) ilave etmeyecegim." Adam ayrilir ayrilmaz Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Adamcagiz kurtuldu!" dedi ve bu sozu iki kere tekrar etti." EbuDavud, Ramazan 9, Salat 326, (1399). 876 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: - "Iza Zulzilet" suresi Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir. " Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 10, (2897). 877 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'dan rivayet edildigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Iza Zulzilet suresi Kur'an-i Kerim'in yarisina denktir. Kul huvallahu ahad (Ihlas) suresi Kur'an-i Kerim'in ucte birine denktir. Kul ya eyyuhe'l Kafirun suresi de Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir." Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 10, (2896). 878 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz: "(Arz) o gun Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatir" mealindeki ayeti okudu ve: "Arzin anlatacagi haberleri nelerdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Yanindakiler: "Allah ve Resulu bilir!"diye cevap verdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi: " Bu haber, kadin ve erkek her kulun arz uzerinde islemis olduklari amellere sahidlik etmesidir. Her kul icin arz: "Su ayda, su gunde, su su islemi yapti" diyecektir." Tirmizi, Kiyamet 8, (2431), Tefsir, Zilzal, (3350). TEKASUR SURESI 879 - Hz. Zubeyr (radiyallahu anh)'in anlattigina gore Tekasur suresinde gecen: "Andolsun o gun elbet ve elbet nimet(ler)den hesaba cekileceksiniz" (8. ayet), ayeti ile ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e soyle demistir: "Ey Allah'in Resulu! (yeyip ictigimiz) hurma ve su olan iki siyahtan ibaretken hangi nimetlerden hesaba cekilecegiz?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verir: "O, mutlaka olacak!" Tirmizi, Tefsir, Tekasur, (3354); Ibnu Mace, Zuhd, 12 (4158). 880 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kulun, kiyamet gunu, hesaba cekilecegi ilk sey (mazhar oldugu) nimettir. Kendisine: "Bedenine sihhat vermedik mi, soguk sudan icirmedik mi?" denecektir." Tirmizi, Tesfir, (3355). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
ERAEYTE (MAUN) SURESI
881 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) demistir ki: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda tencere, kova gibi esyalari ariyeten vermeyi (Maun suresinde zikri gecen) yardim (maun) addederdik." EbuDavud, Zekat 32, (1657). KEVSER SURESI 882 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun mescidde iken hafif bir uyku kestirmesi yapti, sonra gulerek basini kaldirdi. Kendisine: "Ey Allah'in Resulu, nicin guluyorsunuz?" diye sorulunca: " Bana az once su sure nazil oldu" deyip besmele cekti, sonuna kadar Kevser suresini okudu: "Bismillahirrahmanirrahim, Ey Muhammed! Dogrusu sana pek cok nimet vermisizdir. Oyleyse Rabbin icin namaz kil, kurban kes. Dogrusu adi sani ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir" (Kevser 1-3). Resulullah kiraati tamamlayinca sordu: "Kevser'in ne oldugunu biliyor musunuz?" Biz: "- Allah ve Resulu bilir" dedik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Bu bir nehirdir. Rabbim onu bana vadetmistir. O nehir uzerinde pek cok hayirlar var. Bu bir havuzdur da. Kiyamet gunu ummetim onun basinda (su icmek uzere) toplanacak. Bu havuzdaki masrapalar gokteki yildizlar kadar coktur. Derken iclerinden bir kul cikarilip atilacak. Ben mudahale edip: "Ey Rabbim (onu niye atiyorsun) o benim ummetimdendir?" diyecegim. Ancak Cenab-i Hakk: "Bunlar senden sonra ne bid'atler islediler senin haberin yok" diyecek." Buhari, Tefsir, Inna a'taynake'l-kevser 1, Rikak 53, Muslim, Salat 53, (400); Tirmizi,Tefsir, Kevser (3357), Ebu Davud, Sunnet 26, (4747, 4748); Nesai, Salat 21, (2,133,134). 883 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Kureys soyle dedikodu yapmisti: "Muhammed'in erkek evladi yok. Bir oldu mu arkasi kesildi demektir." Bunun uzerine Cenab-i Hakk, Kevser suresini (sonuncu ayet olan): "Asil arkasi kesik olan sana kin tutandir"a kadar inzal buyurdu." Rezin'in ilavesidir. NASR SURESI 884 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iza cae nasrullahi ve'l-feth" suresi Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir." Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2897). 885 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) beni Bedir seyhleri ile birlikte (sohbet ve istisare meclislerine) aliyordu. Bu hal, sanki, birilerinin agrina gitmisti: "Bunu niye bizimle birlikte cemaate aliyorsun, bizim onun kadar oglanlarimiz var?" diye Hz. Omer'e tarizde bulundu. Hz. Omer kendilerine: "Onun kimlerden oldugunu biliyorsunuz" diye cevap ver(ip gecistir)di. Bir gun beni cagirip yine onlarla birlikte meclise aldi. Bu sefer, sirf beni(m liyakatimi) onlara gostermek icin beni cagirdigini anlamistim. Hz. Omer (radiyallahu anh): "Cenab-i Hakk'in Iza cae nasrullah ve'l-feth (Nasr 1) kavl-i serifi hakkinda ne dersiniz?" diye sordu. Cemaatten bazilari: "- Yardima ve fethe mazhar oldugumuz zaman Allah'a hamdetmek ve istigfarda bulunmakla emrolunduk" diye cevap verdi. Bazilari hicbir sey soylemedi. Hz.Omer (radiyallahu anh) bana yonelerek: "Ey Ibnu Abbas, sen de mi boyle soyluyorsun?" dedi. Ben: "Hayir" dedim ve sustum. Hz. Omer: "Oyleyse soyle, sen ne diyorsun?" diye bana soz verdi. Ben su aciklamayi yaptim: "- Bu sure Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ecelidir, kendisine bu sure ile haber verilmistir. Bu surede Cenab-i Hakk (Resulune soyle demistir): "Allah'in nusreti ve fethi geldigi zaman, bil ki bu senin ecelinin artik yakinligina alamettir. Oyle ise hamdederek Rabbini tesbih et ve ona istigfàrda bulun. O tevbeleri kabul edicidir." Bu yorumun uzerine Hz. Omer: "Bundan ben de senin soyledigini anliyorum" dedi. Buhari, Tesfir 4, Menakib 25, Megazi 50, 85; Tirmizi, Tefsir, Feth (Nasr) 3359. IHLAS SURESI 886 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) ashabina: "Sizden biri bir gecede Kur'an-i Kerim'in uctebirini okumaktan aciz midir?" diye sordu. " Buna hangimiz guc yetirebilir?" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): " Allahu Ahad, Allahu's-Samed (Ihlas suresi) Kur'an'in uctebiridir" buyurdu. Buhari, Fedailu'l-Kur'an 13, Tevhid 1; Muslim, Musafirin 259, (811); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2898); Nesai, Iftihah 69, (2,171); Muvatta, Kur'an 17, 19 (1, 208); Ebu Davud, Vitr 18, Salat 353, (1961); Ibnu Mace, Edeb 52, (3787, 3788, 3789). 887 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kimse (ihlas suresini kastederek): "Ey Allah'in Resulu, ben bu sureyi seviyorum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Onu sevmen seni cennete sokacaktir" dedi. Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2903). 888 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kim Kul huvallahu ahad suresini gunde iki yuz sefer okursa, uzerindeki kul borcu haric, elli yillik gunah (amel defterinden) silinir." Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2900). 889 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yataginda uyumak isteyince, sag tarafinin ustune yatar, sonra da Kul huvallahu ahad'i yuz kere okursa, Rab Teala kiyamet gunu kendisine: "Sagin uzerinde cennete gir" diyecektir. Tirmizi, Sevabu'1-Kur'an 10, (2900). 890 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musrikler, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Rabbini bize tavsif et (tanit)!" dediler. Bunun uzerine Ihlas suresi indi. "De ki: O, Allah'dir, bir tekdir. O Allah'tir, sameddir (hicbir seye muhtac degil, her sey O'na muhtac). Dogurmamistir, dogurulmamistir. Hicbir sey O'nun dengi (ve benzeri) degildir" (1-4). Ubey (radiyallahu anh) bu surede gecen bazi tabirleri soyle acikladi: "Samed, dogurmayan ve dogurulmayan demektir, cunku dogan her sey mutlaka olecektir. Olen her seye varis olunacaktir. Allah ise ne olur, ne de O'na varis olunur. "Hicbir sey O'nun dengi (ve benzeri) deg'ildir" ayeti de O'na bir benzer, bir denk olmadigini, Allah'a benzeyen hicbir sey bulunmadigini ifade eder." Tirmizi, Tefsir, Ihlas, 3361, 3362). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
891 - Ebu Vail (rahimehullah) demistir ki: "Samed, efendilikte son mertebeye ulasan efendidir."
Buhari, Tefsir, Ihlas 2. 892 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri diyor ki: "Ademoglu bana setmediyor (hakkimda munasib olmayan soz sarfediyor). Ancak bu ona yakismaz. Ademoglu beni tekzib ediyor, ancak beni tekzib etmek ona yakismaz. Bana ettigi setme gelince: "Bu, onun, bana evlad nisbet etmesidir. Tekzibine gelince, bu onun 'Allah, yarattigi gibi beni tekrar diriltmeyecek' demesidir. Halbuki, ikinci sefer tekrar diriltmek bana, yoktan var etmeye nazaran zor gelecek bir is degildir." Buhari, Tefsir 1, Bed'u'l-Halk 1; Nesai, Cenaiz 117, (4,112). 893 - Yine Buhari ve Nesai'de kaydedilen bir diger rivayette: "Bana olan setmi: "Allah kendisine cocuk edindi" demesidir. Halbuki ben bir tekim, samedim, dogurmayan, dogurulmayan, hicbir misli bulunmayanim." MUAVVIZETEYN SURELERI 894 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hic gorulmemistir: Kul euzu bi-rabbi'l-felak ve Kul euzu bi-rabbi'n-nas sureleri". Muslim, Misafirin 264, (814); Tirmizi, Sevabu'1-Kur'an 12, (2904), Tefsir, Muavvizateyn, (3364); Ebu Davud, Salat 354, (1462,1463); Nesai, Istiaze 1, (8, 251-254). 895 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) Tirmizi'de gelen bir rivayette der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana, her namazin arkasindan Muavvizeteyn'i okumami emretti." Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 12 (2905). 896 - Abdullah Ibnu Hubeyb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hafif bir yagmur ve karanliga maruz kalmistik. Bize namaz kildirsin diye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bekledik." (Ravi der ki; Abdullah Ibnu Hubeyb su manada birseyler daha soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikti ve: " Soyle !" dedi. Ben: "- Ne soyliyeyim?" diye sordum. Bunun uzerine; " Aksama ve sabaha erince Kul huvallahu ahad ve Muavvizeteyn surelerini ucer kere oku. Bu sana, her seye karsi yeterlidir" dedi. Nesai, Isti'aze 1, (8, 250-253). 897 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Cabir oku!" dedi. Ben: "Annem babam sana kurban olsun, ne okuyayim?" diye sordum. Bunun uzerine: " Kul euzu bi-rabbi'l-felak ve KuI euzu bi-rabbi'n-nas surelerini oku!" dedi. Ben de onlari okudum. Resulullah ilaveten: " Bu iki sureyi oku, bunlar gibisini asla okuyamiyacaksin!"dedi. Nesai, Istiaze 1, (8, 254). 898 - Zirr Ibnu Hubeys anlatiyor: "Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'a Muavvizeteyn hakkinda sorarak dedim ki: "Ey Ebu'l-Munzir! Kardesim Ibnu Mes'ud soyle soyle diyor?" Bana su cevabi verdi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sordum. Cevaben: "Bana: "Soyle!" dendi, ben de soyledim" dedi. Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyledigi sekilde soyluyoruz." Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'l-felak 1. 899 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) Ay'a bakarak: "Ey Aise, sunun serrinden Allah'a sigin. Bu, (ayet-i kerimede gecen) gasiktir. (Ayet): "Kayboldugu zaman Ay'in serrinden..." demektir." Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn, (3363). 900 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seytan insanoglunun kalbinin uzerinde tunemis vaziyette bekler. Allah'i zikredince siner, cekilir, gaflet etse vesvese verir." Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'n-nas 1. |
Cvp: Hadis-i Şerifler
TILAVETE TESVIK
901 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su Kur'an'i muhafazaya itina gosterin. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal ‚ kasem olsun Kur'an-i Kerim'in (hafizalardan) kacmasi, develerin baglarindan bosanip kacmasindan daha kolaydir." Buhari, Fedailu'1-Kur'an 23; Muslim, Salatu'l-Musafirin 231 (791). 902 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Resulullah'in soyle soyledigini rivayet etmistir: "Kur'an-i Kerim'i ezberlemis olan kimse, bagli devesi olan kimse gibidir, bu adam devesine itina gosterirse onu elinde tutar, saliverirse deve ceker gider." Buhari, Fedailu'l-Kur'an 23; Muslim, Salatu'l-Musafirin 226, (789); Muvatta, Kur'an, 4, (1,202); Nesai,Salat 37, (2,154). 903 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Aramizda bedevi ve gayr-i Araplarin da bulundugu bir cemaatte Kur'an okuyorduk. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza geldi. "Okuyun, dedi. Her okuyus guzeldir. Oyle kimseler gelecek ki, onlar, Kur'an'in kelime ve lafizlarini, ok yapilacak cubugun duzlenmesi gibi duzleyecekler. Ondan elde edilecek ucreti ahirete birakmayip dunyada alacaklar." Ebu Davud, Salat 139, (830). TILAVET ADABI 904 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Kur'an-i Kerim'i sesinizle guzellestirin." Ebu Davud, Salat 355, (1468); Nesai,Salat 83, (2,179,180); Ibnu Mace, Ikamet 176, (1342). Derim ki: Buhari, bu rivayeti Sahih'inin sonunda bab basliginda (tercumede) kaydetmistir (Tevhid 52). "Kur'an'in sesle tezyininden maksad, kiraat sirasinda sesin yukseltilmesidir (Dogruyu Allah bilir). 905 - Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an'i Arap lahn'i ve Arap sesleri uzere okuyun. Sakin ha ehl-i ask ve ehl-i kitabeyn'in lahn'i uzere okumayin. Bilesiniz, benden sonra bir kavm gelecek ki, onlar Kur'an'i okurken, sarki ve matem tercii gibi terci' ile okuyacaklar. Onlarin (imanlari laftadir) girtlaklarindan ote gecmez. KaIbleri fitne ve fesada ugramistir. Boylelerinden hoslanan kimselerin kalpleri de fitne ve fesad icindedir." Rezin rivayet etmistir. (Suyuti, Camiu's-Sagirde kaydeder (Feyzu'l-Kadir 2, 65). 906 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde i'tikaf'a girmisti. Cemaatin Kur'an'i cehri olarak okuduklarini isitti. Perdeyi aralayip soyle seslendi: "Bilin ki, herkes Rabbine hususi sekilde munacaatta bulunuyor, bir birinizi (seslerinizle) rahatsiz etmeyin. Biriniz okurken (veya namazda iken) digerinin kiraatini bastirmasin." Ebu Davud, Salat 315, (1332). 907 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir gece bir adam kalkip yuksek sesle Kur'an okudu. Sabah olunca, Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "(Su kimseye Allah rahmet buyursun) iskat etmis oldugum bir ayeti bana hatirlatmis oldu" dedi." Buhari, Sehadat 11, Fedailu'l-Kur'an 26; Muslim, Musafirin 225, (788); Ebu Davud, Salat 315, (1331). 908 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben evimin daminda otururken Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatini isitirdim." Nesai, Iftihah 81, (2,179); Ibnu Mace, Ikamet 179, (1349). 909 - Abdullah Ibnu Ebi Kays anlatiyor: "Hz. Aise'ye, "Resulullah'in geceleyin kiraati nasildi? gizli mi okurdu, sesli mi okurdu?" diye sordum. Bana: " Her iki sekilde de okurdu: Bazan gizli, bazan sesli!" diye cevap verdi. Ben: "Bu iste genislik yapan Allah'a hamdolsun" dedim.. Tirmizi, Salat 330, (449), Sevabu'l-Kur'an 23, (2925); Ebu Davud, Salat, 343, (1437); Nesai, Salatu'l-Leyl 23, (3, 224); Tirmizi hadise: "Hasen-sahih" demistir. 910 - Katade (merhum) anlatiyor: "Hz. Enes (radiyallahu anh)'e Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatindan sordum. Su cevabi verdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) medleri (uzun heceleri) uzatirdi." Sonra ornek olarak Bismillahirrahmanirrahim'i okudu ve uzatilacak yerleri belirgin sekilde uzatti: Bismillaahi'yi uzatti, er-rahmaan'i uzatti, er rahiim'i uzatti." Buhari, Fedaili'1-Kur'an 42, 29; Ebu Davud, Salat 355, (1465). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
911 - Ummu Seleme (radiyallahu anha)'den, "Onun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatini acik bir sekilde harf harf tavsif ettigi rivayet edilmistir."
Tirmizi, Sevabu'I-Kur'an 23, (2924); Ebu Davud, Salat 335, (1456); NesaI, Salat 83, (2,181). 912 - Abdullah Ibnu Mugaffel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i devesinin ustunde Feth suresini okurken gordum. Sureyi terci' uzere okuyordu." Buhari, Fedailu'l-Kur'an 24, 30, Megazi 48, Tefsir, Feth 1, Tevhid 50; Muslim, Musafirin 237, (794); Ebu Davud, Salat 355, (1467). 913 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anilatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Bismillahirrahmanirrahim, elhamdu lillahi rabbilalemin diye Fatiha suresini ayet ayet tertil uzere okurdu." Rezin ilavesidir. 914 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: " Kur'an'i bana oku!" dedi. Ben (hayretle): "- Sana indirilmis bulunan Kur'an'i mi sana okuyayim?" diye sordum. Bana: " Evet, ben onu kendimden baskasindan dinlemeyi seviyorum!" dedi. Ben de ona Nisa suresini okumaya basladim. Ne zaman ki, "Her ummete her sahid getirdigimiz ve ey Muhammed, seni de bunlara sahid getirdigimiz vakit durumlari nasil olacak?" mealindeki ayete (41. ayet) geldim. " Dur!"dedi. Durdum ve donup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a baktim. Bir de ne goreyim, iki gozunden de yaslar akiyordu." Buhari, Fedailu'l-Kur'an 32, 33, 35; Muslim, Musafirin 247, (700); Tirmizi, Tefsir, Nisa, (3027, 3028); Ebu Davud, Ilm 13, (3668). 915 - Esma (radiyallahu anha) anlatiyor: "Seleften hic kimse Kur'an-i Kerim'in tilaveti sirasinda bayilip dusmezdi. Onlar aglarlar ve urperirlerdi. Sonra bedenleri ve kalpleri zikrullah icin yumusardi." Rezin ilavesidir. (Bagavi Tefsiri'nden alinmistir 7, 238). 916 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden kim Vettini ve'z-zeytuni suresini okuyup son ayeti olan: "Allah hakimlerin hakimi degil mi?" (8. ayet) ayetine gelince: "Evet, ben buna sehadet edenlerdenim" desin. Kim de La uksimu bi-yevmi'l-kiyame'yi okuyup son ayeti olan "(Butun bunlari yapan Allah) oluleri tekrar diriltmeye kadir degil midir?" (Kiyamet 40) ayetini de okudu mu: "Rabbimizin izzetine andolsun evet!" desin. Kim de Murselat suresini okuyup en sondaki, "Artik bundan sonra hangi soze inanacak onlar?" (50. ayet) ayetini de tamamladi mi: "Allahu Teala'ya inandik" desin." (Ebu Davud, Salat 154, (887); Tirmizi, Tefsir, Tin, (3344), Hadis; Ebu Davud'da tam olarak, Tirmizi'de, "Ben buna sehadet edenlerdenim"e kadar olan kismi rivayet edilmistir. 917 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri geceleyin kalkinca Kur'an diline dolasip ne dedigini anlamamaya baslayinca hemen yatsin." Muslim, Musafirin 223, (787); Ebu Davud, Salat 308, (1311). 918 - Huzeyfe (radiyallahu anh) soyle demistir: "Ey Kurra cemaati, dogru yolda gidin. Siz cok one gecmis kimselersiniz. Eger (dogru yoldan ayrilarak, ifrat ve tefritle), saga sola meyledecek olursaniz (kotulukte cok one gecmis bulunarak) buyuk bir dalalete dusmus olacaksiniz." Buhari, I'tisam 2. KUR'AN'I HIZB VE EVRAD KILMA 919 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As'in daha once zikri gecen: "Bana haber verildi ki sen gunduzleri oruc tutuyor, geceleri de namaz kiliyormussun, dogru mu?.." diye baslayan hadis bu konuya girer. 920 - Abdurrahman Ibnu Abdi'l-Kari (rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh)'in soyle soyledigini isittim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kismi okumadan uyursa bunu sabah namazi ile ogle namazi arasinda tamamlasin. Bu takdirde, sanki gece (mutad vaktinde) okumus gibi ayni Sevaba nail olur." Muslim, Musafirin 142, (747); Muvatta, Kur'an 3, (1, 200); Tirmizi, Salat 20, (581); Ebu Davud, Salat 309, (1313). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
IHTILAFIN CEVAZI
921 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hisam Ibnu Hakim Ibni Hizam'i, Furkan suresini farkli sekillerde okurken dinledim. Resulullah ( aleyhissalatu vesselam) bana bu sekillerden hicbiriyle okumamisti. Namazin icinde adamin uzerine atilacak oldum. Kendimi zorla zabtedip namazi bitirmesini bekledim. Selami verir vermez ridasindan tutup kendime dogru cektim ve: "Sana bu sureyi (boyle okumayi) kim ogretti?" diye sordum. Hisam: "Onu bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ogretti!" demez mi! (Tepem atti): "- Yalan soyluyorsun, onu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana da ogretti, ama senin okuduguna hic benzemiyor!" dedim. Adami derdest edip dogru Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturdum. "- Ey Allah'in Resulu, dedim, bu adami Furkan suresini, bana hic okumadigin cok farkli sekillerde okuyor gordum!" Resulullah, sukunetle: " Hele yakasini sal!" diye emretti ve ona donerek: " Ey Hisam oku bakalim!" dedi. Hisam, kendisinden isittigim sekilde, sureyi yeniden okudu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana yonelerek: " Evet, sure bu sekilde indirildi!" buyurdu. Sonra bana: " Ey Omer, dedi. Sen de oku!" Ayni sureyi ben de, bana ogretmis oldugu sekilde okudum. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapti: " Evet sure bu sekilde (de) nazil oldu. Biliniz ki, bu Kur'an yedi harf (sekil) uzere indirilmistir. Bunlardan hangisi kolayiniza gelirse onunla okuyun." Buhari, Fedailu'l-Kur'an 5, 27, Husumat 4, Tevhid 53; Muslim, Musafirin 270, (818); Ebu Davud, Salat 357, (1475); TirmizI, Kira'at 2, (2944); NesaI, Salat 37, (2, 150-152); Muvatta, Kur'an 5, (1,102). KUR'AN'IN TERTIBI BOLUMU KUR'AN'IN TERTIBI VE CEM'I 922 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), (irtidad edenlere karsi yapilan) Yemame Savasi sirasinda beni cagirtti. Gittim. Yaninda Hz. Omer (radiyallahu anh) oturuyordu. Ebu Bekir bana: "- Bak! Omer, bana gelip: "Kurra'nin da katilmis bulundugu Yemame savaslari siddetlendi. Ben her yerde kurralari tuketeceginden, onlarla birlikte Kur'an'in da cokca zayi olacagindan korkuyorum. Bu sebeple Kur'an'in cem'edilmesini emretmeni uygun goruyorum!" dedi. Ben kendisine: "- Resulullah'in yapmadigi bir seyi nasil yaparim?" diye cevap verdim. Ancak Omer (radiyallahu anh): "- Bunda hayir var!" diye israr etti. Ben her ne kadar bu meseleye yanasmak istemedi isem de Omer, taleb ve muracaatlarinin pesini birakmadi. Sonunda Allah, Omer'de aklini yatirdigi seye benim de aklimi yatirdi. Ben de meselenin geregine aynen Omer gibi inanmaya basladim." Zeyd devamla der ki: "Ebu Bekir (radiyallahu anh) bana yonelerek sunu soyledi: "- Sen genc, akilli bir kimsesin, hic bir hususta sana karsi bir itimadsizligimiz yok. Ustelik sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy katipligi yaptin, nazil olan vahiyleri yazdin. Simdi Kur'an'in pesine dus ve onu cem'et!" Zeyd (radiyallahu anh) der ki: "Allah'a yemin olsun, Ebu Bekir bana daglardan birini tasima vazifesi verse bu teklif ettigin isten daha agir gelmezdi. Kendisine itiraz ettim: "- Siz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yapmadigi bir seyi nasil yaparsiniz?" dedim. Ebu Bekir (radiyallahu anh) beni ikna icin: "- Vallahi bu, hayirli bir istir!" dedi, taleb ve muracaatlarinin pesini birakmadi. Oyle ki, sonunda Allah, Hz. Ebu Bekr'in aklini yatirdigi gibi bu ise benim aklimi da yatirdi. Artik Kur'an'in pesine dustum. Onu kumas parcalari, hurma yapraklari, duz tas parcalari ve ezberlemis olanlarin hafizalarindan toplamaya basladim. Tevbe suresinin son kismini Huzeyme -veya Ebu Huzeyme- el-Ensari'nin yaninda buldum. Bu kismi ondan baskasinin yaninda bulamamistim. (Cem ettigim) sahifeler Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in yaninda idi. Vefat edinceye kadar da orada kaldi. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh)'e intikal etti. Allah ruhunu kabzedinceye kadar onun yaninda kaldi. Sonra Resulullah'in zevce-i pakleri Hafsa Bintu Omer Ibni'l-Hattab (radiyallahu anhuma)'a intikal etti ve onun yaninda kaldi." Buhari, Fedailu'1-Kur'an 3, 4, Tefsir, Tevbe 20, Ahkam 37; Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3102). 923 - Zuhri, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten rivayet ediyor: "Huzeyfe (radiyallahu anh) Hz. Osman (radiyallahu anh)'in yanina geldi ve: "- Ey Emiru'l-Mu'minin! Yahudiler ve Hiristiyanlar gibi, kitaplari hakkinda ihtilafa dusmeden, bu ummetin imdadina yetis!" dedi. Hz. Osman (radiyallahu anh) derhal Hz. Hafsa (radiyallahu anha)'ya birisini yollayarak: "- Sendeki Suhuf'u bize gonder, istinsah edip sana tekrar iade edecegiz" diye haber saldi. Hz. Hafsa (radiyallahu anha) da gonderdi. Hz. Osman (radiyallahu anh) Kur'an'in istinsahi icin Zeyd Ibnu Sabit, Abdullah Ibnu'z-Zubeyr, Said Ibnu'l-As ve Abdullah Ibnu'l-Haris Ibni Hisam (radiyallahu anhum ecmain)'a emretti: Onlar da bunu istinsah ettiler. Hz. Osman Kureysli gruba: "Kur'an-i Kerim'le ilgili olarak herhangi bir hususta siz ve Zeyd Ibnu Sabit ihtilaf edecek olursaniz, onu Kureys lisanina uygun olarak yazin. Cunku Kur'an onlarin lisani uzere indi" dedi. Calisma esnasinda hey'et bu minval uzere hareket ettiler. Suhuf'u mushaflar halinde ortaya koyma isi bitince, Hz. Osman (radiyallahu anh) her diyara bir mushaf gonderdi. Ayrica bunun haricinde kalan bir sahife veya mushafin yakilmasini emretti. Zeyd (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan isitmis oldugum, Ahzab suresine ait bir ayet(e ait yazili parca bana gelmemisti), eksikti. Onu arastirdim. Sonunda Huzeyme Ibnu Sabit el-Ensari (radiyallahu anh)'de cikti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun sahitligini iki kisinin sahitligine denk tutmustu. Bu ayet su idi: (Mealen): "Mu'minlerden Allah'a verdigi ahdi yerine getiren kimseler vardir. Kimi, bu ugurda canini vermis, kimi de beklemektedir. Ahdlerini hic degistirmemislerdir" (Ahzab 23). Buhari, Fedailu'l-Kur'an 2, 3, Menakib 3, Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3103). 924 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda Kur'an-i Kerim'i dort kisi cem'etmistir ve hepsi de Ensari'dir: Ubey Ibnu Ka'b, Muaz Ibnu Cebel, Zeyd Ibnu Sabit, Ebu Zeyd (radiyallahu anhum ecmain). "Enes'e: "Ebu Zeyd de kim?" diye Sorunca: "Amcalarimdan biri"dedi." Buhari, Fedailu'l-Kur'an 8, Menakibu'l- Ensar 17; Muslim, Fedailu's-Sahabe 119, (2465); Tirmizi, Menakib, (3796). 925 - Buhari'nin bir diger rivayetinde Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda Muhkem'i cem'ettim" demistir. Yanindakiler kendisinden: "Muhkem'le neyi kastediyorsun?" diye sorunca: "Muhkem, mufassal (sureler)dir" diye cevap vermistir". Buhari, Fedailu'I-Kur'an 25. TEVBE 926 - Haris Ibnu Suveyd anlatiyor: "Abdullah Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)' dendi, digeri de kendisinden. Dedi ki: "Mu'min gunahini soyle gorur: "O, sanki uzerine her an dusme tehlikesi olan bir dagin dibinde oturmaktadir. Dag duser mi diye korkar durur. Facir ise, gunahi burnunun uzerinden gecen bir sinek gibi gorur" Ibnu Mes'ud bunu soyledikten sonra eliyle, Soyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmistir. Sonra dedi ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini duydum: "Allah, mu'min kulunun tevbesinden, tipki su kimse gibi sevinir: "Bir adam hic bitki bulunmayan, issiz, tehlikeli bir colde, beraberinde yiyecegini ve icecegini uzerine yuklemis oldugu binegi ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) basini yere koyup uyur. Uyandigi zaman gorur ki, hayvani basini alip gitmistir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda ac, susuz, yorgun ve bitap dusup: "Hayvanimin kayboldugu yere donup orada olunceye kadar uyuyayim" der. Gelip olum uykusuna yatmak uzere kolunun uzerine basini koyup uzanir. Derken bir ara uyanir. Bir de ne gorsun! Basi ucunda hayvani durmaktadir, uzerinde de yiyecek ve icecekleri. Iste Allah'in, mu'min kulunun tevbesinden duydugu sevinc, kaybolan binegine azigiyla birlikte kavusan bu adamin sevincinden fazladir. " Muslim'in bir rivayetinde su ziyade var: "(Sonra adam sevincinin siddetinden sasirarak soyle dedi: "Ey Allah'im, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim." Buhari, Da'avat 4; Muslim 3, (2744); Tirmizi, Kiyamet 50, (2499, 2500). 927 - Zirru'bnu Hubeys anlatiyor: "Saffan Ibnu Assal el-Muradi (radiyallahu anh) bize, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledig'ini rivayet etti: "Magrib cihetinde bir kapi vardir. Bu kapinin genisligi -veya bunun genisligi binekli bir kimsenin yuruyusuyle- kirk veya yetmis senedir. Allah o kapiyi arz ve semalari yarattigi gun yaratti. Iste bu kapi, gunes batidan doguncaya kadar tevbe icin aciktir. " Tirmizi, Da'avat 102, (3529). 928 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim gunes batidan dogmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder." Muslim, Zikr 43, (2703). 929 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikce Allah, kulun tevbesini kabul eder. " Tirmizi, Da'avat 103, (3531); Ibnu Mace, Zuhd 30, (4253). 930 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gunduz gunah isleyenlerin tevbesini kabul etmek icin geceleyin elini acar. Gece gunah isleyenlerin tevbesini kabul etmek icin de gunduz elini acar, bu hal, gunes batidan doguncaya kadar devam edecektir. Burada "el", Allah'in ihsan ve fazlindan kinayedir. Muslim, Tevbe 32, (2760). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
931 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden once yasayanlar arasinda doksan dokuz kisiyi olduren bir adam vardi. Bir ara yeryuzunun en bilgin kisisini sordu. Kendisine bir rahib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kisi oldurdugunu, kendisi icin bir tevbe imkaninin olup olmadigini sordu. Rahib: "Hayir yoktur!" dedi. Herif onu da oldurup cinayetini yuze tamamladi.
Adamcagiz, yeryuzunun en bilginini sormaya devam etti. Kendisine alim bir kisi tarif edildi. Ona gelip, yuz kisi oldurdugunu, kendisi icin bir tevbe imkani olup olmadigini sordu. Alim: "Evet, vardir, seninle tevben arasina kim perde olabilir?" dedi. Ve ilave etti: "Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine donmeyeceksin. Zira orasi kotu bir yer. " Adam yola cikti. Giderken yari yola varir varmaz olum melegi gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkinda ihtilafa dustuler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekar olarak geldi. Kalben Allah yonelmisti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hicbir hayir islemedi" dediler. Onlar boyle cekisirken insan suretinde bir baska melek, yanlarina geldi. Melekler onu aralarinda hakem yaptilar. Hakem onlara: "Onun ciktigi yerle, gitmekte oldugu yer arasini olcun, hangi tarafa daha yakinsa ona teslim edin" dedi. Olctuler, gorduler ki, gitmeyi arzu ettigi (iyiler diyarina) bir karis daha yakin. Onu hemen rahmet melekleri aldilar." Bir rivayette su ziyade var: "Bir miktar yol gidince, olum gelip catti. Adamcagiz yonunu salih koye dogru cevirdi. Boylece o koy ehlinden sayildi." Buhari, Enbiya 50; Muslim, Tevbe 46, (2766); Ibnu Mace, Diyat 2, (2621). 932 - Bir diger rivayette (ayni hikaye ile ilgili olarak) soyle denmistir: "Allah Teala beriki koye adamdan uzaklasmayi, obur koye de yaklasmayi vahyetti, sonra da: "Adamin geldigi ve gitmekte oldugu koylere uzakliklarini olcup kiyaslayin" dedi." Buhari, ayni bab. 933 - Hz.Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanoglunun herbiri hatakardir. Ancak hatakarlarin en hayirlisi tevbekar olanlaridir." Tirmizi, Kiyamet 50, (2501); Ibnu Mace, Zuhd 30, (4251). RUYA VE RUYA ADABINA DAIR HADISLER 934 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zaman yaklasinca, mu'minin ruyasi, neredeyse yalan soylemeyecek. Esasen mu'minin ruyasi, peygamberligin kirk alti cuzunden bir cuzdur." Buhari'nin rivayetinde su ziyade var: "Peygamberlikten cuz olan sey yalan olamaz." Buhari, Ta'bir 26; Muslim, Ruya 8, (2263); Tirmizi, Ruya 1, (2271); Ebu Davud, Edeb 96, (5019). 935 - Ebu Katade (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isitmistir: "Ruya Allah'tandir. Hulm (sikintili ruya) seytandandir. Oyle ise, sizden biri, hosuna gitmeyen kotu bir ruya (hulm) gorecek olursa sol tarafina tukursun ve ondan Allaha istiaze etsin (siginsin). (Boyle yaparsa seytan) kendisine asla zarar edemiyecektir." Buhari Tibb 39, Bed'u'l-Halk 11, Tà'bir 3, 4, 10,14, 46; Muslim, Ruya 5, (2262); Muvatta 1, (2, 957); Tirmizi, Ruya 4, (2288); Ebu Davud, Edeb 96, (5021). 936 - Buhari'nin bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurur: "Beni ruyada goren, gercekten beni gormustur, cunku seytan benim suretime giremez." Buhari, Tabir 2, 10; Muslim, Ruya 10; (2266); Muvatta, Ruya 1, (2, 956). 937 - Ebu Rezin el-Ukeyli Lakit Ibnu Amir Ibni Sabire (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'minin ruyasi, nubuvvetin kirk cuzunden bir cuzdur. Bu ruya, anlatilmadigi muddetce bir kusun ayaginda (takili vaziyette) durur. Anlatilacak olursa hemen duser." Tirmizi, Ru'ya 6, (2279, 2280); Ebu Davud, Edeb 96, (5020). 938 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Mu'minin ruyasi, nubuvvetin kirk alti cuzunden bir cuzdur." Buhari, Ta'bir 4, Muvaatta 1, (2, 956). 939 - Tirmizi'de Ebu Said'den su rivayet kaydedilmistir: "En sadik ruya seher vakitlerinde gorulen ruyadir." Tirmizi, Ru'ya 3, (2275). 940 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demisti: "Benden sonra, peygamberlikten sadece mubessirat (mujdeciler) kalacaktir!"Yanindakiler sordu: "- Mubessirat da nedir`?" " Salih ruyadirl" diye cevap verdi." Muvatta'nin rivayetinde su ziyade var: "Salih ruyayi salih kisi gorur veya ona gosterilir." Buhari, Tabir, 5; Muvatta, Ruya 3, (2, 957); Ebu Davud, Edeb 96,(5017). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
TA'BIR EDILMIS RUYALAR
941 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sik sik: "Sizden bir ruya goren yok mu?" diye sorardi. Gorenler de, O'na Allah'in diledigi kadar anlatirlardi. Bir sabah bize yine sordu: " Sizden bir ruya goren yok mu ?" Kendisine: "- Bizden kimse bir Sey gormedi!" dediler. Bunun uzerine: " Ama ben gordum" dedi ve anlatti: "Bu gece bana iki kisi geldi. Beni alip haydi yuru! dediler. Yurudum. Yatan bir adamin yanina geldik. Yanida biri, elinde bir kaya oldugu halde basucunda duruyordu. Bazan bu kayayi basina indirip onunla basini yariyordu, tas da saga sola yuvarlanip gidiyordu. Adam tasi takip ediyor ve tekrar aliyordu. Ama, basi eskisi gibi iyilesinceye kadar vurmuyordu. Iyilestikten sonra tekrar indiriyor, onceki yaptiklarini aynen yeniliyordu. Beni getirenlere: - Subhanallah ! nedir bu ? dedim. Dinlemeyip: - Yuru! Yuru! dediler. Yuruduk, sirtustu uzanmis birinin yanina geldik. Bunun da yaninda, elinde demir kancalar bulunan biri duruyordu. Adamin bir yuzune gelip, cengeli takip yuzunun yarisini ensesine kadar soyuyordu. Burnu, gozu enseye kadar soyuluyordu. Sonra obur tarafina gecip, ayni sekilde diger yuzunun derisini de ensesine kadar soyuyordu. Bu da, yuz derileri iyilesip eskisi gibi sihhate kavusuncaya kadar bekliyor, sonra tekrar once yaptiklarini yapmaya basliyordu. Ben burada da: - Subhanallah, nedir bu? dedim. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Firin gibi bir yere geldik. Icinden birtakim gurultuler, sesler geliyordu. Gorduk ki, icinde bir kisim ciplak kadinlar ve erkekler var. Asagi taraflarindan bir alev yukselip onlari yaliyordu. Bu alev onlara ulasinca ciglik kopariyorlardi. Ben yine dayanamayip: - Bunlar kimdir? diye sordum. Bana cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Kan gibi kirmizi bir nehir kenarina geldik. Nehirde yuzen bir adam vardi. Nehir kenarinda da yaninda bir cok tas bulunan bir adam duruyordu. Adam bir muddet yuzup kiyiya dogru yanasinca yaninda taslar bulunan kiyidaki adam geliyor, oburu agzini aciyor bu da ona bir tas atip kovaliyordu. Adam bir muddet yuzdukten sonra geri donup adama dogru yine yaklasiyordu. Her donusunde agzini aciyor, kiyidaki de ona bir tas atiyordu. Ben yine dayanamayip: - Bu nedir? diye sordum. Cevap vermeyip yine: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Cok cirkin gorunuslu bir adamin yanina geldik. Boylesi cirkin kimseyi gormemissindir. Bunun yaninda bir ates vardi. Adam atesi tutusturup etrafinda donuyordu. Ben yine: - Bu nedir? diye sordum. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Iri iri agaclari olan bir bahceye geldik. Icerisinde her cesit bahar cicekleri vardi. Bu bahcenin icinde cok uzun boylu bir adam vardi. Semaya yukselen basini neredeyse goremiyordum. Etrafinda cok sayida cocuklar vardi. Ben yine: - Bunlar kimdir? dedim. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Ulu bir agacin yanina geldik. Ne bundan daha buyuk, ne de daha guzel bir agàc hic gormedim. Arkadaslarim: - Agaca cik ! dediler. Beraberce cikmaya basladik. Altun ve gumus tuglalarla yapilmis bir sehre dogru yukselmeye basladik. Derken sehrin kapisina geldik. Kapiyi calip acmalarini istedik. Actilar ve beraberce girdik. Bizi bir kisim insanlar karsiladi. Bunlar yaratilisca bir yarisi cok guzel, diger yarisi da cok cirkin kimselerdir. Sanki boylesine guzellik, boylesine cirkinlik gormemissindir. Arkadaslarim onlara: - Gidin su nehire banin! dediler. Megerse orada acikta bir nehir varmis. Suyu sanki safi suttu, bembeyaz. . . Gidip icine banip ciktilar. Cirkinlikleri tamamen gitmis olark geri geldiler. Iki taraflari da en guzel sekli almisti. Beni dolastiran arkadaslarim acikladilar: - Bu gordugun, Adn cennetidir. Su da metin makamindir. Gozumu cevirip baktim. Bu bir saraydi, tipki beyaz bir bulut gibi. - Beni gezdirin, icine bir gireyim! dedim. - Simdilik hayir! Amma mutlaka gireceksin, dediler. Ben: - Geceden beri acaip seyler gordum, neydi bunlar?diye sordum. - Sana anlatacagiz, dediler ve anlattilar: - Tasla basi yarilan, o ilk gordugun adam, Kur'an'i atip reddeden, farz namazlarda uyuyup kilmayan kimsedir. Ensesine kadar yuzunun derileri, burnu, gozu soyulan adam, evinden cikip yalanlar uydurup, etrafa yalan saran kimsedir. Firin gibi bir binanin icinde gordugun kadinli erkekli ciplak kimseler, zina yapan erkek ve kadinlardir. Kan nehrinde yuzup agzina tas atilan adam faiz yiyen adamdir. Atesin yaninda durup onu yakan ve etrafinda donen pis manzarali adam, cehennemin, atesin bekcisidir. Bahcede gordugun uzun boylu adam Ibrahim (aleyhissalatu vesselam)'di. Onun etrafindaki cocuklar ise, fitrat uzere (buluga ermeden) olen cocuklardir. " Cemaatten biri hemen atilarak: "- Ey Allah'in Resulu! Musrik cocuklari da mi`?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): " Evet, dedi, musrik cocuklari da." ve anlatmaya devam etti: " Yarisi guzel yarisi cirkin yaratilisli olan adamlara gelince, bunlar iyi amellerle kotu amelleri birbirine karistirip her ikisini de yapan kimselerdir. Allah onlari affetmistir." Buhari, Tà'bir 48, Ezan (Sifatu's-Sal t) 156, Teheccut 12, Cenaiz 93, Buyu 2. Cihad 4, Bedul-Halk 6, Enbiya 8, Tefsir, Ber et 15, Edeb 69; Muslim 23, (2275); Tirmizi, Ru'ya 10, (2295). 942 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biz one gecen sonunculariz. Ben uyurken bana arzin hazineleri getirildi. Elime altindan iki bilezik kondu. Bunlar benim nazarimda buyuduler ve beni kederlendirdiler. Bana: "Bunlara ufle" diye vahyedildi. Ben de ufledim, derken ucup gittiler. Ben bunlari, cikacak olan ve aralarinda bulundugum iki yalanci olarak te'vil ettim: Birisi San 'a'nin lideri, digeri de Yemame'nin lideridir. " Buhari, Ta'bir 40, 70; Muslim, Ruya,22, (2274), Tirmizi,10, (2293). 943 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ruyamda kendimi Mekke'den, hurma agaclari bulunan bir beldeye hicret ediyorum gordum. Ben bunu, hicretimin Yemame'ye veya Hacer'e olacagi seklinde tahmin etmistim, meger Yesrib Sehrine imis. Bu ruyamda kendimi bir kilinci salliyor gordum, kilincin basi kopmustu. Bu, Uhud Savasi'nda mu'minlerin maruz kaldiklari musibete delalet ediyormus. Sonra kilincimi tekrar salladim. Bu sefer, eskisinden daha iyi bir hal aldi. Bu da, Cenab-i Hakk'in fetih ve Muslumanlarin biraraya gelmeleri nevinden lutfettigi nimetlerine delalet etti. O ayni ruyamda sigirlar ve Allah'in (verdigi baska) hayrini gordum. Sigirlar Uhud gununde mu'minlerden bir cemaate cikti, (gordugum baska) hayir da Allah'in Bedir'den sonra (nasib ettigi fetihlerin) hayri ve bize Rabbimizin lutfettigi (Bedru'l-Mev'id) sidkinin sevabi olarak cikti." Buhari, Ta'bir 39, 44, Menakib 25, Megazi 9, 26, Menakibu'l-Ensar 45; Muslim, Ru'ya 20,(2272). 944 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Ben bu gece, ru'yamda, kendimi Ukbe Ibnu Rafi'in evinde imisim gordum. Orada bana Ibnu Tab denen cinsten taze hurma getirildi. Ben bu ruyayi soyle te'vil ettim: "Yukselme dunyada bizimdir, ahirette de hayirli akibet bizimdir, dinimiz de tamamlanmistir." Muslim, Ru'ya 18, (2270); Ebu Davud, Edeb 96, (5026). 945 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demisti: "Ben (ruyamda), saclari karma karisik siyah bir kadinin Medine'den cikip Mehyea'ya indigini gordum. Burasi Cuhfe'dir. Ben bunu, Medine' deki vebanin oraya nakledilmesine yordum. Buhari, Tabir 41, 42, 43; Tirmizi, Ru'ya 10, (2291). 946 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda kisi, bir ruya gorecek olsa onu aleyhissalatu vesselam efendimize anlatirdi. O siralarda ben genc, bekar bir delikanliydim, mescidde yatip kalkiyordum. Bir gun ruyamda, iki melegin beni yakalayip cehennemin kenarina kadar getirdiklerini gordum. Cehennem kuyu cemberi gibi cemberlenmisti. Keza (kova takilan) kuyu diregi gibi iki de diregi vardi. Cehennemde bazi insanlar vardi ki onlari tanidim. Hemen istiazeye baslayip uc kere: "Atesten Allah'a siginirim" dedim. Derken beni getiren iki melegi ucuncu bir melek karsilayip, bana: "Niye korkuyorsun? (korkma)" dedi. Ben bu ruyayi kizkardesim Hafsa (radiyallahu anha)'ya anlattim. Hafsa da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlatmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "- Abdullah ne iyi insan, keske bir de gece namazi kilsa!" demis. Salim der ki: "Abdullah bundan sonra geceleri pek az uyur oldu!" Buhari, Ta'bir, 35, 36, Salat 58, Teheccut 2, Fedailul-Ashab 19; Muslim, Fedailus-Sahabe 140, (2479). 947 - Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) bir baska rivayette soyle demektedir: "Ruyamda, avucumda seraka denen iyi cins ipekten bir parca gordum, cennette, her nereyi arzu etsem beni oraya ucuruyordu. Bu ruyami Hafsa (radiyallahu anha)'ya anlattim. O da Resulullah'a anlatmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kardesin salih bir kimse" diye yormus." Buhari, Ta'bir 25; Muslim, Fedailu's-Sahabe 139, (2478). 948 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun: " Sizden bir ruya goren var mi?" diye sual buyurdular. Cemaatten bir adam: "- Evet ben (soyle bir ruya gordum): Sanki gokten inmis bir terazi vardi. Siz ve Ebu Bekir tartildiniz. Sen, Ebu Bekir'den agir geldin. Ebu Bekir'le Omer de tartildilar. Ebu Bekir agir geldi. Sonra Omer'le Osman tartildilar. Omer agir basti. Sonra terazi kaldirildi" dedi. (Adam sozunu bitirince) Resulullah (aleyhissalatu vesselamin mubarek yuzlerinde memnuniyetsizlik gorduk." Ebu Davud, Sunnet 9, (4634), Tirmizi, Ruya 10, (2288). 949 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek su ruyayi anlatti: "Bu gece ruyamda buluta benzer bir sey gordum, ondan yag ve bal yagiyordu. Insanlar da ellerini acip bu yagmurdan almaya calisiyorlardi. Azicik alan da vardi, cokca alabilen de. Derken arzdan semaya kadar uzanan bir ip gordum. Siz o ipe yapisip ciktiniz. Sizden sonra birisi ona tutunup o da cikti. Sonra bir digeri yukseldi, sonra bir digeri daha ipe tutundu, ama ip koptu. Ancak onun icin ipi eklediler, o da yukseldi." Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) atilarak: "- Ey Allah'in Resulu, Annem babam sana kurban olsun, musaade buyursaniz ben yorayim!" dedi. Resulullah da: " Pekala, yor!" dedi. Hz. Ebu Bekir sunlari soyledi: "- O bulutumsu golgelik, Islam bulutudur. Ondan yagan bal ve yag Kur'andir. Kur'an'in (bal gibi) halaveti ve (yag gibi) yumusakligidir. Insanlarin bundan avuc avuc almalari Kur'an'dan kiminin cok, kiminin az miktarda istifadeleridir. Arzdan semaya inen ip ise, senin getirdigin hakikattir. Sen buna yapismissin, Allah o sebeple seni yuceltecektir. Senden sonra bir adam daha ona yapisacak ve onunla yucelecek, ondan sonra biri daha ona yapisip o da yucelecek. Ondan sonra biri daha yapisir, fakat ip kopar, ancak onun icin ip ulanir o da yapisip yukselir. Ey Allah'in Rasulu, annem babam sana feda olsun, dogru te'vil edip etmedigimi haber ver ! " Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi: " Bazi te'vilinde isabet ettin, bazi te'vilinde de hata ettin." "- Oyleyse, Allah'a kasem olsun, hatalarimi soyleyeceksin!" " Hayir, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yemin verme!" Buhari, Ta'bir 11, 47; Muslim, Ru'ya 17, (2269); Tirmizi, Ru'ya 10, (2294); Ebu Davud, Sunnet 9, (4632); Ibnu Mace, Ru'ya 10, (3918). 950 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ruyamda hucreme uc ayin dustugunu gordum. Ruyami babam Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e anlattim. Sukut etti, cevap vermedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edip de odama defnedilince Ebu Bekir: "- Iste (ruyanda gordugun) uc aydan biri ve en hayirlisi!" dedi." Muvatta, Cenaiz 10, (1, 232). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
951 - Yine Hz. Aise anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e Varaka Ibnu Nevfel hakkinda soruldu. Hz. Hatice (radiyallahu anha):
"- O seni tasdik etti ve sen peygamberligini izhar etmeden once vefat etti" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi: O bana ruyada gosterildi. Uzerinde beyaz bir elbise vardi. Sayet cehennemlik olsaydi, beyaz renkli olmayan bir elbise icerisinde olmasi gerekirdi. " Tirmizi, Ru'ya 10, 2289). 952 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir bedevi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip: "- Ruyamda basimin kesildigini, kendimin de onun pesine dustugunu gordum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adami azarlayip: " Sakin ha! Seytanin, ruyanda seninle eglenmesini kimseye anlatma!" dedi. Muslim, ftu'ya 12, (2268). 953 - Ummu'l-Ala el-Ensariyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "- Muharcirler geldigi zaman (kur'a cekildi), bize Osman Ibnu Maz'un'un agirlanmasi cikti. (Onu evimize yerlestirdik.) Hemen hastalandi. Tedavisi ile mesgul olduk. (Sifa bulamadi), vefat etti. Osman (radiyallahu anh)'i ruyamda gordum, akan bir cesmesi vardi. Dusumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e anlattim. Bana: "Bu onun amelidir, onun icin akiyor" dedi. Buhari, Tabir 13, 37, Cenaiz 3, Sahadat 30, Menakibu'l-Ensar 46. IFLAS BOLUMU 954 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Bir kimse, iflas edenin yaninda malini aynen bulmus ise, bu mala o, herkesten daha ziyade hak sahibidir." Buhari, Istikraz 14; Muslim, Musakat 22, ( 559); Muvatta, Buyu 42, (2, 678); Tirmizi, Buyu 36, (1262); Ebu Davud, Buyu 76, (3519-3520, 3522); Nesai, Buyu 95, (7, 311); Ibnu Mace, Ahkam 26, (2358, 2359). 955 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda, bir adamin satin aldigi meyveyi afat vurdu. Bu yuzden adamin borcu artti ve if1as etti. (Kendisine dava arzedilince) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) halka: "Kardesinize mal tasadduk (ederek yardim) edin" dedi. Bunun uzerine, halk ona tasaddukta bulundu, ama toplanan, borcunu odemeye kafi gelmedi. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz, bu sefer alacaklilara: "Bulduklarinizi alin, size bundan baska bir sey yok" buyurdu. Muslim, Musakat 18, (1556); Tirmizi, Zekat 24, (655); Ebu Davud, Buyu' 60, (3469); Nesai, Buyu'30 (7, 265), 96, (7, 312); Ibnu Mace, Ahkam 25, (2356). OLUMU TEMENNI 956 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Sizden hic kimse, maruz kaldigi bir zarar sebebiyle olumu temenni etmesin. Mutlaka bunu yapmak mecburiyetini hissederse, bari soyle soylesin: "Rabbim, hakkimda hayat hayirli ise yasat, olum hayirli ise Canimi al!" Buhari, Merda 19, Da'avat 30; Muslim, Zikr 10, (2680); Tirmizi, Cenaiz 3, (971); Ebu Davud, Cenaiz 13, (3108, 3109); Nesai, Cenaiz 1, (4, 3). 957 - Kays Ibnu Ebi Hazim anlayitor: "Habbab Ibnu Eret (radiyalahu anh)'in yanina girmistim. Karnindan yedi yeri daglatmisti. Bana: "Eger Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olumu taleb etmekten bizi men etmeseydi mutlaka onu taleb ederdim" dedi. Nesai, Cenaiz 2, (4, 4); Buhari, Merda 19, Da'avat 30, Rikak 7, Temenni 6; Muslim Zikr 12, (2681). TESEKKUR 958 - Usame Ibnu Zeyd (radiyalahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, kendisine yapilan bir iylige karsi, bunu yapana: "Cezakellahu hayran (Allah sana hayirli mukafaat versin!)" derse tesekkuru en mukemmel sekilde yapmis olur." Tirmizi, Birr 86, (2036). 959 - Hz.Cabir (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kim bir ihsana mazhar olursa, buldugu takdirde karsiligini hemen versin, bulamazsa, verene senada bulunsun. Zira onu ovmekle, tesekkurunu yerine getirmis olur. Ketmeden (karsilik vermeyen) nankorluk etmis olur" dedi. Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade var: ". . . Kim de kendisine verilmeyenle suslenirse iki yalan elbisesi giyen gibi olur." Tirmizi, Bir 86, (2035); Ebu Davud, Edeb 12, (4813, 4814). 960 - Ebu Said (radiyalahu anh)'den gelen bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Halka tesekkurde bulunmayan Allah'a da sukretmez." Tirmizi, Bir 35, 1955); Ebu Davud, Edeb 12, (4811). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
961 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Muharcirler hicretle Medine'ye gelip (Ensar'in yardimlarini gordukleri) vakit soyle dediler:
" Ey Allah 'in Rasulu ! Biz, cok maldan boylesine comertce veren, az maldan da yardimi boylesine guzel yapan aralarina inmis bulundugumuz su Medinelilerden baska bir kavmi hic gormedik! Bize bedel islerimizi yaptilar, hayatimizi duzene koymada yardimci oldular. Biz (hicret ve ibadetlerimizle kazandigimiz) sevaplarin hepsini onlar alacak diye korkuyoruz !" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara su cevabi verdi: " Hayir! Onlar sizin dua ve tesekkurlerinizden hasil olan sevabi alacaklar. " Tirmizi, Kiyamet 45, (2489); Ebu Davud, Edeb 12, (4812). CIHAD VE MUCAHIDLERIN FAZILETI 962 - Hz. Osman (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle diyordu: "Allah yolunda bir gunluk ribat, diger menzillerde (Allah yolunda gecirilen) bir gunden daha hayirlidir." Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 26; ( 1667, 1664, 1665); Buhari, Cihad 73; Muslim, Imaret 163; Ibnu Mace, Cihad 7, Nesai, Cihad 39, 6, 39). 963 - Fadale Ibnu Ubeyd (radiyalahu anh) anlatiyor: "Her olenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda olen murabit mustesna. Cunku onun ameli kiyamet gunune kadar artirilir. Ayrica o, kabir azabina da ugratilmaz." Tirmizi, Fedailu'1-Cihad 2,(1621); Ebu Davud, Cihad 16, (2500). 964 - Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Gercek mucahid, nefsiyle cihad edendir." Fedaiiu'l-Cihad 2, (1621). 965 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ogleden evvel veya ogleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola cikis, dunya ve icindeki her seyden daha hayirlidir." Buhari, Cihad 5, 6, 73, Rikak 2, 51; Muslim, Imaret 112- 115, (1880); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 17, (1648, 1649, 1651); Nesai, Cihad 11, 12,(6,15); Ibnu Mace, Cihad 2,(2755-2757). 966 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Musluman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ila-yi kelimetullah icin, devenin iki sagimi arasinda gecen muddet kadar savasacak olsa cennet kendisine vacib olur." Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai,Cihad 25, (6, 26); Ibnu Mace, Cihad 15, (2792). 967 - Muaz Ibnu Cebel (radiyalahu anh) anlatiyor: "Icinden samimi sekilde Allah yolunda cihad yapmayi temenni eden bir kimse, bilahare olse de, oldurulse de sehid sevabi kazanir. Kim de Allah yolunda yara alsa veya Allah yolunda -dusmanin sebep olmadigi- bir musibetle bile yaralansa bu yara, kiyamet gunu, en buyuk hali icinde rengi zaferan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak gelir. Kimin vucudunda, Allah yolunda iken cikan, iltihab gibi bir yara acilacak olsa bu da onun icin Sehidlik muhru olur." Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai, Cihad 25, (6, 26). 968 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah yolunda yaralanan hicbir yarali yoktur ki, kiyamet gunu, yarasi kaniyor olarak gelmis olmasin, bu kanin rengi kan renginde, kokusu da misk kokusundadir." Buhari, Cihad 10, Zebaih 31; Muslim, Imaret 103; Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1656); Nesai, Cenaiz 82, (4, 7, Cihad 27, (6,2; Muvatta, Cihad 29, (2, 461). 969 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, Allah rizasi icin yola cikan kimse hakkinda: "Bu kulum, benim yolumda cihad etmek uzere bana inanarak peygamberlerimi tasdik ederek yola cikmistir, artik onu ya cennetime koymak yahut da ucret veya ganimet elde etmis olarak, cikmis oldugu meskenine geri cevirmek hususunda garanti veriyorum" diyerek te'minat verir. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanmis hicbir yarali yoktur ki, kiyamet gunu, yaralandign ilk gunku manzarasiyla gelmis olmasin: (Yarasi taze) kan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin ediyorum ki, Muslumanlar'a mesakkat vermeyecek olsam, Allah yolunda gazveye cikan hicbir seriyyeden asla geri kalmazdim. Ancak onlari hayvana bindirecek imkan bulamiyorum. Onlar da beni takibe imkan bulamiyorlar. Benden geri kalmak da onlara zor geliyor. Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun Allah yolunda gazaya cikip oldurulmeyi, sonra tekrar hayat bulup gazada tekrar oldurulmeyi, sonra tekrar gazaya cikip oldurulmeyi ne kadar isterim. Buhari,Iman 25, Cihad 2,119, Hums 8, Tevhid 28, 30; Muslim, Imaret 103- 107, (18?6), (8, 119); Muvatta, Cihad 2, (2, 444), 40, (2, 465); Nesai, Cihad 14,(6, 16), Iman 24. 970 - Hz. Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan bir gun sordular: "- Ey Allah'in Resulu! Allah yolunda yapilan cihada hangi amel denk olur?" " (Baska bir amelle) dedi, ona guc getiremezsiniz !" Soruyu soranlar ikinci ve hatta ucuncu sefer tekrar sordular. Resulullah her seferinde ayni cevabi verip: " (Bir baska amelle) ona guc getiremezsiniz!" dedi ve sonra sunu ilave etti: " Allah yolundaki mucahidin misali (gunduzleri ve geceleri hic ara vermeden oruc tutup, namaz kilan, Allah'in ayetlerine de itaatkar olan ve Allah yolundaki mucahid, cihaddan donunceye kadar namaz ve oructan hic gevsemeyen kimse gibidir. " Buhari, Cihad 2; Muslim, Imaret 110, (1878); Tirmizi, Fed ilu'l-Cihad 1, (1619); Nesai, Cihad 17, (6,19); Muvatta, Cihad 1, (2, 443). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
971 - Ebu Said (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"- Ey Allah'in Resulu! Insanlarin en efdali kimdir?" diye soruldu. Su cevabi verdi: " Allah yolunda maliyla caniyla cihad eden mu'min kisi!" "- Sonra kim? diye tekrar soruldu. Bu sefer: " Tenhalardan bir tenhaya Allah korkusuyla cekilip, insanlari serrinden birakan kimsedir" diye cevap verdi." Buhari, Cihad 2, Rikak 34; Muslim, Imaret 122, 123, 127, (1888); Ebu Davud, Cihad 5, (2485); Tirmizi, Fedauilu'l- Cihad 24, (1660); Nesai, Zekat 74, (5, 83), Cihad 7, (6,11); Ibnu Mace, Fiten 13, (3978). 972 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size, insanlarin en hayirlisi ve en serlisini haber vereyim mi! Insanlarin en hayirlisi o kimsedir ki, kendi veya baskasinin ati sirtinda ya da yaya olarak, olunceye kadar Allah yolunda calisir. Insanlarin en serlisine gelince o da, Allah 'in Kitab 'ini okuyup (emir ve yasaklarina) riayet etmeyen kimsedir." Nesai, Cihad 8, (6,11-12). 973 - Ibnu Abbas (radiyalahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size insanlarin en hayirlisini haber vereyim mi! O, atinin yularindan Allah yolunda tutan kimsedir. (Hayirda) bunu takip edeni haber vereyim mi? O da koyunlarinin pesine takilip (insanlari) terkeden koyunlarda bulunan Allah'in hakkini da odeyen kimsedir. Size insanlarin en kotusunu de haber vereyim mi! O da, Allah'tan isteyip, Allah adina vermeyendir." Muvatta, Cihad 4, (2, 445); Tirmizi, Fedailu'I-Cihad 18, (1652); Nesai, Zekat 74, (5, 83-84). 974 - Ebu Umame (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Ummetimin seyahati Allah yolunda cihaddir." Ebu Davud, Cihad 6, (2486). 975 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah korkusuyla goz yasi doken kimse, sut memeye geri donmedikce atese girmez. Bir kul uzerinde, Allah yolunda yapisan tozla, cehennemin dumani biraraya gelmez." Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 8, (1633); Zuhd 37,(2372); Nesai, Cihad 8, (6,12). 976 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Iki goz vardir, onlara ates degemez: Allah icin aglayan goz ile, Allah yolunda uyanik sabahlayan goz." (Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 7, (1632). 977 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Rasulullah buyurdu ki: "Kafir ile onu olduren ebediyyen cehennemde bir araya gelmezler, keza bir kulun karninda, Allah yolunda (yutulmus olan) tozla cehennem atesi bir araya gelmezler, keza, bir kulun kalbinde imanla hased bir araya gelmezler." Muslim, Imaret 130, 131, (1891); Ebu Davud, Cihad 11, (2495); Nesai, Cihad 8, (6,12-14); Ibnu Mace, Cihad 9. 978 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun soyle dedi: "Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak Islam'dan, peygamber olarak Muhammed'den razi ise ona cennet vacib olmustur." Bu soz hayretime gitti ve: "- Ey Allah'in Resulu, bir kere daha tekrar eder misiniz?" dedim. Aynen tekrar etti ve arkadan da sunu soyledi. " Bir baska sey daha var ki, Allah, onun sebebiyle, kulun cennetteki makamini yuz derece yuceltir. Bu derecelerden ikisi arasindaki uzaklik sema ile arz arasindaki mesafe gibidir. " Ben: "- Oyleyse bu nedir`?" dedim. Su cevabi verdi: " Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad!" Muslim, Imaret 116, (1884); Nesai, Cihad 18, (6,19-20). 979 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah iki kisi hakkinda guler: Bunlardan biri digerini oldurmus oldugu halde ikisi de cennete gider. Bunlardan digeri, Allah yolunda cihad eder ve sehid olur. Allah katile magfiretini ulastirir, o da Musluman olur, sonra Allah yolunda cihada katilir ve sehid olur (Boylece her ikisi de Cennette bulusurlar)." Buhari, Cihad 28; Muslim, Imaret 128,129, (1890); Muvatta, Cihad 28, (2, 460); Nesai, Cihad 37, (2, 3; Ibnu Mace, Mukaddime 13, (191). 980 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Allahiman ederek ve va'dini tasdik ederek, Allah yolunda (kullanmak uzere) bir at "tutarsa" bu atin yedigi, teri, gubresi, bevli kiyamet gunu terazisine girecektir, yani sahibine sevap olacaktir." Buhari, Cihad 46; Nesai, Hayl 11. |
Cvp: Hadis-i Şerifler
981 - Ebu Mes'ud el-Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, yularlanmis bir deve getirerek: "Bu Allah yoluna bagisimdir" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama:
" Buna karsilik sana, kiyamet gunu, her biri yularlanmis yedi yuz deve vardir!" dedi. Muslim, Imaret 132, (1892); Nesai, Cihad 46, (6, 49). 982 - Adiyy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "- Sadakanin hangisi efdal (Allah nazarinda en kiymetli)dir?" diye sorulmustu, su cevabi verdi: " Allah yolunda bir koleyi hizmete koymak veya Allah yolunda (askerler icin) bir cadir kurmak (bagislamak) veya dol alma yasina basan bir deveyi (hibe, iare veya karz suretinde) bagislamak. " Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 5, (1626). 983 - Zeyd Ibnu Halid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kim Allah yolunda bir askerin techizatini temin ederse bizzat gaza yapmis olur. Kim, gazaya cikan bir askerin geride kalan ailesine hayirli himayede bulunursa gaza yapmis olur." Buhari, Cihad 38; Muslim, Emaret 135,136, (1899); Ebu Davud, Cihad 21, (2509); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 6, (1628); Nesai, Cih d 44, (6, 46). 984 - Ebu Eyyub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalàtu vesselam)'i dinledim soyle demisti: "Size bir cok memleketlerin fethi muyesser kilinacak. Oralarda (komsu kuffarla cihad icin) toplanmis askeri birlikler goreceksiniz. Size bu birliklerle sefere cikmak vazifesi verilecek. Bazilariniz onlarla (hasbi olarak) sefere cikmak istemiyerek, adamlarinin arasindan svisip gazveye (ucretsiz) katilmamanin yollarini arayacak. Arkadan da kendileriyle anlasacak kabileler arastirip, onlara: "Falanca orduya size bedel katilmam icin beni ucretle tutacak yok mu, falanca orduya size bedel katilmam icin beni ucretle tutacak yok mu?" diyecek. Bilesiniz, (hasbeten gazveye gitmekten kacan bu adam) bir ucretlidir, son damlasina kadar kanini akitsa da (gazi degildir, sehit sayilmaz, uhrevi ucretten mahrumdur)." Ebu Davud, Cihad 30, (2525). 985 - Zeyd Ibnu Eslem anlatiyor: "Ebu Ubeyde, Hz. Omer (radiyallahu anhuma)'e yazarak Rum cemaatlerini ve bunlardan duydugu endiseyi belirtti. Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisine su cevabi verdi: "Emma ba'd: Bil ki, mu'min bir kula nerede bir siddet inecek olsa Allah ondan sonra bir ferec (kurtulus) verir. Zira bir zorluk iki kolayliga asla galebe calamaz. Cenab-i Hakk da Kur'an-i Kerim'inde soyle buyurmustur: "Ey iman edenler, sabredin, dusmanlarinizdan daha sabirli olun, cihada hazir bulunun, Allah'tan da korkun ki basariya eresiniz" (Al-i Imran 200). Muvatta, Cihad 6, (2, 446). SEHADET VE SEHIDIN FAZILETI 986 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cennete giren hic kimse dunyaya geri donmek istemez, yeryuzunde olan her sey orada vardir. Ancak sehid boyle degil. O, mazhar oldugu ikramlar sebebiyle yeryuzune donup on kere sehit olmayi temenni eder. " Bir rivayette su ziyade mevcut: ".. Sehid haric, o, sehidlik sebebiyle mazhar oldugu ustunlukler ve kerametler sebebiyle. . . (donmek ister). " Buhari, Cihad 5, 21; Muslim,Imaret 108, 109, (1877); TirmizI, Fedailu'l-Cihad 13, (1643); Nesai, Cihad 30, 6, 32). 987 - Ibnu Ebi Umeyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah yolunda oldurulmem; bana butun evlerde ve cadirda yasayanlarin benim olmasindan daha sevgilidir." Nesai, Cihad 30, (6, 33). 988 - Hz. Mugire (radiyallahu anh) dedi ki: "Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam), Rabbimizin risaletini getirmistir. Bir de bize bildirdi ki, bizden kim oldurulurse cennetlik olacaktir. Bu sebeple biz, olumu, sizin hayati sevdiginizden daha cok seviyoruz." Buhari, Cizye 1, Tevhid 46, (Buhari, Kitabu't-Tevhid'de muallak olarak kaydetmistir. Rezin tam olarak kaydeder). 989 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam sordu: "- Ey Allah'in Resulu, Allah yolunda olduruldugum takdirde, butun hatalarim ortulecek mi?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) : " Evet, sen sabreder, mukafaat bekler, geri kacmadan ileri atilir vaziyette oldugun halde oldurulursen!" diye cevap verdi. Ve adama sordu: " Nasil sormustun?" Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun uzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz sozlerini soyle tamamladi: " Evet, (kul) borcu haric, butun gunahlarin affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!" Muslim, Imaret 117, (1885); Muvatta, Cihad 31, (2, 461); Nesai, Cihad 32, (2, 33). 990 - Muslim, Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma)'dan sunu kaydeder: "- Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Sehidin -borc haric- butun gunahlari affedilir." Muslim, Imaret 118. |
Cvp: Hadis-i Şerifler
CIHADIN VACIB OLUSU VE CIHADA TESVIK EDEN HADISLER
1001 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Emiriniz, fazil veya facir her nasil olursa olsun, (onun emri altinda) cihad etmeniz size farzdir. Keza, namazi da fazil veya facir ve hatta kebair islemis bile olsa her Muslumanin, arkasinda kilmasi butun Muslumanlara farzdir." Ebu Davud, Cihad 35, (2533). 1002 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musriklere karsi mallarinizla, canlarinizla ve dillerinizle cihad edin." Ebu Davud, Cihad 18, 2504); Nesai,Cihad 1, (6, 7). 1003 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam.) Mekke'nin fethi gunu buyurdular ki: "Artik bu fetihten sonra hicret yoktur. Fakat cihad ve niyyet vardir. Oyleyse askere cagrildiginiz zaman hemen silah altina kosun!" Buhari, Cihad 1, 27, 194, Cizye 22, Hacc 43, Cezau's-Sayd 10; Muslim, Imaret 85, (1353), Hacc 445, (1353); Tirmizi, Siyer 33, (1590); Nesai, Cihad 15, (7,146); Ebu Davud, Cihad 64, (2480). 1004 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim gazve yapmadan ve gaza yapmayi temenni etmeden olurse nifaktan bir sube uzerine olmus olur." Ibnu'l-Mubarek der ki: "Biz bunun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sagligina has bir keyfiyet olduguna hukmetmistik." Muslim, Imaret 158, (1910); Ebu Davud, Cihad 18, (2502); Nesai, Gihad 2, (6, . 1005 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kim bizzat gazveye katilmaz veya bir gaziyi techiz etmez veya bir gazinin ailesini hayirli bir sekilde himaye etmez ise, Allah kiyamet gununden once ona hic beklemedigi bir musibet ulastirir." Ebu Davud, Cihad 18, (2503). 1006 - Ebu'n-Nadr merhum Abdullah Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh)'dan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dusmanla karsilastigi gunlerden birinde, gunesin meyletmesini bekledi. Sonra kalkip yanindakilere soyle dedi: "Ey insanlar, dusmanla karsilasmayi temenni etmeyin, Allah'tan afiyet dileyin. Ancak karsilasacak olursaniz sabredin, bilin ki cennet kiliclarin golgesindedir." En sonda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozlerini soyle tamamladi: "Ey Kitab'i indiren, bulutlari yuruten, (Hendek Savasi'nda dusman muttefikler olan) Ahzab'i hezimete ugratan Rabbimiz, bunlari da hezimete ugrat ve onlar karsisinda bize yardim et". Buhari, Cihad 156, 22, 32,112, Temenni 8; Muslim, Cihad 20, (1742), Ebu Davud, Cihad 98, (2631). 1007 - Seleme Ibnu Nufeyl el-Kindi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ummetimden bir grup, hak yolunda mucadeleye (hic ara vermeden) devam edecek, Allah da, onlar(la mucadele sebebi) ile bazi kavimlerin kalplerini saptiracak ve bunlardan (alinanlarla) onlarin rizkini saglayacaktir, bu hal kiyamet gunune, Allah'in va'dinin gelme anina kadar devam edecektir. Atin, kiyamete kadar alninda hayir baglidir. Rabbim bana, aranizda kalici degil, gidici oldugumu, ruhumu kabzedecegini, sizin de beni, (birbirinizin boynunu vuran gruplar olarak) takib edeceginizi bildirdi. Sakin birbirinizin boynunu vurmayin. Mu'minlerin (fitne sirasinda emniyette olacaklari) asil yerleri Sam'dir." Nesai, Hayl 1, (6, 214-215). CIHAD'IN ADABI 1008 - Hz.Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazve yaptigi zaman: "Ey Rabbim sen benim destekcim ve yardimcimsin. Senin sayende care dusunur, senin sayende saldirir, senin sayende mukatele ederim" derdi. Tirmizi, Da'avat 132, (35, 781; Ebu Davud, Cihad 99, (2632). 1009 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve askerleri (sefer sirasinda) tepeleri tirmandikca tekbir getirirler, inise gecince de tesbihte bulunurlardi. Namaz dahi buna gore vazedildi." Ebu Davud, Cihad 78, (2595). 1010 - Seleme Ibnu'l-Ekva (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gazve sirasinda basimiza Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i komutan tayin etti. Bu seferde musriklerden bir gruba gece baskini yaptik. Onlardan cokca olduruldu. Ben kendi elimle yedi kisi oldurdum. Bunlar, farkli ailelerdendi. O gun parolamiz: "Ey Mansur (yardim goren) oldur, oldur!" idi." Ebu Davud, Cihad 78, (2596),102, (2638). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1011 - Muhelleb Ibnu Ebi Sufre (rahimehullah) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinleyen birisinden, Efendimiz'in soyle soyledigini naklediyor: "Dusman size gece baskini yaparsa Ha-mim La yunsarun deyin."
Tirmizi, Cihad 11, (1682); Ebu Davud, Cihad 78, (2597). 1012 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye cikmaya karar verdigi zaman, sasirtarak baska bir zan uyandirir ve: "Harb bir hiledir" derdi." Ebu Davud Cihad 101, (2637); Buhari, Cihad 157; Muslim, Cihad 18, (1740). 1013 - Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: Gazve iki cesittir: Birincisi kisinin Allah'in rizasini aramak icin yaptigi gazvedir. Bu maksadla gazve yapan imama da itaat eder, en kiymetli seyini harcar, ortagina kolaylik gosterir, fesaddan kacinir. Bunun uykusu da uyanikligi da tamamen kendisi icin ucret olur. Bir de ovunmek, riyakarlikta bulunmak ve kendini satmak icin savasan, imama isyan eden, arzda fesad cikaran kimse vardir. Boyle gazveden asgari ucreti bile elde edemez." Ebu Davud, Cihad 25, (2515); Nesai, Cihad 46, (6, 49); Muvatta Cihad 18 (2, 466). 1014 - Kays Ibnu Abbad anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi (radiyallahu anhum) savas sirasinda ses cikarmayi sevmezlerdi." Ebu Davud, Cihad 112, (2656). 1015 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, cihada giderken, yola cikip, halkin gececegi yere durarak, herkese duyuracak sekilde soyle bagirirmis: "Ey insanlar: Kimin uzerinde bir borc oldugu halde, cihada katilir ve bilirse ki, oldugu takdirde bu borc odenmeyecektir, hemen geri donsun, sakin pesime takilmasin. Zira, o, bu haliyle cihadin karsiligini alamaz." Rezin'in ilavesidir. CIHADA NIYETTE SIDK VE IHLAS 1016 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e, secaat olsun diye veya hamiyyet (kavmi, ailesi,dostu) icin veya gosteris icin mukatele eden kimseler hakkinda sorularak bunlardan hangisi "Allah yolunda"dir? dendi. Resulullah: "Kim, Allah'in kelami yucelsin diye mukatele ederse, o Allah yolundadir" diye cevap verdi." Buhari, Cihad 15, Hums 10, Ilm 35, Tevhid 28; Muslim, Imaret 149,(1904); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 16, (1646); Ebu Davud, Cihad 26, (2517); Nesai, Cihad 21; Ibnu Mace, Cihad 13, (2783). 1017 - EbuHureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Ey Allah'in Resulu, bir kimse Allah yolunda cihad arzu ettigi halde bir de dunyalik isterse durumu nedir?" diye sordu. Su cevabi verdi: "Ona hicbir sevab yoktur!"Adam ayni soruyu uc sefer tekrar etti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her seferinde: "Ona sevab yoktur!" diye cevap verdi." Ebu Davud, Cihad 25, (2516). 1018 - Seddad Ibnu'l-Had (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir bedevi gelerek Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a iman etti. Sonra da sordu: "Seninle hicret edeyim mi?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu ashabindan birine teslim edip mesgul olmasini soyledi. Sonra yapilan gazvede Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir miktar ganimet elde etmisti. Bunu taksim etti ve bedeviye de bir pay ayirdi. Bedevi: "Bu nedir?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu payi sana ayirdim" dedi. Adam:"Ben bunun icin sana tabi olmus degilim, ben -eli ile bogazini gostererek- suraya bir ok atilip olmem ve cennete gitmem icin sana tabi oldum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da: "Sen Allah'a sadik oldun mu o da sana sadik olur (diledigini verir)" dedi. Askerler bir muddet durdular. Sonra dusmanla mukatele etmek uzere kalktilar. Adamcagizi, az sonra sirtlayip Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e getirdiler. Tam gosterdigi yere bir ok isabet etmis ve olmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu, o adam mi?" diye sordu: "Evet, odur!" dediler. "Oyleyse o Allah'a dogru soyleyip sadakat gosterdi, Allah da ona sadakat gosterdi" dedi. Adam, Resulullah (aleyhissalatu vessselam)'in cubbesi ile kefenlendi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cenazeyi one cikardi, uzerine namaz kildi. Okudugu duadan isitilenler arasinda su da vardi: "Ey Allahim, bu senin bir kulundur. Senin yolunda hicret etmek uzere memleketinden ayrildi. Sehid olarak olduruldu. Ben buna sahidlik ediyorum." Nesai, Cenaiz 61, (4, 60, 61). 1019 - Abdurrahman Ibnu Ebi Ukbe, babasindan naklediyor. Babasi Iran asilli bir azadli idi. Der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Uhud Savasi'na katildim. Musriklerden bir adama darbeyi indirdim ve: "Al, bu sana benden, ben Iranli bir koleden!" dedim. (Sozlerimi isitmis bulunan) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana dogru bakti ve: "Niye, ben Ensari bir koleyim demedin? Bir kavmin kizkardeslerinin oglu o kavimden sayilir" dedi. Ebu Davud, Edeb 121, 5/23; Ibnu Mace, Cihad 13, (2784).Bu hadisin son cumlesi yani,ibaresi diger kitaplarda da yer alir. Buhari, Feraiz 24, Tirmizi, Menakib 85, (3897); Nesai, Zekat 96, (5,106); Muslim, Zekat 133, (1059). KITAL VE GAZVE AHKAMI 1020 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ordunun veya seriyyenin basina komutan tayin ettigi zaman, -hassaten komutana- Allah'a karsi muttaki olmasini, beraberindeki Muslumanlara da hayir tavsiye eder ve sonra sunlari soylerdi: "Allah'in adiyla ve Allah'in rizasi icin savasin. Allah'i inkar eden kafirlerle carpisin. Gaza edin fakat ganimete hiyanet etmeyin, haksizlikda bulunmayin, olulerin vucudlarina satasip burun ve kulaklarini kesmeyin, (onunuze cikan) cocuklari oldurmeyin! Musrik dusmanlarla karsilasinca onlari once uc seyden birine cagir: Bunlardan birine cevap verirlerse onlardan bunu kabul et ve artik dokunma! Once Islam davet et. Icabet ederlerse hemen kabul et ve elini onlardan cek. Sonra onlari yurtlarindan muhacirler diyarina hicrete davet et.Ve onlara haber ver ki, eger bunu yapacak olurlarsa Muhcacirler‚ va'dedilen butun mukafaat ve vecibeler aynen onlara da terettup edecektir. Hicretten imtina edecek olurlarsa bilsinler ki, Musluman bedeviler hukmundedirler ve Allah'in mu'minler uzerine cari olan hukmu onlara icra edilecektir; ganimet ve fey'den kendilerine hicbir pay ayrilmayacaktir. Muslumanlara birlikte cihada katilirlarsa o haric, (o zaman ganimete istirak ederler.) Bu sartlarda Musluman olma teklifini kabul etmezlerse, onlardan cizye iste, musbet cevap verirlerse hemen kabul et ve onlari serbest birak. Budan da imtina ederlerse, onlara karsi Allah'tan yardim dile ve onlarla savas. Bu durumda bir kale ahalisini muhasara ettiginde onlar senden Allah ve Resulu'nun ahd ve emanini talep ederlerse kabul etme: onlar icin, kendine ve ashabina ait bir eman tani. Zira sizin kendi ahdinizi veya arkadaslarinizin ahdini bozmaniz, Allah'in ve Resulu'nun ahdini bozmaktan ehvendir. Eger bir kale ahalisini kusattiginda onlar, senden Allah'in hukmunu tatbik etmeni isterlerse sakin onlara Allah'in hukmunu tatbik etme, lakinkendi hukmunu tatbik et. Zira Allah'in onlar hakkindaki hukmune isabet edip etmeyecegini bilemezsin." Muslim, Cihad 3, (1731); Tirmizi, Siyer 48, (1617), Diyat,14, (1408); Ebu Davud, Cihad 90, (2612, 2613). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1021 - Abdullah Ibnu Avn anlatiyor: "Nafi'ye yazarak savastan once (musrikleri Islam'a) davet etme hususunda sordum. Su cevabi verdi: "Bu Islam'in basinda idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Mustalik'e ani baskin yapti. Adamlari gafildi, hayvanlari su kenarinda sulanmakta idi. Savasabilecekleri oldurdu, kadin ve cocuklarini da esir etti. O gun Cuveyriye (radiyallahu anha) validemizi esir almisti.
Bunu bana Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) rivayet etti. Abdullah bu orduya asker olarak katilmisti." Buhari, Itk 13; Muslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633). 1022 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabindan birini herhangi bir is icin gonderince su tenbihte bulunurdu; "Mujdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylastirin zorlastirmayin." Muslim, Cihad, (1732). 1023 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musriklerin yaslilarini oldurun, fakat tifillarina (serh) yani henuz tuyu cikmayanlara dokunmayin." Ebu Davud, Cihad 121, (2670); Tirmizi, Siyer 28, ( 1583). 1024 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in katildigi gazvelerden birinde oldurulmus bir kadin bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine kadinlari ve cocuklari oldurmeyi yasakladi." Buhari, Cihad 147,148; Muslim, Gihad 24, (1744); Muvatta 3, (2, 447); Tirmizi, Gihad 19, (1569); Ebu Davud, Gihad 34, (1667); Ibnu Mace, 30, (2841). 1025 - Nu'man Ibnu Mukarrin. (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile bircok gazvelere katildim. (Sunu gordum): Resulullah (aleyhissalatu vesselam), safak sokunce, gunes doguncaya kadar mukateleyi durdururdu. Gunes dogunca ogle vaktine kadar tekrar mukateleye gecerdi. Tam ogle vaktinde mukateleyi durdurur, gunes batiya meyledinceye kadar ara verirdi. Meyledince, ikindi vaktine kadar mukatele eder, ikindi vaktinde ikindi namazini kilincaya kadar ara verir, sonra tekrar mukateleye gecerdi. (Ashab) derdi ki: "Bu vakitte (yani gunesin zevali vaktinde) yardim ruzgarlari eser, mu'minler namazlarinda ordulari icin dua ederler." Tirmizi, Siyer 46, (1612); Ebu Davud, Cihad 111, (2655); Buhari, Cizye 1. 1026 - Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), sabah vakti baskin yapardi. (Yaklastigi yerlesim bolgesine) kulak kabartir, (ezan okunup okunmadigini kontrol eder) ezan sesi isitecek olursa durur, isitmezse saldiriya gecerdi." Muslim, Salat 9, (382). Tirmizi, (Siyer 48, (1618); Ebu Davud, Cihad 100, (2634). 1027 - Isam el-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ordu veya seriyye yola cikardigi zaman, askerlere sunu tenbihlerdi: "Bir mecsid gorur veya muezzini isitirseniz, orada kimseyi oldurmeyin." Ebu Davud, Cihad 100, (2635); Tirmizi, Siyer 2, (1549). 1028 - El-Hariss Ibnu Muslim Ibni'l-.Haris babasindan Muslim Ibnu'l-Haris (radiyallahu anh)]'den naklediyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi bir seriyye ile gazveye gonderdi. Baskin mahalline vardigimiz zaman, atini hizlandirdim ve arkadaslarimi gectim. Koy halki beni imdat cigliklariyla karsiladi. Ben onlara: Lailahe illallah deyip kendinizi koruyun dedim. Oyle yaptilar. Arkadaslarim beni bu davranisim sebebiyle "Ganimeti bize haram ettin" diyerek ayipladilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina donunce, yaptigimi ona haber verdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni cagirtti. Yanina varinca davranisimdan dolayi takdir etti ve: "Bilesin, Allah (celle celaluhu) senin icin, o kurtardigin insanlardan her birisi sebebiyle su kadar sevab yazmistir" buyurdu. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vessselam) bana: "Sana kendimden sonra bir tavsiye yazacagim"dedi ve yazip, uzerini muhurleyip bana verdi." Ebu Davud Edeb 110, (5080). 1029 - Cundeb Ibnu Mekis (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) benim de katildigim bir seriyye gonderdi. Orduya Benu'l-Mulevvah kabilesine baskin yapilmasi talimatini verdi. Yola ciktik. Kedid nam mevkiye geldigimiz zaman el-Haris Ibnu'l-Bersa el-Leysi ile karsilastik. Onu yakaladik. Bize: "- Ben Musluman olmak arzusuyla geliyordum. Memleketten de Resulullah ( aleyhissalatu vesselam)'a gitmek dusuncesiyle ayrilmistim" dedi. Kendisine: "- Eger Muslumansan bizim sana bir gun bir gecelik bagimiz zarar vermez, dedigin gibi degilsen sana karsi tedbirimizi tam yapmis oluruz" dedik ve baglarini daha bir sikiladik." Ebu Davud, Imaret 137, (1896). 1030 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Lihyan kabilesine bir askeri birlik gondermeye karar vermisti: "Her iki kisiden biri atilsin, sevapta ortak olacaklar" buyurdu. Muslim, Imaret,1896. |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1031 - Ebu Said (radiyallahu anh)'in bu rivayeti bir bask vecihte soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Lihyan'a bir mufreze gonderdi. (Bunu tertiplerken) soyle demisti: "Her iki kisiden biri (orduya katilmak uzere) ciksin!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), sonra oturanlara: "Sizden kim, gidenin ailesine ve malina iyi sekilde nezaret eder, hami olursa, ona gidenin sevabinin yarisi eksiksiz verilir" buyurdu. Ebu Davud, Cihad 21, (2510). 1032 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ben bir seriyyeye katilmistim. Askerler (bir ara) bir firarda bulundu, ben de onlar arasinda idim. Oradan uzaklasinca: "Simdi ne yapacagiz, cihaddan kactik, Allah'in gazabiyla donuyoruz" diye muzakere ettik. Sonunda: "Medine'ye girelim, bizi kimse gormez" diye dusunduk. Ancak Medine'ye varinca: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip, kendimizi arzederek, bizim icin bir tevbe imkani varsa onu yerine getirsek, yoksa geri gitsek" diye kararlastirdik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ugrayip "Biz firarileriz!" dedik. Bize yaklasarak: " -Hayir siz, firariler degil, savasa tekrar donmek uzere manevra yapmis kisilersiniz" buyurdu. Kendisine yaklastik, mubarek ellerinden optuk. Bize: "Ben Muslumanlarin ilticagahiyim" dedi." Ebu Davud, Cihad 106 (2647); Tirmizi, Cihad 36, (1716)]. 1033 - Necdet Ibnu Amir el-Haruri'den rivayet edildigine gore, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a yazarak bes haslet hakkinda sormustur. - Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye cikarken kadinlari da alir miydi? - Kadinlara ganimetten pay ayirir miydi? - Savas sirasinda cocuklari oldurur muydu? - Yetimin yetimligi ne zaman kalkar? - Hums (ganimetin beste biri) kimler icindi? (Ravilerden Yezid Ibnu Hurmuz der kihttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), (mektubu yazarken soyle) dedi: "Bir ilmi gizleme durumuna dusmus olmasaydim asla cevap vermezdim." Sonra su cevabi yazdi: "Bana yazip "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gazveye kadinlari da goturup goturmedigini" sordun. Evet, kadinlari gazveye gotururdu. Onlar yaralilari tedavi ederlerdi. Kendilerine de ganimetten bir seyler verilirdi.Hisseye gelince, kadinlara belli bir hisse ayrilmazdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazve sirasinda cocuklari oldurmezdi. Oyle ise onlari sen de oldurme. Yine sen bana yazip: "Yetimin yetimligi ne zaman kalkar?" diye soruyorsun. Kasem olsun kisi vardir, sakali ciktigi (buluga erdigi) halde hakkini almaktan hala acizdir.Oyle ise kendisi icin, baskalarinin aldiginin iyisinden alan kimseden yetimlik kalkar. Yine sen bana yazip "humstan kimlere verilecegini" soruyorsun. Ben: "Bu bize aittir" demistim. Ancak kavmimiz bunu bize vermekten imtina etti." Muslim, Cihad 137, (1812); Tirmizi, Siyer 8, (1556); Ebu Davud, Cihad 152, (2727 ,2728). 1034 - Ummu Atiyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte yedi ayri gazveye ciktim. Ordugahlarda ben geride kalir, askerlere yemek yapar, yaralilari tedavi eder, hastalara bakardim." Muslim, Cihad 142, (1812). 1035 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi (bir tecziye vazifesi ile Mekke'ye) gonderdi ve (Kureys'ten iki kisinin ismini vererek): "Falanca ve falancayi yakalayabilirseniz onlari ateste yakin"dedi. (Hazirliklari bitirip) tam Medine'den ayrilacagimiz sirada (bizi cagirtarak): "Ben size falan ve falani yakmanizi emretmistim. (Sonra dusundum ki) atesle yakma cezasini vermek Allaha aittir. Onlari yakalarsaniz oldurun. " Buhari, Cihad 149; Ebu Davud, Cihad 122,(2674); Tirmizi, Siyer 20, (1571). 1036 - Urve, Hz. Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma)'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ubna'ya sabahleyin baskin yap ve yak" dedi." Ebu Mushir'e soruldu. Ubna nedir? "- Evet, haklisiniz dedi, bunu biz daha iyi biliriz. O, (bildigimiz) Filistin'deki Yubna'dir." Ubna veya Yubna, Filistin'de, Askalan ile Ramle arasinda bir yerin adidir." Ebu Davud, Cihad 90, (2616). 1037 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sizden iki kisi kavga edecek olursa, yuze vurmaktan kacinsinlar" buyurdu." Buhari, Itk 20; Muslim Bir 117, (2613). 1038 - Ibnu Ya'la anlatiyor: "Abdurrahman Ibnu Halid Ibnu Velid ile birlikte gazveye ciktik. Bize, dusmandan, izbandut gibi dort tanesini yakalayip getirdiler.Derhal oldurulmelerini emretti ve hemen ok atilarak oldurulduler. Bu haber Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahu anh)'ye ulasti. O sunu soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu cesit oldurmeyi yasakladi. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun, (degil insan) bir tavuk bile olsa onu oldurucu atislar icin hedef kilmayiz." Ebu Eyyub'un bu sozu Abdurrahman'a ulasinca dort kole azad etti." Ebu Davud, Cihad 129, (2687). 1039 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Oldurme hususunda insanlarin en iffetlisi iman ehlidir." Ebu Davud, Cihad 120, (2666). 1040 - Abdullah Ibnu Yezid el-Ensari (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) nuhba (arsizlikla alma) ve musle'yi yasakladi." Buhari, Mezalim 30, Zebaih 25. |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1041 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Musrikler,Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ve mu'minler karsisinda iki kisimdi. Ehl-i harb olan musrikler, ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendileriyle savas halinde idi. Bir de ehl-i ahd yani aralarinda antlasma yapilmis olan musrikler vardi. Onlarla savasilmiyordu. Onlar da Resulullah aleyhissalatu vesselam)'a karsi savasmiyorlar. Ehl-i harb' ten bir kadin hicretle geldigi zaman, hayiz olup temizleninceye kadar evlenmek uzere istetilmiyordu. Temizlenince onun nikahlanmasi helal oluyordu. Sayet nikahtan once, kadinin kocasi da hicret ederek gelecek olsa, kadin kendisine veriliyordu. Ehl-i harbten bir kole veya cariye hicret edecek olsa bunlar hur olur ve Muhacirler'in butun haklarini elde ederler."
Sonra Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), -Mucahid'in rivayetinde oldugu sekilde- Ehl-i ahd'la ilgili olarak rivayete devam etti: "..kendileriyle antlasma yapilmis musriklere ait bir kole veya cariye hicret edecek olsa, bunlar da iade edilmezlerdi, ancak degerleri ne ise o odenirdi." Ibnu Abbas devamla der ki: "Kureybe Bintu Ebi Umeyye Hz. Omer'in yaninda idi, bosadi. Kadinla, Muaviye Ibnu Ebi Sufyan evlendi. Ummu'1-Hakem Bintu Ebi Sufyan da Iyaz Ibnu Ganem el-Fihri'nin nikahi altinda idi. O da bunu bosadi. Ummu'l-Hakem'le de Abdullah Ibnu Osman es-Sakafi evlendi." Buhari, Talak 19. CIHADA MUTEALLIK HADISLER 1042 - Abdullah Ibnu Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aeyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah yolunda cihada cikip gazve yapan selamete erip ganimetle donen her ordu ve her seriyye ahirette elde edecegi mukafaatin ucte ikisine dunyada kavusmus olur. Hicbir ganimet elde edemeyen, korku geciren ve musibetlere maruz kalan her ordu ve her seriyye ise (ahirette) tam ucrete erer. " Muslim Imaret 153, (1906); Ebu Davud; Cihad 13, (2785); Nesai,15, (6,17,1; Ibnu Mace, Cihad 13,(2785). 1043 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz bir gazvede Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik, bir ara soyle buyurdular: "Medine'de kalan oyleleri var ki, kateddiginiz her mesafe ve gectiginiz her vadide ayrica sizinle berabermis gibi sevabiniza eksiksiz ortak oluyorlar. Bunlar, (cihada katilmayi canu gonulden arzulayip da) ozurleri sebebiyle orada kalanlardir." Bu rivayeti Buhari ve Ebu Davud, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten tahric etmislerdir. Muslim, Imaret 159, (1911). 1044 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim soyle diyordu: "Zincirlere bagli olarak cennete sevkedilen bir zumrenin haline Rabbimiz taccub (hayret) etti." Ebu Davud: "Harp esiri yakalanir, zincire vurulur sonra da Musluman olur" diyerek aciklamistir. Buhari, Cihad 144; Ebu Davud, Cihad 124, (2677). 1045 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretlerinin anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Imam bir perdedir, onunla birlikte (dusmana karsi) savas yapilir." Buhari, Cihad,109, Ahkam 1; Muslim, Imaret 43, 1841), Ebu Davud, Cihad 163, (2757); Nesai, Buyu 30, (7,155). 1046 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Eslem kabilesinden bir genc: "Ey Allah'in Resulu! Ben gazveye katilmak istiyorum, ancak gazve icin gerekli techizati temin edecek malim yok!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Oyleyse falancaya git. O hazirlik yapmisti ama hastalandi (gelemeyecek)" dedi. Genc o adama gidip: "- Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sana selami var, cihad icin hazirladigin techizati bana vermeni soyledi" dedi. Adam, ismen cagirarak hanimina: "- Hanim! cihad icin hazirladigim techizati su gence ver, onlardan hicbir seyi alikoyup esirgeme, Allah'a kasem olsun, esirgemeden her ne verirsen hakkinda mubarek kilinir" dedi." Muslim, Imaret 134, (1894); Ebu Davud, Cihad 177, (2780). 1047 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) (bir gun) dedi ki:"Emma ba'd, bilesiniz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) atlarimiza "Allah'in atlari" diye isim verdi. Bize, korktugmuz zaman cemaat olmamizi, savastigimiz zaman da sabirli ve sakin olmamizi emrederdi." Ebu Davud, Cihad 54, (2560). 1048 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "En hayirli arkadas (grubu) dort kisiliktir. En hayirli askeri birlik dort yuz kisiliktir. En hayirli ordu dort bin kisidir. On iki bin kisi, sayica az diye maglub edilemez." Ebu Davud, Cihad 89, (2611); Tirmizi, Siyer 7, (1555); Ibnu Mace, Cihad 25, (2827). 1049 - Ebu Talha (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir kavme galebe calinca, (evler arasindaki) bos bir arsada uc gece ikamet ederdi." Buhari, Cihad 185, Megazi 7; Muslim, Cennet 78, (2875); Tirmizi, Siyer 3, (1551); Ebu Davud, Cihad 131, (2695). 1050 - Imran Ibnu'l-Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Sakif, Beni Ukayl'in muttefiki idi. Sakifliler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan iki kisiyi esir ettiler. Buna mukabil Muslumanlar da Beni Ukayl'dan bir kisiyi esir ettiler, adamla birlikte Adba adli deveyi de ele gecirdiler. Adam bagli halde iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanina geldi. Adam: "- Ey Muhammed!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): " Ne istiyorsun?" diye sordu: "- Beni niye yakaladiniz, hacilari gecene (yani Adba'ya) niye el koydunuz?" dedi: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) meseleyi buyutmek icin: "Seni muttefiklerin olan Sakifin cinayetinden dolayi yakaladim!" cevabini verdi, sonra oradan ayrilip gitti. Adam tekrar seslenerek: "- Ey Muhammed! Ey Muhammed" dedi. Resululah (aleyhissalatu vesselam) merhametli ve nezaketli idi. Adama donerek: " Ne istiyorsun?" dedi. Adam: "- Ben Muslumanim!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "- Sen bunu, daha once, kendi umuruna malik iken soylemis olsaydin, tamamiyle kurtulurdun" dedi ve adamdan uzaklasti. Adam tekrar: "- Ey Muhammed, ey Muhammed!" diye bagirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geri gelerek: "- Ne istiyorsun?" dedi. Adam: "- Acim, doyur beni, susadim, su ver bana!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "- Hacetin bu mu?" dedi. Adam obur iki kisiye mukabil fidye yapildi." Ravi Imran sozune soyle devam etti: "Ensar'dan bir kadin esir edildi.Adba dahi ele gecirildi. Kadin baga vurulmustu. Halk develerini evlerinin onunde dinlendiriyorlardi. Bir aksam bu kadin ipten bosanarak develerin yanina geldi. Kadin deveye yaklasti mi deve boguruyordu. O da birini birakip oburune yaklasiyordu. Sonunda Adba'ya yaklasti. Bu bogurmedi. Ravi der ki: "Bu piskin bir deve idi" -bir rivayette: "O terbiyeden gecmis bir deve idi" denmistir. Ebu Davud'da: "Uysal bir deve" denmistir. Kadin devenin arkasina bindi, hayvani surup yola revan oldu. Kadinin kactigini hissettiler, arayip taradilar, ama bulamadilar.Kadin, Allah kendisine kurtulma nasib ederse, deveyi Allah icin kurban etmeyi adadi. Medine'ye gelince, halk onun kurtuldugunu gorunce: "Adba, Resulullah (aleyhisssalatu vesselam)'in devesi!" diye bagristi. Kadin: "- Ben nezretmisim. Allah beni kurtarirsa onu kurban edecegim diye!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip bu durumu haber verdiler. O: "- Subhanallah! Hayvancagiza ne kotu muhafaat vermis: Allah onu bunun uzerinde kurtarirsa o tutup bunu kesecek ha! Olacak sey mi? Hayir! Gunah olan bir nezre uyulmaz, sahsen sahip olmadigi bir sey uzerine yaptigi nezre de uymaz!" dedi." Muslim, Nuzur 8, (1641); Ebu Davud, Eyman 28, (3316). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1051 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Musrikler, bir musrikin cesedini parayla satin almak istediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun para ile satilmasina karsi cikti."
Tirmizi, Cihad 35,(1715). EMAN VE SULH 1052 - Osman Ibnu Ebi Hazim, babasi vasitasiyla dedesi Sahr (radiyallahu anh)'dan rivayet ediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Taif'e karsi gazveye cikmisti. Sahr bunu isitir isitmez, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imdad etmek uzere bir grup atliyla hareket etti. Ancak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i fetih yapmadan geri donmus buldu. Sahr, o gun Allah'a yemin ederek: "Su Kasr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)in hukmune boyun egmedikce kusatmayi kaldirmayacagim" dedi ve oradan ayrilmadi. Nihayet iceridekiler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in hukmune boyun egdiler. Sahr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soyle yazarak durumu bildirdi: "Emmaba'd: Ey Allah'in Resulu! Sakif senin hukmune boyun egmistir. Ben, onlari suvariler arasinda getiriyorum." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Es-salatu Camiatun" diye nida edilmesini emretti. Kahraman (yani Sahr) icin: "Rabbim, su kahramana atlarini, adamlarini mubarek kil!" diye on kere dua etti. Derken halktan bir grup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi. Mugire Ibnu Su'be soz alip: "Ey Allah'in Resulu! Sahr, halami yakaladi. Halbuki halam Muslumanlarin girdigi seye (imana) girmisti" dedi. Resululah (aleyhissalatu vesselam) onlari cagirip: "- Ey Sahr, bir kavm Musluman oldu mu, artik kanlarini da mallarini da korumus olurlar. Mugire'ye halasini iade et!" dedi. O da kadini ona iade etti. Sahr, Beni Suleym'e ait olan bir suyu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den istedi. Beni Suleym, Islam'dan kacarak bu suyu terketmisti. Sahr: "Ey Allah'in Resulu, beni ve kavmimi oraya yerlestir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi ve onu oraya yerlestirdi: Sonra Suleymiler Musluman oldular ve Sahr'a gelip suyu kendilerine iade etmesini soylediler. Sahr, buna imtina edince Suleymiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a basvurdular: "- Ey Allah'in Resulu, biz Musluman olduk, suyumuzu iade etmesi icin Sahrgeldik. O imtina edip vermedi" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sahr'i cagirtti. Gelince: " Ey Sahr, bir kavm Musluman olunca mallarini ve kanlarini korurlar, bunlara sularini geri ver!'' diye emretti. Sahr: "- Basustune ey Allah'in Resulu!" dedi. Ravi der ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunun bu sirada suyu Sahr'dan geri almaktan duydugu haya sebebiyle genc kizin yuzu gibi kizardigini gordum." Ebu Davud, Harac 36, (3067). 1053 - Zeyd Ibnu Abdillah anlatiyor: "Biz Basra'daMirbed denen yerde idik. Saclari daginik, bir adam geldi, elinde kirmizi renkli bir deri parcasi vardi. Kendisine: "- Koylusun galiba." dedik. "- Evet!" dedi. "- Elindeki su deri parcasini bize ver (de ne var bir bakalim)!" dedik. Hemen alip icindekini okuduk. Su yazili idi: "Allah'in Resulu Muhammed'den Beni Zuheyr Ibnu Kays . Siz, sayet Allah'tan baska ilah olmadigina ve Muhammed'in Allah'in elcisi olduguna sehadet eder, namaz kilar, zekat verir, ganimetten beste biri, Peygamberin hissesini ve safiyy payi'ni eda ederseniz, sizler Allah ve Resulu'nun emaniyla emniyette olursunuz. Biz: "Bu mektubu size kim yazdi?" diye sorduk. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)!" dedi. Ebu Davud, Harac 21, (2999); Nesai, Fey 1, (7,134). 1054 - Amir Ibnu Sehr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (peygamber olarak ortaya) ciktigi zaman, Hamdan kabilesi bana: "Gidip su adam hakkinda arastirip bize haber getirebilir misin? Sayet bizim adimiza memnun kalirsan biz de onu kabul ederiz, sayet begenmedigin bir husus olursa biz de reddederiz" dediler. Ben de: "Pekala!" dedim. Yola cikip Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina kadar geldim. (Gordum, inceledim ve) memnun kaldim. Kavmim de Musluman oldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Umeyr Zi Merran'a su mektubu yazdi." Ravi devamla der ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Malik Ibnu Mirare er-Rehavi'yi Yemen'in tamamina (elci olarak) yolladi. Akk Zu Hayvan Musluman oldu." Ravi devamla der ki: "Akk'a: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a git, koyun ve malin icin kendisinden eman al" dendi. O da hemen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine su eman mektubunu yazdi: "Bismillahirrahmanirrahim, Allah'in Resulu Muhammed'den Akk Zu Hayvan'a: "Eger arazisinde, malinda, kolesinde (Islam'a) sadik kalirsa, kendisine eman vardir, Allah'in ve Allah'in Resulu Muhammed'in garantisi vardir. Bu emani Halid Ibnu Said Ibni'1-As yazdi." Ebu Davud, Harac 27, (3027). 1055 - Ka'b Ibn Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ka'b Ibnu'l-Esref, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in aleyhine hicviyeler duzuyor ve bunlarla Kureys kafirlerini, ona karsi tahrik ediyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye hicretle geldigi zaman, sehrin ahalisi kozmopolitti: Bir kismi Musluman, bir kismi putlara tapan musrik, bir kismi da Yahudi idi. Yahudiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabina rahatsizlik veriyorlardi. Cenab-i Hakk, Resulu'ne (aleyhissalatu vesselam) sabir ve af emrediyordu. Allah su ayeti onlar hakkinda inzal buyurmus idi. (mealen): "Hic suphesiz, sizden once kitap verilenlerden ve Allah'a es kosanlardan cok uzucu sozler isiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karsi gelmekten sakinirsaniz bilin ki, bu uzerinizde sebat edilecek islerdendir" (Al-i Imran 186). Ka'b Ibnu'l-Esref, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ceza vermekten bir turlu vazgecmiyordu. Sonunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sa'd Ibnu Mu'az (radiyallahu anh)'a, onu oldurecek birini yollamasini emretti. Onu Muhammed Ibnu Mesleme (radiyallahu anh) oldurdu. Ka'b oldurulunce, Yahudiler ve musrikler cok korktular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Arkadasimizi geceleyin kapisini calarak oldurduler" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara Ka'bu'l-Esrefin gecmiste soylediklerini hatirlatti. Sonra da hepsini kendisiyle onlar arasinda yapilacak ve (serirlerin uyarak sikintilari) sona erdirecek bir antlasma imzalamaya cagirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlarla kendisi ve butun Muslumanlar arasinda muteber olacak yazili bir antlasma yapti." Ebu Davud, Harac 22, (3000). 1056 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Necranlilarla iki bin takim elbise uzerine sulh yapti. Yarisini Safer ayinda, yarisini da Recep ayinda Muslumanlara teslim edeceklerdi. Ayrica gazvede kullanmak uzere ariyeten otuz zirh, otuz at, otuz deve ve her cesit silahtan otuzar aded vereceklerdi. Muslumanlar, bunlari, Yemen'de ihanetli bir harb oldugu takdirde Necranlilardan alip kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna mukabil Muslumanlar da Hiristiyan mabedlerini yikmayacaklar, dini-ilmi reislerine dokunmayacaklar, bir hadise cikarmayip yahut da faiz yemedikleri muddetce dinlerinde rahatsiz etmeyeceklerdi." Ebu Davud, Harac 30, (3041). 1057 - Ziyad Ibnu Hudeyr anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Eger sag kalirsam, Beni Taglib Hiristiyanlarinin eli kilinc tutanlarini oldurup, cocuklarini esir edecegim. Cunku Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlarla yaptigi antlasmayi elimle bizzat yazdim: "Cocuklarini Hiristiyanlastirmayacaklari" sarti vardi. " Ebu Davud, Harac (30, 40). 1058 - Irbaz Ibnu Sariye es-Sulemi (radiyallahu anh) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Hayber Kalesi'ne indik. Beraberinde baska bircok Musluman da vardi. Hayber'in sahibi (lideri) cebbar, mutekebbir birisi idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "- Ey Muhammed! Sizin eseklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadinlarimizi dovmeye hakkiniz mi var?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu sozlere ofkelenerek emretti: "Ey Ibnu Avf merkebine bin ve soyle nida et: "Haberiniz olsun, cennet sadece mu'minlere helaldir, namaz kilmak uzere toplanin!" Ravi, devamla, der ki: "Cemaat toplandi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara namaz kildirdi. Sonra da kalkip sunlari soyledi: " Sizden biri, (rahat) koltuguna kurulup, Allah'in sadece su Kur' an'da yazdiklarini mi haram ettigini saniyor? Haberiniz olsun, vallahi ben (Allah'in yasaklarini) duyurdum, (Kur'an'da olmayan hayirlar) emrettim, bircok seylerden sizleri yasakladim; bunlar, Kur'an in bir misli kadar ve belki de daha coktur. Allah Teala hazretleri, Ehl-i Kitab'in evlerine izinsiz girmenizi helal kilmamistir. Kadinlari dovmenizi, borclarini (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kilmamistir." Ebu Davud, Harac 33, (3050). 1059 - Cuheyneli bir adam anlatmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: " Sizler muhtemelen bir kavimle savasip onlara galebe calacaksiniz. Onlar mallariyla kendilerini ve cocuklarini size karsi koruyacaklar. " Said (Ibnu Mansur) rivayetinde der ki: "Sizinle belli sartlarla sulh yaparlar." (Bu cumleden sonra Musedded ve Said Ibnu Mansur su ifadede) ittifak ederler: "..Artik onlardan (sulh sirasinda belirlenenden) baska bir sey alamazsiniz, zira bu size yakismaz." Ebu Davud, Harac 33, (3051). 1060 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Muslumanlar arasinda, harami helal, helali de haram etmedikce sulh caizdir." Yine buyurdular ki: "Muslumanlar harami helal, helali de haram etmedikce kabul etmis bulunduklari sartlara uyarlar." Ebu Davud,Akdiye 12, (3394); Tirmizi, Ahikam 17, (1352) |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1061 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber Yahudilerine sunu soyledi:
"Mahsulat, sizinle bizim aramizda olmak Sartiyla sizi Allah'in biraktigi muddetce yerinizde birakiyorum. " Resulllah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'e (tahminci olarak) Abdullah Ibnu Revaha (radiyallahu anh)'yi gonderdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Yahudiler arasinda, mahsulun miktarini tahmin ve takdir isini o yapmis, neticede, onlara: "Isterseniz siz alin, isterseniz bana kalsin"demisti. Yahudiler mahsulun kendilerine kalmasini tercih ettiler." Muvatta, Musakat I, (2, 703). 1062 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hayber halki dediler ki: "Ey Muhammed, bizi birak, burada kalalim, araziyi islah edip isleyelim." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her ekinin ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in uygun gorecegi. her bir seyin mahsulunun yarisi onlarin olmak sartiyla araziyi onlara birakti. Abdullah Ibnu Revaha (radiyallahu anh), her yil oraya gelir, miktari tahmin eder ve yarisinin karsiligini onlardan alirdi. Yahudiler, Abdullah'i tahminde gosterdigi titizlik sebebiyle Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sikayet ettiler. Hatta bir ara (lehlerine gevsek davranmasi icin) rusvet vermek istediler. Abdullah onlara: "Bana haram mi yedirmek istiyorsunuz. Vallahi ben en ziyade sevdigim insanin yanindan geldim. Sizin topunuz bana maymunlar ve hinzirlardan daha menfurdur. Buna ragmen, benim size olan bugzum, size karsi adil olmama mani degildir." Yahudiler, Abdullah (radiyallahu anh)'i takdir edip: "Iste bu adalet ve dogrulukla semavat ve arz nizam icinde ayakta durur" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), her bir hanimina her yil seksen vask hurma, yirmi vask arpa veriyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh) zamaninda, Yahudiler Muslumanlara hile yaptilar Ibnu Omer (radiyallahu anh)'i bir evin daminda uyurken geceleyin asagi attilar, el ve (ayak) bileklerini cikardilar. Hz. Omer Ibnu'l-Hattab: "Hayber'de hissesi olan hazirlansin, aralarinda taksim edelim" dedi. (Taksim edilecegi zaman) reisleri: "Bizi buradan cikarma. Bizi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Hz. Ebu Bekir'in yaptiklari gibi yerlerimizde birak" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) ona: "(Kararimizda) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozune ters dustugumuzu mu zannediyorsun?l) Binegin seni Suriye'ye dogru bir gun, sonra bir gun, sonra bir gun daha kosturmasina ne dersin?" diye cevap verdi. Hz. Omer (radiyallahu anh), Hayber'i, Hudeybiye ashabindan Hayber Seferi'ne istirak etmis olanlar arasinda taksim etti. Buhari, Megazi, 38; Ebu Davud, Cihad 24, (3006). 1063 - Ebu Bekir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim (kendisine eman verilerek) antlasma yapilan bir kimseyi vakti disinda oldururse, Allah ona ceneti haram eder." Ebu Davud, Cihad 165, (2760); Nesai, Kasame 14, (8, 24). 1064 - Safvan Ibnu Suleym, bircok sahabi evlatlarinin, babalarindan yapmis olduklari rivayetlere dayanarak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurmus oldugunu naklediyor: "Kim antlasma yapilan bir kimseye zulmeder veya hakkini tenkis eder veya takatinin fevkinde emreder veya onun rizasi disinda bir seyini alirsa,kiyamet gunu aleyhine ben delil olacagim. " Ebu Davud, Harac 33, (3052). 1065 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben kocamin akrabalarindan iki kisiye civar (himaye) vermistim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Senin civar verdigine biz de civar verdik" buyurdu." Buhari, Cizye 9, Salat 4, Edeb 94; Muslim, Hayz 70, (336), Musafirin 80; Muvatta, Sefer 27, (1,152); Tirmizi, Isti'zan 24, (2735); Ebu Davud, Salat 30, (1290); Cihad 167, (2763). 1066 - Ibnu Abas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ahdine kim vefasizlik edip bozarsa, Allah mutlaka ona bir dusman musallat eder." Muvatta, Cihad 12, (2, 449), 26 (2, 460). Imam Malik bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir. CIZYE VE CIZYE ILE ILGILI HUKUMLER 1067 - Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (Aleyhissalatu vesselam), kendisini Yemen'e gonderdigi zaman, ihtilam olan herkesten (vergi olarak) bir dinar veya -Yemen'de imal edilen bir kumas olan meafiri'den, bir dinara tekabul eden miktarda almasini emretti." Ebu Davud, Harac 30, (3038, 3039); Tirmizi, Zekat 5, (623); NesaI, Zekat 8, (25-26). 1068 - Ca'fer Ibnu Muhammed babasindan naklediyor: "Omer Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh) Mecusileri mevzubahis ederek: "Onlar hakinda nasil hareket etmem gerektigini bilmiyorum" dedi. Abdurrahman Ibnu Avf(radiyallahu anh): "Sana sehadet ederim ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyle dedigini isittim: "Onlara, Ehl-i Kitaba davrandiginiz gibi davranin". Muvatta; Zekat 42 (1, 278). 1069 - Ibnu Sihab der ki: "Bana ulasti ki, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bahreyn Mecusilerinden cizye almistir, keza Hz. Omer (radiyallahu anh) Iran Mecusilerinden, Hz. Osman (radiyallahu anh) da Berberilerden cizye almistir." Muvatta, Zekat 41, (1, 278). 1070 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Dumetli Ukeydir'den de cizye aldi |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1071 - Harb Ibnu Ubeydillah, baba tarafindan dedesi Umeyr es-Sakafi (radiyallahu anh)'den nakleder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Harac Yahudi ve Hiristiyanlardan alinan vergidir. Muslumanlara harac yoktur. " Bir rivayette "usur yoktur" buyurmustur."
Ebu Davud, Harac 33, (3046-3049). 1072 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Omer (radiyallahu anh) Nebat ahalisinden bugday ve zeytinyagindan osrun yarisi (yirmide bir nisbetinde) vergi alirdi. Bu davranisiyla kasdi Medine'ye bunlardan cokca gelmesini saglamakti. Kintiyye (denen bugday ve arpa disinda kalan, nohut, mercimek, bakla nevinden tahil) dan da osur aliyordu." Muvatta, Zekat 46, (1, 281). 1073 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir yerde iki kiblenin varligi uygun olmaz. Musluman kimseye cizye yoktur." Sufyan merhum der ki: "Bunun manasi sudur: "Bir zimmi, kendisine cizye vermesi gerektikten sonra (vergisini henuz odemeden) Musluman olursa, artik bu vergi ondan duser." Ebu Davud, Harac 34, (3053); Tirmizi, Zekat 11, (633). 1074 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) demistir ki: "Kim kendi boynuna cizye akdi yaparsa, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gittigi yoldan (sunnetten) beri olmus olur." 1075 - Ebu'd Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurdular ki: "Kim bir araziyi haraci ile birlikte (satin) alirsa hicretinden rucu etmis demektir. Kim de bir kafirin boynundan zilleti kaldirip onu kendi boynuna koyarsa Islam'a sirtini donmus olur." Sinan Ibnu Kays der ki: Halid Ibnu Ma'dan bu hadisi benden isitince bana: "Bunu sana Sebib mi rivayet etti?" dedi. "Evet" dedim. "Oyleyse dedi, gidince, soyle bu hadisi bana yazip gondersin." Sinan Ibnu Kays devamla dedi ki: "(Sebib'e) soyledim, onun icin hadisi yaziverdi. Tekrar geldigim zaman Halid Ibnu Ma'dan kagidi sordu. Ben de verdim. Okuyup bu hadisi isitince sahip oldugu arazinin hepsini terketti." Ebu Davud, Harac 38, (3082). GANIMETLER VE FEY 1076 - Mucemmi' Ibnu Cariye el-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hudeybiye sulhunde hazir bulunduk. (Sulh yapilip) oradan dondugumuz zaman, halk, develerini hizlandirarak (bir yere birikmeye) basladilar. Biz hayretle: "Bu insanlara ne oluyor, (nicin hayvanlarini hizlandirip bir yere ususuyorlar?)" diye sorduk. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy gelmis" dediler. Biz de, halkla birlikte harekete gecip develeri hizlandirdik. Ilerleyince Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Kura'u'l-Gamim denen (Mekke ile Medine arasinda Usfan'in onunde bulanan) yerde bulduk. Devesinin uzerinde duruyordu. Halk toplaninca bizesuresini tilavet buyurdular. Askerlerden biri: "Yani bu sulh bir fetih midir?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Evet!" deyip ilaveten: "Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim bu bir fetihtir" buyurdu. Sure-i celileyi okumaya devam eden Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah size, ele gecireceginiz bol bol ganimetler vaadetmistir. Iman edenler icin bir delil olmasi ve sizi dogru yola ulastirmasi icin bunlari size hemen vermis ve insanlarin size uzanan ellerini onlemistir"mealindeki ayete kadar (Fetih 20) okudu. (Ayet-i kerimede isaret edilen acil ganimetle) Hayber kastediliyordu. Buradan ayrilinca Hayber'e gazveye ciktik. (Elde edilen ganimet) Hudeybiye'ye katilanlara taksim edildi. Bunlar bin bes yuz kisi idi. Bunlardan uc yuzu suvari idi. Ganimet on sekiz hisseye ayrildi. Suvari olana iki, yaya olana bir hisse verildi." Ebu Davud, Cihad 155, (2736), Harac 24, (3015). 1077 - Sehl Ibnu Ebi Hasme (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'i iki kisma ayirdi: Biri vukua gelecek hadiseler ve kendi ihtiyaci icindi, obur kismi da Muslumanlar arasinda taksim etti. Bu kismi on sekiz hisseye ayirdi." Ebu Davud, Harac 24, (3010). 1078 - Ibnu Sihab der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'i bese taksim edip beste birini aldiktan sonra geri kalani, Hudeybiye Seferi'ne katilanlardan Hayber'e istirak eden ve etmeyenler arasinda taksim etti." Ebu Davud, Harac 24, (3019). 1079 - Ibnu'z Zubeyr (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber (fethedildigi) sene, (babam) Zubeyr'e dort hisse ayirdi. Bir hisse Zubeyr icin, bir hisse zilkurba ya giren Abdulmuttalib'in kizi ve Zubeyr'in annesi olan Safiyye (radiyallahu anhuma)icin, iki hisse de ati icin." Nesai, Hayl 17, (6, 228). 1080 - Hasrec Ibnu Ziyad'in babaannesinden (radiyallahu anha) anlattigina gore, babaannesi (Ummu Ziyad el-Esceiyye) Resullulah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte alti kadindan biri olarak Hayber Gazvesine katilir. Kadin der ki: "Bizim de istirak ettigimiz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulasinca Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bizi yanina cagirtti. Gittik. Yuzunde ofke okunuyordu. Bize: "Kiminle ciktiniz, kimin izniyle ciktiniz?" diye cikisti. Biz: "Yun egirip onunla Allah yolunda yardimci oluruz. Oklari (toplar gazilere) veririz, diye ciktik. Ayrica yanimizda yaralilari tedavi icin ilac var, yemek de yapariz" dedik. Bunun uzerine: "Oyleyse kalin!" buyurdu. Cenab-i Hakk Hayber'in fethini muyesser kilinca, bize de ganimetten, tipki erkeklere oldugu gibi pay ayirdi." Hasrec der ki: "Ey babaannecigim, bu verilen ne idi?" diye sordum. "Hurma idi" diye cevap verdi." Ebu Davud, Cihad 152, (2729). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1081 - Umeyr Mevla Abi'l-Lahm (radiyallahu anh) anlatiyor: "Efendilerimle birlikte Hayber Gazvesi'ne katildim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a benden bahsettiler ve benim kole oldugumu soylediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da bana kilic kusatmalarini emretti. Bana kilic kusatildi. (Acicak yasca kucuk olmam ve boyumun kisaligi sebebiyle) kilici yerde suruyordum. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana ev esyasi verilmesini emretti. Delileri tedavi icin okudugum bir rukyeyi (afsunlama duasi) (kontrol ettirmek icin) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arzettim. Bir kismini atip, diger bir kismini muhafaza etmemi emretti."
Tirmizi, Siyer 9, (1557); Ebu Davud, Cihad, (2730).Ibnu Mace, Cihad 37, (2855). 1082 - Zuhri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kendisiyle birlikte savasmis olan Yahudilerden bir gruba, ganimetten pay ayirdi." Tirniizi, Siyer 10, (1558). 1083 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hayber'in fethinden sona bir grup Es'ari ile Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldik. Ganimetten bize de pay vardi. Halbuki (Habesistan'dan donmus olan) gemi arkadaslarimiz Ca'fer (radiyallahu anh) ve arkadaslari haric, Hayber Gazvesi'ne filen istirak etmeyen kimseye pay ayirmamistir." Ebu Davud, Cihad 151, (2725); Tirmizi, Siyer 10, (1559). 1084 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun -yani Bedir Savasi gunu kalkip soyle buyurdu: "Muhakkak ki Osman Allah'in ve Resulu (aleyhissalatu vesselam)" nun rizasina uygun bir hizmet sebebiyle gelmistir. Ben onun adina bey'at akdediyorum." Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ganimetten hisse ayirdi. Savasa katilmayan onun disinda kimseye hisse vermedi." Ebu Davud, Cihad 151, (2726). 1085 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hangi bir koye varir da orada ikamet ederseniz, hisseniz oradadir. Hangi bir belde de Allah ve Resulu'ne isyan ederse o beldenin beste biri Allah ve Resulu'ne aittir ve o (geri) kalan) da sizindir." Muslim, Cihad 47, (1756); Ebu Davud, Harac 29, (3036). 1086 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ganimet taksiminde on keciyi bir deveye bedel tutardi." Nesai, Dahaya 15, (7, 221). 1087 - Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye gonderdigi kimselerden bazilarina, umumi ganimet taksiminden dusecek hisseden ayri olarak, sahislarina ait olmak uzere (bir nevi armagan olmak uzere) fazladan ganimet verirdi." Buhari, Hums 15, Megazi 57; Muslim, Cihad 35, (1749); Muvatta, Cihad 15, (2, 450); Ebu Davud, Cihad 35, (2741-2746). 1088 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bedir gunu, Ebu Gehl'in kilincini bana armagan etti. Ebu Cehl'i, Ibnu Mes'ud oldurmus idi." Ebu Davud, Cihad 150, (2722). 1089 - Ebu'l-Cuveyriyye el-Cermi (rahimehullah) anlatiyor: "Rum diyarinda icinde dinar bulunan kirmizi bir kup ele gecirdim. Bu sirada emir, Hz. Muaviye (radiyallahu anh) idi. Basimizda da komutan olarak, Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan, Ma'n Ibnu Yezid (radiyallahu anh) adinda Beni Suleym'den biri vardi. Kupu ona getirdim. O altinlari Muslumanlara taksim etti. Bana da, oburlerine verdigi kadar bir pay verdi. Sonra da, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: 'Nefi (armagan) ancak hums'tan sonra olur" dedigini isitmemis olsaydim sana (daha fazla) verirdim" dedi. Sonra bana, kendi hissesinden bagista bulundu." Ebu Davud, Cihad 160, (2753, 2754). 1090 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ben yaninda otururken, bir grub insana ihsanda bulundu. Ancak onlardan benim daha cok hoslandigim birine hicbir sey vermedi. Ben: "Falanca ile aranizda ne var (ona niye vermedin)? Allah'a kasem olsun, ben onu mu'min goruyorum!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Musluman (goruyorum de!)" buyurdu. Sa'd (dayanamayip) bu kanaatini uc kere soyledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her seferinde ayni sekilde karsilikta bulundu. Sonuncu sefer sunu ekledi: "Ben, nazarimda daha sevgili olana hicbir sey vermezken, yuzu ustu atese duseceginden korktugum insani kurtarmak icin ona ihsanda bulunurum (ihsanda bulunmam sevgime olcu degildir)" Buhari, Zekat 3, Iman 53; Muslim, Iman 236, (150), Ebu Davud, Sunnet 16, (4685); Nesai, Iman 7, (8,103,104). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1091 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Huneyn gunu Ebu Sufyan Ibnu Harb, Savfan Ibnu Umeyye, Uyeyne Ibnu Hisn, Akra' Ibnu Habis ve Alkame Ibnu Ulase'den herbirine yuzer deve verdi. Abbas Ibnu Mirdas'a ise daha az verdi. Bunun uzerine (ayni zamanda sair olan) Abbas Ibnu Mirdas su manada bir siir duzdu:
"Benimle atim Ubeyd'in payini Uyeyne ile Akra' arasinda mi taksim ediyorsun? Ne Bedr ne de Habis, cemiyette, Mirdas'tan ustun degillerdir. Ben de onlarin hicbirinden asagi degilim. Ancak bugun sen, kimi alcaltirsan o bir daha yukselmez." Rafi' der ki: "Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun payini da yuz deveye yukseltti." Muslim, Zekat 137, (1060). 1092 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Savas sirasinda kim bir dusmani oldurur ve bunu isbatlarsa, maktulun seleb'i kendisinin olur." Buhari, Hums 18, Buyu 37, Megazi 54, Ahkam 21; Muslim Cihad 46, (1571); Muvatta, Cihad 18, (2, 454); Tirmizi, Siyer 13, (1562); Ebu Davud, Cihad 147, (2717). 1093 - Seleme Ibnu'l-Ekva (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferde idi, musriklerden bir casus gelip, ashabinin yaninda bir muddet oturup konustu. Sonra sivisip gitti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "(O bir casustur, arayip bulun ve oldurun!" diye emretti. Ben (erken) bulup oldurdum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selebini bana bagisladi." Buhari, Cihad 173; Muslim, Cihad 45, (1754); Ebu Davud, Cihad 110, (2653); Ibnu Mace, Cihad 29, (2836). 1094 - Avf Ibnu Malik ve Halid Ibnu Malik (radiyallahu anhuma) sunu soylemislerdir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selebin katile ait olduguna hukmetti, selebi ganimet malina katarak besli taksime (humus) tabi kilmadi." Ebu Davud, Cihad 149, (2721). 1095 - Abdullah Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, kendisine: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda, gida maddelerini humus taksimine tabi tutar miydiniz?" diye sorulmustu, su cevabi verdi: "Hayber gunu yiyecek maddeleri de ele gecirdik, kisi gelir, ihtiyaci kadar alir, sonra giderdi." Ebu Davud, Cihad 138, (2704). 1096 - Hz. Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda bir ordu ganimet olarak yiyecek maddesi ve bal ele gecirdi. Ancak bundan humus alinmadi." Ebu Davud, Cihad 137, (2701). 1097 - Amr Ibnu Abese (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kible istikametinde (sutre olarak) bir ganimet devesi bulundugu halde gerisinde bize namaz kildirdi. Namaz kilinca, hayvanin yan kismindan bir tutam yun aldi (elinde tutup gostererek): "Ganimetinizden humus disinda su kadari bile bana helal degildir. Humus da size iade edilecek (sizin maslahatlarinizda harcanacak)tir" dedi." Ebu Davud, Cihad 161, (2755). 1098 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Humustan Beni Hasim ve Beni Muttalib'e ayrilan pay hakkinda konusmak uzere Osman Ibnu Affan (radiyallahu anh) ile birlikte Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gittik. Ben: "Ey Allah'in Resulu, dedim, kardeslerimiz olan Beni Muttalib'e verdin, bize hicbir sey vermedin. Halbuki bizim de onlarin da (size) yakinligi birdir" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Beni Muttalib ile Beni Hasim tek bir seydirler!" buyurdular. Cubeyr der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ne Beni Abdu Sems'e, ne de Beni Nevfel'e: (Beni Hasim ve Beni Muttalib'e verdigi halde humustan) pay ayirmadi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de humusu aynen Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gibi taksim etti. Ancak o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yakinlarina, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlara verdigi kadar vermedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) de onlara humustan verdi. Sonra da Osman (radiyallahu anh) verdi." Buhari, Humus 17, Menakib 2, Megazi, 38; Ebu Davud, Harac 20, (2978. 2979, 2980); Nesai, Fey 1, (7,130,131). 1099 - Abdurrahman Ibnu Ebi Leyla anlatiyor: "Ali (radiyallahu anh)'yi dinledim, demisti ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda ben, Abbas, Fatima ve Zeyd Ibnu Harise toplanmistik. Ben sunu soyledim: "Ey Allah'in Resulu, Aziz ve Celil olan Allah'in kitabinda zikri gecen su humustaki hakkimizin taksimine beni vazifelendirseniz de hayatinizda bu isi ben bir yapsam! Ta ki sonradan kimse bu hususta bizimle ihtilafa dusmese!" Ali (radiyallahu anh) devamla der ki: "Resulullah bu istegimi yerine getirdi. Hayati boyunca ben taksim ettim. Sonra buna, Hz. Ebu Bekir de beni vazifelendirdi. Ayni is, Hz. Omer (radiyallahu anh) devrinin son senesine kadar bende devam etti. O yil (fetihlerden dolayi) bol mal gelmisti. Bizim hakkimizi yine ayirdi ve bana gonderdi. Ben: "Bu sene ihtiyacimiz yok, Muslumanlarin ihtiyaci var, onlara ver!" dedim. O da bu hisseyi Muslumanlara dagitti. Artik, Hz. Omer (radiyallahu anh)'den sonra kimse beni bu ise cagirmadi. (Zaten o sene) Hz. Omer'in yanindan ciktiktan sonra Abbas (radiyallahu anh)'a rastladigimda (hayiflanarak) bana: "Ey Ali, dun bize oyle bir seyi haram ettin ki, bundan sonra artik kimse bunu bize vermez!" demisti. (Meger ne kadar dogru soylemismis. Dedign aynen cikti). O ne dahi insan imis!" Ebu Davud, Harac 20, (2983-2984). 1100 - Katade (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye bizzat istirak edince, onun sehm-i safiyy denen riyaset hissesi olurdu. Bu hisseyi, taksimden once kole, cariye, at gibi ganimete dahil mallardan dilediginden alirdi. Safiyye validemiz de iste bu hissedendi. Gazveye bizzat istirak etmedigi takdirde bu hisse giyabinda ayrilirdi, ancak bu durumda secme hakki yoktu (ne ayrilmissa onu kabul ederdi.)" Ebu Davud, Harac 21, (2993). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1101 - Malik Ibnu Evs Ibni Hadesan (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) bana haber gonderdi. Ben de gun yukseldigi zaman ona gittim. Kendisini evinde bir sedirin uzerinde, deri yuzlu bir yastiga dayanmis vaziyette oturmus buldum. Sedirin orgu ipleri adalelerine gomulmus durumdaydi. Bana:
"Ey Malik, seni sunun icin cagirdim: Senin kavminden bir kac hane halki pes pese geldiler (ihtiyac arzettiler). Ben de kendilerine biraz bagista bulunulmasini soyledim. Iste! Albunu aralarinda dagitiver!" dedi. Ben: "Bu isi benden baskasina soyleseniz daha iyi olur!" dedim. Ancak o israrla: "Ey Malik al sunu!" dedi. Az sonra Hz. Omer'in azadlisi (kapici) Yerfe' geldi ve: "Ey mu'minlerin emiri! Osman, Abdurrahman Ibnu Avf, Zubeyr ve Sa'd (radiyallahu anhum)'in girmelerine izin veriyor musunuz? (sizi gormek istiyorlar!) dedi. O da: "Evet, buyursunlar!" diyerek izin verdi. onlar da girip selam vererek oturdular. Az sonra Yerfe' tekrar gelip: "Abbas'la Ali (radiyallahu anhuma) icin de izin var mi?" dedi. Hz. Omer, onlara da izin verdi. Girdiler, selami verip oturdular. Abbas (radiyallahu anh) soz alarak: "Ey mu'minlerin emiri! Benimle Ali arasinda hukmet!" dedi. Bunlar bir meselede ihtilafa dusmus, birbirlerini dava ediyorlardi. Oradaki cemaat de: "Evet ey mu'minlerin emiri, aralarinda hukmet, onlari rahatlat!" dediler. Hz. Omer (radiyallahu anh) (onceden gelenlere yonelerek): "Soyle bir sakin olun!" deyip devam etti: "Arzi ve semayi ayakta tutan Allah askina soruyorum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyle soyledigini biliyor musunuz? "Bize mirasci olunmaz, ne birakmissak o sadakadir." "Evet!" dediler. Sonra da Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye yonelerek: "Arz ve sema izniyle ayakta duran Zat'in askina size soruyorum, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Bize mirasci olunmaz, her ne birakmissak sadakadir" dedigini biliyor musunuz?" O ikisi de: "Evet" dediler. Hz. Omer de: "Allahu Teala hazretleri, Resulu'ne (aleyhissalatu vesselam) bazi imtiyazlar bahsetmistir, bunlari ondan baska kimseye vermemistir. Soz gelimi, beldeler ahalisinden Allah'in fey kildigi seyler (hassaten) Allah ve Resulu'ne aittir. Allah Resulu (aleyhissalatu vesselam) Beni Nadir'in mallarini aranizda taksim etti. Allah'a kasem olsun, o iste, kendisini size tercih etmedi, sizi birakip, onu kendisi almadi. (Nitekim, onu aranizda dagitti.) Sadece su mal (kendisine) kaldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bundan (ailesinin) yillik nafakasini alir, mutebakisini beytu'l-male koyardi" dedi." Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Megazi 14, Tefsir, Hasr 3, Nafakat 3, I'tisam 5; Muslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud Harac 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7,136,137). 1102 - (Yukaridaki vak'a ile alakali olan) bir rivayet soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (yillik ihtiyacini aldiktan sonra) geri kalani Allah'in mali kilar (Beytu'l-male koyar) idi." Omer (radiyallahu anh) sonra (cemaate yonelerek) dedi ki: "Arz ve semanin izniyle ayakta durdugu Zat askina sizden soruyorum, bunu biliyor musunuz?" Onlar: "Evet!" dediler. Sonra Hz. Omer teker teker, Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye yonelerek, obur cemaate yaptigi gibi, ayni sekilde yemin vererek bu hususu bilip bilmediklerini sordu. Her ikisi de: "Evet, biliyoruz!" dediler. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh) sozune devam etti: "(Hatirlayin! Siz,) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edince Ebu Bekir'e bu meseleyi goturdunuz. O, size: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in velisiyim, ikiniz bana ihtilafinizi getirdiniz, sen ey Abbas, kardesin oglunun mirasini taleb ediyorsun, sen de ey Ali, hanimin Fatima'nin babasindan olan mirasini taleb ediyorsun" dedi ve devamla: "Ebu Bekir (radiyallahu anh) size, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu hatirlatti: "Bize varis olunmaz. Her ne birakti isek sadakadir." Siz ikiniz (onu ithamda) ittifak ettiniz. (Allah biliyor o, bu tatbikatta dogru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyordu. Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ebu Bekir'in velisi ben oldum, boylece o malin sorumlulugu bana gecti. Allah biliyor, bu iste ben de dogru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyorum. Simdi (ey Abbas!) sen ve Ali bana geldiniz. Meseleniz ayni mesele. Bana: "(Beni Nadir'den kalan fey malini) bize ver!" diyorsunuz. Ben de su cevabi veriyorum: "Dilerseniz, bir sartla o mali size vereyim. O sart da sudur: "Bu mali, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Ebu Bekir ve sorumlulugunu aldigim gunden beri ben) nasil kullandi isek sizin de oyle kullanacaginiza dair Allah'a soz vermenizdir. Onu bu sartla aldiniz mi? Tamam mi?" Onlar: "Evet!" dediler. Hz. Omer de: "Sonra siz bana aranizda (baska sekilde) hukmedeyim diye (mi)? geldiniz. Hayir, vallahi aranizda, kiyamet kopuncaya kadar, bundan baska bir hukum veremem. Bu sarti yerine getirmede aciz kalirsaniz, mali bana iade ediverin" dedi. Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Megazi 14, Tefsir, Hasr 3, Nafakat 3, I'tisam 5; Muslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud Harac 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7,136,137). 1103 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Bahreyn'den bir mal getirildi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bunu mescide dokun" dedi. Bu mal (simdiye kadar) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelenlerin en cok olani idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza gitti ve mala hic nazar etmedi. Namaz bitince gelip malin yaninda durdu. Her gordugune ondan veriyordu. Derken amcasi Abbas (radiyallahu anh) geldi ve: "Ey Allah'in Resulu, bana da ver. Zira ben hem kendimin, hem de Akil'in (esaretten kurtulus) fidyesini verdim!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da: "Al!" dedi. Bunun uzerine o da torbasini iyice doldurdu. Sonra onu sirtlamaya calisti, ancak muvaffak olamadi. "Ey Allah'in Resulu, birilerine soyle de sirtima kaldiriversin" dedi ise de: "Hayir" cevabini aldi. Bunun uzerine; Abbas: "Oyleyse sen sirtima kaldiriver!" dedi. Yine: "Hayir!" cevabini aldi. Bunun uzerine Abbas, torbadan bir miktarini doktu, tekrar sirtlamaya calisti, yine kaldiramadi. Ve: "Birilerine soyle sirtima kaldiriversin!" dedi. "Hayir!" cevabini alinca, yine: "Oyleyse sen kaldiriver" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna da "Hayir!" deyince Abbas bir miktar daha bosaltti, sonra kaldirip omuzuna koyup cekip gitti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Abbas (radiyallahu anh)'taki para hirsina taaccubunden, bize gorunmez oluncaya kadar gozleriyle onu takip etmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tek dirhem kalincaya kadar oradan ayrilmadi." Buhari, Salat 42, Cizye 4, Cihad 172). 1104 - Avf Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a fey mali gelince, hemen gununde dagitirdi. Evliye iki hisse, bekara bir hisse verirdi." Ebu Davud Harac 14, (2953). 1105 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber mahsulunden her sene zevcelerine yuz vaskveriyordu. Bunun seksen vaski hurma, yirmi vaski arpa idi. Hz. Omer (radiyallahu anh) halife olunca, Hayber'den Yahudileri cikardigi zaman orayi taksim etti ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevcelerini muhayyer birakti. Dileyene arazi ve (sulama) suyu verecek, dileyene de eskiden oldugu sekilde belli miktardaki vaski verecekti. Bazilari arazi ve suyu tercih etti -ki Hz. Aise ve Hafsa (radiyallahu anhuma) bu gruptandi- bir kismi da kendilerine hurma verilmesini tercih etti." Buhari, Hars 8, 9, 11, Icare 22, Sirket 11, Surut 5, Megazi 40; Muslim, Musakat 1,(1551); Ebu Davud, Harac 24, (3008); Ibnu Mace, Ruhun 14, (2467). 1106 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Peygamberlerden (aleyhimusselam) biri, gazveye cikti da kavmine: "Nikahla baglanip, gerdege girmek istedigi halde henuz gerdek yapmadigi kadini olan benimle gelmesin, keza bina yapip henuz catisi atilmamis inssaati olan da gelmesin, keza gebe koyun veya develer satin alip dogurmalarini bekleyeniniz varsa o da gelmesin" dedi. . Gazveye cikti. Derken tam ikindi namazi sirasinda veya buna yakin bir zamanda (fethedecegi) beldeye yaklasti. Gunes'e: "Sen bir memursun, ancak ben de bir memurum" dedi ve Allah'a yonelerek: "Ey Rabbim, su gunesi bize durdur (da namazimiz gecmesin!)" diye dua etti. Gunes, o yerlerin fethini Allah muyesser kilincaya kadar durduruldu. Sonra elde edilen ganimetleri topladilar. Toplanan ganimetleri yemek uzere ates geldi. Fakat ates tatmadi bile. Bunun uzerine Peygamber: "Icimizde ganimetten calan bir hirsiz var, her kabileden bir kisi bana biat etsin!" dedi. Bu suretle ona biat etmeye basladilar. Derken bir adamin eli peygamerin eline yapisip kaldi."Hirsiz bu kabilede. Kabilenin her ferdi bana teker teker biat etsin !" dedi. Biat etmeye basladilar. Iki veya uc kisinin eli O'nun eline yapisti kaldi. "Ganimet hirsizi sizde" dedi. Okuz basi kadar iri bir altin getirdiler. Ganimet yigininin icine o da atildi. Ates gelip ganimeti yedi. Bilesiniz, bizden once hicbir ummete ganimet helal kilinmamistir. Ganimetleri Allah sadece bize helal kildi. Bu da, bizde gordugu aczimiz ve za'fimiz sebebiyledir. Buhari, Humus 8, Nikah 58; Muslim, Cihad 32. 1107 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun kalkip gulul'u (yani ganimet malindan calma) hatirlatti, bunun kotulugunu, gunahinin buyuklugunu belirtti ve bu meyanda sunlari soyledi: "Sakin sizden birini, kiyamet gunu, boynunda bogurmesi olan bir deve oldugu halde bana gelmis: "Ey Allah'in Resulu, bana yardim et!" diye yalvariyor ve kendimi de cevaben: "Senin icin hicbir sey yapamam, ben sana teblig etmistim" der bulmayayim..." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu tarzda hayvanlari ve diger ganimet mallarini teker teker zikretti." Buhari, Cihad 189; Muslim, Imaret 24, (1831). 1108 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini haber verdi: "Kim ganimet hirsizini gizlerse bu da onun gibi olur." Ebu Davud, Cihad 146, (2716). 1109 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'1- As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ganimet ele gecirilince, Hz. Bilal (radiyallahu anh)'e emrederdi, o da halka yuksek sesle duyulur, askerler de ganimet olarak ne ele gecirmisse getirip teslim ederdi. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) de once beste birini (humus) alir, geri kalani taksim ederdi. Bir gun, (Bilal'in) cagirmasindan sonra bir adam kildan mamul bir yular getirdi ve: "Ey Allah'in Resulu, ganimet olarak biz de bunu ele gecirmistik!" dedi. "Sen, dedi, uc kere bagirdigi vakit Bilal'i isitmedin mi? O zaman niye getirmedin ?" Adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (gecikmenin sebebiyle ilgili olarak kabul gormeyen) ozurler beyan etti. Ancak neticede su cevabi aldi: "Hayir! Bunu senden kabul etmiyorum. Kiyamet gunu sen bununla birlikte geleceksin." Ebu Davud, Cihad 144, (2712). 1110 - Yine Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in agirliklarinin basini bekleyen Kerkere denen bir zat vardi, derken vefat etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "O cehennemdedir!" buyurdu. Bu soz uzerine adami gormeye gittiler. uzerinde, ganimetten calinmis bir aba buldular." Buhari, Cihad 190; Ibnu Mace, Cihad 34, (2849). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1111 - Zeyd Ibnu Halid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hayber Savasi sirasinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan biri oldurulmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verildi.
"Arkadasiniz uzerine namaz kilniz!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozu uzerine, halkin cehresi degismis, (bir sogukluk cokmustu). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Arkadasimiz Allah icin cihad sirasinda ganimetten calmisti !" Bunun uzerine, maktulun esyasini karistirdik. Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir kolyeyi calmis oldugunu gorduk." Muvatta, Cihad 23, (2, 458); Ebu Davud, Cihad 143, (2710), Nesai, Cenaiz 66, (4, 64); Ibnu Mace, Cihad 34, (2848). 1112 - Salih Ibnu Muhammed Ibni Zaide anlatiyor: "Mesleme (radiyallahu anh) ile birlikte Rum diyarina girdik. Ganimetten calan bir adam getirildi. Mesleme, bu mesele hakkinda Salim'e sordu. Salim su cevabi verdi: "Babam'i (Abdullah Ibnu Omer) (radiyallahu anhuma) dinledim, babasi Omer (radiyallahu anh)'den naklen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet etmisti: "Kim ganimetten calarsa, (butun) esyasini yakin, kendisini de dovun." Salih Ibnu Muhammed devamla der ki: "Adamin esyasi arasinda bir Mushafbulduk. Salim'e bunun hakkinda da sorduk (yakalim mi? diye). "Onu satip, bedelini tasadduk edin!"buyurdu." Tirmizi, Hudud 28, (1461); Ebu Davud, Cihad 145, (2713). 1113 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Ebu Bekir ve Omer (radiyallahu anhuma), ganimet hirsizinin mallarini yaktilar ve kendisini de dovduler." Ebu Davud, Cihad 145, (2715). 1114 - Asim Ibnu Kuleyb (rahimehullah) babasi (Kuleyb)'den o da ensari birinden naklederek anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bir sefere cikmistik. Sefer sirasinda siddetli bir kitlik ve sikintiya maruz kaldik. Derken, bir ganimet ele gecirdik. Askerler, onu hemen yagmalayiverdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yaya olarak (teftis maksadiyla) yanimiza geldiginde tencerelerimiz kaynamaya baslamisti bile. Yayi ile tencereleri deviriverdi. Etleri de topraga buladi. (Hepsini boylece yenmeyecek hale getirdikten) sonra su aciklamayi yapti: "Yagma mali, laseden daha helal degildir" veya (soyle demisti): "Lase, yagma malindan daha helal degildir." (Rivayetin sonundaki) sek ravilerden Hennad'a aittir." Ebu Davud Cihad 138, (2705). 1115 - Sa'b Ibnu Cessame anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Koruluk ittihazi sadece Allah ve Resulu'ne ait (bir hak)dir." Buhari, Sirb 11, Cihad 146; Ebu Davud, Harac 39, (3083, 3084). 1116 - Bir rivayette, Sihabu'z-Zuhri soyle demistir: "Bize ulasan habere gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Nakii, Hz. Omer (radiyallahu anh) de Seref ve Rebeze'yi hima ilan etmislerdir." Buhari, Sirb 11]. 1117 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Cahiliye devrinde taksim edilmis olan her mal, taksim edildigi sekil uzeredir. Islam doneminde yapilan taksimat, Islam'in taksim esasina goredir." Ebu Davud, Feraiz 11, (2914); Ibnu Mace, Ruhun 21, (2485). 1118 - Imam Malik, Sevr Ibnu Zeyd ed-Dili'den mursel olarak rivayet ettigine gore ed-Dili demistir ki: "Bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigi ulasti: "Hangi ev veya arazi, cahiliye devrinde taksim edilmis ise, artik o, cahiliye taksimi uzerinedir. Ancak hangi ev veya arazi, taksim edilmeden Islam'a girmis ise, artik onun taksimi islam'a gore yapilir." Muvatta, Akdiye 35, (2, 746)]. 1119 - Nafi; Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatiyor: "Ibnu Omer'in bir kolesi kacarak Rum diyarina gecti. Bilahare, Halid Ibnu'l-Velid (radiyallahu anh) Rumlara galebe caldi. (Esirler arasinda, kacan bu kole de vardi) Halid koleyi Ibnu Omer'e iade etti. Onun kaybolan bir ati vardi. (Askerler) onu da ele gecirdiler. Halid ati da Ibnu Omer'e iade etti" (Bu rivayetin lafzi Buhari'nin rivayetine uygundur.) Bir rivayette: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) zamaninda kacan bir at mevzubahistir." Muvatta'nin bir rivayetinde, dusman tarafindan ganimet edildikten sonra ele gecirilen bir kole ve at mevzubahistir. Bunlar, taksimden once eski sahibine iade edilebilirler. Ebu Davud, koleyi mevzubahis eder ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in taksime tabi tutmadan eski sahibine iade ettigini belirtir. Buhari, Cihad 187; Muvatta, Cihad 17, (2, 452); Ebu Davud, Cihad 135, (2698, 2699); Ibnu Mace, Cihad 15, (2748). 1120 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz gazvelerimiz sirasinda, bal ve kuru uzum elde ederdik ve bunlari (taksim edilmek uzere, diger ganimet mallarinin yanina) kaldirmaz, yerdik." Buhari, Humus 20). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1121 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a icerisinde boncuk bulunan bir dagarcik getirildi. Boncuklari Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hur ve cariye kadinlar arasinda dagitti." Hz. Aise devamla der ki: "Babam da (boncugu) hur kole ayirimi yapmadan kadinlara dagitirdi."
Ebu Davud, Harac 14, (1952). 1122 - El-Misver Ibnu Mhreme (radiyallahu anhuma)'ye Amr Ibnu Avf (radiyallahu anh) sunu anlatmistir: "Resulullah (aleyhissalam vesselam) Ebu Ubeyde (radiyallahu anh)'yi Bahreyn'e, oranin cizyesin getirmek uzere yolladi. Mallarla donunce Ensar geldigini isitti. Sabah namazini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le kildilar. Namaz bitince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in etrafini sardilar. Resulullah (aleyhissalàtu vesselam) tebessum buyurdular ve:"Oyle zannediyorum, Ebu Ubeyde'nin bir seyler getirdigini isittiniz" dedi. Hep birlikte: "Evet!" dediler. Bunun uzerine sunlari soyledi: "Oyleyse sevinin ve sizi sevindiren seyi umid edin. Allah' a yemin olsun, sizler icin fakirlikten korkmuyorum. Ben size dunyanin genislemesinden korkuyorum. Sizden oncekilere dunya genislemisti de hemen dunya icin birbirleriyle bogusmaya basladilar ve helak oldular. Genisleyen dunyanin onlar gibi sizi de helak etmesinde korkuyorum." Buhari Rikak 7, Cizye 1, Megazi 11; Muslim, Zuhd 6, (2961); Tirmizi, Kiyamet 29, (2464). 1123 - Sa'lebe Ibnu Ebi Malik anlatiyor: "Omer Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh), bir kisim burguyu Medineli kadinlar arasinda taksim etmisti, geriye guzel bir burgu kaldi. Yanindakilerden bazilari kendisine: "Ey muminlerin emiri, bunu da senin yaninda bulunan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kizina ver" dediler. Bununla, Hz. Ali (radiyallahu anh)'in kizi Ummu Gulsum'u kastediyorlardi. Hz. Omer onlara: "Ummu Selit, buna daha cok hak sahibidir. Zira o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a biat etmisti ve Uhud Savasi'nda bize kirbalarla su tasiyordu" dedi. Buhari, Megazi 22, Cihad 66. SEHIDLER HAKKINDA 1124 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sordular: "Icinizden kime sehid dersiniz?" "Ey Allah'in Resulu, dediler, Allah yolunda oldurulen sehiddir." "Oyleyse, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ummetimin sehidleri azdir. " "Peki, dediler, daha kimler sehiddir, Ey Allah'in Resulu?" "Allah yolunda oldurulen sehiddir. Allah yolunda olen sehiddir. Taunda olen sehiddir. Karni sebebiyle olen sehiddir, bogularak olen sehiddir." Mualim, Imaret 165, (1915); Muvatta, Salatu'l-Cema'a 6, (1, 131); Tirmizi, Cenaiz 65, (1063). 1125 - Imam Malik ve Tirmizi'nin kaydettikleri bir rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmaktadir: "Su bes kisi sehiddir, (deyip onceki hadiste gecenleri saydiktan sonra): Yikinti altinda kalan da sehiddir" diye ilave etti. Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den gelen bir rivayette: "Karninda cocugu oldugu halde olen kadin da sehiddir" buyrulmustur.Abdullah Ibnu Amr Ibrnu'l-As (radiyallahu anhuma) tarafindan rivayet edilen bir diger sahih hadiste: "Malini mudafaa ederken oldurulen sehiddir" buyurulmustur. Muvatta, Salatu'l-Cema'a 6, (1, 131); Tirmizi, Cenaiz 65, (1063). 1126 - Ummu Haram (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Deniz tutmasi sebebiyle (gemide) kusan kimseye sehid sevabi verilir. Bogularak olene de iki sehid sevabi vardir. " Ebu Davud, Cihad 10, (2493). 1127 - Said Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle buyurdular: "Kim malini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim kanini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim dinini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim ailesini mudafaa sirasinda oldurulurse o da sehiddir." Tirmizi, Diyat 22, (1418,1421); Ebu Davud, Sunnet 32, (4772); Nesai, Tahrim 22, (7,115,116); Ibnu Mace, Hudud 21, (2580). 1128 - Ebu Sellam, sahabeden birinden rivayet etmektedir: "Cuheyne'den bir mahalle uzerine baskin yaptik. Muslumanlardan biri, (teke tek vurusmak uzere) onlardan bir adam taleb etti. (Bir cengaver gelince) hemen kilinciyla saldiriya gecti. Ancak hata yapti ve kilinci kendisine isabet etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ey Muslumanlar, kardesinize (yardim edin)" diye bagirdi. Halk ona dogru kosustu. Ama olmustu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onu elbisesi ve kani ile birlikte sardi, uzerine namaz kildi ve defnetti. "Ey Allah'in Resulu, bu sehid midir?" diye sordular. "Evet o sehiddir ve ben ona bu hususta sahidim" cevabini verdi." Ebu Davud, 40, (2539). 1129 - Irbaz Ibn Sariye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sehidlerle yataklarinda olenler, taundan olenler hakkinda C'enab-i Hakk'abirbirlerini sikayet ederler. Sehidler: "Onlar bizim kardeslerimizdir, onlar da bizim gibi oldurulduler!" derler. Yataklarinda olenler de: "Onlar bizim kardeslerimizdir, bizim gibi olduler!" derler. Rabbimizonlara soyle seslenir: "Yaralarina bakin, oldurulenlerin yaralarina benziyorlarsa onlardandirlar ve onlarla beraber olurlar!" Bakilir ve onlardaki yaranin, oburlerininki gibi oldugu gorulur. " Nesai, Cihad 36, (6, 37-3. 1130 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) sehid oldugu halde yikandi, kefenlendi, uzerine namaz kilindi." Muvatta, Cihad 36, (2, 463). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1131 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir kavm, icinde bulundugu hidayetten sonra sapitti ise bu, mutlaka cedel sebebiyle olmustur." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu soyledikten sonra, delil olarak) su ayeti okudu: "Onlar: "Bizim tanrimiz mi yoksa O mu daha iyidir?" dediler. Sana boyle soylemeleri, sirf tartismaya girismek icindir. Onlar suphesiz munakasaci bir millettir" (Zuhruf 5. Tirmizi, Tefsir, Zuhruf, (3250); Ibnu Mace,Mukaddime 7. 1132 - Yine Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim haksiz oldugu bir munakasayi terkederse kendisine cennetin kenarinda bir ev kurulur. Hakli oldugu bir munakasayi terkedene de cennetin ortasinda bir ev kurulur." Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Davud, Edeb 8, (4800); Ibnu Mace, Mukaddime 7, (51); Nesai, Edeb (6, 21). 1133 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kur'an hakkinda munakasa kufurdur" Ebu Davud, Sunnet 5, (4603). 1134 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in en ziyade bugzettigi erkek, siddetli dusmanlik yapan hasimdir." Buhari, Ahkam 34, Mezalim 15, Tefsir, Bakara 37; Muslim, Ilm 5, (2668); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2980); Nesai, Kadat 33, (8, 247, 248). 1135 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz kader hususunda munakasa ederken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikageldi. Oylesine kizdi ki, ofkenin hasil ettigi kizilliktan, yuzunde sanki nar taneleri ortaya cikmisti. Bize soyle cikisti: "Bununla mi emredildiniz, yoksa ben size bununicin mi gonderildim. Bilin ki, sizden oncekileri, dini meselelerdeki munakasalarini coklugu ve peygamberleri hakkinda dustukleri ihtilaflari helak etmistir." Bir rivayette su ziyade mevcuttur: "Kader hususunda munakasa etmemeniz icin yemin verdim. " Tirmizi, Kader 1, (2134); Ibnu Mace, Mukaddime 10, (85). 1136 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabinin (radiyallahu anhum) arasinda otururken, bir adam Hz. Ebu Bekir'e hakaretamiz sozler sarfederek cefa verdi. Ancak Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) adama karsi sukut etti. Adam ikinci sefer ayni sekilde hakaret ederek eziyet verdi. O yine sukut etti. Adam ucuncu sefer de eziyet verince Hz. Ebu Bekir (adama hak ettigi cevabi vererek) intikamini aldi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hemen kalkti. Hz. Ebu Bekir: "Ey Allah'in Resulu, yoksa bana darildiniz mi?" diye sordu. "Hayir"dedi. "Ancak semadan bir melek inmis, sana soylediklerini tekzib ediyordu. Sen intikamini alinca melek gitti, seytan oturdu. Bir yere seytan oturdu mu ben orada duramam. " Ebu Davud, Edeb, 49 (4896, 4897). 1137 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri soyle buyurmustur: "Kardesinle munakasa etme, zira munakasanin hikmeti anlasilmaz, sikintisi eksik olmaz, tutamayacagin bir vaadde de bulunma." Rezin ilavesidir. HACCIN FAZILETLERI 1138 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, cihadi amellerin en faziletlisi goruyoruz, biz de cihad etmiyelim mi?" Su cevabi verdi: "Ancak, cihadin en efdal ve en guzeli hacc-i mebrurdur. Sonra sehirde kalmaktir." Hz. Aise der ki: "Bunu isittikten sonra hacci hic birakmadim." Buhari, Hacc 4, Cezau's-Sayd 26, Cihad 1; Nesai, Hacc 4, (5, 113). "Sonra sehirde kalmak" cumlesi Buhari'de yok.) 1139 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Telbiyede bulunan hic bir Musluman yoktur ki, onun saginda ve solunda bulunan tas, agac, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasin, bu istirak (sag ve solunu gostererek) su ve su istikamette arzin son hududuna kadar devam eder." Tirmizi, Hacc 14, (828). 1140 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haccla umrenin arasini birlestirin. Zira bunlar gunhi, tipki korugun demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler." Nesai, Menasik 6, (5,115); Ibnu Mace, Menasik 3, (2886). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1141 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir umre, diger umreye arada islenenler icin kefarettir. Hacc-i Mebrur'un karsiligi cennetten baska bir sey olamaz!"
Buhari, Umre 1; Muslim, Hacc 437, (1349); Tirmizi,Hacc 90, (933); Nesai, Menasik 3, (5,112), 5, (5,115); Ibnu Mace, Menasik 3, (2887); Muvatta, Hacc 65, (2, 346). 1142 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beyt'i (Kabe-i Muazzama'yi) kim elli defa tavaf ederse, gunahlarindan cikar ve tipki annesinden dogdugu gundeki gibi olur." Tirmizi, Hacc 41, (866).Buradaki tavaftan maksad, savtlar olmayip, elli tam tavaftir. 1143 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, hacc veya umre icin Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (kadar) ihrama girerse, gecmis ve gelecek butun gunahlari affedilir veya cennet kendisinevazcib olur." -Ravi, Resulullah'in hangisini dedigi hususunda sekke dustu " Ebu Davud, Menasik 9, (1741), Ibnu Mace, Menasik 49, (3001-3002). 1144 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ensar'dan Ummu Sinan adindaki bir kadina: "Bizimle haccetmekten seni ne alikoydu?" diye sordu. Kadin: "Ebu fulanin (kocasini kasteder) sadece iki sulama devesi var. Biriyle o ve oglu haca gitti. Oburu (ile de ben kaldim) arazimizi suluyor(um)" dedi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Oyleyse Ramazan'da (yapacagin) umre, (kacirdigin) bir haccin veya benimle (yapmis olacagin) bir haccin kazasidir. Ramazan gelince umre yap. Zira Ramazan'daki bir umre hacca muadil olur." Buhari, Umre 4,Cezau's-Sayd 26; Muslim, Hacc 222; Nisai, Siyam 6, (4,130). 1145 - Ebu Bekr Ibnu Abdirrahman anlatiyor: "Bir kadin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ben haccetmek icin hazirlik yapmistim. Bana (bir mani) ariz oldune yapayim?" "Ramazan'da umre yap, zira o ayda umre tipki hacc gibidir" buyurdu." Muvatta, Hacc 66, (1, 347); Ebu Davud, Hacc 79, Tirmizi, Hacc 95, (939); Nesai, Siyam 6, (4,130); Ibnu Mace, Hacc (Menasik) 45, (2991-2995). 1146 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hic bir kul, kurban gunu, Allah indinde kan akitmaktan daha sevimli bir is yapamaz. Zira, kesilen hayvan, kiyamet gunu boynuzlariyla, kil1ariyla, sinnaklariyla gelecektir. Hayvanin kani yere dusmezden once Allah indinde yuce bir mevkiye ulasir. Oyle ise, onu gonul hoslugu ile ifa edin." Tirmizi, Edahi 1, (1493); Ibnu Mace, Edahi 3, (3126).Rezin sunu ilave etmistir: "Kurban sahibine, hayvanin her bir tuyu icin sevap vardir. " 1147 - Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Hangi hacc daha efdaldir?" diye sorulmustu. "Yuksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapilan hacc!" diye cevap verdi." Tirmizi, Hacc 14, (827), Tefsir, Al-i Imran (3001). 1148 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kucugun, buyugun, zyifin, kadinin cihadi hacc ve umredir." Nesai, Hacc 4, (5,114); Ibnu Mace, Menasik 8, (2902). HACCIN VUCUBU 1149 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Birgun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize soyle hitab etti: "Ey insanlar, size hacc farz kilinmistir. Su halde hacci eda edin!" Cemaatte bulunan bir adam: "Her sene mi, Ey Allah'in Resulu?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cevap vermedi. Adam sorusunu uc kere tekrar etti. Bunun uzerine: "Ben sizi biraktikca siz de beni birakin. (Madem ki sukut ettim, niye sormada israr ediyorsunuz?) Sayet (sorunuza) "Evet!" deseydim, her yil haccetmek vacib oluverirdi ve buna guc yetiremezdiniz. Sunu bilin ki, sizden oncekileri helak eden sey, cok sual sormalari ve peygamberleri hakkinda ihtilaflaridir. Size bir is emrettigim zaman, bunu gucunuz yettigince Ifa edin, bir yasaklamada bulundugum vakit de ondan kacinin (bu emir ve yasakla ilgili olarak akliniza gelen her seyi sormaya kalkmayin!)" Buhari,Itisam 4; Muslim, Hacc 412, (1337), Fedail 130, (1337); Nesai, Hacc 1, (5,110-111). 1150 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz soyle buyurdular: "Kim kendisini Beytullahi'1-haram'a ulastiracak kadar azik ve binege sahip oldugu halde haccetmemisse onun Yahudi veya Hiristiyan olarak olmesi arasinda fark yoktur. Zira, Cenab-i Hakk soyle buyurmustur: "Oraya yol bulabilen insana, Allah icin Kabe'yi haccetmesi gerekir" (Al-i Imran 97). Tirmizi, Hacc 3, (812). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1151 - Ibrzu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor: "Akra' Ibnu'1-Habis (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"Hacc her sene midir, omurde bir kere midir?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bir keredir, fazla yapan nafile olarak yapmis olur!" diye cevap verdi." Ebu Davud, Hacc 1, (1721); Nesai, Hacc 1, (5,111); Ibnu Mace, Menasik 2, (2886). 1152 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Islam'da hacc yapmamak (saruret) yoktur." Ebu Davud, Hacc 3, (1729). 1153 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet etmistir: "Hacc yapmak isteyen acele davransin." Ebu Davud, Menasik 6, (1732). 1154 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan: "Umre vacib midir?" diye sorulmustu, su cevabi verdi: "Hayir! Ancak, umre yapmaniz faziletli bir ameldir. " Tirmizi, Hacc 88. (931). 1155 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in: "Umre vacibtir" dedigi rivayet olunmustur. Tirmizi, Hacc 88, (931). 1156 - Yukaridaki rivayetin bir benzeri Ibnu Mes'ud'dan vapilmistir. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) hazretleri Soyle kiraat ederdi: ve derdi ki: "Eger gunah olmasaydi -Resulullah (aleyhissalatu vesselàm)'dan bu mevzuda hic bir sey isitmemis olmama ragmen- umre vaciptir derdim." Rezin ilavesi. MIKATLAR 1157 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Hacc aylari Sevval, Zulkade ve Zilhicce'den de on gundur." Buhari, Hacc 33 (Tercume yani bab basligi olarak senetsiz kaydetmistir.) 1158 - Hisam Ibnu Urve (merhum) anlatiyor: "Abdullah Ibnu Zubeyr (radiyallahu anhuma) Mekke'de dokuz yil ikamet etti. Bu esnada Zilhicce'nin hilali ile yuksek sesle telbiyeye basladi. (Kardesi) Urve de onunla ayni seyi yapardi" Muvatta, Hacc 50, (1, 339). 1159 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) Mekkelilere soyle hitab etti: "Ey Mekkeliler! Ne oluyor da uzak diyardan gelenler saclari daginik vaziyette iken sizler yaglaniyorsunuz? (Zilhicce) hilalini gorunce siz de telbiyedebulunun." Muvatta, Hacc 49, (1, 339). 1160 - Ata'ya: "Mucavir (Mekke'de ikamet eden) hacc icin ne zaman telbiyede bulunur?" diye sorulmustu. Su cevabi verdi: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) mutemetti olarak gelince, terviye gunu, ogleyi kilip, devesine bindi mi hacc icin telbiyede bulunurdu." Buhari, Hacc 82, (Tercume yani bab basligi olarak kaydedilmistir. Senetsizdir.) |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1161 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) sunu soylemistir: "Hacc icin, sadece hacc aylarinda ihrama girmek sunnettendir."
Buhari, Hacc 33 (tercume yani bab basligi olarak kaydetmistir). 1162 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Medineliler Zulhuleyfe'de, Samlilar Cuhfe'de, Necidliler Karn'da ihrama girer, telbiyeye baslar." Buhari, Hacc 8, 5, 10, Ilm 52, I'tisam 16; Muslim, Hacc 1347, (1182); Muvatta, Hacc 22, (1,330); Tirmizi, Hacc 17, (831); Ebu Davud, Menasik 9, (1737); Nesai, Hacc 17,18, 21, (5,122-125). 1163 - Bir rivayette Ibnu Omer der ki: "Bizzat isitmemekle beraber, bana soylendigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmustur ki: "Yemenliler de Yelemlem'de ihrama girerler. " Buhari, Hacc 8, Ilm 52, I'tisam 16; Muslim, Hacc 13-18 (1182). 1164 - Buhari'de gelen bir diger rivayette belirtildigi uzere, bir zat (Abdullah Ibnu Omer'e) gelerek: "Umre icin nerede ihrama girmem caiz olur?" diye sorunca: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mikat yerleri olarak Necidliler icin Karn'i, Medineliler icin Zulhuleyfe'yi, Samlilar icin Cuhfe'yi belirledi" demis, baska bir mikat yeri zikretmemistir." Buhari, Hacc 3. 1165 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Medineliler icin Zulhuleyfe'yi,Samlilar icin Cuhfe'yi, Necidliler icin Karnu'l-Menazil'i Yemenliler icin Yelemlem'i mikat yerleri olarak ta'yin etmistir. Bu yerler, ora ahalileri ve oraya baska yerlerden hacc ve umre yapmak maksadiyla gelenler icin mikat yerleridir. Bu soylenen mikat yerlerinin berisinde (yani mikatlarla Mekke arasinda) bulunanlar icin mikat, bulundugu yerdir. Daha yakin yerde olanlar da boyledir. Nitekim Mekkeliler de Mekke'de ihrama girerler." Buhari, Hacc 7, 9, 11, 12, Cezau's-Sayd 18; Muslim, Hacc 11, (2181); Ebu Davud, Menasik 9, (1737); Nesai, Hac 20, 23, (5,123-125). 1166 - Bir rivayette soyle denmistir: "Kim (mikatlerin) berisinde ise, (niyeti) baslattigi yerde ihram giyer, oyle ki, Mekkeliler Mekke'de (ihrama girerler). Buhari, Hacc 7; Ebu Davud, Menasik 9, (1737). 1167 - Ebu z-Zubeyr anlatiyor: "Hz. Cabir (radiyallahu anh)'e ihrama girme yerinden sorulmustu. Su cevabi verdi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu hususta soyle soyledigini isittim. "Medineliler'in ihrama girme yeri Zulhuleyfe'dir. Diger yol Cuhfe'dir. IrakIilar 'in ihrama girme yeri Zat-i Irk'dir. Necidliler'in ihrama girme yeri Karni'lMenazil'dir. Yemenliler'in ihrama girme yerleri Yelemlem'dir." Muslim, Hacc 18, (1183). 1168 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Su iki memleket (Basra ve Kufe) fethedildigi zaman Hz. Omer (radiyallahu anh)'e halk gelip : "Ey mu'minlerin emiri! Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Necidliler icin Karn'i (mikat olarak) tesbit etti. Orasi bizim yolumuza sapa duser. (Buradan) Karn'e gitmeye kalksak, bize zor olur!" dediler. Hz. Omer (radiyallahu anh) onlara: "Oyleyse onun kendi yolunuzdaki hizasina bakin" dedi ve onlar icin Zat-i Irk'i tesbit etti." Buhari, Hacc 13. 1169 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Iraklilar icin Zat-i Irk'i mikat kildi." Ebu Davud, Menasik 9, (1739); Nesai, Hacc 22, (5,125). 1170 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mesrikliler icin Akik'i mikat kildi." Ebu Davud, Menasik 9, (1740); Tirmizi, Hacc 17, (832). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1171 - Imam Malik: "Bana ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ci'rane'de umre icin ihrama girdi" demistir.
Muvatta, Hacc 27, (1, 331); Ebu Davud, Hacc 81, (1996); Tirmizi, Hacc 96, (935); Nesai, Hacc 104, (5, 199) 1172 - Yine Imam Malikin, nazarinda guvenilir (sika) bir kimseden rivayet ettigine gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Iliya'da hacc ihrami giymistir." Muvatta, Hacc 26, (1, 331). 1173 - Hz. Osman (radiyallahu anh)'in: "Bir kimsenin Horasan veya Kirman'da ihrama girmesini mekruh addettigi" rivayet edilmistir. Buhari, Hacc 33, (Bab basliginda, senetsiz olarak kaydedilmistir). IHRAM VE HARAMLARI 1174 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) muhrimin giyecegi seylerden sorulmustu, su cevabi verdi: "Muhrim ne kamis (gomlek), ne sarik, ne burnus. ne salvar ne de vers veya zaferan bulasmis bir giysi tasimaz. Ayaginda da mest (ve benzeri ayakkabi) yoktur. Ancak nalin bulamazsa, mestlerin topuktan asagi kismini kesmelidir. " Buhari'de su ziyade var: "Ihramli kadin yuzunu ortmez, eldiven de giymez." Buhari,Hacc 21, Cezau's-Sayd 13,15, Ilm 53, Salat 9; Muslim, Hacc 1, (1177); Muvatta, Hacc 8, (1, 324-328); Tirmizi, Hacc 18, (833); Ebu Davud, Menasik 32, (1824, 1825,1826); Nesai, Hacc 28, (5,129). 1175 - Yine Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den rivayete gore demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinlari ihrama girdikleri vakit eldiven kullanmaktan, yuzlerini ortmekten ve vers ve za'feran degmis elbise giymekten yasakladi ve: "Buinlardan gayri, hosuna giden elbise cesitlerinden safranla boyanmis veya ipekli veya zinet veya sa1var veya kamis veya mest giysin" dedi." Ebu Davud, Menasik 32, (1827). 1176 - Hz. Aise (radiyallahu anha)'den gelen bir rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken mest giymede kadinlara ruhsat tanidi" denmistir. Ebu Davud, Menasik 33, (1831). 1177 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hazretleri buyurdular ki: "Kim izar bulamazsa salvar giysin, kim de nalin bulamazsa mest giysin." Buhari, Libas 14, 37, Hacc 132, Cezau's-Sayd 15, 16; Muslim, Hacc 4,(1178); Tirmizi, Hacc 19, (834); Ebu Davud, Hacc 32, (1829); Nesai, Hacc 32, (5,132). 1178 - Nafi'nin anlattigina gore, Eslem Mevla Omer'in, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e soyle soyledigini isitmistir: "Omer (radiyallahu anh), Hz. Talha (radiyallahu anh)'nin uzerinde, ihramli iken boyali bir giysi gormustu. "(Ey Talha) bu boyali giysi de ne?" diye sordu. (Talha cevaben): "Ey mu'minlerin emiri, bu kizil toprakla boyanmistir!" dedi. Omer (radiyallahu anh): "Ey azizler, sizler halkin imamlarisiniz, halk sizlere uymaktadir. Eger cahil biri bu elbiseyi gorse: "Talha Ibnu Ubeydillah, ihramda boyali elbise giymis" diyecek. Ey azizler, bu boyali elbiselerden hicbirini giymeyin!" dedi" Muvatta, Hac 10, (1, 326). 1179 - Urve anlatiyor: "Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma), ihramli oldugnu halde, sari renkli giysiler giyerdi. Ancak bunlarda za'feran olmazdi." Muvatta, Hacc 11, (1, 326). 1180- Ya'la: Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ciirrane'de iken, umre icin ihrama girmis bir adam geldi. Adamin sakal ve saclari sariya boyanmis, sirtinda da za'feran lekeleri bulunan bir cubbe vardi. "Ey Allah'in Resulu, dedi, su gordugun vaziyette, umre icin ihrama girdim!" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Su cubbeyi cikar, sari boyayi da yika!" diye emretti." Buhari, Umre 10, Cezau's-Sayd 16, 17, Megazi 56, Fedailu'l,Kur'an 2; Muslim, Hacc 6, (1180); Muvatta, Hacc 18, (1, 328-329); Tirmizi,Hacc 20, (835, 836); Ebu Davud, Menasik 31, (1819-1822);Nesai, Hacc 43, (5,142-143). Bu metin, Sahiheyn'deki metindir. Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Umrede iken, hacda yaptigini yap. " 1180 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in: "Ihramlinin mintika takmasini mekruh addettigi" rivayet edilmistir. Muvatta, Hacc 12, (1, 326). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1181 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Bana, el-Ferafisa Ibnu Umeyr el-Hanefi haber verdi ki, O, Hz.Osman (radiyallahu anh)'i, ihramli iken yuzunu orter gormus."
Muvatta, Hacc 13, (1, 327). 1182 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Basin ceneden yukarisini ihramli kimse ortemez." Muvatta, Hacc 13, (1, 327). 1183 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz (kadinlar) ihramli olarak Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber iken, binekliler bize ugrardi. Onlar tam hizamiza gelince, herbirimiz cilbabini basindan yuzunun uzerine sarkitiverirdi. Bizi gectiler mi tekrar kaldirirdik." Ebu Davud, Menasik 34, (1833). 1184 - Fatima Bintu'l-Munzir anlatiyor: "Biz, bir kisim kadinlar ihramli iken, yanimizda Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma) oldugu halde, yuzlerimizi sikica ortuyorduk" Muvatta, Hacc 16, (1, 328). 1185 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, ihrama gir(ece)gi zaman (ihrami icin), keza ihramdan ciktigi zaman da Kabe'yi tavaftan once hill'i icin, icinde misk bulunan surunme maddesini su iki elimle surdum." Buhari, Hacc 18, 143, Libas 73, 89, 91; Muslim, Hacc 31, 33, (1189); Muvatta, Hacc 17, (1, 328); Tirmizi, Hacc 77, (917); Ebu Davud, Menasik 11, (1745,1746); Nesai, Hacc, 41, (5,136-141). 1186 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessalam)'a, ihrama gir(ece)gi zaman (ihram icin), keza ihramdan ciktigi zaman da Kabe'yi tavaftan once hill'i icin, icinde misk bulunan surunme maddesini su iki elimle surdum." Buhari, Hacc 18. 143, Libas 73, 89, 91; Muslim, Hacc 31, 33, (1189); Muvvata, Hacc 17, (1, 328); Tirmizi, Hacc 77, (917);Ebu Davud, Menasik 11, (1745, 1746); Nesai, Hacc, 41,(15, 136-141) Bir rivayette su ibare de var: "..Veda haccinda zerire denilen koku ile. . ." Bir baska rivayette : ". . ihrama girmezden once, sonra ihrama girerdi. " Bir diger rivayette: "..bulabildigim kokunun en iyisi ile basinda ve sakalinda koku maddesinin pariltisini gorunceye kadar (surerdim). " Bir diger rivayette: "...Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken (surulen) koku maddesinin sac ayirimlarindaki parlakligina (su anda) bakiyor gibiyim. " Bir rivayette su ziyade var: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) zeytinyagiyla yaglanirdi. Bunu Ibrahim (Nehai)'ye zikretmistim, bana: "Pekala, su rivayeti ne yapacaksin: "Esved, Hz. Aise (radiyallahu anha)' den onun soyle soyledigini rivayet etti: "...(Surulen koku maddesinin sac ayrimlarindaki parlakligina bakiyor gibiyim." Bir rivayette de su ziyade var: "..Bu, ihram(a girmezden once surundugu) koku idi. " 1187 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Once koku surunup sonra ihrama giren kimse hakkinda soruldu. Su cevabi verdi: "Ben (tib surunerek) ihrama girip koku nesretmeyi sevmem. Katrana bulanmam bunu yapmaktan daha iyidir." Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye, Ibnu Omer'in, bu sozu haber verilince: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ihrama (girecegi) sirada tib surdum. Bu halde hanimlarina ugradi. Sonra da ihrama girdi, koku nesrediyordu" dedi. Buhari, Gusl 14; Muslim, Hacc 47, (1192); Nesai, Hacc 42, (5, 139), Gusl 13, (1, 203). 1188 - Nesai'nin kaydettigi bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ihrama girmeyi arzu ettigi zaman bulabildigi en guzel yagla yaglanirdi. Oyle ki, yagin parlakligini basinda ve sakalinda gorurdum." (Ravi Hz. Aise'dir). Nesai, Hacc 42, (5,139-140). 1189 - Yine Nesai'nin bir baska rivayetinde, Hz. Aise (radiyallahu anha) soyle buyurmustur: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ihrama girecegi zaman ihrami icin, seytan taslamasini yaptiktan sonra ve Beytullah'a yapacagi tavaf (-i ziyaret)ten once ihramdan cikinca da hill'i (ihramsiz hali) icin tibini surdum." Nesai, Hacc 41, (5, 137). 1190 - Bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah'in tib'i (surdugu koku) sizin su tibinize benzemez." Yani (sizin kullandiginiz tib), uzun muddet koku nesretmeye devam etmez, demektir. Nesai, Hacc 41, (5, 137). |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1191 - Hz.Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile (hacc ve umre icin ihrama girip) Mekke'ye giderdik. Ihram sirasinda alinlarimiza sukk denen bir tib surerdik. Birimiz terleyecek olsa, yuzune akardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu gordugu halde (bize) onu(n surulmesini) yasaklamazdi."
Ebu Davud, Menasik 32, (1830). 1192 - Salt Ibnu Zubeyd (rahimehullah), ailesinin bazi fertlerinden naklen sunu rivayet etmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) Secere nam mevkide iken, bir tib kokusu hissetti. "Bu koku kimden geliyor?" diye sordu: Kesir Ibnu's-Salt: "Bendendir, (sacimin dagilmamasi icin) surundum ve tiras olmamaya karar verdim" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh): "Su birikintilerinden birine git, basini koku gidinceye kadar ovustur!" diye emretti. Kesir Ibnu's-Salt oyle yapti." Muvatta, Hacc 20, (1, 329). 1193 - Muvatta'nin bir diger rivayeti, Eslem Mevla Omer'den: "Omer (radiyallahu anh), bir tib kokusu hissetmisti. "Bu koku kimden?" diye sordu. Muaviye Ibnu Ebi Sufyan (radiyallahu anh): "Ey mu'minlerin emiri! Bendendir!"diye cevap verdi. (Hz. Omer kizgin bir eda ile): "Allah Allah! Senden mi?" diye cikisti. Hz. Muaviye: "Bana Ummu Habibe surdu, ey mu'minlerin emiri!" (diye ozur) beyan etti. Hz. Omer: "Allah askina geri don ve su surdugun seyi yika!" diye emretti." Muvatta, Hacc 19. 1194 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatildigina gore: "Ihramli iken Cuhfe'de olmus olan oglu Vakid'i kefenlemis, bu arada basini ve yuzunu orttukten sonra soyle demistir: "Eger ihramli olmasaydik, cenazeye tib de surerdik." Muvatta, Hacc 14, (1, 327). 1195 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ihram giyerek Mekke'ye muteveccihen yola ciktigi zaman, guzel kokusu olmayan bir yag ile yaglanirdi. Sonra Zulhuleyfe mecsidine gelir, orada (ihram icin iki rek'at) namaz kilar, sonra hayvanina binerdi. Devesi (ayaga kalkip) onu dogrultunca telbiyeye baslar ve soyle derdi: "Ben Resulullah'in boyle yaptigini gordum." Buhari, Hacc 28; Muvatta, Hacc 32, (1, 333). 1196 - Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denir: "(Ibnu Omer) reyhanlanmamis bir yagla yaglanirdi." Yani kokulandirilmamis. Tirmizi, Hacc 114, (962); Ibnu Mace, Menasik 88, (3083). 1197 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ihramli reyhan koklayabilir, aynaya bakabilir. Yedigi zeytinyagi ve tereyagi ile tedavi olabilir." Buhari, Hacc 18, (Bab basliginda, senetsiz olarak kaydetmistir). 1198 - Abdullah Ibnu Huneyn anlatiyor: "Ibnu Abbas ile Misver Ibnu Mahreme (radiyallahu anhuma) Ebva'da ihtilaf ettiler. Ibnu Abbas: "Muhrim basini yikar" dedi. Misver ise: "Hayir, yikayamaz!" dedi. Ibnu Abbas, beni Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahu anh)'ye gonderdi. Ben onu iki direk arasina gerilmis bir perde gerisinde yikaniyor buldum. Kendisine selam verdim. "Kim o?" dedi. "Abdullah Ibnu Huneyn'im. Beni, size Ibnu Abbas gonderdi. Sizden, ihramli iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in basini nasil yikadigini soruyor" dedim. Bunun uzerine Ebu Eyyub (radiyallahu anh) elini perde (ipinin) uzerine koyup asagi dogru basti ve basi gorundu. Uzerine su doken birisine: "Dok!" dedi. O da doktu. Ebu Eyyub (radiyallahu anh) basini elleriyle ileri geri ovalayip: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i boyle yapar gordum" dedi." Buhari, Cezais-Sayd 14; Muslim, Hacc 91, (1205); Muvatta, Hacc 4, (1, 323); Ebu Davud, Menaeik 38, (1840); Nesai, Hacc 27, (5,128-129); Ibnu Mace, Menaaik 22, (2934). Muvatta disindaki rivayetlerde su ziyade mevcuttur: "Misver, Ibnu Abbas'a sunu soyledi: "Seninle bir daha munakasa etmiyecegim (ne dersen kabulum)." 1199 - Harice Ibnu Zeyd, babasi Zeyd (radiyallahu anh)'den naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihrama girmek cin soyundu ve yikandi." Tirmizi, Hacc 16, (830). 1200 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ihrama girmezden once ihram icin, Mekke'ye girmek icin, Arafat'ta vakfe icin yikanirdi." Muvatta, Hacc 3, (1, 322); Buhari, Hacc 38. Bir rivayette su ziyade vardir: "Ihrama girdi mi, basini sadece ihtilam oldugu zaman yikardi." |
Cvp: Hadis-i Şerifler
1201 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yikandigi su ile saclarini (dagilmayacak sekilde) tarayip nizama soktu."
Ebu Davud, Menasik 12,(1747, 1748) Nesai, Hacc 40, (5, 136); Buhari, Hacc 19; Muslim 21, (1184); Ibnu Mace, Menasik 72, (3047). 1202 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ihramli kimse hamama girer." Buhari, Cezau's-Sayd 14 (Tercume bab basligi olarak, senedsiz sekilde) kaydedilmistir.]. 1203 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken hacamat oldu (kan aldirdi)." Buhari, Cezau's-Sayd 11, Tibb 12,15; Muslim, Hacc 88., (1203); Ebu Davud, Menasik 36, (1835-1836); Tirmizi, Hacc 22, (839); Nesai, Hacc 92, (5, 193); Ibnu Mace, Menasik 87, (3081).) Bu metin Sahiheyn'in metnidir. Buhari merhumun bir diger rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)) oruclu iken hacamat oldu" denir. Yine Buhari'nin bir diger rivayetinde: "(Resulullah (aleyhissalatu vesselam)) ihramli iken cektigi agri sebebiyle basindan hacamat oldu" denir. Bir diger rivayette: "Sakika denen (basinin on kismindaki) bir agri sebebiye, Lahyu Cemel adinda Mekke yolu uzerindeki bir su basinda, basinin ortasindan hacamat oldu" denir. 1204 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken ayaginin sirtindan cektigi bir agri sebebiyle hacamat oldu." Ebu Davud, Menasik 36, (1837); Nesai, Hacc 94, (5,194). Nesai'nin rivayetinde "..Maruz kaldigi incinme sebebiyle (ayaginin sirtindan hacamat oldu)" denmistir. 1205 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Ihramli kimse kacinilmaz bir sebepten dolayi mecbur kalmadikca hacamat olamaz." Muvatta, Hacc 75, (1, 350). 1206 - Nubeyh Ibnu vehb (rahimehullah) anlatiyor: "Omer IbnuUbeydillah Ibni Ma'mer, ihramli iken gozunden hastalandi.Bunun uzerine gozlerine surme cekmek istedi. Ancak Eban Ibnu Osman onu bundan men etti ve gozlerine sabir basmasini tavsiye etti. Ilaveten: Hz. Osman (radiyallahu anh)'in Resulullah'in boyle yaptigini rivayet ettigini soyledi." Muslim, Hacc 89, (1204); Ebu Davud, Menasik 37, (1838); Tirmizi, Hacc 106, (952); Nesai, Hacc 45, (5,143). Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade var: "Eban hacc emiri idi." 1207 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den rivayet edilmistir ki, ihramli iken, gozune gelen bir rahatsizlik sebebiyle aynaya bakmistir. Muvatta, Hacc 93, (1, 358.) 1208 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Meymune validemizle (radiyallahu anha) ihramli iken tezevvuc buyurdular." Buhari, Cezau's-Sayd 12, Megazi 43, Nikah 30; Muslim, Nikah 46, (1410); Ebu Davud, Menasik 39, (1844,1845); Tirmizi, Hacc 24, (842); Nesai, Hacc 90, (1,191,192). Buhari'nin bir rivayetinde su ziyade var: "Umretu'l-kaza sirasinda ihramsiz olarak Meymune ile gerdek yapti. Meymune Serefte vefat etti." Ebu Davud der ki: Ibnu Museyyeb demistir ki: "ihramli iken Resulullah'in Meymune ile evlenmesi meselesinde Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) vehme dusmustur." Nesai'ye ait bir baska rivayette: "Ihramli iken Resilullah (aleyhissalatu vesselam) evlendi" denir. Meymune ile evlendigi zikredilmez. 1209 - Ebu Rafi' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramsiz iken Meymune (radiyallahu anha) ile evlendi. Ihramsiz oldugu halde onunla gerdek yapti. Ikisinin evlenmesinde aralarinda ben elcilik yapmistim." Tirmizi, Hacc 23, (841). 1210 - Meymune (radiyallahu anha) anlatiyor: "Her ikimiz de Serefte ihramsiz iken, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) benimle evlendi." Muslim, Nikah 48, (1411); Ebu Davud, Menasik 39, (1843); Tirmizi, Hacc 24, (845).Bu metin Ebu Davud'dakidir. Muslim'de soyle denmistir: "Kendisi ihramsiz oldugu halde O'nunla (Meymune) evlendi, Ravi -ki Yezid Ibnu'l-Esamm'dir- der ki: "Meymune hem benim teyzemdi, hem de Ibnu Abbas'in teyzesi idi." Tirmizi'de su ziyade vardir: "Meymune (radiyallahu anha) ile gerdek yaptiginda ihramsiz idi. Meymune Serefte oldu. Onu, Resulullah'in kendisiyle gerdek yaptigi cadirda defnettik |
Saat: 10:19 |
Telif Hakları vBulletin® v3.8.4 Copyright ©2000 - 2025, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Search Engine Optimisation provided by
DragonByte SEO v2.0.37 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.