Genel Paylaşım Forumu

Genel Paylaşım Forumu (https://seversintabi.com/)
-   İslam Dünyası (https://seversintabi.com/-slam-d-nyas-/)
-   -   Hadis-i Şerifler (https://seversintabi.com/-slam-d-nyas-/27741-hadis-erifler.html)

KaRdeLeN 10 January 2009 20:57

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
HADDLERDE SEFAAT VE MUSAMAHA HAKKINDA

1621 - Yahya Ibnu Ebi Rasidin Ibnu Omer'den naklettigine gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isitmistir: "Kim sefaat ederek, Allah'in haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmis olur. Kim bilerek bati1 bir davayi kazanmaya calisirsa ondan vazgecinceye kadar Allah kendisine bugzeder. Kim mu'mine onda olmayan bir kotulugu nisbet ederse, bundan tevbe edinceye kadar cehennemliklerin vucudlarindan cikan irinlerden hasil olan cirkefin icine iskan eder. Kim haksiz bir davaya yardimci olursa, Allaah'in gazabini kazanmis olarak doner."
Ebu Davud, Akdiye 14, (3597, 3598).

1622 - Zubeyr Ibnu'l-Avvam (radiyallahu anh)'in anlattignna gore, hirsizi yakalayip sultana goturmekte olan bir adama rastlar. Zubeyr adami salivermesi icin lehinde sefaatte bulunur. Adam:"Hayir, sultana ulastirincaya kadar onu salmam" der. Zubeyr (radiyallahu anh) su aciklamayi yapar:
"Sefaat, sultana ulasmadan once caizdir. Sultana ulasti mi, ondan sonra sefaat yapan da, sefaati kabul eden de mel'undur."
Muvatta, Hudud 29, (2, 835).

1623 - Saffan Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Mescide uyumak uzere ridasini yastik yaparak uzanmisti. Uyurken bir hirsiz gelip ridasini aldi. Ama Saffan (uyanarak) hirsizi yakaladi, dogru Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e goturdu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) derhal elinin kesilmesini emretti. Saffan:
"Ey Allah'in Resulu, ben bunu istememistim, ridam ona sadaka olsun!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Onu bana getirmezden once niye yapmadin?" diyerek, teklif reddetti."
Ebu Davud, Hudud 14, (4394); Nesai, Sarik 4, (8, 6icon_cool.gif; Muvatta, Hudud 28, (2, 834).

1624 - Hz. Aise anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Elinizden geldikce hadd cezalarini Muslumanlardan defedin. (Muteber) bir ozru varsa hemen saliverin. Zira imamin yanlislikla affetmesi yanlislikla ceza vermesinden daha hayirlidir."
Tirmizi, Hudud 2, (1424).
Ebu Davud'da yine Hz. Aise'den gelen bir rivayette: "Hz. Peyganber (aleyhisalatu vessalam): "Itibarli kimsalerin hudud disindaki zellelerinden vazgecin" buyurmustur."
Ebu Davud, Hudud, 4, (4375).

1625 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Eslem kabilesinden Hezzal denen bir adam, bir baskasini Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a zina isnad ederek sikayet etti. Bu hadise:"Namuslu ve hur kadinlara (zina isnadiyla) iftira atan, sonra (bu babta) dort sahit getirmeyen kimselerin her birine de seksen deynek vurun" (Nur 4) ayetinin nuzulundan once idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama: "Ey Hezzal, onu ridan ile ortseydin, senin icin daha hayirli idi" dedi."
Muvatta, Hudud 3, (2, 821); Ebu Davud, Hudud 6, (4377).

1626 - Hani' Ibnu Niyar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah'in haddlerinden bir hadd olmadikca hic kimse on kirbactan fazla dayaga mahkum edilemez"buyurdu."
Buhari, Hudud 42; Muslim, Hudud 40, (1708); Ebu Davud, Hudud 39, (4491); Ibnu Mace, Hudud 32, (2601).

1627 - Hakim Ibnu Hizam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde kisas infazini, siir okunmasini ve haddlerin tatbik edilmesini yasakladi."
Ebu Davud, Hudud 38, (4490).

1628 - Ebu Umame Ibnu Sehl Ibni Huneyf, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ensari bazi sahabelerinden naklen anlatiyor: "Ensar'dan bir adam hastalandi ve coktu, oyleki bir kemik bir deriye dondu. Bir ara Ashab'dan birine ait bir cariye hastanin yanina girmisti. Adam, ona muncezib oldu ve temasta bulundu. Bu sirada, kavminden kendisine gecmis olsun ziyaretine gelenler oldu. Yaptigi isi onlara haber verdi ve:
"Benim icin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorun, ben yanima giren bir cariyeye temasta bulundum" dedi. Durumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e anlattilar ve ilaveten:
"Hic kimsede hastaligin bu derece siddetlisini de gormedik. Adami sana getirmeye kalksak kemikleri kirilip dagilacaktir, bir kemik bir deriden baska bir sey degil!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Yuz tane hurma cubugu alin, (bunlari tek bir sopa halinde baglayip) adama bir kere vurun!" diye emretti."
Ebu Davud, Hudud 34, (4472); Nesai, Kudat 22, (8, 242); Ibnu Mace, Hudud,18, (2574).

1629 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir hadd curmu isler de, cezasi dunyada verilirse, Allah'in adaleti kuluna ahirette ikinci sefer ceza vermeye musaade etmez. Kim de bir hadd curmu islemis, Allah da onun gunahini ortmus ve affetmis ise, Allàh'in keremi affettigi.seyden dolayi ona donup ceza vermeye musaade etmez."
Tirmizi, Iman 11, (2628).

1630 - Yine Hz. Ali (radiyallahu anh) arilatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: " Kalem uc kisiden kaldirilmistir: Uyanincaya kadar uyuyandan, ihtilam oluncaya kadar cocuktan, akli erinceye kadar mecnundan."
Ebu Davud, Hudud 16, (4398, 4403); Tirmizi, Hudud 7, (1423); Nesai, Talak 21, (6, 156);
Ebu Davud, diger bir rivayette su ziyadeyi kaydetmistir: ". .yas sebebiyle akli fesada ugrayandan. . ."

KaRdeLeN 10 January 2009 20:58

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1631 - Amr Ibnu Suayb babasi vasitasiyla dedesinden (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadin gelerek:
"Bu cocuga karnim yuva, gogsum icecek, kucagim da kundak olmus iken, babasi beni bosadi ve onu da benden koparip almak istiyor!" diye sikayet etti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sen evlenmedikce, cocuga ehaksin!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Talak 35, (2276).

1632 - Ebu Hureyre (radiyall hu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir oglan cocugunu, baba veya annesini secmede muhayyer birakti. Cocuk annesini secti ve onun eliriden tuttu. Annesi de cocugu alip goturdu."
Tirmizi, Ahkam 21, (1357); Ebu Davud, Talak 35, (2277); Nesai, Talak 52, (6, 185, 186); Ibnu Mace, Ahkam 22, (2351). Yukaridaki metin Tirmizi'nin metidir.

1633 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Harise Mekke'ye gitmisti. (Uhud'da sehid dusen) Hz. Hamza'nin kizina ugradi. Ca'fer (radiyallahu anh): "Kizi yanima ben alacagim, ona ben ehakkim, o benim amcamin kizidir ve ustelik yanimda teyzesi var, teyze anne gibidir" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh) de: "Ona ben ehakkim. O amcamin kizidir. Yanimda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kizi Fatima var. Fatima ona ehaktir" dedi. Zeyd Ibnu Harise (radiyallahu anh) atilarak:
"Ona ben ehakkim, o erkek kardesimin kizidir, ben onun icin yola ciktim ve yanina geldim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kizi Cafer (radiyallahu anh)'in yanina almasina hukmetti ve: "Muhakkak ki, teyze annedir!" buyurdu."
Ebu Davud., Talak 35, (2278-2280);.Buhari, Sulh 6, Megazi 43; Tirmizi, Bir 6.

HASEDLE ILGILI BOLUM

1634 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su iki kisi disinda hic kimseye gibta etmek caiz degildir: Biri, Allah in kendisine verdigi hikmetle hukmeden ve bunu baskasina da ogreten hikmet sahibi kimse. Digeri de Allah'in kendisine verdigi mali hak yolda sarfeden zengin kimse."
Buhari, Ilm 15, Zekat 5 Ahkam 3, I'tisam 13; Muslim, Salatu'l-Musa irin 268, (816).

1635 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Iki kisiye karsi hased caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'an-i Kerim'i nasib etmistir, o da onu, gece ve gunduz boyu ikame eder. Ikincisi de o kimsedir ki, Allah Teala ona mal vermistir de o da gece ve gunduz (hak yolda) infak eder."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 20, Tevliid 45; Muslim, Musafrin 266 (815); Tirmizi, Bir 24, (1937).

1636 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hasedden kacinin. Cunku o, atesin odunu -ravi dedi ki: Veya kuru otu- yiyip tukettigi gibi, butun hayirlari yer tuketir."
Ebu Davud, Edeb 52, (4903).

1637 - Hz. Zubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size umem-i kadime hastaligi sirayet etti: Bu, hased ve bugzdur. Bu kaziyicidir. Bilesiniz; kaziyici derken saci kazir demiyorum. O dini kaziyicidir. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin ederim, sizler iman etmedikce cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikce de iman etmis olmazsiniz. Birbirinizi sevmeye yardimci olacak seyi haber vereyim mi: Aranizda selami yayginlastirin."
Tirmizi, Sifatu'1-Kiyame 57, (2512).

HIRS BOLUMU

1638 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoglu ihtiyarladikca onda iki sey genclesir: Mala karsi hirs ve hayata karsi hirs".
(Buhari, Rikak 5; Muslim, Zekat 115, (1047); Tirmizi, Zuhd 28. (2340), : Ibnu Mace, Zuhd 27, (4234).

1639 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir suruye salinan iki ac kurdun suruye verdigi zarar, kisinin ma1 ve seref hirsiyla dine verdigi zarardan daha fazla degildir."
Tirmizi, Zuhd, 43, (2377).
Manasi sudur: Kisinin mal ve seref icin gosterdigi hirs veya bu iki seye olan sevgisi dine fesad ve zarar getirir, tipki ac iki kurdun hicbir engelleme olmadan suruye salindigi zaman hasil edecekleri zarar gibi...

1640 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoglu icin iki vadi dolusu mal olsaydi, mutlaka bir ucuncuyu isterdi. Ademoglunun ic boslugunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder."
Buhari, Rikak 10; Muslim, Rikak 116, (1048); Tirmizi, Zuhd 27, (2338).

KaRdeLeN 10 January 2009 20:58

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
HAYA BOLUMU

1641 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah'tan hakkiiyla haya edin!" buyurdular. Biz:
"Ey Allah'in Resulu, elhamdulillah, biz Allah'tan haya ediyoruz" dedik. Aricak O, su aciklamayi yapti.: "Soylemek istedigim bu (sizin anladiginiz haya) degil. Allah'tan hakkiyla haya etmek, basi ve onun tasidiklarini, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, olumu ve toprakta curumeyi hatirlamandir. Kim ahireti dilerse dunya hayatinin zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu soylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkiyla haya etmis olur. "
Tirmizi, Kiyamet 25, (2460).

1642 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cadirdaki bakire kizdan daha cok haya sahibi idi. Hoslanmadigi bir sey gormusse biz bunu yuzunden hemen anlar'dik."
Buhari, Edeb 77, Menakib 23; Muslim, Fedailu'n-Nebi 67, (2.320).

1643 - Zeyd Ibnu Talha Ibnu Rukane (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlaki vardir. Islam'in ahlaki hayadir."
Muvatta, Husnu'1-Hulk 9, (2, 905); Ibnu Mace, Zuhd 17, (4181, 4182).

1644 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Edebsizlik ve cirkin soz girdigi seyi cirkinlestirir. Haya ise girdign seyi guzellestirir."
Tirmizi, Bir 47, (1975);Ibnu Mace, Zuhd 17, (4185).

HULK (HUY) BOLUMU

1645 - Hz. Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Muaz, insanlara karsi iyi ahlakli ol!" dedi."
Muvatta, Husnu'l-Hulk 1.

1646 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'minler arasinda imanca en kamil olani, ahlakca en guzel olanidir. En hayirliniz da ailesine hayirli olandir."
Tirmizi, Rad11, (1162); Ebu Davud, Sunnet 16, (4682).

1647 - Hz. Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu, mu'minin mizaninda guzel ahlaktan daha agir basan bir sey yoktur. Allah Teala hazretleri, cirkin dusuk soz ve davranis) sahiplerine bugzeder."
Tirmizi, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Davud, Edeb 8, (4799);
Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denniistir: "Guzel ahlak sahibi, ahlaki sayesinde, namaz ve oruc sahibinin dereceisine ulasir."

1648 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana en sevgili olaniniz, kiyamet gunu de bana mevkice en yakin bulunacak olaniniz, ahlakca en guzel olanlarinizdir. Bana en menfur olaniniz, kiyamet gunu de mevkice benden en uzak bulunacak olaniniz, gevezeler, bosbogazlar ve yuksekten atanlardir." (Cemaatte bulunan bazilari): "Ey Allah'in Resulu! Yuksekten atanlar kimlerdir`?" diye sordular. "Onlar mutekebbir (buyukluk taslayan) kimselerdir!" cevabini verdi."
Tirmizi, Birr '77, (2019).

1649 - Nevvas Ibnu Sem'an (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a iyilik (birr) ve gunah hakkinda sordum. Bana su cevabi verdi: "Iyilik (birr), guzel ahlaktir. Gunah da icini rahatsiz eden ve baskasinin muttali olmasindan korktugun seydir."
Muslim, Birr 15, (2553); Tirmizi, Zuhd 52, (2390).

KORKU BOLUMU

1650 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim korkarsa aksam karanliginda yol alir. Kim aksam karanliginda yol alirsa hedefine varir. Haberiniz olsun Allah in mali pahalidir, haberiniz olsun Allah'in mali cennettir."
Tirmizi, Kiyamet 19, (2452).

KaRdeLeN 10 January 2009 20:58

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1651 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olmek uzere olan bir gencin yanina girmisti. Hemen sordu:
"Kendini nasil buluyorsun?"
"Ey Allah'in Resulu, Allah'tan umidim var, ancak gunahlarimdan korkuyorum" diye cevap verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da su aciklamayi yapti: "Bu durumda olan bir kulun kalbinde (umit ve korku)birlesti mi Allah o kulun umid ettigi seyi mutlak verir ve korktugu seyden de onu emin kilar."
Tirmizi, Cenaiz 11, (983); Ibnu Mace, Zuhd 31, (4261).

1652 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) diyor ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i ciddi bir sekilde, kucuk dili gorunecek derecede guldugunu gormedim. O, sadece tebessum ederdi."
Buhari, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb 68; Muslim, Istiska 16, (899); Ebu Davud, Edeb 113, (5098, 5099); Trimizi, Tefsir, Ahkaf, (3254).
Buhari'in bir rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir bulut gorecek olsa bu yuzunden bilinirdi. Ben (bir seferinde):
"Ey Allah'in Resulu, halk bir bulut gorecek olsa, yagmur getirebilir umidiyle sevinir, halbuki sen bir bulut gordugunde uzuldugunu yuzunden okuyorum, sebebi nedir?" diye sordum. Bana su cevabi verdi:
"Ey Aise! Bunda bir azab bulunmadigi hususunda bana kim te'minat verebilir? Nitekim gecmiste bir kavm ruzgarla azaba ugratilmistir. O kavim azabigordukleri vakit: "Bu gorduyumuz, bize yagmur getirecek bir buluttur" demislerdi."

1653 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben sizin gormediginizi gorur, isitmediginizi isitirim. Nitekim sema uguldadi, uguldamak da ona hak oldu. Semada dort parmak sigacak kadar bos bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde icin alnini koymus bir melek vardir. Allah'a yemin olsun, benim bildigimi siz bilse idiniz az guler, cok aglardiniz, yataklarda kadinlarla telezzuz etmezdiniz, yollara, collere dokulur, (belanizi defetmesi icin) Allah'a yalvar yakar olurdunuz."
Ebu Zerr (radiyallahu anh) ilave etti:"Keske sokulen bir agac olsaydim." Tirmizi, Zuhd 9, (2313); Ibnu Mace, Zuhd 19, (4190).

1654 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'min, Allah indindeki ukubeti bilseydi, cennetten umidini keserdi. Eger kafir Allah'in rahmetini bilse idi, cennetten umidini kesmezdi. "
Rezin ilavesidir. Hadis'i Muslim tahric etmistir: Tevbe 23, (2755); Keza, Tirmizi de tahric etmistir: Da'avat 108, (3536).

1655 - Ebu Burde Amir Ibnu Ebi Misa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bana, Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma):
"Biliyor musun babam babana ne demis?" diye sordu. Ben: "Bilmiyorum" dedim. Bunun uzerine:
"Babam, senin babana: "Ey Ebu Musa! Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la olan Islamimiz, onunla olan hicretimiz, onunla olan butun amellerimiz bizim icin sabit ve devamli olsa, ondan sonra isledigimiz amellerin de herbirinden basa bas kurtulsak bu seni memnun eder mi?" dedi. Baban, babama su cevabi verdi:
"Vallahi hayir! Biz ondan sonra cihad yaptik, namaz kildik, oruc tuttuk, cok hayirlar isledik. Bizim elimizde cok insan Musluman oldu. Biz butun bunlarin ecrini umid ediyoruz." Babam tekrar dedi ki:
"Fakat ben, Omer'in ruhu yed-i kudretinde olan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun, bunlarin bize sabit kalmasini, O'ndan sonra yaptiklarimizdan da basa bas kurtulmayi isterim."
Ben atilip: "Senin baban, vallahi benim babamdan daha hayirliymis" dedim."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 45.

ALEMIN YARATILISI BOLUMU

1656 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Mescidde, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna girmistim. (O sirada) Beni Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara:
"Ey Beni Temim, size mujde olsun!" diyerek soze baslamisti. Onlar hemen:
"Bize mujde verdin. Oyle ise (beytu'l-malden) iki kere bagis yap!" diye talepde bulundular. Onlarin bu cevabi karsisinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunden rengi atti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna (Hayber'in fethi sirasinda) Yemen halkindan bir grup (Es'ari) girmisti. Onlara:
"Ey Yemenliler! Beni Temim'in kabul etmedigi mujdeyi siz bari kabul edin!" dedi. Onlar:
"Kabul ettik ey Allah'in Resulu!" dediler ve arkadan ilave ettiler:
"Biz dinimizi ogrenmeye ve bu (yaratilis) isinin basi ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam), mahlukatin ve Ars'in baslangicini anlatmaya basladi:
"Bidayette Allah vardi, O'ndan once baska bir sey yoktu. O'nun Ars'i suyun uzerinde bulunuyordu. Sonra gokleri ve yeri yaratti. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her seyi yazdi."
Buhari, Megazi, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizi, Menakib, 3946.

1657 - Ebu Rezin el-Ukeyli (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, mahlukatini yaratmazdan once Rabbimiz nerede idi?" Bana su cevabi verdi:
"el-Ama'da idi. Ne altinda hava, ne de ustunde hava vardi. Arsini su uzerinde yaratti."Ahmed Ibnu Hanbel dedi ki: "Yezid sunu soyledi: el-Ama, yani "Allah'la birlikte baska bir sey yoktu" demektir."
Tirmizi, Tefsir, Hud (3108).

1658 - Tarik Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab dedi ki: "(Birgun) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aramizdan dogrularak mahlukatin ilk yaratilisindan baslayarak (gecmis olan gelecek olan butun safalari) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehennemegirmesine kadar anlatti. Bunu bir kismi ogrendi, bir kismi unuttu."
Buhari, Bed'ul-Halk 1.

1659 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh.) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri akli yarattigi zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri don!" diye emretti. O da geri dondu. Bunun uzerine akla sunu soyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan baska bir sey yaratmadim. Seni, nezdimde mahlukatin en sevgilisi olana bindirecegim."
Rezin ilavesi.

1660 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Allah'in meleklerinden olan Ars'in tasiyicilarindan bir melek hakkinda rivayette bulunmam icin bana izin verildi" dedi ve ilave etti: "Onun kulak yumusagi. ile ensesi arasindaki uzaklik yedi yuz senelik mesafedir"
Ebu Davud, Sunnet 19, (4727).

KaRdeLeN 10 January 2009 20:59

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1661 - Hz.Abbas Ibnu Abdilmuttalib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Batha nam mevkide, aralarinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in da bulundugu bir grup insanla oturuyordum. Derken bir bulut gecti. Herkes ona bakti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bunun ismi nedir bileniniz var mi?" diye sordu.
"Evet bu buluttur!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Buna muzn de denir" dedi. Oradakiler:
"Evet muzn de denir" dediler. Bunun uzerine Resulullah(aleyhissalatu vesselam) :
"Anan da denir" buyurdu. Ashab da:
"Evet anan da denir" dediler. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Biliyor musunuz, sema ile arz arasindaki uzaklik ne kadardir?" diye sordu.
"Hayir, vallahi bilmiyoruz!" diye cevapladilar.
"Oyleyse bilin, ikisi arasindaki uzaklik ya yetmis bir, ya yetmis iki veya yetmis uc senedir. Onun ustundeki sema(nin uzakligi da) boyledir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yedi semayi sayarak her biri arasinda bu sekilde uzaklik bulundugunu soyledi. Sonra ilave etti:
"Yedinci semanin otesinde bir deniz var. Bunun ust sathi ile dibi arasinda iki sema arasindaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabani keci (suretinde melek) var. Bunlarin sinnaklariile dizleri arasinda iki sema arasindaki mesafe gibi uzaklik var, sonra bunlarin sirtlarinin gerisiride Ars var, Ars'in da alt kismi ile ust kismi arasinda iki sema arasindaki uzaklik kadar mesafe var. Allah, butun bunlarin fevkindedir."
Tirmizi, Tefsir, Hakka, (3317); Ebu Davud, Sunnet 19, (4723); Ibnu Mave, Mukaddime 13, (193).
Bir rivayette su aciklama yer alir: "Bu hadisi Camiu'1-Usul sahibi, Kutub-i Sitte'ye dahil kitaplardan hicbirine nisbet etmemistir."
Katade ve Abdullah'dan yapilan bir rivayet soyle: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashalbiyla birlikte otururken bir kisim bulutlar gecmisti:
"Bunun ne oldugunu biliyor musunuz? Bu, el-anan (denen buluttur), bu arzimizin sakasidir.Allah Teala bunu kendisine hic ibadet etmeyen bir kavme gondererek (su ihtiyaclarini gorur)" dedi. Bir muddet sonra devamla:
"Bu sema nedir biliyor musunuz? Durulmus bir dalga, korunmus bir tavandir. Bunun ustunde diger bir sema vardir" dedi ve boylece ust uste yedi semanin oldugunu soyledi. Sonra konusmasina devamla:
"Ikisi arasinda ne (kadar uzaklik) var biliyor musuziuz?" diye sorduktan sonra "Bes yuz yil!" dedi. Sonra tekrar:
"Bunun gerisinde ne oldugunu biliyor musunuz? Bunun gerisinde su var. Suyun gerisinde Ars var. Allah, Ars'in fevkindedir. Ademoglunun ef'alinden hicbiri O'na gizli kalmaz" buyurdu. Sonra tekrar:
"Bu arz nedir, biliyor musunuz? Bunun altinda bir diger arz var, ikisi arasinda bes yuz yil var. Boylece yedi arzin varligini birer birer saydi" hadisi zikretti."

1662 - Abdullah Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan yapilan rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)soyle buyurmustur: "Allah yedi semayi yaratti. Her birinin kalinligi bes yuz yil yurume mesafesidir. "
Derim ki: "Tirmizi'nin Cami'inde yer alan Katade hadisi, bazi takdim ve te'hirler, ziyade ve noksanlarla Hasan Basri an Ebi Hureyre tarikinden merfu olarak gelmistir.
Allahu a'lem.

1663 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir bedevi gelerek:
"Ey Allah'in Resulu, (kurakliktan) insanlar mesakkate dustuler. Aile efradi zayiata ugradi. Hayvanlarimiz da helak oldular. Bizim icin Allah'a dua et, su gondersin. Zira biz Allah'a karsi senin sefaatini, sana karsi da Allah'in sefaatini taleb ediyoruz!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama su mukabelede bulundu:
"Yazik sana, soyledigin seyin idrakinde misin ? Subhanallah!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) subhanallahlari o kadar tekrar etti ki bunun tesiri Ashab'in yuzunden okunmaya basladi. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozune soyle devam etti:
"Yazik sana, mahlukatindan hic kimseye karsi Allah sefaatci kilinmaz. Allah'in sani boyle bir sey yapmaktan cok yucedir. Bak hele! Sen Allah'in (azametinin) ne oldugunu biliyor musun? O'nun Ars'i, semavatinin' soyle uzerindedir.-Parmaklariyla isaret ederek- tipki uzerinde bir kubbe gibi. Ars Zat-i Zulcelal sebebiyle inleyip ses cikarir, tipki suvarisi sebebiyle atin ses cikarmasi gibi. "
Ebu Davud, Sunnet 19, (4726).

1664 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun elimden tuttu ve su aciklamayi yapti:
"Allah topragi cumartesi gunu yaratti. Ondaki daglari pazar gunu yaratti; agaclari pazartesi gunu yaratti. Mekruhlari sali gunu yaratti. Nuru carsamba gunu yaratti ve onda hayvanlari persembe gunu yaydi. Hz.Adem (aleyhisselam)'i cuma gunu ikindi vaktinden sonra, ikindi ile gece arasindaki gunduz vaktinin en son saatinde en son mahluk olarak yaratti."
Muslim, Sifatu'1-Kiyame 27, (2789).

1665 - Hz. Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Gunes batarken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte mescidde idim. Bana:
"Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Gunes nereye gidiyor?" diye sordu. Ben:
"Allah ve Resulu daha iyi bilirler!" dedim.
"Ars'in altina secde yapmaya gider, bu maksadla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyecegi, izin isteyip, izin verilmeyecegi zamanin (kiyametin) gelmesi yakindir. O vakit kendisine: "Geldigin yere don!" denir. Boylece battigi yerden dogar. Bu durumu Cenab-i Hakk'in su sozu haber vermektedir. (Mealen): "Gunes, duracagi zamana dogru yuruyup gitmektedir. Bu aziz ve alim olan Allah'in takdiridir"(Yasin 3icon_cool.gif.
Buhari, Tefsir Ya-sin 1, Bed'u'1-Halk 4, Tevhid 22, 23; Muslim, Iman 250, (159); Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, (4225).

1666 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Gunes ve Ay kiyamet gunu sarilirlar."
Buhari, Bed'ul-Halk 4.

1667 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Yahudiler, gok gurultusunun ne oldugunu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den sordular:
"Bulutlara muvekkel olan melektir. Beraberinde atesten kamcilar var. Bununla bulutlari Allah'in diledigi yere sevkeder"diye cevap verdi.
Onlar tekrar sordular: "Ya su isitilen ses, o nedir?"
"Bu, bulutlarin istenen yere gitmeleri icin onlara yapilan bir sevkdir" dedi. Yahudiler:
"Dogru soyledin. Simdi de Israil'in Yakub (aleyhisselam)kendisine haram kildigi sey nedir onu soyle?" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) :
"Hz. Yakub (irku'n-nesa denen) uyluk mafsalindan baslayip dize, topuga kadar inen. bir agridan muzdarib idi. Deve eti ve sutu disinda kendine uygun gelen (ne yiyecek, ne icecek) munasip bir sey yoktu. Bu sebeple o da bunlari haram etti" dedi. Yahudiler: "Dogru soyledin" dediler."
Tirmizi, Tefsir Ra,d, (3116).

1668 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cehennem, Rabbine sikayet ederek dedi ki: "Ey Rabbim, bir kismim diger kismimi yiyor. " Bunun uzerine ona iki nefes, izin verdi: Bir nefes, kista, bir nefes de yazda. Iste bu (yaz nefesi), en siddetli sekilde hissettiginiz hararettir. Oburu de (kista) en siddetli buldugunuz soguktur."
Buhari, Bed'ul-Halk 10; Muslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Sifatu Cehennem 9, (2595); Ibnu Mace, Zuhd 38, (4319); Muvatta, Yukutu's-Salat 27, (1,15).

1669 - Katade (rahimehullah) anlatiyor: "Bu yildizlar uc maksatla yaratildi:
1- Allah onlari semaya zinet (ve sus) kildi.
2- Seytanlara atilacak tas kildi.
3- Geceleri istikamet tayin etmede isaretler kildi. Kim yildizlar hakkinda bunlar disinda bir te'vil ileri surerse (kendi ilave ettigi) hissesinde hataya duser, nasibini kaybeder, manasiz bir yukun altina girer ve hakkinda bilgisi olmayan, peygamberler ve meleklerin bile bilmekte aciz kaldiklari bir seye burnunu sokmus olur. Allah'a yeminle soyluyorum: Allah hic kimsenin ne hayatini, ne rizkini, ne de olumunu herhangi bir yildizla irtibatli kilmamistir. (Aksini iddia edenler) Allah hakkinda yalan soyleyerek iftira ediyorlar..."
Rezin ilavesidir. Ancak, (hakkinda bilgisi olmayan) ibaresine kadar olan kismi, Buhari, Bed'ul-Halk'da (3. bab) senetsiz olarak kaydetmistir.

1670 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, sunu soyledi: "Allah Teala hazret1eri, Adem'i, yeryuzunun butun (cuzler)inden almis oldugu bir avuc topraktan yaratti. Adem'in ogullari da arzin kisimlarina gore vucuda geldi. Bir kismi beyazdir, bir kismi kizildir, bir kismi siyahdir. Bunlar arasinda orta (renkliler) de var. Ayrica bir kismi uysaldir, bir kismi hasindir, bir kismi habis (kotu kalbli), bir kismi iyi kalblidir."
Ebu Davud, Sunnet 17, Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2948).

KaRdeLeN 10 January 2009 20:59

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1671 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala, Hz. Adem (aleyhisselam)'i yarattigi ve ruh ufledigi zaman, Adem hapsirdi ve elhamdulillah diyerek, izni ile Teala'ya hamdetti. Rabbi de ona:
"Ey Adem, yerhamukallah (Allah sana rahmet etsin), (mukarreb) meleklerden su oturan gruba git ve "Esselamu aleykum" de!" dedi. (Hz. Adem oyle yapti. Hitab ettigi melekler):
"Ve aleyke's-selamu ve rahmetullahi ve berekatuhu!" diye karsilik verdiler. Sonra Adem (aleyhisselam) Rabbine dondu. Rabbi ona:
"Bu cumle senin ve evladlarinin aralarindaki selamlasmadir" dedi.
Allah Teala hazretleri, elleri kapali oldugu halde Adem'e: "Diledigini sec!" dedi. Hz. Adem:
"Rabbimin sag elini sectim! Rabbimin iki eli de sagdir, mubarektir" dedi. Sonra Allahu Teala hazretleri sag elini acti. Icinde Hz. Adem ve onun zurriyeti(nin emsalleri) vardi. Hz. Adem (aleyhisselam):
"Ey Rabbim, bunlar nedir?" dedi. Rabb Teala: "Bunlar senin zurriyetindir" dedi. Her insanin iki gozunun arasinda omru yaziliydi. Aralarinda biri hepsinden daha parlak, daha nurlu idi. Hz. Adem:
"Ey Rabbim ! Bu kimdir?" dedi. Rabb Telala hazretleri:
"Bu senin oglun Davud'dur. Ben ona kirk yillik omur takdir ettim" dedi. Adem aleyhisselam:
"Ey Rabbim onun omrunu uzat!" talebinde bulundu. Rabb Teala:
"Bu ona takdir edilmis olandir!" deyince, Adem:
"Ey Rabbim, ben ona kendi omrumden altmis senesini verdim"diye israr etti. Bunun uzerine Rabb Teala:
"Sen ve bu (talebin berabersiniz)." buyurdu.
Sonra Adem cennete yerlestirildi. Allah'in diledigi kadar orada kaldi. Sonra cennetten (arza) indirildi. Adem burada kendi ecelini yil be-yil sayip hesapliyordu. Derken olum melegi geldi. Hz. Adem (aleyhisselam) ona:
"Acele ettin, erken geldin. Bana bin yil omur takdir edilmisti!" dedi.
Melek: "Iyi ama sen oglun Davud a altmis senesini verdin" dedi. Ne var ki O bunu inkar etti, zurriyeti de inkar etti; o unuttu, zurriyeti de unuttu. "
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti: "O gunderi itibaren yazma ve sahidlik emredildi."
Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn (3365). Bu hadis A'raf suresinin tefsirinde gecti. Orada son cumle yoktur.

1672 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Melekler nurdan yaratildilar, cinler dumanli bir alevden yaratildilar. Adem de size vasfi yapilandan yaratildi. "
Muslim, Zuhd 60, (2996).

1673 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hayir, Allah'a kasem olsun Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Isa'nin kizil cehreli oldugunu soylemedi. Ancak sunu soyledi: "Ben bir keresinde uyumustum. Ruyamda Beytullah'i tavafediyordum. O sirada duz sacli, kumral benizli, basindan su akar vaziyette iki kisiye dayanip ortalarinda gitmekte olan birisini gordum.
"Bu kim?" dedim.
"Meryem'in oglu!" dediler.
Bunun uzerine daha yakindan gormek icin ilerledim. Kizil, iri, kivircik sacli, sag gozu kor, gozu uzum gibi pertlek bir adam daha vardi.
"Bu kim?" dedim.
"Bu, Deccal !" dediler.
Insanlardan en cok ona benzeyeni Ibnu Katan'di."
Zuhri der ki: "Ibnu Katan, cahiliye devrinde vefat eden Huzaali bir kimseydi."
Buhari, Tabi 33, 11, Enbiya, 42, Libas 68, Fiten 26, Muslim, Imam 275,(169); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 2, (2, 920).

1674 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana gecmis peygamberler (aleyhimusselam) arzedildiler. Hz. Musa zayifca bir erkekti. Sanki Senue kabilesinden (uzun boylu) birine benziyordu. Hz. Isa (aleyhisselam)'yi da gordum, gorduklerim icinde ona en cok benzeyen Urve Ibnu Mes'ud idi. Hz. Ibrahim (aleyhisselam)'i de gordum, gorduklerim arasinda ona en cok benzeyen, arkadasinizdi -yani kendisini kastediyor- Hz. Cebrail (aleyhisselam)'i de gordum. Gorduklerimden ona en ziyade benzeyen Dihye Ibnu Halife idi."
Muslim, Imam 271, (167); Menakib 27, (3651).

1675 - Semure Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Sam, Araplarin babasidir.Yafes, Rumlarin babasidir. Ham Habesilerin babasidir."
Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3229), Menakib, (3927).

1676 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekeriyya (aleyhisselam) marangoz idi."
Muslim, Fedail 169, (2379).

HILAFET VE EMIRLIGIN AHKAMI IMAMLAR KUREYS'TENDIR

1677 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Insanlar hayirda da serde de Kureys'e tabidir."
Muslim, Imaret 3, (1819).

1678 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar bu iste Kureys'e tabidirler. Muslumanlari Musluman olanlarina, kafirleri kafir olanlarina tabidirler. Insanlar madenler gibidir. Cahiliyede hayirli olanlar fikhi ogrenirlerse Islam'da da hayirlidirlar. Bu ise en cok nefret edenleri insanlarin en hayirlisi bulacaksin. Onlar (rizalari hilafina) icine dusmedikce buna talib olmazlar."
Buhari, Menakib 1; Muslim, Imaret 2, (1818).

1679 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bu is (emirlik) insanlardan iki kisi baki kaldikca Kureys'te olmaya devam edecektir."
Buhari, Menakib 2, Ahkam 2, Enbiya 1; Muslim, Imaret 4, (1820).

1680 - Sefine (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Hilafet, ummetim arasinda otuz yil surecektir. Bundan sonra saltanat gelecektir." Said Ibnu Cumhan dedi ki:
"Sonra ilave etti: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in hilafetine Hz. Omer'in hilafetini, Hz.Osman'in hilafetine Hz. Ali'nin hilafetini (radiyallahu anhum ecmain) ekle (parmaklarinla say) bak!" dedi. Bunlari (sayinca hakikaten) otuz yil bulduk."
Sefine'ye: "Emeviler, hilafetin kendilerinde (devam ettigini) zannederler"denmisti, su cevabi verdi: "Beni'z-Zerka yalan soyluyor. Onlar krallardir, hem de en kotu krallar."
Ebu Davud, Sunnet 9 (4648, 4647); Tirmizi,Fiten 48, (2227).

KaRdeLeN 10 January 2009 20:59

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1681 - Hz. Cabir Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bu din, hepsi Kureys'ten gelecek olan on iki halifeye kadar aziz ve guclu olacaktir. "
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soruldu: "Sonra ne olacak?"
"Sonra herc (fitne ve kargasa) gelecek!" diye cevap verdi."
Buhari, Ahkam 51; Muslim, Imaret 5-9 (1821); Tirmizi, Fiten 46, (2224). Bu uc kitap, hadisin "Kureys'ten" kelimesine kadar kismini: "Ebu Davud da Medhi 1, (4279), 4280) tamamini tahric etmistir.

IMAMLIGI VE EMIRLIGI SAHIH OLANLAR

1682 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki halifeye birden biat edildi mi, onlardan ikincisini olduruverin."
Muslim, Imaret 61, (1852).

1683 - Arface Ibnu Sureyh (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Siz bir kisinin etrafinda birlik halinde iken, bir baskasi gelip, kuvvetinizi kirmak veya cemaatinizi bolmek isterse, onu olduruverin. "
Muslim, Imaret 60, ( 1852).

1684 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beni Israil'i peygamberler (aleyhimusselam) idare ediyorlardi. Bir peygamber olunce onun yerine ikinci bir peygamber geciyordu. Ancak, benden sonra peygamber yok. Ama ardimdan halifeler gelecek ve cok olacaklar. "
Orada bulunanlar: "(Onlar hakkinda) bize ne emredersiniz?" diye sordular.
"Onceki biatiniza sadakat gosterin. Onlara haklarini veriin. . Onlar uzerindeki haklarinizi (eda etmedikleri taktirde, kendilerinden degil) Allah'tan isteyin.Zira Allah teala, idareleri altindakilerin hukukunu onlardan soracaktir" buyurdu."
Buhari, Enbiya 50;Muslim, Imaret 44, (1842).

1685 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ibnu Ummi Mektum'u, iki defa kendi yerine Medine'de halef birakti."
Ebu Davud, Harac 3, (2931).

1686 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis oldugum bir kelimenin Cemel Vak'asi sirasinda Allah'in izni ile faydasini gorduim. Soyle ki bir ara, neredeyse ashab-i Cemel'e katilarak onlarin yaninda yer alip savasmaya karar vermistim. Hemen, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, "Iranlilarin basina Kisrac'nin kizi kralice oldu" diye haber geldigi zaman (soylemis oldugu sozu hatirladim ve onlara katilmaktan vazgectim. O zaman Efendimizhttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif "Islerini kadina tevdi eden bir kavm felah bulmayacaktir" demis idi".
Buhari, Fiten 17, Megazi 82; Tirmizi, Fiten 75, (2263); Nesai, Kudat 8 (8, 227).
Tirmizi'de su ziyade gelmistir: "Hz. Aise Basra'ya geldigi zaman bunu hatirladim. Bu soz sayesinde Allah beni muhafaza etti".

IMAM VE EMIRIN VAZIFELERI

1687 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hepiniz cobansiniz ve hepiniz surunuzden mes'ulsunuz. Imam cobandir ve surusunden mes'uldur. Erkek ailesinin cobanidir ve surusunden mes'uldur. Kadin, kocasinin evinde cobandir, o da surusunden mes'uldur. Hizmetci, efendisinin malindan sorumludur ve surusunden mes'uldur."
Ibnu Omer der ki: "Bunlari Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmistim. Zannediyorum ki soyle de demisti:"Kisi babasinin malinda cobandir, o da surusunden mes'uldur."
Buhari, Ahkam 1, Cum'a 11, Istikraz 20, Itk 17,19, Vesaya 9, Nikah 81, 90; Muslim, Imaret 20, (1829); Tirmizi, Cihad 27,1705; Ebu Davud, Imaret 1, (2928).

1688 - Ibnu Meryem el-Ezdi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'nin yanina girmistim. Bana:
"Ey Ebu fulan, seni hangi ruzgar atti?" diyerek (ziyaretimden memnuniyeti izhar etti). Ben de: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis oldugum su hadisi, (size hatirlatmayi dusundum)" dedim: "Allah kime Muslumanlarin islerinden birseyler tevdi eder, o da onlarin ihtiyaclarina, isteklerine, darliklarina perde olur (giderirse), kiyamet gununde Allah da onun ihtiyac, istek ve darliklarina perde olur (giderir)."
Ravi der ki: "Bunun uzerine Hz. Muaviye (radiyallahu anh) insanlarin ihtiyaclariyla ilgilenmek uzere bir adam tayin etti."
Tirmizi, Ahkam 6, (1332,1333); Ebu Davud, Harac 13, (2948).

1689 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Adil olanlar, kiyamet gunu, Allah'in yaninda, nurdan minberler uzerine Rahman'in sag cihetinde olmak uzere yerlerini alirlar. -Allah'in her iki eli de sagdir Onlar hukumlerinde, aileleri ile velayeti altinda bulunanlar hakkinda hep adaleti gozetenlerdir."
Muslim, Imaret 18, (1827); Nesai, Adab 1, (8, 221).

1690 - Hasan el-Basri, Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh)'dan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, demisti ki: "Allah bir kimseyi baskalari uzerine coban yapmis, o da idaresi altindakilere hile yapmis olarak olmus ise, Allah ona cennetini kesinlikle haram eder."
Buhari, Ahkam 8, Muslim, Iman 227, (142); Imaret 21, (142).
Muslim'in Hasan Basri'den kaydettigi diger bir rivayet soyledir:
"Aiz Ibnu Amr (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashab-i Guzin'inden biri idi. Ubeydillah Ibnu Ziyad'in yanina girdi ve hemen ona: "Ey ogulcugum, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Cobanlarin en kotusu hutame denen merhametsiz deve surucusudur, sakin onlardan olma"dedigini isittim" dedi. Ubeydullah: "Otur, sen muhakkak ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabinin kepegindensin" deyince: "Onlarin kepegi var miydi? Kepek onlardan sonra ve onlarin disindakiler arasinda zuhur etti" diye cevap verdi."

KaRdeLeN 10 January 2009 21:00

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1691 - Adiyy Ibnu Amire el-Kindi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir ise me'mur tayin ettigimiz kimse, bizden bir igne veya ondan daha kucuk bir seyi gizlemis olsa, bu bir hiyanettir (gulul), kiyamet gunu onu getirecektir. "
Bunun uzerine, Ensar'dan bir zat kalkarak: "Ey Allah'in Resulu! Vazifeyi benden geri al!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sana ne oldu?" diye sordu: "Senin (az once sunu sunu) soyledigini isittim ya!" deyince Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Ben onu su anda tekrar ediyorum: "Kimi memur tayin edersek az veya cok ne varsa bize getirsin. Ondan kendisine ne verilirse alir, ne yasaklanirsa onu terkeder."
Muslim, Imaret 30, (1833).

1692 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kiyamet gunu, insanlarin Allah'a en sevgi1i ve mekan olarak en yakin olani, adil imamdir. Kiyamet gunu, insanlarin Allah'a en menfuru O'ndan mekan olarak en uzak olani da zalim sultandir."
Tirmizi, Ahkam 4, (1329).

EMIR OLMANIN KOTULUGUGU

1693 - Mikdam Ibnu Ma'dikerib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) omuzuma vurdu ve:
"Ey Kudeym (Mikdamcik)! Emir, katip, arif olmadan olursen kurtulusa erdin demektir!" dedi."
Ebu Davud, Harac 5, (2933).

1694 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Ey Allah'in Resulu! dedim, beni memur ta'yin etmez misin?"
Bu sozum uzerine, elini omuzuma vurdu ve sonra da: "Ey Ebu Zerr, sen zayifsin, memurluk ise bir emanettir. (Hakkini veremedigin taktirde) kiyamet gunu rusvaylik ve pismanliktir. Ancak kim onu hakederek alir ve onun sebebiyle uzerine dusen vazifeleri eksiksiz eda ederse o haric" buyurdu."
Muslim" Imaret 17, (1826); Ebu Davud, Vesaya 4, (2868); Nesai, Vesaya 10, (6, 255).
Ebu Davud'un diger bir rivayetinde soyle gelmistir: "Ey Ebu Zerr, ben seni zayif goruyorum. Ben kendim icin istedigimi senin icin de isterim. Sakin iki kisi uzerine amir olma, yetim malina da velilik yapma."
Yine Ebu Davud'un bir diger rivayeti (Harac 5, (2934) soyle: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Ariflik haktir, halka ariflik gereklidir, ancak arifler atestedir. "

1695 - Abdurrahman Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Ey Abdurrahman! Emirlik isteme. Eger senin talebin uzerine sana emirlik verilirse, istedigin seyin sorumlulugu sana yuklenir. Eger sen talibi olmadan sana emirlik verilirse, o iste yardim gorursun. Bir is icin yemin eder, sonra da aksini yapmakta hayir gorursen, daha hayirli gordugun ne ise onu yap, ettigin yemin icin de kefarette bulun."
Buhari, Ahkam 5, 6, Eyman 1; Muslim, Imaret 19, (1652); Ebu Davud, Harac 2, (2929); Tirmizi, Nuzur 5, (1529); Nesai, Adabu'l-Kudat 5, (8, 225).

1696 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yanimda amcamin evlatlarindan iki kisi daha oldugu halde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna girdim. Yanimdakilerden biri:
"Ey Allah'in Resulu! Allah'in sana tevdi ettign islerden bazilari uzerine bizi emir tayin et" dedi. Digeri de ayni talepde bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlara cevabi su oldu:
"Biz, -Allah'a kasem olsun- bu ise, onu taleb eden veya ona hirs gosteren hic kimseyi tayin etmeyiz!"
Buhari, Ahkam 7,12, Icare 8, Istitabe 2; Muslim, Imaret 7, (1733); Ebu Davud, Harac 2, (2930); Nesai, Adabu'1-Kudat 4, (8, 224).

IMAM VE EMIRE ITAATIN VACIB OLUSU

1697 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Dinleyin ve itaat edin! Hatta, ustunuze, basi kuru uzum danesi gibi siyah Habesli bir kole bile tayin edilmis olsa, aranizdaKitabullah'i tatbik ettikce. . . (itaatten ayrilmayin)."
Buhari, Ahkam 4, Ezan 54, 56.

1698 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim bana itaat etmisse mutlaka Allah'a itaat etmistir. Kim de banas isyan etmis ise, mutlaka Allah'a isyan etmistir. Kim emire itaat ederse mutlaka bana itaat etmis olur. Kim de emire isyan ederse mutlaka bana isyan etmis olur.
Buhari, Ahkam 1, Cihad 109; Muslim, Imaret 33, (1853); Nesai, Bey'at 27, (7,154).

1699 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Musluman kisiye, hosuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet (Allah'a isyan) emredilmisse o haric, eger masiyet emredilmisse, dinlemek de yok, itaat de yok."
Buhari, Ahkam 4, Cihad 108; Muslim, Imaret 38, (1839); Tirmizi, Cihad 29, (1708); Ebu Davud, Cihad 86, (2626); Nesai, Bey'at 34, (7,160).

1700 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Size emirlerinizin en hayirlilari kimlerdir, en serirleri kimlerdir haber vereyim mi? Onlarin en hayirlilari sizlerin sevgisine mazhar olanlar, sizleri sevenlerdir; lehlerinde hayirla dua edersiniz, onlar da size hayir dua ederler. Umeranizin serirleri de sizin bugzettiklerinizdir, onlar da size bugzederler, siz onlara lanet edersiniz, onlar da size lanet ederler"
Tirmzi, Fiten 77, (2265).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:00

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1701 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim itaatten disari cikar ve cemaatten ayrilir ve bu halde olurse, cahiliye olumu ile Olur."
Buhari, Ahkam 4; Muslim, Imaret 53, (1848); Nesai, Tahrim 28, (7,123); Ibnu Mace, Fiten 7, (3948).
Ebu Hureyre'nin bir rivayetinde soyle gelmistir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim itaatten cikar, cematten ayrilir (ve bu halde olurse) cahiliye olumu ile olmus olur. Kim de korukorune cekilmis (ummiyye) bir bayrak altinda savasir, asabiyet (irkcilik) icin gadablanir veya asabiyete cagirir veya asabiyete yardim eder, bu esnada da oldurulurse bu olum de cahiliye olumudur. Kim ummetimin uzerine gelip iyi olana da, kotu olana da ayirim yapmadan vurur, mu'min olanlarina hurmet tanimaz, ahid sahibine verdigi sozu de yerine getirmezse o benden degildir, ben de ondan degilim. "
Muslim, Imaret 53, (1848); Nesai, Tahrim 28, (7,123); Ibnu Mace, Fiten 7, (3948).

1702 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Allah'in yeryuzundeki sultanini alcaltirsa, Allah da onu alcaltir. "
Tirmizi, Fiten 47, (2225).

IMAMLARIN VE EMIRLERIN YARDIMClLARI

1703 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah bir emir icin hayir diledi mi ona dogru sozlu bir vezir nasib eder. Bu, ona unutunca hatirlatir, hatirladigi zaman da yardim eder. Allah emire hayir dilemezse, kotu bir vezir musallat eder. Bu vezir, ona unuttugunu hatirlatmaz, hatirlayinca da yardimci olmaz."
Ebu Davud 'Harac 4, (2932); Nesai, Bey'at 33, (7,159).

1704 - Ebu Said ve Ebu Hureyre (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah bir peygamber gonderdigi veya onun yerine bir halife getirdigi zaman mutlaka onun iki tane de yakini olmustur: Biri ma'rufu emretmis ve ona tesvik etmis, digeri de serri emretmis ve serre tesvik etmistir. Ma'sum (yani kotulukten korunmus) olan, Allah'inkorudugu kimsedir."
Buhari, Ahkam 42; Nesai, Bey'at 32, (7,158).

1705 - Ka'b Ibnu Ucre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana sunu soyledi:
"Ey Ka'b Ibnu Ucre, seni, benden sonra gelecek umeraya karsi Allah'a sigindiririm. Kim onlarin kapilarina gider ve onlari, yalanlarinda tasdik eder, zulumlerinde onlara yardimci olursa, o benden degildir, ben de ondan degilim; ahirette havz-i kevserin basinda yanima da gelemez. Kim onlarin kapisina gitmez, yalanlarinda onlari tasdik etmez, zulumlerinde yardimci olmazsa o bendendir, ben de ondanim; o kimse, havzin basinda yanima gelecektir. Ey Ka'b Ibnu Ucre! Namaz burhandir. Oruc saglam bir kalkandir. Sadaka hatalari sondurur, tipki suyun atesi sondurdugu gibi. Ey Ka'b Ibnu Ucre ! Haramla biten bir ete mutlaka ates gerekir. "
Tirmizi, Salat 433. (614); Nesai, Bey'at 35, 36, (7,160).

1706 - Cubeyr Ibnu Nufeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kesir Ibnu Murre, Amr Ibnu 'l-Esved ve el-Mikdam (radiyallahu anhum) dediler ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Emir, halka karsi suizanna duserse halki ifsad eder."
Ebu Davud, Edeb 44, (4989).

HULEFA-I RASIDIN VE ONLARIN SECIMLERI

1707 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i rahmeti Rahman'a kavusturan hastaligi sirasinda yanindan disari cikti. (Disarida bekleyen) halk:
"Ey Ebu'1-Hasan, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ne durumda?" diye sodular.
"Allah'a hamdolsun iyilesti!" dedi. Hz. Abbas (radiyallahu anh) elinden tuttu. Ve:
"Uc gun sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olecek, sen bir baskasina) me'mur olacaksin. Ben, vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu hastaligindan (kurtulamayip) vefat edecegini goruyorum. Zira ben, Abdulmuttalibogullarinin olum sirasinda aldign sekli biliyorum. Gel Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip bu "is" (hilafet) kimde kalacak onu soralim. Bizde kalacaksa (simdiden) bilmis oluruz. Bizden baskasina kalacaksa kendisiyle konusuruz, bizi (ona) tavsiye eder" dedi.
Ali (radiyallahu anh): "Eger, biz onu sorsak bunun uzerine (hilafeti) bize yasaklasa, halk ondan sonra onu asla bize vermez. Vallahi ben boyle bir sey soramam!"dedi."
Buhari, Istizan 29, Megazi 83.

1708 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek bir hususta kendi siyle konustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (kendisine) tekrar gelmesini emretti. Bunun uzerine kadin:
"Ya seni bulamazsam!" dedi. Kadin ( bu sozuyle) sanki olumu kasdetmisti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Eger beni bulamazsan, Ebu Bekir'e ugra!" diye cevap verdi."
Buhari Ahkam 57, Fedailu Ashabi'n-Nebi 5, I'tisam 24; Muslim, Fedailu's-Sahabe 10, (2386); Tirmizi, Menakib, (3677).

1709 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat ettigi zaman, babam Ebu Bekir (radiyallahu anh), Mescid-i Nebi'den bir mil kadar uzaklikta olan) Sunh nam mevkide idi-ki Aliye (denen Medine'nin yuksek kismini ki burasi Hazrec'e mensup Beni'l-Harise'nin menzillerinin bulundugu mevki)yi kasdetmektedir-Hz. Omer (radiyallahu anh) kalkip :
"Vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat etmedi. Allah mutlaka onu geri gonderecektir, o da (munafik) kimselerin ellerini ve ayaklarini kesecek. . ." diyordu. Derken Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunu acti ve optu.
"Annem babam sana feda olsun. Sagliginda hostun, olumunde de hossun! Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, Allah sana ebediyyen iki olum tattirmayacak!" dedi. Sonra disari cikip:
"(Hz. Omer'i kasdeterek): "Ey (Peygamber olmedi diye) yemin eden kisi, agir ol!" dedi. Hz. Ebu Bekir konusmaya baslayinca Hz. Omer (radiyallahu anhuma) oturdu. Hz. Ebu Bekir Allah'a hamd u sena ettikten sonra:
"Haberiniz olsun! Kim Muhammed'e tapiyor idiyse bilsin ki artik Muhammed olmustur. Kim de Allah'a tapiyor idiyse o da bilsin ki Allah hayydir, olumsuzdur!" dedi ve su ayeti okudu:"Ey Muhammed, suphesiz sen de oleceksin, onlar da olecekler" (Zumer 30). Su ayeti de okudu:
"Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan once de peygamberler gecmisti. Olur veya oldurulurse geriye mi doneceksiniz? Geriye donen, Allah'a hicbir zarar vermez. Allah, Surkederlerin mukafatini verecektir" (Al-i Imran 144).
Bu aciklama uzerine halk boguk boguk aglamaya" basladi. Ensar (radiyallahu anhum), Beni Saide yurdunda, Sa'd Ibnu Ubade'nin etrafinda toplandi. (Muhacir de oraya geldi. Ensariler):
"Bizden bir emir, sizden de bir emir!" dediler. Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer, Hz. Ebu Ubeyde (radiyallahu anhum) de oraya geldiler. Hz. Omer konusmaya basladi ise de Hz. Ebu Bekir onu susturdu.Hz. Omer (bilahere) soyle diyordu:
"Vallahi, ben konusmayi su sebeple arzu etmistim: (Zihnimde) hosuma giden sozler hazirlamis, Ebu Bekir bunlara ulasamaz (onun hatirindan bunlar gecmeyebilir) diye endise etmistim. Ama, yemin olsun, Ebu Bekir oyle bir konustu ki, vallahi icimde hazirlamis oldugum guzel sozlerin hepsine isabet etti, (benim aklima gelmeyen daha da guzelini) belig sekilde ifade etti. Onun sozleri arasinda su da vardi:
"(Ey Ensar) biz (Kureysli)ler emirleriz, sizler de vezirlersiniz!" Bu soz uzerine Hubab Ibnu'1-Munzir ayaga kalkti ve :
"Hayir vallahi bunu yapmayiz. Bizden bir emir, sizden de bir emir olacak!" dedi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh): '
"Hayir! Olmaz bu. Bizler emirleriz, sizler de vezirlersiniz" dedi.
Rezin sunu ilave etti: "Hz. Ebu Bekir devamla sunu soyledi: "Bu "is" (hilafet), su Kureys cemaati icin mesru taninacaktir. Onlar, yer itibariyla Araplarin ortasindadir, serefce de (eskiden beri) en gozdeleridir. Oyleyse, Omer'e veya Ebu Ubeyde'ye biat edin!"
Hz. Omer atilarak: "Bilakis, biz sana biat ediyoruz. Sen bizim efendimizsin, en hayirlimizsin, ustelik Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a da en sevgili olanimizsin!" dedi ve Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in elinden tutup ona biat etti. Hz. Omer (radiyallahu anh)'i muteakip halk da ona biat etti.
Bunun uzerine biri: "Sa'd Ibnu Ubade'yi katlettiniz!" diye bagirdi. Hz. Omer (radiyallahu anh) ofkeyle:
"Allah onu katletsin!" dedi. Hz. Aise (radiyallahu anha) devamla der ki: "Bu her iki konusmada gecen sozleri de Allah faideli kildi. Nitekim Hz. Omer'in konusmasi halki korkuttu. Aralarinda nifak vardi, onun konusmasiyla Cenab-i Hakk nifaki bertaraf etti. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de halkin nazarini Allah'a cevirip, uzerinde olduklari hakki (Islam'i) ogretti. Oradan su ayeti okuyarak ayrildilar. (Mealen): "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan once de peygamberler gecmisti. Olur veya oldurulurse geriye mi doneceksiniz? Geriye donen, Allah'a hicbir zarar vermez.. Allah sukredenlerin mukafaatini Verecektir" (A1-i Imran 144).
Buhari, Fedailu'l-Ashab 5, Cenaiz 3, Megazi 83; Nesai, Cenaiz 11, (4,11). (Ibnu Deybe diyor kihttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif "Derim ki: "Rezin sunu ilave etti" sozu, et-Tecrid'de ve Tecrid'in aslinda mevcuttur. Bu ziyade aynisiyla Sahih-i Buhari'de mevcuttur. Allahu a'lem."
Es-Sunuh (veya es-Sunh) avali'l-Medine'de bir yer adidir. Orada Beni'l-Haris Ibnu'l-Hazrec'in evleri vardir.
"Allah sana iki olumu tattirmasin" sozu, yani dunyada.. tattirmasin demektir. Hz. Ebu Bekir, bu sozu Hz. Omer (radiyallahu anhuma)'in su sozunu red maksadiyla soylemistir: "Allah, peygamberini geri gonderecek, O da (munafik) kimselerin ellerini ve ayaklarini kesecek." Sakife: Evin sofa (ustu kapali onu acik) kismi. Toroslarda evin bu kismina yazliktabir edilir.
Nesic: Aglayan kisinin hickirigini icine tikarak sessiz aglamasi.

1710 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor; "Ben, Muhacirler'den bir cogundan Kur'an ogreniyordum. Abdurrahman Ibnu Avf, onlardan biri idi. (Ben Mina'da onun menzilinde iken, o da, Hz. Omer'in son defa yapmis oldugu haccda onun yaninda idi. Abdurrahman yanima donustehttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif
"Bugun Hz. Omer'in yanina gelen bir adami keske sen de gorseydin. Dedi ki: "Ey mu'minlerin emiri, bir adam gorsen ki sana: "Keske Omer olmus olsa da falancaya (Bezzar'in rivayetinde Talha Ibnu Ubeydillah'a) biat etsem. Vallahi Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in biati cabucak oldu bitti" dese ne dersin?" dedi. Hz. Omer bu soze (daha once hic gormedigim kadar) ofkelendi ve:
"Insaallah bu aksam halka hitab edip, (ahd ve musaverede olmaksizin) idareyi gasbetmek isteyen bu heriflere karsi onlari uyaracagim" dedi.
Abdurrahman ilaveten dedi ki: "(Bunun uzerine) Hz. Omer'e: "Ey mu'minlerin emiri, dedim, boyle bir sey yapma. Zira hacc mevsiminde insanlarin cuhela ve serseri takimi biraraya gelir. Konusmak uzere halkin icinde dogruldugnun zaman bunlar olaki, etrafinda ekseriyeti teskil ederler. Korkum su ki, siz kalkar birseyler soylersiniz, o cahillerin her biri bir baska sey anlar, esas ifade etmek istediginiz maksad tamamen kaybolur. Su halde acele etmeyin, Medine'ye varin. Orasi daru'l-hicret ve sunnettir (hicretin yapildigi, sunnetin yasandigi mahaldir). Orada fikih ulemasi ve insanlarin esrafiyla basbasa kalir, dilediginizi rahatca soylersiniz. Alimler sozlerinizi eksiksiz ogrenirler ve maksadiniz ne ise onu anlarlar."
(Bu sozum uzerine) Hz. Omer (radiyallahu anh): "Pekala, vallahi insaallah Medine'ye vardigimda ilk firsatta bu toplantiyi aktedecegim!" dedi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) devamla dedi ki:
"Zilhicce'nin sonlarinda Medine'ye geldik. Cuma gunu ogle olur olmaz camiye gitmede acele ettim."
Rezin su ilavede bulundu: "Ogle sicaginda ciktim." Sonra onceki hadisi anlatmaya (Ibnu Abbas) devam etti ve dedi ki:
"(Camiye gelince) Said Ibnu Zeyd Ibni Amr Ibni Nufeyl (radiyallahu anh)'i minberin kosesinde oturmus buldum. Dizim dizine degecek sekilde yanina oturdum. (Sagima soluma bakmaya) baslamadan Omer Ibnu'1- Hattab (yerinden minbere dogru) cikti. Onun gelmekte oldugunu gorunce yanimdaki Said Ibnu Zeyd Ibni Amr Ibni Nufeyl'e:
"Bu ogle, Omer, halife oldugu gunden beri hic yapmadigi bir konusma yapacak" dedim. Zeyd, soyledigimi hos karsilamadi ve:
"Daha once konusmadigi seyi konusmasi ne mumkun!" deyip beni reddetti.
Hz. Omer (radiyallahu anh) minbere oturdu. Muezzin ezanini tamamlayinca, dogruldu. Cenab-i Hakk'a layik oldugu hamd ve senada bulundu. Sonra sunlari soyledi:
"Emma ba'd. Ben simdi sizlere, Cenab-i Hakk'in soylememi takdir buyuracagi bir konusma yapacagim. Bilemiyorum, belki de ecelim yakindir, (bu son hutbem olur). Kim bu sozlerimi anlar ve hafizasina alabilirse bineginin goturdugu her yerde nakletsin. Kim de anlamis o1maktan korkarsa, hic kimseye hakkimda yalan soylemesini helal etmiyorum. Allah celle sanuhu, Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i hakla gonderdi, kendisine kitap indirdi. Allah'in indirdikleri meyaninda recm ayeti de vardi. Biz onu okuduk, anladik ve ezberledik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) recm cezasi verdi. O'ndan sonra da bizler verdik. Sahsen aradan fazla zaman gecince, bazilarinin cikip: "Allah'in kitabinda biz recm ayeti bulamiyoruz" diyerek Allah'in indirmis oldugu bir farzi terkedip sapitmalarindan korkuyorum, recm, Allah'in kitabinda muhsan yani balig, akil, sahih bir evlilikle evlenmis ve gerdek yapmis oldugu halde zina eden kadin ve erkeklere -isbatlayici beyyine veya hamilelik, veya itiraf oldugu takdirde-uygulanmasi gereken bir haktir."
Zina haddiyle ilgili babta zikri gecmis olan Ibnu Abbas hadisi zikrettikten sonra dedi ki:
"...Ve dahi bana ulasti ki, birileri soyle demis: "Omer olunce, (herkesle istisare, biat aramaksizin) falancaya biat edecegim." Sakin ha! Hic kimseyi, "Hz. Ebu Bekirin secimi de oldu bittiye geldi. (Biz de onun secilme tarzina uygun olarak birini secebiliriz)" gibi sozler aldatmasin. Haberiniz olsun, -evet onun secimi cabuk olmustur bu dogru- ancak, Allah (umumiyetle cabuk yapilan islerde bilahere karsilasilan) serlerden (bu ummeti) korumustur. Sizden hic kimseye, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e yapildigi sekilde (alaka gosterilerek) boyunlar koparcasina nazarlar cevrilip bas uzatilmaz. Oyle ise, Muslumanlarin istisare ve te'yidi tahakkuk etmeksizin kim bir baskasina biat ederse bilsin ki, ne biat edene, ne de edilene itibar edilmeyecektir. Boyle bir biat akdi, edeni de edileni de olume maruz birakacaktir. (Hz. Ebu Bekir'e yapilan biat boyle kit dusuncelilerin zannettigi gibi degildir. Ic yuzunu anlatayimhttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ruhunu Cenab-i Hakk kabzettigi vakit, haberimiz oldu ki, Ensar buyuk bir grup halinde bizden ayri olarak Beni Saide saki inde toplanmislar. Ali, Zubeyr ve bunlarla birlikte (Abbas gibi diger) bazilari bizden ayrilarak (cenazeyle mesgul olmak uzere) geride kaldilar. Muhacirler de Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in etrafinda toplandilar. Hz. Ebu Bekir'e:
"Ey Ebu Bekir, haydi su Ensari kardeslerimizin yanlarina gidelim!" dedim. Onlara (bir an once yetismek uzere) yuruduk. Yakinlarina varinca, onlardan iki salih zatla karsilastik. Kavmin (Sa'd Ibnu Ubade'yi halife secme hususundaki) kararlarini zikrettiler, sonra da:
"Ey Muhacirler cemaati nereye gidiyorsunuz?" diye sordular. Biz: "Su Ensari kardeslerimize gidiyoruz!" dedik.
"Hayir, onlara yaklasmayin, hukumlerini versinler" dediler. Ben:
"Vallahi onlara gidecegiz" dedim ve yuruduk. Onlari Beni Saide sakifinde bulduk. Ortalarinda uzeri ortulu birisi vardi.
"Bu da kim?" dedim.
"Bu Sa'd Ibnu Ubade'dir!" dediler. Ben:
"Nesi var?" diye sordum.
"Titriyor!" dediler. Biraz oturmustu ki, hatipleri sehadet getirerek soze basladi. Cenab-i Hakk'a layik oldugu hamd ve senayi ifade ettikten sonra su konusmayi yapti:
"Emma ba'd! Biz Allah'in ensari ve Islam'in ordusuyuz. Siz ey Muhacirler, asil kavminden kopup gelmis (icimizde) az bir grupsunuz!"
(Anladik ki) bunlar, aslen mustehak oldugumuz fonksiyonumuzdan bizi koparmak, emirlikten uzak tutmak istiyorlardi.
Hatip sozlerini tamamlayinca konusmak arzu ettim. Bu esnada, icimden soyleyecek guzel sozler hazirlamistim, bunlar hosuma da gitmisti. Bunlari Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in huzurunda soylemek istiyordum. Ben bazan onun hiddetini yatistiriyordum. Konusmak istedigim sirada Ebu Bekir:
"Acele etme!"dedi. Onu ofkelendirmek istemedim (ve konusmaktan vazgectim). Ebu Bekir (radiyall hu anh) konustu. O aslinda benden daha cok hilme sahip, daha vakur idi. Allah'a yeminle soyluyorum, icimde hazirladigim butun guzel sozleri eksiksiz ayni guzellikte ve hatta daha da guzel bir bicimde bu konusmasi esnasinda soyledi. Demisti ki:
"Hakkinizda soylediginiz hayir (ve fazilet ne varsa) hepsine layiksiniz. Ancak bu (emirlik) isi, Kureys kabilesine (mesru) taninir. Onlar, neseb yonuyle de, yurt yonuyle de Arab'in ortasinda yer alir. Ben sizin icin su iki sahistan birini uygun buldum, bunlardan hangisini isterseniz ona biat edin!"
Boyle deyip -benim ve Ebu Ubeyde Ibnu'l-Cerrah'in ellerimizden tuttu. Ebu Bekir, ikimizin arasinda oturuyordu. Onun (ikimizi imamliga teklif eden cumlesinden baska) butun soyledikleri hosuma gitti. Vallahi, Ebu Bekir'in bulundugu bir kavmin basina emir secilmektense, ortaya cikarilip boynumun vurulmasini gerektirecek bir gunah islemek bana daha sevgili gelirdi. Ancak, nefsimin bana olum aninda hos gosterdigi seyi simdi bulamiyorum. Derken Ensar'in (Hubab Ibnu'l-Munzir adindaki) bir sozcusu:
"Beni (hasta hayvanlarin kasinarak rahatladiklari) kasinma cubukcagizi, yaslandigi dikme ile ayakta duran hurma fidancigi kabul edin (ve fikrimi dinleyin. Diyorum ki):
"Sizden bir emir, bizden de bir emir olsun, ey Kureys cemaati!" dedi.
Bunun uzerine her kafadan bir soz cikmaya basladi, gurultu cogaldi. Oyle ki ihtilafcikacak diye korktum. Hz. Ebu Bekir'e:
"Ey Ebu Bekr, uzat elini!" dedim. Elini uzatti, ben ona biat ettim. Muhacirler de biat ettiler. Sonra da Ensar biat etti. Sa'd Ibnu Ubade (radiyallahu anh)'nin uzerine atildik. Derken onlardan biri:
"Sa'd Ibnu Ubade'yi oldurdunuz!" demez mi? Ben de: "Sa'd Ibnu Ubade'yi Allah oldursun!" dedim.
Hz. Omer (radiyallahu anh) der ki: "Vallahi biz, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in defni sirasinda, Hz. Ebu Bekir'in seciminden daha ehemmiyetli bir sey dusunemedik. Biat gerceklesmeden halki terketmemiz halinde, oradan ayrilinca, arkamizdan kendilerinden birini halife seciverecekler diye korktuk. Boyle bir durumda ya bize de razi olmaya olmaya biat edecek veya muhalefet edecek ikisi de fesad olacakti.
Bilesiniz, Muslumanlarla istisare etmeden kim bir baskasina biat ederse, ne biat edene, ne de kendisine biat edilene itibar edilmez, ikisinin de oldurulmesinden korkulur.
Buhari, Muharibin 30, 31, I'tisam 16, Mezalim 19, Menakibu'l-Ensar 46, Megazi 11; Muslim, Hudud 15, (1691) Muslim'de hadis muhtasar olarak kaydedilmistir.

KaRdeLeN 10 January 2009 21:00

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1711 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Fatima ve Hz. Abbas (radiyallahu anhuma) Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e ugrayip, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan kendilerine kalan mirasi sordular. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) onlara:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Bize kimse varis olamaz, biraktiklarimiz hep sadakadir. Ancak Al-i Muhammed bu maldan (ihtiyaci kadarini) yer" dedigini isittim. Allah'a yemin olsun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaptigini gordugum bir seyi terketmem, mutlaka onu yaparim. Ben O'nun emrinden bir sey terkedecek olsam sapitmaktan korkarim!" dedi.
Bunun uzerine Hz. Fatima, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anhuma)'e kustu ve alti ay sonra olunceye kadar onunla konusmadi. Hz. Ali, onu geceleyin defnetti. Olumunu Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e haber vermedi.
Hz. Ali, Fatima (radiyallahu anhuma) sagken halk nazarinda ayri bir makama, izzete sahipti. Hz. Fatima vefat edince, halkin alakasi ondan kesildi.
Bir adam Zuhri (rahimehullah)'ye: Ali, (Hz. Ebu Bekir'e) alti ay biat etmedi mi?" diye sordu.
"Hayir, vallahi hayir, Beni Hasim'den hic kimse geri kalmadi. Ali (radiyallahu anh), insanlarin nazarlarinin kendinden cevrildigini gorunce Hz. Ebu Bekir (radiyall hu anh)'le musalahaya mecbur kaldi. Ona haber salarak: "Yaninda kimse olmadan, yalniz olarak bize gel!" dedi. kendisine Hz. Omer'in gelmesini istemiyordu, cunku ondaki siddet ve hiddet halini biliyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh):
"Onlara tek basina gitme!" dedi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh):
"Vallahi tek basima gidecegim. Bana ne yapabilirler ki?" dedi ve Ebu Bekir (radiyallahu anh) onlara gitti. Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin yanina girdi. Beni Hasim, yaninda toplanmislar idi. (Hz. Ebu Bekir'i gorunce) kalkti. Allah'a hamd u senada bulundu. Sonra sunu soyledi:
"Emma ba'd! Ey Ebu Bekir, bizim sana biat etmemize mani olan sey senin faziletini inkarimiz degildir, sana karsi bir rekabet dusuncemiz de yok. Ancak, biz, bu "is"te bizim de bir hakkimiz olduguna inaniyorduk. Bize karsi mustebit davrandiniz!"
Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a olan yakinligini zikretti.
Ali bunlari zikrettikce Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anhuma) aglamaktan kendini alamiyordu. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) sehadet getirdi, Allah Teala'ya hamdetti, senada bulundu. Sonra sunlari soyledi:
"Emma ba'd! Allah'a kasem olsun, surasi muhakkak ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in akrabalari bana, kendi akrabalarimdan daha yakin, daha sevgili. Ve ben, yeminle soyluyorum, benimle sizin aranizda olan bu mal meselesinde haktan ve hayirdan hic ayrilmis degilim. Zira, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan sunu isittim:
"Bize kimse varis olamaz, biraktigimiz sadakadir. Al-i Muhammed bu maldan yer. " Vallahi ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaptigini gordugum bir isi terketmem, Allah'in izniyle mutlaka yaparim" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh):
"Biat icin ogleden sonra bulusalim"dedi. Ebu Bekir (radiyallahu anh) ogleyi kilinca, cemaate yonelip Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin (biati geciktirmedeki) beyan ettigi ozurleri halka anlatti. Sonra da Hz. Ali (radiyallahu anh) kalkip, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in hakkini tazim buyurdu, faziletlerini, Islam'a sebkat eden hizmetlerini zikretti. Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e yaklasip biat etti. Halk, Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin etrafini sarip:
"Isabet ettin, cok iyi bir davranista bulundun" diyerek takdir ettiler. Hz. Ali (radiyallahu anh) bu ma'ruf ise dondugu zaman halk (tekrar) kendisine yakinlik (ve alaka) gosterdi."
Buhari, Fedailu'l-Ashab 12; Muslim, Cihad 53, (1759). Metin Muslim'dendir. Hadis BuharI'de muhtasardir.

1712 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) bir gun hastalanmis:
"Vay basim, (oluyorum)!" demisti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (saka olsun diye):
"Keske bu ben sagken olsa, sana istigfàr eder, dua ediveririm!"dedi. Bunun uzerine Hz. Aise (radiyallahu anha) birden parladi:
"Vay basima gelen. Vallahi goruyorum ki olmemi istiyorsun. Ben olecegim, sen de aksama zevcelerinden biriyle basbasa kalacaksin ha!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (sozu degistirerek) dedi ki:
"Bilakis ben oluyorum, vay basim! Ebu Bekir'e ve ogluna birinzi gonderip (benden sonra hilafet hususunda "ben daha layigim" iddia veya temennisinde bulunacaklara karsi) yerime gececegi tesbit etmek istemistim. Sonradan (kendi kendime: "Boyle bir iddiayi Ebu Bekir disinda kim yaparsa) Allah kabul etmez, mu'min1er de reddederler" dedim (ve vasiyet yapmaktan vazgectim)."
Buhari, Ahkam 51, Merda 16; Muslim, Fedailu's-Sahabe 11, (2387).

1713 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) anlatiyor:
"Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olum ani yaklasinca (muhtazar olunca), Hz. Omer'i cagirtti ve:
"Ey Omer, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi uzerine seni halife seciyorum. Mizani agir olan, hakka uymasi sebebiyle kiyamet gunu mizani agir basacak ve agirlik kendine olacak kimsedir. Sadece hakkin girdigi mizanin agir olmasi da hak olmustur.
Ey Omer! Mizani hafif olan da, batila uymasi sebebiyle, kiyamet gunu sevabi az ve hafif olan ve bu hafiflikle teraziye girecek olandir. Icerisine sadece batil giren mizanin hafif olmasi da haktir."
Ayrica, askerlerin komutanlarina da sunu yazdi: "Basiniza Omer'i sectim. Kendim icin de, Muslumanlar icin de hayri sectim."
Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Omer (radiyallahu anh), ayaga kalkip hamd u sena ettikten sonra sunlari soyledi:
"Ey insanlar, ben size, hic bilmediginiz bir seyi kendimden uydurup ogretecek degilim. Ben Omer'im. Size emir olma hususunda hirsim yok. Ancak vefat eden Ebu Bekir (radiyallahu anh) bunu bana vasiyet etti. Bu isi ona Allah'in ilham ettigine inaniyorum. Imamligimi, ona ehil olmayan kimseye birakmam. Fakat onu, Muslumanlara saygi gostermeye gayret edenlere birakirim. Iste boyleleri, Muslumanlara emir olamya baskalarindan daha cok layiktir."
Muvatta'da bulunamamistir.

1714 - Ma'dan Ibnu Ebi Talha anlatiyor:
"Hz. Omer (radiyallahu anh), cuma gunu hutbe verdi. Once Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i hatirlatti, sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i andi. Sonra da sunlari soyledi:
"Ben ruyamda bir horoz gordum, bana uc gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklasti diye yordum. Bazi kimseler, yerime birini secmemi soyluyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resulu (aleyhissalatu vesselam) ile gonderdigi seyi zayi edecek degildir. Eger ecelim cabucak gelirse hilafet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olurken kendilerinden razi bulundugu su alti kisinin musaveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazilari bu secime dil uzatacaklardir. Bunlar benim su elimle Islam'a kattigim kimselerdir. Eger bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah'in dusmanlaridir, kafirlerdir, sapiklardir.
Sonra sozune soyle devam etti:
"Ey Rabbim, seni Ensar'in umerasina sahid kiliyorum. (Bilin ki) ben onlari, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (aleyhissalatu vesselam) sunnetini ogretsinler (zekati) aralarinda taksim etsinler, dini meselelerde muskilatla karsilasinca bana bildirsinler diye baslarina tayin ettim."
Hz. Omer (radiyallahu anh)'in bu hutbesinden bir cuma gecmisti ki hancerlendi. Yanina girmek icin once Muhacirler'e, sonra Ensar'a, sonra Medineliler'e, sonra Samlilar'a, sonra Iraklilar'a sirayla izin verdi. Biz huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir burde ile yarasi sarilmis, uzerinden kanlar akiyor vaziyette gorduk.
"Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden baska vasiyet talebinde bulunan olmadi.
"Size dedi, Allah'in Kitabi'ni vasiyet ediyorum. Zira ona uydugunuz muddetce asla sapitmazsiniz. Size Muhacirler'i de vasiyet ediyorum. Zira insanlar cogalirken onlar azaliyor. Size Ensar'i da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanin sigindigi melcedir. Size bedevileri de vasiyet ediyorum.
Zira onlar asliniz, dayanaginizdir."
Bir rivayette soyle denmistir: "...Zira onlar kardeslerinizdir, dusmaninizin dusmanidir. Size zimmileri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam)'in zimmeti ve ailenizin rizkidir. Beni terkedin artik."
Buhari, Ahkam 51, Muslim, Imaret 12, (1823); Tirmizi, Fiten 48, (2226); Ebu Davud, Harac 8, (2939).
Bir rivayette soyle gelmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) hancerlendigi zaman kendisine: "Birini yerinize secseniz!" denilmisti. Su cevabi verdi:
"Yani isinizi sagken de, olmusken de ben mi sirtimda tasiyayim? Mamafih, birisini sececek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayirliolan Ebu Bekir secmistir. Secimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayirli olan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da secimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim basa bas olsun, ne lehime ne dealeyhime"
Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "(Omer'in bu sozu uzerine) anladim ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler:
"Allah hayirli mukafaatlar versin. Sen su su hizmetleri yaptin" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi."

1715 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) anlatiyor:
"Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olum ani yaklasinca (muhtazar olunca), Hz. Omer'i cagirtti ve:
"Ey Omer, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi uzerine seni halife seciyorum. Mizani agir olan, hakka uymasi sebebiyle kiyamet gunu mizani agir basacak ve agirlik kendine olacak kimsedir. Sadece hakkin girdigi mizanin agir olmasi da hak olmustur.
Ey Omer! Mizani hafif olan da, batila uymasi sebebiyle, kiyamet gunu sevabi az ve hafif olan ve bu hafiflikle teraziye girecek olandir. Icerisine sadece batil giren mizanin hafif olmasi da haktir."
Ayrica, askerlerin komutanlarina da sunu yazdi: "Basiniza Omer'i sectim. Kendim icin de, Muslumanlar icin de hayri sectim."
Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Omer (radiyallahu anh), ayaga kalkip hamd u sena ettikten sonra sunlari soyledi:
"Ey insanlar, ben size, hic bilmediginiz bir seyi kendimden uydurup ogretecek degilim. Ben Omer'im. Size emir olma hususunda hirsim yok. Ancak vefat eden Ebu Bekir (radiyallahu anh) bunu bana vasiyet etti. Bu isi ona Allah'in ilham ettigine inaniyorum. Imamligimi, ona ehil olmayan kimseye birakmam. Fakat onu, Muslumanlara saygi gostermeye gayret edenlere birakirim. Iste boyleleri, Muslumanlara emir olamya baskalarindan daha cok layiktir."
Muvatta'da bulunamamistir.

1716 - Ma'dan Ibnu Ebi Talha anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), cuma gunu hutbe verdi. Once Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i hatirlatti, sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i andi. Sonra da sunlari soyledi:
"Ben ruyamda bir horoz gordum, bana uc gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklasti diye yordum. Bazi kimseler, yerime birini secmemi soyluyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resulu (aleyhissalatu vesselam) ile gonderdigi seyi zayi edecek degildir. Eger ecelim cabucak gelirse hilafet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olurken kendilerinden razi bulundugu su alti kisinin musaveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazilari bu secime dil uzatacaklardir. Bunlar benim su elimle Islam'a kattigim kimselerdir. Eger bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah'in dusmanlaridir, kafirlerdir, sapiklardir.
Sonra sozune soyle devam etti: "Ey Rabbim, seni Ensar'in umerasina sahid kiliyorum. (Bilin ki) ben onlari, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (aleyhissalatu vesselam) sunnetini ogretsinler (zekati) aralarinda taksim etsinler, dini meselelerde muskilatla karsilasinca bana bildirsinler diye baslarina tayin ettim."
Hz. Omer (radiyallahu anh)'in bu hutbesinden bir cuma gecmisti ki hancerlendi. Yanina girmek icin once Muhacirler'e, sonra Ensar'a, sonra Medineliler'e, sonra Samlilar'a, sonra Iraklilar'a sirayla izin verdi. Biz huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir burde ile yarasi sarilmis, uzerinden kanlar akiyor vaziyette gorduk.
"Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden baska vasiyet talebinde bulunan olmadi.
"Size dedi, Allah'in Kitabi'ni vasiyet ediyorum. Zira ona uydugunuz muddetce asla sapitmazsiniz. Size Muhacirler'i de vasiyet ediyorum. Zira insanlar cogalirken onlar azaliyor. Size Ensar'i da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanin sigindigi melcedir. Size bedevileri de vasiyet ediyorum.
Zira onlar asliniz, dayanaginizdir."
Bir rivayette soyle denmistir: "...Zira onlar kardeslerinizdir, dusmaninizin dusmanidir. Size zimmileri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam)'in zimmeti ve ailenizin rizkidir. Beni terkedin artik."
Buhari, Ahkam 51, Muslim, Imaret 12, (1823); Tirmizi, Fiten 48, (2226); Ebu Davud, Harac 8, (2939).
Bir rivayette soyle gelmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) hancerlendigi zaman kendisine: "Birini yerinize secseniz!" denilmisti. Su cevabi verdi:
"Yani isinizi sagken de, olmusken de ben mi sirtimda tasiyayim? Mamafih, birisini sececek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayirliolan Ebu Bekir secmistir. Secimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayirli olan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da secimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim basa bas olsun, ne lehime ne de aleyhime. . . "
Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "(Omer'in bu sozu uzerine) anladim ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler:
"Allah hayirli mukafaatlar versin. Sen su su hizmetleri yaptin" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi."

1717 - Abdullah Ibnu Selam (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Hz. Osman (radiyallahu anh) muhasara edildign zaman, namaz kildirma isine Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'yi tayin etti. Bazan Hz. Ibnu Abbas kildiriyordu. Sonra, Hz. Osman (isyancilara) elci yollayip, benden ne istiyorsunuz? diye sordu. Onlar: "Hilafetten ayrilmani istiyoruz" dediler. O da: "Allah'in bana giydirdigi bir kaftani cikarmam" diyerek reddetti.
"Onlar seni oldurecekler!" dediler. O:
"Beni oldurdugunuz takdirde, ebediyyen birbirinizi sevmeyecek, dusmanla elbirlik savasamayacaksiniz. Gore gore ihtilafa duseceksiniz. Ey kavm, bana karsi cikardignniz su ihtilaf sakin ola basiniza, sizden oncekilerin maruz kaldigi belayi dolamasin!" dedi. Ihtilalcilerin tazyikleri artinca, cuma gunune oruclu olarak girdi. Gun biraz ilerleyince uyudu.Uyaninca:
"Su anda ruyamda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gordum. Bana: "Aksam yanimizda iftarini yapacaksin" buyurdu" dedi.
O gun olduruldu. Sonra Hz. Ali (radiyallahu anh) hutbe okumak uzere kalkti. Hamd u senadan sonra:
"Ey insanlar, dedi, bana yaklasin, gozlerinizi, kulaklarinizi dort acin. Sahsen ben ve sizler hepimizin fitnenin icine dusmemizden korkuyorum. Fitne sirasinda, hepimize gayret gerekecek." Devamla dedi ki:
"Allah bu ummeti iki edeble terbiye etti: Kitap ve Sunnet. Bunlarin (tatbiki hususunda), sultan nezdinde gevseklik olamaz. Oyle ise Allah'tan korkun, aranizdaki meseleleri halledin."
Hz. Ali (radiyallahu anh) bunlari soyleyip minberden indi ve beytu'l-maldan arta kalan servete yonelerek Muslumanlar arasinda taksim etti."
Rezin ilavesidir, kaynagi bulunamamistir.

1718 - Hasan Basri (rahimehullah) hazretleri anlatiyor:
"Hasan Ibnu Ali, vallahi Hz. Muaviye (radiyallahu anhuma)'yi daglar gibi buyuk askeri birliklerle karsiladi. Bunun uzerine Amr Ibnu'1-As, Hz. Muauiye ye:
"Ben vallahi, oyle askeri birlikler goruyorum ki, bunlar kendileri gibi (sayica ve keyfiyetce) akran olan birlikleri oldurmedikce geri donmezler" dedi. Muaviye de Amr (radiyallahu anh)'a -ki vallahi Hz. Muaviye bu iki adamin hayirlisidir- su cevabi verdi:
"Ey Amr, soyle bakalim! Sunlar (bizimkiler) oburlerini, oburleri de sunlari oldurseler Muslumanlarin islerini kim benim adima yurutecek, kim kadinlarinin, yetimlerinin bakimini benim adima uzerine alacak?"
Sulh yapmak icin, Kureys'in Beni Abdissems boyundan iki kisiyi yani Abdurrahman Ibnu Semure ve Abdullah Ibnu Amir'i, Hz. Hasan (radiyallahu anh)'a gonderdi. Bunlara:
"Haydi, su zata gidin, ona (sulh yapmak istedigimizi) soyleyin. (Hilafet arzusundan vazgecmesini) taleb edin, (buna mukabil ne isterlerse) verin!" dedi. Bunlar Hz. Hasan (radiyallahu anh)'in yanina gidip, huzuruna ciktilar. (Hz. Muaviye'nin tenbihine uygun olarak) konustular. (Hilafeti Hz. Muaviyeye birakmasi halinde ne isterse verecegini) soylediler. Hz. Hasan (radiyallahu anh) onlara:
"Bizler Abdulmuttalib'in ogullariyiz. Beytu'l-maldan bir hissemiz var. Bu ummet (ihtiyac karsisinda mal icin) kanini israf etmeye basladi. (Beytu'1-maldan bize ayrilacak hisse nedir?)" dedi. Onlar:
"Hz. Muaviye size sunlari teklif ediyor, hilafetten vazgecmenizi taleb ediyor, mukabilinde ne istediginizi soruyor" dediler. Hz. Hasan (radiyallahu anh):
"Sizin bu vaadlerinizi bize kim tekefful edecek?" dedi. Elciler:
"Sana biz tekefful ediyor, garanti veriyoruz!" dediler. Hz. Hasan her ne talebte bulundu ise hepsine:
"Biz tekefful ediyoruz!" diyerek teminat verdiler. Boylece Hz. Hasan, Hz. Muaviye (radiyallahu anhuma) ile sulh yapti.
Hasan Basri demistir ki: "Ben Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i isittim soyle demisti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i minberde gordum, yaninda Hz.Hasan Ibnu Ali vardi. Bazan halka yoneliyor, bazan Hasan'a yoneliyor ve: "Su oglum, seyyiddir. Umulur ki, Allah bununla iki muazzam Musluman orduyu sulha kavusturacak" diyordu."
Buhari, Sulh 9, Menakib 25, Fedailu'l-Ashab 22, Fiten 20.

HUL' BOLUMU

1719 - Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Ciddi bir sebep olmadan, kocasindan hul' yoluyla bosanan kadin, cennetin kokusunu alamaz."
Tirmizi,Talak 11, (1186,1187); Ebu Davud, Talak 18 (2226); Nesai, Talak 34, (6,168).
Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denmistir: "Hangi kadin zevcesinden bosanma taleb ederse..." Ebu Hureyre'nin Nesai'de gelen bir rivayetinde: "Kocasindan hul' suretiyle bosanan kadinlar (gunahca) munafiklar gibidir" buyurulmustur.

1720 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sabit Ibnu Kays Ibni Semmas (radiyallahu anh)'in hanimi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"Ben Sabit'i ahlak ve diyanetinden dolayi itab etmiyorum. Ancak Islam'da kufre dusmekten korkuyorum -bu sozuyle nefret ettigini soylemek istedi-" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"(Mehir olarak aldigin) bahcesini iade eder misin?" diye sordu. Kadin:
"Evet!" deyince, Sabit'e:
"Bahceyi al ve onu bosa!" dedi.
Buhari, Talak 12; Nesai, Talak 34, (6,169); Ibnu Mace, Talak 22, (2056)

KaRdeLeN 10 January 2009 21:01

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1721 - Nafi, Safiyye (radiyallahu anha)'nin bir azadlisindan rivayet etmistir: "Safiyye, kendine ait ne varsa hepsini vermek karsiliginda kocasindan ayrilmistir da Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) bunu yadirgamamistir."
Muvatta, Talak 32, (2, 565).

DUANIN FAZILETI VE VAKTI

1722 - Nu'man Ibnu Besir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra su ayeti okudular. (Mealen): "Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alcalmis olarak cehenneme gireceklerdir" buyurdu." (Gafir 60).
Tirmizi, Tefsir, Gafir, (2973); Ebu Davud, Salat 358, (1479). Metin Tirmizi'ye aittir.

1723 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kime dua kapisi acilmis ise ona rahmet kailari acilmis demektir. Allah'a taleb edilen (dunyevi seylerden) Allah'in en cok sevdigi afiyettir. Dua, inen ve henuz inmeyen her cesit (musibet) icin faydalidir. Kazayi sadece dua geri cevirir. Oyle ise sizlere dua etmek gerekir. "
Tirmizi, Daavat 112, (3542).

1724 - Ubade Ibn's-Samit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yeryuzunde, masiyet veya sila-i rahmi koparici olmamak kaydiyla Allah'tan bir talepte bulunan bir Musluman yoktur ki Allah ona diledigini vermek veya ondan onun mislince bir gunahi affetmek suretiyle icabet etmesin. "
Tirmizi, Daavat 126, (3568).

1725 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam), (bir gun) sordu:
"En hayirli olan ve derecenizi en ziyade artiran, melikinizin yaninda en temiz, sizin icin gumus ve altin paralar bagislamaktan daha sevapli, dusmanla karsilasip boyunlarini vurmaniz veya boyunlarinizi vurmalarindan sizin icin daha hayirli olan amelinizin hangisi oldugunu haber vereyim mi ?"
"Evet! Ey Allah'in Resulu!" dediler.
"Allah'in zikridir!" buyurdu.
Tirmizi, Daavat 6, (3374); Muvatta, Kur'an 24.

1726 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allahu Teala hazretleri soyle seslenir: "Beni bir gun zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi atesten cikarin!"
Tirmizi, Cehennem 9, (2597).

1727 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Aksamdan (abdestli olarak) temizlik uzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanip Allah'tan dunya ve ahiret icin hàyir taleb eden hic kimse yoktur ki Allah diledigini vermesin."
Ebu Davud, Edeb 105, (5042).

1728 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir kimse evine veya yatagina gir'ince hemen bir melek ve bir seytan alelacele gelirler. Melek:
"Hayirla ac!" der. Seytan da:
"Serle ac!" der. Adam, sayet (o sirada) Allah'i zikrederse melek Seytani kovar ve onu korumaya baslar. Adam uykusundan uyaninca, melek ve seytan ayni seyi yine soylerler. Adam, sayet: "Nefsimi, olumden sonra bana geri iade eden ve uykusunda oldurmeyen Allah hamdolsun. Izniyle yedi semayi arzin uzerine dusmekten alikoyan Allah'a hamdolsun"dese bu kimse yatagindan dusup olse sehit olur, kalkip namaz kilsa faziletler icinde namaz kilmis olur."
Rezin ilavesidir.

1729 - Hz.Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah'i zikreden bir cemaatle sabah namazi vaktinden gunes doguncaya kadar birlikte oturmam, bana Ismail'in ogullarindan dort tanesini azad etmemden daha sevgili gelir. Allah'i zikreden bir cemaatle ikindi namazi vaktinden gunes batimina kadar oturmam dort kisi azad etmemden daha sevgili gelir."
Ebu Davud, Ilm 13, (3667).

1730 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Her gece, Rabbimiz gecenin son ucte biri girince, dunya semasina iner ve;
"Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir sey istemisse onu vereyim, kim bana istigfarda bulunursa ona magfirette bulunayim" der. "
Rivayetin Muslim'deki bir vechi soyle: "Allahu Teala gecenin ilk ucte biri gecinceye kadar muhlet verir. Ondan sonra yakin semaya inerek soyle der:
"Melik benim, Melik benim. Kim bana dua edecek?"
Buhari, Tevhid 35, Teheccud 14, Daavat 13, Muslim,Salatu'1-Musafirin 166, (758); Muvatta, Kur'an 30, (1,214); Tirmizi, Daavat 80, (3493); Ebu Davud, Salat 311, (1315).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:01

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1731 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Derdi ki: "Ey Allah'in Resulu! En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua hangisidir?" "Gecenin sonunda yapilan dua ile farz namazlarin ardindan yapilan dualardir!" diye cevap verdi."
Tirmizi, Daavat 80.

1732 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Ezanla kaamet arasinda yapilan dua reddedilmez (mutlaka kabule mazhar olur.)"
"Oyleyse, dendi, "ey Allah'in Resulu, nasil dua edelim?"
"Allah'tan, dedi, dunya ve ahiret icin afiyet isteyin!"
Ebu Davud, Salat 35, (521); Tirmizi, Salat 46, (216), Daavat 138, (3588, 3589).

1733 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Iki sey vardir, asla reddedilmezler: Ezan esnasinda yapilan dua ile, insanlar birbirine girdikleri savas sirasinda yapilan dua."
Muvatta, Nida 7, (1, 70); Ebu Davud, Cihad 41, (2540).

1734 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakin olur, oyle ise (secdede) duayi cok yapin."
Muslim, Salat 215, (482); Ebu Davud, Salat 152, (875).

1735 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) anlatiyor:
"(Allah'in kabul ettigi) uc mustecab dua vardir, bunlarin icabete mazhariyetleri hususunda hic bir sekk yoktur. Mazlumun duasi, musafirin duasi, babanin evladina duasi."
Tirmizi, Birr 7, (1906); Cennet 2, (2528), Daavat 139, (3592); Ebu Davud, Salat 364, (1536); Ibnu Mace, Dua 11, (3862).

1736 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Icabete mazhar olmada gaib kimsenin gaib kimse hakkinda yaptigi duadan daha sur'atli olani yoktur."
Tirmizi, Birr 50, (1981), Ebu Davud, Salat 364, (1535); Muslim, Zikr 88, (2733); Buhari, Mezalim 9.

DUA EDENIN HEY'ETI (DIS GORUNUSU)

1737 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Duvalari ortmeyin. Kim kardesinin mektubuna, onun izni olmadan bakarsa, tipki atese bakmis gibi olur. Allah'tan avuclarimizin iciyle isteyin, sirtlariyla istemeyin; duayi tamamlayinca avucunuzu yuzlerinize surun."
Ebu Davud, Salat 358, (1489,1490,1491).

1738 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua ederken ellerini oyle kaldirdi ki, koltuk altlarinin beyazligini gordum."
Buhari, Istiska 21.

1739 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ellerini dua ederken kaldirinca, onlari yuzlerine surmedikce geri birakmazlardi."
Tirmizi, Daavat 11, (3383).

1740 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Adamin biri iki parmagi ile dua ediyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Birle! Birle!" diye mudahale etti."
Tirmizi, Daavat 117, (3552); Nesai, Sehv 37,

KaRdeLeN 10 January 2009 21:01

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1741 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i ne minberde ne de bir baska sey uzerinde dua yaparken ellerini uzattigini gormedim. Bilakis soyle gordum" dedi ve bas ve orta parmaklarini kapayip sehadet parmagini acmis vaziyette isaret etti."
Ebu Davud, Salat 230, (1105).

1742 - Hz. Selman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Rabbiniz hayiydir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldirdigi zaman, O, ellerini bos cevirmekten istihya eder."
Tirmizi, Daavat 118, (3551); Ebu Davud, Salat 358, (1488).

1743 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululla: (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah'a duayi, size icabet edeceginden emin olarak yapin. Sunu bilin ki Allah celle sanuhu (bu inancla olmayan ve) gafletle (baska mesguliyetlerle) oyalanan kalbin duasini kabul etmez."
Tirmizi, Daavat 66.(3474.)

DUANIN KEYFIYETI

1744 - Fadale Ibnu Ubeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua eden bir adamin, dua sirasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e salat ve selam okumadigini gormustu. Hemen:
"Bu kimse acele etti" buyurdu. Sonra adami cagirip:
"Biriniz dua ederken, Allahu Teala'ya hamd u sena ederek baslasin, sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e salat okusun, sonra da diledigini istesin" buyurdu."
Tirmizi, Daavat 66,(3473, 3475); Ebu Davud, Salat 358, (1481); Nesai, Sehv 48, (3, 44).

1745 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dua sema ile arz arasinda durur. Bana salat okunmadikca, Allah'a yukselmez. (Beni hayvanina binen yolcunun masrabasi yerine tutmayin. Bana, duanizin basinda, ortasinda ve sonunda salat okuyun.)"
Tirmizi, Salat 352, (486).
Tirmizi, bunu Hz. Omer (radiyallahu anh)'e mevkuf olarak rivayet etmistir. Rezin ise merfu olarak rivayet etmistir.

1746 - Hz. Ibnu. Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer (radiyallahu anhuma) beraber otururlarken ben namaz kiliyordum. (Namazi bitirip) oturunca, Allah'a sena ile zikretmeye basladim ve arkasindan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a salat okuyarak devam ettim. Sanra kendim. icin duada bulundum. (Bu tarzimi begenmis olacak ki) Hz. Peygainber (aleyhissalatu vesselam);
"Iste!.Istedigin veriliyor. Iste! Istedigin veriliyor'' dedi."
Tirmizi, Cum'a 64, (593).

1747 - Hz. Ubeyy Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) birisine dua edecegi vakit once kendisine dua ederek baslardi."
Tirmizi, Daavat, 10, (3382).

1748 - Ebu Musabbih el-Makrai, Ebu Zuheyr en-Numeyri (radiyallahu anh)'den naklen anlatiyor: "Bir gece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber ciktik., Derken bir adama rastlatdik. Sual (ve Allah'tan talep) hususunda cok israrli idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu dinlemek uzere durakladi. Ve:
"Eger (duayi) sonlandirirsa vacib oldu!" buyurdu. Kendisine:
"Ne ile sonlandirirsa ey Allah'in Resulu!" denildi.
"Amin ile" dedi, uzaklasti. Adama:
"Ey fulan! duani aminle tamamla ve de gozun aydin olsun!" dedi."
Ebu Davud, Salat 172, (938).

1749 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Sizden biri dua edince "Ya Rabb! Dilersen beni affet! Ya Rabb dilersen bana rahmet et!" demesin. Bilakis, azimle (kesin bir uslubla) istesin, zira Allah Teala Hazretleri'ni kimse icbar edemez. "
Buhari, Daavat 21, Tevhid 31; Muslim, Zikr 7, (2678-79); Muvatta, Kur'an 28 (1, 213); Tirmizi, Daavat 79 (3492); Ebu Davud, Salat 358, (1483); Ibnu Mace, Dua 8, (3854).

1750 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir sefere (Hayber Seferi) cikmistik. Halk (yolda, bir ara) yuksek sesle tekbir getirmeye basladi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (mudahele ederek):
"Nefislerinize karsi merhametli olun. Zira sizler, sagir birisine hitàb etmiyorsunuz, muhatabiniz gaib de degil. Sizler goren, isiten, (nerede olsaniz) sizinle olan bir Zat'a, Allah'a hitab ediyorsunuz. Dua ettiginiz Zat, her biririize, bineginin boynundan daha yakindir" dedi."
Buhari, Daavat 50, 67, Cihad 131, Megazi 38, Kader 7, Tevhid 9; Muslim, Zikr 44, (2704);Tirmizi, Daavat 3, 59, (3371, 3457); Ebu Davud, Salat 361. (1526,1527.1528).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:02

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1751 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir kimsenin: "Ya Rabbi, senden nimetin kemalini taleb ediyorum" dedigini isitmisti. Sordu:
"Nimetin kemali nedir?"
"Bu bir duadir, onunla dua edip, onunla hayir (cok mal) umid ettim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
"Sordum, zira, nimetin kemali cennete girmektir, atesten kurtulmaktir" dedi. Bir baskasinin da soyle dedigini isitti:
"Ey celal ve ikrab sahibi Rabbim!" hemen sunu soyledi:
"Duana icabet edilmistir, (ne arzu ediyorsan) durma iste" Derken ,bir baskasinin:
"Ya Rabbi senden sabir istiyorum!" dedigini isitmisti, ona da: "Allah'tan bela istedin, afiyet de iste!" dedi.
Tirmizi, Daavat 99, (3524).

1752 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ozlu dualari tercih eder, digerlerini birakirdi."
Ebu Davud, Salat 358, (1482).

1753 - Hz. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) duayi uc kere yapmaktan, istigfari uc kere yapmaktan hoslanirdi."
Ebu Davud, Salat 361, (1524).

MUTEFERRIK HADISLER

1754 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyudular ki: "Acele etmedigi muddetce herbirinizin duasina icabet olunur. Ancak soyle diyerek acele eden var: "Ben Rabbime dua ettim duami kabul etmedi."
Buhari, Daavat 22; Mislim, Zikr 92, (2735); Muvatta, Kur'an 29 (1, 213); Tirmizi, Daavat 145, (3602, 3603); Ebu Davud, Salat 358, (1484).
Muslim'in diger bir rivayeti soyledir: "Kul, gunah taleb etmedikce veya sila-i rahmin kopmasini istemedikce duasi icabet gormeye (kabul edilmeye) devam eder."
Tirmizi'nin bir diger rivayetinde soyledir: "Allah'a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet, ya dunyada pesin olur, ya da ahirete saklanir, yahut da dua ettigi miktarca gunahindan hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki gunah taleb etmemis veya sila-i rahmin kopmasini istememis olsun, ya da acele etmemis olsun."

1755 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nefslerinizin aleyhine dua etmeyin, cocuklarinizin aleyhine de dua etmeyin, hizmetcilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarinizin aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah'in dualari kabul ettiyi saate rastgelir de, istediginiz kabul ediliverir."
Ebu Davud, Salat 362.(1532).

1756 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden herkes, ihtiyaclarinin tamamini Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabi bagina varincaya kadar istesin."
Tirmizi, Daavat 149, (3607, 3608).

1757 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri kendisinden istemeyene gadap eder."
Tirmizi, Daavat 3, (3370); Ibnu Mace, Dua 1, (3827).

1758 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala Hazretleri'nin fazlindan isteyin. Zira Allah, kendisinden istenmesini sever. Ibadetin en efdali de (dua edip) kurtulusu beklemektir."
Tirmizi, Daavat 126 (3566).

1759 - Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin: "Ey Allah'in Resulu, bana ve kocama dud ediver!" diye ricada bulunmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz:
"Allah sana da, kocana da rahmet etsin!" diye dua buyurdu."
Ebu Davud, Salat 363, (1533).

1760 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kardesinin giyabinda dua eden hicbir mu'min yoktur ki melek de: "Bir misli de sana olsun" demesin."
Muslim, Zikr 86, 88, (2732, 2783); Ebu Davud, Salat 364, (1534).
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade vardir: "Melekler: "Amin, bir misli de sana olsun!" derler."

KaRdeLeN 10 January 2009 21:02

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1761 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamini (dunyada) almis olur."
Tirmizi, Daavat 115, (3547).

ISM-I AZAM VEESMA-I HUSNA DUALARI

1762 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir adamin soyle soyledigini isitti: "Allah'im, sehadet ettigim su hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden baska ilah olmayan Allah'sin, birsin, samedsin (hicbir seye ihtiyacin yok, her sey sana muhtac), dogurmadin, dogmadin, bir esin ve benzerin yoktur."
Bunun uzerine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) buyurdular:
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan Ism-i Azàmi adina talepte bulundu. Sunu bilin ki, kim Ism-i Azamla dua ederse Allah ona icabet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona diledigini mutlaka) verir. "
Tirmizi, Daavat 65, (3471); Ebu Davud, Salat 358, (1493).

1763 - Mihcen Ibnu'l-Edra' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir adamin: "Ey Allah'im, bir ve samed olan, dogurmayan ve dogurulmayan, esi ve benzeri de olmayan Allah adiy-la senden istiyorum. Gunahlarimi magfiret et, sen Gafursun, Rahimsin!" dedigini isitmisti, hemen sunu soyledi:
"O magfiret edildi. O magfiret edildi. O magfiret edildi!"
Ebu Davud, Salat 184, (985); Nesai, Sehv 57, (3, 52).

1764 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam soyle dua etmisti: "Ey Allah'im, hamdlerim sanadir, nimetleri veren sensin, senden baska ilah yoktur, Sen semavat ve arzin celal ve ikram sahibi yaraticisisin, Hayy ve Kayyumsun (kainati ayakta tutan hayat sahibisin.) Bu isimlerini sefaatci yaparak senden istiyorum!"
(Bu duayi isiten) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sordu:
"Bu adam neyi vesile kilarak dua ediyor, biliyor musunuz?"
"Allah ve Resulu daha iyi bilir`?"
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim ki, o Allah'a, Ism-i Azam'i ile dua etti. O Ism-i Azam ki, onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla istenirse verir."
Tirmizi, Daavat 109 (3538); Ebu Davud, Salat 358, (1495); Nesai, Sehv 57, (3, 52).

1765 - Esma Bintu Yezid (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in Ism-i Azam'i su iki ayettedir:
1- "Ilahiniz, tek olan ilahdir, ondan baska ilah yoktur. O Rahman ve Rahim'dir." (Bakara 163).
2- Al-i Imran suresinin bas kismi: Elif Lam-Mim. O Allah ki, O'ndan baska ilah yoktur, O Hayy ve Kayyumdur" (Al-i Imran 1-3).
Ebu Davud, Salat 358, (1496); Tirmizi Daavat 65, (3472).

1766 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in doksan dokuz ismi vardir. Kim bunlari ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever."
Bir rivayette: "Kim o isimleri sayarsa cenntete girer" buyurmustur. Buhari hadisi bu lafizla tahric etmistir. Muslim'de "tek" kelimesi yoktur.
Buhari, Daavat 68; Muslim, Zikr 5, (2677); Tirmizi, Daavat 87, (3502).
Tirmizi'nin rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Allah'in isimlerini soyle yazdi:
"O Allah ki O'nda baska ilah yoktur. Rahman'dir. Rahim'dir. E1-Meliku'l-Kuddusu, es-Selamu, el-Mu'minu, el-Muheyminu, el-Azizu, el-Cebbaru, el-Mutekebbiru, el-Haliku, el-Bariu, el-Musavviru, el-Gaffaru, el-Kahharu, el-Vehhabu, er-Rezzaku, el-Fettahu, el-Alimu, el-Kabizu, el-Basitu, el-Hafidu, er-Rafiu, el-Muizzu, el-Muzillu, es-Semiu, el-Basiru, el-Hakemu, el-Adlu, el-Latifu, el-Habiru, el-Halimu, el-Azimu, el-Gafuru, es-Sekuru, el-Aliyyu, eI-Kebiru, el-Hafizu, el-Mukitu, el-Hasibu, el-Celilu, el-Kerimu, er-Rakibu, el-Mucibu, el-Vasiu, el-Hakimu, el-Vedudu, el-Mecidu, el-Baisu, es-Sehidu, el-Hakku, el-Vekilu, el-Kaviyyu, el-Metinu, el-Veliyyu, el-Hamidu, el-Muhsi, el-Mubdiu, el-Muidu, el-Muhyi, el-Mumitu, el-Hayyu, el-Kayyumu, el-Vacidu, el-Macidu, el-Vahidu, el-Ahadu, es-Samedu, el-Kadiru, el-Muktediru, el-Muahhiru, el-Evvelu, el-Ahiru, ez-Zahiru, el-Batinu, el-Vali, el-Mute'ali, el-Berru, et-Tevvabu, el-Muntekimu, el-Afuvvu, er-Raufu, Maliku'l-Mulki, Zu'l-Celali ve'l-Ikram, el-Muksitu, el-Camiu, el-Ganiyyu, el-Mugni, el-Mani', ed-Darru, en-Nafiu,en-Nuru, el-Hadi, el-Bediu, el-Baki, el-Varisu, er-Residu es-Saburu."
Isimleri bu sekilde, sadece Tirmizi saymistir.

ALLAH'IN GUZEL ISIMLERI NIN SERHI

1767 - El - Kuddus: Ayiplardan temiz demektir.
es-Selam: Selam sahibi‚ yani her cesit ayiptan selamette‚ her turlu afetten beri demektir.
El-Mu'min: Kullarina va'dinde sadik olan demektir. Tasdik manasina olan imandan gelir. Yahut‚ kiyamet gunu kullarina‚ azabina karsi garanti veren‚ guven veren demektir‚ bu mana eman'dan gelir.
el-Muheyyim: Sahid olan (gorup, gozeten) demektir. Emin manasina geldigi de soylenmistir. Asli‚ mueymin'dir‚ ancak hemze‚ ha'ya kalbolmustur. Keza er-Rakib ve el-Hafiz manasina geldigi de soylenmistir.
el-Azizu: Kahreden‚ galebe calan demektir. "Izzet"‚ galebe calmak manasina gelir.
el Cebbar: Mahlukati mecbur eden; emir veya yasak her ne dilerse ona zorlayan demektir. Bu kelimenin‚ butun mahlukatinin fevkinde yucedir manasina geldigi de soylenmistir.
el-Mutekebbir: Mahlukata ait sifatlardan yuce‚ uzak manasina gelir. Ayrica "Mahlukatindan buyukluk taslayarak kendisiyle azamet yarisina kalkanlara buyuklugunu gosteren ve onlara haddini bildiren manasina geldigi de soylenmistir. Keza su manaya geldigi de belirtilmistir: "Mutekebbir" Allah'in azametini ifade eden kibriya kelmesinden gelir‚ tezyifi bir mana tasiyan kibir kelimesinden gelmez.
el-Bariu: Mahlukati‚ mevcut bir misale bakmaksizin‚ yoktan‚ orneksiz olarak yaratan manasina gelir. Bu kelime‚ oncelikle hayvanlar icin kullanilir‚ diger mahluklar icin pek kullanilmaz. Hayvanlar disindaki mahlukat hakkinda nadiren kullanilir.
el-Musavvir: Mahlukati farkli suretlerde yaratan" demektir. Tasvir lugat olarak hat ve sekil cizmek manasina gelir.
el-Gaffar: Kullarin gunahlarini tekrar tekrar affeden‚ manasina gelir. Gafr kelimesi‚ aslinda setr (ortmek) ve kapatmak manalarina gelir. Allah Teala kullarinin gunahlarini affedici‚ onlar icin cezayi terketmek suretiyle (gunahlari) ortucudur.
el-Fettah: Kullari arasinda hakim demektir. Araplar, hakim iki hasmin (davali-davaci) arasindaki ihtilafi cozdugu zaman: "Hakim iki hasmin arasini fethetti" derler. Hukmetti, cozume kavusturdu manasinda, hakime fatih dendigi de olmustur. Mamafih "Kullarina rizk ve rahmet kapilarini acan", riziklarindan kapanmis olanlari acan manasina da gelir.
el-Kabiz: Kullarinin rizkini lutfu ve hikmetiyle tutan manasina gelir.
el-Basit: Kullarina rizki acip cud ve rahmetiyle genisleten demektir. Boylece Cenab-i Hakk, hem ihsan sahibi, hem de onu men edici olmaktadir.
el-Hafid: Cebbarlari ve firavunlari alcaltan demektir. Yani onlari horlar ve degersiz kilar demektir.
er-Rafi': Velilerini, dostlarini yueltir. Aziz kilardemektir. Boylece Allah, hem zelil hem de aziz kilici olmaktadir.
el-Hakem: Hakim demektir. Bu da hakikati hukmetme yetkisi kendis ne verilen, ona gonderilen demek olur.
el-Adlu: Kendinde heva meyli olmayan, hukumde dogruluktan ayrilmayan cevre yer vermeyen manasina gelir. Aslinda masdardir. Ancak adil makaminda kullanilmistir. Adil'den daha beligdir, cunku musemma, fiilin kendisiyle isimlenmistir.
el-Latifu: Arzunu sana rifkla ulastiran demektir. "Mahiyeti, idrak edilemeyecek kadar latif" manasina geldigi de soylenmistir.
el-Habiru: Olani ve olacagi bilen kimseye denir.
el-Gafuru: Bagislamada mubalaga eden, cok bagislayan demektir.
es-Sekuru: Kullarini, salih fiilleri sebebiyle mukafatlandiran ve sevap veren demektir. Allah'in kullarina sukru, onlara magfireti ve ibadetlerini kabul etmesidir.
el-Kebiru: Cela1 (buyukluk) ve saninin yuceligi sifatlarini tasiyan kimsedir.
el-Mukitu: Muktedir demektir. Ayrica, mahlukata gidalarini veren manasina geldigi de soylenmistir.
el-Hasibu: el-Kafi demektir. Muf'il manasinda faildir, tipki mu'lim manasinda elim gibi, hasib'in muhasib manasinda kullanildigi da soylenmistir.
er-Rakibu: Kendisinden hicbir sey gaib olmayan hafiz (muhafiz) demektir.
el-Mucibu: Kullarinin duasini kabul edip, icabet eden zat demektir.
el-Vasiu: Zenginligi, butun fakrlar buruyen; rahmeti herseyi kusatan demektir.
el-Vedudu: el-Vedd (sevgi) kelimesinden mef'u1 manasinda feul'dur. Allah Teala Mevdud'dur. Cok sevilir. Yani velilerinin kalbinde sevgilidir. Veya fail manasinda feuldur. Yani Allah Teala salih kullarini sever, bu da "onlardan razi olur" demektir.
el-Mecidu: Keremi genis olan demektir. Serif manasini tasidigi da soylenmistir.
el-Baisu: Mahlukati, olumden sonra kiyamet gunu yeniden diriltir demektir.
es-Sehidu: Kendisinden hicbir sey gaib olmayan kimse demektir. Sahid ve sehid ayni manada kullanilir, tipki alim ve alim kelimeleri gibi. Mana soyledir: Allah, (her yerde) hazirdir. Esyayi musahede edip her an gorur.
el-Hakku: Varligi ve vucudu gercek olan demektir.
el-Vekilu: Kullarin riziklarina kefil demektir. Hakikat sudur: Kendisine tevkil edilmis olani isinde mustakil soz sahibi olmaktir. Bu hususta su ayet hatirlanabilir: "(Dediler ki) Allah bize yeter, O ne guzel vekildir" (A1-i Imran 173).
el-Kaviyyu: el-Kadir (guclu) demektir. Ayrica: "Kudreti ve kuvveti tam, O'nu hicbir sey aciz kilamaz" manasina da gelir.
el-Metinu: Sedid ve kavi olup, hicbir fiilinde mesakkatle karsilasmayan demektir.
el-Veliyyu: Nasir (yardimci) demektir. Ayrica: "Islerin kendisiyle yurudugu mutevelli, yetimin velisi gibi" diye de aciklanmistir.
el-Hamidu: Fiiliyle hamde hak kazanan mahmud kimsedir. Bu kelime mef'ul manasinda faildir.
el-Muhsi: Ilmiyle herseyi sayan, nazarindan buyuk veya kucuk hicbir sey kacmayan kimse demektir.
el-Mubdiu: Esyayi yoktan ilk defa var eden, yaratan demektir.
el-Muidu: Mahlukati hayattan sonra tekrar olume, oldukten sonra da tekrar hayata iade eden kimse demektir.
el-Vacidu: Fakirlige dusmeyen zengin demektir. Bu kelime, gina demek olan cide kokunden gelir.
el-Vahidu: Tek basina devam eden, yaninda bir baskasi olmayan ferd'dir. Ayrica, serik ve arkadasi olmayan kimse manas da mevcuttur.
El-Ahadu: Ferd demektir. Ahad ile vahid arasindaki farka gelince, ahad, kendisiyle bir baska adedin zikredilmesini men edecek bir yapiya sahiptir. Kelime hem muzekker, hem de muennestir. "Bana kimse (ahad) gelmedi derken, gelmeyen hem erkektir, hem de kadindir." Vahid'e gelince bu sayilarin ilki olarak vazedilmistir: "Bana halktan biri (vahid) geldi" denir ama, "Bana haktan kimse (ahad) geldi" denmez. Vahid, emsal ve naziri kabul etmeyen bir mana uzere bina edilmistir. Ahad ise ifrad ve arkadaslardan yalnizlik uzere bina edilmistir. Oyle ise, vahid, zat itibariyle munferiddir, ahad ise mana itibariyle munferiddir.
es-Samedu: Ihtiyaclarini temin etmek uzere, halkin kendisine basvurdugu efendidir. Yani halkin kendisine yoneldigi kimsedir.
el-Muktediru: Kudret kokunden mufteil babindandir. Kadir'den dahaote bir gucluluk ifade eder.
el-Mukaddimu: Esyayi takdim edip, yerli yerine koyan demektir.
el-Muahhiru: Esyayiyerlerine te'hir eden demektir. Kim takdime hak kazanirsa ona takdim eder, kim de te'hire hak kazanirsa ona da te'hir eder.
el-Evvelu: Butun esyadan once var olan demektir.
el-Ahiru: Butun esyadan sonra baki kalacak olan demektir.
ez-Zahiru: Herseyin ustunde zahir olan ve onlarin ustune cikan sey demektir.
el-Batinu: Mahlukatin nazarlarindan gizlenen demektir.
el-Vali: Esyanin maliki ve onlarda tasarruf eden demektir.
el-Muteali: Mahlukatin sifatlarindan munezzeh olan, bu sifatlarin biriyle muttasif olmaktan yuce ve ali olan.
el-Berru: Katindan gelen bir iyilik ve lutufla, kullarina karsi merhametli, sefkatli demektir.
el-Muntakimu: Diledigine ceza vermede siddetli davranan demektir. Nekame kokunden mufteil babinda bir kelimedir. Nekame, hosnudsuzlugun ofke ve nefret derecesine ulasmasidir.
el-Afuvvu: Afv'dan feul babinda bir kelimedir. Bu bab mubalaga ifade eder. Oyle ise mana: "Gunahlari cokca bagislayan" dcmek olur.
er-Raufu: Katindan gelen bir re'fetle (sefkatle) kullarina merhametli ve sefkatli olan demektir. Re'fetle rahmet arasindaki farka gelince; rahmet bazan maslahat geregi istemeyerek de olabilir. Re'fet isteksiz olmaz, isteyerek olur.
Zu'l-Celal: Celal, celil'in masdaridir. Celal, celalet, nihayet derecede buyukluk, azamet demektir. Zu'l-Celal buyukluk sahibi olan manasina gelir.
el-Muksidu: Hukmunde adil, demektir. Ef'àl babinda adaletli oldu manasina olan bu kelime, sulasi aslinda zulmetti manasina gelir. Nitekim kasit; cevreden, zalim demektir.
el-Camiu: Kiyamet gunu mahlukati toplayan demektir.
el-Maniu: Dostlarini, baskalarinin eziyetinden koruyan yardimci demektir.
en-Nuru: Korlugu olanlari nuruyla gorur kilan, dalalette olanlari da hidayetiyle irsad eden demektir.
el-Varisu: Mahlukatin yok olmasindan sonra da baki kalan demektir.
er-Residu: Mahlukata maslahatlarin gosteren demektir.
es-Saburu: Asilerden intikam almada acele etmeyen, cezalandirmayi belli bir muddet te'hir eden demektir. Allah'in sifati olarak sabur'un manasi halim'in manasina yakindir. Ancak ikisi arasinda soyle bir fark vardir: Sabur sifatinda cezanin mutlaka olacagini beklemeyebilirler. Ancak halim sifatiyla Allah'in cezasina kesin nazariyla bakarlar.
Allah inkarcilarin soylediklerinden munezzeh ve mukaddestir, uludur, yucedir.

NAMAZ DUALARI

1768 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz icin tahrime tekbirini alinca kiraate gecmezden once bir muddet sukut buyurmustur. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, dedim, anam babam sana feda olsun, tekbir ile kiraat arasindaki sukut esnasinda ne okuyorsunuz?" Bana su cevabi verdi:
"Ey Allahim, beni hatalarimdan oyle temizle ki, kirden paklanan be-yaz elbise gibi olayim. Allahim beni, hatalarimdan su, kar ve dolu ile yika" diyorum."
Buhari, Ezan 89; Muslim, Mesacid 147, (598); Ebu Davud, Salat 123, (781); Nesai, Iftitah 15, (2,128,129).
Ebu Davud, Nesai (ve Buhari'nin) rivayetlerinin basinda su ziyade vardir: "Allahim, benimle hatalarimin arasini dogu ile batinin arasi gibi uzak kil,"

1769 - Ibnu Omer (radyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kilarken, cemaatten biri aniden:
"Allahu ekber kebira, velhamdu lillahi kesira, subhanallahi bukraten ve asila (Allah, buyukte buyuktur, Allah'a hamdimiz coktur, sabah aksam tesbihimiz Allah'adir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz:
"Bu sozleri kim soyledi?" diye sordu. Soyleyen adam:
"Ben, ey Allah'in Resulu" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesellam) efendimiz:"
"O sozler hosuma gitti. Sema kapilari onlara acildi" buyurdu. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) der ki: "Soyledigi gunden beri o zikri okumayi hic terketmedim."
Muslim, Mesacid 150, (601); Tirmizi, Daavat 137, (3586); Nesai Iftitah 8, (2,125).
Nesai, bir rivayette su ziyadede bulunmustur: "On iki adet melegin, bu sozleri (yukseltmek uzere) kosustuklarini gordum."

1770 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kilarken nefes nefese bir adam geldi ve:
"Allahu ekber, Elhamdu lillahi hamden kesiran tayyiben mubareken fihi. (Allah buyuktur, cok temiz ve mubarek hamdler Allah'adir!)" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazi bitirince:
"Su kelimeleri hanginiz soyledi?" diye sordu. Cemaat bir muddet sessiz kaldi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"(Kim soylediyse cekinmesin, benim desin), Zira fena bir sey soylemis degil)" dedi. Bunun uzerine adam:
"Ben, ey Allah'in Resulu!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da:
"Ben on iki melek gordum. Her biri, bu kelimeleri (Allah'in huzuruna) kendisi yukseltmek icin kosusmuslardi."
Muslim, Mesacid 149, (600); Ebu Davud, Salat 121, (763): Nesai, Iftitah 19, (2,132,133).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:03

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1771 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza baslarken tekbir getirir, sonra (bazan) sunu okurdu: "Inne salati ve nusuki ve mahyaye ve memati lillahi Rabbi'l-alemin. La serike lehu ve bi-zalike umirtu ve ene evvelu'l-muslimin. Allahummehdini li-ahseni'l a'mali ve ahseni'l-ahlaki. La yehdi li-ahseniha illa ente. Ve kini seyyie'l-a'mal ve seyyie'l-ahlak. La yaki seyyieha illa ente. (Namazim, ibadetim hayatim ve olumum alemlerin Seriksiz Rabbi Allah icindir. Ben bununla emrolundum. Ben bu emre teslim olanlarin ilkiyim. Ey Allah'im, beni amellerin ve ahlakin en iyisine sevket. Bunlarin en iyisine senden baska sevkeden yoktur. Beni kotu amellerden ve kotu ahlaktan koru, bunlarin kotulerinden ancak sen korursun."
Nesai, Iftitah 16, (2,129).

1772 - Muhammed Ibnu Mesleme (radiyallahu anh)anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) nafile namaz kilmak icin kalktigi vakit (bazan) sunu okurdu:
"Allahu ekber veccehtu vechiye li'llezi fatara's-Semavati ve'1-arza hani-fen muslimen ve ma ene mine'l-musrikin... (Allah buyuktur. Yuzumu Ha-nif ve Musluman olarak semavat ve arzi yaratan Allah a yonelttim. Ben musriklerden degilim). . . ")
Devamini Hz. Cabir (radiyallahu anh)'in rivayetinde oldugu sekilde zikretti. Sonra sunu okudu:
"Allahumme ente'l-Meliku. La ilahe illa ente subhaneke ve bihamdike Allahim (kainatin gercek) Meliki sensin. Senden baska ilah yoktur. Seni hamdinle takdis ederim]. " Sonra kiraata gecti."
Nesai, Iftitah 17, (2,131).

1773 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza (iftitah tekbiri ile) baslayinca sunu okurdu:
"Subhaneke Allahumme ve bi-hamdike ve tebarekesmuke ve teala cedduke ve la ilahe gayruke. (Allah'im seni her cesit noksan sifatlardan takdis ederim, hamdim sanadir. Senin ismin mubarek, azametin yucedir, senden baska ilah da yoktur)."
Tirmizi, Salat 179, (243); Ebu Davud, Salat 122, (776); Ibnu Mace, Ikameti's-Salat 1, (804).

RUKU VE SECDELERDE OKUNACAK DUALAR

1774 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haberiniz olsun, ben ruku ue secde halinde Kur'an okumaktan men edildim. Oyleyse rukuda Rabb Teala'yi tazim edin, secdede ise dua etmeye gayret edin, (zira secdede iken yaptiginiz dua) icabet edilmeye Iayiktir."
Muslim, Salat 207 (479); Ebu Davud, Salat 152, (876); Nesai, Iftitah 98, (2,189).

1775 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), secdelerinde sunlari soylerdi: "Allahummagfirli zenbi kullehu, dikkahu ve cullehu, evvelehu ve ahirehu, sirrahu ve alaniyyetehu. (Allahim! Buyuk-kucuk birinci sonuncu, gizli-acik, butun gunahlarimi magfiret buyur. "
Muslim, Salat 216, (483); Ebu Davud, Salat 152, (878).

1776 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resullulah (aleyhissalatu vesselam) rukusunda ve secdelerinde su duayi cokca okurdu:
"Subhanekallahumme Rabbena ve bi-hamdike, Allahummagfirli. (Allah'im, seni takdis ve tenzih ederim. Rabbimiz! Takdisimiz hamdinledir. Ey Allahim, beni magfiret et.)" Bu duayi okumakla Kur'an'a yani Kur'an'in: "Rabbini hamd ile tesbih et" (Nasr 3) ayetineuyuyordu."
Buhari, Ezan 123, 139, Megazi 50, Tefsir, Izacae nasrullahi ve'l-Feth; Muslim, Salat 217, (484); Ebu Davud, Salat 152, (877); Nesai, Iftitah 153, (2, 219).
Muslim, Ebu Davud ve Nesai'de gelen bir rivayette soyle denir: "Resullullah (aleyhissalatu vesselam) ruku ve secdesinde soyle derdi: "Subbuhun kuddusun Rabbu'l-melaiketi ver-Ruhi, (Munezzehsin, mukaddessin, meleklerin ve Ruh'un Rabbisin)".

1777 - Muvatta, Tirmizi ve Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i yatakta kaybettim ve arastirdim, derken elim ayaginin altina rastladi. Secdede idi ve: "Allahumme inni euzu bi-rizake min sahtike ve euzu bi-muafatike min ukubetike ve euzu bike minke La uhsi senaen aleyke. Ente kema esneyte ala nefsike. (Allahim! Senin rizani sefaatci kilarak ofkenden sana siginiyorum. Affini sefaatci yaparak cezandan sana siginiyorum. Senden de sana siginiyorum. Sana layik oldugun senayi yapamam. Sen kendini sena ettigin gibisin)" diyordu."

1778 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri ruku edince uc kere "Subhane rabbiyel azim (Buyuk Rabbim (her cesit kusurdan) munezzehdir" desin. Bu, en az miktardir. Secde yapinca da uc kere "Subhane Rabbiye'l a'la (Ulu Rabbim (her cesit kusurdan) munezzehdir" desin. Bu da en az miktardir."
Ebu Davud, Salat 154, (886); Tirmizi, Salat 194, (261).

1779 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ruku yaptigi zaman: "AIIahumme Ieke reka'tu ve bike amentu ve leke eslemtu ve aleyke tevekkeltu ente Rabbiye, hasaa sem'i ve basari ve Iahmi ve demi ve izami IiIIahi Ràbbi'I-alemin. (Ey AIIahim sana ruku yapiyorum, sana inandim, sana teslim oldum, sana tevekkul ettim. Sen Rabbimsin, kulagim, gozum, etim, kanim ve kemiklerim AIemIerin Rabbi olan Allah onunde hasyette, tezeIIuIdedir."
Nesai, Iftitah 104, (2,192). Bu rivayet Muslim'de gelen uzun bir rivayetin bir parcasidir (Salatu'l-Musafirin) 201, (771).

1780 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sirtini rukudan kaldirdigi zaman: "SemiaIlahu Iimen hamideh, Allahumme Rabbena Ieke'I-hamdu mil'es-semavati ve miI'eI-arzi ve miI'e ma si'te min sey'in ba'du. (AIIah, kendisine hamd edeni isitir. Ey AIIahim, ey Rabbimiz, semalar dolusu, arz dolusu ve bunlardan baska istedigin her sey dolusu hamdler sana olsun"
Muslim, Salat 204, (476); Ebu Davud, Salat 144, (846).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:03

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1781 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iki secde arasinda: "Allahumme'gfir li ve'rhamni, ve'cburni, ve'hdini ve'rzukni. (Allahim bana magfiret et, merhamet et, beni zengin kil, bana hidayet ver, bana rizik ver) derdi".
Ebu Davud, Salat 145, (850); Tirmizi, Salat 211, (284); Ibnu Mace, Salat 23, (898).

1782 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) secde ettigi vakit soyle dua okurdu: "Allahim sana secde ettim, sana inandim, sana teslim oldum. Yuzum de, kendisini yaratip sekillendiren, ona kulak, goz takan yaratanina secde etmistir. Yaratanlarin en guzeli olan Allah ne yucedir" (Hacc 14).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in tesehhudle selam arasinda okudugu en son duasi: "Allahummagfir Ii ma kaddemtu ve ma ahhartu ve ma esrertu ve ma a'Ientu ve maesreftu ve ma ente a'Iemu bihi minni ente'I-mukaddim ve ente'I-muahhir. La ilahe illa ente. (Allahim, gecmis omrumde yaptiklarimi, gelecekte yapacaklarimi, gizli islediklerimi, aleni yaptiklarimi, israflarimi, benim bilmedigim fakat senin bildigin kusurlarimi affet. Ilerleten sen, gerileten de sensin, senden baska ilah yoktur)".
Muslim, Salatul-Musafirin 201, (771), Tirmizi, Daavat 32, (3417, 3418, 3419); Ebu Davud, Salat 121, (760); Nesai, Iftitah 17, (2,130).

1783 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) gelerek:
"Bana namazda okuyacagim bir dua ogret" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su duayi okumasini soyledi:
"Allahumme inni zalemtu nefsi zulmen kesiran ue la yagfiru z-zunube illa ente fà'gfir li magfireten min indike verhamni inneke ente'l-gàfuru'r-rahim. (Allahim ben nefsime cok zulmettim. Gunahlari ancak sen affedersin. Oyle ise beni, sanina layik bir magfiretIe bagisla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin".
Buhari, Sifatu's-Salat 149, Daavat 17, Tevhid 9; Muslim, Zikr 48, (2705); Tirmizi, Daavat 98, (3521); Nesai, Sehiv 58, (3, 53).

TESEHHUDDEN SONRA OKUNACAK DUA

1784 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tesehhudden sonra sunu okurdu: "Allahumme inni euzu bike min azabi cehennem ve euzu bike min azabi'I-kabri ve euzu bike min fitneti'd-Deccal ve euzu bike min fitneti'I-mahya ve'I-memat. (AIIahim, ben cehennem azabindan sana siginirim. Kabir azabindan da sana siginirim. Deccal fitnesinden de sana siginirim, hayat ve olum fitnesinden de sana siginirim)".
Ebu Davud, Salat 184, (984).

SELAMDAN SONRA OKUNACAK DUA

1785 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in geceleyin namazdan cikinca su duayi okudugunu isittim: "AlIahim! Senden, katindan verecegin oyIe bir rahmet istiyorum ki, onunla kalbime hidayet, islerime nizam, daginikligima tertip, icime kamil iman, disima amel-i salih, amellerime temizlik ve ihlas verir, rizana uygun istikameti ilham eder, ulfet edecegim dostumu lutfeder, beni her cesit kotuluklerden korursun.
Allahim, bana oyle bir iman, oyle bir yakin ver ki, artik bir daha kufur (ihtimali) kalmasin. Oyle bir rahmet ver ki, onunla, dunya ve ahirette senin nazarinda kiymetli olan bir mertebeye ulasayim.
Allahim! Hakkimizda verecegin hukumde lutfunIa kurtulus istiyorum, (kurbuna mazhàr olan) suhedaya has makamlari niyaz ediyorum, bahtiyar kullarin yasayisini diliyorum, dusmanlara karsi yardim taleb ediyorum!
Allahim! Anlayisim kit, amelim az da olsa (dunyevi ve uhrevi) ihtiyaclarimi senin kapina indiriyor (karsilanmasini senden taleb ediyorum). Ràhmetine muhtacim, halimi arzediyorum. (Ihtiyacim ve fakrim sebebiyledir ki) ey islere hukmedip yerine getiren, kalplerin ihtiyacini gorup sifayab kilan Rabbim! Denizlerin aralarini ayirdigin gibi benimle cehennem azabinin arasini da ayirmani, helake davetten, kabir azabindan korumani diliyorum.
Allahim! Kullarindan herhangi birine verdigin bir hayir veya mahlukatindan birine vaadettigin bir lutuf var da buna idrakim yetismemis, niyetim ulasamamis ve bu sebeple de istediklerimin disinda kalmis ise ey alemlerin Rabbi, onun husulu icin de sana yakariyor, bana onu da vermeni rahmetin hakkinda senden istiyorum.
Ey Allahim! Ey (Kur'an gibi, din gibi) kuvvetli ipin, (seriat gibi) dogru yolun sahibi! Kafirler icin cehennem vaadettigin kiyamet gununde, senden cehenneme karsi emniyet, arkadan baslayacak ebediyet gununde de huzur-i kibriyana ulasmis mukarrebin meleklerle, (dunyada iken cok) ruku ve secde yapanlar ve ahidlerini ifa edenlerle birlikte cennet istiyorum. Sen sinirsiz rahmet sahibisin, sen (seni dost edinenlere) hadsiz sevgi sahibisin, sen diledigini yaparsin. (Dilek sahipleri ne kadar cok, ne kadar buyuk seyler isteseler hepsini yerine getirirsin.)
Allahim! Bizi, sapitmayip, saptirmayan hidayete ermis hidayet rehberleri kil. Dostlarina sulh (vesilesi), dusmanlarina da dusman kil. Seni seveni (sana olan) sevgimiz sebebiyle seviyoruz. Sana muhalefet edene, senin ona olan adavetin sebebiyle adavet (dusmanlik) ediyoruz.
Allahim! Bu bizim duamizdir. Bunu fazlinla kabul etmek sana kalmistir. Bu, bizim gayretimizdir, dayanagimiz sensin.
Allahim! Kalbime bir nur, kabrime bir nur ver; onume bir nur, arkama bir nur ver; sagima bir nur, soluma bir nur ver; ustume bir nur, altima bir nur ver; kulagima bir nur, gozume bir nur ver; sacima bir nur, derime bir nur ver; etime bir nur, kanima bir nur ver; kemiklerime bir nur koy!
Allahim nurumu buyut, (soylediklerimin hepsine bedel olacak) bir nur ver, (soylenmiyenleri de kusatacak) bir nur daha ver!
Izzeti burunmus, onu kendine alem yapmis olan Zat munezzehtir. Buyuklugu burunmus ve bu sebeple kullarina ikrami bol yapmis olan Zat munezzehtir. Tesbih ve takdis sadece kendine layik olan Zat munezzehtir. Fazl ve nimetler sahibi Zàt munezzehtir. Azamet ve kerem sahibi Zat munezzehtir. Celal ve ikram sahibi Zat munezzehtir."
Tirmizi, Daavat 30, (3415).

1786 - Hz. Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selam verip (namazdan cikinca) uc kere istigfarda bulunup: "Allahumme entes-selam ve minke's-seIam tebarekte ve tealeyte ya ze'l-celali ve'I-ikram. (Allahim sen selamsin. Selàmet de sendendir. Ey celal ve ikram sahibi sen munezzehsin, sen yucesin)" derdi."
Muslim, Mesacid 135, (591); Tirmizi, Salat 224, (300); Ebu Davud, Salat 360 (1513); Nesai, Sehv 80, (3, 6icon_cool.gif.

1787 - Kà'a Ibnu Ucre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) duyurdular ki: "Namazin takipcileri (muakkibat) var. Onlari her namazin pesinden soyleyenler -veya yapanlar- (cennet ve mukafaat hususunda) husrana ugramazlar. Bunlar otuz uc adet tesbih, otuz uc adet tahmid, otuzdort adet tekbir'dir".
Muslim, Mesacid 144, (596); Tirmizi Daavat 25, (3409); Nesai, 91, (3, 75).
Nesai'nin Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh)'ten yaptigi bir rivayette soyle denmektedir: "Bu emredildigi zaman Ensar'dan bir adam ruyasinda gorur ki bir kimse: "Bunu yirmi bes yapin, tehlili de ilave edin" demektedir. Sabah olunca bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'aanlatti. Efendimiz : "Soylendigi sekilde yapin!" buyurdu".

1788 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabah namazinin arkasindan yuz kere tesbihde ve yuz kere tehlilde bulunursa, deniz kopugu gibi cok bile olsa gunahlari affedilir".
Nesai, Sehv 95, (3, 79).

1789 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her namazin arkasindan muavvizati okumami emretti."
Ebu Davud, Salat 361, (1523); Nesai, Sehv (79, (3, 6icon_cool.gif.

TEHECCUD NAMAZI ESNASINDA DUA

1790 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) teheccut namazi kilmak uzere geceleyin kalkinca su duayi okurdu: "AIIahim, Rabbimiz! Hamdler sanadir. Sen arz ve semavatin ve onlarda bulunanIarin kayyumu ve ayakta tutanisin, hamdler yalnizca senin icindir. Sen semavat ve arzin ve onlarda bulunanlarin nurusun, hamdler yalnizca sanadir. Sen haksin, va'din de haktir. Sana kavusmak haktir, sozun haktir. Cennet haktir, cehennem de haktir. Peygamberler hàktir, Muhammed (aleyhissalatu vesselam) de haktir. Kiyamet de haktir.
Allahim! Sana teslim oldum, sana inandim, sana tevekkul ettim. Sana yoneldim. Hasmina karsi senin (burhanin) iIe dava actim. Hakkimi aramada senin hakemligine basvurdum. Onden gonderdigim ve arkada biraktigim hatalarimi affet. Gizli isledigim, aleni yaptigim, benim bilmedigim, senin benden daha iyi bildigin hatalarimi da affet! Ilerleten sen, gerileten de sensin. Senden baska ilah yoktur".
Buhari, Teheccut 1, Daavat 10 Tevhid 8, 24, 35; Muslim, Salatu'l-Musafirin 199, (769); Muvatta, Kur'an 34, (1, 215, 216); Tirmizi, Daavat 29, (3414); Ebu Davud, Salat 121, (771); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 9, (3, 209, 210).)

KaRdeLeN 10 January 2009 21:03

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
AKSAM VE SABAH YAPILACAK DUALAR

1791 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aksam olunca su duayi okurdu:
"Elhamdulillah geceye erdik. Mulk de, Allah icin geceye erdi. AIlah'tan baska ilah yoktur. Tektir, ortagi yoktur. Mulk O'nundur, hamdler 0'nàdir, O, her seye kadirdir. Rabbim! Bu gecede olacak hayri, bundan sonra olacak hayri senden taleb ediyorum. Bu gecede olacak serden ve bundan sonra olacak serlerden sana siginiyorum. Ràbbim! TembeIlikten yasliligin kotuluklerinden sana siginiyorum. Rabbim! Cehennem azabindan, kabir azabindan sana siginiyorum!"
Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) devamla, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sabah olunca su duayi okudugunu soyledi:
"ElhamduIiIIah sabaha erdik. Mulk de AIIah icin sabaha erdi."
Muslim, Zikr 75, (2723); Tirmizi, Daavat 13, (3387); Ebu Davud, Edeb 110, (5071).

1792 - Ebu Selam, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim aksama ve sabaha erdigi zaman: "Rabb olarak Allah, din olarak Islam'a, resul olarak Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e razi olduk" derse onu razi etmek de Allah uzerine bir hak olmustur".
Rezin bu duaya: "Kiyamet gunu" ifadesini ilave etmistir.
Ebu Davud, Edeb 110, (5072) Ibnu Mace, Dua 14, (3870).

1793 - Abdullah Ibnu Gannam el-Beyazi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabaha erdigi zaman: "Allahim, benimle veya mahlukatindan herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermisse bu sendendir. Sen birsin, ortagin yoktur, hamdler sanadir, sukur sanadir" derse, o gunku sukur borcunu odemistir. Kim de ayni seyler aksama erince soylerse o da o geceki sukur borcunu eda eder."
Ebu Davud, Edeb 110, (5073).

UYUMA VE UYANMA DUALARI

1794 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatagina girdigi zaman su duayi okurdu: "Bize yedirip iciren, ihtiyaclarimiz gorup bizi barindiran AIIah'a hamdolsun. Ihtiyacini gorecek, barinak verecek kimsesi olmayan niceleri var!"
Muslim, Zikr 64, (2715); Tirmizi, Daavat 16, (3393); Ebu Davud, Edeb 107, (5053).

1795 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) yatagina girdigi zaman, ellerine ufleyip Muavvizeteyn'i ve Kul huvallahu ahad'i okur ellerini yuzune ve vucuduna surer ve bunu uc kere tekrar ederdi. Hastalandigi zaman ayni seyi kendisine yapmami emrederdi".
Buhari Fedailu'l-Kur'an 14, Tibb, 39, Daavat 12; Muslim, Selam 50, (2192); Muvatta, Ayn 15, (2, 942); Tirmizi, Daavat 21, (3399); Ebu Davud, Tibb 19, (3902).

1796 - Hz. Huzeyfe Ibnu'l-Yeman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatagina girince su duayi okurdu:
"Allahim! Senin adinla hayat bulur, senin adinla olurum". Sabah olunca da su duayi okurdu:
"Bizi oldurdukten sonra tekrar hayat veren AlIah'a hamdolsun!. Zaten donusumuz de O'nadir".
Buhari, Daavat 7, 8, 16, Tevhid 13; Tirmizi, Daavat 29, (3413); Ebu Davud, Edeb 177, (5049).

1797 - Hz. Bera (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yatagina girdigin zaman su duayi oku: "Allahim nefsimi sana teslim ettim, yuzumu sana cevirdim, islerimi sana emanet ettim sirtimi sana dayadim. Senin rahmetinden umitvarim, gazabindan da korkuyorum. Senin ikabina karsi, senden baska ne melce var, ne de kurtarici. Indirdigin Kitab'a, gonderdigin Peygamber (aleyhissalatu uesselam)'e imàn ettim"
"Eger bunu okudugun gece olecek olursan fitrat uzere olmus olursun. Sayet sabaha erersen hayir bulursun."
Buhare, Daavat 7, 9; Tevhid 34; Muslim, Zikr 56, (2710); Tirmizi, Daavat 76, (3391); Ebu Davud, Edeb 107, (5046, 5047, 5048).
Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denmistir: "Resulullah (àleyhissalatu vesselam), uyumak isteyince sag yani uzerine dayanir ve soyle dua ederdi: "Allàhim! Kullarini topladigin -veya yeniden dirilttigin- gun, beni azabindan koru".

1798 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) geceleyin uyaninca su duayi okurdu: "Allahim! Seni hamdinle tenzih ederim, Senden baska ilah yoktur. Gunahim icin affini dilerim, rahmetini taleb ederim. Allahim ilmimi artir, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptirma. Katindan bana rahmet lutfet. Sen lutfedenlerin en comerdisin".
Ebu Davud, Edeb 108, (5061).

1799 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatacagi sirada su duayi okurdu:
"Allahim, kerim olan Zat'in adina, eksigi olmayan kelimelerin adina, alinlarindan tutmus oldugun hayvanlarin serrinden sana siginirim. Allahim sen borcu giderir gunahi kaldirirsin. Allahim senin ordun maglub edilemez, và'dine muhalefet edilemez. Servet sahibine serveti fayda etmez, servet sendendir. Allahim seni hamdinle tesbih ederim".
Ebu Davud, Ebed 107, (5052).

1800 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir gun, Halid Ibnu Velid el-Mahzumi (radiyallahu anh):
"Ey Allah'in Resulu, bu gece hic uyuyamadim" diye Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e yakindi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su tavsiyede bulundu:
"Yatagina girdinmi su duayi oku: "Ey yedi kat semanin ve onlarin golgelediklerinin Rabbi, ey arzlarin ve onlarin tasidiklarinin Rabbi, ey seytanlarin ve onlarin azdirdiklarinin Rabbi! Butun bu mahlukatinin serrine karsi, bana himayekar oI! 0l ki hic birisi, uzerime ani cullanmasin, saldirmàsin. Senin korudugun aziz olur. Senin ovgun yucedir, senden baska ilah da yoktur, ilah olarak sadece sen varsin."
Tirmizi, Daavat 96, (3518).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:03

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1801 - Imam Malik'ten rivayete gore, ona su haber ulasmistir: "Halid Ibnu'l-Velid (radiyallahu anh), Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Ben uykuda iken korkutuluyorum. (Ne yapmami tavsiye buyurursunuz?)" diye sordu. Ona su tavsiyede bulundu:
"Allah'in eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O'nun gadabindan, ikabindan, kullarinin serrinden, seytanlarin vesveselerinden ve (beni kotuluge atan) beraberliklerinden AIlah'a siginirim! de!".
Muvatta, Si'r 9, (2, 950).

EVDEN CIKIS VE EVE GIRIS DUALARI

1802 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) evinden ciktigi zaman su duayi okurdu: "Allah'in adiyla Allah'atevekkul ettim. AIIahim! zillete dusmekten, dalalete dusmekten, zulme ugramaktan, cahillikten, hakkimizda cehalete dusulmus olmasindan sana siginiriz".
Tirmizi, Daavat 35, (3423); Ebu Davud, Edeb 112, (5094); Nesai Istiaze 30, (8,268); Ibnu Mace, Dua 18, (3884).

1803 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Evinden cikinca kim: "Allah'in adiyla, Allah'a tevekkul ettim, guc kuvvet Allah'tandir" derse kendisine: "Isine bak, sana hidayet verildi, kifayet edildi ve korundun da" denir, ondan seytan yuz cevirir".
Tirmizi, Daavat 34, (3422); Ebu Davud, Edeb 112, (5095); Nesai, Istiaze (8,268).

1804 - Ebu Malik eI-Es'àri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kisi evine girince su duayi okusun: "AIIahim! Senden hayirli girisler, hayirli cikislar istiyorum. AIIah'in adiyla girdik, AIIah'in adiyla ciktik, Rabbimiz AIIah'a tevekkul ettik". Bu duayi okuduktan sonra ailesine selam versin".
Ebu Davud, Edeb, 112, (5096).

OTURMA-KALKMA DUALARI

1805 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hazretleri buyurdular ki: "Kim, malayani konusmalarin cok oldugu bir yere oturur da, oradan kalkmazdan once su duayi okursa bu yerde oturmaktan hasil olan gunahindan arinmis olur:
Allahim! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden baska ilah olmadigina sehadet ederim. Senden magfiret diliyorum, Sana tevbe ediyor (af taleb ediyorum)".
Tirmizi, Daavat 39, (2329).

1806 - Ibnu Omer hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir cemaatte oturdugu zaman, ashabi icin su duayi okumadan nadiren kalkardi:
"Allahim! Bize korkundan oyle bir pay ayir ki, bu, sana karsi islenecek gunahlarla bizim aramizda bir engel olsun. Itaatinden oyle bir nasib ver ki, o bizi cennete ulastirsin. Yakininden oyle bir hisse lutfet ki dunyevi musibetlere tahammul kolaylassin.
Allahim! Sag oldugumuz muddetce kulaklarimizdan, gozlerimizden, kuvvetimizden istifade etmemizi nasib et. Ayni seyi bizden sonra gelecek olan neslimize de nasib et. Intikamimizi, bize zulmedenlerden almislardan kil (mazlumlardan degil). Bize tecavuz edenlere karsi bizi muzaffer kil. Bize, dini musibet verme. Dunyayi, ne asil gayemiz kil, ne de ilmimizin son hedefi. Bize merhametli olmayani bize musallat etme."
Tirmizi. Daavat 73, (3497).

SEFERDE OKUNACAK DUA

1807 - Imam Malik'e ulastigina gore Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) sefer arzusuyla ayagini bineginin ozengisine koydugu zaman su duayi okurdu:
"Bismillah! Allahim! Sen seferde arkadasim, ailemde vekilimsin. Allahim, bize arzi dur, seferi kolaylastir. Allahim, yolun mesakkatlerinden, uzuntulu donusten, mal ve ailede vukua gelecek kotu manzaralardan sana siginiyorum".
Muvatta, Isti'zan 34, (2, 977).

1808 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), seferden donerken, ugradigi her tumsekte uc kere tekbir getirir, arkadan da: "La ilahe iIlaIIahu vahdehu Ia serike Ieh, Iehu'I-mulku ve Iehu'I-hamdu ve huve aIa kulli sey'in kadir. (AIIah'tan baska ilah yoktur. O tekbir, ortagi yoktur, mulk O'nundur, hamd O'nadir. O herseye kadirdir) donuyoruz, tevbe ediyoruz, kulluk ediyoruz, secde ediyoruz, Rabbimize hamdediyoruz. AIIah va'dinde sadik oldu, kuluna yardim etti. (Hendek Harbi'nde) muttefik ordulari tek basina helak etti" derdi.
Buhari, Daavat 52, Omer 12, Cihad 133, 197, Megazi 29; Muslim, Hacc 428, (1344); Muvatta, Hacc 243, (1,421); Tirmizi, Hacc 104, (950); Ebu Davud, Cihad 170, (2770).

1809 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Ey Allah'in Resulu, ben sefere cikmak istiyorum bana tavsiyede bulun!" diye talepte bulundu. Efendimiz:
"Sana Allah'tan korkmani ve (yol boyu astigin) her tepeiiin basinda tekbir getirmeni tavsiye ediyorum!" buyurdu. Adam donecegi sirada su duada bulundu: "Allah'im! Ona uzakligi dur, yolculugu kolay kil."
Tirmizi Daavat 47, (3441).

1810 - Abdullah el-Hatmi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) birisiyle vedalasti mi soyle derdi: "Dininizi emanetinizi ve islerinizin akibetini Allah'in muhafazasina birakiyorum".
Ebu Davud, Cihad 80 (2600); Tirmizi, Daavat 45, (3439).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:04

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) seferde iken gece olunca su duayi okurdu:
"Ey arz, benim de senin de Rabbimiz Allah'tir. Senin de, (sende bulunanlarin da sende yaratilmis olanlarin da, senin uzerinde yuruyenlerin de serrinden Allah'a siginirim. Arslanin, iri yilanin, yilanin, akrebin ve bu beldede ikamet eden (insilerin ve cinni)lerin, Iblis'in ve Iblis neslinin serrinden de Allah'a siginirim."
Ebu Davud, Cihad 80, (2603).

1812 - Havle Bintu Hàkim (radiyallahu anh ) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurmuslardir ki: "Kim bir yerde konakladigi zaman su duayi okursa, oradan ayrilincaya kadar ona hicbir sey zarar vermez: "Euzu bi-kelimatillahi't-tammat min serri ma halaka. (Allah'in eksiksiz, mukemmel kelimeleri ile, yarattiklarinin serrinden AIlah'a siginiyorum.)"
Muslim, 54, (2708); Muvatta, Isti'zan 34 (2, 978); Tirmizi, Daavat 41, (3433).

UZUNTU VE TASA HALINDE DUA

1813 - Hz. Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Baligin karninda iken, Zu'n-Nun'un yaptigi dua su idi: La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu mine'z-zalimin. (Allahim! Senden baska ilah yoktur, seni her cesit kusurlardan tenzih edirim. Ben nefsime zulmedenlerdenim.)" Bununla dua edip de icabet gormeyen yoktur."
Tirmizi, Daavat 85. (3500).

1814 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) uzuntu sirasinda su duayi okurdu: "Halim ve azim. olan Allah'tan baska ilah yoktur. Buyuk Ars'in Rabbi olan Allah'tan baska ilah yoktur. Kiymetli Ars'in Rabbi, arzin Rabbi, Semavat'in Rabbi olan Allah'tan baska ilah yoktur."
Buhari, Daavat 27, Tevhid 22, 23; Muslim, Zikr 83, (2730); Tirmizi, Daavat 40, (8431); Ibnu Mace, Dua 17, (3883).

1815 - el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun Mescid'e girdi. Orada Ensar'dan Ebu Umame (radiyallahu anh) denen kimse ile karsilasti. Ona:
"Ey Ebu Umame, nicin seni namaz vakti disinda Mescid'de oturmus goruyorum?" diye sordu.
"Pesimi birakmayan bir sikinti ve borclar sebebiyle ey Allah'in Resulu" diye cevap verdi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sana bazi kelimeler ogreteyim mi? Bunlari okursan, Allah, senden sikintini giderir ve borcunu oder."
"Evet, ey Allah'in Resulu, ogret!" dedim.
"Oyleyse, dedi, aksama ciktin mi sabaha erdin mi su duayi oku: "AIlahim uzuntuden ve kederden sana siginirim. Aczden ve tembellikten sana siginirim, korkakliktan ve cimrilikten sana siginirim. Borcun galebe caImasindan ve insanlarin kahrindan sana siginirim."
(Ebu Umame) der ki: "Ben bu duayi yaptim, Allah benden gamimi giderdi, borcumu odedi."
Ebu Davud, Salat 367, (1555).

1816 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Fatima (radiyallahu anha) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek bir hizmetci taleb etmisti. Resulullah ona:
"Su duayi oku(man senin icin hizmetci edinmenden daha hayirli)" dedi:
"Allahim! Sen yedi semanin Rabbi, Ars-i Azam'in Rabbisin. Sen bizim Rabbimiz ve herseyin Rabbisin. Tevrat, Incil ve Furkan'i indiren, tohum ve cekirdekleri acansin. Her seyin serrinden sana siginiyorum. Her seyin alnindan yapismissin (dizginleri senin elindedir). Evvel sensin, senden once bir sey yoktur. Ahir sensin, senden sonra da bir sey kalmayacak. Sen zahirsin, senin ustunde bir sey mevcut degildir. Sen batinsin, senin disinda bir sey yoktur. Benim borcumu ode, beni fukaraliktan kurtar, zengin kil."
Tirmizi, Daavat 68, (3477); Ibnu Mace, Dua, 2 (3831).

1817 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir sey uzecek olsa su duayi okurdu: "Ya Hayyu ya Kayyum, birahmetike estagisu. (Ey diri olan, ey Kayyum olan Rabbim rahmetin adina yardimini talep ediyorum)."Ve keza soyle derdi: "Elizzu bi-ya-ze'l-celali ve'l-Ikram." (Ya ze'l-celali ve'l-ikram)i devamli soyleyin!
Tirmizi Daavat 99, (3522).

1818 - Esma Bintu Umeys (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Sana sikinti zamaninda okuyacagin bir duayi ogreteyim mi?" diye sordu ve su duayi soyledi: "Allahu, Allahu Rabbi la usriku bihi sey'en. (Rabbim Allah'tir, Allah! Ben ona hicbir seyi ortak kosmam!)"
Ebu Davud, Salat 361, (1525), Ibnu Mace, Dua 17, (3882).

1819 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) demistir ki: "Kimin sikintisi artarsa su duayi okusun:
"Allahim ben senin kulunum, kulunun ogluyum, cariyenin ogluyum, senin avucunun icindeyim, alnim senin elinde. Hakkimdaki hukmun caridir. Kazan ne olursa hakkimda adalettir. Kendini tesmiye ettigin veya kitabinda indirdigin veya nezdinde mevcut gayb hazinesinden sectigin, sana ait her bir isim adina senden Kur'an'i kalbimin bahari, sikinti ve gamlarimin atilma vesilesi kilmani dilerim."
Bu duayi okuyan her kulun gam ve sikintisini Allah gidermis, yerine ferahlik vermistir."
Mecmau'z Zevaid'de (10, 136) mevcuttur. Hakim'in Mustedrek'inde de (1,509) kaydedilmis.

HAFIZAYI GUCLENDIRME DUALARI

1820 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Annem ve babam sana kurban olsun, su Kur'àn gogsumde durmayip gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek gucte goremiyorum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su cevabi verdi: "Ey Ebul-Huseyin! (Bu meselede) Allah'in sana faydali kilacagi, ogrettigin takdirde ogrenen kimsenin de istifade edecegi, ogrendiklerini de gogsunde sabit kilacak kelimeleri ogreteyim mi?"
Hz. Ali (radiyallahu anh): "Evet, ey Allah'in Rasulu, ogret bana!" dedi. Bunun uzerine Hz. Peygamber su tavsiyede bulundu:
"Cuma gecesi (persembeyi cumaya baglayan gece) olunca, gecenin son ucte birinde kalkabilirsen kalk. Cunku o an (meleklerin de hazir bulundugu) meshud bir andir. O anda yapilan dua mustecabtir. Kardesim Yà'kub da evlatlarina soyle soyledi: "Sizin icin Rabbime istigfàr edecegim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eger o vakitte kalkamazsan gecenin ortasinda kalk. Bunda da muvàffàk olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dort rek'àt namaz kil. Birinci rek'atte, Fatiha ile Yà-sin suresini oku, ikinci rek'atte Fatiha ile Ha-mim, ed-Duhan suresini oku, ucuncu rek'atte Fatiha ile Eliflam-mim Tenzilu's-secde'yi oku, dorduncu rek'atte Fatiha ile Tebareke'l-Mufassal'i oku. Tesehhudden bosaldigin zaman Allah'a hamdet, Allah'a senayi da guzel yap, bana ve diger peygamberlere salat oku, guzel yap. Mu'min erkekler ve mu'min kadinlar ve senden once gelip gecen mu'min kardeslerin icin istigfar et. Sonra butun bu okudugun dualarin sonunda su duayi oku:
"Allahim, bana gunahlari, beni hayatta baki kildigin muddetce ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydasi olmayan seylere tesebbusum sebebiyle bana aci. Seni benden razi kilacak seylere husn-i nazar etmemi bana nasib et. Ey semavat ve arzin yaraticisi olan celal, ikram ve dil uzatilamayan izzetin sahibi olan Allahim. Ey Allah! ey Rahman! celalin hakki icin, yuzun nuru hakki icin kitabini bana ogrettigin gibi hifzina da kalbimi icbar et. Seni benden razi kilacak sekilde okumami nasib et. Ey semavat ve arzin yaraticisi, celalin ve yuzun nuru hakki icin kitabinla gozlerimi nurlandirmani, onunla dilimi acmani, onunla kalbimi yarmani, gogsumu ferahlatmani, bedenimi yikamani istiyorum. Cunku, hakki bulmakta bana ancak sen yardim edersin, onu bana ancak sen nasib edersin. Herseye ulasmada guc ve kuvvet ancak buyuk ve yuce olan Allah'tandir. " Ey Ebu'l-Hasan, bu soyledigimi uc veya yedi cuma yapacaksin. Allah'in izniyle duana icabet edilecektir. Beni hak uzere gonderen Zat-i Zulcelal'e‚ yemin olsun bu duayi yapan hicbir mu'min icabetten mahrum kalmadi."
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) der ki: "Allah'ayemin olsun, Ali (radiyallahu anh) bes veya yedi cuma gecti ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ayni onceki mecliste tekrar gelerek:
"Ey Allah'in Resulu! dedi, gecmiste dort bes ayet ancak ogrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklimda durmayip) gidiyorlardi. Bugun ise, artik 40 kadar ayet ogrenebiliyorum ve onlari kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gozumun onunde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istedigimde aklimdan cikip gidiyordu. Bugun hadis dinleyip sonra onu bir baskasina istedigimde ondan tek bir harfi kacirmadan anlatabiliyorum.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu soz uzerine Hz. Ali (radiyallahu anh)'ye: "Ey Ebu'l-Hasan! Kabenin Rabbine yemin olsun sen mu'minsin!" dedi."
Tirmizi, Daavat 125, (3565).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:04

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1821 - Seddad Ibnu Evs (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda su duayi okumamizi ogretiyordu:
"Allàhim! Senden iste (dinde) sebat etmeyi, dogruluga da azmetmeyi istiyorum. Keza nimetine sukretmeyi, sana guzel ibadette bulunmayi taleb ediyor, dogruyu konusan bir dil, egriliklerden uzak bir kalb diliyorum. AIIahim, senin bildigin her cesit serden sana siginiyorum, bilmekte oldugun butun hayirlari senden istiyorum, bildigin gunahlarimdan sana istigfàr ediyorum!"

Tirmizi, Daavat 22, (3404); Nesai, Sehv 61.

GIYINME VE YEMEK DUALARI

1822 - el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) elbiseyi yeniledigi zaman su duayi okurdu:
Allahim! Hamd sanadir. -(giydigi sey ne ise) ismen soyleyerek- Bunu bana sen giydirdin. Bunun hayirli olmasini, yapilis gayesine uygun olmasini diliyor, serrinden ve yapilis gayesine uygun olmamasindan da sana siginiyorum."
Ebu Davud, Libas 1, (4020); Tirmizi, Libas 29, (1767).

1823 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) yeni bir elbise giymisti ve soyle dua etti: "Avretimi ortebilecegim ve hayatta guzellik saglayabilecegim bir elbise giydiren AIlah'a hamd olsun."
Sonra sunu soyledi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim: "Kim yeni bir elbise giyer, boyle soyler, daha sonra da eskittigi elbiseyi tasadduk ederse, sagken de oldukten sonra da Allah'in himayesi, hifzi ve ortmesi altinda olur."
Tirmizi, Daavat 119, (3555); Ibnu Mace, Libas 2, (3557).

1824 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir sey yeyip icti mi su duayi okurdu: "Bize yedirip iciren ve bizi Muslumanlardan kilan Allah'a hamdolsun."
Tirmizi, Daavat 75, (3453); Ebu Davud, Et'ime 53, (3850); Ibnu Mace, Et'ime 16, (3283).

1825 - Muaz Ibnu Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir sey yer ve: "Bana bu yiyecegi yediren ve tarafimdan hicbir guc ve kuvvet olmadan bunu bana rizik kilan Allah'a hamdolsun" derse gecmis gunahlari aff olunur" dedi."
Ebu Davud, Libas 1, (4023); Tirmizi, Da'avat 75, (3454); Ibnu Mace, Et'ime 16, (3285).
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade var: "Kim bir elbise giyer ve: "Bunu bana giydirip, tarafimdan bir guc ve kuvvet olmaksizin beni bununla riziklandiran Allah'a hamdolsun" derse gecmis ve gelecek gunahlari affedilir."

1826 - Muaz Ibnu Enes (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muhakkak ki Allah, kulun bir sey yiyip hamdetmesinden veya bir sey icip hamdetmesinden razi olur."
Muslim, Zikr 89, (2734); Tirmizi, Et'ime 18, (1817).

1827 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sa'd Ibnu Ubade'nin yaninda ekmek ve zeytinyagi yemisti. Sonunda soyle bir dua buyurdu:
"Yaninizda oruclular yemek yesin, yemeginizden ebrarlar yesin, uzerinize melekler dua etsin."
Ebu Davud, Et'ime 55, (3854).
Ebu Davud'un Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den kaydettigi diger bir rivayette soyle denir:
"Ebu'l-Heysem bir yemek hazirladi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ashabin'i (radiyallahu anhum) davet etti. Hz. Peygamber yemekten kalkinca: "Kardesinizi mukafaatlandirin!" buyurdu. Ashab: "Mukafaati da ne?" diye sordular. Efendimiz: "Kisinin evine girilip yemegi yendi, icecegi icildi mi ev sahibi icin dua edilir. Iste bu onun mukafaatidir" cevabini verdi."

KAZA-YI HACET DUASI

1828 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kazayi hacet icin helaya girdigi zaman su duayi okurdu:
"Allahumme inni euzu bike mine'lhubsi ve'l-habais. (Allahim, pislikten ve (cin ve seytan gibi) kotu yaratiklardan sana siginirm."
Buhari, Vudu 9, Da'avat 15; Muslim, Hayz 122, (375); Tirmizi, Taharet 4, (5); Ebu Davud Taharet 3, (4,5); Nesai, Taharet 18, (1, 20).

1829 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) heladan cikinca: "Gufraneke (affini taleb ediyorum) derdi."
Ebu Davud, Taharet 17, (30); Tirmizi, Taharet 5, (7); Ibnu Mace, Taharet 10, (300).
Tirmizi'nin Hz. Ali'den kaydettigi diger bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Helaya girdigi zaman insanoglunun avretleri ile cinnilerin gozleri arasindaki perde, kisinin "bismillah" demesidir."

MESCIDE GIRIS CIKIS DUALARI

1830 - Fatima Bintu'l-Huseyin Ibni Ali, buyukannesi Fatimatu'l-Kubra (radiyallahu anha)'dan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescide girdigi zaman Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e salat (dua) okur, sonra da: "Rabbim! gunahimi affet, rahmet kapilarini bana ac" derdi, Cikarken de yine Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e salat okur, sonra da: "Rabbim! gunahimi affet, lutuf kapilarini benim icin ac" derdi".
Tirmizi, Salat 234, (314).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:05

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
HILALI GORUNCE OKUNACAK DUALAR

1831 - Talha Ibnu Ubeydillah (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hilali gorunce su duayi okurdu: "Allahim, Ay'in hilal devresini bize bereketli, imanli, selametli ve Islam uzere gecir. (Ey hilal) benim de senin de Rabbin Allah'tir."
Tirmizi, Daavat 52, (3447).

1832 - Katade (rahimehullah)'ye ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hilali gorunce su duayi okurmus: "Hayirli ve istikametli bir ihtilaI (devresi diliyorum.)" bunu uc kere soyledikten sonra, "Seni yaratan AIIah'a inandim."
Bunu da uc kere tekrar ettikten sonra: ". . Ayini cikarip... Ayini getiren Allah'a hamdolsun" dermis."
Ebu Davud, Edeb 111 (5092).
Ebu Davud'un yine Katade'den kaydettigi bir diger rivayetinde:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hilali gorunce yuzunu ondan cevirirdi" denmektedir.

GOK GURLEYINCE, RUZGAR ESINCE, BULUT CIKINCA OKUNACAK DUA

1833 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gok gurleyip, simsek cakinca su duayi okurdu:
"Allah'im bizi gadabinla oldurme, azabinla da helak etme, bu (azabi)ndan once bize afiyet (icinde olum) ver."
Tirmizi, Daavat 51, (3446).

1834 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ufuk-i semada bir bulut belirtisi gordu mu isi terkeder, namazda idiyse kisa keser ve su duayi okurdu: "Allah'im, bunun serrinden sana siginirim." Yagmur baslarsa: "Allah'im, boI yagmur, faydali yagmur (ver)" derdi."
Ebu Davud, Edeb,113, (5099); Ibnu Mace, Dua 21, (3889).

1835 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ruzgar estigi zaman su duayi okurdu: "AIIah'im, senden bunun hayrini ve bunda olan (menfaatlarin da) hayrini ve bunun gonderilis maksadindaki hayri da istiyorum. Bunun serrinden, bunda olanin serrinden, burcunla gonderilen seyin serrinden de sana siginiyorum."
Buhari, Bed'ul-Halk 5, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb, 68; Muslim, Istiska 14, (899); Tirmizi, Daavat 50, (3445).

1836 - Yine Tirmizi'de Ubey Ibnu Kà'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ruzgara kufretmeyin. Hosunuza gitmeyen bir ruzgar gorunce: "Allah'im, senden bunun hayrini taleb ediyorum" deyin. "
Tirmizi, Fiten 64, (2253).

AREFE GUNU VE KADIR GECESI DUASI

1837 - Amr Ibnu Suayb an Ebihi an Ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dualarin en faziletlisi àrefe gunu yapilan duadir. Ben ve benden onceki peygamberlerin soyledikleri en faziletli soz, la ilahe illallahu vahdehu la serike leh lehu'l-mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ala kulli sey'in kadir. (Allah'tan baska ilah yoktur, O tektir, O'nun ortagi yoktur, mulk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herseye kadirdir) sozudur."
Muvatta, Kur'an 32, (1, 214, 215); Tirmizi, Da'avat 133, (3579).

1838 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, sayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasil dua edeyim?" Su duayi okumami soyledi:
"Allahumme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahim! Sen affeedicisin, affi seversin, beni affet."
Tirmizi, Da'avat 89, (3508).

HAPSIRANIN DUASI

1839 - Amir Ibnu Rebia (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)in arkasinda namaz kilan birisi, namazda hapsirdi ve su duayi okudu: "Mubarek (heyri boI), ihlasli ve cok hamdle Allah'a hamdederiz, ta Rabbimiz razi oluncaya kadar; dunya ve ahiret isindeki rizasindan sonra da (hamdimize devam ederiz)." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan ciktiktan sonra: "Namazda dua okuyan kimdi?" diye sordu. Ancak okuyan kisi sukut etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar sordu:
"Duayi kim okudu? Zira fena bir sey soylemedi." Bunun uzerine adam: "Bendim, bu dua ile sadece hayir murad ettim" dedi. Efendimiz:
"(Duaniz) Rahman'in Arsina kadar yukseldi" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 121, (770, 774); Tirmizi, Salat 296, (404); Buhari, Ezan 115, (muhtasaran); Muvatta, Kur'àn 25, (1, 212); Nesai, Iftitah 112 (2,196).

1840 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri hapsirinca "Elhamdulillah ala kulli hal." (Her hal icin elhamdulillah) desin. Kardesi de yahut arkadasi da- ona "Yerhamukallah" diye cevap versin. (Kardesi bunu) kendisi icin soyleyince, hapsiran da Yehdikumullah ve yuslih balekum (Allah size de hidayet versin ve isinizi duzeltsin) desin."
Buhari, Edeb 126, Ebu Davud, Edeb 99, (5033).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:05

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
HZ. DAVUD (aleyhisselam)'UN DUASI

1841 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hz. Davud (aleyhisselam)'un dualari arasinda su da vardir: "Allahim! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulastiracak ameli taleb ediyorum. Allah'im! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malimdan, soguk sudan daha sevgili kil."
Ebu'd-Derda der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Davud'u zikredince, onu "insanlarin en abidi (yani cok ve en ihlasli ibadet yapani)" olarak tavsif ederdi."
Tirmizi, Da'avat 74, (3485).

Hz. YUNUS (aleyhisselam) KAVMIN DUASI

1842 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Resulullah'a ref ederek demistir ki: "Yunus kavminin dualari arasinda su da vardi: "Ey diri olan, ey (mahlukata) kiyam veren, ey hicbir hayat sahibinin olmadigi zamanda hayat sahibi olan, ey hayat veren, ey olum veren, ey celal ve ikram sahibi!"
Rezin ilavesidir.

BELAYA UGRAYANI GORUNCE OKUNACAK DUA

1843 - Hz. Omer ve Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anhuma) anlatiyorlar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir belaya ugrayani gorunce su duayi okursa: "Seni imtihan ettigi seyde bana afiyet veren ve bircok yarattigindan beni ustun kilan Allah'a hamdolsun!" Artik yasadigi muddetce, bu bela ne olursa olsun ona maruz kalmaktan muaf kilinir."
Tirmizi, Da'avat 38, (3427, 3428); Ibnu Mace, Dua 22, (3892).
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin bir rivayetinde sadece: "..Bu bela ona isabet etmez" denmistir.

SEBEBE VE VAKTE BAGLI OLMAYAN DUALAR

1844 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua ederken sunu soylerdi: "Allahim, dinimi dogru kil, o benim islerimin ismetidir. Dunyami da dogru kil, hayatim onda gecmektedir. Ahiretimi de dogru kil, donusum orayadir. Hayati benim icin her hayirda artma (vesilesi) kil. Olumu de her cesit serden (kurtularak) rahat(a kavusma) kil."
Muslim, Zikr 71, (2720).

1845 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah'in duasinin cogu: "Allahumme atina fi'd-dunya haseneten ve fi'l ahireti haseneten ve kina azabe'n-nar. (Allahim bize dunyada da bir hayir, ahirette de bir hayir ver, bizi cehennem azabindan koru" idi."
Buhari, Daavat 55, Tefsir, Bakara 36; Muslim, Zikr 26, (2690; Ebu Davud, Salat 381, (1.519).

1846 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim cenneti uc kere isterse, cennet: "AIIah'im onu cennete koy" der. Kim AIIah'tan uc sefer atese karsi koruma taleb ederse, cehennem: "AIIah'im onu atesten koru" der."
Tirmizi, Cennet 27, (2575); Nesai, Isti'aze 56, (8, 279); Ibnu Mace, Zuhd 39, (4340).

1847 - Hz. AIi (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, "Bir mukateb ona gelerek: "Kitabet borcumu odemekten aciz kaldim, bana yardim et" dedi. Ona su cevabi verdi: "Sana, Resulullah (aleyhissalatu vesseIam)'in bana ogretmis bulundugu bir duayi ogreteyim. (Onu okudugun takdirde) Siyr dagi kadar borcun da olsa, Allah onu sana bedel oder. Soyle diyeceksin: "AIIah'im, yeterince helalinden vererek beni haramindan koru. Lutfunla ver, baskasina muhtac etme."
Tirmizi, Daavat 121, (3558).

ISTIAZE

1848 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle istiaze ederlerdi: "Allah'im! Aczden, tembellikten, korkakliktan, duskunluk derecesine varan ihtiyarliktan, cimrilikten sana siginirim. Keza, kabir azabindan sana siginirim. Haya ve olum fitinesinden sana siginirim."
Buhari, Daavat 38, 40, 42, Cihad 25; Muslim, Zikr 52, (2706); Tirmizi, Daavat 71, (3480, 3481); Ebu Davud, Salat 367, (1540, 1541); Huruf 1, (3972); Nesai, Istiaze 6, (8, 257, 258).

1849 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su duayi okurlardi: "Allah'im! Cuzzamdan, barastan (alaten), delilikten ve hastaliklarin kotusunden sana siginirim."
Ebu Davud, Salat 367, (1554); Nesai, Istiaze 36, (8, 271).

1850 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su duayi okurlardi: "AIlah'im, husu duymaz bir kalbten sana siginirim, dinlenmeyen bir duadan sana siginirim, doymak bilmeyen bir nefisten, faydasi olmayan bir ilimden, bu dort seyden sana siginirim."
Tirmizi, Daavat 69, (3478); Nesai, Istiaze 2, (8, 255).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:06

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1851 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Belanin ezmesinden, helakin gelmesinden, kotu kazadan, dusmanlarin samatasindan Allah'a istiaze edin."
Buhari, Kader 13, Daavat 28; Muslim, Zikr 53, (2707); Nesai, Istiaze 34, (8, 269, 270).

1852 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle dua ederdi: "Allahim, sikak ve nifaktan ve kotu ahlaktan sana siginirim."
Ebu Davud, Salat 367, (1546); Nesai, Istiaze 21, (8, 264).
Bir rivayette soyle denmistir: "Allahim! Acliktan sana siginirim, cunku o pek fena yatak arkadasidir. Hiyanetten de sana siginirim, cunku o ne kotu huydur."

1853 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mirac gecesi cinlerden bir ifrit gordum. Elinde atesten bir sule oldugu halde beni takip ediyordu. Nazarimi her atisimda onu goruyordum. Cibril (aleyhisselam) bana: "Istersen sana bir dua ogreteyim, onu okursan, sulesi soner ve agzinin ustune duser" dedi." Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi. Cibril (aleyhisselam) de "Sunu oku!" buyurdu:
"Allah'in kerim olan rizàsi icin, eksiksiz, mukemmel kelimatullah hakki icin -ki hic kimse muttaki olsun, facir olsun onu asip daha guzelini soyleyemez- (bela olarak) semadan inen, semaya yukselen, (ve ceza gerektiren) serlerden, yeryuzunde yarattigi serden, yer(in altin)dan cikan serden, gece ve gunduz fitnelerinden, gece ve gunduz gelen musibetlerden AIIah'a siginirim. Ey Rahman, hayir getiren hadiseler haric."
Muvatta, Si'r 10, (2, 950, 951).

ISTIGFAR, TESBIH, TEHLIL, TEKBIR, TAHMID VE HAVKALE

1854 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki haslet veya iki hallet -vardir ki onlari Musluman bir kimse (devam uzere) soyleyecek olursa mutlaka cennete girer. Bu iki sey kolaydir. Kim onlarla amel ederse, azdir da... Her (farz) namazdan sonra on kere tesbih (subhanallah), on kere tahmid (elhamdulillah), on kere tekbir (Allahu ekber) soylemekten ibarettir."
(Abdullah der kihttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bunlari soylerken parmaklariyla saydigini gordum. Resulullah devamla buyurdular: "Bunlar bes vakit itibariyle toplam olarak dilde yuzellidir. Mizanda bin bes yuzdur. "Ikinci haslet" ise yataga girince Allah'a yuz kere tesbih, tekbir ue tahmid'de bulunmanizdir. Bu da lisanda yuzdur, mizanda bindir. (Her ikisi toplam iki bin bes yuz eder.)"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozlerine soyle bir soru ile devam etti:
"Hanginiz bir gunde, gece ve gunduz iki bin bes yuz gunah isler?"
"Bunlari niye soylemiyelim ey Allah'in Resulu?" dediler. Su cevabi verdi:
"Seytan, namazda iken her birinize gelir: "Sunu sunu hatirla" der, ve namazdan cikincaya kadar devam eder. (Bu hatirlatmalarin neticesi olarak) kisi bu tesbihati terk bile eder. Kisi yatagina girince de seytan ona gelir, (zikir yapmasina imkan vermeden) uyutmaya calisir ve uyutur da."
Tirmizi Daavat 25, (3407); Ebu Davud, Edeb 209, (5065); Nesai, Sehv 90, (3, 74).

1855 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam gelerek- "Ey Allah'in Resulu! dedi, ben Kur'àn'dan bir parca secip alamiyorum. Bana kifayet edecek bir seyi siz bana ogretseniz!"
"Oyleyse, buyurdu, Subhanallah velhamduIillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billah. (Allahim seni tenzih ederim, hamdler sana mahsustur. Allah'tan baska ilah yoktur, Allah en buyuktur, guc kuvvet Allah'tandir) de."
"Ey Allah'in Resulu! dedi, bu zikir Allah icindir. (O'nu senadir), kendim icin dua olarak ne soyleyeyim?"
"Soyle dua et: Allahim bana merhamet et, afiyet ver, hidayet ver, rizik ver!"
Adam (dinleyip, kalkinca) ellerini sikip gostererek: "Soyle (simsiki belledim!)" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bunun uzerine:
"Iste bu adam iki elini de hayirla doldurdu !.." buyurdu."
Ebu Davud, Salat 139, (832); Nesai, Iftitah 32, (2, 143); Hadis Ebu Davud'da tam olarak, Nesai'de kismi olarak rivayet edilmistir.

1856 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olumunden once su dualari cok tekrar ederdi: "Subhanallahi ve bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim, màgfiretini diler, gunahlarima tevbe ederim.)" Ben kendisinden bunun sebebini sordum. Su aciklamayi yapti:
"Ràbbim bana bildirdi ki, ben ummetim hakkinda bir alamet gorecegim. Ben onu gorunce Subhanallahi ve bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh zikrini artirdim. Bu gordugum, Iza cae nàsrullahi ve'l-fethu..suresidir. "
Buhari, Tefsir, Nasr, Ezan 123,139; Megazi 50; Muslim, Salat 220, (484).

1857 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Subhanallahi, velhamdu lillahi, vela ilahe illallahu vallahu ekber (Allah'i tesbih ederim, hamdler Allah'adir, Allah'tan, baska ilah yoktur. Allah en buyuktur) demem, bana, uzerine gunesin dogdugu seyden (dunyadan) daha sevgilidir."
Muslim, Zikr 32, (2695); Tirmizi, Daavat 139, (3591).

1858 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mirac sirasinda Ibrahim (aleyhisselam)'le karsilastim. Bana:
"Ey Muhammed, ummetine benden selam soyle. Ve haber ver ki: Cennetin topragi temiz, suyu tatlidir. Burasi (suyu tutacak sekilde) duz ve bostur. Oraya atilacak tohum da subhanallah, velhamdulillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber cumlesidir."
Tirmizi, Daavat 60, (3458).

1859 - Hz. Ebu Bekri's-Siddikin azadlisi Yuseyre (radiyallahu anhuma) -ki ilk muhacirlerden idi- anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize dedi ki: "Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir cekmenizi tavsiye ederim. Bunlari parmaklarla sayin. Zira parmaklar (Kiyamet gunu nelerde kullanildiklarindan) suale maruz kalacaklar ve konusturulacaklardir."
Tirmizi, Daavat 131, (3577); Ebu Davud, Salat 359, (1501).

1860 - Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Istigfar eden kimse gunde yetmis kere de tevbesinden donse gunahta musir sayilmaz."
Tirmizi, Daavat 119, (3554); Ebu Davud, Salat 361, (1514).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:07

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1861 - el-Egarru'l-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Surasi muhakkak ki, bazan kalbime gaflet coker. Ancak ben Allah'a gunde yuz sefer istigfar eder (affimi dilerim)."
Muslim, Zikr 41, (2702); Ebu Davud, Salat 361, (1515).

1862 - Yine Egarru'l-Muzeni, Muslim'in bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini nakletmistir: "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. AIIah kasem olsun ben Rabbim Tebarek ve Teala hazretlerine gunde yuz kere tevbe ederim."
Muslim, Zikr 42, (2702).

1863 - Buhari ve Tirmizi'de gelen bir rivayette Hz.Ebu Hureyre (radiyallahu anh) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, demisti ki: "AIIah'a kasem olsun, ben gunde Allah'a yetmis kere istigfar ediyorum tevbede bulunuyorum."
Buhari, Daavat 3; Tirmizi, Tefsir, Muhammed, (3255).

1864 - Esma Ibnu'I-Hakem el-Fezari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hazreti Ali'yi dinledim, soyle demisti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan bir hadis dinledim mi, Allah Teala hazretlerinin faydalanmami diledigi kadar ondan istifade ediyordum. Sayet bir adam O'ndan hadis rivayet edecek olsa (gercekten duydun mu diye) yemin ettiriyordum. Yemin edince onu tasdik edip rivayetini kabul ediyordum."
Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) bana su hadisi rivayet etti ve bu rivayetinde Ebu Bekir dogru soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, demisti ki: "Gunah isleyip arkasindan kalkip abdest alarak iki rekat namaz kilan sonra da AIIah Teala hazretlerine tevbe eden her insan mutlaka magfiret olunur." Sonra da su ayeti okudu. (Mealen): "Onlar fena bir sey yaptiklarinda veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'i zikrederler, gunahlarinin bagislanmasini dilerler. Gunahlari Allah'tan baska bagislayan kim vardir? (Al-i Imran 135).
Tirmizi, Tefsir Al-i Imran, (3009); Ebu Davud, Salat 361, (1521) Ibnu Mace Ikametu's-Salat 193, (1395).

1865 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim: "La ilahe illallahu vahdehu la-serike leh, lehu'l mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ala kulli sey'in kadir" duasini bir gunde yuz kere soylerse, kendisine on kole azad etmis gibi sevàb verilir, ayrica lehine yuz sevab yazilir ve yuz gunahi da silinir. Bu, ayrica uc gun aksama kadar onu seytana karsi muhafaza eder.
Bundan daha fazlasini okumayan hicbir kimse, o adaminkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir gunde yuz kere "Subhanallahi ve bihàmdihi" derse hatalari dokulur, hatta denizin kopugu kadar (cok) olsa bile."
Buhari, Daavat 54, Bed'u'l-Halk 11; Muslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'an 20, (1, 209); Timizi, Daavat 61, (3464).

1866 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissàlatu vesselam) buyurdular ki: "Kim carsiya girince La ilahe iIIalIahu vahdehu Ia serike Ieh, Iehu'I-mulku ve Iehu'I-hamdu yuhyi ve yumitu ve huve hayyun Ia yemutu bi-yedihi'I-hayr ve huve aIa kulli sey'in kadir. (AIlah'tan baska ilàh yoktur, tekdir, ortagi yoktur, mulk ve hamd ona aittir. Hayati o verir, olumu de o verir. Kendisi hayattardir, olumsuzdur. Hayirlar O'nun elindedir. O her seye kadirdir) duasini okursa AIIah ona bir milyon sevab yazar, bir milyon da gunah affeder ve mertebesini bir milyon derece yuceltir."
Bir rivayette, ucuncu mukafaata bedel, "Onun icin cennette bir kosk yapar" denmistir."
Tirmizi, Daavat 36, (3424).

1867 - Resulullah (aleyhissàlatu vesselam)'in zevcelerinden Cuveyriyye (radiyallahu anha)'nin anlattigina gore, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz bir gun sabah namazini kilinca, daha kendisi namazgahinda iken, erkenden yanindan cikmis, gitmis, kusluktan sonra Cuveyriyye (ayni yerinde zikrederek) otururken geri gelmis ve: "Birakip gittigim halde duruyorsun (hic yerinden kimildamadin galiba?)" diye sormustur. "Evet" cevabi uzerine sunu soylemistir: "Ben senden ayrildiktan sonra dort kelime(Iik bir dua)yi uc kere okudum. Eger bunlardan hasil olan sevab tartilacak olsa, senin burada sabahtan beri okudugun dualarin sevabinin agirligina denk olur. O dua sudur: "Subhanallahi ve bihamdihi adede halkihi ve rida nefsihi ve zinete arsihi ve midade kelimatihi. (Allah'i mahlukati sayisinca, nefsinin rizasinca, arsinin agirIiginca, kelimelerinin adedince tesbih (noksanliklardan tenzih) ederim."
Muslim, Zikr 79, (2726); Tirmizi, Daavat 117, (3550); Ebu Davud, Salat 359, (1503); Nesai, Sehv, 93, (4, 77).

1868 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki kelime vardir, bunlar dile hafif, terazide agir, Rahman'ada sevgilidirler: Subhanallahi ve bihamdihi, Subhanallahi'l-azim. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim, yuce Allahim seni tenzih ederim) kelimeleridir."
Buhari, Daavat 65, Eyman 19, Tevhid 58; Muslim, Zikr 31, (2694); Tirmizi, Daavat 61, (3463).

1869 - Yine Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "La havle ve Ia kuvvete illa billah. (Guc de kuvuet de ancak AIIah'tandir) sozunu cok tekrar edin."
Mekhul dedi ki: "Kim bunu der ve sonra da: "Allah (in gazabin) dan ancak O (nun rahmeti)'na iltica etmekle kurtulusa erilebilir" derse, Allah ondan yetmis cesit zarari kaldirir ki bunlarin en hafifi fakirliktir."
Tirmizi, Daavat 141, (3596).

HZ. PEYGAMBER'E SALAVAT

1870 - Ebu Mes'ud el Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Sa'd Ibnu Ubade'nin meclisinde otururken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza geldi. Kendisine, Besir Ibnu Sa'd: "Ey Allah'in Resulu! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamizi emretti. Sana nasil salat okuyabiliriz?" diye sordu. Efendimiz su cevabi verdi:
"Soyle soyleyin: "AIIahumme salli aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammed, kema salleyte aIa Ibrahime ve barik aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammedin kema barekte aIa aI-i Ibrahime inneke hamidun mecid. (AIIah'im! Muhammed'e ve Muhammed'in aline rahmet kiI, tipki Ibrahim'e rahmet kildigin gibi. Muhammed'i ve Muhammed'in alini mubarek kil. Tipki Ibrahim'in alini mubarek kildigin gibi." (ResuIullah ilaveten sunu soyledi): "Selam da bildiginiz gibi olacak."
Muslim,Salat 65, (405), Kasru's-Salat 67,(1,165,166); Tirmizi,Tefsir, Ahzab,(3218); Ebu Davut, Salat 183, (980,981); Nesai, Sehv 49, (3, 45, 46).
Tirmizi disindaki Kutub-i Sitte kitaplarinda, Ebu Humeyd es-Saidi (radiyallahu anh)'den gelen bir rivayet soyle:
"Ashab sordu: "Ey Allah'in Resulu sana nasil salat okuyalim?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): Soyle soyleyin, dedi: "AIIahumme salli aIa Muhammedin ve aIa ezvacihi ve zurriyyetihi kema salleyte aIa Ibrahime ve bàrik aIa Muhammedin ve aIaezvacihi ve zurriyyetihi kema barekte aIa Ibrahime inneke hamidun mecid. (AIIahim! Muhammed‚ zevcelerine ve zurriyetine rahmet kil, tipki Ibrahim'e rahmet kildigin gibi. Muhammed'i, zevcelerini ve zurriyetini mubarek kil, tipki Ibrahim'i mubarek kildigin gibi. Sen ovulmeye Iayiksin, Serefi yucesin)."
Buhari, Daavat 33, Enbiya 8; Muslim, Salat 69, (407); Muvatta, Kasru's-Salat 66, (1,165); Ebu Davut, Salat,183, (979); Nesai, Sehv 54, (3, 49).
Kà'b Ibnu Ucre'den gelen bir rivayet de soyle: "Resulullah (aleyhissaIatu vesselam) yanimiza gelmisti: "Ey Allah'in Resulu, dedik, sana nasil selam verecegimizi ogrendik. Ama, sana nasil salat okuyacagiz (bilmiyoruz)? " "Soyle soyleyin! dedi:
"AIIahumme salli aIa Muhammed'in ve ala aI-i Muhammedin kema salleyte aIa Ibrahime inneke hamidun mecid. AIIahumme barik aIa Muhàmmedin ve aIa aI-i Muhammed, kema barekte aIa aIi Ibrahime inneke hamidun mecid."
Buhari, Daavat 33: Muslim, Salat 66, (406); Ebu Davud, Salat 183, (976);Nesai, Sehv 51, (3, 47); Tirmizi Vitr,20, (483)

KaRdeLeN 10 January 2009 21:07

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1871 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bana (bir kere) salat okursa AIIah da ona on salat okur ve on gunahini affeder, (mertebesini) on derece yukseltir."
Nesai, Sehv 55, (3, 50).
Yine Nesaide Ebu Talha (radiyallahu anh)'dan gelen bir rivayet soyle: "Bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yuzunde bir sevinc oldugu halde geldi. Kendisine:
"Yuzunuzde bir sevinc goruyoruz!" dedik.
"Bana melek geldi ve su mujdeyi verdi: "Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: "Sana salavat okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selam okuyan herkese de benim on selam okumam sana (ikram olarak) yetmez mi?"
Nesai, Sehv 55, (3, 50).

1872 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu bana insanlarin en yakini, bana en cok salavat okuyandir."
Tirmizi, Salat 357, (484).
Yine Tirmizi'de Hz. Ali (radiyallahu anh)'den kaydedilen bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gercek cimri, yaninda zikrim gectigi halde bana salavat okumayandir."
Tirmizi, Daavat 110, (3540).

1873 - Hz. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessalam) buyurdular ki: "Yeryuzunde Allah'in seyyah melekleri vardir. Onlar ummetimin selamini (aninda) bana teblig ederler."
Nesai, Sehv 46. (3, 43).

NEFSIN (SAHSIN) DIYETI

1874 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Kim hataen oldurulurse, diyeti yuz devedir; bunlardan otuzu bintu mehaz (iki yasina girmis disi deve), otuzu bintu lebun (uc yasina girmis disi deve), otuzu hikka (dort yasina girmis disi deve), on tane de ibnu lebundur (uc yasina girmis erkek deve)."
Ebu Davud, Diyat 18, (4541); Tirmizi, Diyat 1, (1387); Nesai, Kasame 30, (8, 43).
Tirmizi'nin rivayetinde soyle denir: "Kim taammuden (kasitla) oldururse, oldurulenin velilerine teslim edilir, dilerlerse oldururler, dilerlerse diyet alirlar. Bu 30 hikka (dort yasina giren disi deve): 30 cezea (bes yasina girmis disi deve); 40 aded halife (hamile deve) dir. Ayrica ne uzerine sulh yaptiysalar bu da onlarindir. Bu, diyetin siddetini artirmaktir."

1875 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hataen oldurmede diyet olarak yirmi hikka, yirmi cezea, yirmi bintu mehaz, yirmi bintu lebun ve yirmi benu lebun vardir."
Ebu Davud, Diyat 18, (4545), Tirmizi, Diyat 1, (1386); Nesai, Kasame 32, (8, 43-44).

1876 - Hz. Ali (radiyallahu anh) demistir ki: "Sibhu'l amd'in diyeti uc kisimdir. 33 adet hikka, 33 adet cezea, 34 adet seniyye-bazil arasi devedir. (Seniyye alti yasina, bazil de dokuz yasina basmis deveye denir.)"
Yine Hz. Ali sunu da rivayet etmistir: "Hataen oldurmede diyet dort kisimdir: 25 hikka, 25 cezea, 25 bintu lebun, 25 bintu mehaz."
Ebu Davud, Diyat 19, (4551, 4553).
AbduIIah Ibnu Amr Ibni'I-As (radiyallahu anhuma)'in Ebu Davud ve Nesai de merfu olarak kaydedilen bir rivayetinde soyle denmistir: "(Curum sirasinda) kamci ve degnek kullanildigi muddetce hata, Sibhu'l amd'dir."
Ebu Davud, Diyat 19, 20, (4547; 4565); Nesai, Kasame 42 (8, 40); Ibnu Mace, Diyat 5, (2627).

1877 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadinin diyeti, erkegin diyetine, diyetin ucte bir miktarina kadar esittir."
Nesai, Kasame 34, (8, 44, 45).

1878 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oldurulen mukateb hakkinda, azad edilen miktarinca hur diyetine gore, geri kalan kismi icin de kole diyetine gore hesaplanmasina hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 22, (4581); Nesai, Kasame 36, (8, 45, 46); Tirmizi, Buyu' 35, (1259). (Metin, Nesai'nin metnidir.)

1879 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muahedin diyeti hur kimsenin diyetinin yarisidir."
Ebu Davud, Diyat 23, (4583).

1880 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Amir'den iki kisinin diyetini, Muslumanlarin diyet miktarina gore odedi. (Muslumanlar tarafindan hataen oldurulen) bu iki kisi ile Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muahedesi (antlasmasi) vardi."
Tirmizi, Diyat 12, (1404).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:08

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1881 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ehl-i zimmetin diyeti, Muslumanlarin diyetinin yarisidir. Ehl-i zimmet de Yahudi ve Hiristiyanlardir."
Nesai, Kasame 35, (8, 45).

1882 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kafirin diyeti, mu'minin diyetinin yarisidir." 4Tirmizi, Diyat 17, (1413).

GOZ

1883 - Suleyman Ibnu Yesar (rahimehullah) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) derdi ki: "Goz yerinde kalir, fakat nuru sonerse diyeti yuz dinardir."
Muvatta, Ukul 9, (2, 857).

1884 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit kalarak kor olan goz hakkinda diyetin ucte birine hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4563); Nesai, Kasame 41, (8,55, 56).
Nesai'nin rivayetinde soyledir: "Resulullah : "Yerinde sabit duran kor gozun kapanmasi halinde diyetinin ucte birine hukmeti."

1885 - Hadisin Nesai'deki vechinde su ziyade vardir: "Resulullah aleyhisselatu vesselam, yerinde sabit duran kor gozun kapanmasi (yani cisminin patlatilmasi) halinde diyetinin ucte birine, colak elin kesilmesi halinde diyetinin ucte birine, kararmis disin sokulmesi halinde diyetinin ucte birine hukmetti.

DIS

1886 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Dislerin diyeti beser dinardir." buyurdu.
Ebu Davud, Diyat 20, (4563); Nesai, Kasame 41, (8,55).

1887 - Ibnu'l- Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l Hattab (radiyallahu anh) her azi dis icin bir deveye hukmetti. Hz. Muaviye (radiyallahu anh) ise her azi dis icin bes deveye hukmetti."
Muvatta, Ukul 7, (2,861).

PARMAKLAR

1888 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su ve su -yani serce parmakla bas parmak- diyette esittirler."
Buhari, Diyat 20, Tirmizi, Diyat 4, (1391,1392); Ebu Davud, Diyat 20, (4558); Nesai, Kasame 42, (8, 56,57).
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Iki elin parmaklariyla iki ayagin parmaklari da esittir. Her bir parmagin diyeti on devedir."
Nesai'deki ziyade soyledir: "Parmaklar hakkinda diyet, onar onardir."

YARALAMALAR

1889 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muziha olan yaralarin diyeti beser devedir."
Tirmizi, Diyat 3, (1390); Ebu Davud, Diyat 20, (4566); Nesai, Kasame 43, (8, 57).

NEFIS VE UZUVLAR HAKKINDA MUSTEREK HADISLER

1890 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr Ibni Muhammed Ibni Amr Ibni Hazm, babasindan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ibnu Hazm'a diyetler hakkinda yazdigi talimatta su hususlar da vardi: "Nefis icin (diyet olarak) yuz deve, burun tamamiyIe koparilacak olursa diyet-i kamile, me'mume (denen ve beyin zarina kadar ulasan yara) icin diyetin ucte biri, caife (denen karin veya basin bosluguna ulasan yara) icin de bunun kadar; goz icin elli, ayak icin de elli, vucudda bulunan her parmak icin on deve, her dis icin bes, muziha (denen ve kemige ulasan yara) icin bes deve (lik diyet vardir)."
Muvatta, Ukul 1, (2, 849); Nesai, Kasame 44, (8, 57, 60).
Nesai'nin bir rivayetinde su ibare yer alir: "Nefis icin diyet-i kamile; burun tamamen koparilmis ise diyet-i kamile, dil icin diyet-i kamile, iki dudak icin diyet-i kamile, sulb (bel kemiginin kirilip kisinin kamburlasmasi) icin diyet-i kamile iki yumurta (husye) icin diyet-i kamile, zeker (erkek tenasul uzvu) icin diyet-i kamile, sulb (bel kemiginin kirilip kisinin kamburlasmasi) icin diyet-i kamile, iki goz icin diyet-i kamile, bir ayak icin diyet-i kamilenin yarisi, me'mume (beyin zarina ulasan yara) icin diyet-i kamilenin ucte biri, caife (bas veya karin bosluguna ulasan yara) icin diyet-i kamilenin ucte biri, munekkile (kucuk kemik cikan yara) icin on bes deve, el veya ayak parmaklarindan her biri icin on deve, (her bir) dis icin bes deve, muziha (kemige ulasan yara) icin bes deve (diyet olarak verilir). Erkek, kadina karsi oldurulur, altini olanlardan (diyet-i kamile olarak) bin dinar alinir."

KaRdeLeN 10 January 2009 21:08

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1891 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hatanin diyetini, koylerde yasayanlar icin dort yuz dinar olarak veya buna denk kiymette gumus olarak degerlendirir, bunu da develerin fiyatlarini esas alarak tesbit ederdi. (Soz gelimi) develer pahalaninca (diyetin dinar ve dirhem miktarinda) yukseltme yapar, develerin kiymeti dusunce de (diyetin dinar ve dirhem miktarinda) indirme yapardi. (Hataen islenince cinayetlerin diyeti Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda dort yuz dinarla sekiz yuz dinar arasina ulasti. Bunun gumus nev'inden muadili sekiz bin dirhem idi. Sigir besleyenlere (diyet olarak) iki yuz sigir hukmetti. Diyetini davar cinsinden vermek isteyene iki bin davara hukmetmistir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Diyet, oldurulenin varisleri arasinda yakinlik derecelerine gore, (yani Kur'an'da belirtiIen nisbet uzere, diger tereke mallari gibi) taksim edilir. (Ashabu'I-feraiz'den) artan olursa asabe (denen akraba)ya gecer."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uzuvlar hakkinda, daha once gectigi sekilde hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4564); Nesai, Kasame 30, (8, 42, 43).

1892 - Ibnu Abbas hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Parmaklar diyette esit degerdedir. Disler de aralarinda esittirler. Kopek disi, azi disi esittir. Bunlar oburlerine diyet meselesinde denktirler."
Ebu Davud, Diyat 20, (4559, 4560, 4561).

1893 - Amr Ibnu Suàyb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit duran (bakar) kor gozun (cinayet sebebiyle) kapanmasi halinde, diyetinin, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti. Keza sakat elin kesilmesi halinde, diyetinin normal diyetinin ucte biri kadar olacagina, siyahlasmis disin (cinayet sebebiyle) dusmesi halinde, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti."
Ebu Davud -bu rivayetin sadece gozle ilgili kismini- onceki rivayetin ayni babinda), Nesai'de tam olarak tahric etmistir.

CENININ DIYETI

1894 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin birbirleriyle kavga ettiler. Biri digerine bir tas atarak kadini da, karnindaki yavruyu da oldurdu. Dava Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e geldi. Efendimiz, ceninin diyetini bir gurre olarak hukme bagladi. Gurre kadin veya erkek bir kole demektir."
Ebu Davud'un bir rivayetinde su ziyade vardir: ".. veya katir veya ata hukmetti. Kadinin diyetini akilesi uzerine hukmetti. Kadina cocuklari ve onlarla birlikte olanlar varis oldular."
Buhari, Diyat 25, Tibb 46, Feraiz 11; Muslim, Kasame 34, (1681); Muvatta, Ukul 5, (2, 855); Tirmizi, Diyat 15, (1410); Ebu Davud, Diyat 21, (4568,4580); Nesai, Kasame 37, (8, 47, 4icon_cool.gif.

DIYETIN KIYMETI

1895 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda diyet-i kamilenin kiymeti sekiz bin dirhem idi. Ehli Kitab'in diyeti de o gun, Muslumanlarin diyetinin yarisina denkti. Bu durum Hz. Omer (radiyallahu anh)'in halife olmasina kadar devam etti. Halife olunca bir hutbesinde "Artik deve pahalandi" dedi ve diyeti altin sahiplerine bin dinar, gumus sahiplerine on iki bin dirhem, sigir sahiplerine iki yuz sigir, davar sahiplerine iki bin koyun, elbise sahiplerine de iki yuz takim elbise olarak tesbit etti. Ehl-i zimmetin diyetini, (Hz. Peygamber devrinde ne idiyse) oldugu gibi birakti, hicbir yukseltme yapmadi."
Ebu Davud, Diyat 18, (4542).

DIYETLERLE ILGILI HUKUMLER

1896 - Ziyad Ibnu Sa'd Ibni Dumeyre es-SulemI an ebihi an ceddihI (radiyallahu anh) -ki bunlar (Sa'd ve Dumeyre) Resulullah (Aleyhisslatu vesselam) ile birlikte Huneyn'e katilmislardi- anlatiyor: "Muhallem Ibnu Cessame el-Leysi, Musluman olduktan sonra Esca' kabilesinden birisini oldurmustu. Bu, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in hukum verdigi ilk diyet vak'asi oldu. Uyeyne oldurulen Escai'nin katli hususunda ileri geri konustu. Cunku (Uyeyne) kendisi de Gatafanli idi. Akra Ibnu Habis de Muhallem'in taraftari (olarak mudafaa icin) konustu, cunku o da Hindef'ten idi. Derken (munakasa ilerledi) sesler yukselmeye basladi, tartisma ve bagirip cagirmalar artti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mudahale ederek, "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" diye sordu.
"Hayir! Vallahi harb ve izdirabtan benim kadinlarima ulastirilan, onun kadinlarina ulasmadikca kabul etmiyorum!" cevabini verdi. Sonra bagirmalar yukseldi, tartisma ve bagirip cagirmalar artti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar araya girip: "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" dedi. Uyeyne onceki sozlerini aynen tekrar etti. Bu hal, Beni Leys'ten uzerinde silah ve elinde de deriden mamul bir kalkan bulunan Mukeytil adinda birinin kalkip, "Ey Allahin Resulu! Bunun (Muhallem'in) Islam'in basinda yaptigi su cinayete misal olarak, su icmek uzere havuzun basina kosan koyun surusunu gosterebilecegim. Surunun ilk gelenlerine (oldurulmek veya uzaklastirilmak uzere tas veya ok) atilir, arkadan gelenler de korkarak kacarlar. Bugun hukum koy yarin degistir!" demesine kadar devam etti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine (Muhallem'e donup) hemen su hukmu verdi.
"Derhal huzurumuzda elli deve vereceksin, elli deve de Medine'ye donusumuzde vereceksin!"
Bu vak'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in seferlerinin birinde cereyan etmisti. Muhallem uzun boylu, esmer birisi idi, cemaatin kenarinda bulunuyordu. O olumden kurtuluncaya kadar halk oradan ayrilmadi. Resulullah'in (bu nihai hukmunden sonra) onune, iki gozunden de yaslar akar vaziyette oturdu ve:
"Ey Allah'in Resulu! Ben size ulasan cinayeti islemis bulunuyorum. Ben Allah'a tevbe ettim. Sen de benim icin ey Allah'in Resulu, Allah'tan magrifet dileyiver!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuksek sesle:
"Sen onu Islàm'in basinda silahinla mi oldurdun! Allah'im, Muhallem'i magrifet etme!" dedi.
Ebu Seleme su ilavede bulunur: "Muhallem goz yaslarini ridasinin ucuyla silerek kalkti."
Ibnu Ishak der ki: "Muhallem'in kavmi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in daha sonra onun icin Allah'a istigfar ediverdigine inaniyorlardi."
Ebu Davud, Diyat 8, (4503).

1897 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Diyet aldiktan sonra (katili) olduren kimseyi asla affetmem."
Ebu Davud, Diyat 5, (4507).

1898 - Amr Ibnu Suayb'in rivayetine gore: "Beni Mudlic'ten Katade adinda bir adam, ogluna bir kilic firlatti. O da bacagina isabet etti. Yaradan fasilasiz kan kaybi oldu ve oglan oldu. Suraka Ibnu Cu'sum Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelip durumu haber verdi. Hz. Omer: "Kudeyd suyuna yuz yirmi deve hazirla, ben oraya gelecegim" dedi. Omer (radiyallahu anh) oraya gelince bu develerden otuz hikka (dort yasina giren disi deve), otuz cezea (bes yasina girmis disi deve) ve kirk halife (hamile deve) aldi. Ve sordu:
"Maktulun kardesi nerede?"
"Iste benim!" dedi.
"Al bunlari! Zira Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustu: "Katile (ne diyetten, ne mirastan) hic bir hisse yoktur."
Muvatta, Ukul 10, (2, 867).

1899 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin, biri digerini oldurmustu. Bunlardan her ikisinin kocasi ve birer oglu vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz maktulenin diyetini odeme isini, katilenin (olduren kadinin) akilesine yukledi, kocasini ve oglunu bu kulfetten uzak tuttu. Cunku bu ikisi Huzeyl'den degillerdi. Maktulenin akilesi, "olenin mirasi da bize aittir" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Hayir! Mirasi, kocasina ve ogluna aittir!" buyurdu."
Ebu Davud, Diyat 21, (4575).

1900 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Cehm Ibnu Huzeyfe'yi zekat tahsildari olarak gonderdi. Adamin biri sadaka odeme meselesinde onunla inatlasti. Ebu Cehm (radiyallahu anh) de adama vurup basindan yaraladi. Hemen Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip:
"Ey Allah'in Resulu, kisas istiyoruz" dediler. Resulullah onlara:
"Size su su miktir diyet vereyim!" dedi ise de razi olmadilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) miktarini daha da artirarak:
"Size su su miktar diyet vereyim" dedi. Onlar yine razi olmadi. Hz. Peygamber (daha da artirarak):
"Size su su kadar diyet vereyim" dedi. Bu sefer razi oldular.
Bunun uzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Ben bu aksam halka konusup, onlara razi oldugunuzu bildirecegim!" dedi. "Pekala" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hitabesinde:
"Bu Leysliler bana kisas talebiyle geldiler. Ben onlara (kisasa bedel) su su miktar diyet teklif ettim, onlar da razi oldular, siz de razi misiniz?" diye sordu. Fakat berikiler:
"Hayir, razi degiliz!" dediler. Muhacirun onlara kizip uzerlerine yurudu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara dokunmamalarini emretti, Muhacirun da ileri gitmekten vazgecti. Sonra onlari cagirip, onlara verdigini artirdi ve sordu:
"Razi oldunuz mu?"
"Evet" dediler. Resulullah tekrar:
"Ben halka hitap edip, razi oldugunuzu bildirecegim" dedi. Onlar: "Pekala?" dediler. Resulullah halki cagirarak:
"Razi misin?" diye sordu.
"Evet raziyiz!" dediler."
Ebu Davud, Diyat 13, (4534); Nesai, Kasame 24, (8, 35).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:08

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1901 - Hilal Ibnu Sirac Ibni Muccaa an ebihi an ceddihi tarikinden anlattigina gore: "(Ceddi Muccaa) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek Beni Zuhl kabilesine mensup Benu Sedus tarafindan oldurulmus olan kardesinin diyetini taleb etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:
"Eger ben bir musrik icin diyete hukmetseydim kardesin icin hukmederdim. Fakat ben sana (diyet degil, bunun yerini tutacak) bir bedel vereyim" dedi ve ona, aleyhissalatu vesselam, Beni Zuhl musriklerinden elde edilecek ilk humustan yuz deve verecegine dair (senet) yazdi.
(Muccaa bu yuz deveden) bir miktarini almisti. (Tamanini almadan) Beni Zuhl kabilesi Musluman oldu. Bilahare Muccaa geri kalan develeri Hz. Ebu Bekr (radiyallahu anh)'den taleb etmek uzere, ona geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in borc senedini gosterdi.
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) kendisine Yemame'den gelecek zekattan odenmek uzere on iki bin sa', yani dort bin sa' bugday, dort bin sa' arpa, dort bin sa' hurma yazdi. Resulullah'in verdigi yazida (borc senedinde) sunlar yaziliydi: "Bismillahirrahmanirrahim. Bu Peygamber Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'den Beni Suleymli Muccaa Ibnu Murare'ye (verilmis bir borc) senedidir. Ben kendisine (oldurulen) kardesine bedel olarak, Beni Zulh musriklerinden gelecek ilk humustan yuz deve verecegim."
Ebu Davud, Harac 20, (2990).

1902 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her kabileye bir diyet yazdi. Hicbir azadliya kendini azad edenden baska bir Muslumani kendine mevla ittihaz etmesi, asil azad edenin izni olmadan helal degildir."
Nesai, Kasame 38, (8, 52).

1903 - Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Diyete istirakte) tatbikat (sunnet) soyledir: Akile amden yapilan oldurmelerin diyetine (hukuken) istirak etmez. Gonul rizasiyla ederse o baska. Keza, akileye az da olsa cok da olsa kolenin bedelinden yuklenmez. Kolenin bedeli, ne miktara balig olursa olsun, ona, mali olarak tasarruf edenedir. Cunku o, su hadise binaen ticaret mallarindan bir ticaret malidir: Amden oldurenin diyetine sulhen tesbit edilen diyete; itiraf yoluyla subut bulan cinayete terettup eden (diyete); islenen bir cinayete terettup eden ers'e (diyete) ve kolenin bedeline akile istirak etmez, kendi arzusu ile istirak ederse o baska."
(Keza bir baska) tatbikat dahi soyledir: "Kisi hataen hanimini yaralarsa, diyet oder, fakat kisas yapilmaz. Ancak kadina amden ulasan (kotulugu sebebiyle) kisas yapilir."
Bana ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) buyurmustur ki:
"Kadin, nefsinin ucte birine ulasan ve asan yaralamalar amden oldugu takdirde, erkekten kisas isteyebilir."
Rezin ilavesidir.

1904 - Tarik Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Buzaha heyeti Hz. Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh)'agelip sulh istediler. Hz. Ebu Bekir onlari yerlerinden yurtlarindan edecek harp ile, rezil rusvay edecek sulh arasinda muhayyer birakti. Heyet mensuplari:
"Yerden yurttan edecegi (mucliyyeyi) anladik, rezil-rusvay edecek (muhziye) ne demektir?" diye sordular.
"Sizden silahlari ve binekleri alacagiz. Sizin mal ve mulkunuzden elimize gecenleri ganimet yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi bize iade edeceksiniz, bizden oldurduklerinizin (diyetini) borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik olacak (onlar icin herhangi. bir odeme yapmayacagiz). Allah Resulu'nun halifesine ve muhacirlerine sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum (iyi hal) gosterinceye kadar kabileleri, develerin pesini takib etmeye birakacak (onlara karismayacak)siniz."
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) bu soylediklerini heyet mensuplarina teklif olarak arzetti. Hz. Omer (radiyallahu anh) soz alip sunu soyledi: "Bahsettigin "yerden -yurttan edecek savas ve rezil- rusvay edecek sulh" sozun var ya! Ne guzel de soyledin. Ya su, "Sizden ele gecirdiklerimizi ganimet yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi iade edeceksiniz!" sozun var ya! Ne guzel soyledin. "Bizden oldurdukleriniz icin borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik" sozune gelince, bizim olulerimiz Allah'in emri uzerine savastilar ve oldurulduler, onlarin ecirleri Allah'in uzerinedir, onlar icin diyet yoktur."
Heyet, Hz. Omer (radiyallahu anh)'in soyledigi sartlar uzere beyat yapti.
Derim ki: Bu rivayeti tam olarak Serefuddin el-Barizi zikretti. Rivayeti tahric edene nisbet etmedi. Bu rivayeti Camiul Kebir muellifi zikretmedi.
Ancak Buhari, rivayetten sadece Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in su sozunu kaydetti: "A!lah Resulu'nun halifesine ve Muhacirlere sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum gosterinceye kadar kabileleri develerin pesini takib etmeye birakacak, (onlara karismayacak)siniz." Bu kisim Kitabu'l Ahkam'in sonunda senetsiz olarak mevcuttur, gerisi yoktur.

BORC VE ODEME ADABI BOLUMU

1905 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIIahu Teala nazarinda, bir kulun Allah tarafindan yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebilecegi en buyuk gunahlardan biri, kisinin odenecek karsilik birakmadan uzerinde borc oldugu halde olmesidir. "
Ebu Davud, Buyu 9, (3342).

1906 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, odemek arzusu iIe insanlarin malini alir ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkin malini alirsa Allah onu telefeder."
Buhari, Istikraz 2.

1907 - Imran Ibnu Huzeyfe (rahimehullah) anlatiyor: "Meymune (radiyallahu anha) fazlaca borca giriyordu. Ailesi bu meselede mudahale edip ayipladilar. Su cevabi verdi: "Borcu birakmayacagim. Ben dostum ve can yoldasim aleyhissalatu vesselam'i soyle soylerken dinledim: "Bir borcla borclanan bir kimsenin odeme niyetinde oldugunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dunyada iken oder."
Nesai, Buyu 99, (7, 315); Ibnu Mace, Sadakat 10, (2408).

1908 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Borcunu odeyebilecek durumda olan zengin kimsenin odemeyi geciktirmesi zulumdur. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabul etsin.)"
Buhari, Istikraz 12, Havalat 1, 2; Muslim, Musakat 33, (1564); Muvatta, Buyu 84, (2, 674); Ebu Davud, Buyu 10, (3345); Tirmizi, Buyu 68, (1308); Nesai, Buyu 101, (7, 317).

1909 - es-Serrid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselàm) buyurdular ki: "Zenginin borcunu savsaklamasi, haysiyetinin ihlal edilmesini ve cezalandirilmasini helal kilar."
Ibnu'l-Mubàrek der ki: "Irzini helal kilar", kendisine kaba davranilir demektir. "Cezalandirilmasi" da, hapsedilmesidir."
Ebu Davud, Akdiye 29, (3628); Nesai, Buyu 100, (7, 316); Ibnu Mace, Sadakat 18, (2427); Buhari de bab basliginda kaydetmistir. Istikraz 13.

1910 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kapida yuksek sesle munakasa edenlerin gorultulerini isitti. Bunlardan biri, digerinden borc indirmesini taleb ediyor, bir hususta da merhametli olmasini istiyor. Oburu de:
"Vallahi yapmam!" diyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarina gitti ve:
"Hanginiz, hayir yapmamak uzere Allah adina yemin etti?" dedi. Birisi:
"Benim ey Allah'in Resulu! (Borc indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun olsun (teklifini kabul ettim)" dedi."
Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakat 19, (1557).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:08

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1911 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden once yasayanlardan bir tuccar vardi. Halka borc verirdi. BorcIulari arasinda fakir gorurse hizmetcilerine: "Onun borcundan vazgeciverin, boylece AIIah'in da bizim gunahIarimizdan vazgececegini umariz" derdi. Allah da onun gunahlarindan vazgecti."
Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakaat 19, (1557); Nesai, Buyu 104, (7, 318).

1912 - Diger bir rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam hic hayir amelde bulunmadi. Ancak halka borc verir ve borcunu toplayan elcisine: "Kolay odeyecekten (zenginden) al, zor odeyecekten (fakirden) alma, vazgec Ola ki Allah da bizim gunahlarimizdan vazgecer" derdi. Allahu Teala hazretleri bunun uzerine: "Haydi senin gunahlarindan vazgectim" buyurdu."
Buhari, Buyu 18, Enbiya 50; Muslim, Musakat 31, (1562); Nesai, Buyu 104, (7, 318).

1913 - Ebu Katade (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, Ebu Katade, bir boclusunu (para taleb etmek uzere) aramisti. O, kendisinden gizlendi. Bilahare adami buldu. Ancak:"Dardayim" dedi. Bunun uzerine:
"Allah'a yemin eder misin?" diye sordu. Borclu:
"Vallahi" diye yemin etti. Ebu Katade:
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, "Kim Allah'in kendisini kiyamet gununun sikintisindan kurtarmasini isterse darda olana nefes aldirsin veya tamamen bagislayiversin" dedigini isittim" dedi."
Muslim, Kasame 32, (1563).

1914 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'da bir adamin (parasi odenmemis) bir devesi vardi. Borcunu istemeye geldi. Bu sirada kaba sozler sarfetti, hatta Ashab'tan bazilari haddini bildirmek istedi. Ancak Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna meydan vermeyip:
"Birakin onu! Hak sahibinin konusma hakki vardir" buyurdu, sonra da:
"Devesini verin!" diye emretti, (ilgililer) devesini aradilarsa da bulamadilar. Fakat onunkinden daha degerli bir deve buldular. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bunu verin" dedi. Adam: "Bana borcunu tam odedin, Allah da sana odesin" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"En hayirliniz, borcunu en iyi odeyendir!" buyurdu."
Buhari, Istikraz, 4, 6, 7,13, Vekalet 5, 6, Hibe 23, 25; Muslim, Musakat 118-122, (1600-1601), Timizi, Buyu 75, (1316, 1317 Nesai Buyu 64, (7, 291)

1915 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazini kildirivermesi icin bir adam(in cenazesi) getirildi. Aleyhissalatu vesselam:
"Onun uzerinde borc var, arkadasinizin namazini siz kilin!" buyurdu. Ben:
"(Borc) benim uzerime olsun, ey Allah'in Resulu" dedim.
"Sadakatle mi ?" dedi.
"Sadakatle!" dedim. Bunun uzerine cenazenin namazini kildi."
Tirmizi, Cenaiz 69, (1069); Nesai, Cenaiz 67, (4, 65).

KITABU'Z-ZIKR

1916 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in, yollarda dolasip zikredenleri arastiran melekleri vardir. AIIahu Tealayi zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini "Aradiginiza gelin!" diye cagirirlar. (Hepsi gelip) onlari kanatlariyla kusatarak dunya semasina kadar arayi doldururlar. Allah, -onlari en iyi bilen oldugu halde- meleklere sorar:
"Kullarim ne diyorlar?"
"Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmid okuyorlar.
Sana tazim (temcid) ediyorlar" derler. Rabb Teala sormaya devam eder:
"Onlar beni gorduler mi?"
"Hayir!" derler.
"Ya gorselerdi ne yaparlardi?"
"Eger seni gorselerdi ibadette cok daha ileri giderler; cok daha fazla ta'zim, cok daha fazla tesbihde bulunurlardi" derler. Allah tekrar sorar:
"Onlar ne istiyorlar?"
"Senden, derler, cennet istiyorlar."
"Cenneti gorduler mi?" der.
"Hayir ey Rabbimiz!" derler.
"Yagorselerdi ne yaparlardi?" der.
"Eger gorselerdi, derler, cennet icin daha cok hirs gosterirler, onu daha israrla isterler, ona daha cok ragbet gosterirlerdi." AIlah Teala sormaya devam eder:
"Neden istiaze ediyorlar?"
"Cehennemden istiaze ediyorlar" derler.
"Onu gorduler mi ?" der.
"Hàyir Rabbimiz, gormediler!" derler.
"Yagorselerdi ne yaparlardi?" der.
"Eger cehennemi gorselerdi ondan daha siddetli kacarlar, daha siddetli korkarlardi" derler. Bunun uzerini Rabb Teala sunu soyler:
"Sizi sahid kiliyorum, onlari affettim!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozune devamla sunu anlatti:
"Onlardan bir melek der ki: "Bunlarin arasinda falanca gunahkar kul dahi var. Bu onlardan degil. O baska bir maksadla ugramisti, oturuverdi." Allah Teala.. "Onu da affettim, onlar oyle bir cemaat ki onlarla oturanlar da onlar sayesinde bedbaht olmazlar" buyurur."
Buhari, Daavat 66, Muslim, Zikr 25, (2689); Tirmizi, Daavat 140, (3595).

1917 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir yere oturur ve orada Allah'i zikretmez (ve hic zikretmeden kalkar) ise AIIah'tan ona bir noksanlik vardir. Kim bir yere yatar, orada AIIah'i zikretmezse, ona AIIah'tan bir noksanlik vardir. Kim bir muddet yurur ve bu esnada Allah'i zikretmese, Allah'tan ona bir noksanlik vardir."
Ebu Davud Edeb 31. (4856) 107,(5059); Tirmizi, Daavat 8, (3377); Hadisin metni Ebu Davud'a aittir. Sondaki ziyade Ibnu Hibban'in Mevarid'inden alinmadir (2319).

1918 - Ebu Muslim eI-Egarr (rahimehullah) diyor ki: "Ben sehadet ederim ki Ebu Hureyre ve Ebu Said (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigine sehadet ettiler: "Bir cemaat oturup Allah'i zikrederse, mutlaka melekler etraflarini sarar, AIlah'in rahmeti onlari burur, ustlerine sekine iner ve Allah onlari yaninda bulunan (buyuk melek)lere anar."
Muslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavat 7, (3375).

1919 - Hz. Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Icerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile icerisinde AIIah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile olunun misali gibidir."
Buhari, Daavat 66; Muslim, Salatu'l-Musafirin 211, (779).

1920 - Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri diyor ki: "Kulum, hakkimda nasil bir zan yuruturse ben oyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni icinden gecirirse, ben de onu icimden geciririm. O, beni bir cemaat icerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayirli bir cemaatte anarim. O, bana bir karis yaklasirsa ben ona bir arsin yaklasirim. O bana bir arsin yaklasirsa, ben ona bir kulac yaklasirim. O bana yuruyerek gelirse ben ona kosarak giderim."
Buhari, Tevhid 50; Muslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Daavat 142, (3598)

KaRdeLeN 10 January 2009 21:09

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1921 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yatagina temiz (abdestli) olarak girer ue uyku bastirincaya kadar AIIah'i zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanip da AIIah'tan dunya veya ahiret hayirlarindan bir sey isterse AIIah Teala, istedigini mutlaka ona verir."
Tirmizi, Daavat 100, (3525).

1922 - Hz. Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kul, kendini Allah'in azabindan kurtarmada zikrullahtan daha muessir bir ameli islememistir."
Muvatta, Kur'an 24, (1, 11); Tirmizi, Daavat 6, (3374); Ibnu Mace, Edeb 53, (3790).

KESIM ADABI VE YASAKLARI

1923 - Seddad Ibnu Evs (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "AIIah Teala hazretleri, her seyde iyiligi emretmistir. Oyleyse oldurdugunuz zaman oldurmeyi iyi yapin. Kesecek olursaniz kesmeyi iyi yapin. Bicagin agzini bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin."
Muslim, Sayd 57, (1955); Tirmizi, Diyat 14, (1409); Ebu Davud, Edahi 12, (2815); Nesai, Dahaya 22, (7, 227); Ibnu Mace, Zebaih 3, (3170).

1924 - Ebu Hureyre ve Ibnu Abbas (radiyallahu anhum) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) seytan kurbanindan (serita) men etti." Dendi ki serita, bogazindan sadece deri kisminin kesilip, boyun damari kesilmeden olmeye terkedilen (kurbanlik) hayvandir."
Ebu Davud, Edahi 17, (2826).

1925 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "(Hayvani keserken) besmele cekmeyi bir kimse unutmussa bunun bir mahzuru yoktur. Ancak kasden terketmis ise, kesilen yenilmez."
Rezin'in ilavesidir.

1926 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haksiz yere bir kus veya daha kucuk bir hayvan olduren insana Allah mutlaka onun hesabini soracaktir." Kendisine: "Onun hakki da nedir?" diye sorulunca:
"Onu keser ve yer. Basini kesip atmaz!" diye cevap verdi."
Nesai, Sayd 34, (7, 239).

1927 - Ebu Vakid (radiyallahu anh) anlatiyor: "ResuIuIIah (aleyhissalatu vesselam) Medineye geldigi zaman, Medineliler, (diri olan) devenin horgucunu kesiyorlar ve koyunlarin da kuyruklarini kopariyorlar ve bunIari yiyorlardi.
Bu durum uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayvan diri iken ondan her ne kesilmis ise, bu meyte (lase) hukmundedir, yenilmez" dedi."
Tirmizi, Et'ime 4, (1480); Ebu Davud, Sayd 3, (2858); Ibnu Mace, Sayd 8, (3216).

KESIS SEKLI VE YERI

1928 - Ebu'l- Usera Usame Ibnu Malik Ibnu Kahtam babasindan anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, kesme isi sadece bogazdan ve girtlaktan (lebbe) degil midir, (hayvanin baska yerinden de olur mu?)"
Su cevabi verdi: "(Mizragini hayvanin) dizine saplarsan sana o da kifayet eder." Tirmizi: "Bu, zaruret haline mahsustur" der.
Ebu Davud da: "Bu, (yuksekten) dusen bir hayvanin kesimiyle ilgilidir" demistir.
Tirmizi, Et'ime 5, (1481); Ebu Davud, Edahi 16, (2825), Nesai, Dahaya 25, (7, 228).

1929 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdular ki: "Elinde (tasarrufunda) oldugu halde (normal kesisten) seni aciz birakan sey av gibidir."
(Yine Ibnu Abbas), kuyuya dusen bir deve hakkinda: "Neresinden gucun yeterse kes!" demistir. Hz. Ali, Ibnu Omer ve Hz. Aise (radiyallahu anhum) de bu goruste idiler.
Ibnu Abbas, Ibnu Omer ve Enes (radiyallahu anhum): "Bogazdan kesmeye baslayinca (acele sebebiyle) basi kopuverse bunda bir beis yok. Ancak, ense tarafindan kesilmisse yenmez, bas kopsa da kopmasa da farketmez" demistir.
Buhari, Zebaih 23, (Bir babin basliginda zikretmistir).

1930 - El-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorularak dendi ki: "Biz deve, sigir ve davari, karinlarinda cenin oldugu halde bogazliyoruz. Cenini yiyelim mi, atalim mi?"
Su cevabi verdi:
"Dilerseniz yiyin. Zira onlarin tezkiyesi (temiz ve helal olmalari) annelerinin tezkiyesine tabidir."
Ebu Davud, Edahi 18, (2827); Tirmizi, Et'ime 2, (1476).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:09

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1931 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Bir deve kesildigi zaman karnindaki yavrunun tezkiyesi, devenin tezkiyesine tabidir, yeter ki yavrunun hilkati (butun uzuvlarinin cikmasiyla) tamamlanmis, tuyleri de bitmis olsun. Yavru annenin karnindan cikinca (yine de hemen) kesilir, ta ki icteki kan ciksin."
Muvatta, Zebaih 8, (2, 490).

KESME ALETI

1932 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir seferde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte idik. (Bu esnada) bir deve huysuzluk edip kacti. Pesine dustuler. Ama takipcileri yordu. Bir adam deveye bir ok gonderdi. Derken Allah (c.c.) onu durdurdu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bu hayvanlarin kackinlari var, tipki vahsi kackinlar gibi. Onlardan biri size galebe calacak olursa, ona boyle davranin!" dedi. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, biz yarin dusmanla karsilasacagiz, yanimizda (hayvan kesecek) bir bicagimiz yok. (Hin-i hacette) kamisla keselim mi?" diye sordum. Bana:
"Bolca kani akitilan ve uzerine Allah'in ismi zikredilenin etini yeyiniz. Dis ve tirnak(la kesmek caiz) degildir. Size (bunun sebebini) soyleyecegim; "Dis kemiktir, tirnak ise, Habeslilerin bicagidir."
Buhari, Sirket 3, 16, Cihad 191, Zebaih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Muslim, Edahi 21, (1968); Tirmizi, Ahkam 5, (1491,1492); Ebu Davud, Edahi 15, (2821); Nesai, Dahaya 20, 21, 26, (7, 226, 227).

1933 - Nafi'nin anlattigina gore, Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh)'in bir oglundan, Ibnu Omer'e anlatirken sunlari isitmistir: "Babasi kendisine haber vermistir ki: Davar guden cariyeleri, bir koyunun olmek uzere oldugunu gormus, derhal bir tas kirarak, onunla koyunu kesmistir. Babasi ailesine: "Ondan yemeyin. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorayim" demis ve sormustur. Resulullah(aleyhissalatu vesselam) yemelerini emretmistir."
Buhari, Zebaih 18,19, Vekalet 4; Muvatta, Zebaih 4, (2, 489).

1934 - Hz. Càbir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kavmimden biri bir veya iki tavsan avladi. Bunlari tasla kesti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan soruncaya kadar asti. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) yemesini emretti."
Tirmizi, Zebaih 1, (1472).

1935 - Ata Ibnu Yesar, Beni Hariseli bir adamdan rivayet eder ki: "Bu zat bir sagmal deveyi gutmekte iken olmek uzere oldugunu farkeder. Beraberinde, hayvani kesebilecek bir sey de bulamaz. Eline gecirdigi bir kazigi devenin ummugune saplar, kanini akitir. Sonra durumu Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'a haber verir. Efendimiz yemesini soyler."
Muvatta, Zebaih 3, (2, 489); Ebu Davud, Edahi 15, (1823); Nesai, Dahaya 19, (7, 226).

1936 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kurt bir koyunu dislemisti, derhal keskin bir tasla kestiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yenmesine ruhsat verdi."
Nesai, Dahaya 18, (7, 225).

YENMESI YASAK OLAN KESILMISLER

1937 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soruldu: "Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele cekilip cekilmedigini bilmiyoruz, ne yapalim?"
"Siz besmele cekin, yiyin!" cevabini verdi."
Buhari, Sayd 21, Buyu 5, Tevhid 13; Muvatta, Zebaih 1, (2, 488); Ebu Davud, Edahi 19, (2829); Nesai, Dahaya 39, (7, 237).

1938 - Ebu'd Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mucesseme'nin yenmesini yasakladi. Mucesseme ok atislarinda hedef olarak kullanilan hayvandir. Keza halisanin yenmesini de yasakladi. Halisa, kurdun kacirdigi, fakat ondan kurtarilan hayvandir."
Tirmizi, Et'ime 1, (1473).
Bir rivayetin "Ok atislarina hedef olarak kullanilan hayvan" ibaresine kadar olan kismi Tirmizi'de gelmistir. Gerisi Rezin'in ilavesidir.

1939 - Zuhri (rahimehullah) diyor ki: "Arap Hiristiyanlarinin kestiklerini yemekte bir beis yoktur. Ancak, Allah'tan baska birisinin adini andigini isitirsen o zaman kestigini yeme. Isitmemis isen, (bu durumda vehimlenme), cunku Allah, onlarin kufrunu bildigi halde kestiklerini helal kilmistir."
Hz. Ali'den de bu manada rivayet yapilmistir.
Rezin ilavesidir. Bu ilave rivayet, Buhari'nin Kitabu'z-Zebaih'de bab basliginda kaydedilmistir.

DUNYANIN ZEMMI VE KOTULENMESI

1940 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minbere oturdu, biz de etrafinda yerlerimizi aldik. Buyurdular ki:
"Sizin icin korktugum seylerden biri, dunyanin sus ve guzelliklerinin sizlere acilmasidir!"
Bir adam (araya girerek soze karisti ve):
"Yani (nail olacagimiz) hayir, ser mi getirecek?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu soru uzerine sukut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resulullah'in sozunu kesip, onunla konusmaya kalkiyorsun? O sana konusmuyor ki!.." diye payliyanlar oldu). Gorduk ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali acilmis, yuzundeki terleri silmekte idi.
"Su soru soran nerede?" diye soze basladi. Ve sanki adami (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sozlerine soyle devam etti:
"Muhakkak ki, hayir, ser getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasinda, ya catlatarak olduren ya da olume yaklastiran bitki de var. Yalniz yesil ot yiyen hayvanlar mustesna. Zira bunlar yeyip bogurleri sisince gunese karsi dururlar. (Gevis getirirler), akitirlar ve rahatca defi hacet yaparlar, sonra tekrar donup yayilirlar.
Suphesiz ki, bu mal hostur, tatlidir. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malin Musluman sahibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden alan, yedigi halde doymayan kimse gibidir. O mal, kiyamet gunu aleyhinde sahidlik yapacaktir."
Buhari, Zekat 47, Cum'a 28, Cihad 37, Rikak 7; Muslim Zekat 123, (1052); Nesai, Zekat 81, (5, 90).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:10

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1941 - Yine Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya tatli ve hostur. AIIah sizi ona varis kilacak ve nasil hareket edeceginize bakacaktir. Oyleyse dunyadan sakinin, kadindan da sakinin! Zira Beni Israil'in iIk fitnesi kadin yuzunden cikmistir."
Muslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); Ibnu Mace, Fiten 19, (4000).
Muslim'in bir rivayetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadindan daha zararli bir fitne birakmadim" buyurulmustur."

1942 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya meI'undur, icindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardimci olanlarla alim veya muteallim haric."
Tirnizi, Zuhd 14, (2323); Ibnu Mace, Zuhd 3, (4112).

1943 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya, mu'mine hapishane, kafire cennettir."
Muslim, Zuhd 1, (2956); Tirmizi, Zuhd 16, (2325).

1944 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Dunya sevgisi her cesit hatali davranislarin basidir. Bir seye olan sevgin seni kor ve sagir yapar."
Rezin ilavesidir. Beyhaki Suabu'l-Iman'da kaydetmistir. Hadisin ikinci yarisi Ebu Davud'da tahric edilmistir. Edep 125, (5150).

1945 - Ibnu Mes'ud (radiyalllahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina girmistir. Onu bir hasir orgunun uzerinde uyumus buldum. Hasir, (vucudunun acik olan) yan taraflarinda izler birakmisti.
"Ey Allah'in Resulu dedim, sana bir yaygi te'min etsek de hasirin ustune sersek, onun sertligine karsi sizi korusa!"
"Ben kim, dunya kim. Dunya iIe benim misalim, bir agacin altinda golgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."
Tirmizi, Zuhd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soyledi..

1946 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Eger dunya Allah nazarinda sivri sinegin kanadi kadar bir deger tasisaydi tek bir kafire ondan bir yudum su icirmezdi."
Tirmizi, Zuhd 13, (2321); Ibnu Mace, Zuhd 11, (2410).

1947 - Katade Ibnu Nu'man (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dunyadan korur. Tipki sizden birinin hastasina suyu yasaklamasi gibi."
Tirmizi, Tibb 1, (2037).

1948 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyalllahu anh) buyurdular ki: "Dunya arkasini donmus gidiyor, ahiret ise yonelmis geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatlari var. Sizler ahiretin evlatlari olun. Sakin dunyanin evlatlari olmayin. Zira bugun amel var hesap yok, yarin ise hesap var amel yok."
Rezin tahric etmistik. Buhari, muallak (senetsiz) olarak kaydetmistir. (ftikak 4).

YERYUZUNDEKI BAZI YERLERIN ZEMMI

1949 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) Hicr'a ugradigi zaman: "Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onlarin maruz kaldigi musibetin size de gelmesi korkusuyla aglayarak girin!" dedi. Sonra basini (ridasiyla) ortup yuruyusunu hizlandirdi ve vadiyi gecinceye kadar bu hal uzere devam etti."
Buhari, Enbiya 7, Mesacid 53, Megazi 80, Tefsir, Hicr 2; Muslim, Zuhd 38-40, (2980).

1950 - Buhari ve Muslim'de yine Ibnu Omer anlatiyor: "Halk, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hicr'a Semud kavminin yurduna inince, kuyularindan su aldilar ve onunla hamurlari develere yem yapmalarini emretti. Ayrica, Hz. Salih'in devesinin su ictigi kuyudan su almalarini emretti."
Buhari, Enbiya 17; Muslim, Zuhd 40, (2981).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:10

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1951 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatayor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eger sen oraya ugrar veya ona girersen, oranin corak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanastigi limanindan, carsisindan, umerasinin kapilarindan sakinasin!
Sana oranin gunese acik yerlerini (daglari) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal sekilde aksama erdigi halde, sabaha maymun ve hinzirlar olarak cikacak."
Ebu Davud, Melahim 10, (4307).

1952 - Imam Malik'e ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) Irak'a cikmak istemisti. Kà'bu'l-Ahbar kendisine dedi ki:
"Ey mu'minlerin emiri! cikma, zira sihrin -veya serrin- onda dokuzu oradadir. Cinlerin fasiklari da oradadir. Devasiz hastalik da oradadir." (Malik der ki):
"Bununla dini helaki kasteder."
Muvatta, Isti'zan 30, (2, 975); Imam Malik, bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir.

MERHAMETLI OLMAYA TESVIK

1953 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Oyleyse, sizler yeryuzundekilere karsi merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalik bagi) Rahman'dan bir bagdir. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bagi) kurar, kim de koparirsa, Allah da ondan (rahmet bagini) koparir."
Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebu Davud, Edeb 66, (4941).

1954 - Hz. Cerir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.
Buhari, Tevhid 2, Edeb 27; Muslim, Fedail 66, (2319); Tirmizi, Birr 16, (1923).

1955 - Ebu Davud ve Tirmizi'de Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den gelen bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Merhamet; ancak saki'nin (ebedi husrana ugrayanin) kalbinden cikarilabilir."
Tirmizi, Birr 16, (1924); Ebu Davud, Edeb 66, (4942).

1956 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aIeyhissalatu vesselam) (bir gun), Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma)'yi opmus idi. Bu sirada yaninda bulunan Akra' Ibnu Habis, (sanki bunu tuhaf karsiladi vehttp://www.geldegirme.com/forum/imag...lies/smile.gif "Benim on tane cocugum var. Fakat onlardan hicbirini opmedim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona bakip:
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez" buyurdu."
Buhari, Edeb 18, Muslim, Fedail 65, (2318); Tirmizi, Birr 12, (1912); Ebu Davud, Edeb 156, (5218).
Rezin ilave etti: "(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu da soyledi:"Allah siz(in kalbiniz)den merhameti cikardi ise ben ne yapabilirim?"

ALLAH'IN RAHMETI

1957 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah celle sanuhu mahlukatin olmasina hukmettigi zaman -Muslim'in rivayetinde: "Allah mahlukati yarattigi zaman"- yaninda bulunan, Ars'in gerisindeki bir kitaba sunu yazdi: "Muhakkak ki rahmetim gazabima galebe calmistir."
Buhari, Tevhid 15, 22, 28, 55, Bedi'ul'-Halk 1; Muslim, Tevbe 14, (2751); Tirmizi, Daavat 109, (3537).)
Buhari nin bir diger rivayetinde: "Rahmetim gazabima galebe caldi" denmistir.
Buhari ve Muslim'in bir rivayetlerinde: "(Rahmetim) gazabimi gecti" denmistir.

1958 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) buyurdular ki: "Allah rahmeti yuz parcaya boldu. Bundan doksandokuz parcayi kendine ayirdi. Yer yuzune geri kalan bir cuzu indirdi. (Bunu da -cin, insan ve hayvan mahlukati arasinda taksim etti.) Bu tek cuz(den nasibine dusen pay sebebiyledir ki mahlukat birbirlerine karsi merhametli davranir. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endisesiyle ayagini bu sayede kaldirir."
Buhari, Edeb 19, Rikak 19, Muslim 17, (2752); Tirmizi, Daavat 107-108, (3535-3536).

1959 - Selmanu'l-Farisi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIlah'in yuz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlukat kendi aralarinda birbirlerine merhamet gosterirler. Doksandokuz rahmet de Kiyamet gunu icindir."
Muslim, Tevbe 20, (2753).

1960 - Yine Muslim'de gelen bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam)]: "Allah, arz ve semayi yarattigi gun, yuz rahmet yaratti. Her bir rahmet goklerle yer arasini dolduracak kadardir. Ondan yeryuzune tek bir rahmet indirmistir. Iste anne, yavrusuna bununla sefkat eder. Vahsi hayvanlar ve kuslar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kiyamet gunu geldigi vakit Allah, rahmetine bunu da ilave ederek (tekrar yuze) tamamlayacaktir."
Muslim, Tevbe 21, (2753).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:10

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1961 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir grup esir getirilmisti. Iclerinde bir kadin vardi, gogusleri sutle dolu idi. Bu kadin (saga sola) kosuyor, esirler arasinda bir cocuk buldugu zaman onu yakalayip kucakliyor, gogsune bastiriyor ve emziriyordu. (Dikkatleri ceken bu manzara karsisinda), aleyhissalatu vesselam:
"Bu kadinin, cocugunu atese atacagina kanaatiniz olur mu?" dedi. Bizler:
"Hayir!" diye cevap verince:
"(Bilin ki), Allah'in kullarina olan rahmeti, bu kadinin cocuguna olan sefkatinden fazladir" buyurdu."
Buhari, Edeb 18; Muslim, Tevbe 22, (2754).

HAYVANLARA MERHAMET

1962 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam yolda, yururken susadi ve susuzlugu artti. Derken bir kuyuya rastladi. Icine inip susuzlugunu giderdi. Cikinca susuzluktan soluyup topragi yemekte olan bir kopek gordu. Adam kendi kendine: "Bu kopek de benim gibi susamis" deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup agziyla tutarak disari cikti ve kopegi suladi. Allah onun bu davranisindan memnun kaldi ve gunahlarini affetti."
Resulullah'in yanindakilerden bazilari:
"Ey Allah'in Resulu! Yani bize hayvanlar (a yaptigimiz iyilikler) icin de ucret mi var?" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Evet! Her "yas ciger" (sahibi) icin bir ucret vardir" buyurdu."
Buhari, Sirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27; Muslim, Selam 153, (2244); Muvatta, Sifatu'n Nebi 23, (2, 929-930); Ebu Davud, Cihad 47, (2550).

1963 - Bir diger rivayette soyle denmistir: "Fahise bir kadin, sicak bir gunde, bir kuyunun etrafinda donen bir kopek gordu, susuzluktan dilini cikarmis soluyordu. Kadincagiz mestini cikararak (onunla su cekip kopegi suladi). Bu sebeple kadin magfret olundu."
Muslim, Tevbe 155, (2245).

1964 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kadin, eve hapsettigi bir kedi yuzunden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemis, yeryuzunun haseratindan yemeye de salmamisti."
Buhari, Bed'u'l-Halk 17, Sirb 9, Enbiya 50; Muslim, Birr 151, (2242).

1965 - Abdullah Ibnu Cafer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'in kaza-i hacet yaparken geri tarafindan istitar (perdelenme) icin en ziyade tercih ettigi sutre, bir bina veya bir hurma kumesi idi. Bir seferinde Ensardan bir zatin bahcesine girdi. Orada bir deve vardi. Deve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gorunce inledi ve gozlerinden yaslar akti. Aleyhissalatu vesselam deveye yaklasti ve gozyaslarini sildi. Hayvan sakinlesti.
"Bu devenin sahibi kim?" diye sorarak ilgi gosterdi. Ensar'dan bir genc:
"O bana aittir ey Allah'in Resulu!" deyip ortaya cikinca Hz. Peygamber onu payladi:
"Allah'in sana mulk kildigi bu deve hakkinda AIIah'tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana sikayette bulundu. Sen bunu aciktiriyor ve fazla calistirarak da yoruyormussun."
Ebu Davud, Cihad 47, (2549).

1966 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvanlarinizin sirtini minberler yerine koymayin. Surasi muhakkak ki tek basiniza guclukle gidebileceginiz bir yere sizi goturmeleri icin AIIah onlari sizlere musahhar (hizmetci) kildi. Arzi da sizin (durma yeriniz) kildi, oyleyse ihtiyaclarinizi (duran hayvaninin sirtinda degil) arz uzerinde gorun."
Ebu Davud, Cihad 61, (2567).

1967 - Abdurrahman Ibnu Abdullah, babasi Abdurrahman (radiyallahu anh)'dan rivayet eder ki soyle demistir: "Biz bir seferde Resulullah(aleyhissalatu vesselam) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyaci icin yanimizdan ayrildi. O sirada hummara denen bir kus gorduk, iki tane de yavrusu vardi. (Kus kacti) yavrularini aldik. Kuscagiz etrafimiza yaklasip cirpinmaya, kanatlarini cirpip havada inip cikmaya basladi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz gelince:
"Kim bu zavallinin yavrusunu alip onu izdiraba atti? Yavrusunu geri verin!" diye emretti. Bir ara, atese verdigimiz bir karinca yuvasi gordu.
"Kim yakti bunu?" diye sordu.
"Biz!" dedik.
"Atesle azab vermek sadece atesin Rabbine hastir" buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 122, (2675), Edeb,176, (5268).

1968 - Muhammed Ibnu Ishak kendisine Ebu Manzur denen Samli bir zattan naklediyor, bu da amcasindan, o da Hadir'in kardesi Amiru'r-Ram'dan nakletmistir. Amir der ki: "Bizim icin bayraklar ve sancaklar yukseltildigi zaman memleketimizde idik. Ben: "Bu nedir?" diye sordum.
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sancagi!" dediler. Yanina gittim. Bir agacin altinda oturuyordu. Ashabi da etrafini sarmisti. Ben de yanlarina oturdum. Bir ara Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hastaliklardan ve dertlerden bahsedip dedi ki:
"Mu'mine bir hastalik gelir, sonra da Allah ona sifa verirse, bu hastalik onun gecmis gunahlarina kefaret, geri kalan hayati icin de bir ogut olur. Sayet munafik hastalanir, sonra da afiyet verilirse o, sahibi tarafindan baglanip sonra da saliverilen fakat nicin baglandigini, nicin saliverildigini bilmeyen bir deve gibidir."
Aleyhissalatu vesselam'in etrafinda oturanlardan biri:
"Ey Allah'in ResuIu, eskam (hastaliklar) nedir? Ben asla hic hastalanmadim?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kalk! sen bizden degilsin" buyurdu."
Ebu Davud, Cenaiz 1, (3089).

1969 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Peygamberlerden birini bir karinca isirdi. O da (ofkelenerek) karincanin yuvasinin yakilmasini emretti ve yakildi. Allah Teala Hazretleri ona soyle vahyetti: "Seni bir karinca isirmisken, sen tesbih eden bir ummeti yaktin."
Buhari, Cihad 152, Bed'u'l-Halk 14; Muslim, Selam 148, (2241); Ebu Davud, Edeb 176, (5265); Nesai, Sayd 38, (7, 210, 211).

RIFK

1970 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rifk bir seye girdimi onu mutlaka tezyin eder, bir seyden de cikarildi mi onu mutlaka kusurlu kilar."
Muslim, Birr 78, (2594); Ebu Davud, Cihad 1, (2578), Edeb 11 (4808).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:11

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1971 - Hz. Aise (radiyallahu anha) bir baska rivayette sunu soyler: "Kendisinde dikbaslilik olan bir deveye bindim. (Hircinlik etmeye baslayinca ileri-geri surmeye basladim. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Rifkla, tatlilikla davran! diye mudahale etti..."
Muslim, Birr 79, (2594).

1972 - Cerir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kimse yumusak davranmaktan mahrum ise hayrin tamamindan mahrumdur."
Muslim, Birr 75, (2592).

1973 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) herhangi bir isi icin bir adam gonderse su tembihte bulunurdu: "Sevindirin, nefret ettirmeyin, kolaylastirin, zorlastirmayin."
Ebu Davud, Edep 20, (4835); Muslim, Cihad 6, (1737).

REHIN

1974 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rehin (olarak birakilan hayvan)a, nafakasi mukabilinde binilir. Sagmal hayvan rehin birakilmissa sutu, nafakasi mukabilinde icilir. Nafaka, binen ve sutunu icen uzerinedir."
Buhari, Rehn 4, Tirmizi, Buyu 4, (1254); Ebu Davud, Buyu 78, (3526).

1975 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rehin kapanmaz."
Muvatta, Akdiye 13, (2, 728).

1976 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir yahudiden, veresiye yiyecek satin aldi. Rehin olarak zirhini verdi."
Buhari, Rehn 2, 5, Buyu 14, 33, 88, Silm 5, 6, Istikraz 1, Cihad 89, Megazi 85; Muslim, Musakat 124, (1603); Nesai, Buyu 58, 87, (7, 288, 303).

RIYA

1977 - Sufeyyu'l-Esmai, Hz. Ebu Hureyre'den naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu iIk cagrilacaklar, Kur'an-i ezberleyen biri, Allah yolunda oldurulen biri ve bir de cok mali olan biridir. Allah Teala Hazretleri Kur'an okuyana:
"Ben Resulume inzal buyurdugum seyi sana ogretmedim mi?" diye soracak. Adam:
"Evet ya Rabbi!" diyecek.
"Bildiklerinle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teala tekrar soracak. Adam:
"Ben onu gunduz ve gece boyunca okurdum" diyecek. AlIahu Teala Hazretleri:
"Yalan soyluyorsun!" diyecek. Melekler de ona:
"Yalan soyluyorsun!" diye cikisacaklar. Allahu Teala Hazretleri ona:
"Bilakis sen, "Falanca Kur'an okuyor" densin diye okudun ve bu da soylendi" der.
Sonra, mal sahibi getirilir. Allah Teala Hazretleri:
"Ben sana bolca mal vermedim mi? Hatta o kadar bol verdim ki, kimseye muhtac olmadin?" der. Zengin adam, "Evet ya Rabbi" der.
"Sana verdigimle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teala sorar. Adam:
"Sila-i rahimde bulunur ve tasadduk ederdim" der. Allahu Teala Hazretleri:
"Bilakis sen: "Falanca comerttir" desinler diye bunu yaptin ve bu da denildi" der.
Sonra Allah yolunda oldurulen getirilir. Allah Teala Hazretleri:
"Nicin olduruldun?" diye sorar. Adam:
"Senin yolunda cihadla emrolundum. Ben de oldurulunceye kadar savastim" der. Hakk Teala ona:
"Yalan soyluyorsun!" der. Ona melekler de:
"Yalan soyluyorsun!" diye cikisirlar. Allah Teala Hazretleri ona tekrar:
"Bilakis sen: "Falanca cesurdur" desinler diye dusundun ve bu da soylendi" buyurur. Sonra (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Hureyre'nin dizine vurup):
"Ey Ebu Hureyre! Bu uc kimse, Kiyamet gunu, cehennemin, aleyhlerinde kabaracagi Allah'in ilk uc mahlukudur!" dedi."
Sufey der ki: "Ben Ebu Hureyre'den aldigim bu hadisi, Hz. Muaviye'ye haber verdim.Bunun uzerine: "Boylelerine bu muamele yapilirsa, insanlarin geri kalanlarina neler yapilir?" dedi ve Hz. Muaviye Siddetli bir aglayisla aglamaya basladi, oyle ki helak olacagini zannettim. Derken bir muddet sonra kendine geldi, yuzundeki (gozyaslarini) sildi. Ve sunlari soyledi:
"Allah ve Onun Resulu dogru soylediler: "Dunya hayatini ve onun zinetini isteyenlere, orada islediklerinin karsiligini tastamam veririz. Onlar orada bir eksiklige de ugratilmazlar. Iste ahirette onlara atesten baska bir sey yoktur. Isledikleri seyler orada bosa gitmistir. Zaten yapmakta olduklari da batildir" (Hud 15-16).
Muslim, Imaret 152, (1905); Tirmizi, Zuhd 48, (2383); Nesai, Cihad 22, (6, 23, 24).

1978 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim alim gecinmek, sefihlerle munazara yapmak ve halkin dikkatlerini kendine cekmek gibi maksadlarla ilim ogrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar."
Tirmizi, Ilm 6, (2656).

1979 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun: "Huzun kuyusundan Allah'a siginin!" buyurdular. Oradakiler:
"Ey Allah'in Resulu! Huzun kuyusu da nedir?" diye sordular.
"O, dedi, cehennemde bir vadidir; cehennem, o vadiden her gun yuz kere AIIah (c.c)'a siginma taleb eder."
"Ey Allah'in Resulu! denildi, oraya kimler girecek?"
"Oraya dedi, amellerinde riya yapan kurralar girecektir!..."
Tirmizi, Zuhd 48, (2384).

1980 - Ebu Hureyre ve Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ahir zamanda, dinle dunyayi taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi gorunup, onlari aldatmak) icin oyle bir yumusakliga burunurler ki koyun postu yanlarinda kaba kalir. Diller de baldan daha tatlidir. Ancak kalbleri kurtlarinkinden vahsidir. Cenab-i Hakk (bunlar icin) soyle diyecektir: "Beni aldatmaya mi calisiyorsunuz, yoksa bana karsi curete mi yelteniyorsunuz? Zat-i Akdesime yemin olsun, bunlar uzerine, kendilerinden cikacak oyle bir fitne gonderecegim ki, iclerinde halim olanlar bile saskina donecekler."
Tirmizi, Zuhd 60, (2406, 2407).

KaRdeLeN 10 January 2009 21:11

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
1981 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala Hazretleri diyor ki: "Ben ortaklarin sirkten en mustagni olaniyim. Kim bir amel yapar, buna benden baskasini da ortak kilarsa, onu ortagiyla basbasa birakirim."
Muslim, Zuhd 46, (2985).

1982 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den bir rivayete gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Kiyamet gununde, AIlah nazarinda en kotu olanlardan bir kismini da iki yuzlulerin teskil ettigini goreceksiniz. Bunlar bazilarina bir yuzle, diger bazilarina da baska bir yuzle giden insanlardir."
Buhari, Edeb 52; Muslim, Fedail 199, (2526); Muvatta, Kelam 21, (2, 991); Tirmizi, Birr 78, (2026); Ebu Davud, Edeb 39, (4872).

1983 - Ammar Ibnu Yasir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin dunyada iki yuzu varsa kiyamet gunu, atesten iki dili olacaktir."
Ebu Davud, Edeb 39, (4873).

1984 - Ebu Vail anlatiyor: "Hz. Usame (radiyallahu anh)'yi isittim diyordu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu bir adam getirilip atese atilir. Karnindaki barsaklari disari cikar. Onlari, esegin degirmen tasini donderdigi gibi donderir. Derken, cehennem ahalisi etrafinda toplanir ve: "Ey fulan, sen dunyada iken (bize) ma'rufu emderip, munkerden nehyetmiyor muydun?" derler. O: "Evet, ma'rufu emrederdim ama kendim yapmazdim, munkeri yasaklardim ama kendim yapardim" diye cevap verir."
Buhari, Bed'u'l-Halk 10, Fiten 17; Muslim, Zuhd 51, (2989).

ZEKATIN FARZIYYETI, TERKEDENIN GUNAHI

1985 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Muaz (radiyallahu anh)'i Yemen'e gonderdi. (Giderken) ona dedi ki:
"Sen EhI-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onlari davet edecegin iIk sey AIIah'a ibadet olsun. AIIah'i tanidilar mi, kendilerine AIIah'in zekati farz kilmis oldugunu, zenginlerinden alinip fakirlerine dagitilacagini onlara haber ver. Onlar buna da ittaat ederlerse kendilerinden zekati aI. Zekat alirken halkin (nazarlarinda) kiymetli olan mallarindan sakin. Mazlumun bedduasini almaktan kork. Zira AIIah'la bu beddua arasinda perde mevcut degildir.
Buhari, Zekat 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezalim 9, Megazi 60, Tevhid 1; Muslim, Iman 31, (19); Tirmizi, Zekat 6, (625); Ebu Davud, Zekat 4, (1584); Nesai, Zekat 46, (5, 55).

1986 - Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Cabir (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Deve, sigir veya davar sahibi olup da, bunlardaki Allah'in hakkini eda etmeyen herkese Kiyamet gunu, bu mallar, oldugundan daha cok ve mumkun oldugunca iri ve sisman olarak geleceklerdir. Adam, onlar icin, duz ve genis bir yere oturtulacak, hayvanlar bacaklari ve tabanlariyla onun uzerinden gececekler. Gecis sirasinda boynuzlariyla tosluyacaklar ve ayaklariyla ezecekler. Iclerinde boynuzsuz veya boynuzu kirik biri bulunmayacak. Bu sekilde sonuncusu da onun uzerinden gecince, birincisi ayni gecise tekrar baslayacak. Mahlukatin hesabi tamamlanip hukum verilinceye kadar bu haI devam edecek.
Keza "kenz'‚ (hazine) sahip olup da ondaki (AIIah'in) hakkini odemeyen herkese, Kiyamet gunu hazinesi, dazlak basli bir yilan olarak gelecek, agzini acip pesine dusecektir. Yilan yaklastikca adam ondan kacacak. Sonunda yilan ona:
"Gizledigin hazineni aI! Ben ondan mustagniyim!" diye bagirir. Adam, neticede yilandan kacma caresinin olmadigini anlayinca, elini agzina sokar. Yilan da onu, aygirin (alafi) kemirmesi gibi kemiriverecek."
Buhari, Zekat 3, Tefsir, Al-i Imran 14, Beraet 6, Hiyel 3; Muslim, Zekat 26, (987); Muvatta, Cihad 3, (2, 444); Ebu Davud, Zekat 32, (1658,1659,1660); Nesai, Zekat 2, 6, (5,12-14).

1987 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim malinin zekatini sevab umarak verirse, ona sevap verilir. Kim de zekatini vermezse biz zekati ve malin yarisini (cezali olarak, zorla) aliriz. Bu, Rabbimizin kesin kararlarindan biridir. Al-i Muhammed'e ondan bir hak yoktur."
Rezin tahric etmistir. Ebu Davud, Zekat 4, (1575); Nesai, Zekat 4, (5,15,16).

1988 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edince, ondan sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) halife secildi. Bunun uzerine bedevilerden bir kismi "irtidat" etti. (Hz. Ebu Bekir halife olarak onlarla savasmaya karar verince) Hz. Omer, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Insanlar lailaheillallah deyinceye kadar onlarla savasmaya emrolundum. Bunu soylediler mi, benden mallarini ve nefislerini korurlar. (Islam'in) hakki haric artik hesaplari da Allah'a kalmistir!" demis iken, sen nasil insanlarla savasirsin?" dedi. Hz. Ebu Bekir: "Allah'ayemin olsun, namazla zekatin arasini ayiranlarla savasacagim. Zira zekat, malin hakkidir. Vallahi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vermekte olduklari bir oglagi vermekten vazgecseler, onu almak icin onlarla savasacagim" dedi. Hz. Omer sonradan demistir ki: "Allah'a yemin ederim, anladim ki, Hz. Ebu Bekir'in bu gorusu, Allah'in savas meselesinde ona ilhamindan baska bir sey degildi. Iyice anladim ki, bu karar hakmis."
Buhari, I'tisam 2, Zekati, Istitabe 3; Muslim, Iman 32, (20); Muvatta, Zekat 30, (1, 269); Tirmizi, Iman 1, (2610); Ebu Davud, Zekat 1, (1556); Nesai, Zekat 3, (5,14).

MUSTEREK HADISLER

1989 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizi (ticari olmayan) atin ve kolenin zekatindan affettim. Oyle ise gumus paralarinizin zekatini verin. Bunun her kirk dirhemine bir dirhem vereceksiniz. Ancak yuz doksan dirheme zekat dusmez. Ikiyuz dirheme ulasti mi bes dirhem verilecektir."
Tirmizi, Zekat 3, (620); Ebu Davud, Zekat 4, (1574); Nesai, Zekat 18, (5, 37).

1990 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Hz. Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh), kendisini Bahreyn'e gonderdigi zaman, ona su gelecek talimati yazili olarak vermis ve altini da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muhru ile muhurlemisti. Muhure naksedilen yazi uc satir halinde idi. Bir satirda Muhammed, bir satirda Resul, bir satirda da Allah yazili idi. Mektup soyle idi: "Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muslumanlara farz kildigi ve Allah'in da Resulune emretmis oldugu zekat farizasidir. Muslumanlardan her kimden bu, usulunce taleb edilirse, derhal vermelidir. Kimden de belirtilenden fazlasi istenirse vermesin:
1) 24 ve daha asagi miktardaki deve icin koyun olarak vacib zekat, her bes devede bir koyundur.
2) 25'e ulasti mi, 35'e kadar, disi bir bintu mehaz (ikinci seneye basan disi deve); eger bintu mehaz yoksa, bir ibnu lebun (ikisine basan erkek deve).
3) 36'ya ulasti mi 45'e kadar, bir disi bintu lebun (uc yasina basan disi deve).
4) 46'ya ulasti mi 60'akadar, erkek devenin asacagi bir disi deve Tarukatu'l-fahl).
5) 61'e ulasti mi 75'e kadar, bir ceza'a(bes yasina basan bir deve).
6) 71'e ulasti mi 90'akadar iki bintu lebun.
7) 91'e ulasti mi 120'ye kadar, erkek devenin asacagi iki hikka (dordune basan deve).
icon_cool.gif 120'yi asinca, her kirk icin bir bintu lebun.
9) Her 50'de, bir hikka.
10) Sadece 4 devesi olana zekat dusmez, sahibi nafile olarak verirse o baska.
11) 5 devesi olana bir koyun duser.
12) Koyunun zekati saime olanlardan alinir. (Saime kirda otlatilan hayvana denir.) Saime koyun 40'a ulasti mi 120'ye kadar, bir koyun alinir.
13) 120'yi gecti mi 200'e kadar, iki koyun alinir.
14) 200'u gecti mi 300'e kadar, uc koyun alinir.
15) 300'u gecti mi her yuz koyunda bir koyun alinir.
16) Adamin saime koyunlari 40'tan bir eksik olsa ona zekat dusmez. Sahibi (nafile olarak) kendiliginden verirse o baska.
17) Zekat korkusuyla, muteferriklerin aralari birlestirilmez, birlesik olanlar da ayrilmazlar.
1icon_cool.gif Iki ortagin malindan alinan zekatta her ikisi de, adalet uzere birbirlerine muracaat ederler.
19) Zekat olarak cok yasli, ayipli ve (koc, teke gibi) dol hayvani verilmez, zekat memuru kabul ederse o baska.
20) (Iki yuz dirhemlik) gumuste, onda birin dortte biri (yani kirkta bir miktari) zekat vacibtir.
21) Gumus miktari 190 dirhemse, 200 dirhemden az olursa zekat yoktur. Sahibi verirse o baska.
22) Kimin deve sayisi, zekat olarak bir ceza'a vermeyi gerektiren miktari bulur ve fakat surusunde ceza'a olmaz da hikka olursa, bu kimseden hikka kabul edilir ve buna, adama kolay geldigi takdirde iki koyun eklenir veya yirmi dirhem eklenir.
23) Kimin zekat olarak hikka vermesi gerekir ve fakat surusunde hikka olmaz ceza'aolursa, adamdan ceza'a kabul edilir, zekat memuru ona yirmi dirhem veya iki koyun verir.
24) Kimin zekat olarak hikka vermesi gerekir, fakat surude hikka degil bintu lebun olursa adamdan bintu lebun kabul edilir, kendisine iki koyun veya yirmi dirhem verilir. 25) Kimin zekat olarak bintu lebun vermesi gerekir, ancak bintu lebun'u yok, hikka'si varsa kendisinden hikka kabul edilir, zekat memuru kendisine ayrica yirmi dirhem veya iki koyun oder.
26) Kimin zekat olarak bintu lebun odemesi gerekir, fakat bintu lebun'u olmaz, bintu mehaz'i olursa, ondan bintu mehaz kabul edilir, ancak yirmi dirhem veya iki koyun daha verir.
27) Kimin zekat olarak bintu mehaz vermesi gerekir, fakat bintu mehaz'i olmaz, bintu lebun'u olursa kendisinden bintu lebun kabul edilir, zekat memuru yirmi dirhem veya iki koyun verir.
2icon_cool.gif Eger adamin munasip sekilde bintu mehazi yoksa, ibnu lebun'u varsa, bu ondan kabul edilir, beraberinde bir odeme gerekmez."
Buhari, Zekat 33, 34, 35, 37, 38, 39, 40, Sirket 2, Hiyel 3; Ebu Davud, Zekat 4, (1567); Nesai, Zekat 5, (5,18-23)

KaRdeLeN 10 January 2009 21:11

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
HAYVANLARIN ZEKATI

1991 - Salim, babasi Abdullah Ibnu Omer'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (mallardan alinmasi gereken) zekatlarini miktarini belirten bir kitap yazmisti. Amillerine gondermeden vefat etti. Resulullah onu kilincina yakin olarak asmisti. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olunceye kadar onunla amel etti. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh) de olunceye kadar onunla amel etti. Bu kitapta sunlar yazili idi:
Develer
1) 5 devenin zekati 1 koyundur.
2) 10 devenin zekati 2 koyundur.
3) 15 devenin zekati 3 koyundur.
4) 20 devenin zekati 4 koyundur.
5) 25'e ulasti mi 35'e kadar, zekat bir bintu mehaz'dir.
6) 36'ya ulasti mi 45'e kadar, zekat bir ibnu lebun'dur.
7) 46'ya ulasti mi 60'a kadar, zekat bir hikka'dir.
icon_cool.gif 61'e ulasti mi 75'e kadar, zekat bir ceza'a'dir.
9) 76'ya ulasti mi 90'a kadar, zekat 2 ibnetu lebun'dur.
10) 91'e ulasti mi 120'ye kadar, zekat 2 hikka'dir.
11) Deve 120'den fazla ise zekat her elliye bir hikka; her kirka bir ibnetu lebun zekat gerekir.

Koyuna Gelince
12) 40'a ulasinca 120 koyuna kadar zekati 1 koyundur.
13) 121'e ulasinca 200 koyuna kadar zekati 2 koyundur.
14) 201'e ulasinca 300 koyuna kadar zekati 3 koyundur.
15) 300'u asti mi her 100 koyuna bir koyun zekat duser, yuzden asagida kalan kusurata zekat dusmez.
16) Zekat korkusuyla muctemi (birlesik) olanlar ayrilmaz, muteferrik (ayn) olanlar da birlestirilmez.
17) Iki ortagin malindan alinan zekatta, her ikisi de adalet uzere birbirlerine muracaat ederler.
1icon_cool.gif Zekat olarak, cok yasli ve ayipli olan hayvan alinmaz.
19) Zuhri der ki: "Zekati almak uzere memur geldigi vakit, koyunlar uc sinifa ayrilir: Ucte biri kotu, ucte biri iyi, ucte biri de vasat. Zekat memuru, zekat payini vasat kismindan alir." Zuhri, sigirdan bahsetmez."
Tirmizi, Zekat 4, (621); Ebu Davud, Zekat 4, (1568, 1569, 1570); Ibnu Mace, Zekat 9, (1798).

1992 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her otuz sigir icin erkek veya disi bir tebi' zekat verilir. Her kirk sigir icin de bir musinne zekat verilir."
Tirmizi Zekat 5, (622).

1993 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni Yemen'e gonderdi ve bana: "Her otuz sigirdan bir erkek veya disi buzagi (tebi'a), her kirktan bir musinne, her bir buluga eren sahistan bir dinar veya o degerde muafiri (adindaki bir giyecek) almami" emretti."
Tirmizi, Zekat 5, (623); Ebu Davud, Zekat 4, (1576, 1577, 1578); Nesai, Zekat 8, (5, 25, 26). Metnin lafzi Tirmizi'ye aittir.

1994 - Sufyan Ibnu Abdillah es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisini zekat tahsildari olarak gondermisti. Gittigi yerde kuzulari halkin addedip, sayiya dahil etmedi. Kendisine: "Kuzulari bizden sayip, onlardan bir sey almiyor musun?" dediler. (Medine'ye geri donup) Hz. Omer (radiyallahu anh)'e ugrayinca, durumu ona anlatti. Hz. Omer: "Evet kuzuyu onlara iade edersin, coban onu goturur, tahsildar almaz. Ekule (denen hususi sekilde kesip, yemek icin beslenmis) olani, Rubba (denip sutu icin evde beslenmekte) olani, Mahiz (denen hamile) olani, (teke koc gibi) dol alinan davari zekat olarak almaz. Ceza'a'yi (bes yasina basmis deve), seniyye'yi (alti yasina basmis deve) alir. Bu, davarin iyisi ile dusugu arasinda orta halli olanidir."
Muvatta, Zekat 26, (1, 265).

1995 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekatta ne ayaga getirtme, ne uzaga gitme vardir. Zekatlar evlerinde alinir."
Muhammed Ibnu Ishak bunu soyle aciklamistir: "Zekat mukellefi, zekatini tahsildarin ayagina getirmez. Tahsildar da mukellefin uzaktaki (tarla, agil, yayla vs. gibi) yerlerine gitmez. Zekatlar mukelleflerin ikamet mahallerinde alinir."
Ebu Davud, Zekat 8, (1591,1592).

1996 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Islam'da ne (zekati) ayaga getirme, ne (zekat icin uzaga gitme, ne de sigar (mehre bedel nikahlama) vardir."
Nesai, Nikah 60, (6,111).

ZINETLERIN ZEKATI

1997 - Amr Ibnu Suayb, an ebihi an ceddihi tarikinden anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadin, beraberinde bir kizi oldugu halde geldi. Kizin elinde, altindan kalin iki bilezik vardi.
"Bunlarin zekatini verdin mi?" diye (Resulullah aleyhissalatu vesselam) kadina sordu. Kadin:
"Hayir!" diye cevap verdi. Resulullah:
"Kiyamet gunu Allah'in, onlari sana atesten iki bilezik yapmasi seni memnun eder mi?" dedi. Bunun uzerine kadin, bilezikleri derhal cikarip Resulullah'in onune birakti ve: "Bunlar Allah ve Resulune aittir!" dedi."
Ebu Davud, Zekat 3, (1563); Nesai Zekat 19, (5,3icon_cool.gif; Tirmizi Zekat 12, (637).

1998 - Ata (rahimehullah) der ki: "Bana ulasti ki, Ummu Seleme (radiyallahu anha) soyle demistir: "Ben altindan zinetler takiniyordum. Bir gun: "Ey Allah'in Resulu! Bu, (Kur'àn'da yasaklanan) kenz sayilir mi?" diye sordum. Bana soyle cevap verdi:
"Zekati verilecek miktara ulasan seyin zekati verilirse kenz sayilmaz."
Ebu Davud, Zekat 3, (1564). Teysir, hadisi Muvatta kaynakli olarak zikretmistir. Bir galat yoksa, Muvatta'nin mutedavil olmayan bir nushasinda gorulmus olabilir.

1999 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) kardesi Muhammed'in yetim kizlarini terbiyesine almis, onlari hacr devrelerinde himaye ediyordu. Kizlarin (kendi mulkleri olan) zinetleri vardi. Hz. Aise bu zinetler icin zekat vermiyordu."
Muvatta, Zekat 10, (1, 250).

2000 - Nafi, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatiyor: "Ibnu Omer, kizlarini ve cariyelerini altinla tezyin eder, fakat bu zinetler icin zekat vermezdi."
Muvatta, Zekat 11, (1, 250)

KaRdeLeN 10 January 2009 21:12

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
MEYVE VE SEBZELERIN ZEKATI

2001 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nehir ve yagmur sularinin suladigi seylerden (zekat olarak) osur (onda bir) alinir. Hayvanla sulananlardan osrun yarisi (yirmide bir) zekat alinir."
Muslim, Zekat 7, (981); Ebu Davud, Zekat 11, (1597); Nesai, Zekat 25, (5, 42).

2002 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana, sema(dan inen suyun) suladigi mahsulden tam osur, aletle cikarilan suyun suladigi mahsulden yarim osur almami emretti."
Nesai, Zekat 25, (5, 42).

2003 - Attab Ibnu Useyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize, hurmaya tahmin bictigimiz gibi, uzume de tahmin bicmemizi ve zekatini kuru uzum olarak almamizi emretti, tipki hurmanin zekatini kuru hurma olarak aldigimiz gibi."
Tirmizi, Zekat 17, (644); Ebu Davud, Zekat 13, (1603); Nesai, Zekat 100, (5,109); Ibnu Mace, Zekat 18, (1819).
"Hars" hazr, tahmin ve takdir demektir. Tirmizi, soyle aciklamistir: "Hars, bu isi anlayanin agaca bakip: "Bu uzumden su kadar mahsul, bu hurmadan su kadar hurma cikar" demesidir. Bunun zekati adamlara borc yazilir. Yahud takdirci bu mahsulun osrune bakar ve bunu sahiplerine borc olarak tesbit eder, sonra mal sahibi ile meyveyi basbasa birakir, onlar diledikleri tasarrufu yaparlar. Meyva olgunlasti mi onlardan osrunu alir."

2004 - Suleyman Ibnu Yesar anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Abdullah Ibnu Revaha'yi Hayber'e yahudilerle kendi arasinda mahsulun takdiri icin gonderiyordu. Yahudiler, hanimlarinin zinetlerinden ona bazi takilar verip: "Bu sanadir (al, karsiliginda) bize yukumuzu hafiflet, taksimde lehimize olarak biraz goz yumuver!" dediler. Abdullah (radiyallahu anh) onlara su cevabi verdi:
"Ey yahudiler toplumu! Sizler, bana Allah Teala'nin en menfur mahluklarisiniz. Bu, beni size karsi zulme sevketmeyecektir. Bana teklif ettiginiz rusvete gelince, o haramdir ve biz bu harami yemeyiz." Yahudiler:
"Arz ve semavati ayakta tutan iste bu (durustluk)tur!" dediler."
Muvatta, Musakat 2, (2, 703, 704); Ebu Davud, Buyu 36, (3413, 3414).

MADEN VE DEFINELERIN ZEKATI

2005 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvan(in sebep oldugu magduriyet) hederdir, kuyu(nun sebep oldugu magduriyet) hederdir. Maden (in sebep oldugu magduriyet) hederdir. Defineye humus (beste bir nisbetinde zekat) vardir."
Buhari, Zekat 66, Sirb 3, Diyet 28, 39; Muslim, Hudud 45, (1710); Muvatta, Zekat 9; Tirmizi, Zekat 16, (642); Ahkam 37, (1377); Ebu Davud, Imaret 40, (3085); Nesai, Zekat 28, (5, 45); Ibnu Mace, Diyat 27, (2673-2676).

2006 - Malik (rahimehullah) der ki: "Bizim nazarimizda ihtilafsiz makbul olan ve ehl-i ilimden isitmis oldugumuz gorus (su)dur: Derler ki: "Rikaz, cahiliye devri insanlarinin gomduklerinden, bir mal sarfini gerektirmeden, nafaka harcamadan, fazla yorgunluk olmadan, yuk altina girmeden ele gecirilen seydir. Mal taleb edilen, cok fazla calismayi gerektiren, bazan rastlanip bazan rastlanmayan sey rikaz degildir."
Muvatta, Zekat 9.

2007 - Zuba'a Bintu'z-Zubeyr Ibnu Abdi'l-Muttalib -ki bu kadin el-Mikdad Ibnu Amr (radiyallahu anhuma)'in nikahi altinda idi- anlatiyor:"Mikdad, hacetini kaza etmek uzere Bakiu'I-Habhabe'ye gitti. Orada bir fare, bir delikten bir dinar cikariyordu. Sonra birer birer dinarlar cikarmaya devam etti. Tam on yedi dinar cikardi. Sonra da kirmizi bir bez cikardi. Bu, dinarlarin icine konmus oldugu bez olmaliydi. Bezin icinden bir dinar daha cikti. Tamami onsekiz dinardi. Mikdad bunlari Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturup durumu haber verdi ve: "Bunun sadakasini alin!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona sordu:
"Sen delige egildin mi?"
"Hayir."
"Oyleyse Allah bunu sana mubarek kilsin!" dedi."
Ebu Davud, Imaret 40, (3087); Ibnu Mace, Lukata 3, (2508).

2008 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Anber, rikaz degildir. Bunu deniz atmistir."
Buhari, Zekat 36. Bab basliginda senetsiz gelmistir.

AT VE KOLELERIN ZEKATI

2009 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musluman uzerine, ati ve kolesi icin zekat mukellefiyeti yoktur."
Buhari, Zekat 45, 46; Muslim, Zekat 10, (982); Muvatta, Zekat 37, (1, 277); Tirmizi, Zekat 8, (628); Ebu Davud, Zekat 10, (1594, 1595); Nesai Zekat 16, (5, 35).

2010 - Sahiheyn'de gelen diger bir rivayette soyle buyurulmustur: "(Kadin veya erkek kole icin) sadece sadaka-i fitr'dan baska bir zekat odenmez."

KaRdeLeN 10 January 2009 21:40

Cvp: Hadis-i Şerifler
 
BALIN ZEKATI

2011 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Balda on tuluk icin bir tuluk zekat vardir."
Tirmizi, Zekat 9, (629).

YETIM MALININ ZEKATI

2012 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, maI sahibi bir yetime veli olursa, bu malla ticaret yapsin, malin zekatini yiyip bitirmesine terketmesin."
Tirmizi, Zekat 15, (641).

ZEKATI VERMEDE ACELE ETMEK

2013 - Hz. Ali (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Abbas (radiyallahu anhum ), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a hayirda acele etmek maksadiyla daha senesi dolmadan, erken vakitte zekatin verilmesi hususunda sormustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu hususta ona musaade etti."
Ebu Davud, Zekat 21, (1624); Tirmizi, Zekat 38, (678, 679).

2014 - Zubeyr'in azadlisi Muhammed Ibnu Ukbe'den yapilan rivayete gore, Kasim Ibnu Muhammed'e, mukatebe akdi yaptigi kole (sin)den aldigi para sebebiyle kendisine zekat dusup dusmeyecegini sormustu. Kasim, kendisine su cevabi verdi: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) uzerinden bir yil gecmeyen maldan zekat almazdi." Kasim ilaveten der ki: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), halk kendisine bagislarda bulunurken onlardan her birine: "Sana zekati vacib kilacak miktarda malin var mi?" diye sorardi. Adam: "Evet!" derse, onun getirdigi bagistan, malina dusecek miktarda zekat alirdi. Adam: "Hayir!" diyecek olursa, bagisini adama teslim eder ve hicbir sey almazdi."
Muvatta, Zekat 4, (245).

ZEKATLA ILGILI MUTEFERRIK HUKUMLER

2015 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Yemen'e gonderirken kendisine demistir ki: "Zekat oIarak hububattan hububat aI, davardan koyun aI, deveden erkek veya disi bir deve (bair) aI, sigirdan da bir sigir aI."
Ebu Davud, Zekat 11, (1599); Ibnu Mace, Zekat 15, (1814).

2016 - Semure Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) satmak uzere hazirladigimiz seyden zekat vermemizi emrederdi."
Ebu Davud, Zekat 2, (1562).

2017 - Said Ibnu Ebyaz, babasi Ebyaz Ibnu Hammal (radiyallahu anh)'dan naklettigine gore, "O (Ebyaz) kavminin, murahhasi olarak Hz. Peyamber (aleyhissalatu vesselam)'a geldigi vakit, Resulullah'la konusup Sebe halkindan zekat almamasini soylemistir. Hz. Peygamber, ona:
"Ey Sebe'nin kardesi, demistir, zekat sart."
"Ey Allah'in Resulu, bizim ektigimiz sey sadece pamuk. Sebe halki dagildi, onlardan halki dagildi, onlardan Me'rib'de az bir halk kaldi" dedi.
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Me'rib'de kalan Sebeliler icin her yil, Meafiri kumasin degerine denk, yetmis takim kumas elbise vermeleri sartiyla sulh antlasmasi yapti. Onlar bu zekati, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edinceye kadar odemeye devam ettiler. Sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de hayati boyunca bu antlasmayi te'yid etti. Hz. Ebu Bekir vefat edince bu antlasma sona erdi, onlardan zekatin muktezasina gore vergi alindi."
Ebu Davud, Imaret 27, (3028).

2018 - Tavus (rahimehumullah) anlatiyor: "Hz. Muaz (radiyallahu anh), Yemen ahalisine dedi ki: "Bana arpa ve misir yerine size daha kolay gelen Medine'de Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashabi icin de daha muvafik olan arz getirin, giyecek getirin."
Buhari, Zekat 33. Buhari, bu rivayeti senetsiz olarak, bab basliginda kaydeder.

FITIR SADAKASI

2019 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sadaka-i fitri muslumanlardan buyuk-kucuk, kadin-erkek, her bir hur ve kole uzerine bir sa' hurma veya bir sa' arpa olarak farz kildi."
Buhari, Zekat 70, 71, 73, 74, 76, 78; Muslim, Zekat 13, (984); Muvatta, Zekat 51, 53, 55, (1, 283); Tirmizi, Zekat, 35, (676); Ebu Davud, Zekat 19, (1611, 1612, 1613, 1614, 1615); Nesai, Zekat 30, 31, 32, 33, 34, 41, (5, 47); Ibnu Mace Zekat 21, (1926).

2020 - Bir baska rivayette de soyle gelmistir: "Halk (Hz. Muaviye'nin bir hitabesi uzerine) yarim sa' bugdayi bir sa' hurmaya denk kildilar. Ibnu Omer Hazretleri (radiyallahu anhuma) fitir sadakasini hurmadan verirdi. (Bir sene) Medine halki hurmaya muhtac oldu. Ibnu Omer (o yil) sadaka-i fitrini arpadan verdi."
Buhari, Zekat 77.


Saat: 15:56

Telif Hakları vBulletin® v3.8.4 Copyright ©2000 - 2025, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.37 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.