#1
|
|||
|
|||
Coğrafyanın Çıkışı
Geçmişte coğrafya farklı kimselere farklı zamanlarda farklı şeyler ifade etmişti şimdi de farklı şeyler ifade etmektedir Bazılarında uzak yerler ile ilgili imajlar uyandırıp, hiç kimsenin gitmediği yerlere giden cesur kaşifleri hatırlatırken; diğer bazıları içinde coğrafyacı, dünyanın en uzun nehirleri, en yüksek dağları, en büyük şehirleri hakkında ansiklopedik bilgidir Coğrafya en eski inceleme alanlarından birisidir İlk coğrafyacı da, diğer tarafta ne olduğunu görmek için bir ağaca tırmanan veya bir akarsuyu geçen insandı Belki de o kişi hala coğrafyacıların sordukları o soruları kendi kendine sormuştur; orası neresi ve orada ne var? Coğrafya da temelde insanın kendi yapısında bulunan, kendilerininkinden başka ülkeler, yerler hakkındaki eski ve gidilemez merakın ürünüdür Coğrafyanın ortaya çıkması insanoğlunun kendi çevresi ve başka yerleri tanıma merakının sonucunda olmuştur Bu kişisel merakın coğrafya olarak nitelenebilecek çalışmalar haline gelmesi MÖ1yüzyılda olmuştur Bundan önceki çalışmalar dünyanın tanınması, ölçülmesi, tasvirleriyle ilgili genel çalışmalardı İlk Yunan yazımlarında bu çalışmalar üç grup halinde görülmektedir: · Topografik Gelenek-yeryüzünün ve üzerinde yaşayan insanların tasviri · Matematik ve Astronomik Gelenek-yeryüzünün çeşitli kısımlarının ölçümü · Teolojik Gelenek-insanın yeryüzünde varoluş nedeni hakkındaki soruların yanıtlarının bulunmayısa çalışılması Topografik yazımların tümü Herodot’un (yaklaşık MÖ485-425) Tarihler adlı yapıtında birikmişti Değişik yerler ve insanlar hakkındaki merak coğrafi bilgilerin artmasını sağlamıştır Topografik çalışmaların yanında yeryüzünün ölçülmesi ve astronomi de gelişmeye başlamıştır Tales güneş sistemini incelemiş çeşitli ölçümler yapmıştır Pisagor dünyanın bir ateş etrafında başka gök cisimleriyle birlikte dönmekte olduğunu ileri sürmüş ve gök cisimlerinin yuvarlak olma olasılıklarının daha fazla olacağı üzerinde durmuştu Dünyanın yuvarlaklığı Plato (yaklaşık MÖ427-347) tarafından derinlemesine incelenerek ortaya konulmuştur Topografik ve astronomik hesaplar teolojik gelenekle sıkı sıkıya bağlantılıydı Dünyanın büyük güç tarafından bir yaratılış amacı ve bir düzeni olduğu; çevrenin insan üzerinde bir etkiye sahip olduğu ve insanın da çevreyi değiştirdiği inancı vardı Helenistik Çağın sonuna doğru, Roma İmparatorluğu’nun güçlenmesiyle coğrafi bilgiler de artmayısa başlamıştı Yunanlı Strabo’nun (yaklaşık MÖ60-MS21) dünyanın tasvirlerini içeren 17 ciltlik çalışması Geographia’nın çıkmasıyla coğrafya “kendi yaşayan ifadesi”ni bulmuştur Bundan sonra Plinius’un (MS23-79) Doğal Tarih adlı çalışması önemli bir çalışmadır Burada yerküre bir astronomik konum içinde ele alınarak “dünyanın ve elemanlarının bir dökümü” yapılmıştır Batlamyus (MS90-168), Strabo ve Plinius’un çalışmalarına zıt çalışmalar yapmıştır Çalışmasında belirli yerlerin çeşitli özelliklerinin hesaplanmasıyla ilgili matematik ölçümler (enlem, boylam vb) ağır basmaktadır Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden, Avrupa’da aydınlanma çağı olan 15yy’da Rönesans çağına kadar uzun bir dönem boyunca batıda çok az coğrafi bilgi birikimi olmuştur Bu yüzden de Batlamyus’un coğrafyayla ilgili kitabı 1406’da Latince olarak tekrar ortaya çıktığında bile hala coğrafi bilginin en yetkili tek kaynağı olarak kabul ediliyordu Strabo ve Batlamyus’un coğrafyaları sayesinde klasik dönemin coğrafyası ortaçağda da hayatta kalabilmeyi başarmıştır 476’da Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle Avrupa’da “karanlık çağ”a girmiş, coğrafyası da bundan etkilenmiştir Birçok çalışma yok olmuş ve de tahrip edilmiştir Doğu Asya’da ise askeri fetih amaçlı coğrafi bilgiler artmıştı Avrupa karanlık çağı yaşarken Çin’de geniş bir coğrafi literatür birikmişti Haritacılık da büyük ilerleme göstermiştir İslam dininin yayılmasıyla coğrafya biliminde bir başka büyük gelenek ortaya çıkmıştı Yunan ve Roma eserleri Arapça’ya tercüme edilmiştir Yapılan fetihler, doğuyla ticari ilişkiler nedeniyle Çin’den gelen kültürel ve bilimsel etkiler coğrafi bilgilerin artmasını sağlamıştır Mekke’ye yapılacak hac ziyaretleri için çeşitli bilgilerin sağlanması gerekli olmuştu Bu sebeple sayısız rehber hazırlanmıştır İslam coğrafyacılarının ilk çalışmaları öncekilerden yapılan alıntılardan oluşuyordu El Mukaddisi’nin (MS945-988) çalışmalarıyla yeni bir bakış açısı gelmiştir Yazdıkları tamamen kendi deneyimlerine dayanıyordu El İdrisi (1099-1180) Avrupa hakkında bilgi toplamış, dünyanın diğer kesimleriyle birlikte bir harita hazırlamıştır Arap gezginleri arasında en tanınanı İbni Batuta’dır (1304-1368) Hindistan, Anadolu, Batı Afrika ile ilgili tasvirleri hem çok ayrıntılı hem de çok önemlidir İslam coğrafyacıları dünya hakkında topografik hesaplar ve kartografik tasvirler kadar, astronomik çalışmalar da yapmışlardır |