#1
|
|||
|
|||
duyarsızlık ve bananecilik
Bir zamanlar, halkın çok sevdiği bir padişah varmış. Bu padişah herkese iyi davranır, zayıf ve yoksulları kimseye ezdirmez, halkının üzerine ağır vergiler yüklemezmiş. Başka ülkelerden borç almadığı gibi, onlara bir çok ürün satarmış. Halkı arasındaki birlik ve beraberlik o kadar güçlüymüş ki, hiçbir düşman ülke bu padişahın ülkesine yan gözle bakamazmış. Fakat zenginleştikçe, ülkesindeki insanlara bir şeyler olmaya başlamış. Kendisinden başka kimseyi düşünmeyenlerin sayısı gittikçe artıyormuş. Kimse kimsenin hastasıyla ilgilenmiyor, komşular birbirleriyle konuşmuyormuş. Birisi yolda düşüp ölse, değil doktor çağırmak, dönüp de yüzünüze bakan olmuyormuş. Vurdumduymazlık ve neme lazımcılık almış yürümüş. Ülkenin geleceği büyük bir tehlike altındaymış. Aslında bu bir zenginlik hastalığıymış.
Padişah, halkının düştüğü duruma çok üzülüyormuş. Dostluğun, dayanışmanın, sevginin ve kardeşliğin yok olduğu ülkelerde, çöküşün de hızlı olduğunu biliyormuş çünkü. Ama çok düşünmesine rağmen bir çare bulamıyormuş. Padişah bir gün halkını sınamak istemiş. İdaresindeki insanların, zannettiği kadar duyarsız olup olmadığını anlamak istiyormuş. Bir ferman çıkarıp: “Ey halkım” demiş. “Sarayımın bahçesindeki büyük havuzun sütle doldurulmasını istiyorum. Bu gece herkes, bir kova süt getirip büyük havuza dökecek. Biriken sütlerle peynir yapılıp, yoksullara dağıtılacaktır.” O gece herkes şöyle düşünmüş: “Bir kova sütün eksikliği, kocaman havuzda fark edilmez bile. En iyisi yatıp uyumak. Nasıl olsa başkalarının götürdüğü sütle havuz dolar.” Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte havuza giden padişah, gördüklerine inanamamış. Çünkü havuza bir kova bile süt döken olmamış. Padişah anlamış ki, ülkesindeki insanlar gerçekten duyarsız |