Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Eğitim - Öğretim > Felsefe - Psikoloji
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 17 December 2008, 08:33
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Uyku Bozuklukları

Uyku Bozuklukları

Uyku, insan yaşamının 1/3’ ünden fazlasını kaplayan fizyolojik bir gereksinimdir. Uyku bozuklukları, pekçok ruhsal hastalığa eşlik edebildiği gibi, birincil olarak sadece uyku bozukluğu gelişebilir.Ancak uyku sadece zihinsel yaşamın önemli bir parçası değil, aynı zamanda hormrnal düzenlemede de önemli rol alan bir süreçtir. Bu nedenlerle uyku bozukluğu nedeni saptanarak derhal tedavi altına alınmalıdır ve mutlaka nedene yönelik ilaç tedavisi verilmelidir.


Depresyon, mani, şizofreni gibi hastalıklar uyku bozukluğu yapabildiklerinden dolayı bu durumlarda uyku bozukluğunun temeli olan hastalığa yönelik ilaç tedavisi verilmelidir. Örneğin depresyon nedeniyle uyku bozukluğu gelişen hastada, antidepresan tedavi
başlanmalıdır. Depresyonun tedavisiyle uyku bozukluğu da bir süre sonra düzelecektir.

Bireysel olarak uyku gereksinimi farklılıklar gösterebilir. Bazı kişilere çok kısa uyku yeterli gelirken bazı kişiler uzun uyku sürelerine ihtiyaç gösterirler. Kısa uyku süreli kişiler genelde 6 saatten az uyudukları halde günlük aktiviteleri ve uyumları bozulmaz.
Uzun uyku süreli kişilerin ise 9 saatten fazla uykuya ihtiyaç gösterirler. Kısa ve uzun uyku süresine ihtiyaç gösteren bireyler arasında kişilik farklarının olduğu ileri sürülmüştür. Kısa uyku süreli kişilerin enerjik, hırslı, sosysl bakımdan uyumlu ve girişken kişiler olduğu, uzun uyku süreli kişilerin ise depresif, anksiyeteli, sosyal bakımdan çekinik, enerji sorunu yaşayan kişilik özellikleri gösterdiği varsayılmaktadır.

Uyku zihinsel dinlenme ile beraber fiziksel dinlenmeyi de sağlar. Bu nedenle fiziksel egzesiz, hastalık, hamilelik ve buna benzer durumlar uyku ihtiyacını arttırmaktadır.

Kliniklerde uyku "polisomnograf" denilen aletlerle ölçülür.
Polisomnograf uyku süresince vücudumuzda olan fizyolojik değişiklikleri değerlendirir ve kayıt eder. Örneğin, beynimizin elektiriksel aktivitesi (EEG), kalbimizin elektiriksel aktivitesi (EKG), solunum sayımız, vücut ısısı, penisteki değişiklikler (özellikle ereksiyon), kan oksijen düzeyleri, göz hareketleri gibi değişkenler kayıt altına alınır. Bu incelemeler sonucunda tıp uzmanları tarafından uyku ana olarak iki bölüme ayrılmıştır. Birincisi REM uykusu, ikincisi de NREM uykusudur. Bu uyku dönemi sınıflandırması göz hareketlerine bağlı olarak yapılmıştır. REM (Rapid eye movement), dönemi hızlı göz hareketlerinin olduğu ve rüyaların görüldüğü dönemdir. NREM (Nonrapid eye movement) dönemi yavaş göz hareketlerinden oluşur ve genelde vücutsal değişikliklerin izlendiği derin uyku dönemidir. Uyku düzeni denilen olay bu iki dönemin belirli sürelerle birbirlerini takip etmesidir. Kişiden kişiye değişmekle beraber 90-120 dakika arsında REM+NREM döngüsü tekrarlanır. Bu döngü bir gecelik uyku sırasında yaklaşık 4-5 kez tekrarlanır. Kişi kısa uyusa da bu döngünün bittiği dönemlerde uyandırılırsa daha dinlenmiş şekilde kalktığı ileri sürülmüştür.

Uyku bozuklukları genel olarak iki gruba ayrılmaktadır:

A- Dissomniya: Uykunun miktarı, niceliği ve zamanlamasında bozukluk (uykusuzluk, aşırı uyku vb.)

B- Parasomniya: Uykuda anormal bir durumun ortaya çıkması (kabuslar, uyurgezerlik gibi.



DİSSOMNİYALAR

Uykusuzluk (İnsomniya)

Uykuda dalmada, uykuyu sürdürmede güçlük ya da uyuduğu halde uykusunu alamamış, dinlenmemiş hissetme ile belirli bozukluktur. Bu durumun en az bir ay boyunca, haftada en az üç kez sürmesi gerekir. Hasta saatlerce uykuya dalamadığını, uykuya erken dalsa bile uykunun sık sık bölündüğünü ve uyanınca tekrar uyumakta güçlük çektiğini anlatır. Kimi hastalarda uyuduğu halde dinlenemediklerini, uykuyu alamadıklarını söylerler.

Kişideki uykusuzluk alınan bir madde veya ilaca bağlı değildir. Ya da uykusuzluğun nedeni herhangi bir ruhsağlığı bozukluğu ve bedensel bir hastalıkta değildir. Uykuya dalamadıkça birey uyumak için daha fazla çaba harcar ve gerginlik yaşar. Bu gerginlik gevşemeyi engellediğinden dolayı uykuya dalma iyice güçleşir.
Uykusuzluk yakınmaları kadınlar arasında ve yaşın ilerlemesiyle birlikte daha da yaygınlaşmaktadır.

Aşırı Uyku (Hipersomniya)

Bu bozukluğun temel belirtisi geceleri normal süre uyunduğu halde gündüzleri aşırı uykululuk durumudur. Gündüzleri uykululuk işyerinde, araba kullanırken, toplantılarda uykuya dalma ve uyku isteğinin sürmesidir. Aşırı uyuma kişide sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmalara neden olur. Bu kişilerde aşırı uyuma herhangi bir ruhsal hastalık veya herhangi bir bedensel hastalık ile açıklanamaz; kişinin kötüye kullandığı bir madde ya da tedavi amacıyla uygulanan bir ilaca da bağlı değildir.

Bu tür bozukluğu olan bireylerde de uyku dinlendirici nitelikte değildir. Hızla uykuya daldıkları halde sabahları uyanmakta zorlanırlar. Uyandıklarında ise uyku sersemliğini üzerlerinden atamazlar. Bu uykudan uyanıklığa geçiş sırasında ortaya çıkan bu duruam “uyku sarhoşluğu” adı verilir.


UYKU BOZUKLUKLARININ TEDAVİSİ

Uyku bozukluklarının tedavisinde her şeyden önce uykusuzluğa neden olan bir başka hastalığın olup olmadığını saptamak gerekir. Organik hastalıklara bağlı uykusuzluklarda (örneğin ağrının çok olduğu durumlarda) önce bu hastalığın giderilmesi, ağrının ortadan kaldırılması gerekir.

Uykusuzluk bozukluğunda öncelikle uyku hijyenine dikkat etmek gerekir. Bu bağlamda hemen ilaca sarılmamalı, geceleri geç yatılsa bile sabahları vaktinde kalkılmalıdır, akşam yemekten sonra alkol, kolalı içecekler, kahve, çay ve sigaradan kaçınmalıdır. Uyku vaktinden birkaç saat önce egzersizler yapılabilir ama uykudan hemen önce fazla yorucu hareketlerden sakınmak gerekir. Yatak odasını uyku ve cinsel eylemler dışındaki faaliyetler için kullanılmamalıdır. Akşam ağır yemekler yememek gerekir. Uyku için yatınca ve uyuyamayınca uyumak için kendini fazla zorlamamalıdır.

İlaç sağaltımından önce gevşeme talimleri, ılık banyo ve davranış sağaltım yöntemleri denenmelidir. İlaç kullanılırken de ilacın alışkanlık yapmaması, kısa sürede etkili olması, ertesi gün sersemlik yapmaması gerekir.

HİPERSOMNİA

Bu hastalık aşırı uyuma ve gündüzleri uyuklama olarak ikiye ayrılır. Kelime anlamı çok uyuma olan hipersomnia genellikle diğer psikiyatrik hastalıklara eşlik eder. Nadiren tek başına bulunarak birincil hipersomnia adını alır. Bu durumda uyarıcı ilaçlar kullanılır. Bağımlılık riski fazladır.

Hipersomnia her zaman patolojik olmayabilir. Kişilik özelliklerinin veya ailesel yatkınlığın hipersomniaya yol açtığı kabul edilmektedir. Ayrıca ileri derecede akciğer, karaciğer hastalıklarında, beyin lezyonlarında ve kalp etmezliklerinde de hipersomnia bulgusu o labileceğinden dolayı, hipersomnialı hastalar mutlaka hekime götürülmelidir.

Aşırı uykuyla gelişen bozukluklar
Bunlar içinde iki klinik tablo önemlidir:
a) Narkolepsi: Narkolepsi, çevresel ve gençlik faktörlerinin rol oynadığı bir uyku bozukluğudur. Her yaşta ortaya çıkabilirse de, genellikle 20-30 yaşlarında ilk belirtileri verir. Bu hastalarda gün içerisinde, 10-30 dakika süren, önlenemeyen uyku atakları vardır. Ayrıca katapleksi denilen düşme şeklinde ataklar, uyku başlangıcında ve uyanırken ortaya çıkan kısa süreli felçler, uykuya geçerken oluşan halüsinasyonlar klinik tabloya eşlik eder. Tedavisi mümkün bir hastalıktır.
b) Uyku apnesi: Uyku sırasında çok sayıda genellikle 30'dan fazla, kısa süreli
(10 saniyeden az) solunum durması (apne) ile seyreden uyku bozukluğudur. Normal kişilerde de, uyku sırasında az sayıda solunum durması atakları olabilir.

İki ana tipi vardır.
Birincisi solunum yollarını engelleyen olaylarla birlikte olan mekanik uyku apnesidir. Büyük bademcikler, burundaki deviasyon, çene anormallikleri, üst solunum yolu infeksiyonları en önemli mekanik uyku apnesi nedenleridir.
İkinci neden ise merkezi uyku apnesidir. Daha çok beyin sapı denilen bölgenin hastalıkları bu tür uyku apnesine yol açar. Uyku apneli hastalarda, şişmanlık, apneleri arttırabilir. Bazen şişmanlık, tek başına bu apnelerin nedeni olabilir. Horlama yine uyku apneli hastalarda sık görülen bir bulgudur. Diğer bir bulgu ise gün içindeki aşırı uyku halidir. Öncelikle solunum yollarını daraltan veya tıkayan engeller ortadan kaldırılmalıdır.
Şişman hastalar, zayıflatıcı diyet programına alınmalı, varsa uyku apnesinin diğer nedenleri ortadan kaldırılmalıdır. Bunlarla sonuç alınamayan hastalarda, solunum yollarına devamlı pozitif basınç veren aygıtlarla tedavi gibi diğer yöntemler kullanılır.

Parasomniler: Parasomniler başlığı altında çeşitli uyku bozuklukları tanımlanmıştır.
1. Huzursuz bacak hastalığı
2. Diş gıcırdatması
3. Uyurgezerlik
4. Çocuklarda gece yatak ıslatma
5. Kabuslar
6. Çocuklarda görülen gece korkuları

Tedavisi mümkün Huzursuz bacak hastalığı: Huzursuz bacak hastalığı genellikle 11 ile 50 yaş üzerindeki kişilerde görülür. Olguları üçte biri ailevi özellik gösterir. Hastalar genellikle yattıklarında ayaklarında huzursuzluk hissederler. Ayaklarını hareket ettirerek, bazen kalkıp dolaşarak bu huzursuzluğu gidermeye çalışırlar. Bunlar hastada kısa bir süre rahatlık sağlar. Hastada uykuya geçmede zorluk, kesintili uyku gibi uyku bozukluklarına yol açar. Bu nedenle tedavisi gerekir.

Diş gıcırdatması: Sık görülen bir uyku bozukluğudur. Devamlı olgularda diş, diş eti, ve çene problemlerine yol açabilir. Stres durumlarından sonra artar.

Uyurgezerlik: Genellikle uykunun ilk saatlerinde görülür. Ailevi özellik gösterebilir. Özellikle 5-12 yaş arasındaki çocuklarda daha sık görülür. Bu yaştaki çocukların yüzde 15'inde en az bir kez görülebilir. Bazen çocuk yürümez, kalkar, yatakta oturur, tekrarlayıcı hareketler yapabilir. Psikiyatrik bozukluklarla birlikte seyretmez. Daha seyrek olarak erişkinlerde de görülebilir. Uykuda konuşma, bazen uyurgezerliğe eşlik eder. Uyurgezerlik, genellikle atak sırasında hastanın kendisini yaralamasına neden olmaz, fakat koruyucu tedbirlerin alınması gerekir.

Uykuda yatağını ıslatma: Çocuklarda sık görülen bir problemdir. Beş yaşına kadar bir bozukluk olarak değerlendirilmemelidir. 5 yaşında erkek çocukların yüzde 15'inde, kız çocukların yüzde 10'unda görülür. Ailevi özellik gösterebilir. Psikolojik ve davranışsal problemler, bu hastalığın ortaya çıkmasında rol oynar.

Gece korkuları: Çocukluktaki gece korkuları genellikle uykunun ilk 1-2 saatinde görülür. Bazen uyurgezerlik ile birlikte olabilir. Çocuk ağlama ile uyanır. Yüzünde şaşkınlık ve korku ifadesi vardır. Bu dönemde çocukla sözlü ilişki kurulamayabilir. 15-30 dakika içinde tekrar uykuya geçer. Sık tekrarlayan gece korkuları tedavi gerektirir.

UYKU BOZUKLUKLARI

Kişiyi uyaran ve tetikleyen her türlü etken, bir neden olabilir.
1- Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, yüksek tansiyon ilaçları ve depresanlar, amfetamin, kafein türevleri.
2- Psikolojik etkenler.
Kişi kaygılı bir durumda ise, stres, gerginlik ve endişe uykuya dalmayı geciktirebilir. Uykusuzluk çeken kişi kaygılarının farkında olamayıp, iç dünyasındaki çatışmaları yok sayıp ya da bastırıp, bunu uyku bozukluğuna çevirmiş olabilir. Yeteri kadar gevşeyemediği için uykuya geçemez ya da uykusundan sıçrayarak uyanabilir.
Bazen uykuyu, zamanı boşa harcamak, kişinin kendi üzerindeki denetimini kaybetmesi, çevreyi kontrol edememe ve hatta ölüm gibi tanımlayarak da uyku bozukluğu oluşmaktadır.
İnsomnia bulunan kişide, nedenler üzerinde titizlikle durulmalıdır. Uyku bozukluğuna neden olacak psikolojik faktörler ayıklanıp, fizyolojik nedenler araştırılmalıdır. Yani :

1- Psikolojik araştırma
2- Fiziksel inceleme ve laboratuvar testleri
3- Polisomnografi (Laboratuvarda kişinin uyurken incelenmesi), olmak üzere 3 ayrı alanda inceleme yapılmalıdır.

KİŞİLİK VE UYKU İLİŞKİSİ

Uyku insanların zaman zaman kaçtıkları, zaman zaman da sığındıkları dünyada ki en tatlı şeylerden biridir. Bir düşünün zaman zaman gözlerinizden süzülen uykuya rağmen uyumamanız gereken zamanları. Bazen de uyumak için onca çaba sarf etmenize rağmen bir türlü uyuyamadığınızı.

Normal uyku süresinin ortalama 7 saat olduğunu hepimiz biliyoruz artık. Ama kişiden kişiye değişen ufak farklar olabilir. Kişiliğimiz ve uyku ihtiyacımız arasında bir bağ olduğunu da bilmekte fayda var sanırım.

Az uyuyanlar fazla uyuyanlara kıyasla daha enerji dolu daha etkin ve daha dışa dönük insanlardır. Kendilerinden ve hayatlarından memnun oldukları gibi dış dünya ile olan iyi iletişimleri nedeniyle dışarıdaki insanlar tarafından da sevilirler. Sosyal insanlardır genellikle. Burada şunu da unutmayalım bu kadar faal bir insanın uyku ile zaman geçirmesi de kendine göre bir kayıp olarak değerlendirilebilir. Ve bu nedenle sınırlar zorlanarak az uyunmuşta olabilir. Her ne olursa olsun uykuyu azaltmanın yaşamın verimliliğini artırdığı da ortadadır.

Uzun uyuyanlar ise genelde; sıkıntılı gergin, kendileri ve çevre ile sürekli kavga halinde olan, en azından eleştiri oklar ile kendine ve çevreye daha fazla saldıran tiplerdir. Bununla birlikte uzun uyuyanların daha fazla REM uykusu uyudukları ve sanatçı ruhlu oldukları sanatsal yaratıcılıklarının daha iyi olduğu da unutulamamalıdır.

Araştırmalar kısa uyumanın öğrenilebileceğini ortaya koymuştur. Burada daha etkin bir uyumanın öğrenileceğinden bahsetmek lazım. Kaliteli ve dinlendirici bir uyku uzun ve kalitesiz bir uykudan daha faydalı olduğunu hatırınızdan çıkarmayınız.

Ancak bazen uyku ihtiyacımızı genel tıbbi durumumuzdaki bir bozukluk artırabilir. Gribal enfeksiyonlar ve diğer hastalıklar gibi. Bazen de depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıklar nedeniyle uyku ihtiyacı artabilir. Mani de ise azalan uyku ihtiyacı ve aşırı uyarılmışlık hali söz konusudur. Bu durumların dışında genel uyku alışkanlığımız kişiliğimizin bir aynası gibidir.

UYKU PARALİZİ ( karabasan)

Halk arasında karabasan olarak bilinen uyku paralizi, uyanma döneminde hareket edememeye bağlı korkutucu bir olaydır. Genellikle birkaç saniye sürer. Bazen genç erişkenler ve düzensiz uykuya bağlı normal insanlarda da görülebilir.
REM dönemi uyku davranış bozuklukları

Yeni tanımlanan bir hastalık olup(1981) rüyasında gördükleri olayları canlandırmaya çalışır. Hareketler patlayıcı tarzda olup yumruk ,tekme atma,ani sıçrama ve yataktan fırlama şeklindedir. Tedavi genellikle kişi kendine veya partnerine zarar verdiği zaman düşünülür. Sesli olaylar genellikle 2 ile 10 dakika arası sürer ve tipik olarak haftada üst üste birkaç gece bir kez olur. Fakat gecede, 4 kez kadar sıkta olabilir. Bildirilmiş vakalarda genellikle yaşlı erkeklerde (60-70yaş daha sık olduğu görülmüştür. Tedavide genellikle klonezapan kullanılmalıdır. Herhangi bir kazaya neden olmamak için ortamın güvenli olmasına dikkat edilmelidir.

UYKU VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Uyku insanoğlunun her zaman çok ilgilendiği konular içerisinde yer almıştır. Bunun nedeni her birimizin günlük işlevselliğimizi sürdürebilmek için uyku uyumaya ihtiyacımızın olmasıdır. Günlük aktivitelerimizi devam ettirebilmek için,verimli olabilmek için bir günde belli sürede uyumamız gerekmektedir. Ve biz,bu gerekli uykuyu alamazsak gün boyu bunun sıkıntısını çekeriz. Unutkan oluruz,sinirliliklerimiz artar, dikkatimiz dağılır, iç sıkıntısı duyarız. Ancak bazen de uykuyu fazla kaçırmaya başlarız. O zaman da, problem olur bizim için. Az uyumak gibi çok uyumakta bir problemdir. Altında yatan sebep araştırılmalıdır. En önemli sebeplerden biri depresyondur. Aşırı uyuma ile birlikte sinirlilik halleri öfke hayattan zevk almama halleri de eşlik edebilir. O zaman konuya daha hassas davranmalı kendimizi bunu sebebine yönelik araştırma yapmaya yönlendirmeliyiz.

“Uykunun normali nedir ?” diye bir soru sorulursa o zaman şöyle cevap vermek gerekir. Uyku uyuma hususunda herkes için geçerli olan bir normal olmamakla birlikte 6-8 saat normal uyku kabul edilebilir. Gerçi uykunun süresi kalitesi ile alakalıdır. Sık sık uykunun bölünmesi ile uyku süresi artar. Yani verimli bir dinlenme için daha uzun süre uyumak gerekir. Oysa rahat, normal sıcaklık ve neme sahip bir ortamda uyanmadan uyunan bir uyku daha kısa da olsa yetebilir. Bu nedenle şartlar da göz önüne alınmalıdır.

Günlük olaylarla etkilenme uyku süresini bozabilir. Mesela sınavımız kötü geçmiş olabilir, eşimizle kavga etmiş olabiliriz yada o gün çok ciddi para kaybetmişizdir. Ama bu tür uyku bozuklukları gelip geçicidir . Sebep ortadan kalktıktan sonra tamamen düzelir.

Bazen de çok uzun uyunabilir. Eğer tembellik etmiyorsak ve uykumuzun aşırı olması çok uzun zamandır varsa ve biz buna rağmen dinlenmemiş kalkıyorsak o zaman ilk önce uyku hijyeni şartlarımızı gözden geçirmeliyiz. Yani yatağımız sağlıklı mı ? Odamızın havası temiz mi? Oda ısısı normal mi ? Geceleri sık sık uyanıyor muyuz ? Tüm bunları gözden geçirdikten sonra hiçbir problemimiz yoksa ve fazla uyumamız hayatımızdaki baz işleri kısıtlamaya başlamışsa artık iş çığırından çıkıyor demektir. Biz uykumuz için bir hekime başvurmalıyız ve sebebe yönelik araştırma yapmalıyız. Kaynağını bulmalı ve bunu halletmeliyiz.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 04:22


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri Antalya Seo tesbih aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort eryaman escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort
mecidiyeköy escort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2