#1
|
||||
|
||||
Heeey Taksi !
New York’un en ünlü paparazzi dergisinde yıllardır editör olarak çalışan ama kimsenin doğru dürüst adını bile bilmediği bir kadındı Amanda.
O, New York’ta ünlü olan herkesi tanımak şöyle dursun, kimin elinin kimin cebinde olduğunu bilmenin övüncünü de taşırdı derin gamzeli gülüşlerinde. Daha geçenlerde magazin dergisinin son sayfasında küçücük bir karede görünmeye bile razı olan bir çift gelip ona macerasını anlattığında; kurnaz geçinen bir tilkiyi bile kaprise sokabilecek bir zekâ ile şöyle demişti onlara: —Bütün Ünlüler yedikleri haltları bana anlatmalı elbet! Ama sizin gibi adı sanı duyulmamış kişiler mütevazı bir taşralı papaza gitmelisiniz dostum! Papazlar, adı sanı duyulmamış paparazzi dergileri gibidir ve ünsüz olan ne kadar insan varsa onların hangi ellerinin hangi ceplerde olduğunu öğrenirler günah çıkarma seanslarında… Amanda: Çok sade bir kadındı aslında. Çalıştığı dergide elinden geçirdiği dedikodu metinlerinin sıkıcı imla işlerini düzeltmekten kendi yaşamının imlası bozulmuştu. Çok güzel konuştuğu Britanya İngilizcesi gibi olabildiğince düzensizlik içinde geçiyordu yaşamı. Son on yıldır neredeyse adını bile hatırlamadığı ve Teksas’ta yaşayan sıradan bir reklâm şirketi sahibi ile evliydi. Balayından sonra bir daha hiç görememişti onu. Son iki yıldır birlikte yaşadığı adamdan yasak meyve diye söz ettiği kızı bile olmuştu. Ancak ne var ki; tam paskalya yortusunda yakışıklı bir motosikletçiyle onu da aldatmıştı sonunda. Bunun sıkıntısı ve günahı ile kıvranıp bir kilisenin yolunu tutmuş ve antik kilisenin girişinde, ayaküstü saatlerce beklemişti papazı. Yüksek tavanlı loş kilise salonunda vitray camlardan sızan ışık huzmeleri yedi renge boyamıştı kadının yüzünü. Yine beklemeye devam ederken: “-Anlat kızım günahını çıkarayım!” diye derinlerden boğuk bir ses duymuştu. Çok ürkmüş ama bu sesin, sadece çirkin ve hantal bir papağandan geldiğini anlayınca gülücükler açılıvermişti yine derin gamzeli yüzünde. Kiliseden koşar adımlarla dışarı çıkarken, şu işe bak dedi kadın kendi kendine. Papağanlar günah çıkaramaz ki. Ya papazlar! Bu yetkiyi kimden aldılar acaba? Bahar mevsiminin en güzel cumartesilerinden biriydi ve kafası çok karışıktı. Önünde durduğu kestane ağacının dallarının arasından yüzüne sızan ılık güneş ışınlarıyla gıdıklandığını hissediyordu. Boşta olan sağ eli sol omzundaki çantasının cebine uzanıp mobil telefonu almış kulağına götürmüştü bile. Kıskanılası pirinç dişlerine inat gittikçe derinleşen iki esmer günahkâr gamzesiyle gülümsüyordu yine konuşurken. Sonra elini havaya kaldırıp koşmaya başlamıştı aniden. - Heeeey Taksi! |
Benzer Konular |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Garibe | Yorgun Yürek | efgğhıij | 0 | 26 March 2009 12:11 |
, Beyİnde Yaratilan Maddenİn Asli | haktan | Bunları biliyor muydunuz ? | 0 | 21 February 2009 13:34 |