#1
|
|||
|
|||
İnsan Hakları
İnsan hakları haftası
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul tarihi olan aralık ayının ilk haftası, tüm dünyada "İnsan Hakları Haftası" olarak kutlanmaktadır. İlk çağlarda insanlar birbirlerinin yaşam haklarını ellerinden almışlardır. Hakları elinden alınan, ezilen, sömürülen insanlar, haklarını elde edebilmek için çok uğraştılar. İnsanlara tek tek veya toplum olarak hakların verilmesi fikri ilk defa, 1215 yılında İngiltere’de doğmuştur. İnsanlık haklarını koruma ve genişletme akımları İngiltere’de olduğu gibi 18. yüzyıl başlarında dünyanın diğer ülkelerinde de görülmeye başlamıştır. İnsan hak ve hürriyetleri 19. yüzyılda milletlerin „Anayasaları“na girmiştir. 10 Aralık 1948 yılında da bütün „Birleşmiş Milletler“ üyeleri tarafından „İnsan Hakları Evrensel Beyannemesi“ aynen kabul edilmiştir. Türkiye’de de 7 Kasım 1982 Anayasası’nda, İnsan Hak ve Hürriyetlerine geniş yer verilmiştir. İlk çağlardan beri insanların büyük bir kısmı kendisini üstün gören azınlık tarafından idare edilmiştir. Kendilerini üstün gören asiller ve yöneticiler diğer insanların temel hak ve hürriyetlerini ellerinden almış, onları esir ve köle etmiştir. İlk çağdan beri insanlar ırk, din ve dil ayrımı yüzünden birbirleri ile savaşmışlar, zenciler asırlar boyu Avrupa ve Amerika pazarlarında esir olarak alınıp satılmıştır. Batılılar sanayi devrimi ve çıkarları için asırlarca insanları ezmiş ve sömürmüştür. Milyonlarca insanın emeği bir ömür boyunca yalnızca boğaz tokluğuna yaşamak için harcanmıştır. Batıda insan haklarının ilk belgesi 15 Haziran 1215’de, İngiltere kralına kabul ettirilen “Magna Charta Libertatum”, Hürriyetlerin Büyük Beratı’dır. 1689’da elde edilen yeni haklarla güçlenen Magna Charta, İngiliz Anayasasının temelini oluşturur. Amerika’da 1776’da İngiltere’ye karşı yayınlanan “Bağımsızlık Bildirgesi” insan hakları ile ilgili ilk önemli belgedir. Bunu 1789’da Fransız Devrimi’nde yayınlanan “İnsan Hakları Bildirgesi” takip etmiştir. Bütün bu bildiriler esasen birer belge olmaktan ileri gidememişlerdir. Batının eski Yunan ve Roma’dan miras aldığı sınıflı toplum yapısı gelişen sanayi ile daha da güçlenmiştir. 18. ve 19. yüzyıllar güç ve otoritenin insanlığı zorladığı, Avrupa’nın Afrika ve Asya toplumlarını köle ve esir edip sömürdükleri, mazlum insanlar için kötü dönemler olmuştur. I. ve II: Dünya Savaşları ezen ve sömüren devletlerin çıkar çatışmaları yüzünden çıkmıştır. Birleşmiş Milletler tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ilan edilmiştir. Bu beyanname 30 madde ve bir önsözden oluşmaktadır. Beyanname, hiçbir ayrım gözetmeden tüm insanların hür ve eşit doğduğu, kanunlar karşısında eşit olduğu temeli üzerine kurulmuştur. İNSAN HAKLARI HAFTASI (10 Aralık gününü içine alan hafta) İNSAN HAKLARI KAVRAMI İnsan hakları, bireylerin salt insan olmakla kazandıkları haklardır. İnsanların, insan olarak taşıdıkları değerin sömürü, baskı, kıyım ve her türlü doğal güç karşısında korunması ilkesine dayanır. Tanımı ve sınırları konusunda tam bir anlaşmaya varılamasa da temel bazı varsayımlar üzerinde anlaşılır. İnsan hakları temelde devlet gücünü sınırlar; hem yasal, hem ahlaksal düzenlemelerin kapsamına girer. Hem "olan"ı, hem de "olması gereken"i dile getirir. Özünde genel ve evrensel niteliklidir. Bütün insanların, hatta bazı durumlarda henüz doğmamış olanların her yerde sahip olması gereken haklardır. Böylece belirli bir durumda bireyin ya da grupların benzer haklarının ya da çıkarlarının korunabilmesi anlamına gelir. Bütün normatif gelenekler gibi insan hakları da zamanın ürünüdür. Özünü ve biçimini veren tarihsel sürekliliği ve değişim süreçlerini yansıtır. Bu yüzden de içeriklerinin, yasal sınırlarının ve aralarındaki öncelik sıralamasının anlaşılması büyük ölçüde temelinde yer alan görüşlerin ve etkinliklerin belirlenmesine bağlıdır. İNSAN HAKLARININ TARİHÇESİ Tarihte, yakın zamana kadar, insanlar arasında bu günkü anlamda eşitlik yoktu. Eski zamanlarda halk ırklarına, cinsiyetlerine, renklerine, yerli-yabancı oluşlarına bakılarak sınıflara ayrılırdı. Hükümdarlar, kendilerini tanrısal ve kutsal kimliklere büründürerek, olağanüstü hak ve yetkiler elde etmişlerdir. Hükümdarlardan başka, yüksek düzeydeki devlet adamları da üstün haklar elde etmişlerdir. Bunlar bolluk, rahatlık ve huzur içinde yaşıyorlardı. Toplumun büyük ve ezici çoğunluğunu oluşturan halk kesimi ise hemen hemen hiçbir hakka sahip değildi. Yoksulluk, açlık, ölüm korkusu içinde yaşıyorlardı. Ülkenin en ağır hizmetlerim' görürler, savaşlara giderler, vergilerini verirler; ama "insan gibi" yaşayamazlardı. Eski Yunanistan'da insanlar arasında yerli-yabancı ayrımı yapılmış, Atinalı ana-babadan olmayanlar vatandaş sayılmayıp köle muamelesi görmüşlerdir.İslamiyetten önceki ilkel Arap kabilelerinde insanlar arasında cinsiyet ayrımı gözetilmiştir. Erkek çocuklar üstün görülmüş, kız çocukları diri diri kuma gömülmüştür. Ortaçağ Avrupa'sının derebeyliklerinde ise halk korkunç bir baskı altına alınmıştır. Bu ayrım ve baskılara karşı ilk hareket İngiltere'de görülür. 13. Yüzyılda ingiliz halkı, fazla vergi toplandığı gerekçesiyle krala karşı ayaklanmıştır. Bunun sonucunda da ünlü "Magna Carta" (Büyük Şart) kabul edilmiş, kral tarafından halka bazı haklar verilmiştir. Yeni Çağda da halkın, devlet yönetiminin haksızlıklarına karşı hoşnutsuzluğu artmış, çeşitli tepkileri ortaya çıkmıştır. İspanya, Fransa, Rusya gibi ülkelerde yöneticilere tanınan tanrısal haklara karşı ülkenin aydınları halkı bilinçlendirmek için yazılar yazmış, konuşmalar yapmışlardır. Bilgi ve bilince dayanan bu uyanış, insanların özgür ve eşit olduklarını, kendi kendilerini idare edebilme hakkına sahip bulunduklarını ortaya koymuştur. İnsan haklarıyla ilgili bilinçlenme ve çalışma süreci 17.Yüzyılın sonlarıyla 18. Yüzyılın başlarında tüm dünyada görülmeye başlandı. Amerikalıların 4 Temmuz 1776'da ingilizlere karşı ilan ettikleri "Hürriyet Beyannamesi" ve 1789'daki Fransızların "İnsan Hakları Beyannamesi" bu uyanışın önemli örneklerindendir. 19. Yüzyıldan sonra insan hak ve hürriyetleri oldukça genişlemeye başladı. 2.Dünya Savaşı'ndan sonra bireylere daha geniş hak ve hürriyetler tanındı. Savaşın basında yayınlanan "Atlantik Beyannamesi"nde insan hak ve hürriyetlerine geniş yer verildi. Birleşmiş Milletler'e dahil olan ülkeler, 10 Aralık 1948 yılında "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"ni kabul ederek, insan haklarında yeni bir çığır açmışlardır. İNSAN HAKLARININ GELİŞİMİ İnsan hakları, bir defa Ortaya atılıp tartışılarak oluşturulan, tek aşamalı bir felsefe değildir, Günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçmiştir. 17.ve 18. yüzyıllarda Amerikan, İngiliz ve Fransız devrimlerinin getirdiği kla*** hak ve özgürlükler, ilk aşamada gerçekleşmiştir. Daha çok bireysel özellik taşıyan bu haklar arasında kanunlar karşısında eşitlik, kişi güvenliği, düşünce, inanç ve vicdan özgürlüğü, mülkiyet hakkı, çeşitli siyasal haklar önemli sayılıyordu. Bu dönem insan haklarında devletin görevi genel olarak "karışmama" borcuyla sınırlandırılmıştı. Yani, insan haklarının korunması için devletin hiçbir şeye karışmaması, seyirci kalması yeterli bulunuyordu. 19. Yüzyılda insan hakları hareketleri, daha çok "sosyal eşitlik" merkezine yöneldi. Bu düşüncelerle insan hakları kapsamı genişledi; devletin tutumunun değişmesine, "sosyal devlet" "sosyal haklar" gibi kavramların doğmasına sebep oldu. Bu dönem insan hakları sosyal, kültürel ve ekonomik niteliklidir. Sosyal güvenlik, hakça ücret, çalışma koşulları, sağlık, eğitim... haklarını kapsar. Daha iyi yaşama özlemiyle ilgili olan bu gelişmeler devletin insan hakları konusundaki tutumunda değişiklik beklentilerine yol açtı. Devletin "pasif" değil "aktif" ve "etkin" bir rol oynaması bekleniyordu. Devletin sosyal eşitsizliklere müdahale etmesi, çalışanları sosyal ve ekonomik yönden desteklemesi isteniyordu. 20. Yüzyılda ise insan hakları daha değişik boyutlara ulaşıyordu. Özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısında Üçüncü Dünya Ülkelerinin taleplerini yansıtır bir görüntüye bürünüyordu. Bu dönemde insan hakları alanında bütün insanlığı ilgilendiren barış hakkı,sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, dayanışma hakkı biçimleri de ortaya çıkmıştır, 20. Yüzyılın sonlarında artık insan hakları, tüm dünyada, tüm insanları, düşünce adamlarım ilgilendiren bir konu olarak yeni açılımlara, yeni anlayışlara yönelmektedir. Bu alanda Avrupa'dan geç de olsa bizde de çalışmalar yapılmıştır. 1839'dailan edilen "Tanzimat Fermanı" insan hakları alanındaki ilk belge sayılabilir. Bu belgeyle halkımıza az da olsa yeni haklar tanınmış, padişahların bazı önemli yetkileri kısıtlanmıştır. Bu belgeyi 1856'daki "Islahat Fermanı" ve 1876'da "1 .Meşrutiyet'in İlanı" izlemiştir. Bu belgeler çok önemli girişimlerdir, ancak gerçekte hiç birisi tam olarak hayata geçirilememiştir. Her alanda olduğu gibi insan hakları alanında da önemli ve ciddi çalışmalar Cumhuriyet döneminde yapılmaya başlanmıştır. |
#2
|
|||
|
|||
Cvp: İnsan Hakları
TÜRKİYE'DE İNSAN HAKLARI
Ülkemiz "İnsan Hakları Evrensel Bildirisi"ni ilk benimseyen, altına ilk imza atan ülkelerdendir. Bu bildirinin çoğu ilkeleri anayasalarımızda 1961'den bu yana yer almaktadır. Ülkemizde demokrasinin gelişmesine paralel olarak yurttaşların her alandaki özgürlükleri, temel hak ve hürriyetlerini rahatça, baskıdan uzak bir biçimde kullanabilmeleri için gerekli ortam hızla sağlanmaktadır. Kuşkusuz demokrasimiz geliştikçe önemsiz bazı küçük sıkıntılar da ortadan kalkacaktır. İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu bildirgeyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder. Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar. Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir. Madde3 -Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır. Madde 4- Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır. Madde 5- Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez. Madde 6- Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır. Madde 7- Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır. Madde 8- Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır. Madde 9- Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez. Madde 10- Herkesin, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, tam bir şekilde davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı vardır. Madde 11- 1. Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır. 2. Hiç kimse işlendiği sırada ulusal yada uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Madde 12- Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna yada haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır. Madde 13 1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. 2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir. Madde 14 1. Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır. 2. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz. Madde15 1. Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır. 2. Hiç kimse keyfi olarak yurttaşlığından veya yurttaşlığını değiştirme hakkından yoksun bırakılamaz. Madde16 1.Yetişkin her erkeğin ve kadının , ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır. 2. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır. 3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur. Madde 17 1. Herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır. 2. Hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz. Madde 18- Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir. Madde 19- Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar. Madde20- 1. Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır. 2. Hiç kimse bir derneğe girmeye zorlanamaz. Madde21- 1. Herkes, doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığı ile ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir. 2. Herkesin ülkesinin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkı vardır. 3. Halkın iradesi hükümet otoritesinin temelidir. Bu irade, gizli veya serbestliği sağlayacak benzeri bir yöntemle genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak ve belirli aralıklarla tekrarlanacak dürüst seçimlerle belirlenir. Madde 22- Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklarına göre, herkes onur ve kişiliğinin serbestçe gelişim için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir. Madde 23 1. Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır. 2.Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır. 3. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır. 4. Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır. Madde 24- Herkesin dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma süresinin makul ölçüde sınırlandırılmasına ve belirli dönemlerde ücretli izne çıkmaya hakkı vardır. Madde 25- 1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir. 2. Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar. Madde26- 1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır. 2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir. 3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır. Madde 27- 1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir. 2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır. Madde 28- Herkesin bu bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır Madde29- 1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır. 2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur. 3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz. Madde 30- Bu bildirgenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz. GÜZEL SÖZLER *Biz, yaşamak isteyen, haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. (Atatürk) *Eğer devamlı barış isteniyorsa insan kitlelerinin durumlarım iyileştirecek uluslararası tedbirler alınmalıdır.İnsanlığın tümünün gönenci, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir. (Atatürk) *İnsanları seven bir kişi, insanları sevmeyen doksandokuz kişiye bedeldir. (JehnStuartMill) *İnsan, almadığı şeye sahip olamaz. (Goethe) *Bencil bir insan, tek basma kalmış meyvesiz bir ağaç gibi kurur gider. (Turgenyev) *Adil olmayan millet hür de olamaz. (E.D.Sieys) *Bir tek kişiye yapılan haksızlak, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir. (Montesquieu) *İnsanın hürriyeti, komşusunun hürriyetinin başladığı yerde biter. (F.VV.VVarrar) *Allah hürriyeti ancak onu arayanlara verir. (D. VVebster) *Bana hürriyetlerin en büyükleri olan düşünce, inanç, vicdan hürriyetlerini verin. (Milton) *İnsan genellikle başkalarına sürmek istediği çamura bulanır. (C.Şahabettin) *İnsan her zaman kahraman olmaz ama her zaman insan olabilir. (Bacon) *İnsanlar istediklerine inanırlar. (Sezar) *İnsanlar doğuştan eşittirler ama bunu, sonuna kadar sürdüremezler. (Montesquieu) *Bir insan başka bir insana eşit olmayabilir ama her zaman aynı cinstendir.(De Bonold) *"Senin" ve "benim" kelimeleri ortadan kaldırılsaydı insanlar sükun içinde yaşarlardı. (Anaksagonos) *Her insan bir dünyadır. (Harsert) *Soylu insan, hak ve adaleti her şeyden üstün tutar. (Konfüçyus) *Zayıfların hakkını korumak için konuşmayanlar, köledir. {Lovvel) *Hakkı güçlendirmeyenlerdir ki kuvveti hak ederler. (Cenap Şahabettin) *Haksızlığı aramak için lamba kullanmak gerekmez. (Socrates) *Ülkemi, ailemi çok severim; ama insanlığı da ülkeme değişmem. (Fenelon) |