#1
|
|||
|
|||
Hukuka Aykırı Deliller
Ceza yargılama hukukunda hukuka aykırı deliller sorunu en önemli yerlerden birini işgal etmektedir. Elde edilişindeki her türlü hukuka aykırılık delili geçersiz hale getirir mi? Değilse hangi hukuka aykırılıklar delilin kullanılmasına engel olur? Farklı ekoller bu sorulara farklı cevaplar vermiştir. Bireyci anlayışlar en küçük hukuka aykırılığın dahi delili geçersiz hale getirdiğini ileri sürmüş iken toplumcu anlayışlar toplumun savunulması uğruna bazı ciddi aykırılıkları dahi görmezden gelmiştir. Bu soruya cevap verebilmek için önce ceza yargılama hukukunun amacını tespit etmek gerekmektedir:
Ceza Yargılama Hukukunun Amacı: Hukuk insanların bir arada yaşamasını sağlayan kurallar grubunun en önemlisidir; tüm sosyal kurallar gibi ortak aklın ortak tecrübelerin ürünüdür. İnsan evrensel gelişim yasalarını kavrayıp kullanabilen ve evrensel gelişime yön verebilen bir varlıktır. Bu gücü ise ancak diğer insanlarla iş güç ve fikir birliği ve paylaşımı suretiyle elde edebilir. İnsan ancak diğerleriyle iş bilgi ve fikir paylaşımı yapabiliyorsa insandır o zaman evrensel gelişime yön verebilir. Bu sebeple insan insan olabilmek için diğer insanlarla birlikte yaşamak zorundadır. Birlikte yaşamak ise ancak belirli kurallara bağlanarak mümkün hale getirilebilir. İnsanlık toplu yaşamın başlangıcından bu yana deneyip yanılarak düşünüp uygulayarak ortak aklı ile kurallar oluşturmuş bunların sağlam olmayanlarını değiştirmiş akılcı olanlarını uygulamış bu suretle toplumsal yaşamı en akılcı en verimli hale getirmeye çabalamıştır. Bu kurallardan en önemlisi hukuk kurallarıdır; hukuk kuralları toplumsal yaşam için olmazsa olmaz olanlardır. Dolayısıyla hukukun genel olarak amacı toplumsal yaşamın sürdürülebilir olmasını sağlamak birlikte yaşamayı düzenleyip kolaylaştırmak toplumsal gelişme imkanlarını açık tutmaktır. Her hukuk dalının asli amacı budur1. Bununla birlikte her hukuk dalının kendine özgü amaçları da bulunmaktadır. Bu kendine özgü amaçlar elbette asıl amaca yönelik ve onun yanında ikincil nitelik taşımaktadır. Bu ikincil amaçlar toplumun genel gelişmişlik seviyesine somut koşullara öngörülüp planlanan toplumsal amaçlara göre değişkenlik gösterebilecektir. Canlı ve dinamik bir hukuk anlayışı ancak bu suretle yani ikincil amaçların toplumsal gelişime göre değişebilmesi ile sağlanacaktır. Ceza yargılama hukukunun da asıl amacı toplumsal yaşamın sürdürebilmesini sağlamaktır. İkincil ve kendine özgü amaçları ise ceza hukuku ile paralel ve ona bağlı olarak değişmiş ve değişmektedir. Ceza hukukunun amacının kefaret olduğu dönemde ceza yargılama hukukunun amacı da suçlunun cezalandırılmasını sağlamak idi. Kamu gücünün bireyler üzerindeki haksız kullanımı hem ceza hem de ceza yargılama hukukunun ikincil amaçlarında değişikliğe yol açmıştır. Ceza hukukundaki amaç faydaya doğru kayarken ceza yargılama hukukunda bireysel özgürlüklerin kamu gücüne karşı korunması amacı güdülmeye başlanmıştır. Ceza hukukunda kefaret ve fayda amaçlarının telifinden sonra ceza yargılama hukukunda maddi gerçeğin ortaya çıkartılması amacı ortaya konmuştur. Günümüzde ceza hukuku -infaz hukuku ile birlikte- toplumsal yaşamı zedeleyen davranışların tespiti bunların önlenmesi önlenemeyen davranışlardan kaynaklanan toplumsal gerginliklerin yatıştırılarak toplumsal barış ve huzurun tekrar kurulması bu davranışta bulunan faili ve onu buna sevk eden tüm sebeplerin araştırılması bu sebeplerin ortadan kaldırılması ve böylece toplumsal barışın yeniden bozulmasını engelleyecek tedbirlerin alınması amacını gütmektedir. Ceza yargılama hukuku da buna bağlı olarak toplumsal barışı bozan davranışların tüm çıplaklığı ve gerçekliği ile ortaya çıkartılmasını sağlamaya çalışır |