Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Eğitim - Öğretim > işletme - iktisat
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 11 December 2008, 09:06
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Katma Değer Vergisi (Kdv)

GİRİŞ


Katma Değer Vergisi günümüzde satış vergilerinde görülen sakıncaları gideren modern ve en gelişmiş bir vergilendirme sistemi olarak kabul edilmektedir.

Gelişmiş bir tüketim vergisi olan ve günümüz modern ekonomik sistemlerinde kullanılan Katma Değer Vergisi (KDV), ülkemizde 1985 yılından beri başarı ile uygulanmakta olup,bütçe gelirlerinde önemli bir işlevi yerine getirmektedir.

Katma Değer Vergisi; üretim-tüketim zincirinin her aşamasında, malların ve hizmetlerin satışından alınan ve vergi indirimine imkan tanıyarak değer artışını temel alan , nesnel çok aşamalı ve genel bir satış vergisidir. Yürürlüğe girdiği tarihte tek orana sahip olan KDV sisteminde, 1996 temmuz ayından itibaren çok oranlı uygulamaya geçilmiştir. KDV’nin başarılı bir şekilde uygulanmasında yeri olan düzenli belge ve kayıt sisteminin yerleştirilebilmesi için başta vergi iadesi olmak üzere çeşitli tedbirler alınmıştır.

Ülkemizde Katma Değer Vergisinin 1.1.1985 tarihinde yürürlüğe girmesiyle ihracatımız, ”ihracat istisnası” yoluyla teşvik edilmeye çalışılmıştır. İhracat istisnasının uygulamaya konulmasındaki amaç, ihracatın artırılmasıyla döviz girdisini ve mallarımızın dünya pazarlarındaki rekabet gücünü artırmak olmuştur. Bilindiği gibi yurt dışı pazarlarda bütün ülkeler mallarını satmak ve yurt dışı gelirlerini arttırmak için kıyasıya rekabet yapmaktadırlar. Bu nedenle KDV uygulanan bütün ülkelerde , ihracat vergiden muaf tutulmuştur.

İhracat istisnası KDV’nin 11, 12, 32. Maddeleri ve ilgili KDV tebliğleriyle düzenlenmiştir.

Bu çalışmanın iki temel amacı bulunmaktadır. Birincisi Türkiye’de KDV uygulamalarını değerlendirmek, ikincisi ise Türkiye’de uygulanan ihracat istisnası uygulamasının ana hatlarıyla anlatılmasına değinmekti. Bu çalışmamızda katma değer vergisinin tanıtımıyla başlayıp, ihracat, iade ve mahsup işlemlerinin neler olduğunu ve ne gibi hesapların kullanacağına değindim.

Birinci bölümde , Katma Değer Vergisi ile ilgili genel bilgilerin açıklanmasına yer verilmiştir.

İkinci bölümde ise, Katma Değer Vergisinin teorik anlamda ne olduğu ele alınmıştır. Bu bölüm üç kısımdan oluşur.

Bu bölümün birinci kısmında önce, katma değerin tanıtımı ve hesaplama yöntemleri açıklanmıştır. İkinci kısmında ise ,Katma Değer Vergisinin tanımı ,türleri ,hesaplama yöntemleri, fayda ve sakıncalarına yer verilmiştir. Üçüncü kısımda da Katma Değer Vergisinin genel özelliklerine yer verilmiştir.

Üçüncü bölümde, Türkiye’de Katma Değer Vergisi’nde ihracat istisnası uygulaması alınmıştır. Bu kısım dört bölümden oluşmaktadır.

Bölümün birinci kısmında ihracat istisnası incelenmiştir. İkinci kısmında mal ihracı, üçüncü kısmında ihracat edilmek şartıyla ihracatçılara mal tesliminde ihracat, dördüncü kısımda ise hizmet ihracatından bahsedilmiştir.

Çalışmanın son bölümü, sonuç adını taşımaktadır.


BİRİNCİ BÖLÜM

1.KATMA DEĞER VERGİSİN HAKKINDA GENEL BİLGİLER

1.1. KATMA DEĞER VERGİSİNİN VERGİ İÇİNDEKİ YERİ


Vergilendirmede esas itibarıyla iki ana yöntem vardır. Bunlar;
1)Gelirin elde edilmesi sırasın da vergilendirme
2)Gelirin harcanması sırasında vergilendirme, yöntemidir
.
Bu yöntemlerden birincisine bağlı olarak “gelir vergileri” adı altında dolaysız vergiler grubu, ikincisine bağlı olarak da “muamele vergileri” adı altında dolaylı vergiler grubu oluşmuştur.

Gelir vergisine dolaysız vergi adı verilmesinin nedeni, bu verginin doğrudan kişilerin belli bir dönemde elde ettiği gelir üzerinden ve bu gelirlerin özelliklerine ve meydana gelen değişmelere bağlı olarak alınmıştır.

Muamele vergilerinin özelliği ise, verginin mal ve hizmet fiyatlarına eklenerek alınması dolayısıyla tüketicilere yansıtılmasıdır.

Katma değer vergisi de bir muamele vergisidir. Harcamaların vergilendirilmesi alanında günümüze ulaşmış en ileri aşama olup modern bir vergilendirme tekniğine sahiptir.


1.2. KATMA DEĞER VERGİSİNİN TARİHÇESİ

İdaresi kolay, ucuz ve bol hasılat sağlayan bir vergi türü olan muamele vergilerini tarihi çok eskilere dayanmakta olup, verginin normal bir kamu geliri sayılmadığı ilk ve orta çağlarda da uygun bir uygulama alanı bulmuşlardır. Sanayi devrimine kadar gelen bu dönemde, muamele vergileri daha çok geçişlerde uygulanan bir nitelik taşırlar.

Sanayi devriminden sonra ise, sağlanan büyük verimlilik artışıyla ekonomide sanayi ve ticaret ön plana çıkmış, kitle üretimi ve kitle tüketimine ve böylece de kapalı ekonomi yapısında pazar ekonomisine geçilmiştir. Üretim ve ticaret hacmindeki bu artış, muamele vergilerinin de yaygınlaşmasına ve öneminin artmasına yol açmıştır.

Katma değer vergisi sistemi, ilk olarak Yale Üniversitesi profesörlerinden olan Thomas S. Adams tarafından 1918 yılında New Haven’de , Milli Vergilendirme Kurulun’daki konferansta ortaya atılmıştır.

Aynı yılda, Alman iş adamı ve o zaman hükümetin ekonomik danışmanı olan Dr. Wilhem Van Simene tarafından bu sistem “yeni bir muamele vergisi” olarak hükümete tavsiye edilmiştir.

Katma Değer Vergisinin ilk uygulanmaya başlanması ise, 10 Mayıs 1953’te Amerika Birleşik Devletlerinin Michigan eyaletinde olmuştur. Avrupa kıtasında ise, Katma Değer Vergisi ilk olarak en geniş anlamıyla 1954 yılında Fransa’da uygulanmaya başlanmıştır. Fransa, Katma Değer Vergi sistemini uzun süre İngiltere’nin satış vergisi tezine karşın savunmuştur. İki ülke arasındaki bu tartışma uzun yıllar devam etmiş ve Katma Değer Vergisinin,Avrupa Ekonomik Topluluğuna üye ülkeler tarafından, 1967 yılında ortak muamele vergisi olarak kabulü ile Katma Değer Vergisi lehine sonuçlanmıştır.

Ancak Katma Değer Vergisinin asıl gelişimi Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kuruluşundan sonra olmuştur. Bilindiği üzere 25 Mart 1957’de Fransa , Almanya , Belçika, İtalya, Lüksemburg, ve Hollanda tarafından imzalanan Roma Antlaşması’yla AET kurulmuştur. Ortak pazarın ana ilkeleri arasında üye ülkelerindeki vergilerin uyumlulaştırılmada bulunulması Ortak Pazar Bakanlar Konseyinin topluluk amaçlarına uygun müşterek bir muamele vergisi modeli olarak Katma Değer Vergisi’ni benimsemeleri sonucuna ulaşmıştır. Ortak Pazar’a üye ülkelerde uygulanması 1967 yılında kabul edilen Katma Değer Vergisi ile ilk olarak yaylı tip vergiler kaldırılmış ve konuyla ilgili olarak iki direktif yayımlamıştır. Birincisine göre, üye ülkeler Katma Değer Vergisi’nin ana prensiplerini de ortaya koymuştur. İkinci direktif ise ,esas olarak verginin hangi yöntemlerle uygulanacağı açıklanmaktadır.
Katma Değer Vergisi halen 34 ülkede uygulanmaktadır.

Türkiye’de 1963 yılında AET ile imzalanan ortaklık anlaşması ile, ortak pazarla ortak bir ilişkiye geçmiştir. Bu nedenle, Türk vergi sistemi çok yakın bir gelecekte AET vergi sistemi içinde yerini almak ve AET ortak Katma Değer Vergisini uygulamak zorunda kalacaktır.

1.3. TÜRKİYE’DE KATMA DEĞER VERGİSİ TARİHÇESİ

25.10.1984 tarih ve 3065 sayılı kanun ile. 1 Ocak 1985 tarihinden itibaren Türkiye’de KDV uygulamasına geçilmiştir. Ancak, KDV uygulaması fikri bu tarihten çok öncelere kadar uzanmaktadır. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda konu ile ilgili çalışmalara başlandığı ve bu amaçla 1972 yılında Maliye Bakanlığı’nda bir komisyon kurularak ilk tasarının hazırlandığı görülmektedir. Bu ilk Türk KDV kanun tasarısı hazırlığı sırasında Almanya ile işbirliğine gidilerek tasarının iyileştirilmesinde Almanya’daki tecrübelerden faydalanılmaya çalışılmıştır. 1971, 1974, 1976, 1977 ve 1978 yıllarında Maliye Bakanlığı’nca beş kez kanun tasarısı taslağı hazırlanmıştır. Ayrıca 1980 yılında iki ayrı kanun tasarısı hazırlanarak parlamentoya sunulmuş fakat kanunlaştırılamamıştır.

1.4. TÜRKİYE’DE KATMA DEĞER VERGİSİNE GEÇİŞİ ZORUNLU KILAN NEDENLER

KDV uygulamasına geçilmesinde çeşitli nedenler bulunmaktadır. Bu nedenlerin başında bu verginin çekiciliği yanında kaldırılan gider vergilerinin olumsuz etkileri de gelmektedir. Bilindiği üzere, KDV’den önce üretim aşamasını kapsayan toplu muamele vergileri uygulanmaktaydı. Bu vergilerin, üretimin vergilendirilmesine dönük olması nedeniyle, sanayi ve firmalar üzerinde baskı yaratarak kaynak dağılımını olumsuz yönde etkilediği ve finansman sıkıntısına neden olduğu bilinmekteydi.

Diğer yandan, belli aşamalarını yüksek oranlarda vergileme vergi kaçakçılığını çekici hale getirmekte, bu durum ise gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının aşınmaları sonucunu doğurmaktaydı. Ayrıca, ekonomik gelişmelerin gerisinde bulunan kaldırılan gider vergileriyle ekonomide genel talep düzeyinin vergi yoluyla kontrolü sağlanamamakta ve verginin tüketim üzerindeki etkisinden yeterli ölçüde faydalanamamaktaydı.

KDV’den önceki mevcut vergileme sisteminde, sanayi üzerinde yoğunlaşan vasıtalı vergilerin yükünü ileri kademelere kaydırarak gelir ve kurumlar vergilerinin etki alanı dışında kalan vergi potansiyelini de harcamalar sırasında kavrayıp vergi gelirlerini artırmak için, KDV’ye geçmek zorunlu hale gelmişti.

KDV uygulamasına geçilmesinin diğer bir nedeni de Türkiye’nin uluslar arası ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Avrupa Birliği (AB) ile ekonomik ve mali işbirliğinin sağlanması için üye ülkelerin vergi sistemlerinin uyumlulaştırılması konusuna önem verilmekte ve KDV, AB için ortak bir vergi sistemi olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. AB’ye tam üye oluncaya kadar geçen süre içinde , KDV’nin ülkemizde tam anlamıyla yerleştirilmesi sağlanarak, AB’ye üte ülkelerle ortak bir KDV uygulamasında zorluk çekilmemesi amaçlanmıştır.

Yukarıda belirtildiği gibi, çeşitli haklı gerekçeleri ve uzunca bir tarihi olan KDV uygulamasına geçilmesi çabaları, 2.11.1984 tarihli resmi gazetede yayımlanan 3065 sayılı kanun ile sonuca ulaşmış ve 1 ocak 1985 tarihinden itibaren Türkiye’de KDV uygulamasına geçilmiştir.

Katma değer vergisi kanunun yürürlüğe girmesiyle aşağıdaki vergiler 1.1.1985 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.

• Dahilde Alınan İstihsal Vergisi
• İthalden Alınan İstihsal Vergisi
• Nakliyat Vergisi
• PTT Hizmetleri Vergisi
• İlan ve Reklam Hizmetleri Vergisi
• İşletme Vergisi
• Spor Toto Vergisi
• Şeker İstihlak Vergisi




1.5. KATMA DEĞER VERGİSİNİN ÖZELLİKLER

İ) Katma değer vergisi tarafsız bir vergidir. Ekonomik sektör ve toplumsal kesimler arasında fark gözetmez ve vergi yükü taşıyıcı kesimler arasında paylaşılır. Böylece vergi mümkün olduğu kadar geniş bir tabana ince bir tabaka halinde yayılır.

Diğer taraftan, birbirinden farklı üretim malları ve hizmetler açısından tam bir tarafsızlığın sağlana bilmesi için, Katma Değer Vergisinin tek oranla uygulanması ve hiçbir istisnanın bulunmaması gerekir. Ancak uygulamada böyle bir tarafsızlığın sağlanmadığını ve hemen her ülkede birden fazla oranın uygulanmakta olduğu ve ayrıca belli mal ve hizmetlerin vergiden istisna edildiği görülmektedir.

ii)Katma Değer Vergisinin ikinci özelliği, bu vergide vergi yükü el değiştirme safhalarının sayısından etkilenmemesidir. Bunu sağlayan da sistemin bünyesindeki indirim mekanizmasıdır. Bu mekanizma ise vergiye bir maliyet unsuru olmaktan çıkarmaktadır.

Katma değer vergisi sistemindeki indirim mekanizması ve dolayısıyla verginin el değiştirme safhalarının sayısından etkilenmemesi, yayılı muamele vergilerinde olduğu gibi firmaları dikey entegrasyona ve organizasyon sapmalarına zorlamadığından, ekonomik gelişmenin ve verimliliğin azalmasına yol açmaz.

iii) Katma değer vergisi şeffaftır. Bir mal veya hizmetin bünyesindeki vergi yükü herhangi bir safhada tam olarak bilinebilir. Çünkü Katma değer vergisi her aşamada satış fiyatının belli bir oranıdır. Bu özellik başta ihracat olmak üzere çeşitli istisnaların uygulanmasında kolaylık ve objektiflik sağlar.



1.6. KATMA DEĞER VERGİSİNİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI

1.6.1. Katma Değer Vergisinin Avantajları :

a) Katma değer vergisi, konusunun çok geniş olması nedeniyle, net vergi hasılatı açısından olumlu bir vergi türüdür.
b) Katma değer vergisi, yatırımları ve ihracatı teşvik eder. Yatırımlar, alışta borçlanılan vergilerin indirilmesiyle, ihracat ise tam istisna uygulamasıyla vergiden arındırılır.
c) Kapsamının oldukça geniş olması nedeniyle düşük oranlı uygulanabilen katma değer vergisi, vergi kaçakçılığını en alt düzeye indirir.
d) Vergi yükü, üretime katılan değer oranında, çeşitli sektörler aşamalar ve kişiler arasında yayılır. Bu durum vergi yükünün adaletli dağıtılması açısından olumludur.
e) Katma değer vergisi, mal ve hizmet akımını ve kaynakların dağıtımını hiçbir şekilde etkilememektedir.
f) Teorik olarak katma değer vergisi, gümrük ve özel tüketim vergilerinde ithal anında birlik sağlamaya ve bütün dolaylı vergilerin çıkış ülkesi esası üzerinden uygulamasına imkan vermektedir.
g) Vergi, malın her el değiştirişinde alındığından, üretimden tüketime kadar ne derece az el değiştirirse o kadar az vergi ödenmekte ve maliyet düşmektedir. Bu durum gereksiz el değiştirmelerin ve aracıların önlenmesini sağlayan önemli bir etkendir.
h) Katma değer vergisi, malın artan değeri ile ilk birlikte arttığından, milli gelir artışlarını , diğer bir dolaylı vergiden çok daha iyi izler ve vergi sistemine yapısal bir esneklik getirmiş olur.
i) Katma değer vergisi bazı yönlerden tarafsız bir vergidir. Bu vergi ile endüstriyel yapı ve ekonomik kaynakların dağılımı, optimal denge noktasından ciddi ölçüde sapmaz. Çünkü vergi sonuçta üretim birimleri üzerine değil, tüketiciler üzerinde kalmaktadır.
j) Tüketimi hedef alan diğer vergiler gibi Katma değer vergisi tasarrufları teşvik eder, enflasyonist baskıları önler. Hatta fiyat artışları ile savaşın yeni bir aracı olarak nitelendirilmektedir.
k) Katma değer vergisi sektörler arasında haksız rekabeti önler, dengeli sanayileşmeye ortam hazırlar, vergisiz sektörler yaratmaz.
l) Vergi indiriminden yararlanmak için katma değer vergisinin belgeye bağlanması, vergide oto kontrol mekanizmasının kurulmasını sağlamaktadır.
m) Katma değer vergisi, tüketimi kısma aracı olarak, selektif vergilere oranla daha genel ve etkili bir araçtır. Bu yönü ile Katma değer vergisi otomatik stabilizör niteliğindedir.
n) Katma değer vergisi, ekonomik kalkınma ve politika ile ilgili olarak daha düzenli ve güvenilir rakamlar sağlamaya yardımcı olabilir.
o) Katma değer vergisi, uluslar arası ekonomik bütünleşmeler ve uluslar arası ekonomik bütünleşmeler ve uluslar arası ticaretin geliştirilmesi açısından en uygun vergidir.

1.6.2. Katma Değer Vergisinin Dezavantajları

a) Katma değer vergisi, özellikle muhasebesi gelişmemiş olan küçük firmalar açısından karışık bir nitelik göstermektedir.
b) Tek aşamalı bir vergiden katma değer vergisine geçilen bir ülkede vergi mükellefleri birkaç kat artmakta , bu ise vergi idaresinin masraflarını yükseltmektedir.
c) Katma değer vergisinde gerektiği yerde istisna konulması ve çeşitli maddelerde vergi oranlarının farklılaştırılması diğer satış vergilerinden daha güçtür. İstisnaların fazla olması sistemin işleyişini bozabilir.
d) Hizmetlerin. Katma değer vergisi dışında tamamlayıcı bazı vergilere tabii tutulması, verginin genelliğini bozmaktadır. Servis işletmelerinde satılan malların vergiye dahil olması durumunda ise fiyat yapısında sapmalar ortaya çıkmakta ve vergi maliyetlere eklenmektedir.
e) Katma değer vergisi, ihraç mallarının fiyatlarının yükselmesine ve sonuçta satış imkanlarının kısıtlanmasına yol açmaktadır
Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 06:47


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2