![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]()
Neleri affetmeli?
Hepimiz insanız ve ilişkilerde hata yapabiliriz. Bazı hatalar var ki, bunlar kolaylıkla affedilebilir. Bazıları ise kesinlikle affedilmemeli. Çünkü affederseniz, ona aynı hatayı bir kez daha yapma hakkı verirsiniz. İşte affedilebilecek ve affedilmeyecek hatalar... Affedilebilir hatalar Küçük yalanlar: Henüz tanışma evresinde sizin ilginizi çekebilmek için söylediği yalanları affedebilirsiniz. Ya da ilişkiniz sırasında sizi üzmemek için başvurduğu zararsız yalanlar da affedilebilir. Öfke anındaki tepkiler: Bazı insanlar öfkelendiklerinde ağızlarından çıkanı kulakları duymaz. Bu bir kişilik özelliğidir ve kolay kolay değişemez. Onurunuzu zedelemeyecek şekilde söylenmiş sözler affedilebilir. Randevuya gelmemek ya da gecikmek: Elinde olmayan bir sebepten dolayı (hastalık, trafik v.b) randevusuna geciken ya da gelmeyen sevgilinizi affedebilirsiniz. Özel günleri unutmak: Özellikle erkeklerde görülen bir durum. Eğer özel günlerinizi unutmayı alışkanlık haline getirmiyorsa, onu affetmenizde sakınca yok. Ancak bir daha unutmaması konusunda mutlaka uyarıda bulunun. Yeterince vakit ayırmamak: Zaman zaman insan kendi dışındaki sebeplerden dolayı ilişkisine vakit ayıramayabilir. Bunu sorun etmemek gerekiyor. Ancak siz hep son sırada kalıyorsanız dikkat etmelisiniz. Sorumsuzca davranmak: İlişkilerde her iki tarafın da aynı sorumluluk bilincine sahip olması pek mümkün değil. Bu yüzden bir taraf, diğerinin açığını kapayacak. Size zarar vermediği sürece sorumsuz davranışlar affedilebilr. Aileye, arkadaşlara düşkünlük: Bu da aşırıya kaçmamak koşuluyla affedilebilecek bir olay. Küçük ayrılıklar: Tartışmalar bazen istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bir taraf diğerine öyle hissetmese de "Bitti artık" diyebilir. Pireye kızıp yorgan yakmayın. Birkaç günlük ayrılık sizi kendinize getirecektir. Kaçamak bakışlar: Zaman zaman sevgilinizi başkalarına bakarken yakalayabilirsiniz. Bu sizi sevmediği anlamına gelmez. Meraklar ve hobiler: Her insanın yapmaktan zevk aldığı hobileri vardır. Hobisine zaman harcıyor diye sevgilinizi terk etmeye kalkmayın. Affedilmeyecek hatalar Şiddet: Size bir fiske bile vuranı asla ama asla affetmeyin. Affederseniz emin olun aynı şeyi, hem de bu kez daha şiddetlisini yapacaktır. Aldatmak: İşte affedilmeyecek bir hata daha. Aldatmışsa, size aşkı eskisi kadar güçlü değil demektir. Affetseniz bile emin olun bir kez daha aldatılacaksınız. Aldatana kesinlikle bir şans daha vermeyin. Büyük yalanlar: Hayatınızı etkileyebilecek yalanlardan sözediyorum. Örneğin evli olduğu halde "Evli değilim" demesi gibi. Bu tür bir yalanı yakaladığınızda onu hemen postalayın. Umursamazlık: Yanınızda yokmuşsunuz gibi davranıyorsa, sizinle ilgili hiçbir şeyle ilgilenmiyorsa ondan uzak durun. Cimrilik: İşte kötü bir özellik daha. Paraya cimri olan aşkına da cimridir. Sizinle ilk tanıştığında para saçan sevgiliniz artık öyle değilse, "Güle güle" demenin zamanı gelmiştir. Aşağılamak: Sizi herkesin önünde küçük düşürüyorsa, onurunuzu kıracak hareketlerde bulunuyorsa, sakın affetmeyin. Affederseniz, söylediği her şeyi kabullenmiş olursunuz. Saygısızlık: Bir ilişkide sevgi kadar saygı da önemlidir. Kişiliğinize saygı göstermeyen insanla sakın ama sakın birlikte olmayın. Değiştirmeye çalışmak: Sizi ya olduğunuz gibi kabul etmeli ya da bu işe hiç başlamamalı. Başladıktan sonra değiştirmeye çalışıyorsa, affedilmeyecek bir hata yapmış demektir. Kabalık: Hiç kimsenin bir başkasına kaba davranmaya hakkı yoktur. Kabalığı alışkanlık haline getirmiş kişiyi düzeltemezsiniz. Hemen ayrılın. Alkol ve uyuşturucu: İlişki başladıktan sonra sevgilinizini alkol ya da uyuşturucu bağımlısı olduğunu fark etmişseniz bir an önce onu terk edin. |
#2
|
|||
|
|||
![]()
Benden Çok Kazanıyorüyük bir aşkla başlayan ilişkiler, kadının eğitim durumunun daha iyi olması veya daha çok para kazanması nedeniyle çıkmaza girebiliyor. Bunların yanı sıra kadının ailesinin maddi durumunun iyi olması, mütevazı bir hayat yaşayan erkeği zaman zaman rahatsız edebiliyor ve eşler arasında "Bab Büyük bir aşkla başlayan ilişkiler, kadının eğitim durumunun daha iyi olması veya daha çok para kazanması nedeniyle çıkmaza girebiliyor. Bunların yanı sıra kadının ailesinin maddi durumunun iyi olması, mütevazı bir hayat yaşayan erkeği zaman zaman rahatsız edebiliyor ve eşler arasında "Babamın evinde arabam vardı" veya "Git o zaman o istediğin pahalı yüzüğü baban alsın" tarzında kavgalar yaşanabiliyor.
İlişkinin koptuğu an Kıskançlık, çoğu zaman kişilerin birbirlerinin ayaklarına dolanmalarına neden olabiliyor. Özellikle ikili ilişkilerde kadın biraz sivrilmeye başladığında erkek paniğe kapılıyor. Kaybetme korkusu ve yetersizlik duygusu kişiyi karşı tarafı kırmaya itiyor. Teşvik etmeyi, sevinci paylaşmayı, yükü azaltmayı bir tarafa bırakın, karşısındakinin tökezlemesi için kişi neredeyse her şeyi yapıyor. Oysa kadın ve erkek önce sevgiyle bir araya geliyor. Huzur, mutluluk, saygı ve paylaşım temel beklentilerini oluşturuyor. Her şey başlangıçta iyi gidiyor. Sonra kadının veya erkeğin hayatında iş ya da ilgi alanı açısından farklılaşmalar yaşanıyor. Seyahatler, toplantılar geliyor gündeme. Özellikle kadının hayatındaki değişiklikler, erkeği çıkmaza sokuyor. "Karım çok para kazanırsa beni terk eder mi?", "Eli para görünce, sözüm geçmez mi olur?", "Ya gittiği seyahatte başka birine aşık olursa?" gibi endişeler erkeği bunalıma sürüklemeye başlıyor. Konu hakkında konuşulmadıkça kuruntular büyüyor. Erkek kıskanıyor, söyleyemiyor, karşı çıkamıyor ama, gerginlik artıyor, tartışma yaşanıyor. Kırıcı, kişiliğe zarar verici sözler söyleniyor ve saygı zedeleniyor. Sonunda sevgiyle beraber ilişki de bitiyor. Çözüm; iletişimden geçiyor Elbette her zaman olaylar böyle gelişmiyor. Durumu sindirmesini ve anlayışla karşılamasını bilen erkek, eşine her konuda destek oluyor ve başarısını paylaşıyor. Bu da ancak iletişim sayesinde gerçekleşebiliyor. Eğer eşler doğru frekansta buluşabiliyorsa, bir süre sonra kadın - erkek ayrımı da ortadan kalkıyor. Kadın işyerinde fazla mesaiye kaldığında, erkek rahatlıkla mutfağa girip yemeği hazırlayabiliyor veya erkeğin işi uzadığında kadın otomobili servise bakıma götürebiliyor. Maddi konularda da çözüme gitmek zor değil. Örneğin bir taraf su faturasını öderken, diğer taraf da elektrik faturasını üstlenebilir. Mutfak veya ev kirası gibi masraflar paylaşılabilir. Karşılıklı anlayış ve destek, ilişkinin sorunsuz bir şekilde yürümesini sağlıyor. İki taraftan biri, diğerini çekemiyor ve huzursuzluğa neden oluyorsa, ilişki sendelemeye başlıyor. Karşınızdaki insanı en iyi flört veya nişanlılık döneminde tanırsınız. Aranızdaki en ufak bir anlaşmazlık, ilerde daha büyük bir sorun haline gelebilir. Maalesef "evlenince her şey daha iyi olur" mantığı pek gerçekleşemiyor. Bu nedenle bir karara varmadan önce, bazen aşkı bir kenara bırakıp mantıkla hareket etmek gerekiyor. Üç soru - üç cevap 1- Erkek arkadaşım lise, ben üniversite mezunuyum. Evlenmeyi düşünüyoruz. Aramızdaki bu eğitim farkı ilerde ilişkimizi etkiler mi? Bu soruyu sorduğunuza göre, korkarım bu konudaki şüpheleriniz, ilerde eşinizde çekindiğiniz davranışı tetikleyebilir. Eşler arası statü farkları ve sebep oldukları problemler, cemiyetlerdeki eşitlik / eşitsizlik, din ve politik sistemle de yakından orantılı. İnsanların arasında açıklık, eşitlik olan cemiyetlerde eşlerin meslekte ilerleme ve başarı konularında birbirlerine karşılıklı destek verildiği görülür. Eşinizin, mesleğiniz nedeniyle sahip olacağınız bağımsızlık, sosyal çevre ve hayatınızı kabul edip takdir edebilecek bir karekteri varsa, eminim problem olmayacaktır. İlerde aile içi yarışma dediğimiz bir durum olabilir. Erkek, karısının statüsünden rahatsızlık duyabilir. Ancak bunlar halledilmeyecek problemler olarak gorülmemeli. Sizin başarınız, ona iyi bir model olmanız, onu da motive edip başarıya ulaştırabilir. Eşinizin, başarınızda onun da payı olduğunu bilmesi önemli. Bu sizin de tutumunuzla yakından ilgili. Birbirini hayat arkadaşı seçmiş iki insanın birbirlerine destek olmaları gerekir. 2- Kocamdan daha çok kazanıyorum. İş toplantılarım ve başarılarım onu rahatsız ediyor. Ne yapabilirim? Eşiniz kendini ifade edemiyor olabilir. Belki sadece "Seni seviyor ve kaybetmekten korkuyorum" demeye calışıyor olabilir mi? Çünkü kadın ve erkek beyinlerini farklı kullanıyor. Çoğunlukla erkekler beyinlerinin lojik ve mantıktan sorumlu sol tarafını, kadınlar ise iletişim ve geniş algılamadan sorumlu duygusal sağ tarafı kullanıyor. Sağ ve solu bağlayan kısım ise kadınlarda yüzde 40 daha gelişmiş. Yani beyinleri sağ ve sol arası iletişimi daha çabuk gerçekleştirebiliyor ve olayları daha iyi algılıyor. 3- Eşim çocuğumuz doğduğundan beri çalışmamı istemiyor. Çok iyi kazanıyordum, işimi bırakmalı mıyım? Sevdiğimiz insanlar isteklerimizi kabul etmeyecek düşüncesiyle bazen bizi mutlu edecek yaşam tarzımızdan vazgeçeriz. Sürekli vazgeçmek, dilekleri yokmuş gibi yapmak bir şekilde kendini belli edecektir. Kocanızla birlikte alınması gereken kararların dışında (nerede yaşanacak, çocuk istiyor muyuz v.s.) çalışıp para kazanmak gibi en doğal hakkınız ile ilgili seçiminizde eşinizden yeşil ışık almanız şart mı? Bir bakın, yaptığınız her adımda ''izin'' almaya mı alışmışsınız? Siz mutlu değilseniz evliliğiniz, ilişkiniz nasıl mutlu olabilir? Unutmayın, eşinizle zaman zaman aynı fikirde olmamanız çok normal. Onu korkulacak bir baba gibi görmeyin. Sizi anlamak isteyen, belki korkuları olan ve sizi ''korumaya'' çalışan bir yaşam arkadaşı olarak görmeye çalışın. İsteklerinizi kabul ettirmek için uğraşın. Sizin gereksinmeleriniz önemli, onları yapın. Sizin için önemli isteklerden vazgeçerseniz, ilerde evliliğinizden de vazgeçmek zorunda olabilirsiniz. |
#3
|
|||
|
|||
![]()
Sen Romeo, Ben Juliet
Aşk dolu sözler, romantik yemekler bitmiştir, TV başından kalkmaz, konuşmaz, eskiden gözününüzün içine bakan adam, sizi artık görmez olur. Peki ne yapmalı da onu tekrar prense çevirmeli. İşte formüller: Bir araştırmaya göre, ka Aşk dolu sözler, romantik yemekler bitmiştir, TV başından kalkmaz, konuşmaz, eskiden gözününüzün içine bakan adam, sizi artık görmez olur. Peki ne yapmalı da onu tekrar prense çevirmeli. İşte formüller: Bir araştırmaya göre, kadınların yüzde 22''si ilişkileriyle ilgili şöyle düşünüyor: "Gün geçtikçe birbirimizle daha az konuşur hale geldik. Artık benimle hiç ilgilenmiyor..." Oysa erkekler, aşık oldukları ilk günlerde genellikle gerçek bir beyefendi gibi davranırlar. Aşkını ispatlayan küçük sürprizler yapar, eve ya bir çiçek ya da sizi akşam yemeği için restorana götürme teklifiyle gelirler. Bunlarla yetinmeyip, mutfakta bile size yardım ederler. Ancak evlilik ilerledikçe her şey değişmeye başlar. Eşiniz her geçen gün eve biraz daha geç gelir ve akşamları, hatta hafta sonları sürekli tv karşısında oturmayı tercih eder. Neden değişiyorlar? Eşinize, artık eskisi gibi olmadığını söylediğinizde, mutlaka "Ama benim de kafamı dinlemeye ihtiyacım var" der. Üstelik bir de sizden hizmet bekler: "Sevgilim, biraz fındık getirsene. Canım bir bardak su versene..." ve sonunda hayalinizdeki prens, yorgun bir kurbağaya dönüşür. Alman psikolog Michael Thiel, buna hiç şaşırmıyor: "Kadınlar sık sık, erkeklerin ciddi bir ilişkiye girdikten sonra garip bir değişim yaşadıklarından yakınıyor. Çünkü erkekler kur yapma döneminde tek bir hedefe kilitleniyor: Genlerini yeni kuşağa aktarabilmek için dişiyi kazanmak! Bunun temelinde de biyolojik bir motivasyon yatıyor. Kadın ise bu davranışı, erkeğin duyduğu sevginin göstergesi olarak yorumluyor ve hep öyle kalmasını istiyor. Erkek ise kadına egemen olduktan sonra, başka bir program işlemeye başlıyor. Sadece ''sorumlu aile reisi'' görevini üstleniyor ve onun dışındaki her şeyi görmezden geliyor." Bu taktikleri kullanın Sevgili eşinizi o çok sevdiği koltuğundan uzaklaştırmak aslında hiç de kolay değil. Ama Thiel, bu zor görev için 3 ''harekete geçirme'' taktiği öneriyor: 1) Televizyonunuzun arıza yapmasını sağlayabilirsiniz. Bunun için bir televizyon tamircisinden yardım isteyin. Belki o zaman eşiniz, sizinle birlikte sinemaya gitmeyi ya da bir bisiklet turuna çıkmayı kabul eder. 2) Göğsüne tabancayı dayayın, tabii ki mecazi anlamda. Ona, televizyonu kapatmasını yoksa tek başınıza dışarı çıkacağınızı söyleyin. 3) Çekici iç çamaşırı ya da yaratıcı fantezilerle, o eski baştan çıkarma taktiğini uygulayın. Belki de bu şekilde oturduğu yerden kalkar. Tabii bütün bunların yanı sıra daha kalıcı çözümlere de başvurabilirsiniz. Ancak bunun için kadının, erkeğe odaklı ilgisini başka alanlara yönlendirmesi gerekiyor. Kendinizi ağırdan satın Kadın, dişiyle tırnağıyla kendini eşine ve evliliğine adarsa, erkek haklı olarak, ilişki için hiçbir çaba göstermek zorunda olmadığını düşünür. Kendini çok güvende hisseder ve ilgisiz davranır. Kadınlar kendilerini biraz geri çekmeli ve arada sırada kız arkadaşlarıyla da vakit geçirmeli. Onunla konuşun Soğuk algınlığı geçiren ilişkiler için en iyi ilaç, daha iyi bir ''iletişim''. Sadece bir şeylerin değişmesini ümit ederek beklemeyin. Sizi rahatsız eden şeyleri ve isteklerinizi kesin ve net bir dille ona anlatın. Asla söylenmeyin, erkekler bunu kaldıramaz Bu konuda önemli olan, vereceğiniz mesajların ''ben''li cümlelerden oluşmamasına dikkat etmek. "Hep televizyonun karşısında oturuyorsun" demek yerine, "Birlikte fazla vakit geçiremediğimiz için üzülüyorum. Seninle dansa gitmeyi çok özledim" diyebilirsiniz. Sözlerinizi bu şekilde ifade ederseniz, eşiniz bunları ''söylenme''olarak algılamayacaktır. Üstelik kendine saldırılmış olarak da hissetmez ve davranışını yeniden gözden geçirmeyi kabul eder. Onu bol bol övün Ne yazık ki kadın ve erkek, olayları hep farklı şekillerde yorumlar. Örneğin, sabahleyin özenerek yatağını yapan bir erkek, bunun kendisi için bir artı puan olduğunu düşünürken, bu arada alışverişe gidip gelmiş, evi temizlemiş ve bulaşığı yıkamış olan kadın "Nihayet o da bir şeyler yapıyor" diye aklından geçirir. Erkek, yaptığı şeyle gurur duyarken, kadın bunu zorunluluk olarak görür. Bu durumda orta noktayı bulmak gerekiyor, örneğin; erkek spor programını izlemek yerine bulaşık yıkıyorsa, sıkı bir övgüyü hak ediyor demektir. Deneyin, etkisini mutlaka gösterecektir. Annesi gibi davranmayın Erkekler kendileriyle ilgilenilmesinden hoşlanırlar. Ancak, olayı abartmayın. Onu şımartmaktan vazgeçin. Ne de olsa onun annesi değilsiniz. Atıştırmak için istediği şeyi, mutfağa gidip kendisi de getirebilir. Hem de bu arada biraz hareket etmiş olur. Her dediğini yapmaya kalkmayın |
![]() |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Nefsin Nasıl Bir Yaratılışa Sahip Olduğunu? | haktan | Bunları biliyor muydunuz ? | 0 | 10 January 2009 07:47 |
Nimetlerden Gereği Gibi Zevk Almanın Tek Yolunun İman Olduğunu? | haktan | Bunları biliyor muydunuz ? | 0 | 10 January 2009 07:46 |
Öfkeyi Yenmenin Önemli Bir İbadet Olduğunu? | haktan | Bunları biliyor muydunuz ? | 0 | 10 January 2009 07:45 |