Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Genel Kültür > Türk Dünyası > Şanlı Türk Tarihimiz
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 14 November 2008, 12:26
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Osmanlı Antlaşmaları

ABD - Osmanlı Sözleşmesi

5 Eylül 1795'te ABD ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan antlaşma.

Tarihçe

1783 yılında, Avrupa standartlarına göre mütevazı da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı. 25 Temmuz 1785'te, Atlantik'te Cadiz açıklarında, bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafından ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens'in idaresindeki Maria idi. Arkasından, Philadelphia limanına bağlı, Kaptan O'Brien'in Dauphin'i de ayni akibete uğradı. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 ABD gemisi daha Osmanlıların eline geçti. Amerikan Kongresi, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Başkan George Washington'a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi. Osmanlıların oluşturduğu deniz tehdidi sayesinde, ABD donanmasının temelleri atılıyordu.

Önemi

5 Eylül 1795'te ABD bu tehdide karşı bir anlaşma yapmayı kabul etti. Bu anlaşmaya göre ABD, Cezayir'deki esirlerin iadesi ve gerek Atlantik'te, gerekse Akdeniz'de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye dokunulmaması karşılığında, 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını (216.000 dolar) ödeyecekti. Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya, dönemin ABD Başkanı George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayı imza koydular. ABD başkan George Washington Osmanlı imparatoru tarafından muhatap görülmemiş ve anlaşma Cezayir beylerbeyi tarafından imzalanmıştır. Böylece ABD yıllık vergiye bağlanmış oldu. Bu, ABD'nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan tek anlaşması olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödenmesini kabul eden tek ABD belgesidir.





1841 Boğazlar Sözleşmesi

Mısır isyanı sonunda Osmanlı Devleti'nin tam bir çöküntü içine düştüğü ortaya çıkınca Boğazlar meselesi önemli bir konu olarak ön plana çıktı. Çünkü, Akdeniz'in doğu kapısı durumunda olan İstanbul ve Çanakkale Boğazları, devletlerarası ilişkiler ve dengeler açısından hayati önemi haizdi. Aslında, bu safhada boğazlar, İngiltere veya Rusya'nın kontroluna girebilirdi. Fakat, bu güçler karşı karşıya gelmemek için ve dengelerin muhafazası maksadıyla bu türden uygulamaya teşebbüs etmediler.

1841 Tarihine Kadar Boğazların Statüsü


(a) 1535 kapitülasyonlarıyla Fransız bayrağı taşıyan ticaret gemilerine tüm Türk limanlarına girip çıkmak müsaadesi verildi. Bu müsaadeler zaman zaman diğer devletlere de tanındı.

(b) 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması Rus ticaret gemilerine Boğazlardan serbestçe geçebilmek hakkını tanıdı.

(c) 1798 ve 1805'de Rusya ile yapılan ittifak antlaşmalarında Rus savaş gemilerinin Boğazlardan geçeceğine dair hükümler konuldu. 1806'da iki devlet arasında çıkan savaş bu antlaşma hükümlerini geçersiz kıldı.

(d) 1809'da İngiltere ile imzalanan ittifak antlaşmasında Boğazların tüm devletlerin savaş gemilerine kapalı tutulması prensibi kabul edildi.

(e) 1829'da Edirne Antlaşmasına , Boğazların bütün devletlerin ticaret gemilerine açık tutulacağı hükmü kondu. (Md: 7)

(f) 1833 tarihli Hünkar İskelesi Antlaşmasının gizli maddesinde, Osmanlı Devleti'nin Çanakkale Boğazını Rusya lehine kapatacağına, yani hiçbir yabancı savaş gemisinin hiçbir sebep ve bahane ile Çanakkale'den giriş yapmasına müsaade etmeyeceği hususuna yer verildi. Bundan da anlaşılıyor ki, Osmanlı Devleti bu dönemlerde Boğazlar Statüsünün sorumluluğunu Avrupa büyük devletleri ile paylaşma durumuna girmiştir.

Mısır meselesinden sonra ise, boğazlar, Rusya'nın kontrolünden alınmış ve tekrar Avrupa büyük devletlerin taahhüdü altına verilmiştir.

1841 Boğazlar Sözleşmesi

13 Temmuz 1841'de imzalanan Londra Boğazlar Sözleşmesinin esasları şöyledir :

(a) Osmanlı Devleti, barış durumunda eskiden olduğu gibi yabancı devletlerin savaş gemilerini Boğazlardan geçirtmemeyi taahhüt eder.

(b) Osmanlı Devleti, eskiden olduğu gibi dost ülkelerin el-ilerinin hizmetinde bulunan hafif savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine izin verebilir.

(c) Osmanlı padişahı, dostluk ilişküeri içinde bulunan tüm devletleri, işbu antlaşma hükümlerine uymaya davet eder.

(d) Antlaşma iki ay içinde onaylanır ve imzacı tüm devletler, antlaşma hükümlerine uymayı taahhüt ederler.

Görüldüğü gibi; bu antlaşma ile Boğazların barış zamanında savaş gemilerine kapalılığı uluslararası yükümlülük altına alınmıştır. Boğazların kapalılığı kavramı yalnız barış zamanı ile sınırlıdır. Osmanlı Devleti savaşa girdiği takdirde Boğazlan istediği gibi tasarruf edebilecektir. Yani, dilediği devletin savaş gemilerine açabilecektir. Nitekim, bu prensip Kırım Savaşanda uygulanacak, İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin Karadeniz'e geçmelerine izin verilecektir.

Sonuç olarak; 1841 yılında Osmanlı Devleti üzerindeki Rus nüfuzu ve baskısı gerilemiş; Fransa'nın Mısır üzerindeki etkinliği ortadan kalkmış; Hünkar İskelesi Antlaşması hükümleri sona ermiş; İngiltere ise en kazançlı ülke durumuna gelmiştir.




Ahmet Paşa Antlaşması

Ahmet Paşa Antlaşması 10 Ocak 1732 tarihinde Osmanlı DevletiyleSafevilerin yönettiği İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır.

Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. Kafkasya Osmanlılara verildi.
2. Batı İran ve Azerbaycan İranlılarda kaldı.
3. Güneyde Kasr-ı Şirin sınırı değişmedi.
4. Kuzeyde Aras Irmağı iki ülke arasında sınır yapıldı.

Bu antlaşma, Osmanlı Devletinde sadrazamın, İran’da da Şah’ın değişmesine sebep olmuştur. Fakat uzun vaded bu antlaşma ne Osmanlı Devletini ne de İranlıları tatmin etti ve iki ülke arasındaki çatışmalar 1746 yılına kadar devam etti.




Amasya Antlaşması

Amasya Antlaşması, Kanuni Sultan Süleyman'ın çıktığı 3. İran Seferi sonunda Osmanlı Devleti ile İran arasında imzalanan antlaşmadır.

1555'te imzalanan bu ilk Osmanlı - İran Antlaşması ile Doğu Anadolu, Bağdat Tebriz ve Azerbaycan Osmanlı topraklarına katıldı.




Atina Antlaşması (1913)

Atina Antlaşması (1913) 14 Kasım 1913 tarihinde Osmanlı Devleti ve Yunanistan arasında Balkan Savaşlarının sonunda imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. Osmanlılar Yanya, Selanik ve Girit’in Yunanistan’a ait olduğunu kabul ettiler.
2. Yunanistan'da kalan Türklerin durumu da düzenlendi.

Yunanistan Ege adalarını da istedi. Osmanlılar bu isteği kabul etmediler. Görüşmeler sırasında I. Dünya Savaşı çıktı. Adalar sorunu ancak Lozan Antlaşması’yla çözüldü.




Ayastefanos Antlaşması

Ayastefanos Antlaşması, 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonunda imzalanan barış antlaşmasıdır.

II. Abdülhamit'in karşı olmasına rağmen Midhat Paşa, Damad Mahmud Paşa ve Redif Paşa gibi devlet adamlarının sebep olduğu Osmanlı-Rus savaşı, Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sonuçlandı. Ruslar, batıdan Yeşilköy'e (eski adı Ayastefanos), doğudan Erzurum’a kadar geldiler. Osmanlı Devleti, barış istedi. Rus orduları başkomutanı Nikolay, barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul etti ve 3 Mart 1878’de İstanbul'un Yeşilköy semtinde ağır koşullar içeren bu antlaşma imzalandı. Buna göre;

1. Osmanlı Devleti'ne bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan Arnavutluk'a uzanacak.
2. Bosna-Hersek'e iç işlerinde bağımsızlık verilecek.
3. Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek.
4. Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt Rusya'ya verilecek.
5. Teselya Yunanistan'a bırakılacak.
6. Girit ve Ermenistan'da ıslahat yapılacak.
7. Osmanlı Devleti Rusya'ya 30 bin ruble savaş tazminatı ödeyecekti.

Ancak bu antlaşma ile Rusların bölgede tamamen hakim bir konuma gelmeleri Batılı devletleri telaşlandırdı. Zira Rusların, Bulgaristan yolu ile sıcak denizlere inmeleri, İngilizlerin Hindistan siyasetine ve Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakına set çekmiş olacaktı. Osmanlılar bu tepkilerden yararlanarak Kıbrıs’ın idaresini İngiltere’ye bırakmak koşuluyla Berlin’de yeni bir antlaşma (Berlin Antlaşması) zemini elde etmeye başardılar. Ayastefanos’un feci şartlarını hafifleten bu antlaşma ile Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki hayatı, bir müddet uzadı. Bu antlaşma Osmanlı Devrinde Sevr Antlaşması gibi kağıt üzerinde kalan bir antlaşmadır.




Aynalıkavak Antlaşması
Aynalıkavak Antlaşması (Tenkihnamesi) (21 Mart 1779) Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan bir antlaşmadır.

Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Devleti Kırım'ın bağımsızlığını kabul etmek zorunda kalmıştı. Bir süre sonra Rusya yanlısı Şahin Giray Kırım hanı olunca Kırım'da Tatarlar arasında bir ayaklanma çıktı. Osmanlı Devleti Rusya'nın desteklediği Şahin Giray'a karşı Osmanlı yanlısı Selim Giray'ı destekledi. Ayaklanmanın bastırılması üzerine İngiltere ve Fransa'nın arabuluculuğu ile Osmanlı ve Rusya delegeleri bir araya gelerek İstanbul'daki Aynalıkavak Kasrı'nda yeni bir antlaşma imzaladılar. Bu antlaşmaya göre:

1. Osmanlı Devleti, Şahin Giray'ın hanlığını tanıyacak, fakat, sonraki hanların seçimi için, padişahın halife olarak onayı alınacaktı.
2. Akdeniz ve Karadeniz'de, Fransızlarla İngilizlere tanınan ticari haklar Rusya'ya da tanınacak,
3. Kırım'daki Rus kuvvetleri geri çekilecekti.

Bu antlaşma ile Kırım'ın bağımsızlığı yeniden onaylanmış oldu.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 14 November 2008, 12:27
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Cevap: Osmanlı Antlaşmaları

Baltalimanı Antlaşması

Baltalimanı Antlaşması (16 Ağustos 1838) Osmanlı Devleti'nin İngiltere ile İstanbul'un Baltalimanı semtinde imzaladığı ticaret antlaşmasıdır.

Osmanlı Devleti 1826'dan beri yerli ham maddelerin yurt dışına çıkarılmasını önleyen yed-i vahid (tekel) sistemini uygulamaya koymuştu. Bu sistem İngiltere'nin çıkarlarına uygun düşmüyordu ve İngilizler kendilerine Osmanlı topraklarında kendilerine ayrıcalıklar verilmesi için Osmanlılara baskı yapıyorlardı. Dışişleri bakanı Mustafa Reşit Paşa, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın isyanını bastırmak için İngilizlerden yardım istedi. Bu yardıma karşılık olarak ta İngilizlere ticari bakımdan büyük ayrıcalıklar veren bir antlaşmayı Baltalimanı'nda kendisine ait olan yalısında imzaladı. Antlaşma 8 Ekim 1838’de Kraliçe Viktorya, bir ay sonra da Sultan II. Mahmut tarafından onaylandı.

Bu antlaşmanın bazı maddeleri şunlardır


1. Tekel sistemi kaldırıldı.
2. İç ticarete Osmanlı vatandaşları yanısıra İngilizlerin de katılması öngörüldü.
3. İngiliz vatandaşları Osmanlı ürünlerini ihraç etme hakkına sahip oldular.
4. Transit resmi kaldırıldı.
5. İngiliz gemileriyle gelen İngiliz malları için bir defa gümrük ödendikten sonra mallar alıcı tarafından nereye ***ürülürse ***ürülsün bir daha gümrük ödenmeyecekti. Böylece İngiltere vatandaşları Osmanlı Devleti sınırları içinde ticaret yaparken Osmanlı vatandaşlarından bile daha az vergi ödeyeceklerdi.

1838-1841 yıllarında buna benzer antlaşmalar Fransa, İsveç, Norveç, İspanya, Hollanda, Belçika, Danimarka ve Portekiz'le de imzalandı. Bu antlaşmalar kapitülasyon sistemini sağlamlaştırdı, Osmanlı sanayine büyük bir darbe vurdu. Osmanlı Devleti'nin diğer devletlere borçlanmasına yol açtı ve mali çöküntüsünü hızlandırdı.




Belgrad Antlaşması

Belgrad Antlaşması,Osmanlı Devleti tarafından,18 Eylül 1739'da önce Avusturya,hemen ardından 3 Ekim 1739'da Rusya ile yapılan antlaşmalara verilen addır.

Savaşın Gelişmesi ve Anlaşma

1736'da Kırım Tatarları'yla olan sınır anlaşmazlıklarını bahane eden Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş açtı.1737'de Avusturya da Rusya'nın müttefiki olarak savaşa katıldı.Art arda yenilen Avusturya,Osmanlı İmparatorluğu ile barış yaptı:18 Eylül 1739.Avusturya,1718 Pasarofça Antlaşması'yla elde ettiği,Belgrad da dahil Kuzey Sırbistan'ı ve Küçük Eflak'ı (şimdi Romanya'da) geri verdi. Yalnız kalan Rusya da,3 Ekim 1739'da, savaş beklentilerinin çok gerisinde bir barış antlaşması yaptı.Rusya Azak Kalesi'ni askerden arındırmayı,Azak Denizi ve Karadeniz'de savaş gemisi bulundurmamayı, Karadeniz'deki ticaretini Osmanlı gemileriyle yürütmeyi,Orta Kafkaslar'da önemli dağ geçitlerini kontrol eden ve koruması altında tuttuğu Kabartay bölgesinden çekilmeyi ve burasını tarafsız bir bölge olarak tanımayı kabul etti.



Belgrad Antlaşması (1739)
Belgrad Antlaşması (1739) Osmanlı Devletinin 18 Eylül 1739 tarihinde Avusturya, 3 Ekim 1739 tarihinde de Rusya'yla imzalamış olduğu barış antlaşmalarıdır.

1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya savaşının sonunda imzalanmış bu antlaşmaların başlıca şartları şunlardır:

1. Avusturya Pasarofça Antlaşması ile aldığı yerleri geri verdi.
2. Azak Kalesi yıkıldı, toprakları Osmanlı Devleti ile Rusya arasında sınır oldu.
3. Kuzey Kafkasya'da bulunan ve dağ geçitlerini (Daryal Geçidi,vd) denetleyen Kabartay bölgesi (Kabardiya) tarafsız bir bölge olarak kabul edildi.

Belgrad Antlaşmaları Osmanlıların 18. yüzyılda imzaladığı en son kazançlı antlaşmalardır. Belgrad antlaşmaları ile Karadeniz’in bir Türk gölü olduğu bir kez daha kabul edildi.

1. Ruslar Kırım'dan çekilecek.

Karadenizde savaş ve ticaret gemileri bulunduramayacaktı.



Berlin Antlaşması

Berlin Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu, Çarlık Rusyası, İngiltere, Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İtalya ve Fransa arasında 13 Temmuz 1878'de Berlin'de imzalanan barış antlaşmasıdır.

Antlaşmanın Sebepleri ve Şekli

93 Harbi'nin ardından Osmanlı ile Rusya arasında, 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşmanın şartları Osmanlı Devleti açısından son derece ağır olmaktaydı ve Rusya'yı da Balkanlar'da tek güç haline getiriyordu. Nitekim bu durum Avrupa'nın diğer büyük devletlerini rahatsız etmekteydi.

Aynı dönemde Sultan II. Abdülhamid Han, İngiltere'yi Rusya'ya karşı kışkırtmaktaydı. Osmanlı Devleti savaşta yenilmiş ve antlaşmak zorunda kalmıştı ancak yapılan antlaşma devletin çöküşünü getirebilecek ağırlıktaydı. II. Abdülhamid de çareyi Avrupa devletlerini Rusya'ya karşı kullanarak durumu hafifletmekte aramaktaydı. Sonuçta İngiltere, Rusya'nın, Orta Doğudaki İngiliz menfaatlerini tehdit edeceğine, ılık sulara inip kendisiyle rekabete başlayacağına inanmıştı. Diğer Avrupa devletleri ile Rusya üzerinde kurduğu yoğun baskı sonucunda Rusya, antlaşmanın yeniden gözden geçirilmesine razı oldu.

13 Haziran 1878'de Almanya İmparatorluk Şansölyesi Prens Bismark'ın başkanlığında Berlin'de,Osmanlı, Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya-Macaristan ve İtalya'nın katılımıyla bir kongre toplandı. Osmanlı Devleti'ni temsilen Hariciye Nazırı Kara Todori Paşa, Müşir Mehmed Ali Paşa ve Berlin büyük elçisi Sadullah Bey (Paşa) gönderilmiş, diğer devletleri de başbakanlar ve dış işleri bakanları temsil etmekteydi.

Kongre bir aylık bir çalışma ile varolan antlaşmanın maddelerini düzenlemiştir. 13 Temmuz'da da 64 maddelik yeni antlaşma katılımcı ülkeler tarafında imzalanarak yürürlüğe girmiştir.

Antlaşma Sonuçları

Antlaşmanın başlıca sonuçları şöyle gruplandırılabilir;


Toprak Kayıpları

Osmanlı Devleti kendisine tabi olan Sırbistan, Bulgaristan, Romanya ve Karadağ'ın kendi başlarına birer prenslik olmalarını kabul etmiştir. Doğu Rumeli vilayeti kurulmuş ve Osmanlı Devleti'ne bağlı ancak çeşitli imtiyazlara sahip olmuşlardır. Toprak paylaşımı ise aşağıdaki gibidir;

* Bosna-Hersek vilayeti Avusturya-Macaristan'a bırakıldı.
* Kıbrıs Sancağı tamamen İngiltere'ye bırakıldı.
* Niş Sancağı Sırbistan'a bırakıldı.
* Teselya Sancağı Yunanistan'a bırakıldı.
* Kars, Batum, Artvin ve Ardahan sancakları Rusya'ya bırakıldı.
* Dobruca Sancağı Romanya'ya bırakıldı.
* Kotur kazası İran'a bırakıldı.
* Bunların dışında birkaç kaza Karadağ'a bırakıldı.

Ayrıca kongre döneminde Fransa'nın yaptığı kulis çalışmaları sonucunda, antlaşma maddelerinde olmadığı halde 3 yıl sonra Tunus Prensliği Fransızlarca işgal edilmiş ve gerekçe olarak Berlin Antlaşması gösterilmiştir. berlin antlaşmasından sonra ingiltere, fransa ve rusya osmanlılara baskı altına alma politikasına devam etti

Kazançlar

Girit, Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Osmanlı Devleti'ne bırakıldı.

Azınlıklar Konusu

Osmanlı Devleti, Vilayat-ı Sitte denilen Doğu Anadolu'da ki illerde Ermeniler lehine ıslahat yapacaktı.Benzer ıslahatlar Makedonya vilayetinde de gerçekleştirilecekti. (Bu iki madde hiçbir zaman uygulanmamıştır. II. Abdülhamid, büyük devletlerin çekişmelerinden faydalanarak bu maddelerin uygulanmasını asla tatbik etmemiştir.)

Özet

Bu antlaşma incelendiğinde;

* Berlin Antlaşması, Karlofça Antlaşması'nın ardında Balkanlar'daki Osmanlı varlığının yok edilmesi yolundaki ikinci büyük adımdır ancak Ayastefanos Antlaşması'nın aksine Osmanlı'nın 35 yıl daha Balkanlar'da kalmasını sağlamıştır.
* Rusya, Ayastefanos ile elde ettiği birçok haktan mahrum olmuştur. Özellikle Balkanlar konusunda hayal kırıklığına uğramıştır.
* Antlaşmadan en çok faydalananlar yeni kurulan prenslikler ve İngiltere olmuştur.
* Berlin Antlaşması her ne kadar Osmanlı Devleti için son derece zararlı olmuşsada siyasi açıdan II.Abdülhamid'in zaferlerinden biri olarakkabul edilebilir.
* Tuna Nehri üzerindeki Adakale'nin ismi Berlin Antlaşmasında geçmediği için bu ada Osmanlı yönetiminde kaldı.



Brest Litovsk Barış Antlaşması

Bolşevik İhtilali'ni gerçekleştiren yeni Rus yönetimi, savaştan çekilme kararının yanında; Çarlık Rusya'sının tüm gizli antlaşmalarını da dünya kamuoyuna açıkladı. Bu açıklama ile Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaşılmasını öngören antlaşmalar da ortaya çıkmış oldu.

Bunlar: Anadolu'nun Akdeniz kıyılarını İtalyanlara verilmesini öngören 1915 tarihli Londra Antlaşması; tarihte ilk defa Boğazlar Bölgesinin Ruslar'a bırakılmasını esas alan 9 Mart 1915 tarihli İngiltere, Fransa ve Rusya arasındaki gizli antlaşma; Güney ve Güneydoğu Anadolu ile Suriye, Musul, Klikya ve Lübnan bölgelerini Fransa'ya, İran, Irak ve tüm Arap Yarımadasını İngiltere'nin nüfuzuna bırakan Skys-Picot Antlaşması idi.

Rus yöneticileri bu açıklamalardan sonra İttifak Devletleri nez-dinde barış teklifinde bulundular. Almanya, 27 Kasım'da Rusya'nın barış teklifini kabul ettiğini açıkladı. Bunun üzerine Rusya ile Almanya, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan arasında 15 Aralık 1917'de görüşmelere başlandı ve 3 Mart 1918'de Brest-Litovsk Barış Antlaşması imzalandı.

Bu antlaşmaya göre:

a. Osmanlı, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan Devletleri ile Rusya Devleti arasındaki savaş durumu sona erecekti.

b. Taraflar, diğer tarafın hükümeti veya devlet örgütü ve askeri aleyhine her çeşit kışkırtma hareketinden vazgeçeceklerdi.

c. Rusya, Doğu Anadolu'da işgal ettiği yerler ile Ardahan, Kars ve Batum'dan hemen çekilecekti.

d. Rusya, yeniden kurduğu da dahil olmak üzere, bütün ordularını terhis edecekti.

e. Baltık Denizi'nde ve Karadeniz'de ticaret gemileri serbestçe dolaşabileceklerdi.

f. Rusya; Ukrayna ile hemen barış yapacak ve bu devletin dört müttefik devletle aralarında yaptığı anlaşmaları kabul edecekti.

g. Rusya, Polonya, Litvanya, Estonya, Letonya'yı boşaltacaktı. Ayrıca Letonya ve Estonya halkından tutuklanan ve göç ettirilenleri serbest bırakacaktı.

h. Almanya'nın isteği üzerine Baltık Denizi'nde kıyısı bulunan diğer devletler de bu andlaşmaya katılmaya davet edilecekti.

ı. Taraflar, İran ve Afganistan'ın siyasi ve ekonomik bağımsızlıkları ile topraklarının bütünlüğüne uyacaklardı.

k. Asker ve sivil savaş esirleri karşılıklı olarak geri verilecekti.

Görüldüğü gibi bu antlaşma ile Sovyetler, Polonya, Litvanya, Estonya ve Letonya'dan çekiliyorlar ve buraların geleceği Merkezi Devletler'in iradesine bırakılıyordu. Ayrıca 1878 Berlin Antlaşması ile Ruslar'a terkedilen Kars, Ardahan ve Batum vilayetleri Osmanlı Devletine iade ediliyordu. Nihayet Ukrayna, Almanların yardımı ile bağımsızlığına kavuşuyordu.

Sonuç olarak; Brest-Litovsk barışı Merkezi Devletler için büyük bir başarı ve kazançtı. Ancak, 1918 yazından itibaren olayların gelişmesi, Merkezi Devletlerin ve özellikle Alman, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorluklarının çöküşünü bir gerçek haline getirdi.

İttifak Devletleri, 9 Aralık 1918'de Romanya ile de bir Mütareke yapmışlar ve mütarekeyi 7 Mayıs 1918 tarihli Bükreş Barış Antlaşması ile tamamla***** bu ülkenin de savaş dışı kalmasını sağlamışlardır. Bükreş Antlaşması ile Romanya, Karpatlar'da Avusturya-Macaristan yararına bazı sınır değişikliklerine razı olmuş; bütün Dobruca'yı Bulgaristan'a bırakmış buna karşılık Besarabya'yı elde etmiştir. Fakat, gerek Bükreş Antlaşması ve gerekse Brest-Litovsk Antlaşması İttifak Devletleri'nin yenilmesi üzerine hükümsüz kalmıştır.



Bucaş Antlaşması

Bucaş Antlaşması (18 Ekim 1672)tarihinde Osmanlı Devleti'yle Lehistan arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

Hotin Antlaşmasından sonra, Lehistan ve Osmanlı Devleti arasında 50 yıl süren bir barış süreci yaşanmıştı. Osmanlı himayesindeki Ukrayna Kazaklarına saldıran Lehliler, barışı bozdular. Sultan IV. Mehmet ve Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Ukrayna kazaklarının yardım istemesi üzerine, Lehistan seferine çıktılar. Osmanlı ordusunun ard arda kazandığı başarılardan sonra, Lehistan barış istedi. İmzalanan Bucaş Antlaşmasıyla (18 Ekim 1672), Podolya Osmanlılara geçti. Lehistan Kırım Hanına vergi ödemeye devam edecekti. Ayrıca Lehistan her yıl Osmanlı Devleti'ne 22.000 altın ödemeyi kabul ediyordu.

Lehistan meclisinin, bu antlaşmadaki para maddesini kabul etmemesi üzerine, 4 yıl süren İkinci Lehistan seferine çıkıldı. Bazı kalelerin fethedilmesi üzerine, Lehistan elçisi, Podolya ve Ukrayna'nın iadesi şartıyla antlaşma istediyse de bu kabul edilmedi. Bu arada Köprülü Fazıl Ahmet Paşa'nın hastalanması üzerine, 1675 yılında Lehistan serdarlığına İbrahim Paşa tayin edildi. Sultan IV. Mehmet, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa ile birlikte Edirne'ye döndü.

İbrahim Paşa, kısa sürede 48 kale ve palangayı fethedince, Lehistan tekrar antlaşma istedi. 27 Ekim 1676'da Zarawno'da imzalanan antlaşma ile 22.000 altından vazgeçilmek şartıyla, daha önce Köprülü Fazıl Ahmet Paşa tarafından imzalan Bucaş Antlaşmasının maddeleri aynen kabul edildi. Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa antlaşmanın imzalandığı haberini aldıktan bir süre sonra 3 Kasım 1676 tarihinde vefat etti.



Bükreş Antlaşması

Bükreş Antlaşması 28 Eylül 1812 tarihinde Osmanlı Devleti ve Rusya arasında bugünkü Romanya'nın Bükreş şehrinde imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

Sultan II. Mahmut tahta geçtiği zaman Osmanlılar Ruslarla savaş halindeydi. İngiltere ile 1809'da yapılan antlaşma sonucu Ruslarla savaşa devam kararı alındı. Rusların Fransa ile olan sorunları, Osmanlı Devleti ordularının yıllarca süren savaştan yorgun düşmesi yüzünden iki devlet de 1812 yılında barış imzalamaya mecbur kaldılar.

28 Eylül 1812 tarihinde imzalanan Bükreş Antlaşmasının bazı şartları şunlardı:

1. Rusya, Eflak ve Boğdan'dan çekilecek, Besarabya bölgesi ise Ruslara bırakılacak.
2. Osmanlılar Bosna ve Eflak'dan 2 yıl vergi almayacak.
3. Sırplar kendi içlerinde serbest kalacak.
4. Tuna nehrinde hem Osmanlı hem de Rus gemileri serbestçe dolaşabilecek. Prut ve Tuna nehirlerinin sol sahilleri iki ülke arasında sınır kabul edilecek.
5. Anapa kalesi ile birlikte, kuzeyde Kuban Irmağı ağzından güneyde Bzıb Irmağı ağzına değin uzanan Karadeniz kıyı kontrolu Osmanlılara, Bzıb Irmağından güneydeki Rion Irmağına değin Karadeniz kıyılarının kontrolü de Ruslara bırakıldı.

Antlaşma Rus tarafında kumandan Mihail Kutuzov tarafından imzalandı ve Napolyon'un Rusya'ya saldırmasından 1 gün önce Rus çarı I. Aleksandr tarafından onaylandı.



Edirne Antlaşması

Edirne Antlaşması 14 Eylül 1829 tarihinde Osmanlı Devleti ve Rusya arasında Edirne şehrinde imzalanmış bir antlaşmadır. Bu antlaşmayla Yunanistan bağımsızlığını kazanmıştır.

Rusya, Sultan II. Mahmut'un Navarin'de Osmanlı donanmasının yakılması ile sonuçlanan olaylardan dolayı savaş tazminatı istemesi üzerine, Osmanlı Devletine karşı savaş açtı. Sultan II. Mahmut bu arada Yeniçeri Ocağını kaldırmış, yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye isimli yeni bir askeri teşkilat kurmuştu. Teşkilatlanmasını henüz tamamlayamamış olan bu ordu Rus kuvvetleri karşısında önemli bir varlık gösteremedi. Eflak ve Boğdan'ı işgal eden Ruslar, Tuna'ya kadar indiler. Balkanları aşan Rusya, batıda Edirne, doğuda ise Erzurum'a kadar ilerledi.

Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Devleti barış istedi. Küçük Kaynarca Antlaşması'ndan sonra imzalanmış şartları en ağır antlaşmalardan biri olan Edirne Antlaşması ile Osmanlı Devleti, Yunanistan Devleti'nin kurulmasını kabul etti. Antlaşmanın bazı önemli şartları şunlardı:

1. Yunanistan bağımsız bir devlet olacaktı.
2. Eflak, Boğdan ve Sırbistan'a imtiyazlar tanındı.
3. Ruslar işgal ettikleri yerleri geri verdiler.
4. Rus ticaret gemilerine boğazlarda geçiş hakkı tanındı.
5. Osmanlı Devleti Rusya'ya savaş tazminatı ödemeyi kabul etti.
6. Antlaşmanın 10. maddesine göre Osmanlı Devleti Rusya, İngiltere ve Fransa'nın Londra'da 6 Temmuz 1827'de ve buna dayalı olarak yine Londra'da 22 Mart 1829'da aralarında yaptıkları, Yunanistan Devleti'nin kurulmasını ve bağımsızlığını öngören anlaşma ve protokolü kabul edecekti. (Londra Antlaşması)
7. Osmanlı Devleti Çerkesya üzerindeki tüm haklarını,bu arada Kuban ve Bzıb ırmakları arasındaki Karadeniz kıyı kontrolunu Rusya'ya devretti.

Edirne Antlaşması'ndan beş ay sonra, 3 Şubat 1830 tarihinde İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan yeni bir "Londra Protokolü" ile bağımsız Yunanistan Devleti'nin kurulduğu ilan edildi. Osmanlı Devleti de 24 Nisan 1830'da Yunanistan'ın bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldı.

Yunanlıların hamisi olan İngiltere, Fransa ve Rusya Mayıs 1832'de Yunanistan'a son şeklini veren bir anlaşma yaptılar. Bununla, Yunanistan'ın kuzey sınırı olarak "Arta-Volo hattı" kabul edildi. Böylece, Yunanistan'a Attik ve Mora yarımadaları bırakılmış oldu. Ayrıca bu yarımadaların çevresindeki tüm adalar ile kuzey Sporadlar, Ege'nin ikinci büyük adası Eğribos dahil olmak üzere yüzlerce ada Yunanistan'a bağlandı. Kurulan Yunan Krallığı'na da Bavyera Kralı Louis'in oğlu Otto seçildi.

Bu arada 3 büyük devlet, Yunanistan adına Osmanlı Devleti ile İstanbul'da son antlaşmaları doğrultusunda görüşmelere başladılar ve 21 Temmuz 1832'de taraflar arasında bir protokol imzalandı. İstanbul Hükûmeti yeni Yunan sınırını ve statüsünü kabul etti. Yeni Yunan Devleti de topraklarındaki Türk mallarının bedeli olarak, Osmanlı Devleti'ne belli bir tazminat ödemeyi yüklendi.



Edirne-Segedin Antlaşması
Edirne-Segedin Antlaşması 1444 yılında Osmanlı Devleti ve Macaristan arasında imzalanmış bir antlaşmadır.

Papa IV. Öjen Macar, Sırp, Bosna ve Eflak kuvvetlerinden oluşan bir Haçlı ordusunu Hunyadi Yanos'ın (Jan Hunyadi) kumandanlığı altında Sultan II. Murat'ın kumandanlığı altındaki Osmanlı ordusunun üzerine gönderdi. Karamanoğulları beyliğinin de desteğini alan bu ordu Osmanlıları yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine II. Murat 12 Haziran 1444'de Edirne'de bu barış antlaşmasını imzala***** antlaşmanın metnini bir Osmanlı heyetiyle Macaristan'a yolladı.

Macaristan kralı Ladislas bu antlaşmayı onaylamak taraflısıydı. Ama Papa ve Bizans İmparatoru bu antlaşmaya karşı çıktılar. Sırp despotunun ve Hunyadi Yanos'nin de ısrarıyla kral Ladislas antlaşmayı 12 Temmuz 1444'de Segedin'de imzaladı. Antlaşmanın maddeleri şunlardı:

1. -Bulgaristan’daki Osmanlı egemenliği tanınacak.
2. -Sırp despotluğu tekrar kurulacak ve Osmanlılara vergi verecek.
3. -Eflak beyliği Macar egemenliğinde kalacak, Osmanlılara vergi vermeye devam edecek.
4. -Tuna nehri taraflar arasında sınır olacak.
5. -Antlaşmanın süresi 10 yıldı.

Bu antlaşmadan sonra II. Murat yerini 12 yaşındaki oğlu II. Mehmet'e (Fatih Sultan Mehmet) bıraktı. Ama barış dönemi değil 10 yıl, 6 ay bile sürmedi. Haçlı tehditi altında II. Murat tekrar Osmanlı ordusunun başına geçmek zorunda kaldı. 10 Kasım 1444 tarihinde Osmanlı ordusu tekrar Hunyadi Yanos kumandanlığı altındaki Haçlı Ordusuyla Varna Savaşını yaptı.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 14 November 2008, 12:27
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Cevap: Osmanlı Antlaşmaları

El-Ariş Antlaşması

El-Ariş Antlaşması (1801) Fransa ve Osmanlı Devleti arasında olmuştur. Bu antlaşmayla İngiltere, doğu ticaret yolu üzerindeki Fransa'yı etkisiz hale getirerek Akdeniz'de üstünlük sağlamıştır.

Ruslar boğazdan ilk defa savaş gemileri geçirmiştir.


Ferhat Paşa Antlaşması
Ferhat Paşa Paşa Antlaşması 1590 tarihinde Osmanlı DevletiyleSafevilerin yönettiği İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır.

Kafkasları tamamen ellerine geçirmek isteyen Osmanlılar 1583-1590 yılları arasında devamlı olarak Safevilerin üzerine seferler düzenlediler. 11 Mayıs 1583'te Meşaleler Savaşı (Gece zamanı yakılan ateşlerle savaşa devam edildiği için bu savaşa bu isim verilmiştir.) denilen savaşla başlayan bu seferler 1590’da imzalanan Ferhat Paşa Antlaşması ile sona erdi.

Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. duraklama döneminin ilk antlaşmasıdır.
2. ferhat paşa antlaşmasıyla osmanlı doguda en geniş sınırlarına ulaştı.
3. Tebriz, Karabağ, Gürcistan, Dağıstan ve Şirvan Osmanlılara bırakıldı.

Bu antlaşma ile Osmanlılar doğudaki en geniş sınırlarına ulaşmışlardır.



Hotin Antlaşması

Hotin Antlaşması (9 Ekim 1621) Osmanlı Devleti ile Lehistan arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

Lehistan'ın Eflak ve Boğdan'ın işlerine karışması üzerine Osmanlı Devleti Lehistan'a savaş açtı. Sultan Genç Osman'ın komutasındaki 200.000 askerlik ordu Lehistan'ın elindeki Hotin kalesini kuşattı. Osmanlı ordusu defalarca saldırılarda bulunmasına rağmen Hotin kalesini alamadı. Sonunda Genç Osman'ın itirazlarına rağmen barış antlaşması yapıldı. Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardı

1. Tatar akınları yasaklandı
2. Hotin Osmanlı egemenliğindeki Boğdan'a verildi.
3. Lehistan'ın Osmanlılara vergi ödemeye devam etmesi kararlaştırıldı.

Saldırının başarısızlığına karşılık Boğdan'ın güvenliği sağlanmış oldu. II. Osman Hotin kalesi önünde istekli savaşmayan Yeniçeri Ocağı’nı kaldıracağını açıkladı. Bu kararı onun öldürülmesi ile sonuçlandı.



Hünkâr İskelesi Antlaşması

Hünkar İskelesi Antlaşması 8 Temmuz 1833 tarihinde İstanbul'un Hünkar İskelesi semtinde Osmanlı Devletinin Rusya'yla imzaladığı bir karşılıklı yardımlaşma ve saldırmazlık antlaşmasıdır.

Sultan II. Mahmut 1829 yılında Rusya'yla yapılan savaşı sonuçlandıran Edirne Antlaşmasını imzalamıştı. Bu arada Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Osmanlı Devletine isyan etti. Osmanlı Devleti isyanı bastırmak için Rusya'dan yardım istemek zorunda kaldı. Rusya Mısır'a baskı yaparak 1833 yılında Osmanlılarla Kütahya Antlaşmasını yapmalarını sağladı. II. Mahmut barışı sağlamış olmakla birlikte kendini güvencede hissetmiyordu. O yüzden Rusya'yla bir karşılıklı yardımlaşma ve saldırmazlık antlaşması yapmaya karar verdi. Bu antlaşmaya göre:

1. Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa Rusya asker ve donanma gönderecek, ancak masrafları Osmanlı Devleti ödeyecekti.
2. Rusya bir saldırıya uğrarsa Osmanlı Devleti boğazları kapatacaktı. (İngiltere ve Fransa'ya karşı)
3. Bu antlaşma 8 yıl sürecekti.

Bu antlaşma ile boğazlar sorunu ortaya çıkmıştır. Boğazlar sorunu 1841'deki Londra Konferansında tekrar ele alınmıştır.



Kale-i Sultaniye Antlaşması

Kale-i Sultaniye Antlaşması (Çanakkale Antlaşması) 5 Ocak 1809 tarihinde Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında imzalanmış bir antlaşmadır.

Bu antlaşmanın bazı maddeleri şunlardır:

1. Hiç bir ülkenin savaş gemilerinin boğazlardan geçmesine izin verilmeyecek.
2. İngiltere'ye bazı kapitülasyon hakları verilecek.

Ayrıca bu antlaşmanın bazı gizli maddelerinde İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ne Fransa'ya karşı bir savaş halinde destek vereceği hükümleri bulunmaktaydı.


Karlofça Antlaşması

Karlofça Antlaşması (26 Ocak 1699), Osmanlı Devleti ile Avusturya İmparatorluğu arasında imzalanmış olan bir barış antlaşmasıdır. Karlofça bugünkü Sırbistan'ın sınırları içinde yer alan küçük bir kasabadır.Antlaşma Osmanlı-Kutsal ittifak Savaşları'nı bitirmiştir.

Sultan II. Mustafa döneminde Osmanlılar Avusturya İmparatorluğu üzerine üç büyük sefer düzenlendiler. Ancak 11 Eylül 1697'de uğranılan Zenta yenilgisiyle ile Osmanlı Devleti bir anda savunmasız kaldı. Bu arada Venedikliler, Mora ve Dalmaçya'ya, Lehistan ise Boğdan'a saldırmışlardı. Aynı dönemde Rusya'nın başına Deli Petro geçmişti. Deli Petro ordusunu modernize etmiş, boğazlardan Akdeniz'e inme ve Karadeniz'e egemen olma çabalarına girişmişti. 1695'deki saldırıda başarısız olmuş, fakat bir yıl sonra Azak Kalesi'ni ele geçirmişti (6 Ağustos 1696).

Papa Osmanlı Devleti'ne karşı Avusturya, Lehistan, Rusya,Malta ve Venediklilerden oluşan bir ittifak oluşturdu. Uzun süren savaşlar sonunda Osmanlı Devleti yorgun düştü. Özellikle İngiliz hükümetinin araya girmesi sonucu, Sultan II. Mustafa barışa razı oldu. İmzalanan Karlofça Antlaşması ile Banat ve Temeşvar hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyliği Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere bırakıldı.

Karlofça Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi başladı. İngiltere'nin barış görüşmelerine aracı olmasının asıl sebebi Akdeniz'in ve Doğu Avrupa'nın Rusya kontrolüne girmesini engellemek idi.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 14 November 2008, 12:28
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Cevap: Osmanlı Antlaşmaları

Kasr-ı Şirin Antlaşması

Kasr-ı Şirin Antlaşması, IV. Murat'ın Bağdat'ı fethinden sonra Osmanlı Devleti ile Safeviler arasında 1639'da imzalanan ve bu günkü Türkiye - İran sınırını belirleyen antlaşma.

IV. Murat sefere çkarak 1623'ten beri Safevilerin elinde bulunan Bağdat'ı yeniden Osmanlı topraklarına kattı. Bağdat'ın Osmanlılara tarafından geri alınmasından bir süre sonra iki devlet arasında barış görüşmeleri başladı. 13 gün süren müzakerelerin sonucunda 17 Mayıs 1639'da Kasr-ı Şirin antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Bağdat Basra ve Şehrizor Osmanlılarda kaldı. Revan ise İran'a bırakıldı.

Daha sonraki tarihlerde çıkan Osmanlı - İran Savaşlarında ortaya çıkan sınır meseleleri hep Kasr-ı Şirin antlaşması temelinde çözümlendi.

O tarihlerde Doğu Anadolu'dan başlayıp Basra Körfezinde sona eren 2185 km.'lik Osmanlı-İran sınırını belirleyen bu antlaşma aynı zamanda bugünkü Türkiye-İran ve Irak-İran sınırının da büyük ölçüde belirlemiştir.




Kerden Antlaşması

Kerden Antlaşması 1746 tarihinde Osmanlı Devleti ile Safevilerin yönettiği İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır.

Bu antlaşma II. Kasr-ı Şirin Antlaşması olarak da bilinir. Çünkü bu antlaşmayla Kasr-ı Şirin Antlaşması sınırlarına geri dönülmüştür. Kerden Antlaşması Osmanlı-İran savaşlarına son verdi ve barış dönemini başlattı.



Kütahya Antlaşması

Kütahya Antlaşması (1833) Osmanlı Devletiyle Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa arasında imzalanmış bir antlaşmadır.

Osmanlı Devleti Mora isyanını bastırmak için Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım istemişti. Mehmet Ali Paşa Bu yardımına karşılık Mora’yı istedi. Fakat Yunanistan bağımsız olunca Mora da Yunanistan'a katıldı ve Mehmet Ali Paşa bu sefer Suriye valiliğini istedi. Osmanlılar Suriye’yi Mehmet Ali Paşa’ya vermek istemeyince Mehmet Ali Paşa saldırıya geçti ve Konya’ya kadar ilerledi. II.Mahmut Mehmet Ali Paşa isyanına karşılık batılı devletlerden yardım istedi. Cevap alamayınca Rusya’dan yardım istedi ve Rusya yardıma geldi. Rusya’nın Osmanlılara yardıma gelmesi üzerine Rusya'nın bölgede nüfuzunun artmasından endişelenen batılı devletler Mehmet Ali Paşa ile Osmanlıları Kütahya Antlaşması ile barıştırdılar.

Antlaşmanın önemli Maddeleri şunlardır:

1. Mehmet Ali Paşa’ya Mısır ve Girit valilikleri verilecekti.
2. Oğlu İbrahim Paşa’ya Cidde valiliği ile Adana muhassıllığı (vergi toplama hakkı) verilecekti.





Küçük Kaynarca Antlaşması

Küçük Kaynarca Antlaşması Osmanlı Devleti ile Rusya arasında, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşına son veren ve Osmanlı Devletinde önemli toprak kayıplarına yol açan antlaşmadır. Güney Dobruca’daki Küçük Kaynarca kasabasında imzalandığından bu adı almıştır.

Osmanlı ordusunun, 1773’te Ruslara karşı kazandığı Rusçuk, Silistre ve Varna zaferlerinin intikamını isteyen Çariçe II. Katerina, Tuna ordusunu takviye etmişti. Başkumandan Mareşal Romanzoff, Osmanlı ordusunu, merkezinde muhasara için Şumnu’ya doğru hareket etti. Bu sırada rahatsız olan Vezîr-i âzam ve Serdâr-ı ekrem Muhsinzade Mehmed Paşa, düşmanı karşılamak üzere Yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında bir kuvvet sevk ettiyse de, bu kuvvetler Kozluca’da mağlup oldu. Romanzoff’un, bu başarıdan sonra Şumnu önlerine gelip Varna yolunu kesmek suretiyle, Osmanlı ordusunu iâşe ve mühimmattan mahrum etmesi, askerin dağılmasına yol açtı ve orduda on iki bin kişi kaldı. Yanındaki az sayıdaki kuvvetle mukavemet etmenin bir fayda sağlamayacağını anlayan Serdâr-ı ekrem, mütareke istemek zorunda kaldı. Sadrazam kethüdâsı Ahmed Resmî Efendi, nişancı rütbesi ile birinci, Reîsül-küttab İbrâhim Münib Efendi de ikinci murahhas tayin olunarak, 12 Temmuz 1774’te Şumnu’dan hareketle Balya Boğazına yakın Küçük Kaynarca kasabasına geldiler. Ruslar tarafının murahhası,General Repnin idi. Mareşal Romanzoff, mütareke kabul etmeyerek birinci sulh müzâkeresinde esasları iki tarafça kabul edilmiş olan esaslara göre derhal sulh akdini istediğinden, mecburen teklif kabul olunup, iki günde ve iki celsede antlaşma imzalandı.

Rus başkumandanı, sulh görüşmesi yapabilmek için başlangıçta Kılburun, Kerç ve Yenikalenin Ruslara terkini şart koydu. Osmanlı murahhasları, bütün fırsatların elden çıkması ve kendilerine zaman verilmemesi üzerine, Rus isteklerini çaresiz kabul ettiler. 17 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan ve henüz tahta yeni çıkan I. Abdülhamit tarafından tasdik edilen, yirmi sekiz maddelik bu antlaşmaya göre:

1. Kırım Hanlığı'yla Kuban ve Bucak Tatarları siyâsî bakımdan müstakil olup, ancak dînî işlerinde Hilâfet makamına tâbi olacaklardır.
2. Kılburun, Kerç, Yenikale ve Azak Kalesiyle Dinyeper (Özi) ve Buğ (Aksu) nehirleri arasındaki arazi, Rusya’ya terk edilmiş ve Aksu hudut kabul edilmiştir.
3. Ruslar tarafından işgal edilen Besarabya, Eflak, Boğdan ve Gürcistan ülkeleriyle Akdeniz adaları Osmanlılara iade olunacaktır.
4. Rus ordusu, Bulgaristan’da Tuna’nın sağ sahilinden, bir ay içinde sol sahiline çekilecektir.
5. Babıali, İmparatorlukta Hristiyan diniyle kiliselerini, daimî surette himaye edecektir.
6. Rus sefirlerinin, Eflâk ve Boğdan vaziyetleri hakkındaki müracaatları dikkate alınacaktır. (Bu madde mucibince memleketin işlerinde Rus müdahalesine devamlı açık kapı bırakılmış oluyordu.)
7. Rus ticaret gemileri, Karadeniz’le Akdeniz’de hareket serbestisine sahip olacak ve istedikleri zaman boğazlardan geçebilecekler ve Osmanlı limanlarında kalabileceklerdi. Ayrıca Ruslar, Osmanlı şehir ve kasabalarında münasip görecekleri yerlerde konsolosluklar ihdas edebileceklerdi.
8. İngilizlerle Fransızlara verilen kapitülasyonlar, Rusya’ya da aynen tanınacaktır.
9. Osmanlı Devleti, savaş tazminatı olarak, üç senede ve üç taksitte, Rusya’ya on beş bin kese akça verecektir.
10. Orta Kuzey Kafkasya'da Osmanlı Devleti ile Rusya arasında tarafsız bir bölge olan Kabartay ya da Kabardiya,Rusya'ya ilhak edildi.

Osmanlı Devleti, arazi itibariyle fazla kayba uğramamakla beraber, Rusların Eflak ve Boğdan’a karışmaları, istedikleri yerlerde konsolosluk açabilmeleri ve Ortodoksların hâmisi sıfatını takınmaları gibi maddeler sebebiyle, zayıf anlarında, devamlı olarak bu devletin saldırılarına mâruz kalmıştır.




Londra Antlaşması

Osmanlı Devletinin son yüz senelik döneminde Londra'da değişik tarihlerde yapılan konferans ve antlaşmalar. Osmanlı Devleti, bunlardan bir kısmına katılmadığı halde, dolaylı olarak kendisini ilgilendirmiştir. İngiltere, uzun vadeli siyasî faaliyetleri neticesinde, dünyanın çeşitli bölgelerinde pek çok sömürgeler kurmuştur. Böylece 19. asrın başlarından itibaren dünya siyasetinde önemli derecede söz sahibi olmaya başladı. Bu bakımdan, 19 ile 20. yüzyıllarda yapılan birçok konferans ve antlaşmalar Londra'da yapıldı.

Londra Antlaşması (6 Temmuz 1827)

Mora'daki Yunan ayaklanmasını desteklemek, Yunanistan'da bağımsız bir idare kurulmasını sağlamak gayesiyle İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan antlaşma. 1827'de batılı devletlerin tahriki ile, Yunanlılar, Mora'da büyük bir isyan başlattılar. Osmanlı Devleti, isyanı bastırmak için Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'dan yardım istedi. Yardım gerçekleşip isyan tamamen bastırılmak üzere idi. Bu durum, Mehmed Ali Paşanın Akdeniz’de güçlenmesi ile neticelenecekti. İngiltere, kendi aleyhine böyle bir durumun gelişmesini engellemek için derhal harekete geçti. ‘Mısır kuvvetleri zulmediyor, buna son vereceğiz’ diyerek, Petersburg’da Çar hükümeti ile 1826’da bir görüşme yaptı. Bu görüşme sonunda bir protokol imzalandı. Bu protokol, Yunanistan’ın Osmanlı’dan koparılması ve bağımsız bir Yunan Devleti kurulması için ilk adımdı. Aldıkları karara göre, Yunanistan, Osmanlı Devletine sadece vergi ile bağlı yeni bir devlet olacaktı. Türkler ise Yunanistan’dan tamamen çıkartılacaktı. İngiltere ve Rusya, bu protokolü Avusturya, Fransa ve Prusya’ya bildirdi. Avusturya ve Prusya karşı çıktılar ise de, Fransa kabul etti. Bundan sonra Londra’da İngiltere, Rusya ve Fransa arasında görüşmeler başladı. Varılan antlaşma neticesinde (6 Temmuz 1827) Osmanlı Devleti, Petersburg protokolünü benimseyip, müstakil bir Yunan Devletinin kurulmasını kabul ederse, Mora’da isyan çıkaran asiler ile Osmanlı Devleti arasında bir anlaşma yapılacak, kabul etmediği takdirde, protokolü imzalayan müttefik devletler, isyancılara yardım edecekler ve isteklerini kabul ettirmek için Osmanlı Devletine baskı yapacaklardı. Bu isteklerini bir nota ile Osmanlı Devletine bildirdiler. Bu hareket, Osmanlı Devletinin iç işlerine bir müdahale olduğundan reddedildi ise de, iş, Osmanlı-Mısır donanmasının yakıldığı Navarin Baskını (20 Ekim 1827) ile neticelendi. Fransızlar, Mora’yı işgal ettiler. Bir taraftan da Osmanlı-Rus Harbi çıktı ve Osmanlı Devletinin aleyhine neticelendi.



Londra Antlaşması (3 Şubat 1830)

Yeni kurulan Yunan Devletinin sınırlarını tespit etmek üzere İngiltere, Rusya ve Fransa arasında varılan antlaşma. Osmanlı donanmasının Navarin’de yakılması, ordularının 1828-1829 Rus Savaşında mağlubiyete uğraması ve nihayet Mehmed Ali Paşa İsyanı ile karşı karşıya kalması neticesinde, Yunanistan’a bağımsızlık yolu açılmış oldu. Yunanistan’ın tam bağımsız bir duruma gelmesi, bilhassa İngiltere için büyük çıkar sağlayacaktı. Bu sebeple İngiltere, Avrupa devletlerine, Yunanistan’ın bağımsızlığı teklifini yaptı. Bunun üzerine, 3 Şubat 1830’da Londra’da toplanan delegeler, yaptıkları antlaşmalar neticesinde Yunanistan’a tam bağımsızlık tanıdılar. Bu durumu Osmanlı Devletine de bildirdiler. Osmanlı Devleti, o zamanki şartlarda bunu kabul etmek durumunda kaldı.



Londra Antlaşması (15 Temmuz 1840)

Mısır meselesine bir çözüm getirmek üzere İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya devletleri arasında, Londra’da yapılan antlaşma. Bu antlaşma, o sırada Osmanlı Devletine baş kaldıran Mısır Valisi Mehmed Ali Paşayı, barışa zorlamak maksadı ile yapılmıştı ve daha çok bu devletlerin çıkarlarını ilgilendiriyordu. Antlaşmaya göre Mısır, babadan oğula geçmek üzere, Güney Suriye ve Akka da kayd-ı hayat şartıyla Mehmed Ali Paşaya bırakılıyor ve işgal ettiği diğer yerlerden çıkması isteniyordu. Şâyet on gün içerisinde antlaşma şartlarını yerine getirmezse, Mısır zorla elinden alınacaktı. Mehmed Ali Paşa, Fransa’nın desteğine güvenerek bu teklifi reddetti. Hattâ İstanbul üzerine hücum edeceğini bildirdi. Bunun üzerine Osmanlı ve müttefikleri harekete geçti.

Mehmed Ali Paşa, savunmada kalmayı tercih etti. Oğlu İbrâhim Paşa, Suriye sınırı ile Suriye kıyılarını savunmak için ordusunu dağınık tutmak zorunda kaldı. Bu arada Lübnan halkı, Mehmed Ali Paşaya karşı ayaklandı. 11 Ağustos 1840’ta İzzet Mehmed Paşa komutasındaki Osmanlı, İngiliz ve Avusturya Harp gemilerinden meydana gelen filo, Beyrut önlerinde Mısır gemilerini yakıp Beyrut’u topa tuttu. Bir ay sonra Beyrut, Sayda ve Sur şehirleri, müttefiklere teslim oldu. Kasım’da da Akka kurtarıldı. Mısır ordusu için önemli bir üs olan Akka alınınca, Mısır ordusu Suriye’yi tamamen boşaltmak zorunda kaldı. Mehmed Ali Paşa, Fransa’ya güvenmenin boş olduğunu anladı. Direnmekten vazgeçti. 25 Kasım 1840’ta Amiral Nopier komutasında bir İngiliz donanması, İskenderiye önlerine geldi. Mehmed Ali Paşaya, antlaşma teklif etti. Suriye’yi istemekten vazgeçmesi ve Osmanlı donanmasını geri vermesi hâlinde, babadan evlâda geçmek şartıyla, Mısır kendisine bırakılacaktı. Bu teklif kabul edilmediği takdirde, İskenderiye bombardıman edilecekti. Mehmed Ali Paşa, Suriye’yi zaten kaybetmişti. Ordusunun komutanı, oğlu İbrahim Paşadan hiç haber alamıyordu. Fransa’nın yardımından da ümidi kesilmişti. Bu sebeplerle İngiliz amiralinin tekliflerini kabul ederek, antlaşma yaptı.

Osmanlı Devleti, bu antlaşmadan memnun olmadı. Harbe devam edip Mehmed Ali Paşanın yerine başka bir valinin tayinini istiyordu. İngiltere’nin ısrarı üzerine kabul etti. Neticede, yedi seneden beri süren Osmanlı-Mısır anlaşmazlığı tamamen halledildi. Mehmed Ali Paşa, Suriye’yi kaybetti. Fakat, Mısır’ı da evlâtlarına intikal etmek üzere kazandı (Bkz. Hidivllik).


Londra (Boğazlar) Antlaşması (13 Temmuz 1841)

Osmanlı Devleti 1833'de Rusya'yla imzaladığı Hünkar İskelesi Antlaşması'yla Rusya'ya saldırıya uğradığı takdirde, boğazları Rusya'nın savaştığı ülkelere kapatacağına söz vermişti. Bu koşullar Rusya'ya diğer Avrupa ülkelerine göre önemli bir avantaj sağlıyordu. Londra'da Osmanlı Devletinin İngiltere, Fransa, Prusya, Avusturya ve Rusya'yla yaptığı bu antlaşma Rusya'nın bu avantajını kaldırdı. Bu antlaşmaya göre boğazlar barış zamanında bütün ülkelerin savaş gemilerinin geçişine kapatılacaktı.


Londra Konferansı (17 Ocak 1871)

Osmanlı Devleti, Rusya, İngiltere, Almanya, İtalya, Avusturya, Fransa arasında imzalanan ve Karadeniz’in tarafsızlığına son veren konferans. Osmanlı Devleti, bu konferansta, Londra’daki elçisi Musurus Paşa tarafından temsil edildi. Uzun süren tartışmalardan sonra, delegeler görüş birliğine vardılar ve 30 Mart 1856’da yapılan Paris Antlaşması'nın sınırlayıcı hükümlerini değiştirdiler. Buna göre Osmanlı Devleti, Çanakkale ve İstanbul boğazlarını barış zamanında dost ve müttefik devletlerin harp gemilerine açmak hususunda serbest bırakıldı.

Karadeniz, eskiden olduğu gibi, bütün devletlerin ticaret gemilerine açık hâle getirildi.

İlave edilen bir madde ile, Londra Konferansına katılan devletler, 30 Mart 1856 senesinde yapılan Paris Antlaşmasının bu yeni antlaşma ile kaldırılmamış olan hükümlerini ve ilave edilen maddelerini tasdik ve teyid ettiler.

Bu antlaşma neticesinde, Rusya, 1856’daki Paris Antlaşması ile Karadeniz’deki hükümranlık haklarını sınırlayan hükümlerden kurtuldu. Rusya, bu başarısını, Kırım Harbi'nin bir intikamı gibi değerlendirdi. Çünkü Kırım Harbinin neticesinde kabul etmek zorunda kaldığı şartları, diplomatik ve politik yollarla kaldırmış oldu. Osmanlı Devleti ise, Rusya’nın antlaşmadaki isteklerini, Boğazlar için de yapacağı endişesinden kurtulduğu için memnundu. Çünkü 1856 Paris Antlaşmasına göre Osmanlı Devleti, Boğazları, dost ve müttefik devletlerin harp gemilerine barış zamanında açabilecekti. Bu husus, Rusya’nın müdahalesi dışında kaldı.


Londra Konferansı ve Antlaşması (1912-1913)

Balkanlarda ortaya çıkan bunalımı halletmek ve mevcut barışı korumak için, 17 Aralık 1912’de Londra’da, devletler arası, büyükelçiler konferansı yapıldı. Bu konferansta iki mesele üzerinde duruldu. Biri Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasındaki sınırı ve barış esaslarını tespit etmek, ikincisi ise Osmanlı Devletinden alınan toprakların Balkan devletleri arasında paylaşılmasından doğan ve bu sebeple büyük devletleri karşı karşıya getiren anlaşmazlığı halletmekti.

Konferansta yapılan görüşmeler sırasında Yunanistan, Ege adalarından; Karadağ İşkodra’dan; Bulgaristan da Edirne’den çekilmek istemiyordu. Osmanlı Devleti ise, Edirne’yi bırakmamakta kararlı idi. Rusya ile Avusturya arasındaki gerginlik de giderilemiyordu. Ayrıca Rusya, Kafkasya’ya asker yığmaya ve Anadolu’yu tehdit etmeye başladı. Almanya, buna mâni oldu. Bu hâdiseler sebebiyle konferans uzun sürdü ve neticesiz kaldı. Bunun üzerine Balkan Savaşı'nın yeniden başlamaması için, büyük devletler, 17 Ocak 1913’te Osmanlı Devletine ortak bir nota verdi. Bu notada, Edirne’nin Balkan devletlerine terkini ve Ege adaları hakkında verilecek kararın kendilerine bırakılmasını istediler. Aksi takdirde çıkacak savaşta, Osmanlı Devletinin güç duruma düşeceğini bildirdiler. Büyük devletler, böylece, Balkan Savaşı başlamadan hemen önce, bu savaş sonrasında Edirne ve Ege adaları bölgesinde durumun değişmeyeceği garantisini bir tarafa bırakarak, Balkan devletlerini desteklediklerini ve sınır değişikliğini kabul ettiklerini açıklamış oldular.

Bu sırada Osmanlı Devletinde yeni hâdiseler vuku buldu. Yenilgi ve gelişen siyasî hâdiseler, Kâmil Paşa hükümetini yıpratmıştı. Bu durumdan istifade eden İttihat ve Terakki Fırkası, 23 Ocak 1913’te Bâbıâlî’ye baskın yaparak iktidarı ele geçirdi. Mahmud Şevket Paşa'nın başkanlığı altında yeni bir hükümet kuruldu. Hükümet, büyük devletlerin verdiği notayı reddetti. Bunun üzerine 3 Şubat 1913’te, Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında savaş başladı. Fakat İttihat ve Teraki hükümeti, bu savaşta başarı sağlayamadığı gibi, düşmana karşı kendi savunmasını yapan İşkodra, Karadağlıların eline geçti. Yanya, Yunanistan; Edirne de Bulgaristan tarafından işgal edildi.

Osmanlı Devleti, bu durum karşısında, büyük devletlerle yeniden barış görüşmelerine başlanmasını istedi. Bu istek üzerine, 30 Mayıs 1913’de Londra Barış Antlaşması imzalandı.

Bu antlaşma neticesinde Osmanlı Devleti, Midye-Enez hattının batısında kalan bütün topraklarını Balkan devletlerine bırakmak durumunda kaldı. Bu topraklar, Balkan devletleri arasında paylaşıldı. Ege adaları hakkındaki karar, büyük devletlere bırakıldı. Bulgaristan ise, Ege adalarına açılmakla büyük devlet hâline geliyordu. Yunanistan da, Selânik şehrini alarak sınırlarını genişletti. Ege Denizine yerleşmek için, önemli derecede imkânlar kazandı. Diğer taraftan Sırbistan da genişlemeye başladı. pelikan

30 Mayıs 1913’te yapılan Londra Antlaşmasının bütün bu neticeleri, Balkan devletlerini memnun etmedi. Bölgede yeni hâdiselere sebep oldu. (Bkz. Balkan Savaşları)


Londra Antlaşması (1915)

Osmanlı İmparatorluğu'nun katılmadığı bir başka gizli antlaşmadır. İtilaf Devletleri ile İtalya arasında yapılan, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki Antalya bölgesi, İzmir ve Oniki Ada'yı İtalya'ya veren bir antlaşmadır. Bu antlaşmada İtalya'nın yükümlülüğü, İtilaf Devletleri safında savaşa girmesidir. Nisan 1915 ayında bu antlaşmanın imzalanması üzerine İtalya, 23 Mayıs 1915 tarihinde savaşa girmiş ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna savaş ilan etmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 14 November 2008, 12:29
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Cevap: Osmanlı Antlaşmaları

Mondros Mütarekesi

Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında Limni adasının Mondros Limanında 30 Ekim1918'de imzalanan ateşkes anlaşması.

Bulgaristan bir mütareke imzalayıp I. Dünya Savaşından çekilince, Osmanlı Devletinin Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile bağlantısı kesildi ve batı sınırı İtilaf devletlerinin tehdidi altına girdi. Bu şartları değerlendiren Osmanlı Devleti ateşkes istedi. Bunun üzerine İngiliz hükümeti de görüşmelere hazır olduğunu bildirdi. Osmanlı hükümeti de görüşmelerde bulunmak üzere Bahriye Nazırı Rauf Bey'in (Orbay) başkanlığındaki heyeti Heyeti Ege Denizinin kuzeyindeki Limni adasına gönderdi. Limni Adası'nın Mondros Limanı'nda Osmanlı Devleti temsilcisi Bahriye Nazırı Rauf Bey'in (Orbay) başkanlığını yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral Calthorp'un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında 25 maddeden oluşan Mondros Mütarekesi imzalandı.

Osmanlı Padişahı şartları ağır buldu.[kaynak belirtilmeli] Başbakan İzzet Paşa da Türk heyetinin iyi karşılanması sebebiyle Amiral Caltrop'a teşekkür mektubu gönderdi.[kaynak belirtilmeli] İki devlet arasındaki dostluk ilişkilerinin bir daha bozulmamasını diledi.[kaynak belirtilmeli]Yıldırım Orduları Grubu Komutanı Mustafa Kemal ise, bir yandan hükümeti uyarırken diğer taraftan ordunun takviye edilmesini istiyor ve ülkenin savunulmasında ısrar ediyordu. Tekliflerinin dikkate alınmadığını gören Mustafa Kemal, komutayı hemen teslim etmek üzere yerine görevlendirilecek kişinin süratle gönderilmesini talep etti ve müteakiben de İstanbul'a gitmek için yola çıktı.

25 Maddeden oluşan Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti'nin devlet olma özelliğini ortadan kaldıran; Ordu bağımsızlığını yok eden; İtilaf Devletleri'ne Osmanlı topraklarım işgal hakkı sağlayan özelliklere sahipti.[kaynak belirtilmeli]

Mütarekenin en önemli maddesi de, İtilaf Devletleri'ne ülkenin stratejik noktalarını işgal hakkı sağlayan 7 nci maddesi idi.[kaynak belirtilmeli]

Nitekim 7 nci madde hükümlerine dayanarak Fransızlar; 7 Aralık 1918'de Antakya'yı, müteakiben İskenderun'u, 20 Aralık'da Adana'yı, 29 Aralık'da Tarsus'u işgal ettiler. İngilizler; 13 Ocak 1919'da Kilis, 15 Ocak'da Antep, daha sonra Urfa ve Maraş bölgelerini işgal ettiler. Ancak İngilizler, bu bölgeleri bilahare Fransızlar'a terk ettiler. İtalyanlar ise; 22 Mart 1919'da Antalya ve Burdur, 11 Mayıs'da Bodrum, 12 Mayıs'da Fethiye ve Marmaris'i işgal ettiler.

Nihayet 15 Mayıs 1919'da da Yunanlılar İzmir'i işgal ederek ilk iki gün içinde 2. 000 civarında Türk'ü katlettiler. İtilaf Devletleri'nin işgalleri devam etti ve bir süre sonra tüm ülke genelinde yaygınlaştı.



Nasuh Paşa Antlaşması

Nasuh Paşa Antlaşması 20 Kasım 1612 tarihinde Osmanlı Devletiyle Safevi hanedanın yönettiği İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır.

Antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. Nasuh Paşa Antlaşmasıyla osmanlı Ferhat Paşa Antlaşmasıyla aldıgı toprakları kaybetti.
2. Safevîler her yıl Osmanlı Padişahı’na iki yüz yük ipek haraç vereceklerdir.
3. Kanunî Sultan Süleyman zamanında Osmanlı Devleti ile Safevî Devleti arasında Amasya Barış Antlaşması (1555) ile belirlenen sınırlar geçerli olacaktır.
4. Osmanlı egemenliği altındaki yerler Osmanlılar’da kalacaktır.
5. Şehrizor eyaletini istila eden Hilev Han’a ve Seyyid Mübarek’e Safeviler tarafından yardım edilmeyecek
6. Şemhal ve Dağıstan üzerinde Osmanlı egemenliği devam edecek.
7. Osmanlıların, Ruslara karşı yapacakları her hangi bir seferde Safeviler, Osmanlılara yardım edecekler, engel olmayacaklardır.
8. İranlı Hacılar, Bağdat ve Basra yoluyla değil Halep-Şam üzerinden hacca gidip geleceklerdir.
9. Kanuni Sultan Süleyman zamanında belirlenen sınırlar çerçevesinde, Osmanlı-Safevi sınırlarını belirlemek için Osmanlı tarafını Bağdat Beylerbeyi Mahmut Paşa ve Van Beylerbeyi Mehmet Paşa temsil edecekler.

Nasuh Paşa Antlaşması 3 yıl kadar yürürlükte kaldıktan sonra Osmanlılarla Safevilerin arası tekrar bozuldu. Şah I. Abbas antlaşma gereği olarak gönderilmesi gereken 2 yüz yük ipeği göndermekte direndi. Yapılan savaşlar ve sürtüşmeler sonucu ancak 1618 yılındaki Serav Antlaşmasıyla barış tekrar sağlandı.



Osmanlı-Bizans Antlaşması (1420)

Osmanlı-Bizans Antlaşması (1420) Osmanlı sultanı I. Mehmet'in Bizans İmparatorluğu'yla yaptığı bir antlaşmadır.

Yıldırım Bayezid Ankara Savaşında Timur'a yenilerek esir düştüğünde oğlu Mustafa Çelebi de beraberinde Semerkand'a ***ürülmüştü. Timur ölünce Mustafa Çelebi serbest kaldı ve Anadolu'ya geri döndü. O sırada Fetret devri bitmiş, Yıldırım Bayezid'in diğer oğlu Mehmet Çelebi Osmanlı Devleti'nin başına geçmişti. Mustafa Çelebi tahta geçmek isteyince taraftarlar arasında savaş çıktı (Düzmece Mustafa isyanı). Mustafa Çelebi kardeşi Mehmet Çelebi'ye yenilerek Bizans İmparatorluğu'na sığındı. Mehmet Çelebi Bizanslılarla bir antlaşma yaptı. Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardı:

1. Bizanslılar Mustafa Çelebi’yi tutsak tutmaya devam edecekler.
2. Osmanlılar buna karşılık Bizanslılara her yıl 100.000 akçe ödeyeceklerdi.



Osmanlı-Venedik Antlaşması (1416)

Osmanlı-Venedik Antlaşması (1416) Osmanlı Devletiyle Venedik Cumhuriyeti arasında 1416 yılında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

1416 yılı Osmanlıların ilk deniz savaşına sahne oldu. 29 Mayis 1416 da Venedikliler Osmanlı gemilerine saldırınca Çalı bey komutasındaki Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş yapıldı. Tecrübesiz ve zayıf olan Osmanlı donanması yenik düştü. Savaş sonunda yapılan barış antlaşmasının bazı şartları şunlardır:

1. Venedikliler Osmanlı topraklarında diğer milletlerden daha fazla ticaret yapacaklar.
2. Venedikliler buna karşılık Osmanlı gemilerine saldırmayacaklardı.



Osmanlı-Venedik Antlaşması (1479)

Osmanlı-Venedik Antlaşması (1479) Osmanlı Devletiyle Venedik Cumhuriyeti arasında 1479 yılında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

Osmanlıların Balkanlarda kazanmış oldukları topraklar Osmanlıları Venediklilerle komşu haline getirdi. Osmanlıların Ege adalarını geçirmeleri Venediklilerin işine gelmedi ve savaş patlak verdi. Bu savaşlar 16 yıl sürdü (1463-1479). Bu savaşlar boyunca Osmanlılar Eğriboz başta olmak üzere birçok adaları ellerine geçirdiler. Savaşın sonunda Osmanlılarla Venedikliler arasında barış yapıldı.

Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. Venedikliler Osmanlı sularında ticaret yapma hakkını kazandılar.
2. Venedikliler İstanbul’da balyos (elçi) bulundurabileceklerdi.
3. Venedikliler Osmanlılara savaş tazminatı vereceklerdi.

Antlaşmanın bir diğer şartına göre Venedik Cumhuriyeti en tecrübeli ressamlarından birini Fatih Sultan Mehmet'in tablosunu yapmak üzere İstanbul'a gönderecekti. Bu amaçla ressam Gentile Bellini İstanbul'a geldi ve İstanbul'da Fatih Sultan Mehmet'in ünlü tablosu başta olmak üzere birçok eserler yaptı.




Paris Antlaşması (1856)

Paris Antlaşması, 30 Mart 1856 tarihinde Rusya ile Kırım Savaşı'nı kazanan Osmanlı Devleti, İngiltere ve Fransa arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

Maddeleri


Tamamı 34 madde olan Paris barış antlaşmasının getirdiği başlıca hususlar şunlardı :

1. Taraflar savaş sırasında işgal ettikleri toprakları iade edeceklerdir.
2. Osmanlı Devleti Avrupa devletler topluluğunun bir üyesi olacak, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı Avrupa devletlerinin ortak garantisi altına konacaktır.
3. Osmanlı Devleti ile antlaşmayı imzalayan devletlerden biri veya birkaçı arasında anlaşmazlık çıkarsa, taraflar kuvvet kullanmadan önce, diğer imzacı devletlerin aracılığını kabul edeceklerdir.
4. Osmanlı padişahının 28 Şubat 1856'da ilan ettiği "Islahat Fermanı" devletlere tebliğ edilecek ve devletler de bunu kabul edeceklerdir. Bu ferman, ilgili devletlere, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışma hakkı vermeyecektir.
5. Boğazların kapalılığını öngören 1841 Boğazlar Sözleşmesi esaslarının devamlılığı kabul edilecektir.
6. Karadeniz tarafsız olacak ve askerlikten tecrit edilecektir. Karadeniz'deki tüm tersaneler yıkılacak ve hiçbir devletin donanması bulunmayacaktır.
7. Tuna'da ulaşım serbestisi yeniden kurulacak ve bunu sürekli kılmak için antlaşmayı imzalayan devletlerin temsilcilerinden bir "Tuna Komisyonu" kurulacaktır.
8. Eflak ve Boğdan'a muhtariyet verilecek ve muhtariyet devletlerin ortak garantisi altına alınacaktır. Her iki eyaletin de birer meclisi olacak ve hiçbir devlet Eflak ve Buğdan'ın iç işlerine karışmayacaktır.
9. Sırbistan'ın daha önce Osmanlı Devletlinden almış olduğu hak ve imtiyazlar devletlerin ortak garantisi altında olacak ve Osmanlı Devleti izinsiz olarak Sırbistan'a askeri müdahalede bulunmayacaktır.

Sonuçları

1. Antlaşmanın Avrupa için önemi, Rusya tarafından bozulan uluslararası dengenin tekrar tesis edilmesidir.
2. Osmanlı Devleti açısından ise: Başlangıçta Rus tehlikesi bertaraf edildi; Osmanlı Devleti, devletler genel hak ve hukukundan faydalanma imkanı elde etti; Avrupa konseyine girme hakkını kazandı. Ancak, toprak bütünlüğü ve bekası Avrupa büyük devletlerinin kefilliği altına girdi. Karadeniz'de Rusya ile aynı muameleye tabi tutulması haksızlık olarak ortaya çıktı. Keza devletin tamamen bir iç meselesi olan Islahat Fermanı'na antlaşma metni içinde yer verilmesi, müteakip yıllarda iç işlerine müdahale zemini hazırladı.
3. İngiltere, Akdeniz ve Hindistan'a giden ticaret yollarını güvenceye aldı. Özellikle Rus Karadeniz donanmasının yok edilmesi, İngiltere'nin sömürgeleri ve Akdeniz ticareti için değerli bir garanti oldu.
4. Fransa'da İngiltere gibi ekonomik çıkarlar elde etti. Doğu Akdeniz'e yönelik Rus tehlikesi bertaraf edildi ve Napolyon döneminde Fransa'ya karşı kurulmuş olan devletler cephesi parçalanmış oldu.
5. Piyemonte, İtalya Birliği konusunu Avrupa siyasetinin gündem konusu olmasını sağladı.
6. Rusya, kuvvetli bir devlet olduğunu kanıtladı. Osmanlı Devleti konusunu ileri bir döneme erteledi.

Paris Antlaşması ile yeniden kurulan uluslararası denge 1870'de Prusya'nın Fransa'yı mağlup etmesi ve Alman Milli Birliği'nin kurulmasına kadar devam etti. Bu tarihten itibaren Avrupa'da Alman üstünlüğü dönemi başladı.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 14 November 2008, 12:30
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Cevap: Osmanlı Antlaşmaları

Pasarofça Antlaşması

Pasarofça Antlaşması,1714-1717 Osmanlı-Avusturya-Venedik Harbine son veren, yukarı Sırbistan, Belgrad ve Banat yaylasının Avusturya'ya; Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyılarının Venedik'e verilmesi, Mora Yarımadası Osmanlılarda kalması gibi maddeleri içeren 21 Temmuz 1718'de imzalanan antlaşma.

Avusturya'nın, Karlofça Antlaşması gereğince Mora'nın Venediklilere geri verilmesini istemesi üzerine, Avusturya'ya da savaş açıldı. Sadrazam Silahdar Damat Ali Paşa, Osmanlı ordusu ile birlikte Macaristan'a girdi. Peter Varadin'de Savoy Prensi Eugen komutasındaki Avusturya ordusu Osmanlı kuvvetlerini bozguna uğrattı (5 Ağustos 1716) ve Sadrazam Silâhtar İbrâhim Efendi şehit düştü. Bu bozgundan sonra 18 Ağustos 1717 tarihinde Belgrad düşman eline geçti. Silahtar Ali Paşa'nın yerine sadrazamlığa getirilen Damat İbrahim Paşa barış teklif etti.

Osmanlı sultanlarından III. Ahmed Han (1703-1730) zamanında, Mora-Tuna kavşağında Yugoslavya’nın Pasarofça kasabasında yapıldı. Osmanlı Devletini Şıkk-ı sânî Defterdarı (Mâliye Müsteşarı) Silâhtar İbrâhim Efendi başkanlığındaki heyet temsil etti. Pasarofça’da Kont Virmond başkanlığında Avusturya ve Carte Ruzigi başkanlığındaki Venedik heyetlerinden başka, Felemenk (Hollanda) ile İngiltere temsilcileri de vardı. İki ay kadar süren konferanstan sonra; Avusturya ile yirmi madde ve bir ilâve, Venediklilerle de 26 madde üzerinden, 21 Temmuz 1718 tarihinde antlaşma imzalandı.

Antlaşmaya göre,

* Avusturya ile Niş, Banat Dağları ve Transilvanya Alpleri hudut kesildi.
* Mülteci Rakoçi, Ferenç ailesiyle beraber Osmanlı-Avusturya sınırında oturmak ve emniyeti sağlanmak şartıyla iade edilecekti.
* Venedikliler, Mora Yarımadasını, Korintos ile çevresini, Egin Körfezindeki adaları, İyonya Adalarını, Aya Mavri Adasını ve Girit’te üç iskeleyi Osmanlı Devletine verecekti.

Pasarofça Antlaşmasıyla, Osmanlı Devleti; Avusturya’ya toprak vermesine rağmen, Venedik’ten aldı. Avusturya’ya verdiği toprakları, daha sonraki antlaşmalarla Tamışvar hariç geri aldı. Pasarofça Antlaşması sonrasında Osmanlı Devleti, Lale Devri'ne girdi.




Prut Antlaşması

Prut Antlaşması 21 Temmuz 1711 tarihinde Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılmış bir antlaşmadır.

1710 yılında Osmanlı Devleti Lale Devrini yaşamakta ve Sultan III. Ahmet tarafından yönetilmekteydi. Rusya'nın başında Çar Büyük Petro "Deli Petro", İsveç'in başında ise XII. Şarl "Demirbaş Şarl" bulunmaktaydı. Demirbaş Şarl'ın ordusu Poltava'da Deli Petro'nun ordusuna yenildi ve Osmanlı topraklarına sığındı. Bu arada Rusya'nın Lehistan'ın içişlerine karışması, Eflak ve Boğdan beylerini Osmanlılara karşı kışkırtması Osmanlı Devletini rahatsız ediyordu. Osmanlı Devleti Rusya'ya karşı savaş ilan etti.

Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa yönetimindeki ordu Kırım Hanlığı ordusunun desteğiyle Rusları Prut nehri kıyısında kıstırdılar ve yendiler. Prus Savaşı denilen bu savaşı Osmanlıların kazanması üzerine Prut Antlaşması imzalandı. Antlaşmanın koşulları şunlardır:

1. Azak Kalesi Osmanlılara geri verilecek. (Karadeniz tekrar Osmanlı gölü haline geldi.)
2. Ruslar İstanbul’da daimi elçi bulundurmayacaklar.
3. İsveç Kralı Şarl'ın serbestçe ülkesine dönmesine izin vereceklerdi
4. Ruslar Lehistan’ın içişlerine karışmayacaklardı.




Serav Antlaşması


Serav Antlaşması 26 Eylül 1618 tarihinde Osmanlı Devletiyle Safevi hanedanın yönettiği İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır.

Antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Amasya Antlaşması ile belirlenen sınırlar esas alınacaktır.
2. Kars ve Ahıska kaleleri Osmanlılar’da kalacaktır.
3. Osmanlı hâkimiyetinde bulunan Dağıstan beylerine saldırılmayacak.
4. Esirler karşılıklı olarak serbest bırakılacak.
5. Safevi Şahı, Osmanlı Padişahı’na her yıl haraç olarak 100 yük ipek, kumaş vs. kıymetli eşya gönderecektir.

Serav Barış Antlaşması’nın 1612 yılında varılan Nasuh Paşa Barışı’ndan tek farkı 200 ipek haracının 100 yüke indirilmiş olmasıdır.





Sevr Antlaşması

Sevr Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile savaşta yenilmiş kabul edilen Osmanlı Devleti arasında 10 Ağustos 1920'de imzalanan barış antlaşmasıdır. Hiç uygulamaya girmemiştir.

Dıbık İtilâf Devletleri Osmanlı Devleti ile hemen barış yapmaya yanaşmıyorlardı. Hazırlayacakları barış şartlarını Osmanlı Hükümetine kabul ettireceklerinden emindiler. Fakat mütarekeden sonra, aradan geçen iki sene içinde, Kurtuluş Savaşı Millî Kurtuluş hareketi başlamış, Ankara'da yeni bir Türk Hükümeti kurulmuştu.

Bu sırada İtilâf Devletleri San Remo Konferansı'nda Osmanlı Devleti'ne teklif edecekleri barış şartlarını hazırladılar. 22 Nisan 1920'de Osmanlı Hükümetini Paris'te toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'nın başkanlığında bir heyeti Paris'e gönderdi. 30 Nisan günü ise Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin kurulduğunu bütün devletlerinin dışişleri bakanlıklarına bildirdi. Bu suretle, İstanbul Hükümetine kabul ettirecekleri barış şartlarını Türk Milletinin ve yeni hükümetin kabul etmeyeceğini haber vermek istemişti.

Paris'e gelen Ahmet Tevfik Paşa'ya barış şartları bildirildiği zaman: "Barış şartları bağımsız bir devlet kavramı ile bağdaşamaz!" diyerek görüşmelere girmedi. Esasen İtilâf Devletleri arasında da bir birlik yoktu.

Fransa, Güney Cephesinde Ankara Hükümeti ile mütareke yapmıştı. Müttefikler arasındaki bu anlaşmazlık barış görüşmelerini uzattı. İtilâf Devletleri, barış şartlarını diplomasi yoluyla kabul ettiremeyeceklerini anlayınca, Yunanlıların Anadolu içlerine doğru ilerlemelerine izin verdiler. Bir taraftan da İngilizler Mudanya ve Bandırma'ya asker çıkardılar.

Ahmet Tevfik Paşa'nın barış görüşmelerini terk ederek geriye dönmesi üzerine İstanbul Hükümeti, Damat Ferit Paşa başkanlığında ikinci bir heyet gönderdi. Eski maarif nazırı (milli eğitim bakanı) Hadi Paşa, Şura-yı Devlet (Danıştay) eski reisi Filozof Rıza Tevfik, Bern Sefiri Reşat Halis'ten meydana gelen bu heyet Paris'e giderek, 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması'nı imzaladı. Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis "Misak-ı Millî"ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân etti.

Hükümleri

1. Osmanlı Devleti, İstanbul ve çevresi ile Anadolu'da küçük bir toprak parçasından ibaret olacak, fakat Osmanlılar, antlaşma hükümlerine saygı göstermezlerse ve uymazlarsa, İstanbul da ellerinden alınacak. Osmanlı sınırları, Trakya'da Midye'nin çok daha doğusundan başla***** Büyük Çekmece Gölü'ne inecek, bu hattın batısında kalan Trakya, Yunanistan'a verilecekti. Güney sınırı ise, İskenderun Körfezi ile Antalya Körfezi arasında bulunan Karataş Burnu'ndan başlamak suretiyle Antep, Urfa ve Mardin'i dışta bırakarak Irak sınırına varacak.
2. Boğazlar, savaş zamanında bile bütün devletlerin gemilerine açık bulundurulacak ve özel bir bayrağı ve bütçesi olan bir Avrupa komisyonu tarafından kontrol edilecek.Boğazlar komitesinin bir üyesi de bir Türk vatandaşı olacak
3. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Japonlardan kurulacak bir komisyonun adli kapitülasyonların yerine geçmek üzere, koyacağı bir usulü Osmanlılar kabul edecekler. Kapitülasyonlardan bütün müttefik uyrukları yararlanacak.
4. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Osmanlılardan kurulacak bir komisyon, Türkiye'nin servetini düzenleyecek, bütçe üzerinde son sözü söyleyecek, Türk parasının cins ve miktarını belirleyecek ve bu komisyonun onayı olmadıkça Osmanlı Devleti iç ve dış borç alamayacak. Yıllık gelir, bu komisyon tarafından, komisyonun ve işgal kuvvetlerinin masrafları, savaş sırasında zarar görmüş olan Müttefik Uyruklarının zararları için ayrıldıktan sonra geri kalan, Osmanlılar için harcanacak. Osmanlı Üyeleri, bu komisyonda yalnızca danışman olarak bulunacak.
5. Azınlıklar, her derecede okul açabilecekler.
6. Türkiye'nin askeri kuvveti, 10.000'i jandarma olmak üzere 50.000 olacak ve top bulunmayacak. Subayların %15'ini Müttefik veya tarafsız devletler subayları oluşturacak, zorunlu askerlik hizmeti olmayacak.
7. Osmanlı Donanması sınırlı olacak, askeri uçak bulunmayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri, Müttefik komisyonlarının kontrolünde olacak.
8. Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından bir süre sonra Kürtler Madde 62 ve Madde 64'e göre, Doğu Anadolu'da bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse ve onların bu istekleri "Cemiyet-i Akvam" tarafından kabul edilip, Osmanlılara tavsiye edilirse Osmanlılar, bu tavsiyeyi yerine getireceklerdir.
9. Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon illerinin bulunduğu alanda, bir Ermenistan Devleti kurulacak, sınırlarının tayini Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın hakemliğine bırakılacak.
10. Hicaz, bağımsız bir devlet olacak. Osmanlılar, Mısır üzerindeki bütün haklarından vazgeçecek, Suriye, Irak ve Filistin için alınan bütün kararları da kabul edecek.
11. Oniki Ada İtalyanlara, Akdeniz'deki diğer adalar da Yunanlılara bırakılacak.
12. İzmir, Türk Egemenliği'nde kalacak, fakat Osmanlı Devleti, egemenlik haklarını Yunanistan'a bırakacak, İzmir Kalelerinden birinde Türk Bayrağı dalgalanacak.

Ayrıca Suriye Fransa'ya ve Irak İngiltere'ye veriliyordu. Sevr, ölü doğan bir antlaşma oldu. TBMM, bu antlaşmayı hiç dikkate almadan Türk Ulusu'nun bağımsızlığını ve Misak-ı Milli'yi silahının gücüyle kabul ettirmek için mücadelesine devam etti.




Uşi Antlaşması

Uşi (Ouchy) Antlaşması (18 Ekim 1912) İtalya ile Osmanlı Devleti arasında Trablusgarp Savaşı sonunda imzalanan antlaşmadır.

Balkan Savaşı'nın çıkması üzerine, Osmanlı Devleti İtalya'dan barış istemek zorunda kaldı. Barış antlaşması, İsviçre'nin Lozan şehri yakınındaki Uşi (Ouchy) kasabasında imzalandı. Yapılan antlaşma gereğince, Trablusgarp ve Bingazi'ye tam bir özerklik tanındı. Osmanlı Devleti, buradaki askerlerini geri çekecekti. Bu İtalya'ya, Trablusgarp ve Bingazi'yi serbestçe işgal edebilme fırsatını veriyordu. Buna karşılık İtalya, elinde tuttuğu Rodos ve çevresindeki Oniki Ada'yı bir süre sonra Osmanlı Devletine geri verecekti. Ancak adaların Osmanlı Devleti'ne teslimi hiçbir zaman gerçekleşmedi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra da adalar Yunanistan'a verildi.

Uşi Antlaşmasının başlıca maddeleri şunlardı:

1. Trablusgarp ve Bingazi'ye tam bir özerklik tanındı. Trablusgarp ve Bingazi, yeni bir kanun ve özel düzenle yönetilecektir.
2. Trablusgarp ve Bingazi'de Osmanlı Devleti'nin çıkarlarını, padişah adına naibü's-sultan olarak tayin edilen bir görevli koruyacak, dini ve adli işler, padişah tarafından seçilecek kadılar eliyle yürütülecekti. Kadı ve Naibü's-Sultan'ın maaşları, Osmanlı maliyesince ödenecekti.
3. İtalya Oniki Ada'yı geçici olarak elinde tutacak, Osmanlı Devleti Balkan Savaşlarında bu adaları savunamayacaktı.

Özellikle Yunanistan'ın adaları işgal edebileceğinden korkulmuştur. Fakat İtalya bir daha bu adaları geri vermemiştir. Faşist İtalya II. Dünya Savaşını kaybedince adaları 1947'de Yunanistan'a devretmiştir.



Vasvar Antlaşması

Vasvar Antlaşması 10 Ağustos 1664'te Osmanlı Devleti'yle Avusturya arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

1658 yılında Erdel, Eflak ve Boğdan Beylikleri Avusturya'nın kışkırtmasıyla Osmanlı Devleti'ne karşı isyan ettiler. Bu nedenle Osmanlı Devleti'yle Avusturya arasında başlayan savaş Sultan IV. Mehmet döneminde 1658-1664 arasında 6 yıl devam etti. Köprülü Mehmet Paşa bu isyanları bastırdı. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Uyvar kalesini fethetti. Avusturya'nın isteği üzerine 1664 yılında Vasvar Antlaşması imzalandı.

Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. Uyvar kalesi Osmanlılarda kalacak.
2. Erdel Osmanlı Devletine bağlı kalacak.
3. Avusturya savaş tazminatı ödeyecek.
4. Anlaşma 20 yıl geçerli olacaktır.



Yaş Antlaşması

Yaş Antlaşması 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda, 10 Ocak 1792 tarihinde imzalanan Osmanlı-Rus Antlaşmasıdır.

Osmanlı Devleti'nin, Kırım’ı geri almak gayesiyle, 19 Ağustos 1787’de, Rusya’ya açtığı savaş, Avusturya’nın da savaşa dahil olmasıyla aleyhte gelişti. Özi, Kili, İsmail, Anapa ve Soğucak gibi kaleler, Rusların eline geçti. Neticede, İngiltere, Prusya ve İspanya’nın arabuluculuğuyla, 18 Ağustos 1791 tarihinde, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında, sekiz aylık bir süre için Kalas Mütarekesi imzalandı. Arkasından, Kasım 1791’de, Yaş kentinde barış görüşmelerine başlandı. Yaklaşık iki buçuk ay süren uzun ve çetin müzakerelerden sonra, 10 Ocak 1792 tarihinde, Osmanlı Devleti'yle Rusya arasında Yaş Barış Antlaşması imzalandı. Tamamı on üç madde olan bu antlaşmaya göre:

1. Küçük Kaynarca (1774), Aynalıkavak (1779), Ticaret (1783) ve 1784’te Kırım ile Taman’ın ilhakıyla Kuban Nehrinin hudut tayini hakkındaki antlaşmalar yine eskisi gibi kalıyordu.
2. Turla (Dinyester) Nehri hudut kesilerek, bunun sol tarafındaki arazi, yani Aksu ile Turla arasındaki Özi (bugün Ochakov)kalesi dahil Özi Kırı (yani Özi ve Hocabey sancakları), Ruslara terk edildi. Sağ tarafındaki memleketler, yani Bender, Akkerman, Kili, İsmail ve diğer tarafta Rusların işgalindeki kale ve şehirler Osmanlılara iade ediliyordu.
3. Boğdan Voyvodalığının borçları ve geride kalan vergileri iptal edilecek ve antlaşmadan sonraki iki yıl, her türlü vergiden muaf tutulacaktı. Af ilan edilip, isteyenler yine memleketlerine dönebileceklerdi.
4. Tiflis Hanlığına, Çıldır valileri veya beyleri tarafından taarruz olunmayacaktı.
5. Kuzey Afrika’daki Garb Ocakları, Rus ticaret gemilerine taarruzda bulunurlarsa, zarar tazmin edilecekti.
6. Anapa kalesi Osmanlılara geri verildi.

Yaş Antlaşmasının imzalanmasıyla, 1787 yılında Osmanlı Devleti'yle Rusya arasında başlayan, sonra da Avusturya’nın katılmasıyla genişleyen savaş fiilen ve resmen sona ermiş oldu.



Zitvatorok Antlaşması

Zitvatorok Antlaşması 11 Kasım 1606 tarihinde Osmanlı Devleti ve Avusturya İmparatorluğu arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

Osmanlı Devleti ve Avusturya İmparatorluğu 15 yıl süren uzun bir savaştan sonra yorgun düşmüşlerdi. Sultan I. Ahmet ve Avusturya adına Arşidük Matthias arasında Estergon-Komorin arasında Zsitva suyunun Tuna Irmağına döküldüğü yerde imzalanan Zitvatorok Antlaşması'yla barış sağlandı.

Antlaşmaya göre Eğri, Estergon, Kanije kaleleri Osmanlılarda , Rop ve Koman kaleleri Avusturyalılarda kalacaktı. Avusturya bir kereye mahsus olmak üzere 200.000 altın savaş tazminatı ödeyecekti. Osmanlı padişahı Avusturya İmparatoruna Roma İmparatoru(Cezar) unvanıyla hitap edecek, her üç yılda bir karşılıklı armağanlar gönderilecekti. Avusturya'nın Macaristan için ödemekte olduğu yıllık 30.000 altın vergi kaldırılacaktı. Zitvatorok Antlaşması Osmanlıların lehine gibi görünse de Osmanlı Devleti artık eski gücünde değildi. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti'nin Avusturya karşısındaki üstünlüğü sona ermiş, siyasi dengeler Osmanlı aleyhine bozulmaya başlamıştır.




Ziştovi Antlaşması

Ziştovi Antlaşması 4 Ağustos 1791 tarihinde Avusturya Devletiyle Osmanlı Devleti arasında imzalanan bir antlaşmadır.

11 Temmuz 1789 tarihinde Osmanlı Devleti ile İsveç arasında bir dostluk antlaşması imzalanmıştı. Sultan III. Selim, Rusya ve Avusturya'nın kendileri için de bir tehlike olacağını düşünen Prusya Kralı ile bir ittifak antlaşması yaptı ( 31 Ocak 1790). Ancak bu antlaşmalar yürürlüğe girmedi. İçişlerinde meydana gelen karışıklıklar Avusturya'yı Osmanlılarla Ziştovi Antlaşmasını imzalatmaya mecbur bıraktı ( 4 Ağustos 1791).

Ziştovi Antlaşmasıyla Avusturya, savaş sırasında aldığı toprakları Osmanlı Devleti'ne geri verdi. Orsova ile Unna suyu taraflarındaki küçük bir arazi ise Avusturya'ya bırakıldı. Avusturya, Rusya'ya açık ya da gizli hiçbir yardımda bulunmayacağını dair bir garanti verdi



İstanbul Antlaşması (1533)
İstanbul Antlaşması (1533) 22 Temmuz 1533 tarihinde Osmanlı Devleti ve Avusturya arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

1526 yılında Macaristan, Osmanlı ordusuyla yaptığı Mohaç Savaşını kaybedince bütünlüğünü kaybederek dağıldı. Bu durum Kanuni Sultan Süleyman'ın liderliğindeki Osmanlı Devletini Macaristan'ın egemenliği konusunda Avusturya ile karşı karşıya getirdi. O zamanlar Avusturya'nı başında Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken'in kardeşi Arşidük Ferdinand bulunuyordu. Ferdinand kendisini Macaristan'ın kralı olarak ilan etmek istiyordu. Osmanlılar ise Macar asili Jan Zapolya'yı desteklediler. Macaristan için yapılan savaşlar hep başarısızlıkla sonuçlanınca Şarlken kardeşi Ferdinand'a Osmanlılar ile anlaşmasını tavsiye etti. O sırada Osmanlıların İran'daki Safevilerle ilişkileri bozulmuştu. Kanuni İran seferine çıkmak istiyordu. Macaristan seferleri Osmanlılara pahalıya mal olduğu için Avusturya ile anlaşmağa karar verdiler.

Bu antlaşmanın şartları şunlardı

1. Avusturya arşidüğü protokol bakımından Osmanlı sadrazamına denk olacaktı.
2. Ferdinand, Zapolya’nın Macar kralı olmasını kabul etti.
3. Ferdinand, Osmanlılara yılda 30.000 duka altın vermeyi kabul etti.
4. Macaristan ikiye ayrıldı. Birinci kısım Osmanlı Devleti’nin korumasında Zapolya’ya, ikinci kısmı vergi vermek şartı ile Ferdinand’a bırakıldı.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 14 November 2008, 12:31
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Cevap: Osmanlı Antlaşmaları


İstanbul Antlaşması (1700)

İstanbul Antlaşması (1700) 14 Temmuz 1700 Osmanlı Devleti'yle Rusya arasında yapılan bir barış antlaşmasıdır.

Rusya Deli Petro'nun liderliğinde güçlenmişti. 1695'deki saldırıda başarısız olmuş, fakat 1 yıl sonra Azak Kalesi'ni ele geçirmişti (6 Ağustos 1696). Osmanlı Devleti Papa'nın Avusturya, Lehistan, Rusya ve Venediklilerden oluşturduğu bir ittifakla uzun süre savaştı ama sonunda yorgun düştü. Avusturya'yla Karlofça Antlaşmasını imzaladıktan 1 yıl sonra da Rusya'yla 14 Temmuz 1700 tarihinde İstanbul Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşmanın hükümlerine göre Osmanlı Devleti Azak kalesini Rusya'ya bıraktı. Böylece Rusya Karadeniz'de kendisine sağlam bir yer yapmış oluyordu.


İstanbul Antlaşması (1724)

İstanbul Antlaşması (1724) Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan bir barış anlaşmasıdır. Osmanlı ve Rusya İran'a saldırıp Kuzey İran'da karşı karşıya gelince İngiltere ve Hollanda'nın araya girmesi ile imzalanmıştır.

İstanbul Antlaşması (1736)

İstanbul Antlaşması (1736) 17 Ekim 1736 tarihinde Osmanlı Devleti ve İran arasında imzalanmış bir antlaşmadır. Bu antlaşmayla Osmanlılar Nadir Han'ı İran Şahı olarak kabul ettiler.



İstanbul Antlaşması (1885)

İstanbul Antlaşması (1885) Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında Mısır konusunda imzalanmış bir antlaşmadır.

İngiltere ve Fransa Mısır'daki nüfuzlarını arttırmak için çekişme halindeydiler. Bu arada Mısır'da Hidiv İsmail Paşa'ya karşı bir isyan çıktı. Bu durum İstanbul'da görüşülmekteyken İngilizler İskenderiye'yi topa tuttular ve Osmanlıların karşı çıkmasına rağmen Mısır'ı ele geçirdiler (1882). 1885 yılında Osmanlı Devleti ve İngiltere bir antlaşma yaparak Mısır'ın statüsünü resmi hale getirdiler. Bu antlaşmanın en önemli şartı Osmanlı ve İngiltere hükumetlerinin Mısır’a birer yüksek komiser göndermeleri ve bu komiserlerin hidive yardımcı olmalarıydı. Bu antlaşmayla İngiltere'nin Mısır'daki varlığı resmiyet kazanmış oldu.


İstanbul Antlaşması (1897)

İstanbul Antlaşması (1897) 20 Eylül 1897 tarihinde Osmanlı Devleti ve Yunanistan arasındaki savaşın sonunda imzalanmiş bir barış antlaşmasıdır.

1896 yılının sonlarında Osmanlı Devletine ait olan Girit adasındaki Rumlar isyan etti. 21 Ocak 1897'de Yunanlılar Girit'e çıkarak adayı Yunanistan'a bağlamak istediler. Ancak Yunanlılar Avrupalıların baskısıyla geri çekildiler. Yunanlılar bu sefer de karadan Epir ve Teselya'ya girdiler. Ethem Paşa'nın kumandanlığı altındaki Osmanlı ordusu Teselya'da Yunanlıları yenilgiye uğrattı. Epir'de Ahmet Hıfzı Paşa kumandanlığı altındaki Osmanlı ordusu da Yunanlıları yendi. 10 Eylül 1897'de Osmanlılar ve Yunanlılar arasında İstanbul'da bir barış antlaşması yapıldı. Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. Osmanlılar Teselya’yı boşaltacak.
2. Yunanistan savaş tazminatı verecek.
3. Girit Osmanlı yönetiminde kalacak ancak padişahın atayacağı Hristiyan bir vali tarafından yönetilecek.

Bu antlaşmayla Girit özerk hale geldi. Daha sonra Yunanistan Girit’i tekrar işgal etti ve adayı Yunanistan’a bağladı. Balkan Savaşları sonunda imzalanan Atina Antlaşması ile Girit kesin olarak Yunanistan’a bağlandı.


İstanbul Antlaşması (1913)

İstanbul Antlaşması (1913) 29 Eylül 1913 tarihinde Osmanlı Devleti ve Bulgaristan arasında II. Balkan Savaşı sonunda yapılmış bir antlaşmadır.

Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır:

1. Edirne, Dimetoka, Kırklareli Osmanlılarda kalacak.
2. Kavala ve Dedeağaç Bulgaristan’a bırakılacak.
3. Meriç nehri iki ülke arasında sınır kabul edilecek
Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 10:49


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2