#1
|
|||
|
|||
Bankacılık Denetim Ve Düzenleme-İktisat
1. TÜRKİYE'DE FİNANS SİSTEMİ VE KURUMLARA GENEL BİR BAKIŞ
Her ne kadar finansal piyasalar, bu piyasalarda el değiştiren fonların talepte bulunanlarda kalış süresine göre sınıflandırılsa da, bu piyasalar hiçbir zaman birbirinden kesin çizgilerle ayrılamaz. Örneğin, Türkiye'de finans kesimi içinde en büyük paya sahip ticaret bankaları, kredi piyasasının temel kuruluşu olmakla birlikte para ve sermaye piyasalarında da faaliyette bulunurlar. Türk finans kesiminde özellikle para yaratan finansal kurumlar çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Bunlar; TC Merkez Bankası, Özel Yasalarla Kurulmuş Bankalar (Kamu Bankaları) ve Ticaret Bankalarıdır. Yabancı ülkelerdeki etkinlikleri ile karşılaştırıldıklarında, Türkiye'de para yaratmayan finansal kurumlardan olan kalkınma ve yatırım bankaları ile sosyal güvenlik kuruluşları ve kooperatiflerin finans sektöründe çok ağırlıklı olmadıklarını söylemek mümkündür. Ayrıca, piyasada hizmet gören kurumlar arasında yer alan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Finansal Aracı Kurumlar son yıllarda gördüğü işlevler açısından finans kesiminde önemli bir yere sahip olmaktadır. Türkiye'de fon akımlarının önemli bir bölümü bankacılık kesimi üzerinden yapılmaktadır. Son yıllarda banka dışı mali kurumların sayı ve büyüklüğü artma eğiliminde olmakla birlikte, bankacılık sektörü toplam mali sektör aktifleri içinde %75 civarında paya sahip bulunmaktadır. Banka dışı diğer mali kuruluşların önemli bir kısmının bankaların iştirakleri olduğu gözönüne alındığında mali sektörde bankaların ağırlığının daha da yüksek olduğu görülmektedir. Türk mali sistemi 1980 yılından başlayarak uygulamaya konulan liberal politikalar sonucunda önemli ölçüde yapısal değişikliğe uğramış, dinamizm kazanmıştır. Bu gelişimde, selektif kredi politikalarının kaldırılması, mevduat ve kredi faizlerine serbesti tanınması, liberal kambiyo düzenlemeleri gibi deregülasyona yönelik uygulamaların yanısıra, sektöre ilişkin mevzuat düzenlemelerinin uluslararası normlar seviyesine yükseltilmesi için yapılan çalışmalar da rol oynamıştır. 1980'li yıllarda gerçekleştirilen bankacılık sektörüne girişi, rekabeti ve büyümeyi kolaylaştırıcı yasal ve kurumsal düzenlemelerin de etkisiyle, Türk bankacılık sektörü banka sayısı, istihdam, hizmet çeşitliliği ve teknolojik altyapı konularında hızlı bir genişleme süreci yaşamıştır. 2. BANKALAR 2.1. BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN TEMEL İŞLEVLERİ Günümüzde giderek artan fonksiyonları nedeniyle ekonomik, ticari ve mali hayatın sınırlarını aşarak ulusal çizgilerin ötesinde bir genişliğe ulaşan ve her ülkede para ve kredi gibi iki önemli unsuru yöneten bankacılık sisteminin üstlenmiş olduğu temel işlevler şunlardır: • Bankalar fon fazlası olanlar ile fon ihtiyacı içinde bulunan kesimler arasında köprü vazifesi gördüğü gibi fon fazlası olan yerlerden fon açığı olan yerlere kaynak sağlamak yoluyla hem aracılık hem de akıcılık görevini yerine getirmektedirler. • Bankalar bir yandan yatırılabilir fonları artırırken diğer taraftan da yatırım yapmak isteyenlere bu fonları aktarmakla ekonomide kaynak kullanımını etkilemektedirler. • Bankalar bireylerin kısa süreli ve küçük çaptaki fonlarını biraraya toplayarak yatırımlara kanalize etmekte diğer bir ifade ile kısa vadeli fonları uzun vadeli fonlar haline getirerek yatırımların finansmanı için olanak sağlamaktadırlar. • Bankaların en önemli işlevi ekonomide borçlanarak yani mevduat toplayarak satınalma gücü yaratabilmesidir. Bankalarda çekin bir ödeme aracı olarak kullanılması ve bankalardaki paraların hesaplararası aktarılması kaydi veya banka parası olarak adlandırılan paranın yaratılmasına olanak vermektedir. • Bankalar ekonomide kedilerle ilgili olarak izlenen politikalarla gelir ve servet dağılımını da etkileyebilmektedir. • Bir ekonomide etkili bir para politikası izlenebilmesi için gelişmiş bir bankacılık sisteminin varlığı gereklidir. Merkez bankalarının para politikasına ilişkin olarak kullandıkları tüm avans ve reeskont faiz hadleri, açık piyasa işlemleri, karşılık oranlarının belirlenmesi gibi enstrümanlar ancak gelişmiş bir bankacılık sisteminin varlığı koşuluyla ekonomi üzerinde etkili olmaktadır. 3. BANKACILIK SEKTÖRÜNÜ DÜZENLEYEN MEVZUAT Bankalar yaşamlarını sürdürebilmek için varlıklarını tehdit eden riskleri, kendi bünyelerinde oluşturdukları ya da piyasada varolan denetim ve risk yönetim grupları aracılığıyla yönetmektedirler. Ancak ülke ekonomisindeki en önemli aktörlerden biri olan bankların karşı karşıya oldukları risklerin gerçekleşmesi durumunda, ortaya çıkacak sonucun sadece bankaları değil ekonomide birbiriyle bağlantılı diğer şirket, sektör ve hatta ekonominin bütününün etkileyebileceği gerçeği yadsınamaz. Bu nedenle, bankaların aldığı önlemlere ek olarak, yaptırım gücü yüksek çeşitli yasal düzenlemelerin olması gerekir. Güven kurumu olan bankalar bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de çeşitli kanunlarla çok ciddi yaptırımlarla sınırlandırılmıştır. Bu sınırlamalar, kredi verme, iştirak politikaları, sermaye yeterliliği, döviz pozisyonu ve karşılıklar ile ilgili yasal düzenlemelerin yanında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu'nun getireceği diğer sınırlamalardır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Teşkilat Yönetmeliği'nin yürülüğe konması, 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 4 ve geçici 1 inci maddelerine göre, Bakanlar Kurulu'nca 21/05/2000 tarihinde kararlaştırılmış ve Kurum 1 Eylül 2000 tarihinden itibaren Türk mali sisteminde yerini almıştır. 3.1. BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU 3.1.1. KURULUŞ VE HUKUKİ YAPI Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu; 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve ilgili diğer mevzuatla öngörülen görevleri yerine getirmek üzere kurulan, idari ve mali özerkliğe sahip bir kamu tüzel kişisidir. Kurumun merkezi Ankara'da olmakla birlikte, İstanbul'da da bir birimi bulunur. Ayrıca yurt içinde veya yurt dışında geçici veya sürekli teşkilat kurmaya yetkilidir. 3.1.2. KURULUN GÖREV VE YETKİLERİ Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Kurumun karar organıdır. Biri başkan, biri ikinci başkan olmak üzere yedi üyeden oluşur. Kurul, 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde kendisine verilen yetkileri kullanır. Kurul Başkanı, Kuruma da başkanlık yapmaktadır. 3.1.3.KURUMUN GÖREV VE YETKİLERİ Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun görevleri aşağıda belirtilmiştir: • Kanun ve ilgili diğer mevzuatın, Kanun'da gösterilen yetkiler çerçevesinde düzenlemeler de yapmak suretiyle uygulanmasını sağlamak, • Uygulamayı denetlemek ve sonuçlandırmak, • Tasarrufların güvence altına alınmasını temin etmek, • Tasarruf sahiplerinin haklarını ve kuruluşların düzenli ve emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye sokabilecek ve ekonomide önemli zararlar doğurabilecek her türlü işlem ve uygulamaları önlemek üzere Kanun'da ve diğer mevzuatla kendisine verilen yetkiler çerçevesinde gerekli gördüğü her türlü tedbiri almak, • Kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak üzere gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, • Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nu idare ve temsil etmek, • Yurt içi ve dışı ekonomik gelişmeleri izlemek, değerlendirmek, bu gelişmeler ile makro ekonomik politikaların bankacılık sektörü ile etkileşimini incelemek ve bu amaçla modeller geliştirmek, • Talepleri halinde veya gerektiğinde Hazine ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlıkları ile Merkez Bankası'na para, kredi ve bankacılık politikalarının yürütülmesi ile ilgili konularda mütalaa ve bilgi vermek, • Kurum'un menfaatlerini koruyucu, anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri zamanında almak, ayrıca, Kurum'a ilişkin her türlü uyuşmazlığın adli ve idari merciler ile icra dairelerinde takibi, savunulması ve çözümlenmesi amacıyla gerekli işlemleri yapmak, • Kanunla verilen diğer görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak. 3.2. BANKALAR KANUNU Banka hukukunun temel yasalarından biri kuşkusuz Bankalar Kanunu'dur. Ülkemizde 1933 yılında kabul edilen 2243 sayılı Mevduatı Koruma Kanunu ilk Bankalar Kanunu olarak nitelendirilebilir. İkincisi 1936 yılında kabul edilen ve 22 yıl yürülükte kalan 2999 sayılı Bankalar Kanunu'dur. Türk bankacılığında yeni bir devir açan 7129 sayılı Bankalar Kanunu'nda 28 ve 70 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile önemli değişiklikler yapılmıştır. 7129 sayılı Bankalar Kanunu 1985 yılında yerini 3182 sayılı Bankalar Kanunu'na bırakmıştır. Halen Yürülükte olan Bankalar Kanunu ise, 3182 sayılı kanunun yerini alarak, 23 Haziran 1999 tarih ve 23734 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'dur. Bankacılık sektörünün içinde bulundğu sorunlara çözüm bulmak üzere yasalaşan bu kanun, sektörün sağlıklı işlemesine engel olan hukuki boşluğun doldurulması ve sektördeki aksaklıkların giderilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Söz konusu kanun daha sonra 4491 sayılı yasa ile yeniden ele alınmış ve düzenlenmiştir. 4389 sayılı Bankalar Kanunu daha öncekilerden farklı özellikler taşımakta ve yenilikler getirmektedir. Bunlardan önemli başlıklar aşağıda sıralanmıştır: • Yasada, Türk Bankacılık sektöründe idari ve mali özerkliğe sahip, siyasi otoriteden bağımsız bir Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun kurulmasına karar verilmiştir. Bu değişikliğe göre, halen Hazine Müsteşerlığı ile Merkez Bankası tarafından paylaşılan düzenleme, denetim ve gözetim yetkisi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)'na devredilmiştir. Kurum Eylül 2000'de göreve başlamıştır. • Bankacılık sisteminin düzenlenmesiyle gözetim ve denetimi hususlarında atılan diğer önemli bir adım ihtiyati raporlama ve finansal bilgilerin açıklanmasına yönelik muhasebe standartlarıyla ilgilidir. Bu değişiklikler bankaların varlık değerlemelerinin daha iyi yapılmasına, daha anlamlı mali tabloların çıkmasına yöneliktir. Böylece bankaların mali yapılarını iyileştirici tedbirler zamanında alınabilecektir. • Bankalar Kanunu'nda yapılan değişikliklerle banka kuruluşunda aranan şartlar ağırlaştırılmıştır. Banka kurucuları banka sahibi olmanın gerektirdiği mali güç ve sorumluluğa sahip olmalıdır. Banka genel müdür ve yardımcılarının atanmasından önce Kurum'dan izin alınmalıdır. Banka kurulurken ödenmiş sermaye asgari 20 trilyon TL olmalı ve bankalar açacakları her şube için kuruluşta aranan asgari sermaye tutarının %1'i oranında özkaynak bulundurmalıdır. Ayrıca ödenmiş sermayenin %10'u oranında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na giriş payı yatırılması şartı getirilmiştir. • Bu kanun ile banka ortaklarının banka kaynaklarını istismar etmelerini önlemek amacıyla tüzel ve gerçek kişilere verilecek kredilerin tanımına açıklık getirilmiştir. • Bankaların mali bünyesinin zayıflamasına ve iflasına neden olan banka şahıs ve yöneticilerine, yapılan yeni düzenlemeler ile iflas yolu açılmıştır. • İlgili yasa ile getirilen bir başka düzenleme ise, bankalar dışındaki özel finans kuruluşlarının da bankalar gibi aynı yükümlülüklere tabi tutulmasıdır. Bu kuruluşların faaliyetleri banka kredi tanımına eklenmiş, bankalar gibi sermaye yeterliliğine ve şube açma için gerekli özkaynak limitlerine uyma zorunluluğu getirilmiştir. • Bu Bankalar Kanunu'nda bankaların sermaye yeterliliği ve döviz pozisyonu konularında düzenleme yapılmıştır. Konuya ilişkin olarak daha sonra, sermaye yeterliliğinin ve açık döviz pozisyonu oranlarının konsolide bazda uygulanmasına yönelik ayrıntılı tebliğ çıkarılmıştır. Ayrıca sermaye yeterlilik oranları gereken asgari seviyenin altında olan bankaların, sermaye pozisyonlarını güçlendirmek için bir takvime bağlı program sunmaları ve bu programa uymaya zorunlu tutulmaları öngörülmüştür. • Bankalar Kanunu'nda yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen bankalara idari para cezası getirilmiştir. Cezai müeyyideler eskisine göre daha da artırılmış, Bankalar Kanunu caydırıcı nitelik ve yaptırım gücü kazanmıştır. • Bankalar Kanunu'ndaki yeni düzenlemelerle bankaların devir, birleşme ve tasfiyesi ele alınmış, bu konuda Kurum'un yetki ve sorumluluklarına yer verilmiştir. • Avrupa Birliği'ne girme sürecinde olan Türkiye'nin bankacılık alanında uluslararası standartlara uyum sağlayabilmesi için, Bankalar Kanunu'nda kredilerde de yeni düzenlemelere gidilmiştir. Kredi karşılıklarına ilişkin tebliğde ise, mevcut kredilerin yenilenmesi dahil tüm kredilere uluslararası standartları uygulamaya yönelik düzenlemeler getirilmiştir. • Son olarak ele alınan bir başka düzenleme ise, bankaların işlemleri nedeniyle karşılaştıkları risklerin izlenmesi ve kontrolünü sağlamak amacıyla faaliyetlerinin kapsamı ve yapısıyla uyumlu, etkin bir iç denetim sistemi ve risk kontrol ve yönetim sistemi kurmakla yükümlü olduklarına ilişkindir. Bu konuda 08.02.2001 tarih ve 24312 sayılı Resmi Gazete'de 'Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik' yayımlanmıştır. • Bankaların sermaye yeterliliği standart oranının konsolide ve konsolide olmayan bazda hesaplanmasına ilişkin esas ve usülleri belirlemek suretiyle mevcut ve potansiyel riskler nedeniyle oluşacak zarara karşı yeterli sermaye bulundurmalarını sağlamak amacıyla da 'Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik' çıkartılmıştır. Bankacılık sistemine ilişkin yukarıda açıklanan düzenlemeler ekonomide istikrar ve bankaların sağlıklı gözetimi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, bankacılık sistemi yeni dönemle birlikte daha fazla denetim ve kontrole tabi tutulacak, uygulanacak cezai yaptırımlarla bankaların aşırı risk almasının önüne geçilecektir. Bilançolar konsolide edilip enflasyona göre düzenlenecek ve şeffaflık artacaktır. Bankalar bundan sonra hukuksal denetimin ağırlığını daha fazla hissedecek ve daha ihtiyatlı davranmak zorunda kalacaklardır. Alınan tüm bu tedbirler sistemin güçlendirilmesi için bir zorunluluk arz etse de, zamanla bu durum bankalara daha az hareket alanı tanıyacak ve düşük enflasyonun etkilerinin görülmesiyle birlikte bankaların işini daha da zorlaştıracaktır. Sektörde mevzuat açısından son gelişmelerden biri ise; Bankalar Kanunu'nda yeniden değişikliğe gidilmesi çalışmalarıdır. 4389 sayılı Bankalar Kanunu 4672 sayılı kanun ile değiştirilmiştir. Söz konusu kanun 29.05.2001 tarih ve 24416 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. Buna göre getirilen değişiklikler: • Ödenmiş sermaye, yedek akçeler ve özkaynak tanımları değiştirilmiş, Avrupa Birliği Direktiflerindeki özkaynak tanımına paralel olarak 'Konsolide Özkaynak' tanımı getirilmiş ve konsolide esasa göre uygulanacak kredi sınırları ile standart oranların hesaplanmasında bu tanımın esas alınması sağlanmıştır. • Bankaların ana sözleşme ve ortak değişiklikleri başlığı altındaki konularda değişiklik yapılmış olup, ortakların kurucularda aranan nitelikleri taşıması ve bu nitelikleri kaybeden ortakların durumu ile ilgili eklemeler yapılmıştır. • Bankaların mali kurumlar dışındaki bir ortaklığa iştirakleri kendi özkaynaklarının en fazla %15'i, bu iştiraklerin toplam tutarı ise banka özkaynaklarının %60'ı ile sınırlandırılmaktadır. • Vadeli işlem, opsiyon sözleşmeleri ve benzeri diğer türev ürünler kredi tanımına dahil edilmektedir. • Özel karşılıkların kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider sayılması konusuna açıklık kazandırılmaktadır. • Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun alacakalarının takip ve tahsilinin hızlandırılmasına yönelik olarak, özellikle, banka hakim hissedarlarının ve yöneticilerinin banka kaynaklarını istismarından kaynaklanan tutarları hızla geri alabilmek açısından; - Yönetim ve denetimi veya hisseleri Fona intikal eden bankaların, alacaklarını dava veya takip yoluyla tahsil etme yoluna gitmeleri halinde karşılaştıkları sorunların ve gecikmelerin bertaraf edilebilmesi için, bazı usul kanunlarından kaynaklanan yükümlülüklerden muafiyet sağlanmaktadır. - Fonun ve Fon bankalarının taraf olduğu hukuki uyuşmazlıkların biran önce sonuçlandırılarak ortaya çıkabilecek kamu zararının asgariye indirilebilmesi temin amacıyla ihtisas mahkemelerinin kurulması öngörülmektedir. - Fon alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasanın uygulanmasına açıklık getirilmektedir. Fon bünyesinde bulunan bankaların sorunlu kredilerinin devralınarak halen her bankanın ayrı ayrı yapmış olduğu takiplerin Fon tarafından tek elden yürütülmesi ve bu şekilde Fona intikal edecek alacakların gerektiğinde 6183 sayılı yasa hükümleri de uygulanmak suretiyle etkin ve hızlı bir şekilde tahsilinin sağlanması öngörülmektedir. • Bankaların devir ve birleşme işlemlerindeki sürecin hızlandırılmasını teminen, birleşme ve devirlerde 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte, devir veya birleşmeye konu bankaların toplam aktiflerinin sektör içindeki paylarının %20'yi geçmemesi kaydıyla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun bazı maddelerinin uygulanmayacağı hüküm altına alınmaktadır. • Türkiye Özel Finans Kurumları Birliği oluşturularak, Birliğe Özel Finans Kurumlarındaki tasarrufların korunması amacıyla 'Güvence Fonu' kurma ve güvence fonuna ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmektedir. |
#2
|
|||
|
|||
Cvp: Bankacılık Denetim Ve Düzenleme-İktisat
3.3. DİĞER DÜZENLEMELER
3.3.1. YURTİÇİ DÜZENLEMELER Başlıca temel kanun olan Bankalar Kanunu dışında başvurulacak birçok mevzuat vardır. Özel kanunlarla kurulan bankalara ait kanunlar, T.C. Merkez Bankası Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Türk Parası Kıymetini Koruma Kanunu, banka alacaklılarının sermayeye dönüştürülmesini düzenleye Kanun, bankalarla ilgili düzenleme getiren başlıca başvuru kaynaklarıdır. Bankalar Kanunu'nun yanısıra ödünç para verme işleri ile ilgili yasal düzenlemeler de bankaları yakından ilgilendirmektedir. Örneğin Bankalar Kanunu'nda hüküm bulunmayan hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu genel hükümlerine başvurulacaktır. 3.3.2. ULUSLARARASI DÜZENLEMELER İster gelişmiş isterse gelişmekte olan bir ülke olsun bankacılık sisteminin zayıf oluşu hem o ülkenin mali sisteminin hem de uluslararası mali piyasaların istikrarına karşı önemli bir tehdit oluşturur. Mali sistemlerin güçlendirilmesi konusundaki ihtiyaç, bu alandaki uluslararası girişimleri artırmıştır. 1996 yılında Lyon'da gerçekleştirilen G-7 Komitesi toplantısında yayımlanan Tebliğ bu alandaki girişimlerin önemli bir göstergesidir. Basle Bankacılık Gözetim Komitesi, Uluslararası Ödeme Bankası (BIS -Bank for International Settlements), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası gibi bir çok uluslararası resmi kuruluş tüm ülkelerde ve uluslararası piyasalarda mali istikrarın güçlendirilmesi için çalışmalarını sürdürmektedir. Basle Bankacılık Gözetim Komitesi uzun bir süredir bu alandaki çalışmalarını kendi bünyesinde ve ulusal gözetim ve denetim otoriteleri ile yaptığı temaslar aracılığıyla yürütmektedir. Son yıllarda hem G-10 ülkeleri dışındaki ülkelerle yaptığı temasları hem de kendisine üye ülkelerde sürdürülmekte olan çalışmaları yoğunlaştırarak bankacılıkta ihtiyati denetimin tüm ülkelerde güçlendirilmesine yönnelik gayret ve girişimlerini artırmayı amaçlayan Basle Komite bu doğrultuda iki ayrı doküman hazırlamıştır. • Bankacılıkta Etkin Gözetim ve Denetime İlişkin Temel Prensipler, ( The core principles for effective banking supervision). • Periyodik olarak güncelleştirilen ve Basle Komite'nin bankalarin etkin denetimine ilişkin tavsiye kararlari ve oluşturdugu standartlari kapsayan rapor (Compendium). Her iki doküman G-10 ülkeleri merkez bankaları guvernörleri tarafından kabul edilerek onaylanmıştır. Dokümana ilişkin ön çalışma, mali sistemlerinde istikrarın güçlendirilmesi konusunda tüm ülkelere yararlı olması düşüncesiyle 1997 yılında Denver'da gerçekleştirilen toplantıda G-7 ve G-10 ülkeleri Maliye Bakanlarına sunulmuştur. Dokümanda yer alan prensiplerin geliştirilmesi için Basle Komite G-10 ülkeleri dişindaki ülkelerin gözetim ve denetim otoriteleriyle birlikte çalışmıştır. Söz konusu doküman Basle Komite ve Şili, Çin, Çek Cumhuriyeti, Hong Kong, Meksika, Rusya, ve Tayland’ın temsilcilerinden oluşan bir grup tarafindan hazırlanmıştır. Arjantin, Brezilya, Macaristan, Hindistan, Endonezya, Malezya, Kore, Polonya ve Singapur'dan oluşan diğer dokuz ülke de çalışmalara yakından katılmışlardır. Bankacılıkta gözetim ve denetime ilişkin prensiplerin taslak hazırlıklarında birçok ulusal gözetim ve denetim otoritesinin temsilcileri ile dogrudan ve/ veya bölgesel gruplar bazında dayanışma içinde çalışılmıştır. Basle Komite'nin bankacılıkta etkin gözetim ve denetim prensipleri yirmi beş maddeden oluşmaktadır. Bunlar konuları itibariyle aşağıdaki gibi sıralanmaktadır: Etkin bancılık gözetim ve denetimi için ön koşullar (1) Faaliyet izni ve yapı (2-5) Bankaların ihtiyati yönetimine ilişkin düzenlemeler ve yükümlülükler (6-15) Aralıksız banka gözetimine ilişkin yöntemler (16-20) Bilgi verme yükümlülükleri (21) Gözetim ve Denetim Otoritelerinin Yasal Yetkileri (22) Sınır Ötesi Bankacılık (22-25) Birçok ulusal gözetim ve denetim otoritesinin söz konusu prensiplerin uygulanmasında başvurdukları yöntemlere dokümanda ayrıca yer verilmiştir. Ulusal otoriteler kendi yetki alanlarında yer alan ve bankacılık faaliyetinde bulunan tüm kurumların gözetim ve denetiminde bu prensipleri uygulamalıdırlar. Bankaların ihtiyatlı yönetimine ilişkin asgari yükümlülükleri belirleyen bu prensipler gerekli olduğu durumlarda (mali sistemlerin risk profillerine göre ya da değişen koşullara göre) diğer tamamlayıcı ya da ilave tedbir ve yükümlülükler ile desteklenmelidir. Basle Komite'nin bankacılıkta etkin gözetim ve denetime ilişkin temel prensiplerinin tüm ülkelerde ve uluslararası alanda gözetim ve denetim otoriteleri ve diğer kamu otoritelerince başvurulacak temel bir kaynak olması amaçlanmaktadır. Gözetim ve denetim sistemlerinin yapısının iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi için çalışan ulusal gözetim ve denetim otoritelerinin, bu dokümanda yer verilen tavsiyeler ışığında kendi mevcut sistemlerini gözden geçirmeleri, sistemlerinin eksik ya da hatalı yanlarını dikkate alarak hazırlanan bir programı kendi yetki alanları dahilinde en kısa sürede uygulamaya geçirmeleri istenmektedir. Söz konusu prensiplerin, gözetim ve denetim otoriteleri, denetimden sorumlu bölgesel otoriteler ve piyasa katılımcıları tarafından kabul görmesi beklenmektedir. Bu prensiplerin ulusal gözetim ve denetim otoritelerince kabul edilerek uygulanmasında kaydedilen gelişmelerin izlenmesinde diğer ilgili organizasyonlar ile birlikte Basle Komite’ye de önemli bir rol düşmektedir. IMF, Dünya Bankası ve benzeri diğer kuruluşların, makroekonomik ve finansal istikrarın güçlendirilmesi konusunda yardımda bulundukları ülkelerde, uygulanmasını öngördükleri program dahilinde, gözetim ve denetim sistemlerinin de güçlendirilmesi yönünde bu prensipleri benimsemeleri tavsiye edilmektedir. Tüm ulusal gözetim ve denetim otoritelerinden Basle Komite’nin oluşturdugu bu temel prensiplerinin savunucusu ve takipçisi olmalari beklenmektedir. Prensiplere ilişkin taslakların hazırlanmasına katılan Basle Komite ve diğer on altı ulusal gözetim ve denetim otoritesinin üyeleri dokümanda yer alan tüm hususlarda hem fikirdirler. Bölgesel gözetim ve denetim otoritelerinin başkanları Basle Komite’nin çalışmalarını desteklemekte ve söz konusu temel prensiplerin üyeleri tarafindan desteklenmesi ve uygulanmasının teşvik edilmesi konusunda gönüllü çalışmaktadırlar. Üyeleri arasında bankacılıkta etkin gözetim ve denetim prensiplerinin desteklenmesi ve uygulanmasının izlenmesi için bölgesel grupların oynayacağı rolün belirlenmesi konusunda sürdürülen temaslar devam etmektedir. Basle Komite, bankacılıkta gözetim ve denetime ilişkin temel prensiplerin her ülkede uygulanmasının hem ulusal hem de uluslararası mali piyasalarda istikrarın sağlanmasında çok önemli bir adım olacağına inanmaktadır. Bu amaca ulaşılması için gerekli süreç, bir çok ülkede yasal düzenlemeler ile gözetim ve denetim otoritelerine tanınan yetkilerde önemli değişikliklerin yapılması gereğine bağlı olarak değişebilir. Çünkü, ulusal gözetim ve denetim otoritelerinden pek çoğu bu prensiplerin uygulanması konusunda gerekli yasal yetkiye henüz sahip değildir. Basle Komite bu prensiplerin uygulanabilmesi için, ulusal yasama organlarının gerekli yasal değişikliklerin yapılması konusunda yeterli hassasiyeti göstermeleri gerektiğine inanmaktadır. Basle Komite, bankacılık sektöründe gözetim ve denetime ve risk taşıyan diğer alanlara ilişkin standartlar belirlemeye ve bunların benimsenmesi ve uygulanması yönündeki çalışmalarına devam etmektedir. Komite’nin oluşturduğu bu temel prensipler hem Komite’nin gelecekteki çalışmalarına hem de G-10 ülkeleri ve bölgesel gözetim ve denetim otoriteleri ile işbirliği ile sürdürülecek çalışmalara bir referans oluşturmaktadır. Komite söz konusu prensiplerin tüm ülkelerde benimsenerek uygulanmasını teşvik etmek amacıyla diğer ilgili otoriteler ve taraflarla işbirliği içinde çalışmaya da hazırdır. Ayrıca G-10 ülkeleri dışındaki ülkelerin gözetim ve denetim otoriteleri ile de işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmek, teknik yardım ve eğitim konusunda desteklerini artırmak çabası içindedir. 4. DENETİM 4.1. DENETİMİN TANIMI Bir toplumda siyasal, sosyal ve kültürel amaçlı örgütler yanında kar amacı güden birçok örgütsel ve bireysel işletme vardır. Bu örgütlerin ve işletmelerin faaliyetlerine ve aynı zamanda örgüt yöneticilerinin ve çalışanlarının davranışlarına karşı toplumu oluşturan kişilerin, diğer örgütlerin ve devletin hak ve çıkarlarının korunması hukuk devletinin gereğidir. Hukuk devletinde kişiler ve örgütlerin faaliyetleri, hakları ve sorumlulukarı tanımlanmış ve kanun tüzük, kararname, yönetmelik ve genel tebliğlerle belli düzenlemelere bağlanmıştır. Örgütlerin ve bireysel işletmelerin hukuk düzenine uygun faaliyette bulunup bulunmadıklarını belirlemek, aynı zamanda örgüt yöneticilerinin örgütle çıkar ilişkisi içinde bulunan kişilere ve devlete hesap verme yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak amacıyla kayıt ve belge düzeni getirilmiştir. Ayrıca, belli bir dönemi kapsayan faaliyetlerle ilgili bilgilerin ilgili kişilere ve devlete raporlanması zorunlu tutulmuştur. Örgütlerin ve bireysel işletmelerin faaliyetlerinin hukuk düzenine uygun yürütülüp yürütülmediği, raporlanan bilgilerin doğru ve güvenilir olup olmadığı ve örgütün amaçlarına en etkin ve verimli bir şekilde ulaşılıp ulaşılmadığı, örgütlerle veya işletmelerle çıkar ilişkisi bulunan kişiler ve devlet adına araştırılması ve incelenmesi yasalarla zorunlu tutulmuştur. Denetim, bir örgütün ekonomik faaliyetlerine ve olaylarına ilişkin açıklanan bilgilerin, önceden belirlenmiş kriterlere uygunluk derecesini belirlemek ve raporlamak amacıyla bu ekonomik faaliyetlere ve olaylara ilişkin bilgilerle ilgili kanıtların tarafsızca toplanması, değerlenmesi ve sonucun bilgi kullanıcılarına raporlanması sürecidir. |
#3
|
|||
|
|||
Cvp: Bankacılık Denetim Ve Düzenleme-İktisat
4.2. BANKALARIN DENETİMİ
Bankalar mevduat kabul eden ve her türlü bankacılık işlemlerini yapan imtiyazlı kurumlar olarak, ekonomi içindeki önemleri nedeniyle kamunun gözetimi ve denetimi altındadır. Bu nedenle, Kanun Koyucu, bankaların kuruluşu, mevduat kabulü, bankacılık işlemlerine başlama, yönetim organları, hesapların izlenmesi, mali tabloların kamuya açıklanması, bankaların iflas ve tasfiyeleri ile sistemden çıkarılmasına ilişkin hususlar mali yükümlülükler yönünden bankaları ve mevduat sahiplerini korumak maksadıyla düzenlemelerde bulunmaktadır. Banka denetiminde temel olarak iki gruplama vardır: • İç denetim • Dış denetim İç denetim bankaların kendi bünyelerinde oluşturdukları teftiş kurulları tarafından yapılır. Dış denetim konusunda görev alan farklı gruplar mevcuttur. Bunların bir kısmı resmi kurumlar, diğerleri de auditing olarak adlandırılan teftişi gerçekleştiren özel bağımsız denetim kuruluşlarıdır. Türkiye'de finans kesiminde söz sahibi olup bu kesimin faaliyetlerini düzenleyen dört temel resmi kurum vardır. Bunlar: - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), - T.C. Merkez Bankası, - Hazine Müsteşarlığı, - Sermaye Piyasası Kurulu'dur. Bu kurumlardan özellikle ilk üçü daha çok para piyasalarıyla, sonuncusu ise sermaye piyasalarıyla ilgilidir. Bunların dışında bağımsız dış denetim faaliyetini sürdüren özel bağımsız denetim kuruluşları görev yapmaktadır. Türk Bankacılık Sektöründe KİT statüsündeki bankalar ise Yüksek Denetleme Kurulu, KİT Komisyonu ve Başbakanlık teftiş kurulu tarafından özel bir denetim altında tutulmaktadır. 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 39. maddesine göre teşebbüsler, müesseseler ve bağlı ortaklıklar, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun mali, idari ve teknik yönden sürekli denetimine tabidir. Ayrıca bu kararnamenin 40. maddesinin I. ve II. fıkrasına göre Başbakanlık Teftiş Kurulu KİT statüsündeki bankaların idari ve mali yönden gözetimini yapmakla görevlendirilmiştir. 4.2.1. İÇ DENETİM Haziran 1999'da, İç Denetçiler Enstitüsü Yönetim Kurulu aşağıdaki iç denetim tanımını kabul etmiştir: İç denetim, bir kuruluşun faaliyetlerine değer katmak ve bu faaliyetleri geliştirmek üzere tasarlanmış, bağımsız ve nesnel bir sağlamlama ve danışmanlık faaliyetidir. Risk yönetimi, kontrol ve kurumsal yönetim süreçlerinin değerlendirilmesi ve etkinliğinin geliştirilmesinde sistematik ve disiplinli bir yaklaşım sunarak kuruluşun hedeflerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunur. Bankacılık sektöründe iç denetim bölümü için özellikle önemli olan nesnellik ve yansızlık ihtiyacı, iç denetim bölümünün aynı zamanda müşavirlik veya danışmanlık yapması olasılığını ortadan kaldırmaz. İç kontrollerin geliştirilmesi konusunda üst yönetime danışmanlık yapılması, aynı zamanda, kontrol mekanizmalarının tesis edilmesi gerektiği sırada yönetimin bilgiye dayanan bir karar almasını sağlamanın maliyet-etkin bir yoludur. Bununla birlikte, diğer danışmanlık veya müşavirlik biçimleri, iç denetimin temel işlevi karşısında tali olmalıdır; iç denetimin temel işlevi, mali tablo hazırlama ile ilgili kontroller da dahil bankanın iç kontrol sistemlerini incelemek ve değerlendirmek amacıyla banka içinde tesis edilmiş olan bağımsız bir değerlendirme işlevidir. İç denetçiler tesis edilmesi gereken iç kontrol sistemleri konusunda üst yönetime danışmanlık yapmış olsalar bile, üst yönetim tarafından veya üst yönetimin talimatıyla kurulmuş olan iç kontrollerin iç denetçiler tarafından analizi ve eleştirilmesi engellenmemelidir. Bazı bankalar kontrol amaçlı bir öz-değerlendirme sistemi kurma yoluna gitmişlerdir. Bu, yönetimin ve/veya bir personel ekibinin kendi faaliyet veya işlevlerini analiz ettikleri ve ilgili iç kontrol usullerinin etkililiğini değerlendirdikleri resmi ve belgelenmiş bir süreç olarak tanımlanabilir. Bu, iç denetimin yerini almaksızın iç kontrolün verimliliğini değerlendirmekte kullanılan yararlı bir teknik olarak görülebilir. 4.2.1.1. İç Denetimin Kapsamı Genel bir bakış açısından iç denetimin kapsamı aşağıdakileri içerir: • İç kontroller sisteminin yeterliğinin ve etkinliğinin incelenmesi ve değerlendirilmesi; • Risk yönetim yöntemlerinin ve risk değerlendirme metodolojilerinin uygulanmasının ve etkinliğinin incelenmesi; • Elektronik bilgi sistemi ile elektronik bankacılık hizmetleri dahil olmak üzere yönetim ve mali bilgi sistemlerinin gözden geçirilmesi, • Muhasebe kayıtları ile mali tabloların doğruluğunun ve güvenilirliğinin incelenmesi; • Bankanın, risk tahmini ile bağlantılı olarak kendi sermayesini değerlendirme sisteminin incelenmesi; • Hem işlemlerin hem de belirli iç kontrol usullerinin işleyişinin sinanmasi; • Kanuni şartlar ile düzenleyici otoritelerin şartlarina, etik kurallara ve politika ve usullerin uygulanmasina riayet; • Düzenleyici raporlamanın doğruluğu, güvenilirliği ve zamanındalığının sınanması; • Özel tahkikatların yapılması. 4.2.1.2. İç Denetimin Hedefleri ve Görevleri - Bankanın yönetim kurulu, üst yönetimin yeterli ve etkin bir iç kontroller sistemi, bankanın faaliyetlerindeki çeşitli risklerin değerlendirilmesine yönelik bir ölçüm sistemi, riskler ile bankanın sermaye düzeyi arasında ilişki kurulması için bir sistem ve kanunlara, yönetmeliklere ve gözetim ve düzenleme otoritelerinin politikalarına riayetin izlenmesi için uygun yöntemler oluşturulmasını ve sürdürmesini sağlamak konusunda nihai sorumluluğu üstlenir. - Bankanın üst yönetimi, bankanın girdiği risklerin saptanması, ölçümü, izlenmesi ve kontrolünü sağlayan süreçlerin geliştirilmesinden sorumludur. - İç denetim işlevi bankanın tesis edilmiş politikaları ve usullerinin yeterliliğinin ve bunlara riayetin bağımsız bir değerlendirmesini sağladığından, iç kontroller sisteminin ve bankanın iç sermaye değerlendirme usulünün sürekli izlenmesinin bir parçasını oluşturur. Bu şekilde, iç denetim işlevi, kuruluşun mensuplarının yukarıda tanımlanan sorumluluklarını etkili biçimde yerine getirmelerine yardımcı olur. - Daimi İşlev - Süreklilik; bir bankadaki iç denetim daimi bir işlev olmalidir. Üst yönetim görev ve sorumluluklarini yerine getirirken, bankanin büyüklügüne ve faaliyetlerinin niteligine uygun ve yeterli bir iç denetim işlevine sürekli itibar edebilmesini saglamak için gerekli bütün tedbirleri almalidir. Bu tedbirler, iç denetim bölümüne hedeflerine ulaşmasi için gerekli olan uygun kaynaklarin ve personelin saglanmasini içerir. - Bağımsız işlev; bankanın iç denetim bölümü, denetlenen faaliyetlerden bağımsız olmalıdır. Bölüm aynı zamanda gündelik iç kontrol sürecinden de bağımsız olmalıdır. Bu, iç denetim bölümüne banka içinde uygun bir konum verilmesi ve görevlerini nesnel ve tarafsız bir biçimde yerine getirmesi anlamına gelir. - Denetim tüzüğü; Denetim tüzüğü, iç denetim bölümünün banka içindeki konumunu ve yetkisini garantiye alır. - Yansızlık; iç denetim bölümü nesnel ve yansız olmalı, yani görevlerini müdahaleye uğramaksızın ve önyargısız olarak yapabilecek bir konumda olmalıdır. - Profesyonel yeterlik; her iç denetçinin ve bir bütün olarak iç denetim bölümünün profesyonel yeterliği, bankanın iç denetim işlevinin uygun biçimde işleyişi açısından vazgeçilmez önem taşır. - Faaliyetin kapsamı; bankanın her faaliyeti ve her birimi iç denetimin kapsamına girmelidir. - Bankanın iç sermaye değerlendirme usulü; banka iç sermaye değerlendirme sürecinin çerçevesinde, bankanın iç denetim bölümü, bankanın karşı karşıya olduğu çeşitli riskleri ölçme sistemini, bankanın riskleri ile sermaye düzeyini ilişkilendirmek için geliştirdiği sistemi ve iç sermaye politikalarına riayeti izlemek için tesis edilen yöntemi düzenli olarak ve bağımsız bir biçimde incelemelidir. - Çalışma yöntemleri ve denetim türleri; iç denetim, bir denetim planının hazırlanmasını, eldeki bilgilerin incelenmesi ve değerlendirilmesini, sonuçların bildirilmesini ve tavsiyelerin ve sorunların izlenmesini içerir. - İç denetim bölümünün yönetimi; iç denetim bölümünün başkanı kendi bölümünün sağlam iç denetim ilkelerine riayet etmesini sağlamaktan sorumlu olmalıdır. - Yönetim kurulu, üst yönetimin bir iç kontrol sistemi ve sermaye değerlendirme usulü tesis etmesini ve bunları yılda en az bir kez gözden geçirmesini sağlamalıdır. Üst yönetim, iç kontrol sisteminin ve sermaye değerlendirme usulünün kapsamı ve performansı konusunda yılda en az bir kez yönetim kuruluna rapor vermelidir. Banka gözetim yetkilileri, bankanın iç denetim bölümünün çalışmasını değerlendirip tatmin oldukları takdirde potansiyel risk alanlarının saptanmasında bu çalışmaya dayanabilirler. - Gözetim otoriteleri, saptanan risk alanlarını ve alınan tedbirleri tartışmak üzere bankanın iç denetçileri ile belirli aralıklarla görüş alışverişinde bulunmalıdır. Bu vesileyle, bankanın iç denetim bölümü ile bankanın dış denetçileri arasında ne ölçüde işbirliği yapılacağı da tartışılabilir. - Gözetim yetkilileri, gözetimleri altındaki bankaların baş iç denetçileriyle birlikte politika konularını ele almak üzere düzenli aralıklarla toplantı düzenlemeye teşvik edilirler. - İç denetçiler ile dış denetçilerin ilişkisi; gözetim otoriteleri, aralarındaki işbirliğini mümkün olduğunca etkili ve verimli kılmak için iç ve dış denetçiler arasında görüş alışverişini teşvik etmelidir. - Gözetim otoritesi ile dış denetçi arasındaki ilişki; bir bankanın gözetim otoritesi için dış denetçi tarafından yapılan çalışmanın yasal veya akdi bir temeli olmalıdır. Gözetim otoritesi tarafından dış denetçiye verilen herhangi bir görev, dış denetçinin normal denetim işini tamamlayıcı nitelikte olmalı ve uzmanlık alanına girmelidir. - Gözetim otoritesi, dış denetçiler ve iç denetçiler arasındaki işbirliği; gözetim otoritesi, dış denetçi ve iç denetçi arasındaki işbirliğinin amacı, ilgili bütün tarafların katkılarının daha verimli ve etkili hale getirilerek gözetimin optimize edilmesidir. Bu işbirliği, gözetim otoritesi ile iç ve dış denetçi arasında düzenli aralıklarla toplantılar yapılmasına dayanabilir. 4.2.1.3 Küçük bankalarda iç denetimin dışardan temini Risklerin boyut ve kapsamının iç denetim işlevini en azından bir tam gün elemana verilmesini haklı çıkarmadığı belirli küçük bankalarda bu işlevin bir dış uzmana verilmesi genel olarak kabul edilir. Dışarıya verilen bir iç denetim işlevinde, iç denetime ilişkin bütün ilkeler geçerliğini korur. Üst yönetim, denetçinin tavsiyelerinin uygulanmasından ve bunların kimin tarafından uygulanacağını belirlemekten sorumludur. Bazı ülkeler tayin edilen uzmanın dış denetçiden ve dış denetçinin şirketi ve grubundan her bakımdan tamamen bağımsız olmasını şart koşar. Bazı ülkeler ise, dış denetçi olan ve kurum için mali tablo denetimi yapan veya başka hizmetler veren bir dış hizmet firması ile dış hizmet düzenlemesine gidilmesini kabul ederler. Ne var ki bu, gerçekte veya görünüşte dış denetçinin bağımsızlığını zedeleyeceğinden, bu ülkelerdeki bankalar, serbest muhasebecilerin meslek kuruluşlarının veya banka gözetim otoritelerinin veya diğer resmi otoritelerin bağımsızlıkla ilgili olarak yayımladığı yol gösterici belgelere başvurmalıdırlar. |
#4
|
|||
|
|||
Cvp: Bankacılık Denetim Ve Düzenleme-İktisat
4.2.2. DIŞ DENETİM
4.2.2.1. Üst Kurul Denetimi Türkiye'de bankalar, çok sayıda makam ve merci tarafından denetlenmektedir. Faaliyetleri ülke ekonomisini ve tüm bireylerin çıkarlarını yakından ilgilendirdiğinden bankaların denetiminin kamuya ait bir hak olduğu ve kamu otoritelerinin bu konuda yetkili bulunduğu, günümüzde tartışmasız benimsenmektedir. 4389 sayılı Banklar Kanunu ile ekonomide, bankacılık sisteminde ve uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmeler dikkate alınarak bankacılık sisteminin düzenlenmesine ve denetimine ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir. Bunlardan biri de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun faaliyete geçmiş olmasıdır. Basle Komitesi'nin belirlediği esaslar çerçevesinde uluslararası standartlara uygun böyle bir kurumun oluşturulmuş olması, Türk bankacılık sektörü açısından büyük önem taşımaktadır. Tasarruf sahiplerinin haklarını korumak, bankaların düzenli ve emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye sokabilecek ve ekonomide önemli zararlar doğurabilecek her türlü işlem ve uygulamaları önlemek, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak üzere, gerekli karar ve tedbirleri almak ve uygulamakla görevli ve yükümlü olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Bankalar Kanunu gereği 01.09.2000 tarihi itibariyle faaliyetine başlamıştır. Kurumun faaliyete geçmesi ile Türk bankacılık sektörü yeni bir döneme girmiştir. Dünyadaki gelişmeler uygun olarak, bankacılık sektöründeki düzenlemelerin ve denetimlerin ülkemizde de bağımsız bir Kurum tarafından yürütülmeye başlaması, bu yeni dönemin en belirgin özelliğidir. Böylece, Basle Bankacılık Komitesi'nin uluslararası kurallar niteliğinde belirlediği ilkelere ülkemizde de uyulması, sistemimize ulusal ve uluslararası güvenin pekiştirilmesi gündeme gelmiştir. Bunun anlamı, bankacılık sektörünün her türlü müdahaleden uzak, uluslararası normlara ve objektif güvenirlilik ve etkinlik kriterlerine uygun bir denetim ve gözetim sistemine kavuşması, bankacılık alanında yapılacak düzenlemelerin her türlü yönlendirmeden uzak, sadece sektörün ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli bir biçimde karşılanabilmesi, vatandaşların ve uluslararası standartlarda hazırlanmış doğru ve güvenilir bilgilere dayanarak yapmalarının sağlanmasıdır. 4.2.2.1.1. Bankaların Yeminli Murakıplar Tarafından Denetimi Bankalar Kanunu'nda bankalar yeminle murakıpları ve bunun BDDK ile bağlantısı konusu madde 5'de ele alınmıştır; 1- Bu kanun ile diğer kanunların bankalarla ilgili hükümlerinin uygulanmasının ve her türlü bankacılık işlemlerinin denetimi, bankaların varlıkları, alacakları, özkaynakları, borçları, kar ve zarar hesapları arasındaki ilgi ve dengelerin ve mali bünyeyi etkileyen diğer tüm unsurların tespit ve tahlili kurum adına doğrudan başkana bağlı bir kurul teşkil eden bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları tarafından yapılır. 2- Bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları, bu kanunda yazılı görevleriyle kayıtlı olmak üzere vergi inceleme yetkisine ve 20.02.1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun hükümlerine aykırı hareket eden banka ve ilgililer hakkında adı geçen kanunun ek 1. maddesindeki yetkilere sahip oldukları gibi tüm bankaların kuruluş kanunu hükümleri ile diğer kanunların bankalarla ilgili hükümlerinin uygulanmasını da denetlemeye yetkilidirler. 3- Bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları, bankalar ve bankaların iştirak ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerden bu kanun hükümleri ile ilgili görecekleri bütün bilgileri istemeye, bunların tüm defter, kayıt ve belgelerini incelemeye yetkili olup, bilgi istenenler de istenilen bilgileri vermekle defter, kayıt ve belgeleri incelemeye hazır bulundurmakla yükümlüdürler. 4- Kamu kurum ve kuruluşları, merkez bankası ve benzeri kuruluşlar ile risk merkezi görevleriyle ilgili olarak istenecek her türlü bilgiyi gizli de olsa bankalar yeminli murakıpları ve yardımcılarına verirler. 5- Bankalar yeminli murakıp yardımcıları konuları ile ilgili dallarda yükseköğrenim yapmış adaylar arasından sınavla seçilerek alınırlar. En az üç yıl bankalar yeminli murakıp yardımcılığı yaptıktan sonra yeterlilik sınavında başarı gösterenler, en az 5 üyenin olumlu oyu ile alınmış kurul kararıyla bankalar yeminli murakıbı olarak atanırlar. 6- Bankalar yeminli murakıpları kurulu başkanı, kurum başkan yardımcısı statüsünde olup bankalar yeminli murakıbı sıfat ve yetkisini taşır. 7- Bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları Ankara'da Asliye Ticaret Mahkemesinde yemin etmedikçe denetim yapamazlar. 8- Bankalar yeminli murakıplarının çalışma esas ve usülleri bir yönetmelikled üzenlenir. 4.2.2.1.2. İdari Tedbirler Banka mensuplarının Bankalar Kanunu'na ve diğer mevzuata aykırı hareketleri bir sç oluşturuyorsa, bunlar hakkında kanuni kovuşturma yapılması dışında eğer yeminli murakıplar bu kanuna aykırı hareketleri aynı zamanda Bankacılık ilke ve teammüllerine aykırı ve bankaların emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek nitelikte görürlerse Kurum işlemlerin düzeltilmesi ve tedbirlerin alınması hususunda ilgili bankayı uyarır. 4.2.2.1.3. Mali Bünyeyi Güçlendirici Tedbirler Uyarıya rağmen istenilen tedbirler alınmaz ve bankaların emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde işlemler tekerrür ederse, Kurul; - Yönetim Kurulu üyelerinin tamamını veya bir kısmını görevden alarak veya üye sayısını attırarak bu kurula üye atar, - Bankaların faaliyetlerini, şubelerini veya muhabirlerle ilişkilerini kısıtlar, - Bankanın mevduat sigorta primlerini arttırır veya mevduatı yüzde yüz oranına kadar karşılığa tabi tutar. Kurum bir bankanın varlıklarının vade itibariyle taahhütlerini karşılayamadığını veya bu durumun gerçekleşmek üzere olduğunu tespit ederse; - Uzun vadeli veya duran değerlere yatırım yapılmaması, - İştirakler ve gayrimenkullerin elden çıkarılması - Sermayenin arttırılması veya sermaye benzeri uzun vadeli kaynak sağlanması gibi her türlü tedbirlerin alınmasını isteyebilir. Kurum, bankanın gelir gider dengesinin bozulduğunu ve bu durumun süreklilik kazandığını tesbit ederse, sermayenin arttıralması da dahil olmak üzere gider azaltıcı ve gelir arttırıcı tedbirlerin alınmasını ister. Bu işlemlere rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı görülürse kuruk re'sen banka sermayesinin artırılarak, verilecek süre içinde hissedarları artırılan sermayeyi taahhüde davet eder.Verilen süre içinde sermaye artırılmazsa; - Artırılan sermayenin Fon tarafından taahhüt edilerek ödenmesi - İsteklisi bulunduğu takdirde başka bir banka ile birleştirilmesi veya başka bir bankaya devredilmesi gibi mali bünyenin güçlendirilmesi ve bankanın yeniden yapılandırılması ile ilgili her türlü önlem alabilir. 4.2.2.1.4. Banka Yönetiminin Fon'a devri Kurul, bir bankanın yönetim ve denetimini elinde buluduran ortakların banka kaynaklarını, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde kendi lehlerine kullandıklarını veya bankayı bu suretle zarara uğrattıklarını tesbit ettiği takdirde ortaklık haklarını (temettü hariç) ve bankanın yönetimini Fon'a devredebilir. Bankanın yönetimi Fona'a devredildiği takdirde; - Yönetim ve denetimi elinde bulunduran ortak ile - Tüzel kişi ortakların sermayenin %10'undan fazlasına sahip gerçek kişi hissedarları en geç 7 gün içinde Mal Beyannamesi hazırlayarak bu beyannameyi Fon'a vermeleri zorunludur. Kurumun başvurusu üzerine sözü edilen ortakların mal varlıkları üzerinde, mahkemece teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz kararları alınabilir, ilgililerin yurt dışına çıkmasının yasaklanması dahi istenebilir. 4.2.2.2. Bağımsız Denetim Bağımsız denetim, serbest meslek sahibi olarak kendi adına çalışan veya bir denetim şirketinin ortağı olan kişiler tarafından işletmelerin mali tablolarının genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygunluk derecesini belirlemek amacıyla yapılan denetim çalışmasıdır. Bağımsız denetçiler, avukatlar gibi serbest meslek faaliyeti yürüten kişilerdir. Bağımsız denetçiler de mali tablolarını denetledikleri müşterilerinden, yaptıkları iş karşılığında ücret alırlar. T.C. Merkez Bankası Kanunu'nun 43. maddesi 3098 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, sözkonusu değişiklikle bankaların, mali durumlarının gözetiminin ve denetiminin sağlanması maksadıyla bağımsız dış denetleme yükümlülüğü getirilmiş bulunmaktadır. Bağımsız denetim yapacak kuruluşlar Başbakanlıkça hazırlanan bir Tebliğle belirlenmiş bulunmaktadır. Bankalar Bağımsız Denetim Kuruluşuna hazırlattıkları raporları T.C. Merkez Bankası'na göndermekle yükümlüdürler. Bağımsız Denetim raporları, bankaların mali tablolarının genel kabul görmüş muhasebe standartları yönünden denetimini kapsamaktadur. Bağımsız denetim bir onay mekanizması değildir, mali tabloların gerçeği dürüst bi biçimde yansıtıp yansıtmadığına ilişkin denetimin görüş oluşturma sürecidir. Bağımsız Denetim kuruluşlarınca hazırlanan denetim raporları, bankalar yeminli murakıplarınca hazırlanan raporlardan farklı niteliğe sahiptir. Denetim raporu, muhasebe standartı yönünden bankaların iç ve dış finans çevrelerinde güvenilirliklerini sağlama amacına yöneliktir. Bankalar yeminli murakıplarınca hazırlanan raporlar ise bankaların mali yapılarının tahlilini içermekte, bankaların mevcutları ile alacakları toplamı ile toplam taahhütleri arasındaki ilişkileri, bankaların taahhütlerini karşılama gücünü, özvarlıları ile diğer taahhütleri arasındaki ilişkileri, yasal yükümlülüklerini yerine getirme gücünü içermektedir. Bu nedenle, Bankalar Kanunu'nun 14. maddesinde ifadesini bulan tedbirlerin alınması ve uygulanmsı yönünden temel alınmaktadır. Murakıp raporlarına istinaden bankalar hakkında tedbirler uygulamaya konulmaktadır. 4.2.2.2.1. Bağımsız Denetçilerin Rolü ve Sorumlulukları - Bağımsız denetçiler bankanın kendi personeli ve iç denetim sisteminin bir parçası olmamakla birlikte gerek üst düzey yönetimle yapılan toplantılar gerek iç denetimlerin iyileştirilmesine yönelik yaptıkları tavsiyeleri aracılığıyla iç denetimin niteliğinin artırılmasında önemli bir etkiye sahiptir. - Temel amaçları bankanın yıllık bazdaki hesapları hakkında genel değerlendirme yapmak olan bağımsız denetçilerin bankanın iç denetim sisteminin güvenirliliği konusunda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bu nedenle, bağımsız denetçilerin kendi denetim fonksiyonlarına ilişkin zaman, kapsam ve nitelik belirlerken, bankanın iç denetim sistemini iyi anlamaları ve ne derecede güvenilir olduğunu tespit etmeleri gerekir. - Bağımsız denetçilerin bankaların denetimindeki rolü ve uygulamaları ülkeden ülkeye değişmektedir. Birçok ülkede profesyonel denetime ilişkin standartlar, maddi hatalardan arındırılmış güvenilir finansal bilgilerin temini için dış denetimlerin planlı bir şekilde sürdürülmesini gerektirir. Bağımsız denetçiler aynı zamanda önemli işlemleri, finansal verileri ve kamuya açıklanan raporları destekleyen kayıtları incelemelidir. Banka muhasebesi ve uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmalı, banka yönetimince yapılan önemli varsayımları ve tüm finansal raporları değerlendirebilmelidir. Bazı ülkelerde gözetim ve denetim otoriteleri bağımsız denetçilerden bankanın iç denetim sisteminin ve mali kontrol sisteminin etkinliğine ve yeterliliğine ilişkin değerlendirme talep edebilmektedir. - Uluslararasında benzerlik gösteren bir durum ise bağımsız denetçilerin bankanın finansal hesaplarının doğru ve güvenirliliğinin tespiti için iç denetim sistemini analiz etmeleri gereğidir. İç denetim sistemine verilen önem banka ve bağımsız denetçiler açısından farklılık gösterebilir. Ancak, bankanın mali yapısındaki zayıflığın hem banka yönetimine hem de gözetim ve denetim otoritesine güvenli bir şekilde bildirilmesi gerekir. Dahası, birçok ülkede bağımsız denetçilerin değerlendirme ve raporlama prosedürlerine ilişkin olarak banka gözetim ve denetim otoritelerinin belirlediği özel kriterler bulunmaktadır. 4.3. BANKACILIKTA ETKİN VE GÖZETİME İLİŞKİN TEMEL PRENSİPLER Bankacılıkta Etkin Gözetim ve Denetim İçin Önkoşullar 1. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesinin amaçları ve sorumlu oldukları kuruluşlara ilişkin yetkileri açıkça tanımlanmalı, bankacılık gözetim ve denetimi konusunda faaliyetlerine ilişkin bağımsızlığı ve yeterli ölçüde kaynağı bulunmalıdır. Ayrıca, gözetim ve denetim sisteminin, bankaların kuruluş izinleri ve denetimlerinin devamlılığının sağlanmasına, güvenilir ve sağlıklı bir sistem içinde yasalara uyma zorunluluğuna ve denetim elemanlarının yasal olarak korunmasına ilişkin hükümler içeren yasal bir çerçevesi olmalıdır. Elde edilen bilgilerin gözetim ve denetim otoritelerince paylaşılması ve bu tür bilgilerin gizliliği konusuna yasal düzenlemelerde ayrıca yer verilmelidir. |
#5
|
|||
|
|||
Cvp: Bankacılık Denetim Ve Düzenleme-İktisat
Faaliyet İzni ve Yapı
2. Bankacılık faaliyetlerinde bulunmasına izin verilen ve bu kapsamda denetim ve gözetiminin yapılmasına karar verilen kuruluşların faaliyet alanları açıkça tanımlanmalıdır. Banka ünvanının kullanımı mümkün olduğu ölçüde kontrol altında tutulmalıdır. 3. Bankacılık faaliyetlerinde bulunulmasına izin veren kurumun faaliyet iznine ilişkin esasları belirleme yetkisine ve bunlara uygun olmayan başvuruları reddetme hakkı olmalıdır. Faaliyet iznine ilişkin prosedürde en azından bankanın mülkiyet yapısı, genel müdür ve diğer üst yöneticilerin nitelikleri, faaliyet planı, iç denetim sistemi ve sermaye yeterliliğini de içerecek şekilde bankanın mali yapısıyla ilgili projeksiyonların değerlendirilmesine yer verilmelidir. Başvuru sahibinin yabancı bir banka olması durumunda ise ait olduğu ülkenin gözetim ve denetim otoritesinin onayının alınması gerekmektedir. 4. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların büyük hissedarlarına ait paylarının ya da bunlar üzerindeki kontrol haklarının el değiştirmesine ilişkin taleplerini inceleme ve reddetme yetkisine sahip olmalıdır. 5. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların önemli büyüklükteki ele geçirme faaliyetlerini ve yatırımlarını inceleme ve bu oluşumların banka için yeni riskler yaratmasına ya da denetimin etkinliğini azaltmasına yol açmaması için gerekli kriterleri belirleme yetkisine sahip olmalıdır. Bankaların İhtiyatlı Yönetimine İlişkin Düzenlemeler ve Yükümlülükler 6. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların taşıdıkları riskleri karşılayacak şekilde asgari sermaye yükümlülüklerini tanımlamalıdır. Ayrıca, sermayenin banka zararlarını karşılayabilmesine yönelik sermaye alt kalemlerinin tanımlanması gerekmektedir. Uluslararası alanda faaliyet gösteren bankalar için bu standart Basle Komite'nin belirlediği Sermaye Yeterliliği Rasyosu'nun altında olmamalıdır. 7. Gözetim ve denetim sistemlerinin en önemli özelliklerinden birisi bankaların kredi verme, yatırım yapma, kredi ve yatırım portföylerini yönetmelerine ilişkin politika, yöntem ve uygulamalarının bağımsız olarak değerlendirilebilmesidir. 8. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların aktif kalitesi ve kredi karşılıklarının yeterliliğinin değerlendirilmesine ilişkin oluşturduğu politikaları ve kullandığı yöntemleri yeterli bulmalıdır. 9. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların portföylerindeki yoğunlaşmayı belirlemelerine olanak verecek yeterli kapasitede bilgi iletişim ağına sahip oldukları konusunda tatmin olmalıdır. Ayrıca, gözetim ve denetim otoritesi bir kişi ya da gruba verilebilecek kredilerin sınırlandırılmasına ilişkin esasları belirleme yetkisine sahip olmalıdır. 10. Bankaların birbiriyle bağlantılı kuruluşlara verdikleri krediler nedeniyle artabilecek zararlardan korunabilmesi için bankacılık gözetim ve denetim otoritesi bankaların söz konusu bu kuruluşları sürekli gözetim altında bulundurmalarına imkan verecek gerekli düzenlemeleri oluşturmalıdır. Ayrıca, bu riskleri kontrol altına alabilmek ve bilançoya yayılmasını önlemek için bankaların gerekli önlemleri almalarını sağlamalıdır. 11. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların uluslararası kredilendirme ve yatırım faaliyetlerine ilişkin olarak ülke ve transfer risklerinin saptanması, izlenmesi ve kontrol edilmesine ilişkin yeterli politika ve uygulamalara sahip olduklarından ve söz konusu risklerin karşılanması için yeterli rezervlerinin olduğundan emin olmalıdır. 12. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi bankaların piyasa risklerinin etkin olarak ölçülmesi, izlenmesi ve kontrol edilmesine imkan veren sistemlere sahip olduklarından emin olmalıdır. Piyasa riskine maruz kalındığında, gözetim ve denetim otoritesi üstlenilebilecek piyasa riskine limit getirme ya da sermaye artırımı gibi yaptırımları uygulayabilme yetkisine sahip olmalıdır. 13. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların taşıdıkları tüm risklerini tespit edecek, ölçecek, yönetecek, kontrol edecek, ve bu riskler için yeterli sermayeyi bulunduracak şekilde geniş kapsamlı bir risk yönetimi sistemi ( yönetim kurulu ve üst düzey yönetimin izlenme işlevini de içermek üzere) olduğuna ikna olmalıdır. 14. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların faaliyetlerinin yapısına uygun ve yeterli iç kontrollerinin bulunduğundan emin olmalıdır. Söz konusu kontroller yetki ve sorumlulukların paylaşılması, fonksiyonel ayırımlar, fon ödemeleri, aktif-pasif yönetimi, bu işlemlerin mutabakatı ve varlıkların korunmasına ilişkindir. Hem bu iç kontrollere hem de yasal ve idari düzenlemelere uyulup uyulmadığını kontrolü için uygun iç veya bağımsız dış denetimin fonksiyonları belirlenmelidir. 15. Mali sektörde mesleki ve ahlaki yüksek standartların gelişmesi ve bankacılık faaliyetleriyle bilerek ya da bilmeyerek kötüye kullanımların engellenebilmesi için bankacılık gözetim ve denetim otoritesi müşterini tanı prensibinin uygulanmasına yönelik bankaların uygun politika ve uygulamalarının olduğundan emin olmalıdır. Aralıksız Banka Gözetimi Yöntemleri 16. Bankacılıkta etkin gözetim hem yerinde hem de uzaktan denetimi kapsamalıdır. 17. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların faaliyetlerini tam olarak anlamalı ve banka yönetimiyle düzenli olarak temaslarda bulunmalıdır. 18. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, denetim raporları ve bankalara ait istatistiklerin toplanması, banka bazında ve konsolide olarak analiz edilmesi için uygun araçlara sahip olmalıdır. 19. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bağımsız denetçiler kullanarak ya da yerinde denetim yaparak gözetim bilgilerinin doğruluğunu bağımsız olarak değerlendirebilecek araçlara sahip olmalıdır. 20. Bankacılıkta etkin gözetim ve denetimin gereklerinden birisi de banka gruplarının konsolide bazda denetlenmesi konusunda bankacılık gözetim ve denetim otoritesinin yetkisinin bulunmasıdır. Bilgi Verme Yükümlülükleri 21. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, her bankanın muhasebe uygulamaları ile uyumlu şekilde bankanın karlılığı ve finansman durumu hakkında doğru ve yeterli bilgiyi sağlayacak kayıtların mevcut olduğundan ve bankanın bunları gerçek durumlarını yansıtacak şekilde düzenli olarak yayımladığından emin olmalıdır. Bankacılık Gözetim ve Denetim Otoritesinin Yasal Yetkileri 22. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların sermaye yeterliliği yükümlülüğünü yerine getiremez duruma düşmeleri, yasal düzenlemelere aykırı davranmaları ya da mevduat sahiplerinin menfaatlerine yönelik herhangi bir şekilde tehdit oluşturmaları halinde düzenleyici tedbirler alma yetkisine sahip olmalıdır. Sınır Ötesi Bankacılık 23. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, bankaların yabancı ülkelerdeki şubeleri, ortaklıkları ve iştiraklerince yürütülen işlemlerinin temel prensiplere uygunluğu ve ihtiyatlı yönetimi konusunda gereken yaptırımları uygulayarak, global konsolide denetimin gereklerini yerine getirmelidir. 24. Konsolide gözetim ve denetimin temeli, ev sahibi ülkenin yetkili otoriteleri başta olmak üzere, tüm gözetim ve denetim otoriteleri ile temaslarda bulunmak ve bilgi aliş verişini saglamaktir. 25. Bankacılık gözetim ve denetim otoritesi, yabancı bankaların ülke içindeki faaliyetlerine ilişkin olarak, yerel bankalara uygulanan aynı yüksek standartları aramalıdır. Konsolide bazda gözetim ve denetimin yapılabilmesi için söz konusu yabancı bankaların ait oldukları ülke otoriteleri ile bilgi paylaşımı yetkisine de sahip olmalıdır. |