#271
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESİN
Analardır adam eden adamı aydınlıklardır önümüzde gider. Sizi de bir ana doğurmadı mı? Analara kıymayın efendiler. Bulutlar adam öldürmesin. Koşuyor altı yaşında bir oğlan uçurtması geçiyor ağaçlardan siz de böyle koşmuştunuz bir zaman. Çocuklara kıymayın efendiler. Bulutlar adam öldürmesin. Gelinler aynada saçını tarar aynanın içinde birini arar. Elbet böyle sizi de aradılar. Gelinlere kıymayın efendiler. Bulutlar adam öldürmesin. İhtiyarlıkta aklına insanın tatlı anıları gelmeli yalnız. Yazıktır ihtiyarlara kıymayın efendiler siz de ihtiyarsınız. Bulutlar adam öldürmesin |
#272
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
CEVAP NO:2
İki serseri var: Birinci serseri köprü altında yatar sularda yıldızları sayar geceleri.. İki serseri var: İkinci serseri atlas yakalı sarhoş sofralarında Bağdatlı bir dilencinin çaldığı sazdır. Fransız emperyalizminin idare meclisinde ayvazdır. Ben: Ne köprü altında yatan ne de atlas yakalı sarhoş sofralarında saz çalıp Arabistan fıstığı satan- -ların şairiyim; topraktan ateşten ve demirden hayatı yaratan- -ların şairiyim ben. İki serseri var: İkinci serseri yolumun üstünde duruyor ve soruyor bana: "PROLETER dediğimin ne biçim kuş olduğunu?" Anlaşılan Bağdadî şaklaban unutmuş Mösyö kimle beraber Adana-Mersin hattında o kuşu yolduğunu... İki serseri var: İkinci serseri pencerelerden bir gölge gibi girer geceleri.. İki serseri var: İkinci serseri halkın alınterinden altın yapanlara kendi kafatasında hurma rakısı sunar. Ben hızımı asırlardan almışım Bende her mısra bir yanardağ hatırlatır. Ben ki halkın ne alınterinden on para çalmışım ne de bir şairin cebinden bir satır... İki serseri var: İkinci serseri meydana dört topaç gibi saldığım dört eseri sanmış ki yazmışım kendileri için. Halbuki benim bir serseriye hitap eden ikinci yazım işte budur: Atlas yakalı sarhoş sofralarının sazı Fransız sermayesinin hacı ayvazı bu yazdığım yazı örse balyoz salanların şimşekli yumruğudur katmerli yağ yağ ensende Ve sen o kemik yaladığın sofranın altına girsen de -dostun KARAMAÇABEY gibi- kaldırıp kaldırıp yere çaaal- mak için canını burnundan aaal- mak için bulacağım seni.. Koca göbeklerin Russel kuşağı sen sen uşşşak murabbaı sen uşşşak mik'abı satılmış uşşakların uşşşağı sen!!! |
#273
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
CEVİZ AĞACI
Başım köpük köpük bulut içim dışım deniz ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında budak budak serham serham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril. Koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var Yüz bin elle dokunurum sana Istanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni Istanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında |
#274
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
ÇEKİLMEZ BİR ADAMÇekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz aksi lanet Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi Azgın bir hayvan döver gibi O gün çalışıyorum Sonra birde bakıyorsun ki Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz aksi lanet Yine her seferki gibi haksızım Sebep yok olması da imkansız Bu yaptığım iş ayıp rezalet Fakat elimde değil Seni kıskanıyorum. |
#275
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
DAVET...
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim! Bilekler kan içinde dişler kenetli ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem bu cennet bizim! Kapansın el kapıları bir daha açılmasın yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim! Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim! |
#276
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
DOSTLUK
Biz haber etmeden haberimizi alırsın yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin. Gözümüzün dilinden anlar elimizin sırrını bilirsin. Namuslu bir kitap gibi güler alnımızın terini silersin. O gider bu gider şu gider dostluk sen yanı başımızda kalırsın |
#277
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
DURUP DURURKEN
Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı Durup dururken rüya görüyorum bir otelde holde ayakta Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız öfkeli aç Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede salıncakta Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan Durup dururken kafamda bir güneşli duman Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne. |
#278
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler |
#279
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
GİDERAYAK İŞLERİM VAR
Giderayak işlerim var bitirilecek giderayak. Ceylanı kurtardım avcının elinden ama daha baygın yatar ayılamadı. Kopardım portakalı dalından ama kabuğu soyulamadı. Oldum yıldızlarla haşır neşir ama sayısı bir tamam sayılamadı. Kuyudan çektim suyu ama bardaklara konulamadı. Güller dizildi tepsiye ama taştan fincan oyulamadı. Sevdalara doyulamadı. Giderayak işlerim var bitirilecek giderayak. |
#280
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
GÖZLERİ SİYAH KADIN
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki. |