![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]() ![]() Yüregim dünden kalma sözlerin agıdında... Hani söylemek istersin diyemezssin Susmak en kolay gelir sana Ve gözlerinde bıraktıgı iki damlayla paylasırsın hüznünü O bilmez , bilemez Gece yoldasın olur suskunluguna Hapsolmuslugun ellerinin sıcaklıgında kalır Nefesin solugundadır sevdanın Ama korkak tebessümler Kacırdıgın gözlerini yakalır Bir el götürüp kızıllıgına Yüzündeki her cizgide onu ararsın Tenin mahpus, tenin titrek Baska bir bedende hayat bulursun Ve yüregin carpmayı unutur Adını her andıgında. Onu anımsarsın soguk sehrin gizeminde Yagmurlar yagar üzerine Ama onunla ıslanmak istersin Kimsesiz yatagının ayak ucunda oturup saatlerce Gelmesini beklersin, tüm hasretiyle. Gönlünden akan iki satırla dolanırsın sabaha dek Ezberlemek istersin teninin her karesini ve yoklugunun her saniyesine isyan eder ellerin Sebebi yoktur düsüncelerin birbiri ardına gelir cümleler, kanattıgın dudaklarından O yok, belkide hep vardı Yaralıydı belki, gec ulastı Belki yüregin cocuktu O erken olgunlasmıstı ve agırdı yaraları Nefesin nefesine karısmıstı belki bir gece yanına sokulup, seni titreten oydu, ihtimal Denizin bugusu gibiydi sana gelisi usul usul Ve rüyasına daldıgın hep O Kim oldugunu sorgulamadan buz kesen ellerinde hissettigin Damarlarından akıttıgın, belki hep Oydu Senin farkına gec vardıgın Onun sana gec kaldıgı... |
#2
|
|||
|
|||
![]() ![]() Yaz Yağmurunun Mırıldandığı Şiir Bir anda şehrin üzerine yağmaya başlar yaz yağmuru. Kalabalık şehrin gürültüsü, yağmurlu bir şarkıya bırakır yerini. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur, tatlı bir kaçışmayı da beraberinde getirir. Evler, arabalar, caddeler, parklar ve kaldırımdan karşıya geçmeye çalışan küçük kedi... her şey ama herşey ıslanır. Sıcaktan kavrulan ağaçlar, susuz kalan yapraklar ve susuzluktan çatlayan toprak suya kanar. Yaz yağmurunu pencere kenarından usulca izlerken, tuhaf bir duyguya kaptırıyorsunuz benliğinizi: “Yağmur nasıl oluyor da hiçbir ayrım yapmaksızın herşeyin üzerine yağabiliyor. Nasıl bu kadar cömert davranabiliyor?” diye soruyorsunuz kendi kendinize. Hayata “kuru kuruya” bağlı olanlar için önemsenmeyecek bir konu belki ama, hayatın kalp atışlarını yüreğinde hissedenler için hayati bir mevzu. Keza; dünyanın en değerli varlığı olan insanlar olarak birbirimizde kusur bulmakta inanılmaz hünerler sergileyip, karşımızdakini kırıp dökmek için fırsat kollarken, yağmurun verdiği bu ders asla görmezlikten gelinemez. Yağmur; çirkin güzel, küçük büyük, zengin fakir, yaşlı genç, doğulu batılı, siyah beyaz, canlı cansız... hiç ama hiçbir hesap yapmadan kendini herkese sunuyor. Belki bu yüzden seviliyor. Belki de bu yüzden insanlar yağmura “berekettir–rahmettir” diye methiyeler diziyor... Yaz yağmuru için, yağdığı yerin önemli yoktur. O ayrım yapmaz. Herkesin ve herşeyin üzerine aynı güzellikte, aynı ritimle yağar. Ve bundan dolayı herkes onu sever. Kimsecikler şikayet etmez ondan.... Bu sabah yine yaz yağmuru yağdı şehrin üzerine. Her damla sanki dudağında bir şiir mırıldanır gibiydi. Bir şiir... insanda rahatlık hissi uyandıran... ayrımcılık yapmamayı öğütleyen, küçük görmeyi yasaklayan ve herkese kucak açmayı öğreten bir şiir... Sizce kaçımız yağmur kadar vefalı, yağmur kadar cömert yaşabiliyor hayatı? Maalesef dostlar maalesef, acı ama gerçek ki; dünyanın en değerli varlığı olan insanlar olarak, bir yağmur damlası bile etmiyoruz çoğu kez! Ve kaybediyoruz, kazanmamız gerekenleri... Bir bir dökülüyoruz bu yolda. Ve yağmur kazanıyor, kazanmamız gerekenleri... Bu yüzden hep havada özgürce dans eden o oluyor. Öyle bir dans ki; görenleri kendine hayran bırakıyor. Bizse başımız eğik sadece seyretmekle yetiniyoruz bu güzelliği... Gökyüzünden salınarak yere inen yağmuru birazdan bir çift ayak çiğnemeye başlıyor. Ama yağmur buna da aldırış etmiyor. Çünkü; yeri geldiğinde ezilmenin de kendisine birşeyler katabileceğini, acılardan da dersler çıkarılması gerektiğini iyi hesap ediyor. Yani kaybettiğinde de kazanmasını biliyor. Ve mutluluğu, asla mutsuzluğun kollarına terk etmiyor. Ve sonunda kazanan yine o oluyor... Ne olurdu, bizlerde yağmur kadar tertemiz yaşayabilseydik hayatı. Kirletmeseydik tertemiz duygularımızı. Ne kaybederdik ayıplarımızı birbirimizin yüzüne vurmak yerine, örtmeyi deneseydik. Karşımızdakileri yaralamak ne kazandırdı ki bizlere bugüne dek. Ne geçti ki elimize sanki? Ne olurdu yaz yağmuru kadar vefakar olabilseydik!... Biz nasıl yaşarsak yaşayalım; yağmur yağmaya devam ediyor şehrin üstüne, herşeyin üstüne... |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|