#1
|
|||
|
|||
Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Şeker hastaları spor yapabilir mi ?
Öncelikle egzersiz, sağlıklı yaşamın bir parçasıdır. Düzenli yapılacak fizik egzer*sizi kan şekeri seviye*sini düşürmeye, insülinin vücutta daha et*kili olmasına yardım*cı olur. Ayrıca: - Daha fazla enerji verir. - Kan dolaşımını düzenler - Kasları güçlendirir. - Kolesterol seviyesini düzenler. Kötü huylu (LDL) kolesterolü azaltıp, iyi huylu kolesterolü (HDL) arttırır. - Kalp krizi riskini önler ya da geciktirir. - Terlemek suretiyle fazla kiloların azaltıl*masına yardımcı olur. Sonuç olarak, egzersizin şeker hastaları üzerinde son derece olumlu etkileri olduğu*nu ve kan şekeri düzeyini düşürdüğünü söy*leyebiliriz. Kimler şeker taraması yaptırmalı ? - Her aşırı kilolu, şiş*man olanlar - Ailesinde şeker hastalı*ğı bulunanlar (birinci dereceden olan akraba*larından biri diyabetikse) - Gece sık idrara çıkıp, kilo kaybedenler. Açlık kan şekeri kontrolleri ya da şeker yüklemesi yaptırarak kişinin potansiyel di*yabetik veya aşikâr diyabetik olup olmadı*ğı anlaşılır. Kan şekerini etkileyen faktörleri öğrenebilir miyim ? Kısaca sıralarsak; Yenilen gıdalar, eg*zersiz ve aktivite, ilaç*lar ve hastalıklar, alkol ve kan şekerini ayarla*yan önemli bir organ olan karaciğerin rahat*sızlıkları kan şekerinin regülasyonunu etki*ler Hasta olduğum zaman neler yemeliyim ? Eğer düzenli olarak yiyebiliyorsanız, ge*nelde uyguladığınız yemek yeme programı*nızı bozmayın. Eğer iştahsız iseniz, fakat bazı yemekleri tolere edebiliyorsanız; kızarmış ekmek, tahıl, çorba türü şeyler yiyin, meyve suyu ya da süt için. Yok eğer katı yiyecekleri hiç yiyemiyorsanız ve insülin kullanıyor veya oral antidiyabetik alıyorsanız, atladığınız öğünlerdeki karbonhidratları yerine koymak için meyve suyu ya da tatlı meşrubatlar içmelisiniz. 25 yıllık şeker hastasıyım, son bir yıla kadar şekerim gayet iyi regüle idi. Ancak son bir yıldır, insülin dozunu arttırmama rağmen hala normale yakın kan şekeri öl*çümleri elde edemiyorum. Sorun sizce ne olabilir ? Kan şekerinizin yıllarca normal seyrettik*ten sonra insülin dozunu arttırmanıza rağ*men kontrolden çıkmasının nedenlerinden bazıları şunlar olabilir: • Aldığınız gıda miktarını arttırmış olabi*lirsiniz. • Stresli ve sıkıntılı bir dönem geçiriyor olabilirsiniz. • Uzun süren bir hastalık (örneğin ateşli bir enfeksiyon hastalığı) insülin, ihtiyacınızı arttı*rabilir. • Kilo almış olabilir*siniz. • Aynı bölgeye tekrar tekrar iğne yapmanıza bağlı gelişen şişlikler teknik sorunlar çı*karabilir. Yahut kullandığınız insülin, eğer soğuk zincire riayet edilmeden muhafaza edilmişse, etkinliği azalmış olabilir. Bunların dışında hiçbir belirgin neden ol*maksızın da, insülin ihtiyacı büyük oranda artabilir. Şeker kontrolünü, en iyi şekilde yapma*nıza yardımcı olacak bir çok doğal yöntem vardır. Bunları aşağıdaki başlıklar altında sı*ralayabiliriz: - DİYET - EGZERSİZ - STRES KONTROLÜ |
#2
|
|||
|
|||
Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Stres, kan şekeri değerlerini etkileyebilir mi ?
Evet. Ancak bu etkilenmenin derecesi kişiden kişiye değişiklik gösterir. Stres bazı insanlarda kan şekerini yükselt*me eğiliminde iken, bazılarında hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) riskini arttırabilir. Kan şekeri düşmesinin belirtileri nelerdir ? Nedenlerine göre, belirtileri sıralayacak olursak: - Adrenalin (insülin karşı*tı bir hormon) salınmasına bağlı olarak terleme, titre*me, çarpıntı, açlık, endişe hali, karıncalanma. - Beyinde şeker azalmasına bağlı olarak konfuzyon mental (kişileri tanıyamama, bu*lunduğu mekanı bilememe), baş dönmesi, halsizlik, davranış değişiklikleri, konuşamama, baş ağrısı, yorgunluk gibi şikayetler orta*ya çıkar. Kan şekerim düştüğünde yapabileceğim en iyi hareket nedir ? Bu sorunun ce*vabı, kan şekeriniz düşerken, hangi aşamada fark ettiği*nize bağlıdır. Er*ken bir aşamada en iyi tedavi, bir şey*ler yemenizdir. Eğer ana öğün zamanınız yakın değilse meyve, sandviç veya bisküvi gibi hafif şeyler atıştırabilirsiniz. Ancak, kan şekeriniz fazla düştüyse, hızla emilebilecek türde karbonhidrat almalısı*nız. Bu amaçla şeker, tatlı, meyve suyu, normal (diyet olmayan) kola veya limonata içebilirsiniz.Yanınıza acil durumlarda kullanmak üzere çok çabuk emilen glikoz tabletleri taşıyabilir*siniz. Şeker hastalığını etkileyebilecek ilaçların bir listesini verir misiniz ? Şeker hastalığında kesinlikle kullanılma*ması gereken hiçbir ilaç yoktur. Ancak şu ilaçları kullanırken dikkatli olunmalıdır: - Kortizon içeren ilaçlar (prednisolon) - Kortizon içeren fısfisların (Örneğin: Bekloforte) olumsuz bir etkisi yoktur. - Tiyazid grubu idrar söktürücüler (Tür*kiye’de yalnızca bazı ilaçlarda ek olarak var.) - Doğum kontrol hapları - Hormon yerine koyma tedavisi (Menopozda örn. Klimen) - Belli bronş genişleticiler (Örn: Ventolin) kan şe*kerini hafif derecede yük*seltebilir. - Betablokerler (Dideral, Tensinor gibi tansiyon ilaçları) kan şekeri düşmesinin be*lirtilerinin kaybolmasına neden olabilir. - Büyüme hormon tedavisi (kan şekerini yükseltir.) Eğer insülin kullanan şeker hastası ise*niz, şifalı bitki tedavisine başlamadan önce aile doktorunuza danışmalısınız. Her ne kadar bu tedavi, bazı vakalarda medikai şifacı ve aile doktorunuzun kont*rolünde insülin dozunda belirli oranda azaltma yapılabilirse de, insülinden tama*men kurtulabileceğinizi ümit etmeyin. Doktorum, şeker hastalığı teşhisi ko*nulduğunda sigarayı bırakmam gerektiği*ni söyledi. Sigara ve şeker hastalığının bir arada yol açtığı özel bir sağlık sorunu var mı ? Kilo vermem gerekiyor, ancak eğer sigarayı bırakırsam, kilo vermek bir tarafa, alacağımdan korkuyorum. Ne yapmalıyım ? Sigara, akciğerler dışında atardamar sistemine de zarar verir. Uzun süredir şeker hastası olan birinde, zaten hızlı seyreden damar sertliğinden dolaşım sorunu vardır. Sigara içmeğe devam ederek bu riski daha da arttırmak, yapılacak hata değildir. Şeker hastalığı sizin için beklenmedik bir sürprizse, kilo vermek ve sigarayı bırakmak suretiyle hayatınızda bir değişiklik yapmak, sağlığınız için kaçınılmaz bir fedakarlık ola*caktır. Bir çok insan bu ikisini pekala başarmak*tadır. Yaşamınızda yapacağınız bir devrim nite*liğindeki bu değişim, size sağlıklı ve uzun bir ömür sağlayacaktır. Sigarayı bı*rakmanıza destek olacak pek çok yön*tem vardır. Doktorunu*zun tavsiyesi ile nikotin bantları veya nikotin sakızları ya da akupunktur uygula*masından birisi size yararlı olabilir. Şeker hastası olduğumu yeni öğren*dim. Oral antidiyabetik kullanıyorum. Ancak geleceğe yönelik oldukça fazla kay*gılarım var. Evlilik yapabilir, çocuk sahi*bi olabilir miyim ? Şeker hastalığı teş*hisi konulduğunda kişi suçluluk, eksiklik, üzüntü, öfke umut*suzluk ve şaşkınlık gibi bir dizi duygu arasında bocalar. Ama bütün bunlar, genellikle, has*talık konusunda yeterince bilgi sahibi olma*maktan kaynaklanır. Öte yandan, diyabete bir gecede alışıp ka*bulleneceğinizi de sanmayın. Bu, biraz za*man alacaktır. Eğer anne ya da baba iseniz, suçluluk ve geleceğe yönelik korku duymanız doğaldır. Ama hastalık hakkında bilgi sahibi oldukça hepsi kaybolacaktır. Diyabet üzerine duyacağınız hurafelere aldırmayın. Bunları kısaca sıralayacak olursak: • Şeker hastalığı çok şeker yemekten ol*maz. • Şeker hastalığı ölümcül bir hasta*lık değildir. Doğru tedaviyle normal bir hayat, uzun bir ömür sü*rebilirsiniz. • Şeker hastalığı, hayattan zevk almanızı engellemez. Hem yiyeceklerin, hem de yaşamın tadını çıkarabilirsiniz. • Şeker hastalığı özürlü olmak anlamına gelmez. • Tatile çıkabilir ve herkes gibi normal bir yaşam sürdürebilirsiniz. • Şeker hastalığı çocuk sahibi olmanızı engelleyemez. Vitaminlerin ya da bitkisel destek ürünlerinin diyabetimin kontrolüne fay*dası olur mu ? Eğer her gün meyve, sebze ve tahılla dengeli bir şekilde besleniyorsanız, muhte*melen ihtiyacınız olan vitaminleri zaten alı*yorsunuz. E ve C vitaminleri gibi antioksidan des*tekleyicilerin diyabetli hastalara iyi geldiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Ginseng de bazı bireylerin kan şekerlerinde düşme sağlaya*bilir. Ginseng mad*desi Kore’den gelmektedir ve toz haline getirilmiş kökün, şaşırtıcı etkilere sahip olduğu söylenmektedir. Ginseng yemek sonralarında kan şekerini düşürmede faydalı olabilmektedir. Ginseng sindirimi geciktirmekte olup, muhtemelen karbonhidratların emilimi üze*rine de aynı etkiyi göstermektedir. Fakat yine de diyabetin kontrolüne yar*dımcı vitaminlerin ve destek ürünlerinin kul*lanımına dair yeterli bilimsel veri bulunma*maktadır. Bazı bitkisel ürünler, diyabet ilaçları ile kötü yönde etkileşebilmektedir. Şeker hastaları için bazı otların kulla*nıldığını duydum. Bunlarla ilgili bilgi ve*rebilir misiniz ? Şeker hastalarında yüksek kan şekerini düşürdüğü söylenen pek çok ot vardır. Bunlardan birisi Batı Afri*ka’da yetişen bir yemiş, di*ğeri karela veya acı su ka*bağı olarak adlandırılan tropikal bir bitkidir. Ayrıca ısırgan otu, sarı kantaron, keçi boynuzu, kara hindiba kökü kullanılabilir. Bunlar karaciğer ve pankreasın fonksiyon*larını geliştirir ve çoğu bitki gibi acı bir tat*ları olduğundan tek başına değil de, başka bir şeyin içine ilave edilerek verilir. Eğer insülin kullanan şeker hastası iseniz, şifalı bitki tedavisine başlamadan önce aile doktorunuza danışmaksınız. Her ne kadar bu tedavi, bazı vakalarda medikal şifacı ve aile doktorunuzun kontro*lünde insülin dozunda belirli oranda azaltma yapılabilirse de, insülinden tamamen kurtu*labileceğinizi ümit etmeyin. Hemoglobin Alc nedir ve normal de*ğerleri hangi aralıktadır ? HbAlc, akciğerlerdeki oksijeni kan dola*şımı aracılığı ile bütün dokulara ileten kırmı*zı bir pigment olan hemoglobinin bir bileşe*nidir. HbAlc değişik labora*tuar yöntemleri ile dola*şımdaki hemoglobinin lk bir yüzdesi olarak ölçü*lebilir. HbAlc kimyasal bir bağla glikoza bağ*lanmış hemoglobin*den ibarettir. Mevcut HbAlc düzeyi doğrudan hemoglobin içeren alyuvarların yaşam süresi olan 120 gün içeri*sindeki ortalama kan şekerine bağlıdır. Bu test, kan şekeri kontrolünün bir dökümünü vermesi nedeniyle geliştirilen yöntemlerin içinde en başarılısıdır. HbAlc geçmiş 2 ila 3 ay boyunca kan şe*kerinin iniş ve çıkışlarının bir ortalamasını yansıtır. Kan şekeri iyi regüle edilmiş bir şeker has*tasında HbAlc değeri, %3-5,5 arasında çıkacaktır. Şeker hastalığı, bir erkek olarak cinsel yaşamımı etkiler mi ? Hayır. Gerek erkek, gerekse kadın şeker hastalarının büyük çoğunluğu tamamen normal bir cinsel yaşam sürebilirler. Sorunlar olabilir, ancak bunların şeker hastalığı ile il*gisi yoktur. Herhangi bir nedenle hastalık kontrolden çıkar ve kan şekeri çok yükselirse cinsel yaşam olumsuz etkilenebilir. Şeker hastalığına bağlı damar veya si*nir hasarı bulunan az sayıda hastada ikti*darsızlık görülebilir, ancak bu sık rastla*nılan bir durum değildir. Önerimiz endişelerinizi kan şekerinizi dengede ve kontrol altında tutmak üzerine yoğunlaştırmanızdır. Şeker hastalığınızı kontrol altında tutmak için elinizden gelenin en fazlasını yaptığınız takdirde, gelecekte karşılaşacağınız sorunla*rın en alt düzeyde olacağından kuşkunuz ol*masın. Günde dört kez kalem kullanarak en*jeksiyon yapmanın avantajı nedir ? Günümüzde artık insülin kullanımı, insü*lin enjektörleri ile değil de insülin kalemleri ile yapılmakta. Uygulama kolaylığı ve emni*yeti açısından büyük rahatlık sağlayan bu alet, içinde kartuşu bulunan bir kaleme ben*zer, fakat kartuşu mürekkep yerine insülin ile doludur ve gittikçe daha popüler olmaktadır. Çoklu enjeksiyonun mantığı, normal pankreasın taklit edilmesidir. Bazal metabo*lizma karşılanması için gece yatarken uzun etkili bir insülin yapılır. Yemeklerden önce de kısa etkili insülin kullanılmak suretiyle normale en yakın insülin ihtiyacı vücuda sağ*lanmış olur. Düzensiz bir yaşam süren hastalar insülin kalemlerinden daha fazla yarar görebilirler. Doğru yöntem kullan*mak kaydı ile insülin kalemleri ve tek kulla*nımlık enjektörler pek sorun oluşturmaz. Çoğu insan enjektör*lerin sorun teşkil ettiğini düşünür, berabe*rinde taşımanın zor olduğu kanısındadır. Ancak bir bölüm insan daha kolaylıkla kulla*nabildiklerini ifade eder. Şeker hastalığının tam olarak tedavisi mümkün mü ? Hayır. Günümüzde araştırmacılar diyabe*tin gelişimini önlemek ya da ortadan kaldır*mak için yollar arıyor. Ancak henüz bu ko*nuda umut verici bir gelişme yok. Şu an için doktorlar hastalığı sadece tedavi edebiliyor*lar, ortadan kaldıramıyorlar. Şeker hastalığı olan çoğu bireyin, tanı konulmadan önce tahminen ne kadar sü*redir şeker hastalığı vardır ? Tip I diyabet, ge*nellikle daha ani ve de ciddi olarak orta*ya çıktığı için, genel*likle birkaç ay içeri*sinde tanı konulur. Fakat Tip II diyabetlilerin ise, teşhis konulmadan evvel, ortalama 8 yıllık hastalıkları vardır. Doktorunuzun yapacağı düzenli kontrollerde, istenilebilecek tam kan çalış*maları ile hastalıkların (Diyabet dahil) bu ka*dar uzun bir süre fark edilmeden gitme ihti*mali önlenmiş olur. |
#3
|
|||
|
|||
Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Doktorum artık hap yerine insülin kul*lanmam gerektiğini söylüyor. Karbonhid*rat alımını kısıtlarsam, insülin kullanma*ma gerek kalmayabilir mi ?
Hayır. Eğer fazla kilonuz varsa ve ihtiyacınızdan da*ha fazla yiyorsanız, sıkı bir diyet yapmak ve kilo vermek suretiyle insülin ihtiyacınızı bir ölçüde ortadan kaldırabilirsiniz. Eğer zaten ihtiyacınız olduğu kadar yiyorsanız, bu miktarın altına düşmek kilo kaybetmenize ve kendinizi güçsüz hissetme*nize neden olur. Dolayısıyla, eğer fazla yiyorsanız yiyecek*lerinizi kısıtlayın ve kan şekerinizi bu şekilde kontrol altına almayı deneyin. Ancak diyeti*nize tam olarak uyuyorsanız, boşuna aç kal*mayın. İnsüline geçme önerisini kabul edin ve her şeyin ne kadar farklı olacağını görün. Eğer diyabeti olan yakın bir akrabam (anne, baba ya da kardeş) varsa, benim de gelecekte hasta olma ihtimalim ne kadar*dır ? Henüz tam olarak anlaşılamamış ne*denlerden dolayı, şeker hastalığına yakalanma riskiniz, diyabetik yakınını*zın anneniz ya da babanız olmasına göre değişir. Aşağıdaki tablo, aile hikayesi dikkate alı*narak size diyabet olma riskinizin ne kadar olduğunu göstermektedir: Diyabetik nefropati denilen şeker has*talarında görülen böbrek hasarı hakkında bilgilendirir misiniz ? Böbreklerimizin içinde milyonlarca adet ufacık kan damarları (kılcal damarlar) bulun*makta olup, bu damarlar atık maddeleri, ka*nınızdan süzerek, idrarınız ile atmanızı sağ*lar. Şeker hastalığı, sıklıkla da daha sizin herhangi bir şi*kayetiniz ortada yokken, bu ince ve narin sistemi hasara uğratabilir. Tip I diyabeti olan her 10 hastadan 3′ünde eninde sonunda nefropati denilen bu böbrek hastalığı gelişirken, bu rakam Tip II diyabetlilerde her 10 kişiden birdir. Bu farklılığın kısmen nedeni, Tip I diyabeti olan kişilerin tipik olarak hastalığa daha erken yaşta yakalanmalarıdır. Şeker hastalığı kişide ne kadar uzun süredir varsa, böbreğinizin hasara uğrama riski de o denli fazladır. Erken dönemlerde, böbrek tutulumu çok az şikayete yol açar. Genellikle hasar ileri bir safhaya ulaşınca, şu şikayetler ortaya çıkar: • Ayak bileklerinde, eller veya ayaklarda şişmeler. • Yüksek tansiyon • Nefes darlığı • Bulantı ve kusma • Yorgunluk hissi • Kuru ve kaşıntılı cilt • İştahsızlık • Konsantrasyon bozukluğu Böbrek hasarı yavaş yavaş ve sinsi bir şe*kilde ilerleyerek böbrek yetmezliği safhasına kadar ulaşır. Olay bu safhaya varmadan yapılacak en önemli yaklaşımlar: 1- Şeker düzeyini norma*le yakın seviyelerde tut*mak (HbAlc < 5,5 ) 2- Hipertansiyonu kont*rol altına almak 3- Albüminüri varsa, sıkı tuz diyeti uygulamak 4- Eğer üre değeri normalin üstünde ise, protein kısıtlaması yapmak. Son evre böbrek hastalığı olarak da bilinen ciddi hasarın tedavisi, diyaliz (peritor veya hemodiyaliz ) ve böbrek naklidir (çoğu kez kadavradan) İnsülin kullanan insanların, ara öğün almaları şart mıdır ? Bazen evet. Pankreasınız normal şekilde çalışırken, yemek yediğinizde insülin salgıla*maya başlar; sindirim tamamlandıktan sonra salgılamayı keser. Enjekte edilen insülin, bel*li zamanlarda en yüksek düzeyine ulaştığın*dan, o zamanlarda bir miktar karbonhidrat almanız gerekir. Aksi halde kan şekeriniz düşer. Bu durumda aldığınız karbonhidratın liften’zengin olması halinde emiliminin daha uzun süreceğini belirtmemiz lazım. Ara öğün almak si*ze zor geliyorsa, kısa etkili bir insü*lin yerine orta etki*li insülin kullana*rak bu gereksinimi azaltabilirsiniz. Ancak özellikle aktif olan insanların, uzun etkili in*sülin kullanırken bile, ara öğün alması gere*kebilir. İnsülin kullanan insanların, ara öğün almaları şart mıdır ? Bazen evet. Pankreasınız normal şekilde çalışırken, yemek yediğinizde insülin salgıla*maya başlar; sindirim tamamlandıktan sonra salgılamayı keser. Enjekte edilen insülin, bel*li zamanlarda en yüksek düzeyine ulaştığın*dan, o zamanlarda bir miktar karbonhidrat almanız gerekir. Aksi halde kan şekeriniz düşer. Bu durumda aldığınız karbonhidratın liften zengin olması halinde emiliminin daha uzun süreceğini belirtmemiz lazım. Ara öğün almak si*ze zor geliyorsa, kısa etkili bir insü*lin yerine orta etki*li insülin kullana*rak bu gereksinimi azaltabilirsiniz. Ancak özellikle aktif olan insanların, uzun etkili in*sülin kullanırken bile, ara öğün alması gere*kebilir. Şeker hastası olan 18 yaşındaki kızını kilo vermeye çalışıyor, Düşük karbonhid*ratlı bir diyete çok sıkı şekilde uymasına rağmen niye kilo veremediğini öğrenebi*lir miyim ? Sadece karbonhid*rat alımının kısıtla*ması kilo vermesini sağlamayabilir. Kilo vermesi için, top*lam kilo alımını kı*sıtlama gerekir ki, bu da öncelikle yağ olmak üzere protein tüketimini de azaltması anla*mına gelir. Kızınız kızartmalar, şekerli gıdalar ve peynir*den kaçınmalı; normal süt yerine yağsız sütü tercih etmeli; tereyağı ve margarin tüketimini kısıtlamalıdır. Liften zengin karbonhidratlar içeren bir diyet kan şekerinde daha az oynamalara yol açacağından, kızınız tarafından daha rahat*lıkla uygulanabilir. Adet dönemlerinde kan şekeri değerle*rimin çok değiştiğini gözlemliyorum. Bu durumda, kan şekerimi dengede tutmam zorlaşıyor. Şeker hastalığı ile ilgili pek çok kitap okudum, ancak bu konuda bir bilgi bulamadım. Kan şekeri düzeylerinin adet dönemlerin*de dalgalanmalar göstermesi çok normaldir. Çoğu kadın adet süresince kan şekerlerinin yüksek olduğunu, kanamadan sonra ise nor*male döndüğünü söyler. Bazı hastaların insülin dozlarım birkaç ünite arttırması gerekebilir. Her kadm kendi durumunu değerlendir*meli ve eğer varsa fazladan insülin ihtiyacını belirlemelidir. Bu ayarlamaları ne şekilde ya*pabileceğinizi öğrenmek üzere başvuracağı*nız kişi, doktorunuz olmalıdır. Eğer diyabetim var ise, çocuğumda da çıkma ihtimali ne kadardır ? Tip I ya da Tip II diyabeti olan bir çocuk sahibi olma ihtimaliniz konusunda, size bir genetik danışman yardımcı olabilir. Amerikan Diyabet Birliğine göre Tip I di*yabeti olan 25 yaş ya da daha üstü bir anne*nin çocuğunun şeker hastası olma riski an*nesi ve babası diyabetik olmayan bir çocuğunkine eşdeğer olup, %1 dir. Bu riski, anne*nin yaşı çocuk doğduğunda 2 5′in altında ise %4′dür. Eğer babasında Tip I diyabet var ise, risk %6 ya çıkar. Eğer ebeveynlerin her ikisi de 11 yaşların*dan evvel Tip I diyabet olmuşlar ise bu risk iki katına çıkmaktadır. Diğer taraftan Tip II diyabet ailesel olarak giden bir rahatsızlıktır. Yemek ve egzersize bağlı yaşam tarzı değişiklikleri çocuğunuzun erişkin yaşta Tip II diyabeti olup olmayaca*ğını belirlemede genetik faktörlere göre da*ha önemlidir. Bu önce çelişki gibi gözükü*yorsa da, özellikle Tip II diyabetiklerde kilo fazlalığı çok önemlidir. Eğer kişi genetik olarak potansiyel Tip II Diyabet adayı iken ide*al kiloda ya da zayıf ise bu kişinin diyabete yakalanma riski çok azalacaktır. Yani burada genetik yatkınlıktan daha baskın olan, fazla kilolu olmaktır. |
#4
|
|||
|
|||
Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Çok yemek yeme zaafımı kırabilmek için, bana yardımcı olabilecek yaklaşımlar nelerdir ?
Bu stratejileri sıralayacak olursak: - Bir yemek günlüğü tutun, her gün ne*ler yediğinizi yazın. Böylece yemek kayıt defterinizi ya da günlüğünüzü haftalık ola*rak gözden geçirerek potansiyel problemleri ve başarıya ulaşmanızı engelleyen sorunları ortaya koyun. - Herhangi bir şey ye*meden evvel, kendini*ze gerçekten aç olup olmadığınızı sorun. - Sağlıksız bir şeyi ca*nınız çektiğinde dik*katinizi dağıtmaya bakın. Bir arkadaşınızı ça*ğırın, yürüyüş yapın ya da bir yerlere gidin. - Yemek yeme işini sadece mutfak ya da yemek masası ile sınırlandırın. Oturma odası ya da yatak odanızda veya yürürken ya da et*rafta dolaşırken yemek yemeyin. - Yemek yediğinizde yemek yeme üzerine odaklanın. Televizyon seyretmeyin, kitap okumayın ya da telefonla ko*nuşmayın. - Çevrenizde yüksek kalorili gıdalar sakla*mayın. Eğer bunlar evin dışında ise, yemeniz de mümkün olmayacaktır. - Yiyecekleri, dolaplarda ya da buzdola*bında olduğu gibi göremeyeceğiniz yerlerde saklayın. Mademki şeker hastalığının asıl nede*ni, vücuda alınan besinleri enerjiye dö*nüştüren insülinin vücut tarafından üre*tilememesi, o halde insülinin görevi ne*dir ? Insülin 51 adet amino asitten olu*şan bir pro*teindir. İnsülin, şe*kerin bir enerji kaynağı olarak vücut tarafın*dan kullanılmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yine vücudun yağ ve proteinleri yakmasını önlemek için karaciğer ve kaslarda şekeri depolama işlemini de gerçekleştirir. Dolayısıyla insanın sağlıklı bir yaşam sür*dürmesi için olmazsa olmaz hayati bir hor*mondur. Normal olarak insülin, ye*nen bir yemeğin ardından kan dolaşımına katılır. Gö*revi, nişastalı ve şekerli besinlerden sağlanan gli*kozun beyin ve sinir hüc*relerine ulaşmasını ger*çekleştirmektir. Çünkü hem beyin, hem de sinir hücreleri, yakıt olarak glikozdan başka bir madde kullanmaz. İnsülin, glikozun kas hücrelerine girerek yanması için gereken bir tür anahtardır. Kanda insülin olmadığı takdirde, glikoz hücre içine giremez ve kanda başıboş bir hal*de gezmeye başlar. Kandaki şeker seviyesi aşırı yükseldiğinde, fazla glikoz böbrek eşiğini geçerek idrara ka*rışır. Fazla glikoz, vücuttan atılırken berabe*rinde suyu da sürükler, bu nedenle vücutta*ki diğer hücrelerden su çekilir ve bu durum müthiş bir susama hissine ve su kaybına ne*den olur. Mademki fazla kilolu olmak, diyabet için (özellikle erişkin tip) en büyük risk faktörü, o halde neden kilo alıyoruz ? Kalori hesabına dayalı, dolayısıyla kısıtla*yıcı olan geleneksel rejim anlayışı, eğer kalı*tımsal faktörler etken değilse, sadece çok ye*mek yediğiniz için şişmanladığınıza inandı*racaktır. Oysa siz bunun doğru olmadığını biliyor*sunuz. Çünkü zayıflamak uğruna yedikleri ye*mek miktarlarını azaltmayı deneyen*lerin çoğu, fazla ki*lolarını kalıcı olarak atmayı başarama*dıkları gibi, birçokları birkaç ay sonra kendi*lerini başlangıçtan daha kilolu bulmuşlardır. Vücuttaki yağ depolarının sorumlusu, fazla enerji içeren yiyecekler değil, tüketilen yiyeceklerin yapısı yani besinsel özellikleridir. “Neden kilo alıyoruz” un açıklaması, kan şekerinin önemi ve bunun sonucu vü*cutta yağ depolanmasının kolaylaşması üze*rinde yapılandırılmıştır. Glikozun organizmanın yakıtı olduğunu hepimiz biliyoruz. Çalışmaları için glikoza ihtiyaç duyan bü*tün organlar (beyin, kalp, böbrekler, kaslar …) için geçici glikoz deposu kandır. Bu depoda teorik olarak 1 litre kanda, 1 gram glikoz bulunmaktadır. Bu oranın üstü*ne çıkıldığında hemen düzenleyici bir meka*nizma devreye girer. Bu mekanizma, insülin salgılayan ve çok önemli bir organ olan pankreasın kontrolü altındadır. İnsülin hormonunun ana özelliği, ihtiyaç duyan organların glikoz girişini sağlayarak, kan şekeri oranını düşürmesidir. İkinci fonk*siyonu ise vücutta yağ depolanmasını kolay*laştırmaktır. Normal olarak kan şekerini düşürmek amacıyla pankreasın ürettiği insülin miktarı, direkt olarak kan şekeri oranının yüksekliği ile orantılıdır. Örneğin kan şekerini yüksel*ten bir meyve yediğimizde, çok önemli bir oran söz konusu olmadığından, pankreas kan şekerini düşürmek için çok az insülin salgılar. Ama tersi bir durum söz konusu ol*duğunda, örneğin kan şekerini çok fazla yükseltecek bir şekerleme yediğimizde, kan şekeri seviyesini tekrar normale getirmek için pankreas, yüksek dozda insülin salgılamak durumunda kalır. Hangi durum söz konusu olursa olsun, insülin tarafından kanda tutulan glikoz, ya karaciğerde “glikojen” şeklinde depolanır ya da beyin, böbrek veya alyuvarlar gibi ona ih*tiyacı olan organlar tarafından kullanılır. Glikoz enerji olarak kullanılmadığı zaman yağa dönüşür. Eğer bir kişide kilo alma ya da aşırı şişmanlık has*talığı söz konusuysa ne*deni, pankreasın çalışma bozukluğudur. Bu durumlarda kişide yüksek insülin (hiperinsülinemi) sorunu mevcuttur. Vücutta anormal yağ depolanmasına, yüksek insülin miktarının yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. |
#5
|
|||
|
|||
Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Peki fazla kiloyu, şeker hastalığı açısın*dan bu derece önemli kılan nedir ?
Yağ, vücut hücrelerimizin insülin hormo*nuna karşı olan cevaplarını değiştirir. Bu hücrelerin insülinin etkilerine karşı daha di*rençli olmalarını sağlar ki, bu durum da insülinin kanımızdan hücrelere soktuğu (gli*koz ) miktarını azaltır. Sonuçta kan dolaşımınızda daha fazla şe*ker kalarak, kan şekeri düzeyini arttırır. Kilo verdikçe, hücrelerimizin insüline kar*şı cevaplarında artış olur ve dolayısıyla insülin etkisini daha iyi gösterebilir. Kilo kaybının derecesi de illa fazla olması gerekmez. 5-10 kiloluk ya da kilonuzun % 5-10′u oranında bir kilo kaybı, bir taraftan kan şekerinizi, diğer taraftan da kan koleste*rolünüzü ve de kan basıncınızı düşürebi*lir. Tokluk kan şekeri yüksekliği, kalp hastalıkları riskini de artırıyor Diyabet hastalarının kanında çok miktar*da bulunan glikozun yani şekerin damar sertliğine neden olmasıyla, kalbe gelen kan miktarı azalıyor. Bunun sonucu olarak hisse*dilen göğüs ağrısı, kalp krizine veya ani kar-diyak ölümlere neden oluyor. Uzmanlar, özellikle öğünlerden iki saat sonra ortaya çı*kan tokluk kan şekeri yüksekliğinin, bu riski arttırabileceğine dikkat çekiyorlar. Şeker hastalığı olmayan kişilerde yemek*ten sonra pankreasta üretilen insülin hormo*nu, hızlı bir şekilde salgılanıyor. Ancak tip 2 şeker hastalarında, bu hızlı erken dönem in*sülin salgılanması kayboluyor. Açlık kan şekeri normal olan kişilerde, öğünler*den 2 saat sonra ölçülen kan şekeri yüksek olabi*liyor ve gizli şeker bulu*nabiliyor. Sadece açlık kan şekeri kontrolü ve tanısının, tip 2 diyabette yetersiz olduğunu açıklayan uzmanlar, 100 hastadan 31′inin açlık kan şekerinin nor*mal olmasına rağmen tokluk kan şekerine bakıldığında şeker hastası tanısı aldıkları*nı vurguluyorlar. Diyabetiklerin ilaç tedavisini ve diyeti kendi başına bırakması sakıncalı İlaç ve insülin alan, hatta diyet yapan di*yabetiklerin, bunları kesinlikle aksatmaması gerekiyor. Çünkü bu ilaçların etki süreleri, 8-12 saat arasında değişiyor ve hasta bu ilaç*ları almayı kendi başına bırakırsa, kalp ve tansiyon hastalıkları riskini daha da artırmış oluyor. |
#6
|
|||
|
|||
Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Yaygın bir görüş olarak, şeker hastalığının her iki türünün de kalıtımsal, yani doğumsal olduğu kabul edilmektedir. Tip I, insüline bağımlı şeker hastalığında genetik olarak yatkınlığın yanı sıra hastalığa yol açan bir et*men olmalıdır. Bunlar içinde en sık olanları:
-Bir tür viral enfeksiyon -Çevresel faktörler -Stres -Yaşanılan yer’dir. (Örneğin şeker hasta*lığı en çok Avrapa’da görülmektedir.) Tip II, insüline bağımlı olmayan şeker hastalığında hastaların % 80′i aşırı kiloludur ve şişmanlık insülin direncini arttırır. Yine stres, yaşam tarzı, yaş da hastalığın ortaya çıkışında önemli etmenlerdir. Tip II Diyabette, çoğu vakada genetik bir bağlantı vardır. Ailede birisinin hastalığa daha önce yaka*lanmış olma ihtimali yüksektir. Tip I ve II de tedavi yaklaşımı nasıldır ? Tip I, yani insüline bağımlı diyabette te*davi stratejisi, insüline dayalıdır. Yani vücutta hiç olmayan insülini dışarı*dan vermek gerekmektedir. Şu an itibariyle insülini enjeksiyon yoluy*la verebiliyoruz. İleride belki başka yollar uy*gulamaya girebilir. Şu an geçerli insülin reji*mi, yemeklerden önce yapılan kısa etkili in*sülin (3 öğün) ve gece yatmadan önce uygu*lanacak uzun etkili insülinden oluşmaktadır. Tip II, yani insüline tam bağımlı olmayan diyabette tedavinin en önemli kısmı diyet ol*maktadır. Diyete özen gösterilmezse tedavi etkili olmaz. Bu nedenle: - Kilo kontrol altında tutulmalı, - Şeker ve makromoleküllü karbonhidratlardan elden geldiğince kaçınılmalı, - Doymuş yağdan zengin besinler kısıt*lanmak, - Proteinler, alınan toplam kalorinin %15′ini geçmemelidir. Tek başına diyetle kan şekeri düşürülemeyen hastalarda, oral antidiyabetik ilaçlar kullanılır. Bunlarda en yaygın kullanılan, sülfonilüre ve metformin grubu ilaçlardır. (Metformin gru*bu ilaçlar, karaciğerin açlık döneminde saldı*ğı şeker miktarını azaltırlar. Sonuç olarak kan dolaşımından hücrelere şeker geçişi için daha az insüline ihtiyaç duyulur.) Doktorlar artık şeker haplarının yeter*li olmadığım, insüline geçmem gerektiği*ni söylüyorlar. Ben de insüline alışmak is*temiyorum. İnsülin kullanmasam olur mu ? Öncelikle alışmak istemediğinizi söyledi*ğiniz insülin, insanlar için hayati bir hor*mon. Eğer vücudunuzda hiç yoksa, yapıla*cak tek şey, onu dışarıdan vermek olacaktır. Kaldı ki insülin, insanın yabancı olmadığı, normalde kendisinde olan bir hormondur. O nedenle erişkin tip diyabeti olan bir hasta, kabaca ortalama 10 sene oral antidiyabetikle tedavi olduktan sonra, şeker haplarının etki*siz kalması sonucu, insüline geçmek zorun*da kalacaktır. Fazla kilolu, şeker hapları kullanan diya*bet hastasıyım. Şekerimi en iyi şekilde kontrol edebilmem için, ne gibi önerilerde bulunursunuz ? Şeker hastalığında genel kural, kendi ken*dini tedavi edebilmektir. Kendi kendini te*davinin de püf noktası, sağlığınızı koru*mak için yaşamınızda bazı değişiklikler yap*maya gerçekten istekli olmaktır. Şeker kontrolünü, en iyi şekilde yapmanı*za yardımcı olacak bir çok doğal yöntem var*dır. Bunları aşağıdaki başlıklar altında sırala*yabiliriz: -DİYET -EGZERSİZ -STRES KONTROLÜ Bu görüşler ışığında, sizlere dengeli bir diyet ve egzersiz yapmanızı tavsiye ederim. İnsüline bağımlı olmayan şeker hastalarının çoğu, fazla kilolu olduğu için, insülinin vücutta aktif olarak kullanılması zorlaşır. Bu yüzden ideal kiloya ulaşılması; sadece şeker hastalığının kontrolü için değil, aynı zamanda gelecekteki komplikasyonları geciktirmesi bakımından da önemlidir |
#7
|
|||
|
|||
Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Günlük öğünler, üçü ana (kahvaltı, öğle ve ak*şam yemeği) ve üçü de ara (kuşluk, ikindi kahvaltı*sı ve gece yatma öncesi) öğün olmak üzere 6 par*ça halinde olacaktır; aşağıdaki örnek yemek liste*sinde belirtilen öğün saatlerine azami itina gösteril*melidir.
Uygulanacak diyete ait örnek yemek listesi (menü) • Sabah kahvaltısı (8.00): Bir bardak yağsız süt (şekersiz) (200 mi) Bir kibrit kutusu kadar (30 gr.) az yağlı ve tuzu azaltılmış beyaz peynir. • Kuşluk (11.00): 20 gram ekmek ve 5 yeşil zeytin Bir porsiyon meyve (meyve değişim liste*sinden arzu ettiğinizi seçiniz) • Öğle yemeği (13.00): 60 gr ekmek, 1 kase yağsız et suyu çorba (içine pirinç ve*ya şehriye ilave edilecek ise her çorba kaşı*ğında bunlardan 2-3 adet olacak şekilde su*lu olacaktır.) 75 gr kadar yağsız et (genellikle tavuk veya balık eti tercih edilir; etin yanında 3 çorba kaşığında bunlardan 2-3 adet olacak şekilde sulu olacaktır.) 75 gr kadar yağsız et (genellikle tavuk veya balık eti tercih edilir; etin yanında 3 çorba kaşığı kadar mevsimin yeşil sebzelerinden hazırlanmış sebze haşlaması bulunmalıdır.) 1 tabak yeşil sebze (zeytin yağı ile pişirilme*lidir) (sebze değişim listesine bakarak sebze çeşidine göre yiyebileceğiniz miktarı seçebilirsiniz). I büyük kase yeşil salata, salatalık, domates, marul karışımı (bir kase salata 1 tatlı kaşığı zeytin yağı ve bol limon usaresi ile hazırlan*malı; fazla tuz ekilmemelidir) 1 çay bardağı kadar yoğurt (kaymağı alınmış olmalı) ve 1 porsiyon meyve • İkindi (17.00): 20 gr ekmek Bir kibrit kutusu kadar (30 gr) beyaz pey*nir. Bir veya iki bardak çay (suni tatlandırıcı kul*lanılacaktır.) • Akşam yemeği: Öğle yemeğinin aynı; diğerine göre protein miktarı düzenlenecektir. • Gece öğünü (22.30): 20 gram ekmek ve bir bar*dak yağsız süt veya bir porsiyon meyve. Sebze Değişim Listesi Yeşil sebzeler, içerdikleri karbonhidrat miktarı*na göre aşağıdaki gruplara ayrılmıştır ve belirtilen miktarlarda yenecektir: • Her öğünde bir çorba tabağı kadar (çiğ tartısı 300 gr) yenecekler: Ispanak, semizotu, pazı, ebegümeci, yeşil kıvır*cık salata, marul, salatalık, veya • Her öğünde bir yemek tabağı kadar (çiğ tartısı 200 gr) yenecekler: Lahana, domates, karnabahar, patlıcan, kırmızı turp veya • Her öğünde 2/3 yemek tabağı kadar (çiğ tartısı 150 gr) yenecekler: Pırasa, kabak, çalı fasulyesi, bamya veya • Her öğünde yarım yemek tabağı kadar (çiğ tar*tısı 100 gr) yenecekler: Havuç, ayşekadın fasulyesi, yeşil bezelye, kere*viz, enginar, soğan veya • Arada sırada yemek kaydıyla 1/4 yemek tabağı kadar (çiğ tartısı 50 gr) yenecekler: Patates ve yer elması (Bu sonuncu grup sebze*nin sık yenmemesi tavsiye edilir.) Meyve Değişim Listesi Erik (yeşil)…………………..8 adet Erik (kırmızı)……………….5 adet Portakal……………………….Bir orta boy Turunç…………………………Bir iri boy Ayva…………………………….Bir orta boy Nar………………………………Yarım Karpuz…………………………Bir dilim Kavun (nadiren)………….Bir dilim Çilek……………………………6 adet Elma…………………………….Bir orta boy Mandalina…………………….Bir orta boy Limon………………………….İki orta boy Armut………………………….Bir orta boy (ham) Kiraz……………………………5 adet Vişne……………………………10 adet Şeftali (ham)………………..1 adet • 1 çay bardağı sıkılmış portakal veya elma suyu, I su bardağı sıkılmış Greyfurt suyuna eşit karbon*hidrat içerir. En çok tercih edilecek meyve, ekşi elma, porta*kal ve ayvadır. Bir dilim (40 gr) beyaz ekmeğe eşdeğer yiyecek listesi Bir dilim (40 gr) ekmek yerine aşağıdakilerden birini seçebilirsiniz: • 3 çorba kaşığı kuru fasulye, nohut, mercimek veya bakla (bu takdirde o öğündeki et yarı yarıya azaltılmalıdır.) • I kase sulu kıvamda kırmızı mercimek, tarha*na veya un çorbası. • I ufak porsiyon makarna, kuskus veya erişte. • I iri (100 gr) patates ile yapılmış kızartma; haş*lama veya pürede bunun yarısı. • I dilim tuzsuz peynir veya ıspanakla hazırlan*mış börek. Yasak yiyecekler • Rafine sofra şekeri ve bununla yapılmış tatlılar, bal, reçel, marmelat ve şuruplar. • Hamur işleri, mantı, çörek, şekerli kurabiye*ler, pastalar, tahin helvası ve çikolata. • Üzüm, kayısı, çok tatlı kavun, şeftali, muz, hur*ma, incir. • Alkolün her çeşidi. • Kızartma ve kavurmalarla füme etler. • Kuru yemişler (fındık, ceviz, badem, çam fıstığı ve kestane) • Sucuk ve pastırma gibi bilumum konserveler. • Katı yağlar: Mayonez, tereyağı, kaymak ve margarinler. • Tuzlu hazır yiyecekler. |
#8
|
|||
|
|||
Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Eğer şeker hastasıysanız, ayak sorunları yönünden özel risk taşımaktasınız.
Şeker hastası olmayanlarda nadiren sorun oluşturan yaralar, deride su toplanması, nasır ve diğer durumlar, şeker hastalarında hızla ciddi tıbbi sorunların oluşmasına yol açabilir. Sonuçta enfeksiyon ya da kangren gelişe*bilir ve ağır vakalarda ayak ya da bacağın ke*silmesi gerekebilir. Aşağıda genel hatlarıyla anlatılan muhte*mel komplikasyonların belirtileri konusunda uyanık olun ve bunlardan biri ortaya çıkarsa hemen doktorunuza başvurun. Bununla birlikte, insüline bağımlı şeker hastalığının ilk on yılında, ayak sorunlarının ortaya çıkma olasılığı düşüktür. Dolaşım Bozukluğu Uzun süredir şeker hastası olanlarda sık olarak bacağın küçük kan damarlarında do*laşım sorunları ortaya çıkar. Bu eğilim, 40 yaşın üstündeki şeker hastalarında kangren görülme sıklığının, neden normal nüfustan çok daha fazla olduğunu açıklamaya yardım*cı olur. Dolaşım azalması, ayaklarda soğumaya ve mordan koyu kırmızıya kadar değişen bir renk değişikliğine neden olabilir. Diabetik Nöropati Şeker hastalığmdaki dolaşım bozukluğu*na, sinir dokusu kaybı ve ayaklarda hassasiyet eşlik edebilir (bazı hastalarda ellerde de). Sonuçta, dokunma duyusunda ve ağrı, sıcak ve soğuğu his*setme yeteneğinde azalma olur; bacak ve ayaklarınızda du*yu kaybı meydana gelebilir. Bu duyu kaybı; kesik, yanık ve diğer yara*lanma risklerini de artırır. Özen gösterilmeyen küçük yaralar iltihap lanır ya da ülserleşebilir. Siz farkına varmadan, yanık veya donma olabilir. Bu tür yaralanmaları önlemek için, kol ve bacaklarınızın sıcak ya da soğuğa maruz kalmamasına çalışın. Charcot Eklemi Diyabetik nöropatinin uzun vadede diğer bir ciddi komplikasyonu, Charcot eklemidir. Ender görülen bu sorun, sinirlerde zamanla oluşan harabiyetin sonucudur. Ayak kavsindeki küçük kemiklerin bütünlü*ğü giderek bozulur ve ayakta hızla şiş*me ve düztabanlık meydana gelir. Charcot eklemi, fazla ağrı yapmasa da, yürüme güçlüğüne neden olur. Ayak Enfeksiyonları Araştırmalar henüz şeker hastalarının en*feksiyonlara daha duyarlı olduklarını ortaya koymamıştır, ancak enfeksiyonların şeker hastalarında genellikle daha ağır geçtiği ve tedaviye diğer insanlardan daha yavaş yanıt verdiği bilinmektedir. Belirgin olarak artmış kan şeker düzeyi, muhtemelen enfeksiyon oluşumunu hızlan*dırmakta ve kötüleştirmektedir. Kan şeker düzeyinin normal değerlere ya*kın sınırlar içinde tutulması, büyük olasılıkla enfeksiyonların kontrolünü olumlu olarak etkileyecektir. En sık rastlanan sorunlar; ayak tabanında, ülserleşmiş doku üzerinde, tırnak çevresinde ve ayak parmakları arasında görülen apseler*dir. Uygun bir ayak bakımı ile, bu sorunların büyük çoğunluğu önlenebilir ya da kompli-kasyonlar en aza indirilebilir. |
#9
|
|||
|
|||
Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler
Günümüzde şeker hastalığına oldukça sık rastlıyoruz. Kaldı ki bu günlerde bir şeker hastalığı salgınından söz ediliyor.
O kadar korkmayın, bu o bildiğiniz bulaşıcı hastalık falan değil ama konunun ne boyutlara ulaştığını çok güzel vurgulayan bir yakıştırma. Aramızdaki şeker hastası sayısı belli. Bir o kadar da teşhiş edilmemiş olanlar bulunduğunu düşünürseniz, durumun ciddiyetini görürsünüz. Her hastalıkta olduğu gibi erken teşhisin önemi burada da çok büyük. Durum böyle iken ‘Acaba ben bir şeker hastası mıyım?’ diye sormaz mı insan. Önce bir düşünün. Şöyle eskilere bir dönün. Annenizde, babanızda, onların akrabalarında şeker hastası olan var mıydı? İleri yaşta olanlar anne ve babasının ani ölümlerinin neden olduğunu genellikle bilmiyorlar. Bazıları ise ‘Benim ailemde diabet yok’ deyip cümleyi şöyle sonlandırıyorlar: ‘Babama 75 yaşında ‘şeker hastasısın’ dendi ama diyetle düzeldi, ilaç filan kullanmadı. Onunkisi yaşlılık şekeriydi’ Bazısı da ‘Annemin gizli şekeri var dendi ama şekeri hep normaldi ve hiçbir tedavi görmedi’ diye anlatıyor. KENDİMİZDEN NE ZAMAN ŞÜPHELENMELİYİZ? Bütün bu örnekler, anlatan kişiler kondurmak istemese de, ailede şeker hastalığının bulunduğunun bir göstergesi. Ailenizde bu tür örnekler varsa açlık kan şekerinize baktırın. Epeyce iştahınız var ama yine de kilo veriyorsunuz veya birkaç gündür bulanık görmeye başladınız. Açlık kan şekerinize baktırın. Kendinizi bildiniz bileli fazla kilolarınız var. Şişmanlık, şeker hastalığı riskini artırdığına göre açlık kan şekerinize baktırın. Yaşınız 40′ı geçmiş, yüksek tansiyonunuz var, kandaki yağlar (kolesterol, trigliserid) yüksek ve bununla birlikte kalbinizi besleyen damarlarda daralma olduğunu öğrendiğiniz. Daha ne bekliyorsunuz? ‘Acaba şeker hastalığım var mı?’ diye kendinize ve doktorunuza sorsanıza. Tosuncuk da denen iri bir bebek dünyaya getirdiyseniz bunun nedeni belki de gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığınızdı. Gebelikte veya doğum sonrası araştırılmadıysa açlık şekerinize baktırın. Birkaç yıldır ayaklarınızda uyuşma, karıncalanma veya yanma var. Özellikle de geceleri şiddetleniyor ve sizi uyutmuyor. Öyleyse ne bekliyorsunuz? Çoğu insan şeker hastasının yaralarının geç iyileştiğini bilir ve kimi zaman da ‘Hayret, yaralarım da çabuk iyileşir. Bu şeker hastalığı da nereden çıktı?’ diye hayıflanır. Durum böyle durumlarda da açlık kan şekerinizi ölçürün. Açlık kan şekerinize ( 8 - 10 saatlik bir açlık dönemi sonrası kahvaltı öncesi kan şekeri düzeyi) baktırdınız ve 110 mg / dl’nin üstünde bulduysanız doktorunuzla görüşün. |