#1
|
|||
|
|||
Bebek mi Düşünüyorsunuz? Önce Burayı okuyun
1. Bölüm Doğacak Bebek hayatımızı nasıl etkiler?
Anne babaların en sık sordukları sorulardan bir taneside yeni doğacak bebeğin kendi hayatlarını nasıl etkileyeceğidir. Anne babalar yeni gelecek aile bireyine karşı sevgi dolu beklentiler içerisinde olmalıdırlar. Yani hamilelik planlı ve istenen bir hamilelik olmalıdır. Yeni bebek onlara anne veya baba olma duygusunu hissettirecek ve anne babalar bu durumdan büyük bir keyif alacaklardır. Yeni doğacak bebeğin en büyük ihtiyacı sevgi dolu bir aile ortamıdır. Bu sevgi dolu ortam, doğacak bebek için daha anne karnında iken hissettirilmelidir. Unutmayınız ki çocuğun dış ortam yani dünya ile ilk etkileşimi anne karnında başlar. Bu dönemdeki ruh hali ve sevgi kesinlikle bebeği etkiler. Anne baba adaylarının bebek olayını kendi düzenlerini bozacak yeni bir hayat evresi şeklinde görüp , bu olayı büyütmeden ,kendilerini bu evreye hazırlamaları gerekmektedir. Unutmayınız ki belki sizin sorumluluk alanınıza bir kişi daha eklenecek ,hayatınıza yeni eklenen kişi programlarınızı değiştirebilecek , belkide bazı geceler uykusuz kalacaksınız ama o minik yüzün size gülümseyişi, dokunuşu , seslenişi size herşeyi unutturacaktır. Eğer bebek sahibi olmak ve o bebeği büyütmek çok zor olsa idi heralde insan nesli 2000 li yıllara gelemeyecekti. Anne babalara bebek sahibi olmadan önce en büyük tavsiyemiz, daha anne karnında iken mutlu ve huzurlu , aynı zamanda sevgi dolu aile ortamını hazırlayıp , minik misafiri beklemeye koyulmaları olacak ve hayatın bu yeni evresinin keyfini çıkarmaya çalışmaları olacaktır. 2-NEDEN SIK SIK AĞLAR Yenidoğan bir bebeğin ağlama nedenleri sık sık anne babaların merak konusudur. Anne babalar kendini kelimeler ile ifade edemeyen bu minik canlının ağlamasından genelde son derece huzursuz olurlar. Bebeklerin ağlama nedenleri genelde bir kaç tanedir. Ama bazı anne ve babaların yanlış tutumları bu ağlamaların sıklığını ve süresini artırabilir. Bebeklerin ağlama nedenlerinden en önemlisi herhangi bir ağrıya yada bedensel bir rahatsızlığa verilen tepki şeklinde olanıdır.Genelde bu durumda bebeklerin ateşi olabilir. Ateşi olduğunda akla herhangi bir yerde infeksiyon kaynağı akla gelmeli ve doktora müracaat etmelidir. Yüksek ateş ile çocuğunuz havale geçirebilir. Bebeklerin kulak , boğaz infeksiyonuna bağlı ağrılarıda olabileceğide göz önüne alınmalıdır. Ayrıca pişiklere bağlıve kabızlığa ve gaz sancılarına bağlı ağrılardan dolayı ağlamalarda sıktır. Ağrının haricinde ağlama nedenleri arasında annenin aşırı ilgili olması da sayılabilir. Çocuğunun her mızmızlanmasında çocuğun yanına koşup teselli etmeye çalışan anne babaların çocukları genelde ilgiyi devam ettirmek için sık sık ağlarlar. Çocuk ağladığı zaman çok erken veya çok geç olmadan müdahele edilmelidir. Bebeklerin diğer ağlama nedenleri arasında ; acıkmaları , üşümeleri , altlarının ıslanması da sayılabilir. Aşırı ilgisizlikten anne babaya öfke duyan bebek de sık sık ağlar ve anne babaya olan öfkesini belli eder. Aynı zamanda korkma , aşırı gürültü ve kaygılı olmada bebeğin ağlamasını sağlayan nedenlerdir. Anne babaların güven dolu olmaları ve rahat davranışları bebeklerin o güveni ve rahatlığı hissetmeleri ile susmalarına ve sakin olmalarına neden olur. Bebeğin kucağa alınması ile sakinleştiği ve güven dolu duygular ile rahatladığı görülür. 3- ANNE SÜTÜ Bebeklere genelde 1-1,5 yıl arasında anne sütü verilir. Ama bu genelde annenin ve çocuğun durumuna göre değişir. Annelerin en az 6 ay- 1 sene anne sütü vermeleri önerilir. Ortalama bu süre bir yıl olabilir. Anne sütü çocukların psikolojik ve fizyolojik olarak ciddi bir ihtiyacıdır. Anne bebek etkileşimi ve bağlanması açısından anne sütünün ciddi bir fonksiyonu vardır. İlk 4-6 ay yalnızca anne sütü ile beslenme yeterlidir. Yeterli miktarda anne sütü ile beslenme imkanı varsa, bebekler için su dahil ek bir gıdaya ihtiyaç yoktur. Ek gıda ve katı gıdalara 5-6 ay civarında yavaş yavaş geçmek faydalı olacaktır.Bu dönemden daha geç başlamak ise çocukların katı gıdalara uyumunu güçleştirir. Katı gıdaları vermeye başlarken yiyecek allerjilerine karşı anne babaların uyanık olmaları gerekir. Anne sütünü bırakırken biberon aracı olarak kullanılabilir. Yalnız bebeklerin biberon ile beslenmeleride belli bir süreyi aşmaması gerekir. Biberonun fazla kullanması çocuğun ek gıdaları almasını zorlaştırdığı gibi çocuğun yaşına uygun gelişimini de engeller . Aynı zamanda çocuğun ağız yapısını bozabileceği için konuşma yönünden ileride problem çıkabilir. 4- KATI GIDALAR Katı gıdalara 5-6 aydan itibaren yavaş yavaş geçilmesi önemlidir. Çocuğun beslenme ve damak tadının gelişimi açısından bu önemlidir. Aynı zamanda yalancı emzik ve biberonlarında çok fazla kullanılması durumunda çocukların katı gıdalara kolay uyum sağlamasını güçleştir. Anneler özellikle sulu yiyeceklerden başlayarak katı gıdalara geçişi kolaylaştırabilirler. Muz gibi sindirimi ve yemesi kolay meyveler başlangıç olarak verilebilir. Aynı zamanda sebze çorbasının verilmesi , yumuşak sebzelerin pişirilmesi ile çocukların katı gıdalara geçişi kolaylaştırılır. Katı gıdalara aşırı direnç gösteren çocuklar bazen otistik olabilmektedir. Bu nedenle çocuklarda görülen psikiyatrik durumlar sayfamızdan bu konuyuda okursanız erken teşhis açısından faydalı olabilir. 5- TUVALET EĞİTİMİ Tuvalet eğitimi genelde çocuklar için 1,5 - 2,5 yaş arasında olmalıdır. Bu süreden erken bir tuvalet eğitimi vermek veya geç kalmak çocuklarda genelde tuvalet alışkanlığı problemlerine yol açar . Bu döneme gelen çocuk genelde tuvalet eğitimine hazır olduğunun bazı işaretlerini verir. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir; Çocuk 1-2 saat kuru kalabilmektedir , tuvalet zamanı geldiğinde bu durumun farkına vardığının işaretlerini verir , ara sıra gündüz uykularından kuru kalkmaya başlar ve asıl olarak genel gelişim seviyesi olarak yaşında seyir izliyorsa bu eğitimi almaya hazır diyebiliriz. Genelde çocuğun tuvalet eğitimi tuvalete girmeden önce dışarıda bir lazımlık aracılığı ile olursa bu duruma alışması kolay olabilir . Çocuğun tuvaleti geldiğini tahmin ettiğimiz bir zamanda lazımlığa oturtulur. Tuvaletini yaptığında bu durum ödüllendirilir.Çocuğa bu konudda çok ısrarcı ve disiplinli olmamak gerekir. Zamanla çocuk bu durum ile eğitimini alıp bu alışkanlığını düzene koyacaktır. Uygun yönlendirme ile olayı zamana bırakmak gerekir. Çok katı ve titiz , aşırı disipliner uygulamalar çocukların anneye öfke duyarak ve kendi özgüvenini kaybederek tuvalet alışkanlığını engeller . Aynı zamanda sürekli bez bağlamak ve çocuğa yaşına uygun davranmamak (bebeksi davranışları desteklemek ) da tuvalet alışkanlığının gecikmesine neden olabilir. Aynı zamanda bedensel ve genetik etkileri de unutmamak gerekir. Belli bir yaşa (beş yaş) gelindiği halde , bazı çabalara rağmen hala bu alışkanlığın kazanılamaması durumunda ise bir çocuk psikiyatristine müracaat etmek gerekmektedir. 6-KARDEŞ KISKANÇLIĞI Kardeş kıskançlığı genelde anne babaların çok sık olarak sordukları soruların başında gelir. Özellikle kardeşler arasındaki yaş farkının azaldığı durumlarda bu özellik belirgin olarak ortaya çıkabilir. Kıskançlık tepkisi aslında çocuğun verdiği normal bir tepkidir. Çocuklarda bazen kendine yönelmiş olan ilgi , sevgi ve dikkatin başkaları ile paylaşılmasında problem olabilir. Kardeş kıskançlığı genelde aileye yeni bir üye katıldığı zaman kendini gösterir. Bazı durumlarda küçük çocuğun büyük olanı kıskandığınıda görmekteyiz. Kardeş kıskançlığının engellenmesi için anne babaların davranışlarının çok büyük önemi vardır. Daha yeni birey doğmadan büyük kardeş bu yeni bireye karşı sevgi dolu hisler ile hazırlanmalıdır. Kardeş doğumundan sonra ise anne babaların tutarlı ve dengeli tavırları ile bu problem hiç yaşanmayabilir. Genelde minik olan kardeş ilgi ve alakayı kendi üzerine çeker , bu zaten bakım açısından da gerekli bir olaydır. Anne babanın bu ilgi dağılımı diğer kardeşi ihmal derecesine varır ise o zaman kıskançlık ciddi bir seviyede yaşanır. Hatta bu durumu belli etmeyen büyük kardeşte depresyon gibi veya anormal davranış değişiklikleri gibi durumlara bile yol açabilir. Anne babaların büyük çocuğa yönelik olarak ayrılan vakit , verilen değer , ara sıra tamamen ona yönelik iltifatlar ile bu dengeyi sağlamaları gerekir. Özellikle cinsiyet beklentisi ve farklılığı gözetilen ailelerde bu kıskançlık olayı daha da artabilir. Anne baba ve diğer aile üyelerinin bu konuda dikkatlı olmaları gerekir. Kıskançlığı aşmak için doğumdan önce hazırlık , diğer çocuğa sevgi ve ilgide azalma olmaması , yeni doğan bebeğe ait bazı sorumlulukların büyük kardeşe verilmesi (bebeğin günlük işlerinde anneye yardım etme gibi) , aile olmanın altının çizilerek sürekli birlik mesajları verilmesi önemlidir. Ağır kıskançlık durumunda büyük kardeş küçük kardeşe fiziksel zarar da verebilir. Anne babaların bu konuda dikkatli davranarak , gerekirse çocuk psikiyatristinden yardım almaları önerilir. 7-DİSİPLİN VE HOŞGÖRÜ Çocuklarda disiplin ve hoşgörü birlikte olmalıdır. Unutulmamalıdır ki çocuk hayatının ilk gününden beri öğrenme sürecinde olan bir varlıktır. Öğrenme sürecinde olan kişi sık sık hata yapar . Mühim olan bu hataların çocuğa gerekli açıklamaları yaparak öğrenmeye değiştirilmesidir. Çocuğa aşırı disiplin uygulanması , çocuğun bazı noktalarda sıkılmasını ve kendini ortaya koyma noktasında tereddütler yaşamasına neden olur. Aşırı disiplin çocuklarda kaygı belirtilerine yol açar ve çocuk kendisini devamlı gergin ve huzursuz hisseder. Çocuğun yaptığı hatalar hiçbir zaman görmemezlikten gelinmemeli , görmezlikten gelinen davranışlar çocuklarda pekişecektir. Bu nedenle uygun bir şekilde çocuğun yaptığı hatalar anlatılmalıdır. Aşırı hoşgörülü anne baba tutumunda ise , neyin doğru neyin yanlış , neyin yapılması gereken neyin yapılmamsı gereken davranış olduğunu bilemeyen bir çocuk haline gelmesine neden olur. Aşırı hoşgörü çocukta gevşek ve tutarsız bir yapının ortaya çıkmasına ve çocuğun sınırları devamlı genişletme gayretleri içine girmesine yol açar. Bu şekilde aşırı gevşetilmiş sınırlar çocuklarda davranış problemlerine yol açarak belli bir süre sonra anne baba için çocuğun davranışlarının anne baba için çok büyük bir problem haline gelmesine neden olabilir.Bu nedenle anne babanın her ikisininde disiplin ve hoşgörü konusunda sözbirliği içinde olmaları birbirinden farklı tutumlara girmemeleri gerekir. Özellikle evde yaşayan veya çocuk üzerinde etkinliği olan büyükanne ve büyükbabanın da bu konuda sınırları gevşetmek yerine , anne babaya yardımcı olmaya çalışmaları gerekir. Bu tutarsız durum çocuğun , nasıl davranacağını bilememesine ve davranış problemlerinin daha da artmasına neden olur. Anne babaların bu konuda disiplin ve hoşgörü dozunu tam olarak ayarlamaları önemlidir. Çocuğun normal psikososyal gelişimi için bu durum çok önemli bir noktadır. 8-HERŞEYE İTİRAZ Çocukların anna babalarına karşı gelmesi çok sık karşılaşılan bir problemdir. Anne babanın her dediğini olumlu veya olumsuz taraflarını düşünmeden sürekli karşı gelme durumu varsa bu durumda karşı gelme bozukluğundan bahsedebiliriz.Genelde çocuklarda çabuk sinirlenme karşı gelmeye eşlik eden durumdur. Normal yaşın verdiği karşı gelme bazı dönemlerde çocuklarda gözükür. Anne babanın dengeli tutumu ile bu problem kısa sürede aşılabilir. Çabuk sinirlenme ve karşı gelme durumu genelde çocuklarda kaygı halinin belirtisidir. Bazı noktalarda içsel çatışmaları olan ve kaygı hali olan çocuklar çok çabuk tepki ortaya koyarak sık sık anne babalarına karşı gelirler. Kardeş kıskançlığı , çocuğa karşı anne veya babanın ilgisizliği, diğer kardeşin çok fazla ön plana geçmesi ,çocuğu yönlendirme eksikliğine bağlı boş kalma, okul problemleri , çocukluk çağı depresyonları , sık sık eleştirilme , aşırı derecede disiplin uygulamaları , , çocuğu etkileyen psikososyal stres faktörleri ilk akla gelen çocuğa anksiyete (kaygı ) oluşturacak nedenlerdir. Aynı zamanda bu kaygı durumundan çocuğa uygulanan sınırların çok gevşetilmesi ile başgösteren davranış problemlerine bağlı karşı gelme ve mevcut kurallara itiraz da karşı gelme davranışı şeklinde görülebilir. Karşı gelen ve çabuk sinirlenen çocuğa genelde yapılması gereken şey çocuğun kaygı durumuna neden olan etkeni bulmaktır. Çocuğa dengeli ve düzenli devam ettirilen sevgi ve hoşgörü durumu da çocuğun kaygı halini alacak ve onu anne babaya işbirliğine zorlayacaktır. Çocukların karşı gelme ve tutturmacılık ile anne babalarını yönlendirmeleri yerine, anne babanın biraz daha bilinçli davranıp basit psikolojik kuralları uygulayarak çocuklarını istedikleri gibi yönlendirebilmeyi öğrenmeleri gerekir. Bazı çocukluk çağı psikiyatrik problemlerinde karşı gelme ve çabuk sinirlenme durumunun görülebileceği unutulmamalı ve bu yöndeki tespitler ve eşlik eden diğer problemlerin varlığında, psikiyatrik yardım için anne babaların çocuk psikiyatristine başvurmaları önerilir. |
#2
|
|||
|
|||
Cvp: Bebek mi Düşünüyorsunuz? Önce Burayı okuyun
2. Bölüm 1-ANNE BABANIN YANINDA YATMAK İSTEME
Çocuklarda anne babanın yanında yatmak isteme bazı psikiyatrik durumlarda görülebilir. Bu durumda çocuğun aşırı bir korku hali , yalnız kalmak istememe , uykusunda sık sık sayıklama ve korkulu rüyalar , anne babaya bir şey olma korkusu , iştah değişiklikleri , ufak tefek uyaranlara karşı aşırı tepki verme , sese ve gürültüye hassasiyet ve bunun gibi bazı durumlar eşlik edebilir. Bu durumda çocuğa psikiyatrik yardım ve destek gerekir. Yukarıda sayılan durumların eşlik etmediği isteklerde ise çocuğun bu davranışı uygun bir şekilde yönlendirilmelidir. Genellikle bu durumun uygun olmadığı yaşına uygun psikososyal gelişim için ayrı yatakta ve odada yatması gerekliliği çocuğa anlatılmalıdır. Bu açıklamadan sonra basamak basamak çocuğun odasına geçmesi sağlanır. Bu basamaklar önce anne babanın yatağından ayrı yatma (aynı odada) , daha sonra farklı odada yatma şeklinde sağlanmaya çalışılır . Her basamaktan sonra çocuğun davranışı takdir edilip , ödüllendirilir. Çocuğun yalnız kalmaktan korktuğu durumlarda , anne veya baba çocuğu uyumadan önce yatağına götürür . Masal anlatarak veya bir miktar onunla konuşarak sakinleşmesini ve ortama uyum sağlamasını kolaylaştırır. Odanın kapısı açık tutulur ve çocuğun bu şekilde kendi odasına adaptasyonu sağlanmaya çalışılır. Çocuğun anne babanın odasında yatması ise sıra dışı durumlarda ve eşlik eden stres faktörleri döneminde geçici olarak izin verilebilir. Ama bu durumun geçici olduğu asıl yerinin kendi yatağı ve odası olduğu izah edilmelidir. Bu gibi durumlarda eşlik edebilecek psikiyatrik problemler unutulmamalı , çocuğun yaşına uygun psikososyal gelişimi açısından bu ve buna benzer tutumlar,dengeli ve sevgi dolu yönlendirmeler ile zaman geçirilmeden çözümlenmeye çalışılmalıdır. 2-YEMEK YEME KONUSUNDA İTİRAZ Yemek olayını bazı çocuklar annelerine karşı koz olarak kullanabilirler. Genelde çocuklar anne babayı yönlendirebildikleri konularda ısrarcı olarak o konuda problem çıkarırlar. Bazı durumlarda anne babanın yanlış tutumu bu durumun pekişmesine neden olur. Normalde bir yaşından sonra çocuğun sofraya erişkinler ile beraber oturması ve yaşına uygun yemekleri yemesi beklenir. Belli bir dönem sonra yemek alışkanlığı gelişir. Çocuğun çok yönlü beslenmesi açısından , normal sosyal gelişimi açısından , psikomotor gelişimi açısından bu durum önemlidir. Bazı annelerin '' çocuğum yemek yemiyor'' diye çocuğa ısrarcı ve yanlış tutumları da bu davranış probleminin pekişmesine neden olur. Genelde bedensel ve psikiyatrik problem olmadıkça her çocuk acıkır ve öğün vakti geldiğinde yemeğini yer. Ama çocukta iştahsızlık gerçekten var ise o zaman bazı hastalıkları düşünmek gerekir. Yemek yeme konusunda anne babalara şu tavsiyelerde bulunacağız ; En başta öğün vaktine bir iki saat kala dönemden itibaren çocuğa kesinlikle ufak tefek gıda vermeyin , ikinci olarak yemek konusunda çocuk sofraya çağırılmalı ,tabak önüne konduktan sonra kesinlikle iki -üç kereden fazla yemek yeme konusunda ısrar edilmemeli , üçüncü olarak yemek yeme konusunda çocuk ile çok fazla konuşulmamalı. Unutmayınız ki yemek yeme o çocuğun sıra dışı yapması gereken bir olay değil, onun fizyolojik bir ihtiyacı . Bu yaşamsal ihtiyacı ve zevkle yapılması gereken bir şeyi işkence haline getirmemeli . Bir başka nokta da yemek yapmadan önce çocuğun fikri (yemek çeşidi konusunda) alınabilir. Önemli besin kaynaklarını alması için aynı tür yemek değişik şekiller ile önüne getirilebilir. Aynı zamanda iştahı azaltan bol şekerli bisküvi ve çikolataları belli miktarda alması sağlanabilir. Bütün bu önlemlere rağmen devam eden iştah problemlerinde , doktora başvurarak altta yatan (varsa ) nedeni bulmak gerekebilir. 3-ALTINI ISLATMA Altını ıslatma anne babaların en çok karşı karşıya kaldıkları problemlerin başında gelir. Özellikle belli bir tuvalet eğitimini aldıktan ve tuvalet alışkanlığı kazandıktan sonra , çocuğun altını ıslatmaya başlaması daha çok psikolojik nedenleri akla getirir. Eğer her hangi bir stres etkeni var ise bu durum görülebilir. Ancak çocuk bebekliğinden beri hiç tuvalet kontrolü sağlayamamışsa , o zaman genetik ve bedensel etkileri dışladıktan sonra psikolojik etkilere bakmak gerekir. Çocuğun altını ıslatmaya başlamasında anne babalar endişeye kapılmadan çocuğun durumunu gözden geçirmelidirler. En önemlisi bu çocuğun herhangi bir stres etkeni varmı yokmu ( kardeş doğumu , anne baba geçimsizliği , arkadaş sorunları , okula veya kreşe başlama ,göç , yakın kaybı ,anne babadan ayrı kalma , kronik hastalıklar , doğal afetler vb.) bu değerlendirilmeli ve stres etkeni ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Burada yakın geçmişte somut olarak gördüğüm bir örneği vermek istiyorum . Adapazarı'nda deprem sonrası bir kısım çocukta daha önce olmamasına rağmen altını ıslatma probleminin oluştuğunu gözlemledim. Bu durum yaşanan olayın stresine verilen çocuğun psikolojik bir reaksiyonu idi. Çocuğun sevgi ihtiyacı var ise ilgi çekmek için bu problemi çıkarabilir. Özellikle bu durumla birlikte daha çok dikkat çektiğinin farkına varan çocuk davranışında ısrarcı olabilir. Yeni doğan kardeşinin durumunu gözlemleyen ve ona yönelik ilgiyi gören çocukda da bu türlü bir davranış görülmekte. Çocuğun bu davranışını altına bez bağlamak destekleyeceği için bu türlü bir tavırdan kaçınılmalıdır.Anne baba çocuğu aşırı cezalandırıcı ve suçlayıcı bir tavırdan kaçınarak bu durumu onun ile konuşmaları uygun olur. Çocuğun altını ıslatmadığı zaman takdir ve övgü dolu sözler söylenmelidir. Ufak bir çizelge ile çocuğa bulut ve güneş çizdirmek de duruma yardımcı olur. İdrar yolu infeksiyonlarında çocuğun idrarını tutamama durumu söz konusu olabilir .İdrar yolu infeksiyonu çocuğun altının ıslak kalmasına bağlı olarak da ikincil olarak gelişebilir .Bu durumu anne babaların gözardı etmemeleri gerekir. Israr eden durumlarda altta yatan neden ve genel durumu değerlendirmek için doktor yardımı gerekebilir.Çocuğun yaşına uygun , normal psikososyal gelişimi için bu durumun tedavi edilmesi gereklidir. 4-İÇE KAPANIKLIK Çocuklar devamlı psikososyal bir gelişim gösterir. Normal sosyal gelişim içerisinde başta aile üyeleri olmak üzere diğer insanlar ile iletişim ve etkileşim önemlidir. Bu normal gelişim için kaçınılmaz bir durumdur. Bazı çocuklar gerek kişilik özellikleri gerekse ikincil olarak etki eden faktörler sonucunda içe dönük ,sosyal ortamlara ve alışılmadık mekanlara kolay adapte olamayan , genelde duygusal paylaşıma girmeyen , yabancı insanlardan tedirgin olan bir yapıda olabilirler. Bu durum bazı psikiyatrik durumlarda görülebilir. Bu durumda çocuğun bu nedene yönelik tedavisi gereklidir. Anne babaların bu durumda yapmaları gereken sık sık çocuğa söz hakkı tanımaları ,hemen her konuda onun kendisini ve duygularını ifade etmesini sağlamaları , ona sık sık ne hissettiğini ve düşündüğünü sormaları , çocuğun kendisine değer vermeleri , konuştuğu zaman dinlemeleri , sık sık sosyal ortamlarla irtibatını sağlamaları , onu olduğu gibi kabul ederek sevgilerini sık sık belli etmeleri , çocuğun her şeyine müdahale etmeden ve çok müdahaleci olmadan onun kendini ortaya koymasını sağlamaları önerilir. Devam eden durumlarda bazı psikiyatrik tablolardan söz edilebilir. Bu durumun tedavisi gerekir. Özellikle okul çağı ile beraber sosyal ilişkilerde problem olmaması için durumun çözümlenmeye çalışılması önem kazanır. 5-AŞIRI HAREKETLİLİK Bazı çocuklar yaşıtlarına göre aşırı hareketli olabilirler. Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Genelde aşırı hareketli çocuk denince aklımıza hiperaktif çocuklar gelir. Çocukta aşırı hareketlilik her ortamda oluyor yer ve zaman dinlemiyorsa o zaman hiperaktiviteden şüphelenmek gerekir.Bu durumda çocukta dikkat eksikliğinin de eşlik edip etmediğine bakılması gerekir. Aşırı hareketli çocuklar devamlı kıpır kıpırdırlar , yerlerinde duramazlar , sanki bitmez bir enerjileri var gibidir.Bu konudaki ayrıntıları çocuklardaki psikiyatrik durumlar -hiperaktif çocuklar - sayfamızdan öğrenebilirsiniz. Genelde aşırı hareketli çocukların durumu okula başladıkları dönemde belirgin bir şekilde farkedilir. Öğretmenden sık sık uyarı alınması ile anne baba olayın farkına daha da iyi varır. Bu durum çocuğun sosyal ilişkilerini ve ders başarısını etkiler. Normalde belli bir kapasitede olan bu çocuklar ders başarısızlığı ile karşımıza gelirler. Bu durumlarda ilaç tedavisi ve diğer tedavi yaklaşımları çocuğun geleceği açısından önemlidir. Aşırı hareketlilik durumu çocuğun sıkıntı ve problemlerine bağlı da gelişebilir. Bazı psikiyatrik durumlarda çocuklarda bu türlü hareket artışına rastlayabiliyoruz. Bu durumda çocukta sıkıntıya ikincil olarak gelişmiş yerinde duramama, hareketlilik artışı görülür. Altta yatan sıkıntının ve stres etkeninin halledilmesi ile çocuğun bu hareketliliğinde azalma görülür. Bu çocukların genelde anne ve babalarında da buna benzer bir hareketlilik çocukluk dönemlerinde olabilir. Bu türlü çocuğu olan anne babaların olaya gayet sakin yaklaşarak , bu hareketliliği ve çocuğun psikososyal gelişimini iyi yönlendirmeleri gerekir. Aşırı hareketliliği yüzünden çok eleştirilen ve sosyal ortamlardan dışlanan çocuklarda , başka psikiyatrik problemlerde oluşabilir. Bu çocukları sportif faaliyetlere yönlendirmek , onları olumlu ve faydalı uğraşlarla meşgul etmek , enerjilerini bazı hobilere kanalize etmek, dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu varsa tedavisini sağlamak önemlidir. 6-DERS BAŞARISIZLIĞI Ders başarısına etki eden bir çok durum vardır. Ders başarısızlığı çocukların normal sosyal ve psikolojik durumunu etkiler. Bu durumda aile ile ilişkilerinde bozulması sözkonusu olabilir. Ders başarısına en büyük etken çocuğun zeka kapasitesidir. Bu durum çocuğun okuduğunu , anlatılanı ve aktarılan bilgileri kolay kavramasına ve akılda tutmasını kolaylaştırır. Zekanın belli bir seviyeye gelmesini daha çok doğumsal özellikler ve çevre şartları belirler. Belli bir zeka kapasitesi olmasına rağmen ders başarısızlığı olan çocuklarda aşağıdaki nedenleri aramak yerinde olur. Ders başarısızlığının en büyük nedeni, çocukların belli bir sorumluluk içerisinde kendilerini hissedip , okul sonrası gerekli ders çalışma saatlerini düzenlememeleri ile kendini gösteren durumdur. Bu durumda öğretmen ve aileye çok büyük bir iş düşmekte uygun ve dengeli yaklaşımlar ile çocukların bu yöndeki eksikliklerini işbirliği içinde kapatmaları gerekir. Yanlış tutumlar çocukların bu sıkıntısını pekiştirir. Bu durumda öğretmen aile işbirliğinin olumlu etkisi büyüktür. Eğitimde fırsat eşitliği önemli bir konudur. Çocuğun gittiği okulun genel durumu , öğretmeninin özellikleri , sınıfın özellikleri , verilen eğitimin kalitesi , bu eğitime ek olarak sağlanan imkanlar çocukların ders başarısını direk olarak etkiler. Bütün bu noktalarda belirgin problem olmamasına rağmen çocukta görülen ders başarısızlığında özel öğrenme güçlüğü durumunu hesaba katmak yerinde olur. Bu durumda ayrıntılı bilgiyi çocuklarda görülen psikiyatrik durumlar- özel öğrenme güçlüğü- sayfamızdan öğrenebilirsiniz. Bu durumun tespiti ve eğitim ile tedavisi önemlidir. Ders başarısına etki eden diğer nedenlerden biriside çocukta olabilecek depresyon , madde bağımlılığı , uyum bozuklukları ,aile ile ilgili problemler, psikososyal stres etkenleri , anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik durumlarda da ders başarısızlıklarına neden olabilir. Bu durumlar ders başarısızlığının yanında ek belirtiler ile kendini gösterir. Bu negatif etkenin ortadan kaldırılması ile ders başarısızlığında düzelme belirgin olarak görülür. Ders başarısızlığı olan çocukların yaşıtları ile kıyaslanmadan ve özgüvenleri zedelenmeden , ders başarısı için yönlendirilmeleri önemldir. Çocukların bu türlü sıkıntıları varken anne babanın aşırı ilgisiz ve aşırı kontrol durumları, çocukların bu durumlarının devam etmesine neden olur. Önemli olan anne babaların çocuklarına vakit ayırarak , onların durumlarından haberdar olmaları ve bu türlü problemler , tamamen çocuğun yaşamında pekişmeden gerekli önlemler alınmalıdır. 7-ÇOCUĞUN KENDİNİ ORTAYA KOYMASI VE NORMAL KİŞİLİK GELİŞİMİNİ NASIL SAĞLAYABİLİRİZ. Çocuklar devamlı psikososyal gelişim içerisindedirler . Bu gelişimi etkileyen temel faktör en azından belli bir yaşa kadar ailedir. Çocuğun kişilik gelişimi bir hayat boyu devam eder. Kişilik gelişiminin büyük bir kısmı erken yaşlarda tamamlanır .Bu durumda çocuğunuz birinci planda anne baba ve bakım veren kişiden , ikinci planda evdeki diğer bireylerden , üçüncü planda sosyal çevreden iyi veya kötü yönde etkilenecektir. Anne babanın etkisi kardeşe göre çok daha fazladır. Ama bir iletişim ve etkileşim ortamı olan ailede küçük kardeş büyük ağabeyden veya abladan da etkilenecektir. Bu durum çoğu zaman iyi yönde bir etkileşim ile sonuçlanır ve iyi yönlendirilirse kardeş kıskançlığının önüne geçilir . Küçük çocuklar ağabeyinden veya ablasından bir çok şeyi hızlı bir şekilde öğrenerek , gelişimini daha da pekiştirebilir. Bu nedenle küçük kardeşler daha şanslı sayılabilir .Büyük olanların yaş avantajı olduğu için küçük kardeş ister istemez öğrenme ve etkilenme olarak büyük kardeşi takip eder .Ama bu durum küçük kardeşin büyüğü rakip olarak algılayıp tamamen ona ters düşmesinden çok daha iyi bir durumdur. Eğer psikososyal gelişim içerisinde çocuğunuzun geri planda kalmamasını ve kendini ortaya koyarak , kişilik özelliklerini geliştirmesini istiyorsanız ; Her çocuk için psikososyal gelişim süreci içerisinde yapılması gerekli bazı tavsiyeleri aktarmak istiyorum. Bu çocuğunuzun kendine olan güvenini artıracak , kendi kişilik özelliklerinin gelişmesini sağlayacak , onun psikososyal gelişimini güçlendirecektir. 1-Sık sık çocuğunuza yaşına uygun olarak yapabileceği görev ve sorumlulukları verin. 2-Ona sık sık kendini nasıl hissettiğini sorun 3-Olaylar karşısında onunda fikrini ifade etmesini sağlayın yani ona kendi fikrini sorun ve düşünmeye sevk edin .Söylediği şeylere önem verdiğinizi hissettirin . 4-Onun iyi yönlerini ve başarılarını takdir edin , ön plana çıkarın ve ödüllendirin. 5-Onun kabiliyetlerinin gelişmesine zemin ve imkan hazırlayın 6-Hatalı davranışlarını konuşarak onu yargılamadan anlatmaya çalışın , olayların ve yaptıklarının hatalı taraflarını farketmesini sağlayın 7-Sık sık onu sevdiğinizi ve onun aileniz için ayrılmaz bir parça olduğunu ifade edin 8-Onun kendini ifade etmesini kolaylaştırmak için karşılıklı olarak siz ona kendinizi ifade edin ,ondan da kendini ifade etmesini isteyin sık sık karşılıklı konuşup sohbet edin 9- Onun yapabileceği şeyleri kendisine bırakın , onun yerine bazı şeyleri yapmayın , bu çocuğun kabiliyetlerinin gelişmesini engelleyerek kendini ortaya koymasını engeller. 10-Onunla kaliteli ve hoş bir şekilde vakit geçirin 11-Onun olaylar karşısındaki duygularına değer verdiğinizi belli edin 12-Onun sosyal ortamlardaki arkadaşlıklarını ve girişimlerini uygun olduğu ölçüde destekleyin 13-Onun aile içi herkesle olan bağlarının kuvvetlenmesini sağlayın Unutmayınız ki bu günün çocukları ,yarınların büyükleri olacak, çocuğunuzun bu günden davranış ve kişilik gelişimi iyi yönlendirilirse , gelecekte hem onun hem sizin açınızdan ideal olan gerçekleşmiş olacaktır. 8-BOŞANMA VE ETKİLERİ Boşanma dediğimiz önemli yaşam olayı , mevcut aile yapısını değiştiren en önemli etkenlerden bir tanesidir .Bu durum normal gidişatın tersi veya değişik bir durumu olduğu için, aile içerisindeki bireylerin hepsini önemli ölçüde etkileyecek bir durumdur. Bu etkilenmede karşılıklı etkileşim içerisinde ,çocuk- anne ,çocuk-baba ,anne-baba , çocuklar kendi aralarında ayrı ayrı etkilenmesi ve bunların ikişerli olarak birbirini etkileyip, yeni oluşuma ayak uydurmaya çalışması durumu söz konusudur. Boşanmanın en çok etkilediği kişiler ise şüphesiz çocuklardır . Hatta bu durum bazen o kadar ileri gider ki Anne babalar kendi sorunlarından veya stres faktörlerinden dolayı, bu türlü bir hayat aşaması ve stres faktörü durumunda, çocuklar hiç hesaba katılmaz veya en son akla gelir. Boşanmaya karar vermeden önce bu konuyu çok ciddi düşünmek gerekir . Çünkü bu durum mevcut ve ilerleyen dönemdeki etkilerinden dolayı gerçekten önemli bir olay ve karardır. Genelde boşanmadan önceki durum ile boşanma sonrası durumun her açıdan değerlendirilip kar zarar oranı hesap edildikten sonra bu durum daha ileri aşamaya götürülmesinde fayda vardır. Boşanmaya karar vermiş bulunuyorsanız , bunun çocuğa veya çocuklara anlatılması ve açıklanması durumu , çocuğun buna tepkileri ve ilerleyen süreç içerisinde psikolojik durumu hakkında bazı konularda dikkatli olmanız gerekir. Boşanmaya karar verdikten sonra veya mahkeme süreci başladıktan sonra çocuğun yaşına göre aile içerisinde az çok hissettiği bu farklı durumun, uygun bir dille , yaşına uygun bir şekilde anlatılması gerekir. Bu durumu genelde anne babanın ikisinin birden çocuğa açıklaması uygundur. Yapılması gereken ,çocuğa sevgi mesajları verildikten sonra , yani hem anne hem baba tarafından çok sevildiği ve durum ne olursa olsun bundan sonrada sevilmeye devam edileceği konusunda çocuğa güven verildikten sonra durum anlatılmaya başlanmalıdır. Bu durumun yanı anne babanın artık hayatlarını ayrı yaşayarak devam ettirmelerinin ,herkesin faydası için zorunluluk olduğu ve başka alternatif kalmadığı , yine çocuğun yaşına uygun bir şekilde anlatılmalıdır. Bazı çocuklar , anne babalarının boşanmasından kendilerini sorumlu tutarak suçluluk psikolojisine girerler . Bunu engellemek için bu durumun hiç bir etki olmadan , kendilerinin aldığı bir karar olduğu tekrar tekrar ifade edilmelidir. Çocuğun kaygısı azltılmak için, yine sevgilerinin devam edeceğini ve çocuk hangi tarafta kalırsa kalsın diğer ebeveyni görebileceğinin ve irtibatın devam ettirileceğinin altı çizilmelidir. Çocuğun ilerleyen dönem içerisinde psikolojik durumu takip edilmeli özellikle gizli depresyon ve kaygı durumları göz önüne alınmalıdır. Bu yeni durum çocuğun sosyal hayatında ,bazı sorunlar oluşturabilir ve uyum güçlüğü denen bir tabloya zemin hazırlayabilir. Unutmayınız ki ister ayrı ister beraber, çocuğa verilecek sevgi ve sağlanacak huzur ortamı ,her türlü sıkıntı ile başetmek için gerekli olan en önemli araçtır. Altı çizilmesi gereken bir diğer nokta da şudur : Çocuğun bundan sonra, örneğin baba ayrıldıktan sonra annenin bu ayrılığı telafi etmek için çocuğa aşırı hoşgörü ile davranmasıdır. Bu durum çocukta değişik davranış problemlerinin gelişmesine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle denge iyi korunmalı ,bu türlü sınır problemleri yaşatılmamalıdır. Ayrıldıktan sonra, ebeveynler birbirlerinin aleyhinde konuşmamalı ve çocuğa eşi ile olan problemi yansıtılmamalıdır. Bu durum boşanma yaşamış ailelerde sık görülür ve çok önemli problemleri beraberinde getirebilir. Aynı zamanda çocuğun ayrı yaşadığı ebeveyni sık görmesi (önemli bir problem yoksa ) sağlanmalı ve çocuğun iletişimi devam ettirilmelidir. Çocuğun cinsiyetine göre örnek alabileceği karşı cinsten güvenilir bir akraba veya tanıdık kişiler, ayrılan ebeveyn yerine çocuğun bazı duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilir. Örn: babadan ayrı bir çocuk ile dayının biraz daha yakınlık göstermesi gibi. Çocuğun durumunun ilerleyen süreç içerisinde takip edilmesi ve kontrol edilmesi faydalıdır. |
#3
|
|||
|
|||
Cvp: Bebek mi Düşünüyorsunuz? Önce Burayı okuyun
3. Bölüm 1-ÇOCUĞUMUN CİNSEL GELİŞİMİ Anne babaların genelde kendilerini çaresiz hissettikleri konuların başında çocukların cinsel gelişimi ve bu konuda çocuğun gösterdiği davranışlar ve konuşmalarıdır. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki çocuğun normal psikososyal gelişimi içerisinde araştırma , merak ve bununla birlikte öğrenme çok önemli bir yer tutar. Yani bu konuda anne babaların çocuklarını doğru bir şekilde yönlendirmeleri ve çocuğun normal gelişiminde ve ileriki hayatında sıkıntı olmaması için gerekli adımları atmaları gerekir. Çocuklar genelde 2-3 yaşlarından itibaren ilgilerini önce kendi cinsel organlarına ardından çevredeki cinsel konulara yöneltirler .Bu normal bir psikososyal gelişim sürecidir. Bununla birlikte bu konular ile ilgili anne babaya sorular gelir. Bu sorular konusunda anne babalara temel olarak şunu öneriyoruz; Çocuğun yaşına uygun bir şekilde merak edilen konuyu veya yapılan davranışı açıklamaya çalışmak gerekir . Ama asla yalana ve anlaşılmaz yollara başvurmadan, sade ve anlaşılabilir örneklerle bunu anlatmaları gerekir . Bu açıklamalarda çocuklar ancak yaşları ve birikimleri ölçüsünde bir şeyler anyalabilirler. Anne babaların sorular karşısında paniğe düşmesi , cevap vermemesi veya çok karışık açıklamalar yapması , çocukları daha da meraklandırır ve bu konuyu halletmez. Anne babaların çocuğu bu konularda terslemeleri veya çocuğun sorusu karşısında çocuğa yanlış ve tutucu tavırları çocuğun cinsel gelişimini kötü yönde etkiler. Bu sorular ve aşamalar genelde her çocuk için ayrı zamanlarda gelişir ve çevre faktörleri ile değişir. Örneğin başka bir anneyi çocuğuna süt verirken gören çocuk bu konuda merakını anne babasına yönelik sorulara ve oyunlarına yansıtır. Bu konudaki merakının giderilmesini bekler. Bu durum onun normal bir sürecidir. Anne babalar çocuklarının bazı davranışlarını uygun olmayan davranışlar olarak algılayabilirler. Örneğin 2-3 yaşındaki çocuğun kendi cinsel organı ile oynaması (çok aşırı olmamak şartı ile ) , evde çıplak dolaşmaya çalışması , annenin ve babanın veya başka insanların cinsel organlarını merak etmesi normal sınırlarda sayılır. Bu türlü davranışlar çocuk yargılanmadan ve suçlanmadan yönlendirilmeye çalışılmalıdır. Olur olmaz yerlerde olmayan cinsel davranışlar sergileyen çocuklar ile bu durum yine aynı hassasiyet gösterilerek konuşulmalı ve bu durumun uygun olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğun bazı davranışlarına aşırı tepki ortaya koymak ve aşırı önemsemek o davranışı pekiştirir. O nedenle aşırı tepkiden kaçınmak ve o davranışı aşırı derecede büyütmemek gerekir. Çocuğun başkalarının cinsel organlarına ilgi göstermesi durumunda buraların kişilere özel yerler olduğunun ve bu durumun karşıdaki kişiyi rahatsız edebileceği söylenmelidir. Aynı şekilde kendisinin de özel yerlerine başkalarının dokunmasının da yanlış olduğunu ve bu konuda kişilere saygı gösterilmesi gerektiği anlatılmalıdır. Çocuğun bazı konularda gereğinden fazla bilgilendirilmesi ve uygun olamayan bazı şeyleri görmesi , çocukta cinsel olarak çok erken uyarılara neden olabilir. Bu durum çocuğun cinsel gelişimi açısından mahsurlu olabilir. Çocukların cinsel eğitimi ve süreci yaşa uygun alınan bilgiler ve öğrenilen konular ile ergenlik yıllarına kadar sürer . Bu durumda kız çocuklar için anne , erkek çocuklar için baba iyi bir öğretici olur. Eğer bazı konularda gerekli eğitim verilmez ise çocukta etraftan duyduğu yanlış şeyler veya gereksiz bilgiler ile kendisini sıkıntıya sokabilir. Eksik kalan eğitim ve bilgilendirme çocukta yanlış düşüncelere , korkulara ve ilerleyen yıllarda sorunlu bir cinsel gelişime neden olabilir. Çocukların gelişimi sürecinde cinsel konular veya yaşa uygun meraklar yerini anormal ve çok abartılı uygun olmayan cinsel davranışlara bırakırsa veya bu durum çocuğun oyunlarında çok farklı ve sıradışı bir şekilde ortaya çıkarsa ,o zaman bazı sorunlar var demektir. Bu durumda anne baba veya başka birinin yaşa uygun olmayan cinsel eğitiminin veya küçük bir ihtimal de olsa çocuğa yönelik cinsel istismarın olabileceği akla gelmelidir. Bu konuda anne babaların uyanık olmaları gerekir. Bir çocuk psikiyatristi ile durumu değerlendirmeleri gerekir. Çocukları hakkında anne babalar gerektiğinde çocuk psikiyatristinden yardım almayı ihmal etmemelidirler. 2-)PARMAK EMME Parmak emme şikayeti anne babalar tarafından çok sık olarak dile getirilen soruların başında gelir . Parmak emen çocukta psikososyal gelişim ve sağlık açısından bazı problemler oluşabalir . Parmak emme ile birlikte ağız ve diş yapısında bazı problemler gelişebilir ve temiz olmayan elin alınması ile değişik hastalıkların bulaşması kolaylaşır. Aynı zamanda gelişim olarak çocuğun normal basamaklardan geçmesinde sorun oluşturabilir. Bu nedenle çocuğun bu davranışının engellenmesi gerekir. ParmaK emme bize bazı sıkıntıların varlığını hatırlatabilir .Genelde çocuğun karşılaştığı stres etkenleri ( kardeş doğumu , göç , aile içi problemler vb.) karşısında hayatın daha eski ve mutlu dönemlerine dönme isteğinin bir belirtisi olarak bu belirtinin ortaya çıktığı düşünülür. Ve o dönem için bir doyum aracı olarak parmak kullanılır .Bu durumu olan çocuklarda stres etkenleri değerlendirilerek çocuğa gerekli yönlendirme yapılmalıdır. Bir başka nedende aile tarafından fiziksel bakımın yapıldığı ama sevgi olarak yeterli doyumu alamayan çocuklarda bu türlü davranışları görülebilmesidir. Bu nedenle ailelerin yalnızca çocukları için ayırdıkları belli bir zaman dilimi ile beraber çocuğa devamlı ilgi ve sevgi mesajları ile çocuğun sevgi ve ilgi gereksinimini karşılamaları gerekir. Bazı durumlarda çocuk bebekliğinde alıştığı bu davranışı ( sütten veya biberondan kesmenin devamı olarak ) devam ettirmek ister . Bu durumda da anne babaların çocuğu zamanlama olarak normal gelişim basamaklarına hazırlamalarında bir sorun var demektir. Bir başka durumda çok fazla koruyucu kollayıcı ve çocuğa yaşından küçükmüş gibi muamelede bulunan anne babaların çocuklarındada bu türlü bir durum görülebilir. Bu nedenle anne babanın çocuğa olan tavırları ve yönlendirmeleri önemlidir. Çocuğun yaşına uygun davranma ve ona gereken değeri verme çocuğu o aşamanın gereklerini yapmaya zorlar aksi durumda çocuk belli aşamaları geçmekte zorlanır. Anne babalar bu sorunun halledilmesi için değişik yollara başvururlar , hatta bu durum çocuğa abartılı bir şekilde de yansıyabilir ( eline acı biber sürmek gibi) , Bu durum istisnai durumlarda başarıya ulaşsa bile genelde kalıcı bir çözüm olmaz . Anne baba çocuk ilişkilerinin bozulmasına yardımcı olur. Bizim tavsiyemiz çocuğun bu durumunu tamamen ilgi ve sevgi ortamı içerisinde halletmek olacaktır. Yukarıda bahsedilen durumda anne baba çocuğun cezalandırılma psikolojisine kapılmasına neden olabilir. Yaşı belli bir seviyede olan çocuklar için onunla konuşmak ve bu durumdan rahatsiz olduğunuzu belirtmek önemlidir. Ama bu durumdada çocuğu yargılamadan ve onu suçlamadan ilgi ve sevgi ile yaklaşarak halledebilirsiniz. Bu durumun alışkanlık olarak iyice yerleştiği durumlarda ise çocuğun eline krem sürme şeklinde bir yol denenebilir. Elini ağzına aldığında karşılaştığı krem tadı, ona sizin uyarılarınızı ve yapılmaması gereken bu davranışı hatırlatacaktır. Parmak emme durumu kesinlikle bir mücadele haline getirilmemelidir. Çünkü bu mücadeleyi genelde çocuklar kazanır . O nedenle çocuğa yaklaşım türü önemlidir. Bazı çocuklar uykuya dalarken parmak emme şeklinde bir yol seçerler , uykuya dalma esnasında bazı çocuklar bir geçiş objesi ararlar . Bu durumda çocuğun ilgileneceği bir oyuncak veya ona masal anlatma şeklinde dikkati başka yöne kaydırılabilir. Bazı durumlarda evde canı sıkılan , yapacak ve ilgilenecek bir hobisi olmayan , genelde yalnız başına kalmak zorunda olan çocuklarda uyarı eksikliğine bağlı bu tür problemler artabilir veya yerleşebilir . Bu nedenle bu durumda olan çocuklara gereken yönlendirme yapılmalıdır. Çocuğun sıkıntısı ona sağlayacağınız ortamlar ve yapabileceği uğraşlara motive etmek ile engellenmelidir. Çocuğunuzun iyi davranışları ödüllendirilmelidir. Bu konuda gösterdiği başarılar takdir edilmeli ve bu alışkanlığı bırakmak için gerekli motivasyon sağlanmalıdır.Eşlik eden psikiyatrik durumlar varsa bunların tedavisi ile çocuğun bu türlü şikayetleri de geçecektir. 3- ÇOCUĞUN YERİNE BAZI ŞEYLERİ YAPMA İnsanoğlu ilk doğduğu günden itibaren devamlı olarak kendi kabiliyet ve becerilerini geliştirme süreci içerisindedir. Buna bağlı olarak doğuştan var olan mevcut kapasite özellikle hayatın ilk yıllarındaki çevresel ve fiziksel etkenlerinde devreye girmesi ile hızlı bir gelişme gösterir. Her birey yaşına uygun gelişme dönemlerini sağlıklı bir şekilde geçerek, gerek motor becerilerini , gerek sosyal gelişimini , gerekse dil gelişimini çocukluk döneminde hızlı , daha sonra giderek yavaşlayan bir şekilde devam ettirir. Bu sınıflamalardan (motor , dil , sosyal gelişim ) her birinin uygun ve tam olarak gelişmesi için bazı yönlendirmelerin yapılması ve bazı çevresel şartların sağlanması gerekir. Konunun bir çok ayrıntıları olmakla birlikte şu anda kısmi olarak değinilecektir. Özellikle çocuk bakımında söz sahibi olan annelerin çocuk üzerindeki davranış şekilleri çocuğun gelişimi açısından çok büyük önem arz etmektedir. Bazı anneler çok aşırı derecede çocukları ile ilgilenirler , Bu durum çocuklarıyla hiç ilgilenmeyen annelerin durumu kadar çocuk için sıkıntılı olabilir. Bu aşırı ilgilenme durumunun ayrıntılarını başka bir zamana bırakarak konumuz ile alakalı olan kısmını bahsetmek istiyorum. Genelde aşırı koruyucu ve kollayıcı anne babalar olmak üzere bazı ebeveynler çocuğun üzerine o kadar düşerlerki onun yaşına uygun gelişiminin de önüne geçerler . Çünkü çocuklar bu derece kendisinin yerine bazı şeyleri düşünen ve yapan anne babalar veya başka birisi olduğundan kendileri kabiliyet ve becerilerini kullanmaya gerek duymazlar . Çünkü bu durum onlar için daha kolay olmaktadır.Çocuğun yaşına uygun olarak kendi başına yemek yemesinden tutun , giyinmesi , okul dersleri , ev içerisindeki etkinlikleri gibi bir çok konuda anne babalar onların yaşına uygun yapabilecekleri noktalarda gereksiz yere devreye girerek çocuğun hem psikolojik olarak hem kabiliyet olarak uygun atılımları yapmalarını engellerler. Bu nedenle anne babalar çocuklarının normal gelişimini sağlamak için en başta onların yaşlarına uygun davranmaları ( bebeksi tavır ve hareketlere prim vermemeleri ) gerekir. Şurası unutulmamalıdır ki Çocukların yaşlarına uygun rol almalarını yada almamalarını anne babaların onlara çizdiği rol belirler.Çocukları yerine bir çok davranışı üstlenen ve onların yaşına uygun sorumluluklar almasını sağlayamayan anne babalar , çocuklarına iyilik yaptıklarını zannetmelerine karşın , onların kabiliyet ve becerilerini kısıtladıklarının farkında değildirler. O nedenle gerek psikososyal gelişim gerek bedensel gelişim için bu durum önemlidir. Çocuğun yapması gereken aktiviteler ve görevlerin başlangıcında çocuğa yardımcı olmak uygun olur ama bu yardımın devamlı o görevi üstlenme şeklini alması ise zararlı olur. Yaşından daha büyük sorumluluklar vermekte aynı şekilde diğeri kadar sakıncalı olabilir. Anne babaların sağlıklı bir biyopsikososyal gelişim için bu dengeyi sağlamaları gerekmektedir. 4- AŞIRI KONTROL Bazı anne babaların düştüğü en büyük hatalardan birisi de çocuklarını çok aşırı kontrol ve disipline etmeleridir. Bu genelde çok titiz ve hassas anne baba kişiliğinin olması durumunda karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bazı anneler çocukları hakkında her an ne yapıyor , ne ile meşgul oluyor , acaba bir problem varmı , bir şey olursa , başına bir iş gelirse ve buna benzer düşüncelerle devamlı çocuklarını düşünmekte ve çocuklarını her an kontrol etmeye çalışmaktadırlar . Elbetteki her anne baba belli ölçülerde çocuğuna sahip çıkmalı ve çocuğunun o an nasıl bir durumda olduğunu merak etmelidir. Ama bunun ölçüsü çok fazla kaçırılırsa ve çocuklar çok aşırı kontrol edilemeye çalışılırsa , sıkıntının asıl önemli bir kısmını çocuklar çekmektedir. Yani çocuk her an kontrol edilme hissi ile yaşamakta bu da onlarda müthiş bir şekilde bir kaygı ve gerginlik oluşturmaktadır. Acaba hata yaparmıyım , acaba annem görürmü , acaba bu iş konusunda annem ne der , acaba bu yaptığım için eleştirilirmiyim gibi düşüncelerle çocukların bu kontrol durumuna reaksiyon olarak kaygıları daha da artmaktadır . Hatta bu durumu bazen o kadar ileri boyutlarda görmekteyiz ki , bu kontrol ve bağımlılığa alışan çocuk annesinden ayrıldığı zaman sanki başına kötü bir şey gelecekmiş gibi endişe duyabilir. Bu durum onun ileride ayrılık kaygısı göstermesine de neden olabilir. Annenin kaygısı ve endişesi çocuğuda anlamsız bie şekilde kaygı ve sıkıntıya sokabilir . O nedenle anne babaların çocuklarını belli ölçülerde kontrol etmeleri , onların bazı hatalarını görmezden gelmeleri ( devam etme durumunda önlem almak şartı ile ) , onları bazı zamanlar kendi hallerine bırakmaları , her an nerede ne yapıyor düşüncesinden vazgeçmeleri , onlar için aşırı kaygı ve endişeye girmemeleri , çocuğun ufak tefek yanlışlarını tespit edip çocuğun yüzüne vurmamaları uygun olur. Bu aşırı kontrol ve anne babaların aşırı disiplin ile beraber mükemmelliyetçi tavırları , çocukları anne babanın sözlerine karşı pasif bir direnç ve yalana itebileceği gibi çocuklarda tik , tırnak yeme , konuşma sorunları , altını ıslatma, altını kirletme vb gibi kaygı belirtilerine de yol açabilir. Anne babaları çocuklarını kontrol etme konusunda bu dengeyi iyi ayarlamaları gerekir. aynı zamanda çok kontrol edilen ve çok eleştirilen çocuklarında kendi özgüvenlerinin eksik kalacağını ve sosyal olarak çekingen olabileceklerini ve anne babalarının bu aşırı kontrol ve isteklerinin de onları strese itebileceğinin hiç bir zaman unutulmaması gerekir. Her çocuğun kendi halinde olması gereken zamanların olduğu unutulmamalı ve çocukların kontrol ve takibi onları bunaltmayacak ve kaygıya itmeyecek derecede olmalıdır. 5-ANNE BABANIN FARKLI YAKLAŞIMLARI Genelde anne babalar çocuğa davranışta tek bir çizgiyi tutturmakta zorlanırlar. Elbetteki anne babanın farklı kişilik yapıları , yetişme tarzları , anlayışları ve değişik farklılıkları olacaktır .Bu çocuğun yetişme ve zeka gelişiminde iyi yönde katkılar sağlayabileceği gibi , çocuğun eğitimi ve davranışlarının yönlendirilmesinde anne babanın birbirinden habersiz veya tamamen farklı yaklaşımları çocukların psikososyal gelişiminde büyük sıkıntılar oluşturabilmektedir. Genelde çocuğun gelişim aşamalarından uygun bir şekilde geçmesi ve onun yaşa özgü eğitiminin tamamlanmasında anne babanın yaklaşımları ve çocuğu yönlendirmeleri önem kazanır. Bütün bunları şu şekilde örnek vererek açıklayabiliriz ; Bir anne aşırı hoşgörülü olabilir, baba ise tam tersi disiplin yönü ağır basabilir. Bu durumda çocuğun davranışları , konuşması , hal ve hareketleri tamamen iki farklı kutup tarafından yönlendirilmeye çalışılırsa çocukta davranış problemleri ve bazı psikolojik sorunlar yaşanabilir. Babanın koyduğu kuralı annenin bozması veya tam tersi babanın hoşgörü gösterdiği bir davranışa annenin sınır koyması genelde çocuğun davranış olarak kararsız , çekingen , çelişkili ve tutarsiz bir hale gelmesine neden olabilir. Çünkü çocuk gelişimini ve davranışlarını anne babasından iyi yönde veya kötü yönde aldığı uyarılar ile şekillendirir. Bu çocuğa yansıyan çelişkili ve tutarsız durum çocukta değişik kaygı belirtilerinin ( tırnak yeme , tik , konuşma zorlukları , uyku ve yeme bozuklukları vb.) ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Anne babaların mümkün olduğu kadar birbirlerini desteklemeleri , tutarsız davranmamaları , çocuğun yanında birbirinin uygulamalarını eleştirmemeleri gerekir. Bazı görüş farklılıkları olsa bile çocuğun olmadığı zamanlarda konuşularak ortak görüşün çıkması ve ortak söz birliğinin sağlanması gerekir. Çocuğun sağlıklı gelişiminde anne babaların birlikte , çelişkisiz ve tutarlı olmaları çok önemlidir. Aksi takdirde bu farklılıklar ve anne babanın çelişkili davranışları çocuk tarafından kullanılabilir. Çocuğun anne babayı yönlendirmesi bu farklı tutumlardan dolayı kolaylaşabilir. Anne babaların ortak fikir ve görüş birliği ile çocuklarını yönlendirmeleri gerekirken , tam tersi olarak çocuk , anne babayı yönlendirebilir. Bir başka noktada anne baba harici bir başka kişinin( genelde büyükanne , büyükbabanın) anne babanın koyduğu kuralları ihlal eden veya zayıflatan yaklaşımlarda bulunarak çocukların kurallara uymasını ve davranışlarının şekillenmesini engellemesidir. Anne baba arasındaki iletişim ve ortak karar alma mekanizması ne kadar iyi işler ve çocuğa yansıtılan davranışları ne kadar birbiri tarafından desteklenirse o kadar sağlıklı ve normal psikososyal gelişimli çocuklar olacaktır. Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır , çocuklara yansıtılan davranışların zaman aşımına uğrayarak değişikliklere uğraması uygun değildir. Yani anne bugün koyduğu kuralı bir hafta sonra bozuyor veya tam tersi bir tutum izliyorsa ( sebepsiz ce gerekli bir neden olmadan ) bu durum da çocukların gelişimini kötü yönde etkiler. çünkü çocuk bir hafta önce tepki almadığı bir davranıştan bir hafta sonra tepki aldığını görürse bu onun kendine güvenini azaltır, onu çekingen , tedirgin ve kaygılı birisi haline getirir. Yani çocuğun çevresinden ( aile , arkadaş , okul ve öğretmen , sosyal çevre ) devamlı tutarlı davranışları görmesi önemlidir. Bu konuyu ileri bir tarihte daha ayrıntılı incelemeyi düşünüyoruz . 6-CEZALANDIRILMA ŞEKLİ Çocuklarına güzel bir şekilde eğitim vermek ,onları hayata hazırlamak ve onları iyi yönlendirebilmek her anne babanın temel hedeflerinden bazılarıdır. Devam eden hayat içerisinde çocukların gerektiği şekilde iyi özellikler kazanması , bazı yönlendirmeleri gerektirmektedir. Anne babanın her davranışının , yorumunun olaylar karşısındaki tavrının ve tepkisinin çocuk üzerinde bir etkisi vardır. Anne baba - çocuk arasındaki etkileşim devam eden çok önemli bir süreçtir. Ve bu etkileşimin kalitesi neredeyse çocuğun bütün hayatını etkiler. 6 aylık bir çocuk bile iyi bir şey yaptığında anne babanın göz teması ile onu desteklemesi veya kaşlarını çatarak istemediğini belli etmesi bir ödül -ceza şeklidir. Aslında günlük akıp giden hayat içerisinde anne babalar farkında olmadan çocuklarını ödüllendirmekte veya cezalandırmaktadırlar. Bazı durumlarda ise çocuklar hatalı ve yanlış bir şey yaptığı ve en önemlisi bunu tekrarladığı zaman anne babaların tepkisiz kalması o yanlışın devam etmesini sağlamaktadır. Zamanında müdahale edilmeyen hata devam edecek veya şekil değiştirebilecektir. Bazen de anne babanın yersiz ve aşırı tepki ortaya koyması veya tutarsız bir şekilde cezalandırması çocuktaki sıkıntıyı artırmakta ve yeni davranış sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Ayrıca devamlı kontrol edilmeye çalışılan ve bu kontrol havası içerisinde gerginliğe itilen çocuklarda da psikolojik sorunlar ortaya çıkabileceği göz önünde tutulmalıdır. O nedenle bebekken dahi anne babanın çocuğa uyguladığı cezalandırma şekli önemlidir. Ve çocuğun kişilik gelişiminde , sosyal gelişiminde ciddi tesirler bırakır.O nedenle biz çocuk psikiyatristlerini endişelendiren önemli noktalardan biriside bu konuda anne babaların bilinçsiz bir şekilde uygulamalarda bulunmasıdır. Genelde çocukların yaşları ve yaptıkları hataların büyüklüğüne göre cezalandırılmaları uygun olmak ile birlikte genel yaklaşımları şu şekilde sıralayabiliriz. Cezalandırmanın aşamaları ve özellikleri nasıl olmalıdır 1- Çocukların ilk yaptığı hata eğer çok büyük sonuç doğurmayacak şekilde ise uyarı şeklinde (bu da bir cezalandırmadır ) anne babanın müdahalede bulunması gerekir. Bu yeri geldiğinde anlık bir kaş çatılması şeklinde de olabilir. Bu çocuğa mesaj olarak yaptığı davranışın onaylanmadığı tepkisinin iletilmesidir. 2-Yapılan hatanın şiddeti artmış ise ve/veya tekrarlayan hatalar ise çocuk ile yaşına uygun bir şekilde bu durumun hatalı olduğu ve doğrusunun ne olduğu , davranışın tekrarı halinde zararının neler olacağı konuşulmalıdır. Bu açık olarak sizin tarafınızdan bu davranışın istenmediğinin belirtilmesidir. 3-Yapılan hatanın devamı durumunda , hatanın büyüklüğü ne olursa olsun anne baba tekrar çocuğu ile sevgi ve ılımlı bir ortam oluşturarak , çocuğa yönelik aşırı tepki ve yargılamadan kaçınarak konuşmalı ve çocuğa bu davranışın tekrarı halinde ne türlü cezaları alabileceğni belirtmelidir. Burada da çocuğun yaşı önem kazanmak ile birlikte anne babanın bu durumu onun ile konuşma tarzı ve üslubu önemlidir. Kesinlikle durum mücadele ve tartışma ortamına dönüştürülmemelidir. Çünkü bu ortam iki tarafa da zarar verecektir. İlerleyen dönemlerdeki ilişkiyi zedeleyecektir. 4- Konuşma ve söylenen cezalandırılma ikazlarına rağmen devam eden yanlışlarda anne babanın ısrar ile bahsettiği cezayı uygulaması gerekir. Burada Hemen şunu belirtelim ; anne babalar kesinlikle yapamayacağı cezalandırma yöntemini çocuğa söylememeli , ancak cezalandırmayı yapmak istemedikleri veya yapamadıkları zamanda hafifletici sebepler ile bir karşılık sonucunda affetmelidirler ( örn:ceza olarak dışarı parka götürülmeyecek çocuğa , odanı toparlarsan senin cezanı affedebilirim demek gibi ). Cezalandırmanın şekli ise burada önem kazanmaktadır. Biz çocuk psikiyatristlerinin önerdiği cezalandırma yöntemi , çocuğun sevdiği şeylerden mahrum edilmesi şeklindedir. Fiziksel cezaların çocuklara uygulanması son derece sakıncalıdır ve çocukların anne baba ile ilişkisini zedelemekte ve ortamı daha gergin hale getirmektedir. Veya erken yatma , odasında yalnız olarak iki-üç dakika beklemesi gibi basit cezalandırma tekniklerinin kullanılmasıda uygun olur. Ama cezalandırılma sırasında çocukların gururu incitilmeden ve özgüvenleri zedelenmeden uygun bir dil ve takdim ile bunun yapılması gerekir. 5-Aldığınız bütün önlemlere rağmen önüne geçilemeyen sıkıntılar için anne babaların bir uzmana başvurmayı ihmal etmemeleri gerekir. Çünkü bu durumlarda davranış bozukluğu , karşı gelme bozukluğu , dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu , çocukluk çağı depresyonları , uyum güçlükleri gibi sorunlar eşlik ediyor olabilir. Ek olarak şunu söylemek gerekir anne babanın cezayı takdim şekli , daha önceleri çocuğa verdikleri eğitim , anne baba harici etkili kimselerin durumu(büyük anne büyük baba vb ) , sosyal çevrenin özellikleri , okul çevresi , anne babanın birbirlerinin desteklemeleri , anne babanın kişilik yapıları , çocuğa olan yakınlık dereceleri , arkadaş çevresi , büyük veya küçük kardeşin tutumu , anne babanın daha önce tutarlı cezalandırma şekilleri vb. gibi bir çok etken ile çocuğun davranışları , cezaya verdikleri tepki ve cezalandırılma sonucu elde edilen başarı durumu değişecektir. 7-ÇOCUĞU ÖDÜLLENDİRMENİN ŞEKLİ NASIL OLMALIDIR Hayatın ilerleyen aşamalarında çocuk gelişimi bazı yönlendirilmelere ihtiyaç duyar . Anne babanın çocuğun davranışlarının şekillenmesinde çocuğun başarılarını , doğru davranışlarını , onaylanması gereken tavırlarını ,ödüllendirmesi önemlidir. Nasıl ki istenmeyen davranışların ve yanlışların kalmaması için cezalandırma yöntemini uygun bir şekilde uygulamaları önemlidir aynı şekilde ödüllendirme yöntemini de uygun kullanmaları çocuk eğitimi açısından önemlidir.. Çocuğun olumlu davranışlarının tasdiklenmesi bebeklik döneminde başlar . Bir hareket yaptıktan sonra bebek annenin veya babanın yüzüne bakar ve onlardan tasdik bekler . eğer o davranış tasdiklenirse (gülümseme , kafa sallama , dokunma , ses ile onaylama ,ona bir şey verme vb ) bebek o davranışını ilerletir ve o davranışın değişik ve ileri versiyonları artarak devam eder yani o davranış giderek güçlenir. Ama anne baba tarafından o davranıştan sonra olumsuz bir tavır (görmezden gelme , kaş çatma , ses ile ikaz , el ile engelleme ,onu o ortamdan uzaklaştırma vb ) olursa o davranış uzun süre devam etmeden giderek gücünü kaybeder . Biz bu durumu bebeklikten çocukluk dönemine ilerlettiğimizde yine aynı şekilde onay ve onaylamama çocuğun davranışlarının şekillenmesine neden olur . Ama unutulmamalıdır ki bütün bu söylediğimiz şeyler anne baba ile çocuk arasındaki normal bir ilişki ve karşılıklı etkileşim durumunda söz konusudur. Diğer durumlarda ise anne baba ile çocuk arasında bozuk bir karşılıklı ilişki durumu varsa o zaman çocuk anne babaya itiraz edecek , dediklerinin tersini yapacak , engellenme ve onaylanmamaya ters tepkiler verecektir. Çocuğu ödüllendirmenin derecesi ve şekli yaş ve ailenin durumuna göre genelde değişiklikler gösterir.Ama şunu hemen belirtelim ki en iyi ödüllendirme maddi ödüllendirme yerine duygusal ödüllendirmedir. Çocuğun bu türlü bir ödüllendirmeye alıştırılması da oldukça önem taşır. Anne babaların genel anlayışı çocuğa maddi hediye ve bir şeyler almanın sanki en iyi ödüllendirmeymiş gibi algılanmasıdır. Bu şekilde devamlı bir şeyler alınmaya ve verilmeye alıştırılan çocuk ise gün gelecek en iyi ve en pahalı hediyelerle bile doyum bulamayacaktır. Ama anne babasının öpmesi , kucaklaması , gezdirmesi , onunla oynaması , ona güzel sözler söylemesi şeklindeki ödüllendirme ise en sağlıklı ve en başarılı ödüllendirmedir. Anne babaların bu türlü bir duygusal ödülün yanısıra imkanları ölçüsünde ek hediyeler vermeside çocuğu ödüllendirmenin diğer yoludur. Anne babaların çocuklara alınan hediyelerdeki maddi büyüklük yerine manevi değerini ön plana çıkarmaları uygun olur. Ama bunu bazı anne babalar yapsa bile günümüzün tüketim toplumunda çevresinden ve arkadaşlarından etkilenen çocukları yönlendirmek anne babalar için hayli zor olacaktır. 1-Bebeklik döneminde ödüllendirme şekli ; öpme , okşama , sevme , kucaklama , onunla oynama , onu besleme , gezdirme , onunla meşgul olma , onunla konuşma , onu sevdiğini hissettirme vb. (not : bu davranışların normal zamanda yapılması zaten gerekli olmakla birlikte ödüllendirilmek istendiğinde özellikle yapılması önemlidir) 2-Okul öncesi döenmde ödüllendirme şekli ; öpme ,okşama , sevme , kucaklama , onunla oynama , onunla gezme , birlikte vakit geçirme , söz olarak onaylandığını vurgulama , onun hoşuna gidecek iltifatlar söyleme , onun sevildiğini hissettirme , onun gelişim dönemine uygun oyuncak ve hediyeler alma ( bu hediyelerin manevi değeri ön plana çıkarılmalıdır) 3-Okul döneminde ödüllendirme şekli ; öpme ,okşama , sevme ,onunla oynama , onunla birlikte gezme , birlikte ders çalışma , onaylandığının hissettirilmesi , onun kabiliyetlerini ön plana çıkaracak program ve aktivitelere yönlendirme , onun hoşuna gidecek iltifatlar söyleme vb. Bütün bu ödüllendirmeler ve onaylamalar çoğu zaman çocuklara uygulanmalıdır ama ödüllendirme özellikle onaylanması gereken davranışlar için vurgulanmalıdır. Anne babalar ödüllendirmeyi belli bir hedefe ve başarıya karşılık yapmaları o hedeflere ulaşılmayı kolaylaştırır ama verilen sözlerin kesinlikle yerine getirilmesi ilerleyen hedeflere ulaşma ve ödüllendirmenin ciddiyeti açısından çok önemlidir. 8-ÇALIŞAN ANNE VE ÇOCUK Günümüzün hayat koşullarında anneler bazı durumlarda babalar kadar yoğun bir iş temposu ile çalışmak durumunda kalmaktadırlar . Çalışan annelerin genelde kafalarında onların zihnini meşgul eden bir kaç önemli soru vardır '' Acaba çocuklarımla yeterince ilgilenebiliyor muyum ? Çocuklarım ihmal oluyor mu ? Çalışmasam daha mı iyi olur ? Hem çalışıp hem de çocuklarım ile nasıl ilgilenebilirim?'' Bütün bu sorulara anneler kendilerince cevap vermekte ve asıl doğru olan konusunda bazen tereddüte düşmektedirler. Kimi zaman anneler çocukları için mesleki ve kariyer hayatlarını sonlandırmakta , kimi zaman da kendilerinin sonradan memnun kalmayacağı kararlar vermektedirler. Çalışan annelerin bazıları ise çocukları için yapabilecekleri her şeyi yapmalarına rağmen ''acaba daha başka neler yapmalıyım ?'' gibi soruları kendilerine yöneltmektedirler. Bütün bunların yanı sıra çalışan annelerin yapması gerekenleri söylemeye çalışalım. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki çalışmayı ve mesleğini çok seven annelerin çocukları için mesleklerini bırakmaları anneleri kötü bir şekilde etkilemektedir. Bu türlü annelerin mesleki hayatlarını devam ettirerek aynı zamanda çocukları ile ilgilenmeleri yerinde olur. Bütün anne adaylarının çalışmaya başlamadan veya meslek seçmeden önce özellikle kendilerine ve çocuklarına vakit ayırabilecekleri ve çok fazla fiziksel olarak zorlanmayacakları meslekleri seçmeleri gerekmektedir. Çok yoğun ve fiziksel olarak çok ağır işlerde çalışan annelerin veya anne adaylarının kendilerine bile vakit ayıramadıklarını gözlemlemekteyiz. Bununla birlikte ek olarak bir çocuğun bakımını üstlenmek ve ev işlerinde kendine düşen görevleri yerine getirmek bu türlü işlerde çalışan anneler için oldukça sıkıntılı olmaktadır. Çalışan annelerin daha çocukları doğmadan önce mümkün olduğu kadar işlerini ayarlayarak özellikle hamileliğin son aylarında ve doğumdan sonraki dönemde kendi işlerinin elverdiği ölçüde mümkün olan bir zaman dilimi için (bu zaman dilimi kişinin işi ve işyerine göre 6 ay ile 3 yıl arasında değişebilir) işlerine ara vermeleri gerekmektedir. Çocuğun neredeyse bütün hayatını etkileyecek dönem olan 0-3 yaş arası dönemin çocuk için ve çocuk -anne ilişkisi açısından çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu dönemde ki anne çocuk ilişkisinin önemli olduğu ve birinci planda çocuğun bakımının anne tarafından yapılması gerekliliğini ne kadar vurgulasak azdır. Özellikle hemen işe dönmek zorunda olan annelerin çocukları için bu durum stres etkeni olarak sayılmaktadır. Hemen işe dönmek zorunda olan anneler için bu dönemde çalışma saatleri dışında çocuğun bakımı ve sevgi ihtiyacının anne tarafından mümkün olduğunca eksiksiz yapılması çok önemli olmaktadır. Gündüz bakıcı veya akraba yanında olan çocuk için akşamları anne ve baba ile geçirilen önemli bir zaman dilimi olmakta ve dolu dolu geçirilmesi gerekmektedir. Çocuğun ilgi ve sevgi ihtiyacının karşılanması bir çok önemli psikiyatrik problemin oluşmaması için gereklidir. Çocukların yaşları büyüdükçe yapılan faaliyetler ve geçirilen ortak zamanlardaki aktiviteler değişmekle birlikte çalışan anne ve babaları için en temel tavsiyemiz şu olmaktadır ; Çocuklarınız ile akşamaları ve hafta sonları dolu dolu vakit geçirmelisiniz. Bu geçirilen vakit hem anne hem baba hemde ikisi ile birlikte olmalıdır. Eğer çocuğun gündüz anne ve babasından alamadığı ilgi , sevgi ve şefkat ihtiyacı akşamları da telafi edilmezse o zaman çocuklarda bir çok psikiyatrik sorunun oluşması için zemin hazırlanmış olmaktadır. Burada yapılan bir hata ve bir örneği vermek istiyorum ; '' Ayşe ilkokul 1. sınıfa gitmekte ve anne babası çalıştığı için gündüz anneannesinin yanında okul harici bulunmaktadır. Ayşe sabah okula gitmekte ve öğle vakti okuldan anneannesinin yanına geldiğinde yemeğini yiyerek , biraz dinlendikten sonra derslerine çalışmaktadır. Anneannesinin yanında çok rahat olmasına karşın akşamın olmasını iple çekmekte ve anne babası ile yapacağı şeyleri beklemektedir. Akşam olduğunda Ayşeyi anne veya baba bulunduğu yerden alarak eve getirir. Ayşe annesi ile okulda neler olduğunu konuşmak isterken , anne Ayşe''yi babanın yanına göndermekte ''haydi benim işim var yemek yapıyorum babanın yanına git zaten çok yoruldum '' gibi bir söz söylemektedir. Ayşe kırılan umuduna rağmen babanın yanına gitmekte babası TV de haberleri izlediği için yarı uyur vaziyette ciddiye almadan Ayşeyi dinlemekte daha doğrusu dinliyormuş gibi yapmaktadır. Ayşe konuşurken babanın gözü TV de ve Ayşe'ye sadece kısa cevaplar vermektedir. Ayşe herşeye rağmen yine babası ile konuşmaya çalışmakta ve ona o gün olan olayları anlatmaya çalışmaktadır. Babası ise günlük olaylar arasında Ayşeye çok fazla yer ve imkan vermemektedir. Derken yemek hazır oluyor ve yemek yendikten sonra Ayşe'ye ''hadi sen biraz ders çalış bakalım '' denmekte ve Ayşe'nin akşam anne ve babası ile geçireceği zaman ve konuşacağı şeyler suya düşmektedir. Daha sonra Ayşe'nin uykusu gelmekte ve sabah erken kalktığı için erkenden yatmaktadır. '' Bu örnekte Anne ve baba çalışmalarına karşın Ayşe ile yeterince ilgilenmemekteler ve vakit ayırmamaktadırlar. İlerleyen dönemlerde Ayşe'de bir çok psikiyatrik sorun oluşabilir. Hemen belirtmeliyiz ki çalışan annelere mümkün olduğunca babaların yardımcı olması gerekmektedir. Çocuk bakımını ve ev işleri sorumluluğunu sadece annelere bırakmak çok büyük bir haksızlıktır . Babaların çalışan annelere yardımcı olması onların ev ile ilgili görevlerine yardım etmesi , çocuk bakımı , eğitimi konusunda yardımcı olmaları gerekmektedir. Çalışan anne ve babalara şu önemli notu iletmek gerekir ; Çocuk ile geçirilen vaktin miktarı önemli değil , o vaktin kalitesi önemlidir. Yani nice çalışmayan anneler vardır ki çocukları ile çoğu zaman beraberdirler ama çocuklarına yeterince kaliteli ilgi ve sevgiyi veremezler. Aynı şekilde nice çalışan anneler vardır ki akşam çocuğu ile geçirdiği çok kaliteli 5-10 dk lık vakit ile çocuğun ilgi ve sevgi ihtiyacını karşılayabilir. 9- NORMALDEN DAHA ZEKİ ÇOCUKLAR Her anne babanın çocuğu hakkında büyük idealleri vardır. Normalden daha zeki ve farklı bir çocuğun ebeveyni olmak anne ve babaları oldukça mutlu eder. Anne ve babaların bu mutluluğu çocuklarının başarılarını ileri hayat aşamalarında görmeleri ile gittikçe artar. Yaşıtlarından daha farklı ve daha zeki olan çocuklar bebeklik döneminden itibaren kolaylıkla ayırt edilebilir. Anne ve babalar subjektif ve kendilerine göre değerlendirme yapmalarından dolayı çocuğun yaşına uygun davranışlarının bile ileri zeka işaretleri olduğunu zanndedebilirler. Çünkü anne ve babanın bu konuda beklentileri olması yanlış değerlendirme durumu oluşturmaktadır. Eğer var ise bu kapasitenin ortaya konması ancak objektif gözlem ve gerek olursa testler ile mümkün olabilecektir. Çocuğun gerçekten normalden daha zeki olma durumu tespit edildiği zaman çocuğa daha uygun yaklaşımın sergilenmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım ona farklı davranmak şeklinde algılanmamalıdır. Genelde anne ve babaların düştükleri büyük hataların başında gerek olmadan çocuklarına zeka testi yaptırmak istemeleridir . Bu durumun iki farklı yönden zararları olabilmektedir; Birincisi eğer çocuğun zeka seviyesi gerçekten anlamlı derecede yüksek ise anne ve babaların bu çocuğa karşı davranışları değişmekte veya bilinçdışı olarak çocuklarına farklı davranmaktadırlar. Bu durum çocukta davranış problemlerini çok sık bir şekilde oluşturmaktadır. Anne babalar farkında olmadan çocuklarına karşı aşırı ilgili , aşırı hoşgörülü veya aşırı beklenti içerisinde davranabilmektedirler. Bütün bunlarda çocuklarda ciddi davranış problemlerinin oluşmasına ve psikolojik olarak sıkıntı duymalarına neden olmaktadır. Gereksiz zeka testi ölçümünün ikinci önemli sakıncası ise anne ve babalar beklentilerinden düşük bir skor çıkarsa hayal kırıklığına uğramakta ve çocuklarına karşı beklentilerinin aşırı azalması ile çocuklarına karşı davranışlarını değiştirmektedirler. Bu durumdan yine çocuklar negatif yönde etkilenmektedirler. Bu dengeyi sağlayan yani çocuğuna zeka testi yaptırıp ona karşı davranışlarını değiştirmeyen anne ve babaların sayısı son derece azdır. Anne babalar ben davranışımı değiştirmem dese de maalesef bilinçdışı davranışlar değişmektedir. Normalden daha zeki çocuk olduğu bazı çocukların yüzüne karşı sık sık söylendiğinde veya bu konu üzerinde sık sık durulduğu durumlarda bir kısım çocuklar ''nasıl olsa ben zekiyim'' diye , aşırı kendine güvenden dolayı yapması gereken görevleri ve okul ödevlerini hafife almakta , ders çalışmamakta ve bunun sonucunda olacak başarısızlıklardan çocuklar ve aileleri çok kötü bir şekilde etkilenmektedirler. Bu nedenden dolayı çocukların başarıları ''zeki çocuk'' , ''akıllı çocuk'' diye belirtilmeli ama bu konuda çok sık vurgulama yapmaktan kaçınılmalıdır. Normalden daha zeki çocuklardan anne ve babaların veyahut çevrenin ciddi beklentileri olabilmektedir. Bu bekelentiler çok aşırı olur , her ortamda vurgulanır ve sık sık üzerinde durulursa çocukta bu beklentiye ulaşmak veya şu anda bulunduğu başarı seviyesini korumak için ciddi anlamda kaygı belirtileri zamanla oluşacaktır. Bu kaygı durumu çocuğa uzun vadede önemli sıkıntılar verecek ve çocuğun normal ruhsal gelişimini bozacaktır. Normalden zeki çocuk belli bir başarıyı elde edecektir ama bunun uygun bir şekilde devam ettirilmesi anne babanın olumlu ve istikrarlı tutumu ile mümkün olacaktır. Normalden daha zeki çocuklara nasıl bir ortam hazırlanmalı? şeklinde anne ve babalar sık sık sormaktadırlar . Bazı anne ve babalar çocuğun bu kapasitesini artırmak düşüncesiyle çok erken yaşlarda okuma ve yazmayı öğretmek veya sayıları öğretmek gibi anlamsız müdahalelere girişmektedirler. Unutulmamalıdır ki çocuğun çok erken yaşta bu şekilde okuma ve yazmayı öğrenmesi veya buna benzer yaşından önce bazı aşamalara zorlanması çocuğun ileride yakalayacağı normal ve sağlıklı bir başarıyı da engelleyecektir. Bu konuda anne ve babalar bu türlü yanlışa düşmeyerek çocuğun hayatın her evresini dolu dolu yaşamasını sağlamaları uygun olacaktır. Yapılan bilimsel çalışmalarda erken okuma yazmayı öğrenen çocuklar ile vaktinde okuma yazmayı öğrenen çocuklar arasında ilerleyen yıllar içerisinde okul başarısı olarak anlamlı bir farklılık olmadığı gösterilmiştir. Anne ve babalar normalden daha zeki çocuğa ellerindeki imkanları kullanarak yapabildiği uygun faaliyetleri yaptırmaları , yeterince vakit ayırmaları ,ince ve kaba motor becerileri artırmak açısından uygulama yapmaları , onun için uygun arkadaş ortamı hazırlamaları ,onun hayat aşamalarını dolu dolu yaşamasını sağlamaları, çocuğun kabiliyetleri ve kapasitesi ölçüsünde ona görevler vermeleri , onun psikososyal stres faktörlerinden korunmasını sağlamaları , ona çok farklı ve sıra dışı olarak davranmamaları , zamanı geldiğinde uygun bir okula göndermeleri ve öğretmenleri ile sıkı bir diyalog içerisinde olmaları, çocuk konusunda yönlendirme ve uygun ortam hazırlama konusunda zorlandıklarını hissettikleri zaman bir uzmana başvurmaları tavsiye edilmektedir. Normalden daha zeki çocuk nasıl belli olur? şeklinde anne babaların kafasında soru işereti olabilir. Bu konuda genel belirti çocuğun yaşından daha büyük faaliyet ve aşamaları bulunduğu yaşta yapabilmesi şeklindedir . Ama bunun istisnaları olabilir . Ek olarak çocuğun anlama , algılama , kavrama , organize etme , problem çözme , sosyal uyum , olayların gidişatını tahmin etme , işlevsellik olarak yaşıtlarına oran ile daha ileride olması da çocuğun normalden daha zeki olduğunun göstergesidir. Genelde çocuğun kapasitesini ortaya koymasına negatif bir etken yok ise ( tıbbi bir hastalık , psikiyatrik bir sorun ) çocuklar yaşıtlarından kolaylıkla ayırt edilir. Baskılanmış , depresif , stres altındaki çocuklar kapasitelerini tam ortaya koyamadıkları için normalden daha zeki oldukları halde kapasite olarak son derece yetersizmiş gibi görülebilir . Bu durumda çocuğun yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı çocuğun kapasitesini ortaya koyması zorlaşır. Normalden daha zeki çocuklar sıradan okullara gitmeli mi yoksa farklı bir okul gerekli mi diye sorular da anne babalardan gelebilmektedir. Bu konuda çocukları izole hale getirip diğer çocuklardan belli ölçüde soyutlamanın avantajları ve dezavantajları vardır. Çocuğu yönlendirebilecek ilgili ve uygun yaklaşımı olan bir öğretmenin olması ile çocuğun normal okula gitmesi ile çok ciddi anlamda kaybı olmamaktadır. Bu konuda çocuğu çok profesyonel anlamda yönlendirebilecek okulların olmadığı Türkiye açısından önemli bir gerçektir. Burada hemen şunu da belirtelim ki çocuk için Türkiye'de mevcut olan imkanlar kullanıldığında , ailenin ve çevreinin tutumları uygun olduğunda ,çocukların kapasitelerinin açığa çıkarılması ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi açısından çok önemli bir sorun olmayacaktır. Bazı ailelerin yurt dışındaki arayışları ise avantaj ve dezavantajları açısından kişiye özel değerlendirilmelidir |