#341
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
VERA İÇİN
Bir ağaç var içimde fidesini getirmişim güneşten. Salınır yaprakları ateş balıkları gibi yemişleri kuşlar gibi ötüşür. Yolcular füzelerden çoktan indi içimdeki yıldıza. Düşümde işittiğim dille konuşuyorlar komuta böbürlenme yalvarıp yakarma yok. İçimde ak bir yol var. Karıncalar buğday taneleriyle bayram çığlıklarıyla kamyonlar gelir geçer ama yasak geçemez cenaze arabası İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman. Ama bugün cumaymış yarın cumartesiymiş çoğum gitmiş de azım kalmış umurumda değil |
#342
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
YAŞAMAYA DAİR (1-2-3)
1 Yaşamak şakaya gelmez büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın yani o derecede öylesine ki mesela kolların bağlı arkadan sırtın duvarda yahut kocaman gözlüklerin beyaz gömleğinle bir laboratuarda insanlar için ölebileceksin hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için yaşamak yanı ağır bastığından. 1947 2 Diyelim ki ağır ameliyatlık hastayız yani beyaz masadan bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına hava yağmurlu mu diye bakacağız pencereden yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini. Diyelim ki dövüşülmeye değer bir şeyler için diyelim ki cephedeyiz. Daha orda ilk hücumda daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. Diyelim ki hapisteyiz yaşımız da elliye yakın daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız insanları hayvanları kavgası ve rüzgarıyla yani duvarın ardındaki dışarıyla. Yani nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 1948 3 Bu dünya soğuyacak yıldızların arasında bir yıldız hem de en ufacıklarından mavi kadifede bir yaldız zerresi yani yani bu koskocaman dünyamız. Bu dünya soğuyacak günün birinde hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. Şimdiden çekilecek acısı bunun duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya 'Yaşadım' diyebilmen için... 1948 |
#343
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
YİNE SANA DAİR
Sende; ben kutba giden bir geminin sergüzeştini Sende; ben kumarbaz macerasını keşiflerin Sende uzaklığı Sende; ben imkansızlığı seviyorum. Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine Ve kan ter içinde aç ve öfkeli Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin. Sende ben imkansızlığı seviyorum Fakat asla ümitsizliği değil.. |
#344
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
YİNE MEMLEKETİMİN ÜSTÜNE SÖYLENMİŞTİR
Memleketim memleketim memleketim ne kasketim kaldı senin ora işi ne yollarını taşımış ayakkabım son mintanım da sırtımda paralandı çoktan şile bezindendi. Sen şimdi yalnız saçımın akında enfarktinda yüreğimin alnımın çizgilerindesin memleketim memleketim memleketim... |
#345
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
YUMDUM GÖZLERİMİ
Yumdum gözlerimi Karanlıkta sen varsın Karanlıkta sırtüstü yatıyorsun Karanlıkta bir altın üçgendir alnın ve bileklerin Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar Şimdi orda herşey seninle başlıyor Şimdi orda hiçbir şey yok senden önceme ait Ve sana ait olmayan |
#346
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
BU SEHiRDE
Bu Sehirde kimse sevmeyi bilmiyor Harciyor sevgilerini ücbes saatlik eglencelere Ve ayiriyor sevdigini kendinden,kopariyor Sevmeyi ve seveni ayiramiyor Aski,sevgiyi vede mutlulugubirbirine esliyor Yaptiklarini övüyor,hatalarini görmüyor Bu sehirde kimse yürümeyi sevmiyor Söyle yalpalayarak vede gülerek ictenlikle icki icmeden sarhos olamiyor artık insanlar Güzeli görmeden asik olamiyor Göremiyor güzellikleri,sezemiyor Bu Sehirde kimse bakmayısi bilmiyor Söyle rasgele,görmeden Dokunmadan sevemiyor, Bedenine yapisik kalbi insanlarin Bu Sehirde kimse aglamayısi bilmiyor Söyle sebebsizce ictenlikle Dökülmüyor gözyaslari tana tane insanlar acaba sevgiyimi unuttu yoksa Askimi insanlari Bilmiyor insanlar,Bilmiyor hasreti Akitmiyor ne yanaklarina nede kalplerine gözyasi Söndürmüyor kimse yanginlarini Gözyaslariyla insanlarda atesmi bitti yoksa odunmu? Bu sehirde kimse anlamiyi bilmiyor insanlari Söyle susarak,sesizce dinleyerek Bütün insanlar konusuyor,saygisizca,düsünmeden insanların kelime haznesimi bitti yoksa anlayislarimi... Bu sehirde kimse bilmiyor cicek koklamayısi Kopariyor cicekleri dalindan birakiyor bir köseye solmayısa Gülü hasretten kurutuyor papatyayi yolarak bitiriyor Fal bakiyor zalimler seviyor sevmiyor diye Sanki papatyalar yaralarina merhem oluyor Cekmiyor artik insanlar misk kokularini cigerlerine Dindirmiyor insanlar piskokulari ciceklerle... Bu sehirde kimse görmüyor zulumleri Söyle haykirarak,aglayarak,isyan ederek Bütün herkes saygisizca susuyor zulumlere Yazarlar almiyor artık kalemlerine zulümleri Susuyor sehvetlerini kusuyor kagit parcalarina Cahilliklerini anlatiyor kasilarak biz insanlara insanlar artik saygisizca susmayısida bilmiyormu ne insanlarin insaflarıdami kurudu yoksa Bu sehirde kimse yasamayısi bilmiyor söyle doya doya Yasiyanlarlada dalga geciyor insanciklar bunuda cekemiyor insanlarin deger yargilarimi yozlasti yoksa Deger yargilarimi kalmadi Bu sehirde kimse tarihini bilmiyor Söyle dogru dürüst Bilenler susturuluyor anlatilmiyor gercekler,hakikatler insanlar tarihmi yazmiyor yoksa Yazacak tarihlerimi kalmadi Bu sehirde kimse özünü bilmiyor Söyle kütügüyle,atasiyla Bilenleri yalanliyor insanciklar özünü mü unuttu yoksa özünümü inkar ediyor(hasa) Busehirde kimse öldürmeyi bilmiyor; Söyle Layikiyla... öldürüyor yasayacaklari,yasatiyor kani bespara etmezleri insanlar öldürmeyi mi unuttu yoksa yasatmayısimi Bu Sehirde kimse tapmasini bilmiyor inandigi yaraticiya mabetlerini sadece yanliz birakiyor insanlar tapmayısi mi unnuttu yoksa Yaraticisinimi...(HASA) Bu Sehirde kimse ölmesini bilmiyor Söyle layikiyla delikanlica insanlar mezarlarini unuttu yoksa ölümün gercekligini mi_? BU SEHiRDE KiMSE BiLMiYOR NE BiLDiGiNi BU SEHiRDE ... BU SEHiRDE ... BU SEHiRDE |
#347
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
iSYaNKaR Evrensellik masali SATANLARA. Hayal üstü hayal olan yolda yürüyenlere Sevda ucurumunun gülünü tadanlara Tadilmamis nefse, hüküm kesenlere Ve eklenen belirsizliklere.. Noktalarla bezedigim hayatimda Seytanin fisiltisini duyarken Gel de yasa! Gel de yasat! Ömür üc bucuk atiyor yüreklerde Sonu gelmeyen tümcelerde Hadi gel yasa! Ve yasat! Birkac misra üzerine, kahveni yudumla ve SUS Bekle..demlenecek yürekler var simdilerde Mektuplar...kan damlasi halinde akitilacak gözyaslari var Hadi yasa! Ve yasat... Kanimsi gözyaslari, damlarken kaldirimlara Yadigari ,pelesenkte olacaktir dudaklarda Ve yeserecek yapraklarinda Yürek, sevdaya adayip kendini Kesik taraflarinin kurbani olacaktir Gün batimlarina inatla! Ve sonralardan sonra ,sorular kalacaktir cevapsiz Terkedilmis suretler olacaktir Ardina küfür ,belki de sitem Nasilsa adim SiTEMKAR...soyadim iSYANKAR Hadi yasa...hadi yasat... Kos alabildigine.. Ve git zamansiz bir günümde Sevdami suslarla doldurma! Tek mi kalacagim yarinlarimda Kanayan yanlarimda Adimlarimin sesi vurmayacak midir yüreklere Birak...defol hatta!! Daha demlenecek cok yürek var.. Ve dahalarla eklenen yarinlara Nasilsa adim SiTEMKAR...soyadim iSYANKAR Hadi yasa...hadi yasat... Kos alabildigine.. Ve git zamansiz bir günümde |
#348
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
YÜRÜMEK...
yürümek; yürümeyenleri arkasında boş sokaklar gibi bırakarak havaları boydan boya yarıp ikiye karanlığın gözüne bakarak yürümek.. yürümek; dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup kelleni orta yere yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek .. yürümek; yolunda pusuya yattıklarını arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek .. yürümek; yürekten gülerekten yürümek ... |
#349
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
senin en güzel yerin sensizliğin
başka birine hazır oluşun aynalarda bir gün başka uyanırsam yanında ya sen gitmişsin ya ben kaldım işte o zaman beni otuz yıl öldür otuz yerimden sürgüne gönder elbet ben nesiyim bu hayatın ben bu aşkın Semud kavmiyim ne zaman sana üşüsem ateşin icadı geri alınır kim kalır içimizdeki saat dursa içimdeki saat başka bir gidişin olsa seni yaşamak beni öldürür beni öldürdü kendi aklım benim aklım kimin aklı sen neyimsin benim hiç bitmeyen seni bana kalp diye koymuşlar beni sana gidiş hazırlığı gittin ışıklar yandı içimde ışıklar söndü içimde gittin seni gittim ben aynalara bakarken aynalar seni sürdü ben seni öldüm |
#350
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
sensizlikle flört etmeyi sen değil
sensizlik bilir sesi ses/sensizliği sensizlik bilir korkma sana aşkı öğretmeyen kendinin ellerinden tuk! çok ağrımış kendinin siyah ve ayaz kendinin hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver... * bak palandöken dağlarında karlar erimiş teknelerde kol kola bahar sulara inmiş dağlar için sular için bana bir gül ver bir gül ver söküldüğüm günler için -ve önce kendinin ellerinden tut!- * kendimin ellerinden tutunca içimden nehirler gibi akmak geliyor yollara çıkmak yolculuklara bakmak geliyor geberesiye içip salaş meyhanelerde buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor tutunca kendimin ellerinden pusulasız gemilerde yatmak yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor sevgilim iyi insan tutunca ellerimden ömrümün içinden akmak geliyor... * sessizlik sensizliği ezbere bilir sensizlik her şeyi bilir... korkma sana aşkı öğretmeyen kendinin ellerinden tut! sonra bana aşkı öğretmeyen kendimin ellerinden; bak yıllarım sırılsıklam yağmurlar giymiş günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş dağlar için sular için bana bir gül ver avuttuğum düşler için bana bir gül ver bir gül pusulasız gemiler sökülmüş günler için... * ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım sen kendinin ellerinden tut ve kendine benim Yılmaz Odabaşı |