![]() |
![]() |
#4
|
|||
|
|||
![]() D dâfi: defi'de ![]() Dahiliye Vekâleti: İçişleri Bakanlığı dâyin: borç veren; alacaklı deâvî: davalar def'aten: bir defada; birden def'i def: def'e karşı def'; savuya karşı savu defaât: kereler; kezler; yollar defâtir: defterler; birlikte dikilmiş kağıtlar defter-hâne: taşınmaz mallara ilişkin tasarrufların kayıt defter-i hakanî: eskiden taşınmaz mala ilişkin tasarruf işlemlerinin kayıt ve tescil edildiği defter defter-i hakanî idaresi: eskiden taşınmaz mala ilişkin tasarruf işlemlerinin kayıt ve tescil edildiği daire değer baha: bir malın iktisadi duruma göre kıymetini ifade eden fiyat delâlet: gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık delâlet-i bil'işare: işaret ederek ![]() delil: kanıt; tanıt; ipucu delil-i celî: aşikar delil; belli ![]() demirbaş: Bir taşınmazın kiraya verilmesinde kiraya dahil olan ![]() demokratik devlet: halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan devlettir. depozito: Bir sözleşmeden dolayı doğabilecek zararlara karşı verilen teminat; bir taahhüt sırasında yatırılan güvence parası. der-akap: hemen; arkasından derc etmek: araya sokmak; arasına sıkıştırmak derceb etmek: cebe atmak; kendine alıkoymak derç: sokma; arasına sıkıştırma; gazeteye yazma; toplama; biriktirme der-dest-i rü'yet: dava görülmek üzere ele alınan ![]() der-kâr: malum; aşikar; bilinen; belli dermeyan etmek: ileri sürmek; öne sürmek; ortaya koymak; anlatmak der-piş: en önde; göz önünde bulunan; öngörü der-pîş etmek: öngörme; göz önünde bulundurma der-uhte: üstüne alma; yüklenme; üstlenme; sağlama desise : hile; oyun; entrika devair :daireler Devlet Şurası: Danıştay Devletler Özel Hukuku: Kişilerle devlet arasındaki bağı (tabiyeti) ![]() devremülk hakkı: Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine ![]() ![]() deyn: borç disiplin cezaları : Belli bir statü içinde bulunan kimselere hizmet ve iç düzenle ilgili kurallara aykırı davranışta bulundukları zaman uygulanan cezalardır. Dîvân-ı Muhasebat: Sayıştay donatan : gemisini gemi ticaretinde kullanan gemi sahibidir dûçâr: tutulmuş; uğramış; yakalanmış dûn: aşağı; aşağılık; altta; aşağıda dûr: uzak düstûr: kanun; kaide; yasa; devlet yasalarını içine alan kitap; genel kural; başyasa; yasalar dergisi düzenleme: Bir sözleşmeyi veya işlemi yapan kimsenin iradesini dinledikten sonra ![]() ![]() |
|
|