#41
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil yüreğimdi seni gören.
Sen damarlarımdaki kana karışıp geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen benim en değerli yerimde yüreğimde olmalıydın orada kalmalıydın. Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin. Şimdi sonbahar kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum denizi sensiz seni de denizsiz düşünemedim. Seni severken dünyayı da sevdim ben insanları da... Kendime bile dar gelirken içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın en tahammülsüz olduğum anlarda bile seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız içten gülüşün ne demek olduğunu nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle... Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin. Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu uyumanı gülmeni kızmanı şaşkınlığını saflığını kurnazlığını çocukluğunu olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını kaprislerini sitemlerini korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı. Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin. Sevdim işte ötesi yok...!!! |
#42
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
“Sevmek” dedim.
“yoluna ölmek” dedi. “yol” dedim. “alıp başını gitmek” dedi. “gitmek” dedim. Bir “ahh” çekip “dostlardan ayrılmak” dedi. “dost” dedim. Durdu. Bana baktı. “dost” diye mırıldandı. “yüreğime nasıl koysam bilemediğim”dedi. “yürek” dedim. “dünyaları içine sığdıramadığım” dedi. “dünya” dedim. “hayatın bir yüzü” dedi. “yüz” dedim. “ardında ne gizli bilemediğim” dedi. “giz” dedim. “hep çözmeye çalıştığım” dedi. “çalışmak” dedim. “bitmeyecek öykü” dedi. “öykü” dedim. “binlercesini içimde gizliyorum” dedi. “gizlemek” dedim. “işte her şeyin bitimi” dedi. “şey” dedim. “sevda” dedi. “sevda” dedim. “peşinden koştuğum” dedi. “koşmak” dedim. “hayat bir maraton” dedi. “hayat” dedim. “öyle kısa ki!…” dedi. “niçin kısa?” diye sordum. “yaşanacak çok şey var zaman yok” dedi. “yaşanması gereken ne var?” diye sordum. “aşk” dedi. “kaç kere?” diye sordum. “bin kere” dedi “milyon kere” “neden bir kere değil?” diye sordum. “bütün aşkların toplamı en yüce ve tek aşk” dedi. “önce ona varsan olmaz mı?” diye sordum. “keşke olsa” dedi “ama önce yoğrulmak gerek” “acı çekmek mi?” diye sordum. “evet aşk acısında yok olmak” dedi. “yok olunca!…” dedim. “işte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın” dedi. “gerçek aşk!…” dedim. “büyük o!” dedi. Durdum… Durdum… Ve sustum! “neden sustun?” diye sordu. “yüreğim titredi sanki” dedim. “neden?” diye sordu. “bilmiyorum” dedim. “büyük o!” “evet…” dedi “büyük o!” “nerede?” diye sordum. “her yerde” dedi. “nasıl?” diye sordum. “yüreğini aç” dedi. “yüreğimi açmak!…” dedim. “bir tebessümle bak her şeye” dedi. “tebessüm” dedim. “her kapının anahtarı” dedi. “kapı” dedim. “girmeden bilemezsin” dedi. “ya korku!” dedim. “bilinmeyenden korkar insan” dedi. “ben bilmiyorum” dedim. “neyi?” diye sordu. “ben’i” dedim. “sen kimsin?” diye sordu. “ben kimim?” diye sordum. “sevgiyle beslenensin” dedi. “kimin sevgisiyle?” diye sordum. “büyük o’nun…” dedi. Durdum… Durdum… Yine sustum. “kimsin?” diye sordum. “sen’im” dedi... |
#43
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
"Kendin icin birini yarat" denseydi ne yapardınız
nasıl birini yaratırdınız? Sanırım hemen kusursuz birini yaratmak için işe koyulurdunuz. Çok güzel bir kadın ya da çok yakışıklı bir erkek. Gerçekten bu kadar güzel birini ister miydiniz? kusursuzluğun bir tekdüzeliğe dönüşmesi çok kolaydır çünkü. Kusurlar bize daima keşfedilecek esrarlı bir alan sağlarlar sarıldığımız kusurlu bir vücutta yalnızca bize ait çekiciliği başkaları tarafindan farkedilemeyecek yalnızca bizim tarafımızdan sevilebilecek benimseyip kendimizden bir parça haline getirebileceğimiz birçok ayrıntı bulabiliriz. Güzel ve kusursuz bir vücut ise sadece o vücutla övünen sahibinindir ve bize keşfedilecek özel hiçbir şey bırakmaz. Kusursuz bir güzellik bana kalabalıklara açık düzenli bir parkı anımsatır hep kusurlarda ise bir ormanin loş bir gölgelikle saklanmış esrarengiz cazibesinin bulunduğunu sanırım. Yarattığınıza bir heykelin kusursuz güzelliğini verdiniz peki kişiliğini nasıl yapardınız nasıl bir karakter verirdiniz ona? Herhalde eksikleri olmasına tahammül edemez onu her koşulda davranması gerektiği gibi davranan bilgili zeki zarif biri yapardınız. Böylesine mükemmel olmasının onun doğallığını bozabileceğini düşünmez miydiniz? Hiç ağlamayan hiç kavga etmeyen biraz önce söylediğinden arsız bir çocuk gülümsemesiyle vazgeçip tersini söylemeyen resmi bir davetten çıkışta sizi bir kuytuluğa çekip "öpsene beni" demeyen "bugün işe gitme kırlara gidelim" diye tutturmayan kıskançlık krizleri geçirmeyen bir kadın ister miydiniz gerçekten? Hiçbir çelişkisi olmayan düz akıllı ani coşkulara ya da ani üzüntülere kapılmayan sizi birdenbire boynunuzdan öpmeyen bir kadınla geçirmek ister miydiniz hayatınızı? Ya da çok akıllı çok kibar her öneriyi "şimdi sırası değil" diye mantıklı bir biçimde cevaplayan her kaprisinizi hep aynı olgun gülümseyişle karşılayan öfkelenmeyen siz manasız bir kavga çıkarmak için iştahla kıvranırken size o kavgayı bağışlamayan düzeltebileceğiniz eleştirebileceğiniz hiçbir yanı olmayan hiç tembellik etmeyen asla annesini özlemiş bir çocuk gibi bakmayan bir erkekle yada kadınla olmak ister miydiniz? |
#44
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
Gitme
Gitme ölürüm…!!! Güneşim batar gecelerim uzar; Seni arar ellerim Seni bekler bedenim Gitme Gitme ölürüm…!!! Gözlerim dalar uzaklara Ne elim kalkar Ne kolum Seni bekler çaresiz bedenim Yokluğuna sarılır Sensizliğe küfrederim Kızma seni bu kadar sevdiğe Sevda nedir bilmezmiş meğer yüreğim Beklemenin acısını hiç çekmemişim meğer… Sana benzer her gölge Her sesi sana yorarım Buğulanan gözlerimi bile silemem Yokluğunu unutturmasın diye… Gitme Gitme meleğim Sensizliği çoktan unuttu yüreğim Yalnızlık alışılır sorun sensiz günlerim. Gitme Gitme meleğim Bir nefesi sensiz almaya Bir güne sensiz gözümü açmaya Dayanamam Sen gitme meleğim Ben sensiz yaşayamam…!!! |
#45
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
Hani: sensiz yapamazdım.
Hani: yaşam ağacımdınalışkanlık yapmıştın Hani; mutluluğumla mutsuzluğumun arasındakidönemlerimdin Hani; peri masalımdaki tüm aşıkların bizi arayacağı zırhlı şövalyemdin Hani inancımın olduğu yerde sevgim sevgimin olduğu yerde güvenimdin Hani ölümle ölümsüzlüğün ortasındaki boşluğumdun. Hani; ayrılışlarımın arkasındaki tek nihai çözüm ; gene sana geri dönmekti. Bak bu sefer umdukların ile buldukların farklı oldu Şimdi daha iyi anladımki; Önemli olan. dağın doruklarına tırmanmak değil Vadilere sıkışıp kalmakmış Çok ciddi kalp ameliyatından ve ağır komplikasyonlardan sonra Bende verdim kararımı Hiçbir şey vazgeçilmez değildir. Vazgeçilmezlik olsaydı mezarlıklar; hınca hınç dolmazdı. Artık metalik plastık yalnızlıkların hüküm sürdüğü özdeki çirkinliklerin yapay bir cilayla kapatılmaya çalışılan Boğanın boynuzlarının gölgesindeki yaşamı sana hediye ediyor asırlık otoritenin kibrinden akademik gösterişin getirdiği kariyerden uzak kendi doğal düşüncenin derinliklerine dalan duyarlı gözlemci bir iç yolculuğa çıkarken sana güle güle yola çıkan yolcuya da uğurlar olsun diyorum...! |
#46
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
Şimdi burda değilsin....
ama beni duyuyosun...biliyorum... kapat gözlerini benim için ve dinle n'olur... bak yoksun... bunun anlamını biliyomusun.... yokluğun yüreğimdeki bu yıldızsız bu dipsiz karanlık gece... yokluğun odamın duvarlarına astığım suretlerine bakarken unuttuğum dalgın gözlerim.... yokluğun yastığımda bıraktığın bu kimsesiz saç telleri... sırf kalemini değdirdiğin için atmaya kıyamadığım bu kağıtlar... her an gözümün önünde sakladığım mektupların peçetelere yazdığın şiirlerin hediyelerini sardığın paket kağıtların... sen gidince hala sen kokuyodur diye üzerime giydiğim ve derinn derinn soluduğum giysilerin.... bu yarı deli... bu hayattan kopuk ruhum... kapat gözlerini ve bana bak.... ben ne diye varsa gördüğün işte o senin yokluğun.... söyle.! sana neyi anlatayım... sabaha karşı çalan telefonumun ucunda n'olur bana hayattan kötü davranma diyen...sayıklayan.. o kırgın o kendine çarpan sesini mi...!!! |
#47
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
beni bırakıp gideceksen eğer
son bir mektup değilde... bakıp ağlayacağım bir resmini bırakıpta öyle git!!! beni bırakıp gideceksen eğer ... güneşsiz bırakma! perdeler aarkası dünyamda kapılarımı arala öyle git!!! beni bırakıp gideceken eğer.. keşfedilmeyi bekleyen gökyüzü değilde bakınca hayallere daldığı şu kahrolası gözlerini bırakıpta öyle git! beni bırakıpta gideceksen eğer aynadaki gözyaşlarını değil öldürmekten korktuğun gülüşün onu bırakıpta öyle git!!! |
#48
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
Bir şimşek oldun
Hiç beklemediğim anda Yaktın içimi Çaktın kalbime Bir anda koptum senin gelişine Bir anda titredim Ve artık korkuyorum gidebileceğine Denizde boğuşan sandal gibiyim İçim seni taşırıyor Ve her bana bakışında Denizin kızıla boyanması gibi Yüreğim alevlerinle yanıyor Bir fırtına seni bana getiren Bir anda yüreğime düşüren Ve şimdi o fırtınayla savrulmak istiyorum Tüm bedenimle senin olmaya İçimi yakmana İçim yanıyor aslında Oysa bu yangına alışık değildim ben Ama bak işte dayanıyorum Senin adını koyduğum Sönmeyen yangınıma... Her şeyim olan melikem e yazılmıştır içimden gelen saf duygulardır... Seni seviyorum sönmeyen alevli yüreğimin tek sahibi tek nedeni |
#49
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
Varliginla yoklugun arasinda kalmayacagim artik
! sadece olmayacaksin... Sensiz kalma ihtimali olmayacak... aleyhine kurulmus cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satir arasinda unutulacaksin bir müddet sonra. Içimden olmayacak bos bir kagidin gölgesine siginmayacak sana sitemlerim. Hani hep kizardin ya “Konus konus konus” derdin haykirabilir miyim simdi korkakligini. Biraktigin bu mavi düsleriyle avunan yalnizligi artik sahiplenilmeyecek olmanin buruklugunu yasarken haykirabilir miyim dersin susar miyim gülüp geçer miyim yoksa ...? Aslinda alistirmaliyim kendimi hiç dönmeyecekmissin dönülmeyecek bir yerdeymissin gibi farzetmeli unutmali. Seni hiç tanimamis gibi yasamimi sürdürmeliyim. Var oldugum her yer askin sehri olmali artik yeniden sevmenin sevilebilmenin yeri her yer zamani yasanan ve gelecek tüm zamanlar olmali benim için. Evet sayfalardan koparip bir bir savurmaliyim seni yasanmis tüm zamanlara uzaklasan her adimimla hapsetmeliyim bu anilar sokagina. Kopan takvim yapraklari sensiz geçen günleri saymamali yoklugunun güncesini tutmayi artik birakmaliyim. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli hazmedebilmeli aldirmamali hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satirlarla büyümeye baslamaliyim sirf seni ve çocuklasan bir aski kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamis sanki bizi hiç yasamamisiz sanki ask denen o hoyrat sarkiyi mirildanmis ve sonra yarim birakmisiz gibi. Artik yeni bir sarki söylemenin vakti Yasanmisligina yitikligime hiç aldirmadan Sanki benim hiç senim olmamis gibi....... |
#50
|
|||
|
|||
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
Ey yar
Ben yıkık kentlerin sürülmüş acılarında Yitik yaşamların kırıntıları avuçlarımda Bir yanım yangın yeri mahşer Bir yanım dağ sümbülleri bahar İşte bundadır ki Her dokunduğunda ellerim kanar Ben baskın yemiş bir ülke hüznünde Öyle bir yer ki uçan kuşu bırakılmamış gökyüzünde Bir yanım mayın tarlası adım başı patlar Bir yanım sevgi ırmağı dolup taşar İşte bundandır ki Gözlerine değince gözlerim Irmak olur yaşlar bendinden taşar Ey yar Ben acıyı bal eyler yol alırım bu diyardan Yürek işlemesi bir kilim kalır ardımdan Bir yanım hasret olur yanar Bir yanım sevdayı anar İşte bundandır Adını her andığımda Bitmeyen türküm başlar Yüreğim turna olur sana uçar Yüreğim yanar Kanar yüreğim kanar...!!! |