Genel Paylaşım Forumu     forum  

Go Back   Genel Paylaşım Forumu > >
Kayıt ol Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 8 December 2008, 10:15
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Wink Cvp: SevgiLiye Sözler ;)

“Hayata ara verince ilerlemiyor zaman, hayatı beklemekse en acısı..”

Uzun zamandır sana yazmak istiyorum… Ama korkumdan yazamıyorum.. Kimden mi korkuyorum? İnsanlardan sevgilim.. Adını ne zaman ansam seni elimden alıyorlar… Ne zaman iyi bir şeyler yapmaya kalksam canımı yakıyorlar.. Seni özlüyorum sevgilim.. Yanımda oluduğun anları… Bana destek oluşunu.. Biliyorum sevgili bana uzaksın ve bir daha hayatımda hiç olmayacaksın..

Sana hala biraz kırgınım biliyor musun... Ansızın gidişine beni habersiz bırakışına kırgınım.. Aramalıydın, sana ne olursa olsun ve ne zaman olursa olsun geleceğimi bilmeliydin. Koşulları neden bu kadar önemsiyorsun? Ben yollarımı sana doğru çizerken, koşulların ne önemi var? Ben sana ulaşamazken, ne olursa olsun bana ulaşman daha iyi değil mi? Zor duruma düşürmek istemiyorsun beni, yanında olmak... Bunu gerçekleştirebilmeyi istediğim ancak hiç gerçekleştiremediğim günlerde ne zor durumlarda kaldım bilmiyorsun. Zaman, beş dakika vermiyor bize.. Çelişkilerle sancılı gerçekleri büyüten ve düşlerin yaşandığı gecelerde birbirimize koşmamızı sağlayan... zaman...

İnan bana ne yapacağımı bilmiyorum.. Düşünüyorum… Bir çözümü vardır elbet bu tükenişin diyorum kendi kendime hiçbir çözüm bulamazken bile..

Biliyorum Sevgili, şimdi soruyorsundur kendi kendine, "bu yazı nerden çıktı" diye. Aslında uzun zamandır içimde bir yerlerdeydi bu yazı ancak yazmaya cesaret edemiyordum..

Ve biliyorum sevgili, biliyorum... Kimse ölmeyecek, sadece ‘ben’ tükeneceğim bu kırgınlıklarla.

(Keşke Tükenseydim Kırgınlıklarla, Olmayışınla Yok Olmaktansa...)
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 8 December 2008, 10:15
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Wink Cvp: SevgiLiye Sözler ;)

Sadece ben sevmeliyim seni
Sadece ben uyanmalıyım yaz gecelerininin sabahında..

Ben uyuyakalmalıyım tatlı anılarını dinlerken..
Delice vuruldugun gözlerin icin nefes almayım sadece
Rüzgarda dagılan saclarını sadece ben düzeltmeliyim..
Ben bilmeliyim dudaklarındaki ıslak öpücükleri atesini
Ve sadece ben silmeliyim gözbebeklerindeki gözyaslarını..
Ve sadece ben sevmeliyim seni delicesine..
Senin sevmenin bedeli Cehennemde sunulsa bana..
Ben sadece senin için ölmeliyim..!



Yarım zamanların, kırık hayatların figüranlarıyız hepimiz. Hiçbir şeyi tamamlamak için uğraş vermiyoruz ve bu yüzden tembellik kanımıza işliyor giderek. Çoğalmaktan korktuğumuz için 'tek' olmayı, yalnız olmayı tercih ediyoruz. Bize yaklaşmak isteyen herkese dişlerimizi, tırnaklarımızı gösterip korkutuyoruz, uzak tutuyoruz. Böylece daha güvenli olduğumuzu düşünüp avutuyoruz kendimizi.



Her şeyi erteliyoruz bilerek ya da bilmeyerek. Hiç olmayacak yarınların, hiç gelmeyecek zamanların düşünü kurup, bugünü atlıyoruz. Yaşanmamış 'an'lara her saniye yenisini ekliyoruz. Yaşanmamış zamanların koleksiyoncusuyuz. Oysa bu koleksiyon beş para etmiyor, farkında bile değiliz. Biri elini uzatsa "Ne istiyorsun benden?" deyip "Mutlaka bir çıkarı olmalı" diye düşünüyoruz. Dostluk kavramını, sevgi kavramını çoktan tavanarasındaki eski sandığın içine koymuşuz. O sandığı açacak anahtarın nerede olduğu ise meçhul.

Soralım kendimize haydi, soralım ve cesurca cevaplayalım, yüzleşelim. En son ne zaman kaygısız bir gün geçirdik? En son kimi hiçbir şey ummadan, hiçbir şey beklemeden sevebildik? Beklentilerle sınırladığımız sevgi dünyamız giderek daralıyor, uyanalım artık. Çok yakında ne bizi sevebilecek kimse bulacağız ne de seveceğimiz birini. Bir yandan da şikayet ediyoruz öyle değil mi, "Nerede o eski sevdalar..." diye. Sevgi öldüyse eğer, faili meçhul bir cinayet değil bu. Bir sorgulasak kendimizi, sevgiyi nasıl öldürdüğümüzü ayrıntılarıyla itiraf edeceğiz.

Tembellik dedim ya, es geçmeyin lütfen. İyi düşünün bu sözcüğün anlamını. Cep telefonlarına, e-mail mesajlarına, chat odalarına sıkıştırdığımız hayatımız tembellik değil de başka nedir? Hangimiz elimize bir demet çiçek alıp sevgilinin kapısına gidiyoruz? Öyle ya, internetteki sanal çiçek resimlerini gönderiveririz sevgilinin e-mail adresine olur biter değil mi? Kendi el yazımızla, özenerek, sözcükleri seçerek bir aşk mektubu yazmayalı ne kadar oldu sahi? Yazdığımız mektubun cevabını beklerken duyulan o müthiş heyecanı yaşamayalı ne kadar oldu?

Ne kadar kolaya kaçarsak o kadar uzaklaşıyor bizden aşk. Kaçıyor ve tutamıyoruz. Sadece arkasından bakıyoruz hepsi o kadar. Hayat denilen şey öyle çok uzun bir şey değil. Mutlu geçirdiğimiz anların toplamı ne kadar fazlaysa o kadar "Yaşadım" diyebilmeli insan. Mutlu olmak içinse bir an önce tembellikten vazgeçmeliyiz. Aşk bizi bekliyor. Yeter ki kalkabilelim yerimizden. Yeter ki uzanan elleri geri çevirmeyelim. Hayatın tüm zorluklarına direnme gücünü yüreğimiz verir bize. Yüreğimizi ihmal etmeyelim...

Mehmet Coşkundeniz



Belki dedim belki..hani olmazya gelmezya, ya gelirse dedim. Söyledim çünkü ona ne kadar ihtiyacim var, söyledim nasıl oldugumu, gelir dedim komaz beni böyle şimdiye kadar koydu mu hiç beni bu şekilde..gelir gene zarlara oynariz hayati, iki elma çayında doyarız bi kaç duman salariz etrafa dedim. gelmedi. koydun beni tam 2 saat aynı koltukta tükenmeyen acımla, koydun beni sigaralarin dumaninda. oysa dedim, o çağırsa beni hiç düşünürmüyüm niye çağırdığını, ihtiyacı varya yakmazmıyım dünyayı koşmazmıyım kanayan yarama doğru..

Gelmedin sen öylece donakaldim bu sıcacık çaybahçesinde. Söylesene hiç mi içmedik senle, iki fincan acı kahve? Söylesene hiç mi sarilmadik birbirimize ölesiye, kaç takvim eskittik senle, büyümedikmi birbirimizin bahçelerinde.. gelmedin sen... hatır yok, sevgi yok, his yok, gülmek ağlamak yok..

Oysa nasilda inanmıştım herşeyin mükemmel olabilecegine. Onun içindir yüzümü dökmem, yeniden dönmeye çalışmam sana. Demişssin ya hani taş ustası taşa 100 kere vurur 101 inci vuruşta taş kırılınca bilirki taşı kıran o 100 vuruştur son vuruş değil diye. Ne yaptılar sana, nasıl döndün yüzünü acıların yalanlarına. Gitmek istiyorsun yazdığın gibi "ben azad et ne olur" diyorsun. Git..

Biliyormusun şimdi geldim seni beklemekten ve ilk yemegimi yedim 4 gün sonra, yolda bir çocuk gördüm gözlerine güldüm, bana güldü. Benim özledigim sevdigim sen değilsin, git. Ben bir hayali seviyorum artık, olmayan yaşamayan bir hayali. Sen durma sakın git. Ben mi? ben ondayım hala o benim olan sevgilimdeyim. sen git onu senle aldatmamaliyim. Düşündüm de gülmeliyim hayata, sevmeliyim yine eskisi gibi. Diyordum ya sana yaşamak için MASAL'ım olmali diye. kendime sensiz masallar kurmaliyim. Artık bana Dost değilsin, Sevgili değilsin, sevgilim olsan severdin.. dostum olsan gelir yarami sarardin. Ben sanirim bu yaralari yanliz sarmaliyim. Birşey yapacam, bundan sonra herşeyi kendim için yapacam. Burasi benim mabedim. Yeri gelecek ağlayacam sinirlenecem gülecem yazacam çizecem. Ama senin yaptığın gibi "unutmak için ne gerekiyorsa" yapacam. Hakkını helal et.


Bir hüzün çöker insana karanlık çöktüğü an
Sessizlik,yalnızlık,sensizzlik we umutsuzluk bas gosterır her sanıyende...
Bi tuhaftır gece;tek basına,kedinle basbasa kaldıgın tuhaf zamandır
Kendımı kimi zaman geceye benzetırım;gece gbi karanlık gece gbi sessiz we yalnız...
Zordur geceyi yasamak onun içinden çıkmak
Yasayan bilir,içinde olan bilir gözyasları ile guneşin dogusunu bekleyen bilir..
Güneş bir turlu doğmaz ama!saniyeler dakıkalar saatler geçmek bilmez...
Gözün hep hawadaır bir ürlü aydınlığa kawusmaz gözlerin
Tıpkı umutsuzlugun içinde bir ışık bekler gibi
Zordur gece çok zordur bekleyipte kowusamamak
Kavuşamadıkça çılgına dönmek,bir türlü karanlıktan kurtulamamak zordur işte!!...






Gidenin ardından,

Bakakalmak düştü kaderime
Öyle sessiz,derinden,yüreğimden...
Nasıl kendimi yenemediysem sana karşı,
Gözlerimi de çekemedim ardınsıra
Ve gülüşlerim çok uzaklarda kaldı,o serin sabahlarda...
Puslu hava,karanlık bulutlar,kısacası herşey hüzün kokuyor buram buram
Şimdi söyle;
Ağlamak yetermi böyle vedalara?
Böylesine içten severken,bahara bir adım kalmışken,vazgeçmek için çok erken...sandım
Geri dönersin,bir kabustu-bitti- dersin...sandım
Sevdin sandım!
Oysa sevdan beni çoktan terketmiş
Gözlerini,ellerini,gülüşlerini unuttun bende,
Birde beni unuttun kendinde...



''Beni benimle bırak giderken
Başka birşey istemem sen ayrılırken
Ama bir tek beni bırak ne olur
Gerisi senin olsun,senin olsun...''



Seni unuttum...
Gözlerini kısarak inceden gülümseyişini,çay bardağını tutuşunu,su içişini unuttum...
Beklemediğim anlarda çatılan kaşlarını,benimle birlikte şarkılar söyleyişini,başını omzuma yaslayışını unuttum...

Seni unuttum..
Sözlerini ,ellerini..
Yedi diyardan duyduğum kokunu,yüreğimde yediverenler açtıran sesini unuttum...

Çok çabaladım adını anmamak için..
Şarkımız çıkınca kapattım radyoyu..
Evden dışarı çıkmadım hani olur ya belki karşılaşırız diye...
Telefonumu kapalı tuttum hep,arayanlar seni sorunca “bitti” dememek için...
Kapattım televizyonu ,seyretmedim uzun süre;sana benzeyen birini görür de yıkılırım diye.....
Sonra kitapları kaldırdım ;senin adını alan kahramanlar çıkabilirdi satırların arasından...

Sanırım bir de kalemleri kaldırmayı unuttum..
Nasıl olduysa bir kalem geçti elime ve yazmaya başladı parmaklarım...
Ve her şeyi hatırlattı bana yeniden..
Sana yazdım içimde bunca zaman biriktirdiğim satırları...
Yazdıkça hatırladım,hatırladıkça daha çok yazdım....

Yazdım...Hatırladım hatırımdan hiç çıkmadığını..Kalbimi yerinden sökemediğimi..
Hatırladım seni unutmayı bir türlü başaramadığımı....
Meğer yürek alfabem olmuşsun sen..Ne mümkünmüş unutmak!!...

Her kelimede sen varsın ,her cümlede sen...
Her harf senin içinden seçiliyormuş...
Her biri bir parçaymış senden...

Bir tek, harf kullanmadan yazı yazılamayacağını unutmuşum..
Sağ olsun onu da hatırlattı elimdeki kurşundan kalem....



Seni Seviyorum Çünkü
Her Günüm Senin Sesinle Doğuyor,Seninle Sürüyor
Gecem İse Seninle Son Buluyor.
Seni Seviyorum Çünkü
Kilometrelerce Uzakta Olsan Bile,
Buluşma Gününü Özlemle Beklemek Hoşuma Gidiyor.
Seni Seviyorum Çünkü
Yanımda Olmasan Bile,
Yüreğinin Benimle Olduğunu Biliyor
Her An Yanında Olduğumu Biliyorsun.
Seni Seviyorum Çünkü
Bu Mesafelere Ragmen
Yaşanmamışı Yaşatabiliyorsun,
Duygularımda Var Olabiliyorsun.
Seni Seviyorum Çünkü
Sesinle Dünyama Bir Anda Girip,
Sürprizlerinle Beni Kendine
Tekrar Tekrar Aşık Edebiliyorsun.
Seni Seviyorum Çünkü
Yüreğimin Tam Ortasında Varolabiliyorsun.
Beni Hayallere Götürebiliyor,
Umutlarımı Geleceğimi Düşündürebiliyorsun.
Şiir Yazdırıp,Şarkılarda Hissettirebiliyorsun Kendini.
Seni Seviyorum Çünkü
İkimize Dair Bir Yaşamı Düşündürebiliyorsun,
Mutluluğun,Aşkın Varlığına İnandırabiliyorsun.
Engellerin Aşılacağını,
Mücadelenin Hırsını,
Birlikteliğin Tek Yürek Olmanın Ve
Güvenin Aşamayacağının Olmadığını Gösteriyorsun.
Seni Seviyorum Çünkü
Sen Hayatıma Vazgeçilmez Bir Anlam Katıyorsun.
Seni Seviyorum Çünkü
Sen Benimle Bende Yaşıyor,
Ben Seninle Sende Varoluyorum.


ve sen gidiyorsun....
akşamlarına varmaya çalıştığım geçmeyen gündüzlerin ...
savaşıda bitiyor sensizlikte
artık kavgam bitti geçmeyen gündüzle
çünkü gecesini de istemiyorum...
varlığında gecesi ile gündüzü arasında uçurumlar olan günlerimin
24 saati de aynı olacak...
çünkü varlığının saati hiç çalmayacak ne acı....
bekleyişinin olmaması ne zormuş meğer...
ya sensizliğin sancısı...
daha gitmeden özlemin sarıyor heryanımı...
üşüyorum...
korkuyorum...
sanki sen uzaklaştıkça bir parça daha alacaklar benden
arttığını bildikçe mesafelerin yok olacağım sanki...
şimdi yanımdasın...
hiç bu kadar yalvarmamıştım zamana durrr geçme diye.....
bu defa savaşmıyorum yalvarıyorum adeta
olduğun yerde kal diye...
yeniden doğacak mı güneş sabahlarıma....?
başımı göğe kaldırdığımda gözlerin bellediğim yıldızlar
yine göz kırpacak mı bana...?
söyle varlığının saati çalacak mı bana...?
içimdeki sevinç çığlıklarının sesini duyabilecekmiyim yeniden?
gitmeee......diyemem
sarılıp ağlayamam gidişine...
giderken işte dursun diye nice savaşlar verdiğim zaman
şimdi durdu diye haykıramam....
gitmeden deliler gibi özledim diyemem...
gittikçe sen aramıza giren her mesafe için
işte bu benim katilimdir diyemem....
hemen dön...
sensiz nefes alamıyorum diyemem..
ve sen gidiyorsun....!
gitmeeee..... diyemem sevdiğim diyemem....!

Giderken yanına bunları da al. Bu düşler sana aitti içimde. Her yazdığım sözcüğün arasına seni bu kadar iliştirmem ve seni bu kadar her sözcükten fazlasıyla sevmem sana ne kadar dokunduysa, bu ayrılık da bana o kadar dokundu işte…

Gidişindeki solgun yüzün ve içindeki kırgın düşlerle giderken, bunları da yanına al. Bu şehrin sokakları seni özleyecekler çünkü. Çünkü her ağladığımda, üstüne düşen göz yaşları sana dairdi. Bu sokaklar benim aşkıma bu kadar şahit, ve bu sokaklar sana bir o kadar hasretti…

Yüreğindeki acılarla bu şehirden giderken, yanına bir de bunu al. Bu kalp ki sana yalnızca sana ihtiyaç duymuştu hep. Hep seni sevmişliğine ezilip, sana her defasında biraz daha tutulup, bu bedeni bu kadar hasta etmeyi başarmıştı. O yüzden ve bu yüzden, kalbimi de götür yanında…

Kırgınlıklarınla bezediğin ve içine kapandığım bu dünyadan, giderken şunu da al koy aklına. Seni, seni seviyorumluğumu sorgulayan gözlere edalar düşüren kıvılcım bakışlardan kırılmış, yalanlara aldanmış, içine kapanmış çocukluğumu… Çocukluğumdaki düşler kadar içinden sevebilen, sevdikçe daha fazlasını istemek yerine her defasında daha fazlasını vermeye çalışan, küçük hediyelerle ve yaptıklarını sana sunarken, içi titreyen bu içimdeki salak sırıtkan çocuğu…

Gidişlerdeki ihanetlere berelenmiş o yüreğinin içine giderken, bu sözcükleri de koy. Belki bir gün beni özlediğinde bu sözcükler sana yoldaş olurlar. Kıyamadığım için söyleyemediğim aptalsı çıplak sözcüklerin burada işi olmayacak ve seni kıracak hiçbir kelimeyi ortaya koymayacağım. Çantanda seni seviyorumlar, seni özledimler, sana hasretimler ve daha nice sarfedilmeye usanılmamış sözcükler bırakacağım önüne…

Yani uzun lafın kısası ben sana şimdi hangi emanetlerimi vereceğimi ve de sana nasıl bir veda edebileceğimi düşünemeden yıpranıp, içime kapanıyorum. Kimse anlamıyor neden bu kadar temiz düşünebildiğimi hala. Neden bu kadar iyimser ve bu kadar umutlu olabildiğimi,hep kötü şeylerden iyi şeyler çıkarabildiğimi kimse ama kimse anlamıyor…

Sen yine de gitme…
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 8 December 2008, 10:16
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Wink Cvp: SevgiLiye Sözler ;)

Dokunamasamda sana...

Kimsesiz sandığım bir mevsim gidiyordu gözlerimin önünden. Ellerimde sahipsiz her gecenin yorgunluğu. Taş duvarların üzerinden gölgeler büyüyor yalnızlığıma. Aklımı başımdan alan bir rüzgar gibi dokundun tenime. Yüreğime yüreğini koydun. Yüreğim oldun.

Daha ilk günden ısınmıştım sana,sanki gökyüzüm sen,yağmurlarım sendin,düşmeden içimdeki yalnızlığın kumsallarına.Denizleri senin için renklendirdim ben,bulutları senin için yakaladım. Sanki en ufak bir rüzgarda savrulacak gibi değildim uykusuzluklarına.

Sen gitmedin ki,gerçek ötesiydin bendeki her zamana. Tuttum ellerinden,saçlarının kokusunda büyülendim dudaklarına. Islatmalıydın beni yağmurlar gibi. Öpmeliydin içinden geldiğince.
Ben o zaman sen olurdum karışmadan nefes alıp verdiğim bir şehrin monotonluğuna.

Çalışma masamda yanan mumun alevinde şekillendi hayalin. Uzun uzun seyrettim. Dokunmak istedim ama beceremedim. Akşama koşan ayakların altında kızgın asfalt gibiydim günden arta kalan. Güneş haber vermezdi çekip giderken. Bir sessizliği kalırdı eve kapanan yüreklerin birde seni bana özleten hayalin. Kendi yüreğimi senin ellerine bırakırken.

Zamanı hep peşime taktım.Bir başka yere gitmenin olanaksızlığını tartışıyorum kendimle. Gitmeyeceğimi biliyorum. Belki de ellerinin sıcaklığından olsa gerek. Ben her sahipsiz mevsimin kimsesiz gecesinde seninle bütünleşiyorum. Basit gelecek belki tüm anlatamadıklarım. Bir şeyi çok iyi biliyorum sen anlayacaksın günü gelecek. Bu saadet hiç ölmeyecek.

Fotoğrafın karşımda duruyor. Öyle masum öyle güzel ki seni yaşamak bu kendini tanımayan cümlelerin ardında senin gözlerinde aşk gibi çoğalmak. Anlatmak çok zor. Ben anlatamıyorum yaşıyorum. Herşeye katlanmak dedikleri bu olsa gerek. Günün bütün tükenen saatlerinin peşisıra bir ekranın karşısında seni bana gülümsüyormuş gibi hissedebilmek. Öyle güzel ki saatlerce seninle hayatı paylaşabilmek.

Oysa şimdi yalnızlığım yanımda,sensizliğin şarkısını dinliyorum.
Seni sevmek yazılmış bana,dokunamasamda sana, seni çok seviyorum...

Senden önce ne yapardım ben, bunu hatırlamaya çalışıyorum. Hatırlamaya çalıştıkça da kocaman bir boşluğun içine yuvarlanmış gibi oluyorum. Senden önce ne yapardım ben?
Niye düşündükçe her şey bomboş ve anlamsız? Şaşırıyorum çünkü bir insanın hayatını bir başka insan birden bire nasıl bu kadar değiştirebilir ki? Sen olmadan önce anlamsız mıydı hayatım? Değildi elbette. Belki de hayatıma seninle birlikte yüklenen anlam öncesinde yaşanan her şeyi silip götürdü ne dersin? Doymak bilmeyen bebeklerin annesini gözlemesi gibi gözlüyorum ben de seni. Sürekli senden gelecek bir haberi bekler durumdayım. Zamanı seninle nasıl geçireceğimi hayal eder durumdayım. Ne yaptın bana bilmiyorum Aşksa aşk, sevdaysa sevda. Daha önce de yaşadım en koyu aşkları. Ama bu başka bir şey. Hani Aşktan da üstün diyeceğim, bir Türk filminin kavuşamayan iki kahramanı gibi olacağız. Bu da değil... Senden önce nasıl mutlu olurdum ben? Neler sevindirirdi beni? Yine aynı kitapları okurdum, yine aynı müzikleri dinlerdim. Ama senden sonra sanki hayatımda ilk kez müzik dinliyormuşum gibi geliyor. İlk kez bir kitabı elimden bırakmadan her satırını beynime kazıyarak okuyorum sanki. Ansızın hayatıma girdin o andan öncesi yok. Daha ne olduğunu anlayamadan birden bire doldun içime. Teslimdim sana artık, yüreğimle, bedenimle, beynimle, ruhumla teslimdim. Teslim olmaya da gönüllüydüm üstelik. Varlığınla hayatımı değiştirmene seviniyorum ama bu beraberinde bir korkuyu da getiriyor. Senden öncesini hatırlamayan ben gidersen ne yapacağım? Ya her şey tıpkı hayatıma girişin gibi ansızın yarım kalırsa? Sanki boğazına takılan bir lokma gibi... Şelalelerin arasında dolaşırken susuz kalmak gibi... Rüyanın en güzel yerinde uyanmak gibi... Gibi değil ta kendisi... Gidersen ve yalnız kalırsam dünyaya ayak uydurmaya çalışan bir uzaylı gibi olacağım, biliyorum. Her şey yabancı gelecek bana. Her şeyi yeniden öğreneceğim. Üstelik bir öğretmenimde olmayacak. Bunu yapabilir miyim, bilmiyorum. Düşüncesi bile ruhumu karartıyor.
Senden önce ne yapardım ben? Nasıl mutlu olurdum? Ya gidersen... Nasıl yaşarım ben senden sonra? Söylesene yar, ne yaptın sen bana?

Hayatın ve zamanın en güzel aynasıydı gözlerin...
Gözlerindeki her ölüşüm hayata yeniden doğuşumdu sanki, zaman ötesine gidebilmek için gözlerini kullanmalıydı bu deli yüreğim...



Ve namluya sürülmüş mermi gibiydi gözlerin...
Bana her bakışın en hızlı bir darbeyle yüreğime otururdu kanatarak, acıtarak ve her defasında beni bi ölüm saatine kurarak...

Aydınlıklardaki karanlıklara sığındım çoğu zaman..Ama her defasında..
Gün ağarıyor ağarmayan saçlarıma
Ölüm saçan gözlerine sevdalanmışım belli
Gün ağarıyor...sulara yamanan aklının aydınlıklarına
Titrek öpüşlerimi sunuyorum.

Haberin yokken hiçbir şeyden, göğsümü yaracak kalp atışlarım...
Ve sana yoksulların düşlerini getireceğim, bekaretini kaybetmişlerin akan düşlerini.
Aldırış etmeden doğurduğum,leşlerin siyahi kötülüklerinden
ve öldürdüğüm bütün yanlışlarımdan
ve seni
ve senden kaçırarak....

Gözyaşları yanaklardan bir kere geçtimi..İzi hiiiç silinmiyor demiştin..
Ben her bir damlada seni dökerken.. nasılda yüzümün her bir zerresine yerleşmiştin..
Şimdi aynaya her bakışım senden bi parça daha kaybedişim oluyor..İzlerin öylece duruyor yüzümde.. beni çığlıklara iten aynalarla dostluğumu gidşimden sonraki farketmişliğimle gömdüm...

İnsanın hayatını kaderi diil seçimleri belirliyor...
Ben hep doğrudaki yanlışları seçmişim meğer..
Aksini iddia etme n'lur...
Seni kaybetmenin tek açıklaması buyken aksini düşünmem ölmüşken dirilmem olur...
Bir kere ölmüşken dirilip aynı acıları yudumlamak ölüm ötesi bi işkence bana yapma n'lur...
Sen en büyük doğruyken seni kaybetmişliğin adını yanlıştan başka bir şey koyma...

Şimdi bir yerlerde Sen terkedilmiş ama umutluları oynuyorsun...
ve şimdi her aydınlıkla ben yeni karanlık ölümlere soyunuyorum...
Terkedişler kalanı diil gideni vuruyor bil..Ben bunu her çığlığımda yeniden duyuyorum...
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 8 December 2008, 10:17
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Wink Cvp: SevgiLiye Sözler ;)

Sana karaladıklarım, bana en ait olandır aşkım, o yüzden sana her gün yazıyorum, hep de yazacağım..Seni en güzel bu zamanlarda yazarken anlatıyorum, o yüzden bana aitliğin artıyor, o yüzden sana daha çok yazıyorum yazılarımı.. benimle beraber yok olacak onlar da galiba.. çünkü yazarken kimsenin beni anlamasına ihtiyaç duymuyorum.. belki yarın bu yazdıklarımı okurken ben bile anlamayacağım ne yazdığımı..Beraber okuyoruz ya seni öperken..

Bugün iyi değildim değil mi ?Öp de kendime geleyim..İyi oldum bak şimdi.. İnsanların kendi doğruları ve kendi yanlışları olmalı, gerektiğinde gözü kapalı girdiğin kavgadan, gerektiğinde özür dilemeyi bilerek çıkman gerekebilir.Bu duruma düşmek istemiyorum.. Bazen küçük bir su birikintisinde boğulabilir insan, ya da boğazına düğümlenen sözcükleri söyleyemez, hecelere böler, böler parçalar yutar. Oysa ki neler gizlidir o sözcükler de. Gücü yetmez, sınırları kısıtlıdır, yüreği kocamandır ama sözcükler yeterli gelmez, heceler izin vermez. Kimi zaman komedyen olur, kimi zaman dram oynar, orta yolu yoktur, ya da o bulamaz..İşte O benim.. Hayat benimle oyun oynuyor, kurduğu dengeleri yok etmek gibi.. Sen olmasan;ben ne yaparım.. Umudumsun,yarınımsın,
tebessümümsün sen benim. Bir çift yürek,bizim yüreğimiz.Coşkulu, çekingen, ürkek,birazcık da ahlaksız.. Yarısı senin yatağımın ,gecemi paylaşıyorum yazdıklarımla tatlı kadınım..


Fırtınalar var yüreğimde........yüreğim ellerimde.. Yüreğim seninle,yüreğim yorgun.. Bugünkü suskunluğum yorgunluğumdandır birtanem. Bedenim durdu bugün bir köşede odamda ama ruhum seni izledi sessizce gün boyu..Farkettin mi giderken sessizce sevdamı bıraktım usulca avuçlarına..Seni öylesine seviyorum ki.. Sen istediğin müddetçe dudaklarım değecek dudaklarına.. Sözlerimde sana olan sevdam ,yazdıklarım yüreğim olacak,yeter ki sen iste ben hep olacağım yanında ruh eşim benim.. Tutkunum bendeki sana....Ben her zaman dudaklarında isim,içinde can olmak istiyorum..Kabul edersen..

Sahi bugün içimdeki kıpırtılar ulaştı mı tenine ?Seni o kadar istedim ki..Öpmek ,öpmek ,sarılmak sana doyasıya.. Bir umut, bir bekleyiş, bir anlam verememe vurdum duymazlığı, bir yalnızlık, bir hüzün, bir mutluluk tüm bunlar hayatımın içinde tam ortasında. İşte o ortanın en doruğundayken buldum seni ve bir daha da bırakamam... Tam kenara gelmişken, hayatımı en sakin anındayken yine o ortama asla dayanamam. Senin sevgin, yeterde artar bile. Hep yanımda kal, hep benimle kal,benim ol.. Kal ki baktığın zaman gözlerime yaprak gibi titrememi gör hergün..Çünkü seni sevmek sanki bir masal dinlemek gibi.. Bir bakışınla, beni benden alıyorsun..Yarın sabah sen yüreğime yalnızca ve yalnızca sensizliği sor, özlemeyi sor... Ben de daha bir doyasıya öpeyim dudaklarımdaki dudaklarını. Sımsıkı sana sarılayım.. Herkese sırtımı dönerek sana sarılayım.. Çünkü sen benim için teksin ,birtanemsin,anlatılamazımsın. Her şeyden ötesin,sen dünyalara bedelsin benim için... Öyle bir geldin ki yüreğime gitmenin anlamını bile unuttum.Sen düşlerim kadar gerçek olabilen tek kadınımsın...

Ama nice şansızlıklar ve bir sürü karmaşıklığın içinde tebessüm etmeye çalışıyorum... Şu aralar hayattan yoruldum aşkım..iyi ki ellerimden ve yüreğimden tutuyorsun..Artık bekliyorum bitecek, gidecek ve yeni yeni yenidenlerle nice yollar alacağım günleri sabırla.. Hergün ama hergün sana biraz daha yaklaşıyorum.. Canım benim, bana sevginden bahset, yüreğinden bahset. Bana seni anlat ve ne olur beni senden eksik bırakma.. Bari yazıların değsin yüreğime.. Düşündüm aylarca, düşledim ve binlerce sevdim seni.. Tut ellerimi ve asla bırakma deli sevdam.. Gel, deli rüzgarlarımın huzuru.Sev, sarmala ve asla bırakma.Seni asla kaybetmeyeceğim şekilde seviyorum...


Sen; içinde baharı gizleyen kışımsın benim...



Ve biliyorum ki o baharın güneşinde tenim esmer olmayacak hiç. Bana susmak
düşecek, payıma kilitlenmiş bir yürek kalacak. Kaderi önceden belirlenmiş
konuşmalar, paylaşmalar, bakışmalar olacak. Bir yerde aykırılığım tutup sarılsam
da içimde sana, sen bunu hiçbir zaman bilemeyeceksin...

Git diyorum sana, kalma yüreğimde, bu kadar özleteceksen kendini. Bir bakış;
gözüm gözüne değiyor; hissediyorum... Gitme diyorum. Kal geldiğin yerde. Ne
gitmelerin bitiyor; ne de benim sana kal demelerim...

Hangi aralıkta girmiştin içime anlamadım. Tüy gibi hafif, usul usul inivermiştin
yüreğime. Kabullenemedim önce. kocaman yalanlar söyledim kendime. Ben dışımda
tutmaya çalışırken seni, meğer içerde hakimiyetin çoktan başlamıştı. Kuşatmıştın
dört yanımı; ve kendim için çok geçti. Yerle bir olmuştu her şey. Olmazsa
olmazlarım; ilkelerim, yargılarım...

Nasıl bir şeydi, bu beni böyle yağmalayan. Şimdi karşı durmuyorum Sana, nasılsa
buluyorsun bir yolunu ve sarmalıyorsun içimi dışımı. Ayak seslerini duyuyorum
hangi yöne gittiğini bilemeden. Ben yaşanmış bir aşkta eski yaralarıma
yanıyorum, Sen yaralarına benden sevda sürüyorsun. "Belki"lerden,
"ihtimal"lerden, "keşke"lerden medet umuyorum, Senin belki de yabancısı olduğun
düşler büyüterek...

Ben, suretine değil, aslına dokunma ihtimallerinde mutlu oluyordum.
Ben seninle, aynı coğrafyada yaşayabilme ihtimalinden huzur buluyordum.

Şimdi, bilinci küflerinden kurtulmuş bir yürekle, süresi diğer aşklardan çok
daha uzun olacak bir aşkın ömrünü anlatıyorum, Sana dair yazılanlarda...

Şimdi, bir sayfa dolusu cümlelerle; bir imkansızlığın mucizeye dönüşünü
anlatıyorum...

Şimdi, bozgun sonrası imkansız bir zafer kazanan bir orduyum, bir yenilgide
zafer ne kadar anlam taşıyorsa o kadar anlamlaşıyorum...

Şimdi ben, dağıldıkça kurulan yeni düşlerde sana bakıyorum… Umut; hep var olacak
çünkü...



Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda,
ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.
Benden sana, söylemesi zor,
yazması kolay bir kelime; Hoşçakal.
Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı,
son bir hatıra.
Seni her çağırdığımda,
artık yüreğime yumruk atamayacaksın.
Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım.
Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı....
Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım.
Senin oturduğun iskemle boş, ev boş...
İhanetin resmi boşlukta çizili...
Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin.
Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor.
Karaya çalan pembeler...
Kim, kimi kandırıyor bu alemde?
Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor.
Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık.
Dayanıksızım, dayanaksızım...
Olduğun yerde kal...
Hoşçakal...

Hiç sevmedim seni sevdiğim kadar dersin birine ve sonra onun arkasına dönüp gitmesini izlemek ne zordur. Bir eliyle hayata bağlamak bir eliyle o verdiği hayatı geri almak gibi... Bazen mecburu ayrılıklar mecburi acılar yaratır. Bile bile kapıyı aralık bırakırsın ve tüm yalnızlığın ve hüznün içeri dolmasına izin verirsin. Buna rağmen aklının bir köşesinde sonsuzluk vardır. Bitmedik , bitemez , bitmeyecek... Bir ömrü bir aşka adamaktır bu belki ve elbette yürek ister ayrıysan. Dönüş yolları geçilemeyecek kadar darsa bile bir umut koyup sol yanına beklersin hayatının ışığının o derin karanlıktan gelmesini. Zaman geçtikçe göremez olursun hiçbir şeyi gözlerinin buğusundan ve kalbinin karanlığından... Beklemek zordur eğer beklenen kalbinden çok uzakta ise...


Bir tutsak gibi karanlık odamda..
Her güne yeni bir çentik atıyorum duvara..
Attığım her çentik tutsaklıktan kurtulmayı beklemek değil..
Tutsaklığımın değerini bilmek için..
Ve ben sana âşıkken tutsaklığı bilirim sevgilim, hürken esareti!
Bağımsızken bağlanmayı bilirim gizli bir iple..
Ve sensiz geçirdiğim günleri bilirim ben..
Şimdiyse bir mum gibi eritiyorum o günleri..
Sıcak çayda şeker gibi..

Ve bir papatya falınla mutlu olmayı bilirim ben..
Her seni seviyor çıktığında..
Bazen yalnız olsam da benimle olduğunu bilirim en zor anlarımda..
Ve iç geçirmeyi bilirim ben âşıkları görürken kol kola..
Seni özlemeyi bilirim ben,özlerken senin aklımdan çıkmayışını..
Ve tüm günümü seninle geçirme hayalini..
Her özel günde hediye almayı fakat onları sana verememeyi bilirim..

Ve ben senle başladım sevmeye sevgilim..
Bu yüzden sevmeyi bilmem ben..
Ben yalnız seni sevmeyi bilirim..
Bilirim de söyleyemem..



Hoşçakal aşkım
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Bak...
Nerelerden nerelere geldik...
Şimdi biz bittik...
Bir de başlangıcımız vardı
Sonunda bol gözyaşı döktüğümüz.
Sor yağmurları kendine
Kışları da sor.
Baharları bana bırak
Senden tek yadigar olarak.
Adı belli, sonu belli idik.
Soğuk bir mart akşamı idi
Beni son kez öpüp gidişin.
O an sadece yanımdan
Karanlığa karışmıştı yansıman.
Şimdi
Yüreğimden git diyorsun
Olur birtanem giderim .
Yollar böyle uzun
Aşk’lar böylesine vurgunken
Giderim, son kez gözlerine bakamadan
Giderim, son kez sarılamadan
Uykusuz sabahlayarak.
Pişman değilim
Sevdim seni.
Delice sevildim.
Hayat seni yaşamamı istedi
Yaşadım..
Ama keşke
Yüreğinden giderken
Ölüm beklemese başucumda.
Yine de
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Sana en kötü sözüm bu olsun..!

Uzun Bir Düş Başlar Beynimde,


Gözlerimde Sonlanır Hayallerle


Seninle Olduqum Halde,


Uzak Gibi Duruyorsun Masumca.


Acıyor Canım, İki Güzel Kelime Sözcük Beklerken Senden..


Yanıyor Kalbim, Ellerimi Tutup Seni Seviyorum Demeni Beklerken


Durgunlaşıyor Yargılıyorum Kendimi Hep Aynı Hikayeleri


Geçmişde Kayboluyor Sonsuzluqa Çıkıyorum


Geleceğe Bakarken Hep Ağlıyorum ,

Tek Şey Bekliyorum ,

Tek Bir Söz Senden,
SadeCe Sarılıp Doyasıya,
Tek Bir Cümle Bekliyor Bu Yürek Senden,
Seni Seviyorum Demeni Hayal Ederken..
İçten Bir Aşkım Deyişini
Gözlerinin içi Parlayıp Canım demeni .
Yanımdayken bile Özlememi Senin Hissetmeni Bekliyorum..
Özlüyorum Seni , Seviyorumda Ölesiye ..
Tek bir şey Bekliyorum Senden Ölene Dek .
Sev beni Ahirete Dek Sonsuza Dek Sarıl bana Bırakma SAKIN..!


Her An Seni Yaşıyorum
Seviyorum seni...Canımdaki yasayan can..Her an seninle yasıyorum..karanlık gecemde gözlerin düsüyor bir yıldız gibi..Üsüyen günüme sevgin sıcaklıgıyla süzülüyor yüregime..her seni sevmek icin kalbimdeki umut kırıntılarını senin yüzündeki tebessümlere yüklüyorum..Dilimde söylenen her sarkıda sana birkez daha " seni seviyorum " sesleniyorum..Ates atılmıs bir kalbim varken sen kabul ettin ..Kısın ortasında kalmıs bedenimi sevginle ısıttın..Sana ne demeliydim..Gülüm dememi istemezdin..Güller her zaman solardı.." Canım" demek istedim..Sen bana hep canım diye seslenirdin..Yüreginin bir yarısı sendeydi..her zaman sende kalıp iki ayrı bedeninin tek kalbindeki deli sevdasını yasıyoruz...Seni seni diye seviyorum..Belki sna söylenen her kelime basittir..Süslü degildir kelimelerim .Ama bil ki canım sana söylenen kelime sana okunan her siir senin kalbindeki sevgiyle güzellesip özel bir sevda oluyor..keske senin sevgi denizinde bir damla su olabilseydim..Seni sevmek bir kuru ekmegi paylasmak gibi..Her lokmada daha cok sevmek seni..Sana sevdalanmak yagmurun icindeyken gözkyüzündeki nazenin ciceklerin gövdelerine düsmek gibi..Yıldız olup senin karanlıgında gözlerinde kaybolmak belki senin sevginde nefes almak..Yalnızlıga perdeleri cekip mutlulukların gölgelerinde serinlemek seninle...Seviyorum seni demekten öte senin icin yasıyorum bu hayatta..öyle tutulmusum ki sana herseyimi sana verdim...Daha cok sevmek icin yüregine konakladım..Bir misafirdim ilk önceleri ama seni sevdikce artık senin kalbinde kalıcıyım..her kısın ortasında sıcagı arıyorum ne de yazın ortasında serinlemek icin rüzgarı soruyorum...Tek yaptıgım seni ,senin kalbinde yasayarak seviyorum..Dertlerimi sende unutup hayatın acı suretlerine gülümsüyorum.kalabalık sehirlerinden uzaklasıp senin gül yüzünle aynalarda yarınlarıma bakabiliyorum..Seni canımdan öte seviyorum..Ucurumun kenarıyda solmayı bekleyen bir cicekken senin sevginle yeniden mutluluklara tomurcuk acıyorum...her sabah perdeleri aralayıp senin günısıgında sevgini aralıyorum..Sen farklısın..Canımdan birisi, nefesimin mutluluk rengindeki suretisin sen...Adını konulmamıs sevdanın en güzel melegisin..Belki kalbimdeki tek can..hayata dair tek umudumsun..Seninle yasayıp seninle hayata bakabilmek...Düsündükce seni aklımda büyüyor bu sevdan..Daldıkca gözlerim ufka senin gözbebeklerin geliyor..Büyüdükce gözlerin satırlara dökülüyor sevdan...her dizede seni yazıp seni yasıyorum..Sen nefes aldıkca ben mutluyum buralarda..Seni seviyorum...Belki hayatımda bir kez böyle cok sevmisken seni kalbime hediye ediyorum...Zenginim cünkü seviyorum seni..Zenginim cünkü senin tarafından seviliyorum..En büyük hediyem senin askın..Her nefesim sana armagan olsun....Hayatımdaki en büyük asksın..ve son sevdamsın yarınlara dair..Seni seviyorum..Kanatlanan her kusun gözbebeklerine yarınlarında yasayacagın mutlulukları yükledim..her sahile vuran dalgaya yarınlarındaki sarılacagın umutlarını yükledim..her geceye bir siir yazdım hep senin isminle baslayan - hani- ismail bu kacıncı Serayla baslayan siir diye seslendigin- iste o siirleri her gece gökyüzüne yazacagım..Seni seviyorum..Öylesine seviyorum ki bu dünyada kavusamasa da kollarımız ; seni Cennetin güllere acılan bahcesinde seni bekliyor olacagım..Ve sen yasadıkca bu nefes senin atacak..her gece sana dua ederek sarılacagım uykulara..Esen her rüzgarda senin kokunu arayacagım..Ve seni kalbimin en derin yerinde yasacagım..Seni sen diye canımdan bir can diye sevecegim..Seni seviyorum....Hem de Canımdan öte...



baktığında öyle büyüleyiciki yakamozun parıltısı
farkedemiyor insan gelgitlerin alıp götürdüğü parçaları.
yontulmuş hayatlar yaşıyoruz sadece bilinçsizce,
ne belli varolduğumuz,ne de farkındayız hergün biraz daha yitip gittiğimizin.
kocaman bir koşuşturmanın kısır döngüsü içinde nereye bilmeden nefes alıyoruz,
ve yaşamak diyoruz bunun adına.
katbolup gitmiş ne varsa hayata dair..


Uzaklara kaçtım kurtulabilmek için sevdalardan
Fakat bilmeden,istemeden yakınına düşmüşüm acıların
Dayanamadım bu sensiz çarpan kalbe
Vurdum kendimi medetsiz sevdalara
Sen bir sevda yamağı ben aşk tiryakisi
Çarpar oldu her yağmur zerresi
Gönlümün orta yerine
Sızladı gönlüm ayak uçlarından yukarıya
Saatlerin akrepleri beni sokar oldu
Yelkovan dondu kaldı olduğu yerde
Ben seni sevdim yaradana imanımdan
Yaralar kapanmak bilmezken elime dikeni bati
En acımasız duyguların
Kara sevdaların en karaları
Bu sevda bitmez gönlümde yeller estikçe aklın boşluğunda
Sen hatırlamasan da beni ben seni unutmuyorum
Ey Gözyaşlarımın katili..

Canım dediğimsin sen,
Peki ne oldu bu kadar çok mahsun oluşun neden,
Senin bu çırpınışın neden,
Her şey yer değiştirmiş, sen ben olmuşsun bende sen,
Sana verecek sevgim yok herşey için artık çok geç,
Bu kadar acının üstüne, bu kadar hayal kırıklığından sonra hayır!
Acı ama belkide bu benim beklediğim an,
Yılların süpürdüğü acıların üstüne,
Peki insanın değerini bilmediğin, bir sevginin geri dönüşü yok,
Bana uzak kaldığın gönlümün her deminde, hergününde senin birkez daha öldürdüm,
Peki sen sahte dünyanın gerçekleriyle yeni mi yüzleştin?
Üzgünüm!
sen yada ben ne farkeder, suçlu arayan yok artık!
Artık yılların, süpürdüğü acıların , öfkelerin, kızgınlıkların ertesindeyim.
Peki, ama sen neresindesin kendini kandırdığın yıllarının.
Evet, ben belki hiç kimseyi senin kadar sevmeyeceğim,
Hiç kimse için ondan öleyim diye dualar etmeyeceğim,
Belki, hiç kimseye içim titremeyecek bakarken,sen peki ya sen!
Bana beni nekadar sevdiğini anlatma.
Bana benzeyen birini bulamadın mı?
Yada daha değerli,
Peki, kime dokunduğunda titredin,
Evet zor bulunur bi sevginin, tükenmişliğinin ertesi
Bırak ta en azından sana saygımı yitirmeyeyim
Kaybolduğum Memleketimin sokaklarında, bırakta bulduğum yolda gideyim,
Kaybetmeden gençliğimi hayata dönmeliyim,
Bırakta sensizlk ertesi bir mutlu olayım.
Bu son ardıma dönüpte bakışım HOŞÇAKAL.....

Son kez özlüyorum seni bu gece..hiç özlememişçesine...
anılarımız bir film şeridi gibi geçiyor gözlerimden...sonra yağmur olup iniyorlar geldikleri yere..kalbime..elimde sigaram,karşımda resmin,fonda şebnem ferah...son kez özlüyorum seni bu gece..hiç özlememişçesine..
sen başkalarını seviyorsun şimdi...başkalarına aşkım diyorsun tıpkı bana dediğin gibi.. belki bıdık bile diyorsun onlara...bana dediğini unutmuş gibi...
oysa ben...senden sonra kimseye aşkım diyemedim taa içimden hissederek..kimseye sarılmadım sana sarıldığım gibi...kimsenin elini tutarken içim titremedi..seninleyken olduğu gibi.. ve kimseyi öpemedim öyle derin,öyle sıcak..seni öptüğüm gibi..kimseyi özleyemedim..seni özlediğim gibi..
ve kimseyi böylesine kuvvetli istemedim..seni istediğim gibi...
ve şimdi...son kez özlüyorum seni bu gece..hiç özlememişçesine..ve son kez akıyorsun gözlerimden...kalbimde sakladığım son şansın da akıp gidecek bu gece gözlerimden son kez akan anılarla birlikte...
tekrar söylüyorum...son kez özlüyorum seni bu gece...


Gideceğim yollarım var daha, görecek hasretlik yüzlerim...
Arkama dönüp bakmak korkutuyor şimdi beni...
Zaman hızla ve acımasızca akıyor parmaklarımın arasından su gibi, sıkıyorum yumruğumu yakalamaya çalışıyorum ama nafile...
İzler var aynada, aynada o izler yüzümde değil...
Bende değil bana ait değil aynada...
Korktuğum değil bu ama belki kaçtığım...
Issız bir vadide kıvrıla kıvrıla giden yolda usul usul ilerlemek değil bu...
Koşarak nefes nefese, ardımda bıraktıklarıma bakmadan peşi sıra gelen sürülere aldırmadan kaybolmak, yitip gitmek buralardan...
Yürek çok yorgunsun bugün..

Bu gece son defa agliyorum senin için

gözlerimden akan sey yas degil aslinda,
sensin.
Tek tek dökülüyorsun gözlerimden
parça parça çikiyorsun bu gece...

sevgi neydi?
yanında hissetmekti, emekti..
sevgi de ne tercih edilirdi? heyecan mı, mutluluk mu? Anını yasamak adına senelerini yitirmek miydi sevgi?
karsılık olur muydu? olmazsa ne olurdu?
mutsuzluk muydu sevgi? engellenebilir miydi?
sevgi, önüne geçilebilir bişey mi?
istenileni vermediğinde, hiçe sayılan bi arzu muydu?
nasıl hissedilirdi? sevgi de çift kişilik miydi?
yalnız yasamak zorunda olanlar ne yapardı? nasıl kalkardı bu yükün altından. kimin elinden tutardı?
sevgi yalnızlık mıydı?
birini taa içinde hissetmekten neden korkar insan? hep bişeylerden kacmak mıdır sevgi? korku mudur? telaş mı?
diline gelen sözcükleri yutkunup, içinde tutmak mıdır? neden söyleyemez insan, sevdiğini..
sevmek, bedeli ağır bir hata mıydı? utanç duyulur muydu? günah mıydı?
neden uykusuz geceler, acı veren korkular, en içten sevenlere kalır? umursamaz olan neden daha rahat yasar? ceza mıdır birini sevmek..?
mutlu eden yanları neden hep en geç farkedilir, onca üzüntüyü yaşadıktan sonra,..
sevgi gizli miydi? denizi seyrederken gördüğün martının kanat çırpışında mıydı, dalgalarda anlatmaya çalıştığı gizemleri miydi denizin? suya hasret kayaların coşkun denizlerden nasibini aldığı sahneyi içine sindirerek izlemekte miydi?küçücük ayrıntılarda mıydı da biz göremedik sevgiyi? dokunamadık bir kez.. ayrı kutuplarını oynadık her sahnesinde bu filmin.. farkedemedik, tamamlayamadık bişeyleri; ayrı kaldık..
yoksa sevgi, ayrı kalmak mıydı?
ufacık mutlulukları görmezden gelip, hayallere tutunmak mıydı?
unutulmak en büyük karşılıktı heralde..
hakettiğimden fazlasını istememeli miydim?
istesem haksızlık olur muydu?
hala bulamıyorum...neydi sevgi?
imkansızlık mıydı?
sevgi, seni sevmek miydi??


Hiçbir şey senle olduğumuz gibi değilmiş...

Öylesine serseri bir gün geçiyordu saatlerimden, öylesine serseri bir hafta geçiyordu günlerimden, öylesine serseri bir ay geçiyordu haftalarımdan, aylarımdan yıllarımdan ömrümden...
Parça parça öldürüyor yokluğun, azar azar bitiveriyorum.
Her şeyi güzel eden senin varlığınmış; çok yazık; Çirkinlikleri görmeme engel, senin bana taktığın cennet gözlükleriymiş.

Bu aşk bitti sevgili, bu dem bittim sevgili!
Haramdır diye kıyamadım bu cana, yaşayan ölüye mezar yok diye gelemedim yanına!
Yani zindanlık bir dünyadır bana kalan şimdi!
Hediyen vardı ellerimde, ruhuma işlemiştin, kokun sinmişti elbiselerime...
Uğraştım, çabaladım; elbiselerimi yakıp kokundan kurtuldum ama ruhumdan atamadım bir türlü varlığını...
Tutku denen şey hep böyle midir?

Titrek, yorgun ellerimin tuttuğu, kalem kalem, kağıt kağıt şiirlerimi, senli geçen her şeye köprü yapsam da, mavi deniz gözlerinden bir ışıkla o köprüden geçsem, sana tutkuyu yazabilir miyim ki?

Bedenimi toprağın yaptım unutma! Hep bedenini saracak!...
Ben hep bekleyeceğim; Ağlayarak annesine koşmak isteyen bir çocuk gibi, sana koşmak isteyeceğim ama, soluğum yetmeyecek.
Yılmak yoktu biliyorum, ölene kadar sevecektik...
Şimdi ikimizde öldük! Sen toprağın altındasın, bense üstünde!

Bu saatler de geçecek, bu günler de, belki bu ömrüm de bitecek ama, sen hep sol tarafımda cayır cayır yakacaksın beni. Ateş olup eriteceksin. Hiçbir soğuk üşütemeyecek bu yüreği!
Gözün arkada kalmasın! Bu gözler, kaldırıp da göz kapaklarını görmeyecek hiç kimseyi, bilmeyecek...
Bu dudaklar öpmeyecek bir başkasını ve konuşmayacak...

Hızlı hızlı atan şu kalbimi, göğsümden çıkarıp da yerden yere vursam, sana tutkuyu anlatabilir miyim ki?

Tutuyorum, ağlamayacağım diyorum; olmuyor, yapamıyorum. Sen gittin, inanmaya çalışıyorum; inandıramıyorum kendime...
Yılmak yoktu canım değil mi? Biz ölene kadar sevmeyecek miydik?
Şimdi ikimizde öldük işte! Sen toprağın altındasın, bense üstünde!..


Yorgunlugum , yuregimle savasim ve hayatla kavgam...

Yuregimdeki aciya , icimde kopan firtinalara daha ne kadar tahammul edebilecegimi bilmiyorum?
Seni sensiz yasamayi ben cok uzaklardan gelirken terketmis olmak isterdim.Onume takilan her engeli cok uzaklarda birakmis olmak isterdim.Gercekten sevenlerin birbirine kavusamadigi dogru mudur? neden yuregim seni icinden cikartmak istedikce daha da derinlere batiyorsun?Artik gercekten icime islemissin biliyor musun , hucrelerimde bile hissediyorum seni...

Yoklugun , burdaki yoklugun tarif edilemeyecek bir duygu.Ben cok uzaklarda seni sensiz yasamaya calisip yapamazken , burda nefes alamadigimi hissediyorum cogu zaman.Bu bombos kalabaligin icinde sana denkgelme umudumu bile kaybetmek , bir hastane odasina guluslerimi saklamak ve bir takvim yapraginda gun hesaplamak...Ya senin yasadiklarin , daha nereye kadar yuregine aci yukleyeceksin?Daha nereye kadar sevindirmeyen zaferler kazandiracaksin yuregine?

Disari ciktiginda ne olucak? Her cikanin saskinligi nasil bir seydir? O sana da ugrar mi?

Hayattaki hic bir zorundaligi sevmeyen biri oldugunu biliyorum ama aklini guzel kullanmak zorundasin artik , aklina eseni degil aklina yatani yapmak zorundasin.Zamansiz patlamalari degil sessiz volkanlari beklemelisin.Kendi dogrularinla hayattaki dogrulari birbirine uyarlamak zorundasin.Artik dusunmek zorundasin kendini...

Seninle yasadigim bu sevdayi ne benim , ne de senin gibi yasayan bir insan daha bulamam yeryuzunde bence.Ne sen seni benim gibi seven bir insan bulabilirsin , ne de ben cikardigimi dusundukce derinlere sakladigim seni yuregimden sokup atabilirim.Ne garip bir sevda ki bulusturmadi bizi , kactikca yakalandik ama yakalandikca da kactik birbirimizden.Ne sen affettin beni ne de ben seni ama gozlerimiz birbirine hic kusemedi...

Yuregimle savasim , hayatla kavgam ve sen...

Kucuk bi selam gondermek bile agirlik yapiyor artik yuregimde...
Suskunlugumu bozarsam kiyamet kopacak gibi...

Yine o gün geldi bir tanem
Sana susadığım gün
O gün bana bir şeyler oluyor
Aklımdan bir türlü çıkmıyorsun
Sana bakıyorum hep susuyorsun
Gözlerine bakıyorum gözlerini kaçırıyorsun
Seni seviyorum diye haykırıyorum
Cevap vermiyorsun
İster cevap ver
İster verme
Seni bir daha seviyorum
Diye haykırıyorum
Sende be güzelim sende
Buna o kadar ihtiyacım varki
Bilemezsin bir tane
Kalbimin tek sahibisin
Bunu hep bilmelisin
Bir şiir yolladım sevgilime
Sevgilim bana bir kez yazmasa bile...

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında.
Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya...
En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur.


Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.
Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan,
gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!

İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının.
Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır.
Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden.
Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler
saplamaktadır..

Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın.
İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli...
Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın!

Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır.
O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın;
o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır.
Her damla, daha çok kadın yapar kadınları.Her damla bir derstir çünkü.

Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki,
değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri.
Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren!

Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki!
Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.
Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.

Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler.
Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini.
Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir.
Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı...
Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.

Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça,
o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür...
Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp,yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.

Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye;
hepsi kariyer derdinde olan..Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.

Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki,,
o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları
adamlar, onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman!

Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların..
E o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki!
Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.

Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.

Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.

Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık.
Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!..

Bu gecenin tarifi imkansız...

Acıların en koyusu yüreğimde,elime aldığım basit bir kalemle.
Asilce seni anlatmaya,seni yaşamaya çalışıyorum..

SEN..deli mavi hoyrat esinti..
SEN..yüreğimin üstüne kapanmaz yaralar açan
VE SEN.. aşk nedir bilmeyen yalancı varlık..
Kimbilir kimlerin dizinde uyuyorsun şimdi..

Ben bu gece biraz daha yorgun,huysuzum halbuki bu gece sensizliğin bilmem kaçıncı gecesi unutmalıyım seni öyle değil mi?Hatırlamamalı,ismini anmamalıyım..Ne zordur ki ! Böyle bir ihtimal bile yok..

Şimdi buraya yazıyorum seni benden sonra bir kaç kişi okuyup ellerine,yüreğine sağlık diyecekler..Bilmeyecekler ki bunlar benim sessiz çığlıklarım,sana yakınlığım,hepsi senden bir alıntı bir parça,ve bilmeyecekler ki..

Ben günlerce yitik rüzgarlarla uyandım..
Geceleri sen diye kapattım gözlerimi..
Ve nihayetinde uykuda terk etti beni..şimdi yapayanlızım!

Gitmek neyi değiştirdi söylesene? O gördüğün düşler gerçeğe dönüştümü,ben karaları bağlarken sen pembe günler mi yaşıyorsun..peki mutlumusun söylesene..?

Tamam..
Al işte bütün rüyaların gerçekleşti birer birer.Oysa ne sözler verilmişti değil mi???Mutluluk denen o zavallı varlığı yutan feleğe bir çomakta biz sokucaktık.Yıkıcaktık umutsuz yolları yerine yeni ümitler yapacaktık.. yürekler dolusu isyanım var sana anlasana..??

Affetmiyeceğim seni..
Sana her yazışımda birkez daha,
Bir kez daha nefret edeceğim senden..
Sen beni kimlere,nelere değiştin..
Oysa sen canım,sevdiğim,sevgilim.. nelere değmiştin..

Nerden bilebilirdim ki sevmenin diğer adınında ayrılık olduğunu!..


Bana bir resim çiz ;

Mum ışığında aydınlanmayı bekleyen geceler ,

Kapkara gökyüzünde kaybolmuş yıldızlar ,

Acıyan yüreğim olsun içinde ..

Acıyı çiz bana !



Bana bir resim çiz ;

Kan revan içerisinde unutmaya uyuyan insanlar ,

Kırık dökük düşler ,

Kırılmış insanlar olsun içinde ..

Unutmayı çiz bana !



Bana bir resim çiz ;

Yolunu kaybetmiş insanların oradan oraya savrulmaları ,

Aradıklarını bulamamanın yıkılmışlığı ,

Acı ile kanamaları olsun içinde ..

Kanamayı çiz bana !



Bana bir resim çiz ;

Yalnızlığın ayazında donmaya ramak kala insanlar ,

Sigaramın dumanında boğulan düşler ,

Dumansız düşünceler olsun içinde ..

Ramak kalmayı çiz bana !



Bana bir resim çiz ;

Beklemekten usanmayan fakat beklediği 'şey'i unutan insanlar ,

Titrek cümleler , ağlamaklı sözcükler ,

Unutulan insanlar olsun içinde ..

Unutulmayı çiz bana !



Bana bir resim çiz ;

Koşan ama sol tarafındaki ağırlıktan kaçamayan ,

O ağırlığın altında ezilirken ,

Çığlıkları duyulmayan insanlar olsun içinde ..

Sessiz çığlıkları çiz bana !



Bana bir resim çiz ;

Simsiyah bir sahnede , siyah bir perde olsun ,

Perdenin açılmasıyla şeytanlar dans etsin ,

Kapkaranlık sahnede mutluluğun ve yalnızlığın son oyununu oynasınlar
sonsuza değin..

Sonsuzluğu çiz bana !



.




Bana bir resim çiz ;

Adı , ihanet olsun ...



Bana bir resim çiz ;

Adı , ayrılık olsun ...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Seç


Saat: 06:22


Telif Hakları vBulletin® v3.8.4 Copyright ©2000 - 2025, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.