![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]()
Hazarlar
Ortaçag'da Güney Rusya'da imparatorluk kuran Türkler (468-965). Hazarlar, Bati Hun Devleti yikildiktan sonra onun kalintilari üzerinde devlet kurdular. Devletin agirlik merkezi Kirim ve Volga dolaylariydi. Bu durumda doguda Sasanîlerle (Iran), batida Bizanslilarla iliskileri vardi. 627'de yapilan Bizans-Iran savasinda Hazarlar Bizans'i tuttular. VII. yy.da sürekli olarak Müslüman Arap saldirilari karsisinda kalan Bizans Imparatorlugu Hazarlardan yardim istedi. Bizans'in yardimina kosan Hazarlar bu yüzden Müslüman Araplarin düsmanligini üzerlerine çektiler. Arap-Hazar çatismasi Doguda Hazarlarin etkisi Kafkaslar'in güneyinde Kura Irmagi'nin ötesine kadar uzaniyordu. Araplar bu kesimde Hazarlara saldirdilar. Mervan bin Muhammet kumandasindaki güçlü bir Arap ordusu Hazar illerine girdi, Hazar ordusunu yendi (737). Bu yenilgi sonucunda Hazarlar kuzeye çekildiler. Fakat bir süre sonra güçlenen Hazarlar yeniden güneye sarkarak Ermenistan ve Azerbaycan'i ele geçirdiler (765). Hazarlar IX. yy.in sonlarina dogru zayifladilar. Sürekli Rus saldirilari sonucunda Hazar Devleti dagildi. Bir ara Musevîligi kabullendikleri için Hazar krallarinin çogunun adi Yahudi adidir: Hizkiya, Menase, Hanuka, Ishak, Harun, Menahem, Benyamin v.b. Hazar Uygarligi Hazarlar yari göçebe, yari yerlesik yasayan Türk boylarinin meydana getirdigi bir kavimler topluluguydu. Genellikle yazin kirsal alanlarda çadirlarda, kisin kentlerde otururlardi. En büyük kentleri Itil, Saksin, Belencer, Sarkil ve Semender'di. Baskent Itil (simdiki Astrakhan) Volga agzinda çok büyük bir ticaret merkeziydi. Itil'de hakanin tugladan yapilmis bir evi vardi; hakandan baskasi tugladan ev yaptiramazdi. Hazarlar ölülerini Oguz Türklerinde oldugu gibi suya atarlardi. |
#2
|
|||
|
|||
![]()
Hunlar
Orta Asya'da ve Avrupa'da devlet kuran Türk boyudur. Osmanli hanedani disinda Türklerin basinda hüküm süren en uzun ömürlü ve en önemli hanedan Hunlardir. Onlari dört önemli topluluk olarak ele alabiliriz. Orta Asya Hunlari, ilk büyük Hun hakanligidir (M.Ö. 220-M.S. 216). ilk büyük hükümdarlari Teoman Yabgu'dur. Oglu Mete (Oguz Han da denir), M.Ö. 209'da Teoman'in yerine tahta geçti. 35 yil hükümdarlik etti. Bütün Türk, Mogol, Tonguz, Altay Türklerini buyrugu altinda topladi. Devletinin sinirlari Büyük Okyanus'tan Hazar Denizi'ne, Tibet ve Kesmir'den Kuzey Sibirya'ya uzaniyordu. Volga Hunlari, M.S. 48'de devlet ikiye bölündü, sonra da göçler sonucu dagildi. Çesitli Türk boylarinin birbiri üzerine yaptigi baskilarla zayiflayan önemli Hun boylari batiya göç etmege basladilar. Bunlarin bir bölügü Volga ile Ural irmaklari arasinda bir devlet kurdu (M.S. 374). Hakanlari Balamir Han'di. Avrupa Hun Devleti, M.S. 425'te kuruldu. 454'e kadar yasayan bu devletin en büyük hükümdari Attilâ idi. 9 yil süren saltanati sirasinda 4 milyon km2'lik bir toprak üzerinde dünyanin en büyük imparatorlugunu meydana getirdi. Hindistan Hunlari (Akhunlar), ise Mogollarla karisarak güneye inen ve orada VII. imparatorluk hanedanini kuran Hunlardir. 3,5 milyon km2'lik bir bölgede 71 yil Hindistan'a egemen olduktan sonra dagildilar. Attilâ ve Azizler Attilâ iktidarindan ve Hun gücünden korkan Hiristiyan inancina göre Attilâ'nin atinin bastigi yerde ot bilmezmis. Attilâ'nin Avrupa'ya saldigi korku yüzünden, kilise ona direnme cesaretini gösterenleri azizlige yükseltti: Paris'i kurtaran Azize Genevieve; Romalilari yardima çagiran Orieans piskoposu Aziz Aignan, Roma'ya ilismemesi için Attilâ ile pazarliga girisen papa Leo I bunlar arasindadir. Hun uygarligi Ordu örgütlemeyi, savasmayi, at yetistirmeyi çok iyi bilen Hunlar, büyük bir uygarliga sahipti. Tahta evlerde oturur, deriyi isler, dokuma yapar, siir ve edebiyatla ugrasirlardi. Avrupa'ya Asya uygarliginin önemli ögelerini ve özelliklerini onlar götürdüler. |
#3
|
|||
|
|||
![]()
Hititler
Hititler'in Anadolu'ya göç tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. MÖ 2000 yillarinda Hint-Avrupa kavimlerinin doguda Kafkasya üzerinden Anadolu'ya girdikleri en kabul gören tezlerdendir. Tezlerden bir digeri Çanakkale Bogazi'ndan, bir baskasi ise, Karadeniz'den geldikleri varsayimidir. Yeni gelenler yerli Anadolu Hatti Beylikleri'ni egemenlikleri altina almislar, kismen politik ve askeri, bir dereceye kadar da ekonomik gücü ellerinde tutmuslardir. MÖ II.bin baslarinda, Yukari Mezopotamya'daki Assur sehrinin zengin tüccarlarinin Anadolu ile yogun bir ticari iliskiye girmis olduklarini görüyoruz Orta Anadolu'nun genis topraklari üzerinde kurulan küçük krallik veya beylikler, "Karum" adi verilen pazar yerleri ile son derece canli birer ticaret merkezleriydiler. Assurlu tüccarlarla birlikte gelisen bir baska ve çok önemli olgu ise, MÖ II. bin de Anadolu'da bilinmeyen fakat Mezopotamya'da MÖ 3000 yilindan beri kullanilan çivi yazisinin Anadolu'ya gelisidir. Böylece Anadolu tarihi çaglara girmektedir. Kilden yapilmis tabletler üzerine yazilan mektuplardan, Assurlu tüccarlarin Anadolu'ya kumas, koku ve kalay madeni getirerek yerli krallara ve halka sattiklarini, karsiliginda altin, gümüs ve bazi tunç malzeme aldiklarini ögreniyoruz. Koloni Çagi'ni izleyen Eski Hitit (M.Ö. 18.yy.) ve Büyük Hitit Kralligi dönemleri sonunda, takriben 1200 yillarinda batidan gelen ve Deniz Kavimleri diye adlandirilan topluluklarin istilasi ile Hitit Imparatorlugu son bulmus ve Hititler yasamlarina sehir beylikleri halinde devam etmislerdir. Baskentleri: Hattusa Anadolu'da ilk kez organize devlet kuran Hititleri'in baskenti olan Bogazköy (Hattusa), daglik-engebeli bir arazi kurulmus olup Çorum,a uzakligi 82 km'dir. Bogazköy'ün gerçek tarihi M.Ö. 1900'den az sonra baslar. Geç Hitit ve Asur belgelerinden ögrendigimize göre Bogazköy; Hattustu ve Pijusti adli krallarla son bulan bir hanedanligin merkezi idi. M.Ö. 19. ve 18. yy.'da Hitit öncesideki dönemde Bogazköy'de, Hattiler ve Asurlu tüccarlar da konaklamaktaydilar. Sehirde Asurlu tüccarlarin ticaret yaptiklari "karum" denilen bir pazar yeri bulunmaktaydi. Bogazköy, M.Ö. 1200 yillarina kadar Hititler'in baskenti olma özelligini korumustur. Ilk Hitit krali olarak Hattusa'li anlamina gelen Hattusili'yi görüyoruz. Kentin asil merkezini büyük kale teskil eder. Büyük kalenin kuzeybati yamacinda Hitit Imparatorluk dönemine ait özel evler ile Büyük Mabed'in yer aldigi "asagi sehir" bulunmaktadir. Sehrin güney kismini teskil eden "yukari sehir"; M.Ö. 13. yy krallari tarafindan yapilmis sandik seklindeki surlarla çevrilmistir. Bu surda Kral Kapisi, Potern, Sfenskli Kapi, Aslanli Kapi yer almaktadir. Yukari sehir içinde Yenice kale ve Sarikale tahkim edilmis olarak yapilmistir. Hitit Kralligi; M.Ö. 1200'deki Deniz Kavmi Göçleri sonunda Trak asilli kavimlerin baskilari sonucu yikilmis olup, dolayisiyla Bogazköy de baskent olma özelligini kaybetmistir. M.Ö. 750 yilinda Friklerin yerlesimine sahne olmustur. Hellenistik çagda ise Bogazköy; büyükçe bir yerlesim alani olmaktan öte gidememistir. Bizans çaginda da iskan edildikten sonra Bogazköy'e 18. yy.'da bugünkü sakinleri yerlesmistir. Antik Hattusa harabeleri ile Yazilikaya Açik Hava Mabedi birer açik hava müzesi olarak önem tasimakta olup, ayrica; Milli Park projesi kapsamina alinmis ve Dünya Kültür Mirasi listesine dahil edilmistir. COGRAFYA Küçük Asya'ya I.Ö. 2. binyilin baslarinda gelen Hititler egemenliklerini I.Ö. 13. yüzyil sonlarina kadar sürdürdü. Bu uygarliga ait kalintilar Anadolu'nun büyük bir kesimine yayilmis olmakla birlikte, günümüzde özellikle dikkat çekenler Bogazkale, Yazilikaya, Alacahöyük ve Ortaköy gibi Hitit merkezleri. Konya'nin Halkapinar ilçesine bagli Aydinkent köyü yakininda Ivriz Kaya Kabartmasi, Kayseri'nin Develi ilçesine bagli Gümüsören köyündeki Fraktin Aniti gibi Hatti kalintilarinin yani sira Gaziantep'in Islahiye ilçesindeki Zincirli Höyük, Karkamis, Adana'nin Kadirli ilçesindeki Karatepe gibi geç Hitit beyliklerine ait kalintilar da görülmeye deger. Hitit kazilarindaki buluntularin büyük bir kisminin sergilendigi Ankara Anadolu medeniyetleri Müzesi, Hititlerin izini sürenlerin ilk duragi. KÖKENLERI Indo-German kökenli Hititlerin tarih sahnesine çikip Isa'nin dogumundan 20 yüzyil önce KüçükAsya topraklarinda yaptigi islerde, Isa'nin dogumunda 20 yüzyil sonrasinin insanlari bizler için de ibret alinacak çok sey bulunur. Çünkü Hititolog Albrecht Götze'nin dedigi gibi "Avrupali uluslarin kültür dünyasinda görünmeleri Hititlerle baslar; bu da onlarin ilginçligini daha da arttirmaktadir" Hititler kuzeydogudan mi gelmislerdi, yoksa kuzeybatidan mi? Bunu henüz kesinlikle ögrenemedigimiz gibi, geldikleri zaman asil adlarinin da ne oldugunu bilmiyoruz. Kuskusuz birkaç bin kisiden fazla degildiler, fakat buranin yerli halki Proto-Hatti'lerden daha gelismis ve daha becerikli olduklari hemen anlasiliyor. Meydana çiktiklari andan itibaren siyasal yönetim ile askeri güç arasinda çok ender dengesizlikleri var. Baska bir deyisle, öylesine güç kazaniyorlar ki, yayilmalarina karsi çikmayi kimse göze alamiyor. Ayrica siyasal açidan büyük yetenek sahibi olduklari besbelli. Öyle ki, çigneyip geçtikleri uluslari köle yapmiyorlar, aksine onlari bir sadakat iliskisi içinde eritmeyi basariyorlar. BOGAZKÖY (HATTUSAS) Orta Anadolu'da küçük bir sehrin I.Ö. 1700'lerde sonu gelmis gibiydi. "Hattus sehrini geceleyin yaptigim bir saldiri ile aldim. Yerine yaban otu ektim. benden sonra her kim kral olur ve Hattus'u yeniden iskan ederse Gökyüzünün Firtina Tanrisinin laneti üzerine olsun" Kussara sehri krali Anitta bu dilegini bir tablet üzerine çiviyazisiyla yazdirdi. Ancak Hatti kralligi'nin ve baskenti Hattus'un yerle bir edilisi üzerinden yüz yil bile geçmeden, yine Kussara kökenli bir soylu, sonradan aldigi adiyla 1. Hattusili, bu tehdidi kulak arkasi yaparak burayi Hitit Kralligi'nin baskenti yapti ve 400 yildan uzun bir süre, antik dünyanin süper gücü olarak varligini sürdürecek bir imparatorlugun merkezi haline getirdi. 1834'te Texier, Bogazköy harabelerini görmüs, Hattusas'i tanimisti, ve 1907'de Winckler Hattusas'in Hitit Imparatorlugun baskenti oldugunu tanitladi Medeniyetlerin yogruldugu bir kazandi Anadolu, Hattusha da tam ortasindaydi onun. Geçtigimiz yüzyilda fark edildi, ancak yüzyilimizin basinda Hitit baskenti olarak tanimlandi. Bugün, UNESCO'nun Dünya Kültür Miraslari listesinde ve bu kazilar Anadolu'nun Karanlik Çag'ini aydinlatmayi sürdürüyor. ANADOLU'NUN DILI Hattusa'da bulunan belgeler, Anadolu'da ayni dönemde (I.Ö. 2. bin yilda) Hint-Avrupa dillerinin en eskisi Hititçeden baska, yine ayni dil grubuna ait Luvi ve Pala dillerinin, ayrica Hurrice, Hattice ve Akadca'nin yazi dili olarak kullanildigini gösterir. Hepsi de çiviyazisiyla yazilan bu dillerde her isaret bir heceyi simgeler. Hititlerin kullandigi bir baska yazi da Luvi dilinde yazilan ve hiyeroglif denen resim yazisiydi. Misir hiyerogliflerinden tamamen farkli olan bu biçimde heceler hatta kelimeler tek bir isaretle temsil edilebiliyordu. Hiyeroglif daha çok mühürlerde ve kaya anitlari gibi büyük yazitlarda tercih edilirdi ve büyük olasilikla daha büyük kesim için anlasilabilir nitelikteydi. Hititlerde okuryazarligin yalnizca küçük bir gruba ait beceri oldugu kabul edilir. Çiviyazisini krallarin bile okuyamadiklari, aldiklari mektuplarin sonunda yer alan ve yaziciya hitap ettigi anlasilan "sesli oku" ibaresinden anlasilir. BIN TANRILAR TOPRAGI Antikçagin pek çok toplumunda oldugu gibi Hiitlerin de çok tanrili inanç sistemleri vardi. Yendikleri komsularinin tanrilarini kizdirip, gazaba ugramaktansa, armagan ve dualarlaonlara saygilarini dile getirip panteonlarina, yani kendi tanrilari arasina almayi gelenek haline getirmislerdi. Bu da zamanla yabanci inançlarin Hitit dininde etkinlik kazanmasina sebep oldu. Hitit inancinda, özellikle komsu Mitanni ülkesi halki Hurrilerin etkisi önemli boyutlardaydi. Hatta bir dönem kendi tanrilarini bile Hurrice adlarla andilar. Her sehrin bir bastanrisi, her kralin bir koruyucu tanrisi vardi. Ülkenin en büyük iki tanrisi Göklerin Firtina Tanrisi Tesup ile Günes Tanriçasi Hepat'di. Bunlar bölgelere göre degisik isim aliyorlardiysa da, ayni tanri-tanriça esasina dayanan bir inanç tüm ülkede geçerliydi. Devletin en üst düzey yöneticisi, askeri önder ve yüksek yargiç olan Hitit krallari, ayni zamanda Firtina Tanrisi'nin yeryüzündeki temsilcisi sayilir, öldüklerinde de tanri katina yükselir. KADES SAVASI Misir'in üstünlügünü yeniden kurmakta olaganüstü atilimlara girisen II. Ramses ve eskiçagin bu en güçlü hükümdarinin karsisina dikilmesi gereken de Muvattalis'ti. Yalnizca piyadelerin savastigi dönemler, I.Ö. 2000. binyilin ortalarinda kalmisti, çünkü artik savas arabalari kullaniliyordu. Misirlilarin hafif ve sürücü disinda yalnizca bir savasçinin binebilecegi arabalarina karsi, Hititlerin daha agir ve sürücü disinda iki savasçi tasiyabilen arabalari vardi. Bu arabalar, Misirkilarinkinden daha agir olmakla beraber, üzerindeki savasçi sayisi açisindan orduya üstünlük sagliyordu. Misir kaynaklarina göre Kades savasina giden Hitit ordusunda 3 bin 500 araba, ve 17 bin yaya asker bulunuyordu. KRONOLOJI Krallarin egemenlik sürelerini gösteren tarihler Dr. Sidney Smith ve Prof. Albrecht Götze'nin çalismalarindan alinmistir. Kesin yillarin eksik oldugu yerlerde, ortalama insan ömrüne göre yapilmis bosluklari zaman bakimindan ihya edilmesi çalismalari Dr.O.R. Gurney'e aittir. Dr. Gurney 1590 ve 1335 tarihlerini her bakimdan güvenilir saglam yillar saymaktadir. Öteki tarihlerin hepsi, yaklasik olarak dogru kabul edilmektedir. Tesup: Boga, Hititlerin en büyük tanrisi Tesup'un kutsal hayvani ve simgesiydi. Bogazköy'de bulunan, sunu kabi formundaki bir çift boganin kosum kayislariyla betimlenmesi, Firtina Tanrisi'nin arabasina kosulu olabileceklerini akla getiriyor. |
#4
|
|||
|
|||
![]()
Karamanogullari
Orta Anadolu'nun güneyinde yasayan bir Türkmen boyunun kurdugu beylik. Mogol istilâsindan kaçarak Anadolu'ya gelen bu Türkmen boyu, Keykubat I tarafindan Ermenek bölgesine yerlestirilmisti (1228). Selçuklu Devleti yikilinca Karaman Bey bagimsiz bir beylik kurdu. Karamanogullari Selçuklularla, Mogollarla ve Osmanlilarla uzun süre mücadele halinde kaldilar. 1397'de Yildirim Bayezit Konya'yi alarak Karamanoglu Ali Beyi öldürterek beylige son verdi. Fakat, Ankara Savasi'ndan sonra Karamanoglu Mehmet Bey beyligi yeniden kurdu (1402). Mehmet Bey 1407'de Türkçe’yi resmî dil ilân ederek Fars-çayi resmiyetten kaldirdi. Murat II'nin Anadolu Seferi Karamanogullarini da bas egmek zorunda birakti. Osmanlilarla anlasma yapilarak Kosova Savasi'na asker gönderdi. Fakat Murat II ölünce genç Fatih'in tahta geçmesinden yararlanmak isteyen Karamanogullari yeniden baskaldirdilar. Fatih Sultan Mehmet buna saldiriyla karsilik verdi; bu saldiri sonunda Karaman halki Istanbul'a sürülerek sehirler yagmalandi. 1471'de yapilan ikinci saldirida Aksaray, Eregli ve Çarsamba halki da Istanbul'a sürüldü. Fatih 1473'te Otlukbeli'nde, Uzun Hasan'i yendikten sonra Karaman ülkesini temelli ele geçirdi. Sadece Içel'de beylik süren Karamanoglu Kasim Bey kaldi; o da Cem Sultan'in tarafini tutunca Bayezit II tarafindan öldürtüldü (1483). |
#5
|
|||
|
|||
![]()
Karahanlilar
Bati Türkistan'da kurulmus Türk devletidir (X.-XI. yy.). Karahanlilar adi, hem bir Türk hükümdar sülâlesinin, hem de bu sülâlenin kurdugu devletin adidir. Bu hanedandan Abdülkerim Satuk Bugra Han'in kurdugu devlet Îslâm dinini benimsemekle Türk tarihinin uzun yillar süren Samanlik dönemini kapatmis oldu. Bu devletin bir baska önemli yani da, Türklügün agirlik merkezini Türkistan'in daha batisina, Yakindogu'ya dogru kaydirmis olmasidir. Bu olay bir süre sonra Yakindogu'da baslayacak olan ve Anadolu'nun Türklesmesine yol açan Selçuklu hareketine olanak hazirlamistir. Karahanlilar, VI. büyük Türk hakanligi hanedanidir. Kurduklari imparatorluk Aral Gölü'nden Çin sinirina kadar uzaniyordu. Baskent baslangiçta Kâsgar'di. Karahanlilar Büyük Kagan'i tanimakla birlikte bagimsiz bir devletti. Ama çok geçmeden dogu ve bati olmak üzere ikiye ayrildi. Satuk Han'dan sonra, daha yedi hanin idaresinde yüz yillik bir egemenlik süren Karahanlilar XI. yy.in ortalarina dogru (1040) Selçuklulara bagli bir devlet oldu. Büyük hakanlik taci böylece Selçuklulara devredildi. Karahanlilar Devleti'nin dogu bölümü Karahitaylarin, bati bölümü Selçuklularin himayısesinde bir süre daha yasamistir. Türk Dilinin Ilk Anitlari Türk uygarlik tarihinde Karahanlilarin yeri çok önemlidir. Çünkü, tarihin ilk en büyük edebî anitlari Karahanlilar döneminde ve o zaman Kâsgar'da konusulan Hakaniye diyelegiyle yazildi. Bunlar, Kâsgarli Mahmut'un yazdigi Divanü Lûgat-it-Türk (Türk Dili Sözlügü), Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig (Kutlu Olma Bilgisi), Edip Ahmet'in Atebet-ül-Hakayik (Gerçeklerin Esigi) adli eserleridir. |
#6
|
|||
|
|||
![]()
Keltler
Tarihöncesi ve ilkçag döneminde yasayan Avrupa kavimlerinin bir bölümüdür. Dört bin yil kadar önce Keltler, anavatanlari olan Orta Avrupa'dan göç ederek özellikle Britanya Adalari'na, Ispanya'ya ve Galya'ya yerlestiler. Savasçi ve avci olduklari kadar mükemmel çiftçiydiler. Tekerlekli pullugu ve fiçiyi icat ettiler. Yayilmalari batida, Bronz Çagi'nin sonuna ve Demir Çagi'nin basina denk gelir. Sayisiz göçleri sirasinda Yunanlilarin, Etrüsklerin, Italyotlarin tekniklerini benimsediler; kazanciligi ve çömlekçiligi gelistirdiler. Onlarin yaptigi yollara sonradan Romalilar tas döseyecekti. Çogu zaman birbirine rakip kabileler ve klanlar halinde toplanmis olan Keltler, gerek yasama biçimi, gerek kültür yönünden özgün bir halkti. Ürünlerin koruyucusu sayilan kir tanrilarina taparlar, geleneklerin koruyucusu olan hem kâhin, hem yargiç niteligindeki din adamlarinin (drüitler) yönetiminde yasarlardi. M.S. I. yy.da Romalilar tarafindan kismen yikilan Kelt uygarligi, gene de, Ortaçag'a kadar yasayageldi. Bugün bile, bazi Breton ve Irlanda törelerinde bu uygarligin varligini sürdürdügü görülür. |
#7
|
|||
|
|||
![]()
Kavimler Göçü
M.Ö. III. yy. ile IV. yy. arasinda Avrupa'yi istilâ eden, Akdeniz dünyasina yabanci kavimlerin akimi. Miladin ilk yüzyillarinda, Roma imparatorlugu döneminde, Ren ve Tuna nehirlerinin ötesinde Germenler yani, Burgondlar, Franklar, Alamanlar, Vizigotlar, Ostrogotlar yasiyordu. Bunlar mükemmel savasçi olduklarindan kendilerinden korkulan kavimlerdi. Kabileler halinde toplanmislardi ve kaynaklari yetersiz, yoksul topraklardan geçimlerini saglamaga ugrasiyorlardi. Açligin dürtüsüyle, yeni yeni otlaklar aramaga çiktilar ve II. yy.dan itibaren, zenginlikleri karsi konulmaz biçimde onlari çeken Roma Imparatorlugu topraklarina zorla girmege basladilar. Sinirlarda ve Imparatorlukta Miladin ilk yüzyillarinda Avrupa'ya korku salan ve kendilerine batililarca barbarlar da denen (Yunanca «yabanci» [Yunanli olmayan] anlamina, barbaros sözcügünden) bu kavimlerin yikici akinlarini önlemek için, Roma imparatorlari sinirlari tahkim ettiler. IV. yy .a kadar, Germenleri püskürtmeyi basardilar ve aralarindan birçogunu tutsak aldilar. Bu tutsaklari, ya ekilmemis topraklarda köle olarak ya da orduyu güçlendirmek için asker olarak kullandilar. Böylece, bu yagmacilarin bazilari köylü oldu; bazilari da, bati ordulari baskomutanligina kadar yükselen Vandal Stilicho (360-408) gibi. Roma subayligi rütbesine çiktilar. Büyük Istilâlar IV. yy. sonlarinda, Ren ve Tuna nehirleri boyunca, büyük bir barbar baskisi kendini göstermege basladi. Bu baski, krallari Atillâ'nin yönetiminde, Asya'dan gelen Hunlarin etkisiyle olusmustu. Hunlardan kaçip kurtulmak için Vizigotlar 376 yilinda Tuna Nehri'ni astilar. «Got zehiri» artik, imparatorluga girmis oluyordu: 200,000 savasçi, Roma eyaletlerini yagma etti ve 410 yilinda Roma'yi ele geçirdi. Bu tarihten kisa bir süre önce, çesitli kavimler, 406 yillarindan itibaren, Ren Nehri'ni asmis, Galya'ya girmis, sonra Ispanya ve Kuzey Afrika'ya geçmislerdi. Bir yüzyil sonra. Bati Roma Imparatorlugu ortadan kalkti, topraklari istilâcilarin eline geçti. Barbar krallar artik duruma egemen olmuslardi. 496 yilinda Hiristiyanligi benimseyen Clovis, Frank monarsisini kurarak Galya'da hüküm sürdü. Barbarlar yeni bir dünya düzenlediler ve böylece Ortaçag basladi. |
![]() |
|
|