![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]()
Türk Dili ve Türk Kimliği (5)
TARİHSEL SÜREÇ İÇİNDE Prof. Gumilev’e göre; tarihsel süreç içinde 450 dolaylarında Hunlar, Avrasya’ nın dört ayrı bölgesinde tarihten siliniyorlar. Ama gerçek tarih bunun aksini söylüyor: Hun varlığı, bölgedeki Türk halklarını evrimleştirerek Doğu Asya’da yeni Türk devletlerinin ortaya çıkmasını sağlıyor. Türk tarihiyle ilgili kaynaklardan birinin de, “Alban Tarihi” olduğunu bilmekteyiz. Kalankartlı Moses’in yazdığı bu kaynakta; “Kuzey Karadeniz ve Kafkasya hattına egemen olan Türk Hakanlığı, eski Hun boylarını da yönetimi altına almıştı. Bölge halkları, bu konfederasyonu oluşturanlara Türk değil, Hun diyorlardı. Bu durum bile Hun-Türk ilişkilerini, bu iki oluşumun kökende birbirlerinin devamı olduğunu gösterir” deniliyor. Kökü, Açina Türk halklarına dayanan bir hakanın Hazarya’ya geldiği, burada yeni bir Türk Hakanlığı’nın temelini attığı, bu şekillenmenin de 651 yılında gerçekleştiği biliniyor. TÜRK DİLLİ HALKLAR Prof. L. N.Gumilev: “Eski Türkler” adlı çalışmasında, Avrasya tarihinde önemli roller oynayan Oğuz boylarının oluşumunu; “Türk” adlı devletin (Tu-chüe: Türküt: Türkler) oluşum dönemi sayıldığı süreçten söz ediyor. Türk milletinin büyük halklarından birisi de Kıpçaklar olduğunu hatırlayalım. Mete; Hun halkı içinde egemenliği eline aldıktan sonra MÖ 203-202 yıllarında kuzeye karşı harekete geçerek, Kırgız ve Kıpçakları yenip, kendine bağımlı hale getiriyor. Avrasya’da binlerce yıldır aynı dili konuşan, ama ayrı halklar biçiminde yaşayan Türk milleti; Türk adını “Göktürkler” diye bildiğimiz Büyük Türk Hakanlığı sürecinde kullanıyor. Türk dilli halkların, tarihin derinliklerinde yaşadıkları, bunlara “Hyung-nu”, “Kao-kui”, “Tie-le” ve başka adların verildiği görülüyor. Şu anda, Türkçe olarak bilinen, kabul edilen dillerin çok eskilere dayandığını görmekteyiz. “Türktü” halkı 5. yüzyılın sonunda Altay çevresine özgü Ormanstep landşaftında etnik bir kaynaşmanın sonucu ortaya çıkıyor. TÜRK DİLİ Türk dili ise o zamanlarda bile Altay’lar’ın batısından Guz, Kan (g,RZ)lı veya Peçenek, eski Bolgarlar ve Gunlar’ın yaşadığı uzak ülkelere (Doğu ve Güney Avrupa hattını, RZ) çoktan yayılıyor. Türk dili: Asya kabile yapısının iletişimine ugun oluşmuş olmalı ki, geniş kabileler coğrafyasında hemen benimseniyor. Böylece, Türkçenin bir ucu Sibirya’nın kuzeyine kadar sokulurken, öbür ucu Himalayalar’a dayanıyor. Batıya giden kolu Macaristan’da da çok etkili hale geliyor. Türk kelimesi zamanla bu dili kullanan bu çok geniş coğrafyadaki halklar toplamını anlatacak terim haline dönüşüyor. Günümüzde, bu tarihsel gerçeği anlayan Türkiye Türkleri: Türk’ü bu anlamda yorumlamaya başlıyorlar. Bu yeni yorumu canlandıran anlayış da gücünü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in işaretlerinden alıyor. Hunların Türk dilli, Türk kimlikli bir topluluk olduğu, Açina’nın Türk ikliminde ortaya çıktığı ve onun soyunun kurduğu devletin de Türk devleti olduğu kayıtları kesinlik içinde karşımıza çıkıyor. |
#2
|
|||
|
|||
![]()
Türk Dili ve Türk Kimliği (6)
TÜRK KİMLİĞİ HEP ÖNDE 618 yılında, Çin’de Türk kökenli Li Shih-min, Tang hanedanı egemenliğini başlatınca, Türk kabileleri, savaşçı birlikleri Çin’e akın ediyorlar. Bu durum büyük Türk Hakanlığının zayıflamasına, parçalanmasına neden oluyor. Bu süreçte, Türkler Çinlileşirken; Çin’de de Türk kültürü etkisini göstermeye başlıyor. Burada, yabancılara ilgi artınca, Çince-Türkçe bir sözlüğün bile hazırlandığı, yayınlandığı görülüyor. Ne yazık ki bu sözlük günümüze kadar getirilemiyor, gelemiyor... Türk halklarının, Büyük Okyanus’tan, Ren Nehri’ne kadar uzanan Avrasya’da en az 2500 yıl egemen oldukları görülüyor. Tarih uzmanları; MÖ 7. yüzyıl ile MS. 9. yüzyıl arasını Türk çağı olarak kabul ediyorlar. İskitler’den Uygurlar’a kadar uzanan bu dönem, onlarca Türk halkının harman olduğu bir çağ olarak biliniyor. Türkler, Avrasya’da devlet kurup, bir çok halkı egemenlikleri altına alıyorlar. Bunların büyük bir bölümünü de Türkleştiriyorlar. Türkleştirilen bu halkların içinde yüzlerce kabile bulunuyor. Türklerin bu geniş coğrafyada egemenlikleri zaman zaman parçalanıp, daralıyor, zaman zaman genişliyor. Ancak belirleyici olan Türk kimliği hep öne çıkıyor, çıkarılıyor. Türkçe ile somutlaşan Türk kültürü, Doğu Asya’dan, Güney Avrupa’ya kadar varlığını en az dört bin yıldır sürdürüyor. Bugün de o bölgelerde, Türk Kültürünün yaşadığı görülüyor. Türk, fiziki varlığını damarlarındaki kanı ile, varlığını da Türkçe ile var ederek devam ediyor. Türk varlığını, Türk kültürünü belirleyen en temel öğe Türkçe’dir. TÜRK KİMLİĞİNDEKİ GENEL TABLO Türk kimliğinin gruplara ayrılmasındaki genel tablo: Birinci Grub: 6, 7. yüzyıllarda oluşan ve doğrudan doğruya bu adı kullanan Türk halkları, yani birinci ve ikinci Türk Hakanlıkları ve aynı zamanda bu hakanlıkların tüm sakinleri arasında Türk adını genel etnonim olarak kullananlar. İkinci Grub: Bir çoğu doğrudan Türk adını kullanmakla birlikte, bugünkü Türk halkların tamamını oluşturuyor. Üçüncü Grub: Kaşgârlı Mahmud’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eserinde, Türk olarak gösterdiği Türkçe konuşan kabilelerden meydana geliyor. Dördüncü Grub: Kaşgârlı Mahmud’un listesine girmeyen, ama Türk hakanlıklarının yıkılışından sonra varlıklarını sürdürerek şu veya bu biçimde tarihe geçmekle birlikte, sahip oldukları etnik adlarıyla bağımsız kabileler olarak günümüze kadar yetip gelemeyen, bilinen Türk dilli kabile ve halklarından meydana geliyor. Beşinci Grub: Türk etnonimi yaygınlık kazanmadan çok önceleri yaşayan ve Türk kelimesinin bazı fonetik varyantları da dahil olmak üzere, farklı adlar taşıyan Türk dilli kabile ve halklardan meydana geliyor. Yani pek çok Türk dilli hakların genel adı olmadan önce, Türk etnonimi oluşuyor ve 6. yüzyıldan çok önceleri kullanılıyor. Sonuçta: İsa Kayacan olarak diyorum ki; 1- Türkler yaşadıkça Türkçe, Türkçe yaşadıkça Türkler yaşayacak, bir gün Türkçe, Türk dünyasının ortak dili olacaktır. 2. Dünyanın neresinde Türk varsa, ellerimizi uzatmalı ve kucaklaşmalıyız. Araştırmamı, devletimizin kurucusu Mustafa Kemâl Atatürk’ün bir vecizesi ile noktalamak istiyorum: “Türk demek : Türkçe düşünmek, Türkçe konuşmak ve Türkçe yaşamaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene” |
![]() |
|
|